|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
nefes almak için şnorkel kullanarak baş aşağıda yüzme eylemi |
snorkelling n.
|
|
2 |
General |
patent almak için yazılan ayrıntılı açıklama |
specification n.
|
|
3 |
General |
yakıt almak veya dinlenmek için otoyol kenarlarında bulunan alan |
service area n.
|
|
4 |
General |
bitki dokusunu doku kültürüne almak için bitkiden ayırma |
explanting n.
|
|
5 |
General |
dağcılıkta ip emniyeti almak için kullanılan bir çeşit sağlam ip |
cordelette n.
|
|
6 |
General |
nefes almak için şnorkel kullanarak baş aşağıda yüzme eylemi |
snorkeling n.
|
|
7 |
General |
sadaka almak için deli numarası yapan dilenci |
abraham-man n.
|
|
8 |
General |
karşılığında benzer bir hizmet veya ödül almak için başka birine hizmet, şirket veya kamu parası sağlayan kişi |
backscratcher n.
|
|
9 |
General |
fıçıdan sıvı numunesi almak için kullanılan tüp |
thief tube n.
|
|
10 |
General |
nefes almak için yeterli süre |
breathing while n.
|
|
11 |
General |
fıçıdan içki numunesi almak için kullanılan tüp |
liquor thief n.
|
|
12 |
General |
oyuncunun seyircinin tepkisini almak için yaptığı abartılı eylem |
mugging n.
|
|
13 |
General |
karşıdakini etki altına almak için uygunsuz biçimde yapılan ödeme |
gratuity n.
|
|
14 |
General |
uluslararası standartlar örgütü konteynırlarını teslim almak, yönetmek ve sevk etmek için gereken gereç taşıma ekipmanı parçaları |
container-handling equipment n.
|
|
15 |
General |
hırsızların eşyaları çekip almak için kullandığı kancalı sopa |
filch [obsolete] n.
|
|
16 |
General |
izin almak (belirli bir süre için) |
take something off v.
|
|
17 |
General |
bir şeyi önlemek için tedbir almak |
take steps v.
|
|
|
18 |
General |
izin almak (birinden bir şey için) |
be in the clear with v.
|
|
19 |
General |
satmak için almak |
have for sale v.
|
|
20 |
General |
nefes almak için su yüzeyine çıkmak |
come up for air v.
|
|
21 |
General |
almak için yere eğilmek |
kneel down to pick it up v.
|
|
22 |
General |
dinlemeye almak için izin almak |
get a warrant for a tap v.
|
|
23 |
General |
benzin almak için durmak |
stop to get gas v.
|
|
24 |
General |
geri almak için bir çeşit anlaşma yapmak |
make some sort of deal to get it back v.
|
|
25 |
General |
bir şeyi almak için yere eğilmek |
bend over to pick something up v.
|
|
26 |
General |
güvenlik vb. sebeplerle bilgi almak için (bir kişinin) ismini kullanarak dosya ya da veritabanlarını aramak |
name-check v.
|
|
27 |
General |
(geçmişi) geri almak için yaşamak |
unlive v.
|
|
28 |
General |
destek almak için tutunmak |
hang v.
|
|
29 |
General |
düz çizgi belirlemek için bir şey boyunca bakarak hedef almak |
bone v.
|
|
30 |
General |
en yüksek mesafeyi kat etmek için yokuş aşağı inerken vitesi boşa almak gibi sürüş tekniklerini kullanmak |
hypermile v.
|
|
31 |
General |
(bir şeyi) hafifletmek için tedbir almak |
mitigate against v.
|
|
32 |
General |
(bir şeyi) yatıştırmak için tedbir almak |
mitigate against v.
|
|
33 |
General |
istenen cevabı almak için (soru) sormak |
load v.
|
|
34 |
General |
istenen sonucu güvenceye almak için önceden ayarlamak |
rig v.
|
|
35 |
General |
kabul veya onay almak için (bir engeli) aşmak |
crack v.
|
|
36 |
General |
başkası için kendi adına arazi almak |
dummy [australia] v.
|
|
37 |
General |
(ağaçtan lateks veya özsuyu almak için) delik açarak kap takmak |
cup v.
|
|
|
38 |
General |
(bir şey için) bir durumu temel almak |
posit on v.
|
|
39 |
General |
(bir şey için) bir durumu temel almak |
posit upon v.
|
|
40 |
General |
(ileride kullanmak için) çıktısını almak |
preprint v.
