belirgin - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

belirgin



Bedeutungen von dem Begriff "belirgin" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 56 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
belirgin distinct adj.
belirgin apparent adj.
belirgin clear adj.
belirgin explicit adj.
belirgin significant adj.
General
belirgin blazing adj.
belirgin evident adj.
belirgin pronounced adj.
belirgin prominent adj.
belirgin positive adj.
belirgin thick adj.
belirgin manifest adj.
belirgin upfront adj.
belirgin marked adj.
belirgin distinctive adj.
belirgin salient adj.
belirgin conspicuous adj.
belirgin clear-cut adj.
belirgin sharp-cut adj.
belirgin definite adj.
belirgin notable adj.
belirgin palpable adj.
belirgin unmistakable adj.
belirgin unmistakeable adj.
belirgin dramatic adj.
belirgin acute adj.
belirgin trenchant adj.
belirgin eminent adj.
belirgin brash adj.
belirgin breme [obsolete] adj.
belirgin gross adj.
belirgin important adj.
belirgin diacritical adj.
belirgin dilucid adj.
belirgin saliant adj.
belirgin fleshy adj.
belirgin fogless adj.
belirgin plucky adj.
belirgin self-explaining adj.
belirgin semblable adj.
belirgin prosilient adj.
belirgin superficial adj.
belirgin bold adj.
Colloquial
belirgin loud and clear adj.
Idioms
belirgin as clear as black and white adj.
belirgin (as) clear as day adj.
belirgin clear as crystal adj.
belirgin as clear as crystal expr.
belirgin writ large expr.
Technical
belirgin net adj.
belirgin explicit adj.
Construction
belirgin specific adj.
Medical
belirgin diacritic adj.
Marine Biology
belirgin characteristic adj.
Linguistics
belirgin relevant adj.
Geology
belirgin phanerite adj.

Bedeutungen, die der Begriff "belirgin" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 401 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
belirgin bir fark a marked difference n.
belirgin olma explicitness n.
belirgin kanıt extreme manifestation n.
tek belirgin benzerlik one obvious similarity n.
belirgin bir amaca sahip olma sense of purpose n.
belirgin alan apparent area n.
en belirgin hak most distinct right n.
belirgin emare mounting evidence n.
bariz/belirgin hata obvious error n.
çok belirgin ima broad hint n.
belirgin yer veya nesne landmark n.
belirgin yer landmark n.
belirgin üstünlük decisive advantage n.
belirgin düşüş significant decrease n.
belirgin düşüş marked fall n.
belirgin farklar significant differences n.
kuyruğu belirgin şekilde renkli solucan tagtail n.
belirgin şekilde kısa boylu olan kimse nanus n.
belirgin olmayan şey nonobvious n.
belirgin olma notoriousness [obsolete] n.
belirgin veya mantıklı sebep olmaksızın her şeye itiraz etme davranışı negativism n.
belirgin veya mantıklı sebep olmaksızın emir ve önerilere karşı çıkma eğilimi negativity n.
belirgin eğilim twist n.
bir nesnenin en önemli veya belirgin yüzü face n.
saçın önündeki belirgin beyaz veya gri saç tutamı blaze n.
belirgin özellik mark n.
gezginlere bulundukları yeri bildirmeye yarayan belirgin nesne mark n.
kasları belirgin fit kimse hardbody n.
belirgin yer meith [scotland] n.
karakter üzerine belirgin etkisi olan deneyim mill n.
belirgin değişiklik break n.
