tear - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

tear

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "tear" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 51 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
tear n. yırtık
tear n. gözyaşı
tear v. yırtılmak
tear v. yırtmak
General
tear n. sökük
tear n. yaş
tear n. camdaki defo
tear n. yırtık yer
tear n. damla
tear n. yarık
tear n. gözyaşı
tear n. koparma
tear n. yırtma
tear n. parçalama
tear n. çatlak
tear n. acele
tear n. acele
tear v. hırpalanmak
tear v. fırlamak
tear v. yarmak
tear v. yolmak
tear v. koparmak
tear v. paralamak
tear v. kopmak
tear v. yarılmak
tear v. yırtmak
tear v. parçalamak
tear v. parçalanmak
tear v. kapıvermek
tear v. hızla kapmak
tear v. parçalanmak
tear v. bölmek
tear v. bölünmek
tear v. yıpratmak
tear v. yıpranmak
tear v. acele etmek
tear v. koşuşturmak
tear v. çekip çıkarmak
tear v. düşüncesizce hareket etmek
tear v. delmek (çorap vs.)
Irregular Verb
tear v. tore - torn
Technical
tear n. yıkma
tear v. yırtılmak
tear v. yırtmak
Medical
tear n. gözyaşı
tear n. göz yaşı
tear n. yırtılma
tear v. (cilt) yaralanmak
Printery
tear n. yırtılma
Slang
tear n. alem
tear n. cümbüş

Bedeutungen, die der Begriff "tear" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
wear and tear n. normal kullanılma sonucu eskime
tear ducts n. gözyaşı kanalları
wear and tear n. yıpranma ve aşınma
tear-jerker n. duygusal konulu
tear-jerker n. son derece üzücü
tear-jerker n. dokunaklı
tear-jerker n. acıklı
wear and tear n. yıpranma
bloody tear n. kanlı gözyaşı
tear and wear n. kullanılma yüzünden yıpranma
tear inducing n. göz yaşartıcı
tear-gas n. gözyaşartıcı gaz
tear gas spray n. göz yaşartıcı sprey
tear gas n. biber gazı
tear trough n. göz pınarı
tear trough n. gözyaşı çukuru
tear drop n. gözyaşı
tear strip n. bir kutu, kitap ya da paketi açmak için çekip atılan bant
vertical tear n. dikey yırtık
tear at one's heartstrings v. yüreğini cız ettirmek
tear something out v. bir şeyi bir yerden yırtarak koparmak
tear into pieces v. parçalara ayırmak
tear to pieces v. parçalamak
tear something open v. bir şeyi yırtarak açmak
tear down v. deforme etmek
tear apart v. yırtarak ayırmak
tear up v. kökünden sökmek
tear to shreds v. lime lime etmek
tear out v. koparmak
tear away v. kurtarmak
tear one's heart out v. çok üzmek
tear it apart v. yırtarak ayırmak
tear off v. ayırmak
tear away v. koparmak
tear off v. sıyırmak
tear up v. harap etmek
tear down v. parçalamak
tear oneself away v. ayrılmak
tear to pieces v. paralamak
tear something up v. parça parça etmek
tear out v. yolmak
tear one's hair v. saçını başını yolmak
tear off v. koparmak
tear up v. parça parça etmek
tear to ribbons v. lime lime etmek
tear down v. alaşağı etmek
tear into v. saldırmak
tear down v. sökmek
tear down v. yerle bir etmek
tear away v. ayırmak
tear something off v. bir şeyi bir yerden yırtarak koparmak
tear your hair out v. saç baş yolmak
shed tear v. gözyaşı akıtmak
tear hair v. saç çekmek
tear someone limb from limb v. lime lime etmek
tear at one's heartstrings v. -i çok duygulandırmak
tear down v. yıkmak
tear up v. yırtarak parçalamak
dash away a tear v. gözyaşlarını silmek
dash away one's tear v. gözyaşlarını silmek
use tear gas on protesters v. göstericilere göz yaşartıcı gaz sıkmak
tear one’s arm off v. birinin kolunu sökmek/koparmak