|
|
41 |
General |
hırsını almak için suç atmak |
scapegoat v.
|
|
42 |
General |
ek miktarlar satın almak için borsadaki varlıklarını sürekli bir artışla büyütmek |
pyramid v.
|
|
43 |
General |
(mumun) yanmış fitilini daha parlak ışık vermesi için elle kıstırarak almak |
snuff v.
|
|
44 |
General |
bilgi almak için sıkıştırmak |
squeeze for v.
|
|
45 |
General |
almak için kullanılan |
pickup adj.
|
|
46 |
General |
ders almak için |
as a warn to others adv.
|
|
47 |
General |
öç almak için |
in revenge for prep.
|
|
Phrasals |
|
48 |
Phrasals |
bir tane patlatmak için hedef almak |
strike at v.
|
|
49 |
Phrasals |
(açık artırmada satılacak olan şeyi) kendisi için satın almak |
buy in v.
|
|
50 |
Phrasals |
bir şeyi birisinden usulsüz bir biçimde ve kişisel çıkarları için almak |
bilk (one) out of (something) v.
|
|
51 |
Phrasals |
bir şeyi birisinden usulsüz bir biçimde ve kişisel çıkarları için almak |
bilk someone out of something v.
|
|
52 |
Phrasals |
bir şeyi birisi için almak |
choose something for someone v.
|
|
53 |
Phrasals |
(genelde ev için) anahtarı teslim almak |
close on v.
|
|
54 |
Phrasals |
(genelde ev için) anahtarı teslim almak |
close on something v.
|
|
55 |
Phrasals |
(bir ürün veya hizmet için) … kadar para almak |
charge (something) for (something) v.
|
|
56 |
Phrasals |
biri için bir şey satın almak |
buy something for someone v.
|
|
57 |
Phrasals |
biri için bir şey satın almak |
purchase something for someone v.
|
|
58 |
Phrasals |
bir şeyi birisi için tutmak/saklamak/emanet almak |
hold something for someone v.
|
|
59 |
Phrasals |
...için işe almak |
recruit for v.
|
|
60 |
Phrasals |
(birini özel bir iş için) işe almak |
staff up v.
|
|
61 |
Phrasals |
(bir şey almak/belli bir amaç/hedef için) para biriktirmek |
save money toward something v.
|
|
62 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için geri almak |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
63 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için almak |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
64 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şey) için almak |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
65 |
Phrasals |
bir rol için birini denemelere almak |
audition someone for something v.
|
|
66 |
Phrasals |
bir rol için birini seçmelere almak |
audition someone for something v.
|
|
67 |
Phrasals |
(bir yeri veya şeyi) almak için mücadele vermek |
battle for v.
|
|
68 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak |
grow upon (someone or something) v.
|
|
69 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak |
grow on (someone or something) v.
|
|
70 |
Phrasals |
bir şeyi almak/elde etmek için biriyle pazarlık etmek |
bargain for v.
|
|
71 |
Phrasals |
bilgi almak için sıkıştırmak |
squeeze out (of something) v.
|
|
72 |
Phrasals |
bilgi almak için baskı yapmak |
squeeze out (of something) v.
|
|
73 |
Phrasals |
gelecek bir fırtınaya hazırlanmak için deniz aracını ve ekipmanlarını sağlama/güvenceye almak |
snug down v.
|
|
74 |
Phrasals |
denemesi için birine verip/uygulayıp geri dönüş almak |
test out v.
|
|
75 |
Phrasals |
tefeciden kredi almak için bir şeyini emanet vermek |
pawn off v.
|
|
76 |
Phrasals |
(bir şey) için (birinin) iznini almak |
run (something) by (one) v.
|
|
77 |
Phrasals |
(bir şey) için (birinden) izin almak |
run (something) by (one) v.
|
|
|
78 |
Phrasals |
biri için/birine bir şey almak |
get something for someone v.
|
|
79 |
Phrasals |
bir şey için bir şey almak |
get something for something v.
|
|
80 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden bir şey için) öç almak |
avenge oneself (on someone or something) (for something) v.
|
|
81 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden bir şey için) intikam almak |
avenge oneself (on someone or something) (for something) v.
|
|
82 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden bir şey için) öç almak |
avenge oneself (against someone or something) (for something) v.
|
|
83 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden bir şey için) intikam almak |
avenge oneself (against someone or something) (for something) v.
|
|
84 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden bir şey) için intikamını almak |
avenge (oneself) against (someone or something) for (something) v.