çiçeğin normal renginde meydana gelen belirgin değişim breaking n.
alçak ve düz bir arazide belirgin olan tepeler mountain n.
kabul edilmiş toplumsal davranış normlarından belirgin şekilde ayrılma deviation n.
belirgin çıkıntı oluşturan kısım belly n.
belirgin duygusal yoğunluk drive n.
belirgin özellik savor [us] n.
belirgin özellik savour [uk] n.
belirgin dış hatlar silhouette n.
belirgin bir değişimin ortaya çıkması becoming n.
belirgin fiziksel özelliklere sahip madde supermaterial n.
belirgin olarak farklı olmak secern v.
belirgin kılmak imbody v.
belirgin kılmak make visible v.
belirgin kılmak make unveiled v.
belirgin kılmak render something distinguishable v.
belirgin özelliği olmak typify v.
belirgin hale gelmek become apparent v.
belirgin kılmak embody v.
birine karşı belirgin bir üstünlüğü olmak have a decisive advantage over someone v.
yeniden belirgin kılmak reembody v.
yeniden belirgin kılmak re-embody v.
belirgin bir izlenim edinmek mark v.
özel muamele etmek için belirgin şekilde işaretlemek bracket v.
daha belirgin hale getirmek için yanaklara ve kaşlara aydınlatıcı sürmek highlight v.
kemikleri belirgin angular adj.
profili çok belirgin olan prominent adj.
çıplak gözle görülebilecek kadar belirgin macroscopical adj.
tamamen açık (belirgin) crystal-clear adj.
tamamen belirgin crystal-clear adj.
ayak izleriyle belirgin beaten adj.
tam belirgin renkli olmayan off-white adj.
belirgin özellikleri olan characterful adj.
belirgin olmayan ambiguous adj.
orijinal halinden belirgin şekilde farklı changeling adj.
metindeki büyük harflerden belirgin şekilde daha büyük olup altı aynı satırda hizalanan cockup adj.
vücut hatları belirgin zaftig adj.
vücut hatları belirgin zoftig adj.
belirgin olmayan unconspicuous adj.
belirgin olmayan undistinct adj.
belirgin olmayan unobvious adj.
(kuş tüyü) belirgin renkte enine şeritleri olan barred adj.
belirgin bir kenarı olan knifelike adj.
belirgin bir yüzey konveksine sahip (çekiç) bell-faced adj.
belirgin şekilde kırmızı berouged adj.
belirgin çeneli jowly adj.
belirgin bir kenarı olan marginate adj.
belirgin bir erkek bakış açısına sahip masculinist adj.
belirgin göğüslü bosomy adj.
bir araya getirilmiş belirgin bir forma veya kökene ait hyphenate adj.
bir araya getirilmiş belirgin bir form veya kökenle ilgili hyphenate adj.
belirgin bir hatla sınırlandırılmış limitate adj.
kasları aşırı belirgin olan ripped adj.
yağ oranı aşırı düşük olup kasları belirgin olan ripped adj.
belirgin hissedilmeyen obtuse adj.
gitarı anımsatacak yuvarlak hatları bulunup alt kısmı üst kısmından belirgin şekilde büyük olan guitar-shaped adj.
fazla belirgin overclear adj.
aşırı derecede belirgin overexplicit adj.
belirgin olmayan insonorous adj.
belirgin renkte şeritsi yapıları olan fasciate adj.
belirgin hatları olan featurely adj.
belirgin faaliyet göstermeyen feeble adj.
belirgin etki yaratmayan feeble adj.
ana hatları belirgin olan plucky adj.
detayları belirgin olan plucky adj.
şekli belirgin olan shapely adj.
belirgin değişim içeren sharp adj.
eğimde belirgin artış içeren sharp adj.
yüz hatları belirgin olan sharp-faced adj.
yüz hatları belirgin olan sharp-featured adj.
belirgin bir burnu olan snouty adj.
çok belirgin supereminent adj.
çok belirgin superevident adj.
belirgin biçimde distinctly adv.
belirgin ölçüde noticeably adv.
belirgin bir şekilde prominently adv.
daha belirgin bir biçimde more specifically adv.
daha belirgin olarak more specifically adv.
belirgin şekilde signally adv.
belirgin bir şekilde distinctively adv.
belirgin bir şekilde astare adv.
belirgin olmadan unspecifically adv.
belirgin bir şekilde vividly adv.
belirgin şekilde big adv.
belirgin bir şekilde publically adv.
belirgin bir şekilde sizeably adv.
belirgin anlamına gelen ön ek phen- pref.
belirgin anlamına gelen ön ek phaen- pref.
belirgin anlamına gelen ön ek phaeno- pref.
belirgin anlamına gelen ön ek pheno- pref.