tear the coupons out of the magazine v. dergiden kuponları yırtmak
tear the peel from the banana v. kabuğu muzdan ayırmak/soymak
wipe away tear v. gözyaşı silmek
tear-gas v. göz yaşartıcı gaz sıkmak
tear-jerking adj. yürek parçalayan
tear-stained adj. gözü yaşlı
tear-stained adj. yaşlı
tear-jerking adj. acıklı
tear-streaked adj. yüzü yaşlı
tear-stained adj. yüzü yaşlı
tear-falling adj. gözyaşı döken
tear-stained adj. gözyaşıyla ıslanmış
tear-falling adj. hassas
tear-falling adj. gözü yaşlı
tear-free adj. göz yakmayan
Phrasals
tear loose from v. -den kurtulmak
tear out v. yırtarak ayırmak
tear out v. koparıp ayırmak
tear out v. hışımla/hızla çıkarmak
tear out v. aceleyle gitmek
tear out v. hızla çıkmak
tear out v. çekip çıkartmak
tear along v. kenarı boyunca yırtmak
tear apart v. aşırı üzmek
tear a place apart v. bir yeri didik didik aramak
tear away v. çekip almak
tear (oneself) away (from someone or something) v. bir yerden zorla/istemeyerek ayrılmak
tear down v. hızla gitmek
tear into v. yemeğe saldırmak/dalmak
tear off v. yırtarak ayırmak
tear off v. aceleyle gitmek
tear off v. bir işi çabucak yapmak
tear up v. yarık ya da oyuk açmak
tear along v. boyunca gitmek/ilerlemek
tear away v. hızla ayrılmak
tear off v. koparıp ayırmak
tear apart v. paramparça etmek
tear up v. yırtıp atmak (kontratı/sözleşmeyi)
tear away v. aceleyle gitmek
tear up v. çok üzmek
tear off v. hışımla/hızla çıkarmak
tear up v. gözleri dolmak
tear away v. üstünden sıyırmak/soymak
tear up v. ağlamaklı olmak
tear up v. kırıp/parçalayıp açmak
tear up v. başarılı olmak
tear off v. şiddet uygulayarak çıkarmak
tear out v. çekip çıkartmak
tear up v. karnını yarmak
tear off v. soymak
tear out v. yerinden sökmek
tear off v. çabucak yapıvermek
tear out v. oymak
tear between v. arasında kararsız bırakmak
tear between v. arasında ikircikli bırakmak
tear between v. arasında tereddütte bırakmak
tear between v. ikilemde bırakmak
tear between v. iki arada bir derede bırakmak
tear between v. iki arada bırakmak
tear between v. ikiye bölmek
tear apart v. ağır biçimde eleştirmek
tear down v. aşağılamak
tear around v. bir şeyin etrafında koşturup durmak
tear someone up v. birini yıkmak/sarsmak
tear into v. birini eleştirmek
tear into v. birine yüklenmek
tear at v. çekmek/saldırmak (şiddetli bir şekilde)
tear into v. çatmak
tear up v. gözleri yaşarmak
tear along v. hızla/süratle geçmek
tear down v. eleştirmek
tear at v. içini/yüreğini cız ettirmek
tear apart v. kötülemek
tear down v. küçük düşürmek
tear apart v. küçük düşürmek
rip or tear something into something v. lime lime etmek
tear into v. saldırmak
tear something away v. yırtarak çıkartmak
tear out of v. (bir yerden) ayrılmak
tear from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) sıyırmak
tear from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) sökmek
tear from (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstünden yırtmak
tear from (someone or something) v. (birini/bir şeyi) soymak
tear from (someone or something) v. sıkıca tutulan bir şeyi zorla almak
tear from (someone or something) v. kanırta kanırta almak
tear from (someone or something) v. birini başka birinden zorla ayırmak
tear something from something v. bir şeyden yırtmak/sökmek
tear something from something v. bir şeyin kabuğunu soymak
tear through (something) v. (bir şeyi) yırtmak
tear through (something) v. (bir şeyi) parçalamak
