birleşme - Türkisch Englisch Wörterbuch

birleşme

Bedeutungen von dem Begriff "birleşme" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 106 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
birleşme joining n.
Collagen is a protein that aids the joining of tissues.
Kolajen, dokuların birleşmesine yardımcı olan bir proteindir.

More Sentences
birleşme union n.
A union of intelligence and discipline shall lead to total success.
Zeka ve disiplinin birleşmesi insanı tam bir başarıya götürür.

More Sentences
birleşme merger n.
The new automotive company is the merger of many other companies.
Yeni otomotiv şirketi birçok farklı şirketin birleşmesinden oluşuyor.

More Sentences
birleşme association n.
Our policy for achieving that is the stabilisation and association process.
Bunu başarmak için uyguladığımız politika istikrar ve birleşme sürecidir.

More Sentences
General
birleşme unification n.
Unification Day has been rejoiced as a national holiday since then.
Birleşme Günü o zamandan beri ulusal bir bayram olarak kutlanmaktadır.

More Sentences
birleşme confluence n.
The confluence of the hasty alterations rendered the employees anxious.
Aceleyle yapılmış tadilatların birleşmesi çalışanları endişelendirdi.

More Sentences
birleşme reunion n.
Recruitment is also hampered by restrictions on family reunion, business tells us.
İş dünyasının bize söylediğine göre, işe alımlar aile birleşimine getirilen kısıtlamalar nedeniyle de engellenmektedir.

More Sentences
birleşme fusion n.
Our work is a fusion of different ideas.
Çalışmamız farklı fikirlerin birleşmesinden oluşuyor.

More Sentences
birleşme combination n.
The combination of these factors has led to an interesting result.
Bu faktörlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.

More Sentences
birleşme consolidation n.
The consolidation of the sales and marketing functions will take place next year.
Satış ve pazarlama fonksiyonlarının birleştirilmesi önümüzdeki yıl gerçekleşecek.

More Sentences
birleşme coupling n.
The song has a style that comes from a coupling of the two cultures.
Şarkının iki kültürün birleşmesinden gelen bir tarzı var.

More Sentences
Trade/Economic
birleşme union n.
Extremist militia of Muslim activists who demand union with Pakistan are very active here.
Pakistan ile birleşmeyi talep eden Müslüman aktivistlerden oluşan aşırılıkçı milisler burada çok aktiftir.

More Sentences
birleşme merger n.
As you know, we initiated a vast reform of merger control procedures a long time before these recent rulings.
Bildiğiniz gibi, bu son kararlardan çok önce birleşme kontrol prosedürlerinde geniş çaplı bir reform başlatmıştık.

More Sentences
birleşme combination n.
The combination of these factors has led to an interesting result.
Bu etmenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca yol açtı.

More Sentences
Politics
birleşme union n.
The molecule can be viewed as the union of two vinyl groups.
Molekül, iki vinil grubunun birleşimi olarak görülebilir.

More Sentences
Technical
birleşme adhesion n.
When the skin is pulled back, adhesion can't occur.
Deri tekrar koparıldığında birleşme gerçekleşemez.

More Sentences
Astronomy
birleşme merger n.
A merger between the ERG and the IRG is desirable.
ERG ve IRG arasında bir birleşme arzu edilmektedir.

More Sentences
Meteorology
birleşme confluence n.
Koblenz lies on the confluence of the Rhine and Moselle rivers.
Koblenz, Ren ve Moselle Nehirlerinin birleşme noktasında bulunur.