Phrasals
belirgin kılmak throw up v.
belirgin olmak stick out v.
belirgin kılmak set off v.
özelliği göze batar/belirgin olmak/taşımak ooze with something v.
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak grow upon (someone or something) v.
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak grow on (someone or something) v.
(biri) için daha belirgin bir hal almak grow upon (one) v.
(biri) için daha belirgin bir hal almak grow on (one) v.
daha belirgin bir hal almak grow on v.
daha belirgin bir hal almak grow upon v.
(birinin) en güçlü/belirgin özelliği olmak run through (one) v.
önünde belirgin/görünür olmak stick out against v.
belirgin hale getirmek set out [obsolete] v.
Phrases
kesin/belirgin/inkar edilemez bir şekilde by all odds [us] adv.
belirgin bir farkla by all odds [us] adv.
belirgin bir fark yok no significant difference expr.
Colloquial
belirgin işaret/ipucu a telling sign n.
kasları belirgin buffed adj.
kasları belirgin buff adj.
hatları belirgin karın kasları sahip cut up adj.
belirgin kas yapısına sahip cut adj.
bariz/belirgin şekilde high-key adj.
Idioms
iki rakip grup arasındaki belirgin fark clear blue water n.
belirgin bir fark clear blue water [uk] n.
uzun süre önce olan olaylar hakkındaki belirgin/net hafıza long memory n.
yüzde bulunan küçük, belirgin ve karakteristik ben beauty mark n.
belirgin çizgi/ayrım bright line n.
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi rum blossom [dated] n.
(aslında çok açık/belirgin olan bir şey için) fark etmek/gözüne çarpmak can't help but notice (that) (something) v.
(aslında çok açık/belirgin olan bir şey için) fark etmek/gözüne çarpmak can't help noticing (that) (something) v.
açık ve belirgin olmak come into focus v.
bir şeyin önünde belirgin/görünür olmak stick out against something v.
bariz/belirgin olmak stick out like a sore thumb v.
fazlasıyla belirtmek/belirgin kılmak speak volumes v.
belirgin hale gelmek drop into place v.
belirgin hale gelmek fall into place v.
belirgin şekilde kalmak lie heavy v.
dış görünüşünde/tarzında belirgin değişiklikler yapmak get a makeover v.
'-i dikkat çekecek/belirgin şekilde yapmak make a great show of v.
(bir şeyi) dikkat çekecek/belirgin şekilde yapmak make a great show of (doing something) v.
belirgin ifade kullanmak dot the i v.
belirgin biçimde eşcinsel gay as pink ink expr.
belirgin biçimde eşcinsel as gay as pink ink expr.
belirgin (ses) as clear as a bell expr.
son derece belirgin brief and to the point expr.
(bir şey) çok belirgin you could cut (something) with a knife expr.
(bir şey) neredeyse elle tutulacak/gözle görülecek kadar belirgin you could cut (something) with a knife expr.
belirgin (aksan, diksiyon) you could cut it with a knife expr.
Speaking
belirgin bir kural yok no hard and fast rules expr.
Trade/Economic
belirgin hasar apparent damage n.
belirli amaç doğrultusunda bazı belirgin soruların cevaplarını aramak amacıyla yapılan mülakat objective interview n.
belirgin unvan apparent title n.
belirgin tehlike apparent danger n.
görünen/belirgin çevresel maliyetler upfront environmental costs n.
türk lirasında belirgin değer kaybı significant depreciation in turkish lira n.
(borsa fiyatlarında) belirgin ani düşüş sell-off n.
(borsa fiyatlarında) belirgin ani düşüş selling-off n.