tear through (something) v. (bir şeyi) paramparça etmek
tear through (something) v. (bir şeyi) boydan boya yırtıvermek
tear through (something) v. yardırıp gitmek
tear through (something) v. bir yerden hızla/aceleyle geçip gitmek
tear through (something) v. (bir şeyi) yıkıp geçmek
tear through (something) v. (bir şeyi) harap etmek
tear through (something) v. (bir şeyi) tahrip etmek
tear through (something) v. (bir şeyde) hızla ilerlemek
tear through (something) v. (bir şeyi) aceleyle/hızla bitirmek
tear through v. -i yırtmak
tear through v. -i parçalamak
tear through v. -i paramparça etmek
tear through v. -i boydan boya yırtıvermek
tear through v. yardırıp gitmek
tear through v. bir yerden hızla/aceleyle geçip gitmek
tear through v. -i yıkıp geçmek
tear through v. -i harap etmek
tear through v. -i tahrip etmek
tear through v. -de hızla ilerlemek
tear through v. -i aceleyle/hızla bitirmek
tear across (something or some place) v. (bir şeyden ya da bir yerden) son sürat geçmek
tear across (something or some place) v. (bir şeyden ya da bir yerden) dörtnala geçmek
tear across something v. bir şeyden ya da bir yerden son sürat geçmek
tear across something v. bir şeyden ya da bir yerden dörtnala geçmek
tear something on something v. bir şeyi bir şeyle yırtmak/sökmek
tear something on something v. bir şeyi bir şeye takıp yırtmak/sökmek
tear something on something v. bir şeyi sivri, keskin, dişli, pürüzlü bir şeye takıp yırtmak/sökmek
tear into (some place) v. (bir yere) hücum etmek
tear into (some place) v. (bir yere) dalmak
tear into (some place) v. (bir yere) saldırmak
tear into (some place) v. bir hışımla (bir yere) girmek
tear into (some place) v. aceleyle (bir yere) girmek
tear into (some place) v. (bir yerin) içine koşmak
tear into a place v. bir yere hücum etmek
tear into a place v. bir yere dalmak
tear into a place v. bir yere saldırmak
tear into a place v. bir hışımla bir yere girmek
tear into a place v. aceleyle bir yere girmek
tear into a place v. bir yerin içine koşmak
tear across v. son sürat geçmek
tear across v. dörtnala geçmek
tear into (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) içinden geçmek (eleştirerek/kızarak)
tear into (someone or something) v. (birini/bir şeyi) acımasızca eleştirmek/azarlamak
tear into (someone or something) v. (birini/bir şeyi) çok fena paylamak
tear into (someone or something) v. (birine/bir şeye) saldırmak
tear into (someone or something) v. (birine/bir şeye) dalmak
tear into (someone or something) v. (birini/bir şeyi) fena yenmek
tear into (someone or something) v. (birini/bir şeyi) fena mağlup etmek
tear into (someone or something) v. (birini/bir şeyi) açık ara yenmek
tear into (someone or something) v. (birini/bir şeyi) hezimete/bozguna uğratmak
tear into (something) v. (bir yemeğe) gömülmek
tear into (something) v. (bir işe) gömülmek
tear into (something) v. (bir işe) girişmek
tear into someone v. birinin içinden geçmek (eleştirerek/kızarak)
tear into someone v. birini acımasızca eleştirmek/azarlamak
tear into someone v. birini çok fena paylamak
tear off of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) zorla almak
tear off of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çekip almak
tear off of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) bir hışımla almak
tear off of (something) v. (bir şeyden) yırtıp almak
tear off of (something) v. (bir şeyden) yırtarak/çekerek ayırmak
