fall- - Turkish English Dictionary
History

fall-



Meanings of "fall-" in Turkish English Dictionary : 1 result(s)

English Turkish
Anatomy
fall- pref. dölyatağı borusu anlamı veren ön ek

Meanings of "fall-" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
fall n. güz
fall n. düşüş
fall n. sonbahar
fall v. inmek
fall v. düşmek
fall down v. çökmek
General
fall guy n. başkasının cezasını çeken kimse
fall n. tuş
fall n. eğim
fall n. hazan
fall n. kat
fall n. iniş
the fall n. hz adem ve havva'nın işlediği günah ve sonuçları
fall n. çağlayan
fall n. inkıraz
fall n. düşme
fall n. yamaç
rain fall n. yağmur
fall of man n. hz adem ve havva'nın işlediği günah ve sonuçları
fall n. meyil
fall n. düşürme
fall n. çöküş
rate of fall n. düşüş hızı
fall n. akma
fall n. yıkma
fall n. çökme
fall n. yıkılma
fall n. fırfır
fall n. yaprak dökümü
fall range n. güzlek
fall n. inme
fall irrigation n. güz sulaması
rise and fall n. iniş çıkış
fall n. düşüş (fiyat/talep/ısı vb'nde)
fall n. şelale
fall n. sukut
fall guy n. dolandırılan kimse
fall n. azalma
fall n. yavrulama
team fall back n. tim geri çekilin
causing to fall n. düşürme
fall guy n. abalı
fall budding n. güz aşısı
fall n. yağış
fall wind n. düşüş rüzgarı
fall n. dökülme
fall n. döküm
fall n. sarkma
slope of fall n. düşüş meyili
slope of fall n. düşüş eğikliği
fall guy n. keriz
fall guy n. dolandırılan
fall guy n. şamar oğlanı
fall guy n. enayi
fall-out n. radyoaktif tortu
dew-fall n. akşam
fall-out n. yan ürün
fall-out n. döküntü
fall-out n. atık
fall-out n. radyoaktif çökelek
fall-out n. nükleer atık
fall of an empire n. bir imparatorluğun çöküşü
fall guy n. kurban
rock fall n. kaya düşmesi
fall of darkness n. karanlığın bastırması
fall-board n. piyano klavyesini koruyan menteşeli kapak
risk of fall n. düşme riski/tehlikesi
large fall n. büyük düşüş
big fall n. büyük düşüş
heavy fall of snow n. yoğun kar yağışı
fall tournament n. sonbahar turnuvası
last fall n. son düşüş
marked fall n. belirgin düşüş
fall foliage n. yaprak dökümü
to-fall [scottish] n. akşam vakti
to-fall [scottish] n. akşam üzeri
fall equinox n. sonbahar ekinoksu
fall equinox n. 22 eylül
fall equinox n. eylül ekinoksu
fall equinox n. gündüz ve gece süresinin eşit olduğu tarih
fall n. kadının şapkasına asılı olup sırtına doğru sarkan tül
fall n. elbise yakasına takılan süslü dantel şerit veya harç
fall n. uzun ve salınmış postiş
fall n. ahlaki sapma
fall n. yukarı kaldırma işlemindeki güçle çekilen kablo, halat veya zincir ucu
fall n. uçan çulluk ailesi
fall n. bir şeyin düşüş mesafesi
fall n. uzun takma saç
fall n. çıtçıt
fall n. kıyafette bol şekilde sarkan şey
fall n. teslim olma
fall n. kadının iffetini kaybetmesi
fall n. masumiyetini yitirme
fall n. kesilen ağaç sayısı
fall [scotland] n. başa gelen şey
fall guy n. günah keçisi
fall guy n. suç üzerine yıkılan kimse
flag fall [australia] n. asgari taksi ücreti
fall n. (güreşte) tuş
fall n. alçalma
fall flat v. başarı sağlayamamak
fall v. vurmak (piyango)
fall for v. tutulmak
fall into ruin v. tahrip olmak
fall back upon a thing v. sığınmak
fall down in a fit v. fenalık geçirerek yere düşmek
fall into one's lap v. anafordan gelmek
fall with v. karşılaşmak
fall in love with v. aşık olmak
fall v. hastalanmak
fall through v. suya düşmek
fall into disrepute v. adı kötüye çıkmak
fall v. karanlık bastırmak
fall on one's feet v. başarmak
fall v. asılmak (surat)
fall for somebody v. aşık olmak (birisine)
fall from favour v. gözden düşmek
fall for v. aldatılmak
fall into a trap v. tuzağa düşmek
fall v. dökülmek
fall into abeyance v. hükümsüz olmak
fall into v. edinmek
fall short of v. yeterli olmamak
fall on one's feet v. sıyrılmak
fall v. ucuzlamak
fall off v. damlamak
fall on v. gelmek
fall v. ortalık kararmak
fall sick v. hastalanmak