Law
belirgin suçlar specific offenses n.
belirgin kötü niyet express malice n.
belirgin kusur patent defect n.
belirgin noksanlık apparent defect n.
belirgin irtifak hakkı apparent easement n.
belirgin belirsizlik patent ambiguity n.
belirgin hata apparent error n.
belirgin kusur apparent defect n.
belirgin irtifak hakkı conspicuous easement n.
Politics
belirgin gereksinim flagrant necessity n.
bir devletin diğerleri üzerinde belirgin bir üstünlük kurması hegemony n.
Media
canlı yayında belirgin performans hatası beard n.
Technical
belirgin veri characteristic data n.
belirgin çil döküm definite chill casting n.
belirgin sıcaklık characteristic temperature n.
belirgin çizgiler characteristic lines n.
belirgin çarpan characteristic parameter n.
belirgin ısı akışı specific heat flow n.
belirgin oran characteristic ratio n.
belirgin x-ışınları characteristic x-rays n.
belirgin çil derinliği definite chill depth n.
belirgin ışınım characteristic radiation n.
belirgin vektör characteristic vector n.
belirgin basınç characteristic pressure n.
belirgin kök characteristic root n.
belirgin yokluk characteristic absence n.
belirgin görünge characteristic spectrum n.
belirgin doruklar characteristic peaks n.
belirgin eğri characteristic curve n.
debye belirgin sıklığı debye characteristic frequency n.
debye belirgin sıcaklığı debye characteristic temperature n.
fermi belirgin erk düzeyi fermi characteristic energy level n.
göreceli belirgin ad relative distinguished name n.
x-ışınları belirgin görüngeleri x-ray characteristic spectra n.
dokuma deseninde çözgünün argaç veya dolgu üzerinden geçtiği belirgin yer riser n.
Computer
en belirgin ayrıntı finest detail n.
Telecom
belirgin olmayan veri hızı unspecified bit rate n.
Mechanic
belirgin vida başı olan posidrive adj.
belirgin vida başı olan pozidrive adj.
Lighting
belirgin ışık pharos n.
Marine
belirgin dalga periyodu significant wave period n.
belirgin dalga significant wave n.
belirgin dalga yöntemi significant wave method n.
belirgin dalga yüksekliği significant wave height n.
gemi gövdesinin kabuğunun şeklindeki değişimle meydana gelen belirgin çıkıntı knuckle n.
gemi gövdesine çizilen belirgin dar şerit ribbon n.
Mining
damar veya yatak üzerinde belirgin incelme twitch n.
damar veya yatak üzerinde belirgin incelme pinch n.
sadece tek bir yönde belirgin bir dilinimi bulunan (maden) monotomous [obsolete] adj.
Medical
ayağın dorsifleksiyonu ile belirgin şekil bozukluğu talipes calcaneus n.
ayak sırtının ayak tabanına doğru bükülmesi ile belirgin şekil bozukluğu talipes equinus n.
elin anormal şekilde fleksiyonu ve radyal tarafa bükülmesiyle belirgin doğuştan şekil bozukluğu talipomanus n.
ağrıda belirgin azalma marked relief of pain n.
bebeklerde görülen saçlı derideki yağ bezlerinin aşırı ifrazına bağlı kabuklarla belirgin durum infantile seborrhoeic dermatitis n.
bebeklerde görülen saçlı derideki yağ bezlerinin aşırı ifrazına bağlı kabuklarla belirgin durum milk crust n.
belirgin rahatsızlık noticeable discomfort n.
belirgin olmayan sıvı kaybı insensible fluid loss n.
belirgin biçimde düşük yerleşimli kulaklar apparently low-set ears n.
belirgin rahatsızlık apparent discomfort n.
belirgin ateromlu vasküler alan vascular area with discrete atheroma n.
bebeklerde görülen saçlı derideki yağ bezlerinin aşırı ifrazına bağlı kabuklarla belirgin durum cradle cap n.