tear off of (something) v. (bir şeyden) hızla/anında kalkmak/ayrılmak
tear on v. ile yırtmak/sökmek
tear on v. -e takıp yırtmak/sökmek
tear out of (something or some place) v. (bir şeyden/bir yerden) yırtıp almak/ayırmak
tear out of (something or some place) v. (bir şeyden/bir yerden) çekip almak/ayırmak
tear out of (something or some place) v. (bir şeyden/bir yerden) çekip çıkarmak
tear out of (something or some place) v. (bir şeyden/bir yerden) yaka paça çıkarmak
tear out of (something or some place) v. (bir şeyden/bir yerden) zorla çıkarmak
tear out of (something or some place) v. (bir şeyden) uyandırmak
tear out of (something or some place) v. (bir şeyden) ayıltmak
tear out of (something or some place) v. (bir şeyden) uzaklaştırmak
tear out of (something or some place) v. (bir şeyden/bir yerden) zorla/zor kullanarak almak/çıkarmak/ayırmak
tear out of (something or some place) v. (bir yeri) hızla terk etmek
tear out of (something or some place) v. (bir yerden) bir hışımla çıkmak
tear round v. etrafta koşturup durmak
tear someone/something apart v. birinin/bir şeyin ağzına sıçmak/etmek
tear someone/something apart v. birini/bir şeyi fena benzetmek
tear someone/something apart v. birini/ bir şeyi fena haşlamak
tear someone/something up v. birini/bir şeyi harap etmek
tear someone/something up v. birini/bir şeyi lime lime etmek
tear off adj. koparılacak ya da yırtılacak yeri deliklerle ayrılmış (kağıt vs.)
Phrases
love will tear us apart expr. aşk bizi parça parça edecek
Proverb
it is easier to tear down than to build up tahrip tamirden kolaydır
it is easier to tear down than to build up yıkmak yapmaktan daha kolaydır
Colloquial
tear-jerker n. acıklı hikaye, öykü veya film
tear up the tarmac v. asfaltı ağlatmak
tear it open v. yırtıp açmak
tear it v. bir şeyi mahvetmek
tear it v. bir şeyi batırmak
tear it v. şansını kaçırmak/kaybetmek
on a tear expr. birden hareketlenmiş/harekete geçmiş
on a tear expr. telaşlı
on a tear expr. telaşlanmış
on a tear expr. telaşa kapılmış
on a tear expr. çok içen
on a tear expr. içip duran
on a tear expr. ciddi ölçüde içen
Idioms
wear and tear n. yıpranma ve aşınma
wear and tear (on something) n. (bir şeydeki) yıpranma ve aşınma
tear the heartstrings v. derinden etkilemek
tear one's heartstrings v. derinden etkilemek
tear a cat v. heyecanlı bir şekilde bağırarak konuşmak
tear down v. yırtmak
tear a cat v. bağırarak atıp tutmak
tear the rag off the bush [old-fashioned] v. hepsinden daha iyi olmak
tear the rag off the bush [old-fashioned] v. hepsini geçmek
tear the rag off the bush [old-fashioned] v. hepsinden daha inanılmaz/şaşırtıcı olmak
tear the rag off the bush [old-fashioned] v. inanılır gibi olmamak
tear a place apart v. altını üstüne getirmek
tear somebody off a strip v. birini fena halde haşlamak
tear somebody off a strip v. birini azarlamak
tear someone apart v. birini paramparça etmek
tear a strip off somebody v. birini fena halde haşlamak
not shed a tear v. bir damla gözyaşı dökmemek
tear someone apart v. birbirlerinden ayırmak
tear someone apart v. birini yıkmak/sarsmak
tear someone apart v. birini yerin dibine sokmak
tear someone apart v. birini acımasızca eleştirmek
tear one's hair out v. bir şey hakkında çok endişeli/heyecan içinde olmak
tear a strip off somebody v. birini azarlamak
tear a place apart v. didik didik etmek
tear a place apart v. didik didik/köşe bucak aramak