|
|
85 |
Phrasals |
(bir şey) için intikam almak |
avenge (oneself) for (something) v.
|
|
86 |
Phrasals |
bir şeyi almak/elde etmek için savaş vermek |
battle for something v.
|
|
87 |
Phrasals |
bir şeyi almak/elde etmek için savaşmak |
battle for something v.
|
|
88 |
Phrasals |
gidişat hakkında bilgi almak için iletişim kurmak |
check in v.
|
|
89 |
Phrasals |
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak |
chip in (with something) (on something) (for someone) v.
|
|
90 |
Phrasals |
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak |
chip in (with something) (for something) (for someone) v.
|
|
91 |
Phrasals |
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak |
chip something in (on something) (for someone) v.
|
|
92 |
Phrasals |
(biri) için (bir şey) almak |
choose (something) for (someone) v.
|
|
93 |
Phrasals |
(bir şey) için (birinin) onayını/iznini almak |
clear (something) with (someone) v.
|
|
94 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) almak için gelmek |
come for (someone or something) v.
|
|
95 |
Phrasals |
için karar almak |
decide for v.
|
|
96 |
Phrasals |
(birini bir şey) için işe almak |
employ (someone) for (something) v.
|
|
97 |
Phrasals |
(birini bir şey) için işe almak |
employ (someone) in (something) v.
|
|
98 |
Phrasals |
için işe almak/çalıştırmak |
employ for v.
|
|
99 |
Phrasals |
(bir giysi) için (birinin) ölçülerini almak |
fit (one) for (something) v.
|
|
100 |
Phrasals |
bir giysi için birinin ölçülerini almak |
fit someone for something v.
|
|
101 |
Phrasals |
(birinin bir şey) için onayını/iznini almak |
fix (something) with (someone) v.
|
|
102 |
Phrasals |
(birinden bir şey) için onay/izin almak |
fix (something) with (someone) v.
|
|
103 |
Phrasals |
bir şey için bir şey almak |
get something for something v.
|
|
104 |
Phrasals |
(bir şey) için tedbir almak |
get ahead of (something) v.
|
|
105 |
Phrasals |
biri için bir şey almak |
get something for someone v.
|
|
106 |
Phrasals |
(biriyle bir şeyi almak/ele geçirmek için) boğuşmak/cebelleşmek |
grapple (with someone) (for something) v.
|
|
107 |
Phrasals |
(bir şeyi almak için biriyle) mücadele etmek/vermek |
grapple (with someone) (for something) v.
|
|
108 |
Phrasals |
(bir şeyi almak/ele geçirmek için) boğuşmak/cebelleşmek |
grapple for (something) v.
|
|
109 |
Phrasals |
(bir şeyi almak için) mücadele etmek/vermek |
grapple for (something) v.
|
|
110 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle bir şeyi bir şeyi almak/ele geçirmek için) boğuşmak/cebelleşmek |
grapple with (someone or something) v.
|
|
111 |
Phrasals |
(bir şeyi almak için biriyle/bir şeyle) mücadele etmek/vermek |
grapple with (someone or something) v.
|
|
112 |
Phrasals |
(biri) için daha belirgin bir hal almak |
grow upon (one) v.
|
|
113 |
Phrasals |
(biri) için daha belirgin bir hal almak |
grow on (one) v.
|
|
114 |
Phrasals |
(birinden bir bilgi) almak için yakasına yapışmak |
hound (something) out of (one) v.
|
|
115 |
Phrasals |
(bir şeyi) yapmak/geliştirmek için (başka bir şeyi) örnek almak |
model (something) after (something else) v.
|
|
116 |
Phrasals |
(bir şeyi) yapmak/geliştirmek için (başka bir şeyi) örnek almak |
model (something) on (something else) v.
|
|
117 |
Phrasals |
'-i yapmak/geliştirmek için (başka bir şeyi) örnek almak |
model on v.
|
|
118 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için (bir şeyi) almak |
obtain (something) for (someone or something) v.
|
|
119 |
Phrasals |
(bir şey) için (bir şeyi) baz/esas almak |
predicate (something) on (something else) v.
|
|
120 |
Phrasals |
(bir şey) için (bir şeyi) baz/esas almak |
predicate (something) upon (something else) v.
|
|
121 |
Phrasals |
(bir bilgi almak için) sorguya çekmek |
probe for v.
|
|
122 |
Phrasals |
(bir bilgi almak için) ifadesini almak |
probe for v.