bebeklerde görülen saçlı derideki yağ bezlerinin aşırı ifrazına bağlı kabuklarla belirgin durum crusta lactea n.
belirgin olmayan su kaybı insensible water loss n.
bebeklerde görülen saçlı derideki yağ bezlerinin aşırı ifrazına bağlı kabuklarla belirgin durum neonatal seborrhoeic dermatitis n.
bebeklerde görülen saçlı derideki yağ bezlerinin aşırı ifrazına bağlı kabuklarla belirgin durum honeycomb disease n.
belirgin insülin direnci significant insulin resistance n.
derin uyku ile belirgin semptomlar soporific symptoms n.
genelde golf oyuncularında görülen humerusun içyan epikondil periostu ve ön kol fleksör kaslarının iltihabı ile belirgin ağrılı durum medial epicondylitis n.
genelde golf oyuncularında görülen humerusun içyan epikondil periostu ve ön kol fleksör kaslarının iltihabı ile belirgin ağrılı durum golfer’s elbow n.
ortalama retinal kalınlığında belirgin azalma a significant reduction in median retinal thickness n.
ortalama retinal kalınlıkta belirgin azalma a significant reduction in median retinal thickness n.
otozomal resesif geçişli, az rastlanan, belirgin büyüme geriliği ve mental gerilik, mikrosefali, atipik yüz görünümü ile karakterize bir hastalık seckel sendromu n.
otozomal resesif geçişli, az rastlanan, belirgin büyüme geriliği ve mental gerilik, mikrosefali, atipik yüz görünümü ile karakterize bir hastalık microcephalic primordial dwarfism n.
otonom sinir sisteminin düzensiz çalışması ile belirgin kalıtsal hastalık dysautonomia n.
püstüller oluşması ile belirgin pustulous n.
skolyoz'la belirgin scoliotic n.
kulağın arkasındaki temporal kemikte yer alan ve çocuklarda yetişkinlerde olduğu gibi belirgin olmayan çıkıntı mastoidal n.
belirgin ya da gizli seyredip şifa bulmuş enfeksiyonun bıraktığı bağışıklık premunition n.
tıbbi muayenede belirgin semptom presentation n.
az belirgin subclinical adj.
derin uyku ile belirgin soporose adj.
hordoz ile belirgin lordotic adj.
kulağın arkasındaki temporal kemikte yer alan ve çocuklarda yetişkinlerde olduğu gibi belirgin olmayan çıkıntı ile ilişkili mastoidal adj.
kulağın arkasındaki temporal kemikte yer alan ve çocuklarda yetişkinlerde olduğu gibi belirgin olmayan çıkıntı ile ilişkili mastoideal adj.
kulağın arkasındaki temporal kemikte yer alan ve çocuklarda yetişkinlerde olduğu gibi belirgin olmayan çıkıntı ile ilişkili mastoidean adj.
belirgin olmayan masked adj.
Anatomy
organ veya yapının en belirgin kısımları capita n.
yapının en belirgin çıkıntılı kısmı caput n.
dış kulağın dış kenarının hemen içindeki belirgin kavisi olan kıkırdak kıvrımı anthelix n.
dış kulağın dış kenarının hemen içindeki belirgin kavisi olan kıkırdak kıvrımı antihelix n.
parmağın bükülmesiyle belirgin hale gelen yuvarlak çıkıntılı kısım knuckle n.
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür lateral cerebral sulcus n.
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür fissure of sylvius n.
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür sulcus lateralis cerebri n.
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür sylvian fissure n.
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür lateral sulcus n.
kulağın arkasındaki temporal kemikte yer alan ve çocuklarda yetişkinlerde olduğu gibi belirgin olmayan çıkıntı ile ilişkili mastoid adj.
Psychology
nesneleri algılamada belirgin yetersizlik negative hallucination n.
düşünme ve davranışlarda belirgin yavaşlama hypokinesis n.
yeni uydurulmuş kelimeleri sık kullanma ile belirgin konuşma neolalia n.