tear one's hair (out) v. çok üzgün olmak
be on a tear v. çok başarılı olmak
tear one's hair (out) v. çok sinirli olmak
tear your heart out v. ciğeri yanmak
tear your heart out v. ciğerini yakmak/parçalamak
tear your heart out v. ciğeri parçalanmak
tear one's hair v. endişeli olmak
tear something to shreds v. hallaç pamuğu gibi atmak
tear one's hair out v. endişeli olmak
tear one's hair (out) v. endişeli olmak
tear your heart out v. içi yanmak
tear your heart out v. içi parçalanmak
tear your heart out v. içini yakmak/parçalamak
tear someone or something to pieces v. paramparça etmek
tear someone or something to shreds v. paramparça etmek
tear one's hair (out) v. saçını başını yolmak
tear one's hair v. saçını başını yolmak
tear one's hair off v. saçını başını yolmak
be on a tear v. seri yakalamak
tear one's hair out v. (endişeden/meraktan) saçını başını yolmak
tear your heart out v. yüreğini parçalamak
tear/tug at one's heartstrings v. yüreğini cız ettirmek
tear one's heart out v. yüreğini parçalamak
tear/tug at the heartstrings v. yüreğini cız ettirmek
tear your heart out v. yüreği yanmak
tear one's hair v. (endişeden/meraktan) saçını başını yolmak
put wear (and tear) on something v. zamanla yıpratmak/aşındırmak
tear your heart out v. yüreğini yakmak
tear one's hair out v. (üzüntüden/kederden) saçını başını yolmak
tear your heart out v. yüreği parçalanmak
tear (someone or something) in half v. (birini/bir şeyi) ikiye bölmek
tear (someone or something) in half v. (birini/bir şeyi) yırtmak
tear (someone or something) in half v. (birini/bir şeyi) parçalamak
tear (someone or something) in half v. (birini/bir şeyi) ortadan ikiye ayırmak
tear (someone) in half v. (birini) dağıtmak
tear (someone) in half v. (birini) paramparça etmek
tear (someone) in half v. (birini) yerden yere vurmak
tear (someone) in half v. (birini) darmaduman etmek
rip/tear the heart out of something v. bir şeye önemli bir darbe indirmek
rip/tear the heart out of something v. bir şeye hayati bir darbe vurmak
rip/tear the heart out of something v. bir şeyi derinden sarsmak
rip/tear the heart out of something v. bir şeyi önemli ölçüde yıkmak
rip/tear the heart out of something v. bir şeyi baltalamak
rip/tear the heart out of something v. bir şeyi sarsmak/zayıflatmak
rip/tear the heart out of something v. bir şeyin köküne kibrit suyu dökmek
tear (someone or something) in twain [old-fashioned] v. (birini/bir şeyi) ikiye bölmek
tear (someone or something) in twain [old-fashioned] v. (birini/bir şeyi) ortadan ikiye ayırmak
tear (someone or something) in twain [old-fashioned] v. (birini/bir şeyi) iki parçaya bölmek
tear (someone or something) in two v. (birini/bir şeyi) ikiye bölmek
tear (someone or something) in two v. (birini/bir şeyi) ortadan ikiye ayırmak
tear (someone or something) in two v. (birini/bir şeyi) iki parçaya bölmek
tear (someone) in two v. (birini) yıkmak
tear (someone) in two v. (birini) kahretmek
tear (someone) in two v. (birinin duygusal olarak) canını çok acıtmak/yakmak
tear (someone) in two v. (birini) paramparça etmek
tear (someone) in two v. (birinin) içini parçalamak
tear (someone or something) to pieces v. (birini/bir şeyi) yerden yere vurmak
tear (someone or something) to pieces v. (birini/bir şeyi) yerin dibine batırmak
tear (someone or something) to pieces v. (birini/bir şeyi) fena benzetmek