More Sentences
General
birleşme alliance n.
birleşme sexual intercourse n.
birleşme marriage n.
birleşme merging n.
birleşme join n.
birleşme accord n.
birleşme meeting n.
birleşme concrescence n.
birleşme league n.
birleşme joinder n.
birleşme copulation n.
birleşme coalition n.
birleşme concretion n.
birleşme hookup n.
birleşme integration n.
birleşme unity n.
birleşme cohesion n.
birleşme conjunction n.
birleşme juncture n.
birleşme amalgamation n.
birleşme incorporation n.
birleşme coalescence n.
birleşme mixture n.
birleşme concert n.
birleşme mating n.
birleşme contiguity n.
birleşme assembly n.
birleşme mergence n.
birleşme copulating n.
birleşme hook-up n.
birleşme addition n.
birleşme adunation n.
birleşme rally n.
birleşme twinning n.
birleşme unition n.
birleşme esemplasy n.
birleşme jointure n.
birleşme linkage n.
birleşme bland [dialect] [uk] n.
birleşme conjugation n.
birleşme connection n.
birleşme concourse n.
birleşme consertion n.
birleşme consortion n.
birleşme inosculate n.
birleşme synartesis n.
birleşme synoecism n.
birleşme synoicism n.
birleşme synoecious adj.
Trade/Economic
birleşme integration n.
birleşme consolidation n.
birleşme amalgamation n.
birleşme absorption n.
birleşme fusion n.
birleşme absorbition n.
Law
birleşme amalgamation n.
birleşme fusion n.
birleşme joining n.
birleşme adjunction n.
Technical
birleşme junction n.
birleşme mixture n.
birleşme association n.
birleşme coalescence n.
birleşme splice n.
birleşme conjunction n.
birleşme cohesion n.
birleşme juncture n.
birleşme link-up n.
birleşme scaffolding n.
birleşme fusure n.
Computer
birleşme associativity n.
birleşme conjunction n.
Telecom
birleşme junction n.
birleşme splicing n.
Construction
birleşme cohesion n.
Medical
birleşme conglutination n.
Food Engineering
birleşme coalescence n.
Physics
birleşme fusion n.
Biochemistry
birleşme conjugation n.
Marine Biology
birleşme coalessence n.
Agriculture
birleşme cohesion n.
Linguistics
birleşme conjugation n.
birleşme cliticization n.
birleşme symphytism n.
Meteorology
birleşme coalescence n.
Latin
birleşme accessio n.
Archaic
birleşme unitude n.
birleşme complection n.

Bedeutungen, die der Begriff "birleşme" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 338 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
birleşme yeri junction n.
cinsel birleşme sexual intercourse n.
birleşme yeri joint n.
General
bir noktada birleşme convergence n.
The convergence of human and artificial intelligence is not a distant possibility.
İnsan zekası ve yapay zekanın bir noktada birleşmesi uzak bir ihtimal değil.

More Sentences
yeniden birleşme reunion n.
In our opinion, this represents European reunion, not enlargement.
Bize göre bu, Avrupa'nın genişlemesini değil yeniden birleşmesini temsil etmektedir.

More Sentences
birleşme değeri valence n.
The carbon's valence is four.
Karbonun birleşme değeri dörttür.

More Sentences
birleşme (şirket vb) merging n.
On 31 March 1974, all four companies were merged to form British Airways.
31 Mart 1974'te dört şirket birleşerek British Airways'i oluşturdu.

More Sentences
yeniden birleşme reunification n.
The reunification of Europe is an opportunity of historic significance.
Avrupa'nın yeniden birleşmesi tarihi öneme sahip bir fırsattır.

More Sentences
cinsel birleşme coupling n.
This is not the correct time for coupling, I think.
Bence bu cinsel birleşme için doğru zaman değil.