fall behind v. geride kalmak
fall to one's share v. payına düşmek
fall down v. eğilmek
fall over oneself v. kendini çok istekli göstermek
fall by the wayside v. başarısız olmak
fall short of v. eksik gelmek
get somebody to fall for it v. dalgaya düşmek
fall loosely v. halsiz düşmek
fall on one's feet v. atlatmak
fall foul v. çatışmak
fall in with v. uyuşmak
fall for somebody v. aşka düşmek
fall from favour v. yıldızı sönmek
fall in step with v. ayak uydurmak
fall foul of v. ile çatışmak
fall behind v. geriye düşmek
fall sick v. rahatsızlanmak
fall fast asleep v. derin uykuya dalmak
fall on v. hücum etmek
fall into desuetude v. yürürlükten kalkmak
fall into step with v. ayak uydurmak
fall v. atlatmak
fall desperately in love v. abayı yakmak
fall from v. yoldan çıkmak
fall for v. kendini kaptırmak
fall in step v. ayak uydurmak
fall with v. uyum sağlamak
fall over v. yıkılmak
fall to pieces v. paramparça olmak
fall into oblivion v. unutulup gitmek
fall at somebody's feet v. dizlerine kapanmak
fall into ruin v. dökülmek
fall v. atışmak
fall v. gece çökmek
fall into a habit v. adet edinmek
fall v. vurmak
fall back v. geri çekilmek
fall v. başlamak
fall into v. maruz kalmak
fall to v. payına düşmek
fall in v. çökmek
fall v. dalmak
fall in love v. sevdalanmak
fall victim to another's wrath v. gazaba uğramak
fall down v. aşağı düşmek
fall away v. azalmak
fall v. saldırmak
fall short v. yetmemek
fall to v. başlamak
fall behind with v. gecikmek
fall to v. kalmak
fall to loggerheads v. araları bozulmak
fall away v. eksilmek
fall into a trap v. çürük tahtaya basmak
fall in a heap v. düşmek
fall v. fenalaşmak
fall v. basmak
fall in love with v. ateşine yanmak
fall into a reverie v. hayale dalmak
fall v. bölünmek
fall into disuse v. bırakılmak
fall asleep v. uykuya dalmak
fall over v. devrilmek
fall asleep v. dalmak
fall ill v. yatağa düşmek
fall into the hands of v. eline düşmek
fall into ruin v. haraplaşmak
fall with v. uymak
fall upon v. saldırmak
fall back on v. son çare olarak başvurmak
fall v. mahvolmak
fall short of v. aşağı kalmak
fall into v. uğramak
fall v. eksilmek
fall into sin v. sapmak
fall down v. düşmek
fall v. tutulmak
fall asleep v. uyumak
fall prey to v. tutsağı olmak
fall for v. vurulmak
fall v. kesilmek
fall like a bombshell v. gündeme bomba gibi düşmek
fall into discredit v. pabucu dama atılmak
fall v. yüzü asılmak
cause to fall v. düşürmek
let fall v. ağzından kaçırmak
fall out with v. bozuşmak
fall into error v. hataya düşmek
fall pregnant v. hamile kalmak
fall ill v. şifayı kapmak
fall v. rastlamak
fall v. zaptolunmak (kale)
fall for v. kanmak
fall afoul v. zıt düşmek
fall v. bozuşmak
fall into decay v. dökülmek
fall away v. gerilemek
fall in love v. tutulmak (aşık olmak)
get someone's to fall for it v. dalgaya gelmek
fall v. çıkmak
fall out with v. külahları değişmek
fall v. girişmek
fall v. ölmek
fall short of v. yetmemek
fall v. sukut etmek
fall with v. rastlamak
fall v. suratı asılmak
fall on v. rastlamak
fall from v. devrilmek
fall out with v. kavga etmek
fall abundantly and continuously v. sapır sapır dökülmek
fall v. tam yerine denk gelmek
fall due v. vadesi dolmak
fall under v. dahil olmak
fall among v. düşmek
fall about laughing v. gülmekten ölmek
fall into disuse v. kullanılmaz olmak
fall on v. vurmak (piyango)
fall flat v. başarısız olmak
fall in love with v. yanmak
fall on one's knees v. dize gelmek
fall through v. başarısız olmak
fall in love v. aşka düşmek
fall v. yatağa düşmek
fall ill v. hastalığa yakalanmak
fall overboard v. gemiden denize düşmek
fall out v. araları açılmak
fall to pieces v. yıkılmak
fall v. yağmak
fall out in the end v. külahları değişmek
fall down v. yıkılmak
fall back upon a thing v. güvenmek
fall ill v. hastalanmak
fall in a faint v. yığılmak