Pathology
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi toper's nose n.
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi rum-blossom n.
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi rum nose n.
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi rhinophyma n.
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi potato nose n.
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi hypertrophic rosacea n.
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi hammer nose n.
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi copper nose n.
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi brandy nose n.
belirgin semptomları olmayıp hafif durumlarda ortaya çıkan hastalık insidious disease n.
belirgin (hastalık) outspoken adj.
Optics
gözlemci pozisyonu kaynaklı gözlenen objenin belirgin kayması parallax n.
yüzey gözlemi nedeniyle gök cisminde meydana gelen belirgin açısal kayma parallax n.
optik alette göz pozisyonunun değişmesi ile oluşan belirgin kayma parallax of the cross wires n.
Veterinary
afrika'da görülen, kafada belirgin lezyonlara sebep olan bir at hastalığı thickhead n.
Gastronomy
bazı şaraplardaki belirgin tat breed n.
(tat) belirgin bold adj.
Statistics
belirgin dönem typical period n.
belirgin özellik typical characteristic n.
belirgin yıl typical year n.
Physics
einstein belirgin sıklığı einstein characteristic frequency n.
einstein belirgin sıcaklığı einstein characteristic temperature n.
katot ışınlı tüpün izinde bulunan, rastgele girişim sebebiyle oluşmuş birbirine yakın yer alan belirgin süreksizlikler grass n.
Biology
coğrafi bir eksen boyunca ve genellikle belirgin ekolojik açıklama olmadan birbiriyle ilgili bir grup organizmada meydana gelen morfolojik veya fizyolojik değişim topocline n.
komşu hücrelerden belirgin şekilde farklı olan bitki hücresi trichoblast n.
komşu hücrelerden belirgin şekilde farklı olan bitki hücresi idioblast n.
belirgin bir çekirdeği olmayan hücreli organizma prokaryote n.
belirgin örümcek ağı benzeri yapıları olan büyük bir mantar cinsi cortinaria n.
agaricales takımından olup belirgin örümcek ağı benzeri yapıları olan büyük bir mantar cinsi cortinarius n.
agaricales takımından olup belirgin örümcek ağı benzeri yapıları olan büyük bir mantar cinsi genus cortinarius n.
belirgin hayati faaliyetlerin geçici olarak durması parabiosis n.
türün belirgin kategorilere ayrılamayan değişkeleri continuous variations n.
(vücut yapılarında) belirgin renk farkı gösteren şeritsi bölge fascia n.
bakteri kültüründe (virüs kaynaklı hasar gösteren) belirgin alan plaque n.
coğrafi bir eksen boyunca ve genellikle belirgin ekolojik açıklama olmadan birbiriyle ilgili bir grup organizmada meydana gelen morfolojik veya fizyolojik değişimle ilgili topoclinal adj.
belirgin bir kenarı olan marginated adj.
yuvarlak veya oval hatları ve belirgin bir ağız kısmı bulunup şekli yassı olan scutellate adj.
Marine Biology
çift kabuklular dışında tüm türleri kapsayan, kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş yumuşakça şubesi cephalata n.
çift kabuklular dışında tüm türleri kapsayan, kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş yumuşakça şubesi cephalophora n.
avustralya'da yaşayan, kırmızı renkli ve belirgin gözleri olan, yenebilir bir deniz balığı nannygai (centroberyx affinis) n.
avustralya'da yaşayan, kırmızı renkli ve belirgin gözleri olan, yenebilir bir deniz balığı red fish n.
amerika'ya özgü iri, belirgin gözleri olan büyük ve güçlü bir tatlı su av balığı white-eye (stizostedion vitreum) n.
Astronomy
en belirgin kuzey takımyıldızlarından biri ursa n.
Zoology
belirgin bir ekseni olmayan organizmalardan oluşan bir sınıflandırma anaxonia n.