tear (someone or something) to pieces v. (birini/bir şeyi) haşlamak
tear (someone or something) to pieces v. (birinin/bir şeyin) ağzına sıçmak/etmek
tear (someone or something) to pieces v. (birini/bir şeyi) saldırgan/ağır bir şekilde eleştirmek
tear (someone or something) to pieces v. (birini/bir şeyi) paylamak
tear (someone or something) to pieces v. (birine/bir şeye) fırça çekmek
tear (someone or something) to pieces v. (birini/bir şeyi) topa tutmak
tear (someone or something) to pieces v. (birine/bir şeye) çıkışmak
tear (someone or something) to pieces v. (birini/bir şeyi) paralamak
tear (someone or something) to pieces v. (birini/bir şeyi) kınamak
tear (someone or something) to pieces v. (birini/bir şeyi) paramparça etmek
tear (someone or something) to pieces v. (birini/bir şeyi) mahvetmek
tear (someone or something) to pieces v. (birini/bir şeyi) darmadağın etmek
tear (someone or something) to pieces v. (birine/bir şeye) zarar vermek
tear (someone or something) to pieces v. (birine/bir şeye) hasar vermek
tear somebody/something to pieces/shreds v. birini/bir şeyi yerden yere vurmak
tear somebody/something to pieces/shreds v. birini/bir şeyi yerin dibine batırmak
tear somebody/something to pieces/shreds v. birini/bir şeyi fena benzetmek
tear somebody/something to pieces/shreds v. birini/bir şeyi saldırgan/ağır bir şekilde eleştirmek
tear somebody/something to pieces/shreds v. birini/bir şeyi topa tutmak
tear somebody/something to pieces/shreds v. birini/bir şeyi kınamak
tear something to pieces/shreds v. bir şeyi parçalara ayırmak
tear something to pieces/shreds v. bir şeyi mahvetmek
tear something to pieces/shreds v. bir şeyi paramparça etmek
tear (someone or something) to ribbons v. (birini/bir şeyi) yerden yere vurmak
tear (someone or something) to ribbons v. (birini/bir şeyi) yerin dibine batırmak
tear (someone or something) to ribbons v. (birini/bir şeyi) fena benzetmek
tear (someone or something) to ribbons v. (birini/bir şeyi) sert bir şekilde yargılamak
tear (someone or something) to ribbons v. (birini/bir şeyi) saldırgan/ağır bir şekilde eleştirmek
tear (someone or something) to ribbons v. (birini/bir şeyi) topa tutmak
tear (something) to ribbons v. (bir şeyi) lime lime etmek
tear (something) to ribbons v. (bir şeyi) paramparça etmek
tear (something) to ribbons v. (bir şeyi) yırtmak/parçalamak
tear (someone or something) to shreds v. (birini/bir şeyi) yerden yere vurmak
tear (someone or something) to shreds v. (birini/bir şeyi) yerin dibine batırmak
tear (someone or something) to shreds v. (birini/bir şeyi) fena benzetmek
tear (someone or something) to shreds v. (birini/bir şeyi) saldırgan/ağır bir şekilde eleştirmek
tear (someone or something) to shreds v. (birini/bir şeyi) topa tutmak
tear (someone or something) to shreds v. (birini/bir şeyi) kınamak
tear (someone or something) to shreds v. (birini/bir şeyi) haşlamak
tear (someone or something) to shreds v. (birini/bir şeyi) paylamak
tear (someone or something) to shreds v. (birine/bir şeye) fırça çekmek
tear (someone or something) to shreds v. (birine/bir şeye) çıkışmak
tear (someone or something) to shreds v. (birini/bir şeyi) paralamak
tear (someone or something) to shreds v. (birini/bir şeyi) mahvetmek
tear (someone or something) to shreds v. (birini/bir şeyi) darmadağın etmek
tear (someone or something) to shreds v. (birine/bir şeye) zarar vermek