More Sentences
birleşme noktası commissure n.
cinsel birleşme copulation n.
sendikacılıkta uluslararası birleşme international unionism alliance n.
birleşme noktası join n.
birleşme yeri juncture n.
birleşme değeri valency n.
cinsel birleşme olmadan hamile kalma adosculation n.
cinsel birleşme sexual act n.
birleşme anlaşması merger agreement n.
ikinci birleşme second joint n.
erkeğin, kadının içine gelmediği cinsel birleşme coitus reservatus n.
uluslararası birleşme international unification n.
birleşme maddeleri articles of incorporation n.
tam birleşme full sexual intercourse n.
cinsel birleşme sexual relationship n.
birleşme yeri commissure n.
(cinsel) birleşme intercourse n.
cinsel birleşme coitus n.
cinsel birleşme coition n.
uygunsuz birleşme mismatching n.
birleşme çizgisi suture n.
tam cinsel birleşme full sexual intercourse n.
yeniden birleşme reassociation n.
birleşme noktaları commissures n.
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks outercourse n.
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks dry humping n.
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks dry sex n.
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks non-penetrative sex n.
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks petting n.
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks heavy petting n.
ulusal birleşme national unification n.
yeniden birleşme reincorporation n.
yeniden birleşme reaffiliation n.
cinsel birleşme union n.
birleşme ve alımlar m and a (mergers and acquisitions) n.
uygun olmayan birleşme misalliance n.
cinsel birleşme mount n.
birleşme noktası junction point n.
cinsel birleşme conjugality n.
cinsel birleşme congress n.
cinsel birleşme conjunction [obsolete] n.
büyüyerek birleşme coadunition n.
büyüyerek birleşme coadunation n.
tek kitlede birleşme concorporation n.
tek vücutta birleşme concorporation n.
doğal birleşme sonucu oluşan birikme concrement n.
son ipliğin birleşme noktası fell n.
cinsel birleşme intromission n.
cinsel birleşme possession n.
cinsel birleşme cohabitation n.
makasın tutma halkaları ile sapların birleşme noktası arasındaki bölümlerden her biri shank n.
(şirket) birleşme amalgamation n.
sakrumun ventral tarafının omurla birleşme açısı promontory n.
(kabuklularda) birleşme çizgisi suture n.
birleşme suretiyle bir araya gelmiş olan şirketler grubunu ayrı şirketlere ayırmak delist v.
değişme veya birleşme sürecinde olmak verge v.
birleşme noktası oluşturmak meet v.
(varilin birleşme yerlerini) hasırotu gibi sazlarla su geçirmez hale getirmek flag v.
cinsel birleşme içermeyen film veya dergi gibi erotik materyal softcore adj.
yarı çıplak veya cinsel birleşme içermeyen film vb softcore adj.
birleşme eğilimi gösteren affinitative adj.
birleşme eğiliminde olan integrative adj.
cinsel birleşme öncesi precopulatory adj.
cinsel birleşme ile ilgili coital adj.
cinsel birleşme içermeyen noncoital adj.
birleşme ile ilgili annexational adj.
birleşme yeri olmayan unjointed adj.
cinsel birleşme içeren (pornografi) hard-core adj.
birleşme öncesi prenuptial adj.
Colloquial
cinsel birleşme öncesinde erkeğin cinsel organından gelen renksiz sıvı precum n.
Idioms
mecburi/zaruri/elzem birleşme a shotgun wedding n.
mücbir sebepten birleşme a shotgun wedding n.
Trade/Economic
ekonomik birleşme economic integration n.
yatay birleşme horizontal combination n.
şirket ya da şirket ortaklarının vergi durumunun değişmediği birleşme tax free merger n.
birleşme sonucu doğan şirket surviving company n.
birleşme nedeniyle hisse senetlerinin değiştirilmesi conversion of securities in the merger n.