fall behind with v. sürüncemede kalmak
fall apart v. hayatı kararmak
fall off a horse v. attan düşmek
fall within v. yer almak
fall back up v. son çare olarak başvurmak
fall out with somebody v. biriyle bozuşmak
fall v. tünmek
fall for v. bağlanmak
fall down v. geri çevirmek
fall apart v. parçalara ayrılmak
fall off v. terketmek
fall in step v. adım uydurmak
fall for somebody v. kesilmek
fall v. eğimli olmak
fall off v. bozulmak
fall v. alçalmak
fall v. kar düşmek
fall in love with v. meyil vermek
fall into place v. yere düşmek
fall to v. isabet etmek
fall back on v. başvurmak
fall v. alınmak
fall v. gerilemek
fall behind v. geri kalmak
fall prostrate v. yüzükoyun kapaklanmak
fall on v. düşmek
fall into confusion v. karmakarışık olmak
fall behind intentionally v. ağırdan almak
fall astern v. gerisinde kalmak
fall into v. akmak
fall due v. günü gelmek
fall flat on one's face v. kapaklanmak
fall v. sıyrılmak
fall back on v. müracaat etmek
fall v. karanlık basmak
fall into v. yer almak
fall through v. başarısızlığa uğratmak
fall on v. tarihin belirli bir güne rastlaması
fall off v. dökülmek
fall v. ayrılmak
fall a victim to v. kurban gitmek
fall away v. eğimli olmak
fall from v. düşmek
fall v. dağılmak
fall in love with v. sevdalanmak
let fall v. düşürmek
fall in v. sıraya girmek
fall v. gelmek
fall about laughing v. katılmak
fall out with somebody v. arası açılmak
fall for v. çok beğenmek
fall for it v. çapraza gelmek
fall behind v. gerisinde kalmak
fall in value v. devalüe olmak
fall into disfavor v. gözden düşmek
fall v. devrilmek
fall ill v. hasta olmak
fall v. çökmek
fall out v. kavga etmek
fall to bits v. parçalanmak
fall into oblivion v. unutulmak
fall in with v. kabul etmek
fall into v. bölünmek
fall on one's feet v. dört ayağının üstüne düşmek
fall to one's lot v. çıkmak
fall ill v. hasta düşmek
fall on v. saldırmak
fall in love v. abayı yakmak
fall to pieces v. parçalanmak
fall from grace v. suç işlemek
fall apart v. dağılmak
fall foul v. zıt düşmek
fall into the hands of an expert v. adamına düşmek
fall for v. bitmek
fall v. kapanmak
fall short v. yeterli olmamak
fall on all fours v. dört ayak üzerine düşmek
fall v. bitmek
fall foul v. ters düşmek
fall afoul v. çatışmak
fall prostrate v. yüzüstü düşmek
fall away v. çekilmek
fall a victim v. kurban gitmek
fall behind v. arkasında kalmak
fall about with laughter v. katıla katıla gülmek
fall of one's chair v. küçükdilini yutmak
fall in love with v. vurulmak
fall down v. reddetmek
fall in love with v. abayı yakmak
fall afoul v. ters düşmek
fall v. yıkılmak
fall prey to v. kapılmak
fall in v. göçmek
fall in with v. rastlamak
fall into a habit v. alışkanlık edinmek
fall away v. inmek
fall flat v. umulan rağbeti hiç görmemek
fall asleep v. uyuyakalmak
fall through v. gerçekleşmemek
fall victim to v. kurban gitmek
fall in v. kapılmak
ride for a fall v. felakete sürüklenmek
fall for a trick v. oltayı yutmak
fall into decay v. bozulmak (durum vb)
fall short of v. umduğu gibi çıkmamak
fall out of favor v. ikbalden düşmek
fall into v. dökülmek
fall back upon v. başvurmak
fall off v. azalmak
fall down v. başarısızlığa uğramak
fall in love v. aşık olmak
fall ill v. rahatsızlanmak
fall in v. dizilmek
fall over v. düşmek
fall under v. kapsamı içerisinde olmak
fall for v. bayılmak
fall under v. çatısı altında toplanmak
fall out v. dışarıya düşmek
fall behind v. yetersiz kalmak
fall back on v. el atmak
fall back upon v. müracaat etmek
fall back v. gerilemek
fall back upon v. el atmak
fall headlong v. kafa üstü düşmek
fall out v. eksilmek
fall out v. dışarıya çıkmak
fall out v. ortaya çıkmak
fall out v. külahları değişmek
fall out v. sıradan çıkmak
fall out v. bozuşmak
fall out v. dökülmek
fall into abeyance v. artık kullanılmamak
fall v. düşmek
fall from someone's grace v. gözünden düşmek