tear (someone or something) to shreds v. (birine/bir şeye) hasar vermek
tear someone or something to shreds v. birini/bir şeyi yerden yere vurmak
tear someone or something to shreds v. birini/bir şeyi yerin dibine batırmak
tear someone or something to shreds v. birini/bir şeyi fena benzetmek
tear someone or something to shreds v. birini/bir şeyi saldırgan/ağır bir şekilde eleştirmek
tear someone or something to shreds v. birini/bir şeyi topa tutmak
tear someone or something to pieces v. birini/bir şeyi yerden yere vurmak
tear someone or something to pieces v. birini/bir şeyi yerin dibine batırmak
tear someone or something to pieces v. birini/bir şeyi fena benzetmek
tear someone or something to pieces v. birini/bir şeyi saldırgan/ağır bir şekilde eleştirmek
tear someone or something to pieces v. birini/bir şeyi topa tutmak
tear someone or something to pieces v. birini/bir şeyi parçalara ayırmak
tear someone or something to pieces v. birini/bir şeyi mahvetmek
tear someone or something to pieces v. birini/bir şeyi paramparça etmek
tear someone or something to shreds v. birini/bir şeyi parçalara ayırmak
tear someone or something to shreds v. birini/bir şeyi mahvetmek
tear someone or something to shreds v. birini/bir şeyi paramparça etmek
break/cut/tear (something) loose from somebody/something v. kendini/birini/bir şeyi (bir şeyden) ayırmak
break/cut/tear (something) loose from somebody/something v. kendini/birini/bir şeyi (bir şeyden) uzaklaştırmak
break/cut/tear loose from somebody/something v. birinden/bir şeyden kurtulmak
break/cut/tear loose from somebody/something v. birinden/bir şeyden yakasını kurtarmak
break/cut/tear loose from somebody/something v. birinden/bir şeyden yakasını sıyırmak
break/cut/tear loose from somebody/something v. birinden/bir şeyden ayrılmak
break/cut/tear loose from somebody/something v. birinden/bir şeyden kopmak
break/cut/tear (something) loose from somebody/something v. (bir şeyi) birinden/bir şeyden kurtarmak
break/cut/tear (something) loose from somebody/something v. (bir şeyi) birinden/bir şeyden ayırmak
break/cut/tear (something) loose from somebody/something v. (bir şeyi) birinden/bir şeyden koparmak
tear something to ribbons v. bir şeyi ciddi biçimde kesmek
tear something to ribbons v. bir şeyde keserek derin yara açmak
tear something to ribbons v. bir şeyi yarmak
tear something to ribbons v. bir şeyi parça pinçik/yırtık pırtık yapmak
tear something to ribbons v. bir şeyi lime lime etmek
cut, tear, something to ribbons v. bir şeyi lime lime etmek
cut, tear, something to ribbons v. bir şeyi paramparça etmek
cut, tear, something to ribbons v. bir şeyi parça pinçik/yırtık pırtık yapmak
bring a tear to one's eyes v. gözlerini yaşartmak
shed a tear v. göz yaşı dökmek
shed a tear v. ağlamak
tear limb from limb v. lime lime etmek
tear loose v. kaçmak
tear loose v. kurtulmak
tear loose from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) kaçmak
tear loose from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) kurtulmak
tear out (one's) hair v. bir şey hakkında çok endişeli/heyecan içinde olmak
tear out (one's) hair v. çok sinirli olmak
tear out (one's) hair v. çok üzgün olmak
tear out (one's) hair v. endişeli olmak
tear out (one's) hair v. saçını başını yolmak
tear someone a new one v. kıçında delik açmak
tear someone a new one v. ağzına sıçmak/etmek
tear someone a new one v. fena benzetmek