benzer ürün üreten iki firma arasındaki birleşme horizontal merger n.
birleşme maddeleri articles of incorporation n.
eyalet birleşme kanunları state takeover laws n.
iktisadi birleşme teorisi economic integration theory n.
aralarındaki gümrükleri kaldıran fakat dışa karşı ortak tarifeyi öngörmeyen bir iktisadi birleşme hareketi european free trade association n.
yatay birleşme lateral combination n.
başka şirketlerle arzulanmayan bir birleşme durumunda sahibine bedelinin ödenmesini talep etme hakkı veren tahviller poison put n.
ortak pazar ile veya avrupa topluluğu ile birleşme anlaşması veya tercihli ticaret anlaşması imzalamış olup topluluğa üye olmayan devletler associated state n.
birleşme bedeli merger consideration n.
işletme birleşme şekilleri business combinations n.
birleşme sonrası post acquisition n.
birleşme sertifikası certificate of merger n.
at birleşme düzenlemesi ec merger regulation n.
birleşme teklifi merger bid n.
birleşme tali şirketi merger sub n.
birleşme ortağı merger partner n.
dikey birleşme vertical merger n.
birleşme ve alımlar mergers and acquisitions n.
birleşme öncesi bildirim şartları pre-merger notification requirements n.
birleşme öncesi bildiri yapma pre-merger notification n.
abd dışı birleşme müsaadeleri non-u.s. merger clearances n.
birleşme anlaşması merger accord n.
katılma suretiyle birleşme absorption merger n.
ekonomik birleşme economic union n.
dikey birleşme vertical integration n.
dikey birleşme vertical combination n.
birleşme sırasında ana girişimin diğer firmaya yaptığı iyi niyet ödemesi consolidation excess n.
birleşme sırasında ana girişimin diğer firmaya yaptığı iyi niyet ödemesi consolidated good-will n.
katılma yoluyla birleşme merger n.
birleşme öncesi kar profit prior to consolidation n.
ticari birleşme business combination n.
birleşme ve satın alma merger and acquisition n.
füzyon katılma yoluyla birleşme merger n.
satın alma ve birleşme sonrasında yapılan varlık satışı asset stripping n.
hafta sonu yapılan ve kamuoyuna pazartesi duyurulan birleşme merger monday n.
(satın alma yolu ile) ortağı çıkararak birleşme cash-out merger n.
(satın alma yolu ile) ortağı çıkararak birleşme squeeze-out merger n.
ortağı çıkararak birleşme squeeze-out merger n.
ortağı çıkararak birleşme cash-out merger n.
birleşme sonrası yapılan varlık satışı asset stripping n.
birleşme anlaşması acquisition agreement n.
birleşme ya da satılma sürecindeki bir şirketin hissesi deal stock n.
şirketlerin birbiriyle birleşme ihtiyacı/gereksinimi merger-mania n.
aniden ortaya çıkan şirketlerin birbiriyle kurumsal birleşme furyası/dalgası/çılgınlığı merger-mania n.
bir birleşme anlaşmasının parçası olarak şirketin hisselerinin diğer şirketin hisseleriyle takas edilmesi stock-for-stock n.
ters birleşme reverse merger n.
ters birleşme reverse takeover n.
abd'de vergi masraflarını azaltmak amacıyla şirket birleşme ve satın almalarıyla gerçekleştirilen bir kurumsal yeniden yapılanma corporate inversion n.
abd'de vergi masraflarını azaltmak amacıyla şirket birleşme ve satın almalarıyla gerçekleştirilen bir kurumsal yeniden yapılanma tax inversion n.
bağımsız kuruluşların birleşme sonucu ortaya çıkardığı başarılı performans synergism n.
bağımsız kuruluşların birleşme sonucu ortaya sunduğu daha başarılı olma potansiyeli synergism n.
birleşme öncesi döneme ait premerger adj.
birleşme öncesi premerger adj.
birleşme nedeniyle by virtue of the merger expr.
Law
uluslararası birleşme international unification n.