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir güney amerika timsahı yakare (jacare sclerops) n.
kuşların gözünün altında bulunan belirgin bir renk şeridi moustache n.
kedinin boğazı veya göğsündeki belirgin renkteki bölge locket n.
çift kabuklular dışındaki tüm türleri kapsayan kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş olan bir yumuşakça şubesi odontophora n.
çift kabuklular dışındaki tüm türleri kapsayan kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş olan yumuşakça familyasından olan bir hayvan odontophoran n.
belirli bölgelerindeki tüyleri belirgin koyu renk olan kedi colorpoint n.
belirli bölgelerindeki tüyleri belirgin koyu renk olan kedi colorpoint cat n.
belirli bölgelerindeki tüyleri belirgin koyu renk olan kedi colourpoint cat n.
belirli bölgelerindeki tüyleri belirgin koyu renk olan kedi himalayan cat n.
gövdede koruyucu görev yapan belirgin renkli alan shield n.
çift kabuklular dışındaki tüm türleri kapsayan kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş olan bir yumuşakça familyasına ait odontophoran adj.
çift kabuklular dışındaki tüm türleri kapsayan kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş olan bir yumuşakça familyası ile ilgili odontophoran adj.
Botanic
belirgin bazal lobları ve sapsız yaprakları olan tüysüz tek yıllık bir bitki treacle mustard (conringia orientalis) n.
belirgin bazal lobları ve sapsız yaprakları olan tüysüz tek yıllık bir bitki hare's-ear n.
belirgin bazal lobları ve sapsız yaprakları olan tüysüz tek yıllık bir bitki hare's–ear mustard n.
fincan şeklinde belirgin bir tabana olan son derece zehirli beyaz renkli bir mantar destroying angel (amanita phalloides) n.
fincan şeklinde belirgin bir tabana olan son derece zehirli beyaz renkli bir mantar death cup n.
fincan şeklinde belirgin bir tabana olan son derece zehirli beyaz renkli bir mantar death cap n.
fincan şeklinde belirgin bir tabana olan son derece zehirli beyaz renkli bir mantar death angel n.
fincan şeklinde belirgin tabanı olan son derece zehirli beyaz bir mantar destroying angel (amanita verna) n.
fincan şeklinde belirgin tabanı olan son derece zehirli beyaz bir mantar fool's mushroom n.
abd'nin pasifik kıyılarına özgü, kozalaklarının her bir kabuğunda belirgin bir yumru bulunan üç iğneli orta büyüklükte bir çam ağacı knobcone pine (pinus attenuata) n.
pembe sporlara ve belirgin zarımsı örtüye sahip bir mantar cinsi volvaria n.
pembe sporlara ve belirgin zarımsı örtüye sahip bir mantar cinsi genus volvaria n.
eklemli sapları, belirgin kulakçıkları ve küçük çiçekleri olan yaygın bir ot mat grass n.
eklemli sapları, belirgin kulakçıkları ve küçük çiçekleri olan yaygın bir ot knotgrass n.
eklemli sapları, belirgin kulakçıkları ve küçük çiçekleri olan yaygın bir ot polygonum aviculare n.
sapla birleştiği yerde belirgin bir yumrusu olan koyu turuncu meyveler veren bir tangelo ağacı çeşidi minneola n.
sapla birleştiği yerde belirgin bir yumrusu olan koyu turuncu meyveler veren bir tangelo ağacı çeşidi honeybell n.
çiçeğin normal renginde meydana gelen belirgin değişim break n.
baklagiller familyasından olup yaprakları belirgin ve spontane hareket eden bir bitki moving plant (desmodium gyrans) n.
eklemli sapları, belirgin kulakçıkları ve küçük çiçekleri olan yaygın bir ot goose grass n.
büyük ve belirgin başçıklı amerikan sahil çimi spike-grass n.
kenarları belirgin şekilde dalgalı olan ruffled adj.
Literature
bir kişiyi veya olayı belirgin biçimde işleyen kısa edebi eser cameo n.