tear someone a new one v. haşlamak
tear up the pea patch [obsolete] v. eğlencenin dibine vurmak
tear your hair v. saçını başını yolmak
tear yourself/something loose (from somebody/something) v. kendini/bir şeyi (birinden/bir şeyden) kurtarmak
tear yourself/something loose (from somebody/something) v. kendini/bir şeyi (birinden/bir şeyden) zorla kurtarmak/ayırmak
don't that tear the rag off the bush! expr. bu inanılır gibi değil
don't that tear the rag off the bush! expr. vay be bu inanılmaz
don't that tear the rag off the bush! expr. vay canına olur şey değil
don't that tear the rag off the bush! expr. bu hiç aklıma gelmezdi
don't that tear the rag off the bush! expr. kırk yıl düşünsem bu aklıma gelmezdi
Trade/Economic
depreciation and wear and tear allowance n. amortisman ve tüketim payı
wear and tear n. aşınma ve eskime amortismanı
wear and tear n. amortisman
wear and tear n. aşınma ve eskime
wear and tear n. aşınma ve yıpranma
tear sheet n. bir dergi veya kitaptan reklam amacıyla seçilip kesilen sayfa
wear and tear n. eskime ve aşınma
wear and tear n. normal halde aşınıp eskime
wear and tear n. yıpranma
Politics
tear gas and water cannon n. biber gazı ve tazyikli su
tear gas canister n. göz yaşartıcı bomba
Insurance
wear and tear n. yıpranma ve aşınma
Tourism
tear column n. gözyaşı sütunu
Advertising
tear sheet n. (bir gazeteden/dergiden kesilerek alınan ve müşteriye reklamın yayınlandığını kanıtlamak için gösterilen) numune reklam sayfası
Technical
drop weight tear test n. ağırlık düşürme ile yırtılma deneyi
dynamic tear test n. devingen yırtma deneyi
drop weight tear test n. düşürme ağırlıklı yırtma deneyi
wear and tear n. doğal aşınma
blank tear n. ebüşör çapağı
tear bomb n. göz yaşartıcı bomba
tear gas n. göz yaşartıcı gaz
cam tear n. kam dişli
lamellar tear n. katmanlı yırtılma
tear propagation on edge flows n. kenar kıvrımlardan yırtığın ilerlemesi
wear and tear n. kullanmayla eskime
wear and tear n. kulanımdan gelen kayıp
fair wear and tear n. normal aşınma ve eskime
trouser tear method n. pantolon tipi yırtılma metodu
hot tear n. sıcak yırtık
tear-down time n. söküm zamanı
incipient tear n. yeni oluşan yarık
tear strength n. yırtılma dayancı
high tear strength n. yüksek yırtılma mukavemeti
tear strength n. yırtılma dayanımı
measurement of tear resistance by the pendulum method n. yırtılma dayanımının sarkaç metodu ile ölçülmesi
tear growth test n. yırtılma büyümesi deneyi
determination of tear resistance n. yırtılma mukavemetinin belirlenmesi
wear and tear n. yıpranma ve bozulma
tear resistance n. yırtılma mukavemeti
surface tear n. yüzey yırtılması
tear down v. yıkmak
tear-proof adj. yırtılmaz
Computer
tear-offs n. kesilmeler
phone tear-off n. telefon numarası etiketleri
tear-off offset n. yırtma uzaklığı
tear off expr. yırt
Telecom
tear drop attack n. sistemi çökertici saldırı
Textile
wear and tear n. aşınıp eskime
wear and tear test n. aşınma testi
double tear test n. çift yırtma deneyi
wear and tear n. doğal aşınma ve bozulma
resistance to stitch tear n. dikiş yırtılmasına dayanım
resistance to stitch tear n. dikiş yerinden yırtılma direnci
needle tear strength n. iğne yırtığı dayanımı
needle tear strength n. iğne ile yırtılma mukavemeti
initial tear n. ilk yırtılma
wear and tear n. kullanma ile aşınma
tear strength of fabrics n. kumaşın yırtılma dayanımı
tear properties of fabrics n. kumaşların yırtılma özellikleri