dikey birleşme vertical integration n.
yatay birleşme horizontal integration n.
katılma suretiyle birleşme absorption n.
gayrimeşru birleşme illicit cohabitation n.
hukuki birleşme legal relation n.
cinsel birleşme intercourse n.
cinsel birleşme coition n.
cinsel birleşme copulation n.
cinsel birleşme carnal knowledge n.
cinsel birleşme sexual congress n.
cinsel birleşme copula n.
cinsel birleşme sex act n.
cinsel birleşme sexual relation n.
cinsel birleşme sexual intercourse n.
cinsel birleşme coitus n.
gayrimeşru birleşme unlawful cohabitation n.
kişisel birleşme personal union n.
gizli birleşme machination n.
hakiki birleşme real union n.
gerçek birleşme real union n.
karışma ve birleşme confusion and adhesion n.
birleşme yasası acts of union n.
katılma suretiyle birleşme absorbition n.
rekabet hukukunda ilgili makamlardan izin alınmadan birleşme ya da devralma işlemlerinin yapılması gun-jumping n.
Politics
birleşme antlaşması merger treaty n.
birleşme anlaşması merger treaty n.
ab birleşme tüzüğü eu regulation on mergers n.
ayrılık/birleşme secession/accession n.
yasadışı birleşme unlawful combination n.
geçici birleşme coalition n.
birleşme politikası consolidation policy n.
çıkar sağlamak amacıyla kanunsuz olarak birleşme plunder bund n.
birleşme özelliği associativity n.
birleşme (füzyon) antlaşması merger treaty n.
ulusal birleşme konseyi national unification council n.
birleşme ve karşılıklı hizmet anlaşması acquisition and cross-servicing agreement (acsa) n.
birleşme sonucu oluşan siyasi kuruluş federation n.
birleşme öncesi döneme ait preunification adj.
birleşme öncesi preunification adj.
Industry
katılma yoluyla birleşme sırasında başka bir şirket tarafından satın alınan şirket mergee n.
Technical
iki suyun birleşme yeri conflux n.
birleşme eğilimi (kimyasal) elective affinity n.
birleşme hatları butt n.
tavan birleşme çıtası roof joint moulding n.
yüksek birleşme kontağı high recombination rate contact n.
küt birleşme butt joint n.
birleşme yeri joint n.
doğrudan birleşme direct combination n.
alından birleşme butt joint n.
iki parça arasındaki birleşme çizgisi commissure n.
birleşme borusu collector n.
birleşme yeri junction n.
cıvatalı birleşme bolted connection n.
su ile birleşme hydration n.
yarı iletken birleşme semiconductor junction n.
birleşme noktası juncture n.
moleküler birleşme molecular association n.
yeniden birleşme recombination n.
birleşme noktası vanishing point n.
birleşme değeri valency n.
birleşme yarıçapı radius of integration n.
su ile birleşme direnci hydration resistance n.
su ile birleşme ısısı heat of hydration n.
birleşme mekanizmalarının tork şiddeti torque strength of coupling mechanisms n.
elektriksel birleşme uzunluğu electrical engagement length n.
birleşme yüzeyi joint face n.
birleşme kenarı joint edge n.
birleşme hattı parting joint n.
birleşme hattı parting line n.
birleşme hattı partition line n.
gövde birleşme yüzeyi casing split n.
türbin gövde flanşları birleşme hattı parting line n.
türbin gövde flanşları birleşme hattı partition line n.
birleşme çizgisi/yeri knit line n.
birleşme hatası bonding fault n.
iki yivli tahtanın birbirine geçmesi ile oluşan birleşme yeri rabbet joint n.
iki yivli tahtanın birbirine geçmesi ile oluşan birleşme yeri rabbet n.
kaynaklanmış küt birleşme jam weld n.
bir dökümdeki birleşme çizgisinin her iki tarafında karşılıklı yer alan metal levha match plate n.
krank piminin eksenini oluşturduğu birleşme yeri wrist n.
malzemelerdeki çatlakları ve birleşme yerlerini düzleştirmek için kullanan alet seamset n.