Linguistics
(ses bilgisinde) telaffuzun tümünde veya bir kısmında görülen ve anlama katkıda bulunan perde, vurgu ve tondaki belirgin değişim contour n.
hecedeki başka bir ünlüden daha az belirgin olan (ünlü harf) nonsyllabic adj.
belirgin şekilde yerel broad adj.
Archaeology
tarih öncesi bir kültür geleneğinin belirgin bir aşaması facies n.
arazide iki belirgin lokasyonu birbirine bağlayan ve tarih öncesinden kaldığı düşünülen hat ley n.
Religious
tarihi belirgin dönemlere bölüp her bir dönem için tanrı ve insanlar arasında farklı bir ilişki bulunduğunu öne süren bir protestanlık öğretisi dispensationalism n.
belirgin bir iyi ile kötünün olduğu bir dünya görüşüne dair manichaean adj.
Philosophy
belirgin olma outness n.
Geography
kıyıda belirgin çıkıntı hump n.
arazide iki belirgin lokasyonu birbirine bağlayan ve tarihöncesinden kalma bir yol olduğu düşünülen hat ley line n.
Geology
belirgin şekilde şistli bir yapıya sahip olmayan kristalli kompakt kayaç massive rock n.
(fay, derin vadi) topografyadaki belirgin değişiklik break n.
kömür madeni tabanında belirgin yükselti hog's-back n.
tek, belirgin ve çapraz bir çatlağa sahip olan diatomous adj.
tek, belirgin ve çapraz bir yarığa sahip olan diatomous adj.
Hunting
hedef üzerinde belirgin isabet grupları oluşturmak group v.
Sport
belirgin bir bilek hareketiyle yapılan (vuruş tekniği) wristy adj.
Art
tasvir ettiği sahneleri belirgin bir kesintiye uğramadan birbirini takip eden (heykel) continuous adj.
Music
(dansta) belirgin adım grubu figure n.
belirgin şekilde çalınan staccato adj.
Mythology
elde yaşam çizgisinin bulunduğu bölgede belirgin çıkıntısı olan kimse lunarian n.
Printery
metindeki büyük harflerden belirgin şekilde daha büyük olan ancak altı aynı satırda hizalanan harf veya karakter cockup n.
göze çarpması için aralara belirgin yazı tipiyle yazılmış satırlar serpiştirilen displayed adj.
Archaic
belirgin yer mere n.
yeniden belirgin kılmak reimbody v.
belirgin özelliği olmak impersonate v.
belirgin biçimde fairly adv.
Ornithology
göz çevresi ve göğsünde belirgin kahverengi leke bulunan, kaz benzeri bir afrika kuşu nile goose (alopochen aegyptiaca) n.
boynunda belirgin renkte şerit bulunan (kuş) ring-necked adj.
boynundaki tüyleri belirgin ve farklı renkte olan scapulated adj.
Reptiles
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir Güney Amerika timsahı yacare (caiman crocodilus) n.
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir Güney Amerika timsahı jacare sclerops n.
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir Güney Amerika timsahı spectacled alligator n.
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir Güney Amerika timsahı spectacled cayman n.
boynunda belirgin renkte şerit bulunan (yılan) ring-necked adj.
Entomology
notodonta cinsi olup tırtılının sırtında belirgin boynuz olan bir güve unicorn moth (coelodasys unicornis) n.
notodonta cinsi olup tırtılının sırtında belirgin boynuz olan bir güve unicorn prominent n.
(metamorfoz geçiren böcekler) gelişim sırasında belirgin değişikliğe uğrayan polyeidic adj.
Slang
belirgin meme ucu bean n.
hatları belirgin kaslar cuts n.
hatları belirgin karın kasları cuts n.
birbirinden belirgin şekilde farklı iki arkadaş mutt and jeff [dated] n.
belirgin biçimde in spades adv.
British Slang
belirgin eşcinsel imajı clone n.
dudakları belirgin vajina vertical bacon sandwich n.