fall from grace v. gözden düşmek
fall from grace v. itibarını yitirmek
fall from grace v. itibarı yerle bir olmak
fall out with v. papaz olmak
fall from grace v. popülerliğini yitirmek
fall into a trance v. transa geçmek
fall under someone's rule v. hakimiyeti altına girmek
fall under the hegemony of v. yönetimi altına girmek
fall under the hegemony of v. hakimiyeti altına girmek
fall under someone's rule v. yönetimi altına girmek
fall in poverty v. acından ölmek
fall out of favor v. gözden düşmek
fall in disfavor v. gözden düşmek
fall for a trick v. zokayı yutmak
fall for a trick v. zokaya gelmek
fall out with v. birbirine girme
fall out with v. arası açılmak
fall into a pit v. çukura düşmek
fall into a hole v. çukura düşmek
fall into a hollow v. çukura düşmek
fall sick v. hasta düşmek
fall sick v. hasta olmak
fall v. düşüş yaşamak
fall v. düşüş kaydetmek
fall v. düşüş göstermek
fall short v. az gelmek
fall short v. eksik gelmek
fall short v. yetersiz kalmak
fall short v. yetersiz gelmek
fall a prey to time v. zamana yenik düşmek
fall a prey to time v. zamana yenilmek
(burden) fall on somebody v. üzerine yük binmek
fall under suspicion v. zan altına girmek
fall into sleep v. uykuya dalmak
fall into silence v. sessizliğe bürünmek
fall head over heels v. tepetaklak düşmek
fall from high v. yüksekten düşmek
fall off v. yüksekten düşmek
fall apart to pieces v. bin parçaya bölünmek
fall in with v. tesadüfen karşılaşmak
fall in with v. rastlaşmak
fall into place v. anlamlı gelmeye başlamak
fall into one's arm v. koluna girmek
fall into disuse v. kullanımdan kalkmak
fall apart to pieces v. mücadele yeteneğini kaybetmek
fall over oneself to do something v. birşeyi yapmakta çok istekli olmak
fall down v. aşağıya düşmek
fall v. aşağıya düşmek
fall into one's arm v. kola girmek
fall down into one's knees v. dizlerinin üzerine düşmek
take the fall v. suçu üzerine almak
fall off motorbike v. motordan düşmek
(one's profit) fall v. karı düşmek
(plan) fall through v. plan bozulmak
fall in importance v. önemi azalmak
(one's profit) fall v. karı azalmak
fall into a debt trap v. borç batağına sürüklenmek
fall into debt v. borç batağına sürüklemek
fall into decrease v. inişe geçmek
fall into decline v. inişe geçmek
fall short v. eksik çıkmak
fall under domination v. hakimiyete girmek
fall under domination v. hakimiyeti altına girmek
fall leaf v. yaprak dökmek
fall into depression v. bunalıma girmek
fall into depression v. depresyona girmek
trip and fall v. takılarak düşmek
stumble and fall v. takılarak düşmek
stumble and fall v. takılıp düşmek
trip and fall v. takılıp düşmek
be riding for a fall v. dikkatsizce davranak başarısızlığa davetiye çıkarmak
ride for a fall v. saçmalamak
ride for a fall v. çıldırmak
ride for a fall v. deli gibi davranmak
fall on deaf ear v. duymamazlıktan gelinmek
fall on deaf ear v. yok sayılmak
fall into trouble v. derde düşmek
fall foul of a rule v. kuralı çiğnemek
fall on evil days v. dara düşmek
fall foul of the rule v. kuralı ihlal etmek
fall down stairs v. merdivenden yuvarlanmak
fall into dispute v. ihtilafa düşmek
fall to pieces v. tuzla buz olmak
fall to pieces v. parçalara ayrılmak
(one's price) fall v. fiyatı düşmek
fall in love with v. aşka düşmek
fall for v. aşka düşmek
fall for v. abayı yakmak
fall for v. birine aşık olmak
fall in love with v. gönlünü kaptırmak
fall in love with v. birine aşık olmak
fall for v. aşık olmak
fall for v. gönlünü kaptırmak
fall in with somebody v. kabul etmek
fall for v. aldanmak
fall in with somebody v. uyuşmak
fall in with somebody v. rastlamak
fall for v. tongaya basmak
fall into error v. yanılgıya düşmek
fall back upon v. çare olarak -e başvurmak
fall on v. -e hücum etmek
half-fall v. neredeyse düşmek
fall to v. -e koyulmak