lehimlenmiş birleşme yeri soldering n.
(boru) birleşme yeri yapmak wipe a joint v.
yeniden birleşme ile ilgili recombinational adj.
Computer
yazma birleşme write combining n.
birleşme çizgisi açılışı join line popup n.
birleşme çizgisi join line n.
yeniden birleşme recombination n.
fonksiyonları ve birleşme şekillerini tanımlayan, üst seviye programlama dillerinde kullanılan hesaplama modeli lambda calculus n.
Telecom
birleşme frekansı fusion frequency n.
birleşme antlaşması merger treaty n.
şebeke tabanlı bilgi için birleşme coalition for networked information n.
uyumlu birleşme consonant combination n.
dikey ve yatay birleşme vertical integration and horizontal integration n.
yatay ve dikey birleşme vertical integration and horizontal integration n.
Electric
yüksek birleşme kontağı high recombination rate contact n.
Mechanic
kaynayıp birleşme fuse n.
birleşme yüzü flange n.
kaynayıp birleşme fuze n.
kurşun borular arasındaki birleşme yerlerini düzelten demir grozing iron n.
Television
kanal birleşme ünitesi aggregation unit n.
Construction
su ile birleşme hydration n.
atomsal birleşme tepkiyicisi fusion reactor n.
iki kiriş arasındaki dik açılı birleşme yerini güçlendirmek için kullanılan t şeklindeki metal plaka t-plate n.
iki kiriş arasındaki dik açılı birleşme yerini güçlendirmek için kullanılan t şeklindeki metal plaka tee-plate n.
düz veya v tabanlı teknelerin tabanı ile yanlarının birleşme yeri chine n.
düz veya v tabanlı teknelerin tabanı ile yanlarının birleşme yerinde sintine boyunca uzanan bir boylamsal bir eleman chine n.
çatının alt tarafıyla birleşme noktasındaki düz çatı kalıbı deck molding n.
Automotive
cıvatalı birleşme bolted connection n.
birleşme kökü root of a joint n.
birleşme noktası junction n.
birleşme yeri yalıtımı seam sealing n.
birleşme yüzeyi faying surface n.
Railway
çitin iki panelinin birbirine takıldığı birleşme yeri lock n.
Aeronautic
birleşme noktası confluence point n.
birleşme noktası cusp n.
birleşme çizgisi connecting line n.
yaklaşma-birleşme confluence n.
Marine
saç levhası birleşme hattı butt n.
manş denizi veya dover boğazı'ndaki savaş zamanında deniz kuvvetleri birleşme noktası olarak kullanılan bir deniz yolu down n.
Medical
cinsel birleşme coition n.
cinsel birleşme coitus n.
ilk cinsel birleşme coitarche n.
kesintili cinsel birleşme (hamileliğin engellenmesi amacıyla) coitus interruptus n.
cinsel birleşme öncesinde erkeğin cinsel organından gelen renksiz sıvı pre-ejaculate n.
cinsel birleşme öncesinde erkeğin cinsel organından gelen renksiz sıvı pre-ejaculatory fluid n.
cinsel birleşme öncesinde erkeğin cinsel organından gelen renksiz sıvı pre-cum n.
cinsel birleşme öncesinde erkeğin cinsel organından gelen renksiz sıvı preseminal fluid n.
cinsel birleşme öncesinde erkeğin cinsel organından gelen renksiz sıvı cowper's fluid n.
birleşme açısı junction angle n.
birleşme yeri detektörü splice detector n.
göğüs omurlarının sol tarafında aşağıya doğru seyrettikten sonra sağa dönerek vena azygos’a ya da bu ven’in vena hemiazigos ile birleşme yerine açılan ven accessory hemiazygos vein n.
göğüs omurlarının sol tarafında aşağıya doğru seyrettikten sonra sağa dönerek vena azygos’a ya da bu ven’in vena hemiazigos ile birleşme yerine açılan ven accessory hemiazygous vein n.
kesintili cinsel birleşme withdrawal n.
primer birleşme primary union n.
(cinsel) birleşme sonrası postcoital adj.
Anatomy
kafatasında burun kemiği ile alın kemiğinin birleşme noktası nasion n.
kafatasının oksipital ve parietal kemikleri arasındaki birleşme çizgisi lamboid suture n.
alın ve yüz kemiği arasındaki birleşme çizgisi transverse suture n.
burun kemiklerinin birleşme yerinin ucu rhinion n.
tendon ve sinir gibi lifli sert yapıların birleşme yeri communication n.
beyinde yer alan çapraz bir birleşme noktası postcommissure n.
arka serebral birleşme noktası postcommissure n.
burun kemiklerinin birleşme sınırını belirleyen çizgi sutura internasalis n.
Psychology
cinsel birleşme korkusu coitophobia n.
diğerleri ile bütüncül birleşme syntropy n.
birleşme özelliği bulunan associative adj.
Dentistry
diş etlerinin dişle birleşme yerindeki taraklı görünümü festoon n.
diş etleriyle birleşme yerindeki taraklı görünümü vermek için takma diş tabanında yapılan tasarım festoon n.
Math
birleşme özelliği associative property n.
birleşme özelliği associativity n.
birleşme kanunu associative law n.
toplamanın birleşme özelliği associative property of addition n.
Statistics
yatay birleşme horizontal combination n.
Chemistry
kimyasal birleşme chemical recombination n.
birleşme eğilimi affinity n.
farklı iki metalin birleşme yeri thermojunction n.
birleşme değeri valance n.
birleşme kapasitesine sahip valent n.
birleşme oranına göre yarısı anlamı veren ön ek hemi- pref.
Biology
kendiliğinden birleşme self-association n.
cinsel birleşme olmadan üretilen anaphroditic adj.
Biochemistry
yeniden birleşme annealing n.
Botanic
birleşme çizgisi connecting line n.
çok sayıda çim ve hasırotunun yaprak ayası ile kınının birleşme yerinde görülen zarsı sürgün ligule n.
çok sayıda çim ve hasırotunun yaprak ayası ile kınının birleşme yerinde görülen zarsı sürgün ligula n.
tohumlarını bırakmak için tek bir birleşme yerinden ayrılan ve kabuğu sulu veya yumuşak olmayan tek bölmeli meyve follicle n.
(gövde ve dallar) birleşme nedeniyle anormal derecede düzleşmiş fasciate adj.
(gövde ve dallar) birleşme nedeniyle anormal derecede düzleşmiş fasciated adj.
Apiculture
iki organın birbiriyle birleşme yeri commissure n.
alın kemiği birleşme yeri frontal commisure n.
Social Sciences
ırksal birleşme savunucusu kimse amalgamationist n.
Literature
yeniden birleşme rejoindure [obsolete] n.
kafiye ve ölçü sistemlerinin sözcükbirimler, birleşme ve duraklama kombinasyonları açısından incelenmesi typology n.
Linguistics
birleşme ekseni axis of combination n.
History
italya'nın kurtuluş ve birleşme dönemi risorgimento n.
(iskoçya) ingiltere ile birleşme sonrası doğan kimseler postnati n.
Religious
birleşme kilisesi unification church n.
ibranice'de birleşme anlamına gelen bir erkek ismi levi n.
Environment
ekvatoryal birleşme zonu equatorial convergence zone n.
Geography
rusya'da oka ve idil nehirlerinin birleşme bölgesinde bulunan liman şehri nizhniy novgorod n.
rusya'da oka ve idil nehirlerinin birleşme bölgesinde bulunan liman şehri nizhni novgorod n.
rusya'da oka ve idil nehirlerinin birleşme bölgesinde bulunan liman şehri nizhnyi novgorod n.
birleşme yeri infall n.
Geology
alp birleşme zonu alpine convergence zone n.
Photography
boyalarla birleşme sağlayan bir kimyasalla işlemek mordant v.
Archaic
yeniden birleşme reioyndure [obsolete] n.
birleşme yeri close n.
Engineering
dairesel birleşme yeriyle bağlı iki cetvelden oluşan bir alet isograph n.
Slang
cinsel birleşme nookie n.
cinsel birleşme nooky n.
cinsel birleşme poontang n.
cinsel birleşme içeren pornografi türü hard core n.
cinsel birleşme rumpo n.
cinsel birleşme olmadan sevişmek dry-hump v.
British Slang
anal birleşme back scuttle n.
Metallurgy
normal birleşme yasalarına göre birleşmiş birkaç kristalden meydana gelmiş gibi görünen bir kristal compound crystal n.