|
|
123 |
Phrasals |
(bir bilgi almak için) sorgulamak |
probe for v.
|
|
124 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için (bir şey) satın almak |
purchase (something) for (someone or something) v.
|
|
125 |
Phrasals |
(bir şeyle/bir şeyde) kullanmak için (bir şey) satın almak |
purchase (something) for (something) v.
|
|
126 |
Phrasals |
(bir şey) için (bir şey) satın almak |
purchase (something) for (something) v.
|
|
127 |
Phrasals |
için satın almak |
purchase for v.
|
|
128 |
Phrasals |
yardım almak için (birine) ulaşmak |
reach out for (someone) v.
|
|
129 |
Phrasals |
(bir şey) için (birinden) intikam almak |
repay (one) for (something) v.
|
|
130 |
Phrasals |
(bir şey) almak için para biriktirmek |
save for (something) v.
|
|
131 |
Phrasals |
(bir şey) almak için para biriktirmek |
save toward (something) v.
|
|
132 |
Phrasals |
(bir şey yapmak, almak için durmak/mola vermek |
stop for (something) v.
|
|
133 |
Phrasals |
(birini) arabaya/araca almak için durmak |
stop for (someone) v.
|
|
134 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bir tane patlatmak için hedef almak |
strike at (someone or something) v.
|
|
135 |
Phrasals |
(bir şey) için) (bir miktar para/ödeme) almak/kabul etmek |
take (some amount of money) for (something) v.
|
|
136 |
Phrasals |
bir amaç için almak |
come up v.
|
|
137 |
Phrasals |
(golfte pes ettiğini belli etmek için) oyun sırasında topu yerden almak |
pick up v.
|
|
138 |
Phrasals |
(iltifat) almak için uğraşmak |
fish for v.
|
|
Phrases |
|
139 |
Phrases |
işi sağlama/garantiye almak için |
to be on the safe side expr.
|
|
Colloquial |
|
140 |
Colloquial |
ingiltere'deki çocukların guy fawkes gecesi için havai fişek satın almak amacıyla para toplarken söyledikleri söz |
penny for the guy n.
|
|
141 |
Colloquial |
sadece iyi not almak için çalışan öğrenci |
grade-grubbing n.
|
|
142 |
Colloquial |
yüksek not almak için çalışma |
grade-grubbing n.
|
|
143 |
Colloquial |
sadece iyi not almak için çalışan öğrenci |
grade-grubbing n.
|
|
144 |
Colloquial |
(bir şey) elde etmek/almak için çok uğraşmak/çalışmak |
be out for (something) v.
|
|
145 |
Colloquial |
dans için yerini almak |
take the floor v.
|
|
146 |
Colloquial |
hava almak için yürüyüşe çıkmak |
take the air v.
|
|
147 |
Colloquial |
işten izin almak için hasta numarası çekmek |
pull a sickie v.
|
|
148 |
Colloquial |
(bir şey için belli bir miktar para) almak |
get (an amount of money) for (something) v.
|
|
149 |
Colloquial |
bir şey için belli bir miktar para almak |
get an amount of money for something v.
|
|
150 |
Colloquial |
arabayı çalıştırmak için yardım almak |
get a start v.
|
|
151 |
Colloquial |
garantiye almak için |
for good measure expr.
|
|
Idioms |
|
152 |
Idioms |
bir filmde rol almak için yönetmenin/yapımcının yatağına girme |
the casting couch n.
|
|
153 |
Idioms |
insanların sempatisini kazanmak ya da yardımı almak için kişinin başından geçen bir hikayeyi anlatması |
hard-luck story n.
|
|
154 |
Idioms |
iyi/yüksek notlar almak için çok çalışan öğrenci |
marksman n.
|
|
155 |
Idioms |
ipotek borçlusunun sahip olduğu her şeyin (araç, kredi, iş, arsa) borcu güvence altına almak için kullanıldığı ipotek türü |
anaconda mortgage n.
|
|
156 |
Idioms |
insanların sempatisini kazanmak ya da yardımını almak için anlatılan kendini acındıran talihsizlik hikayesi |
a hard-luck story n.
|
|
157 |
Idioms |
bir konuda bilgi/yardım almak için bir fikir/bağlantı |
line on someone or something n.
|
|
158 |
Idioms |
bir işletmeye eleman almak için kolları sıvayıp işe başlamak |
beat up for recruits v.
|
|
159 |
Idioms |
(beyzbolda atıcıyı) (çok fazla vuruş kaçırdığı için) oyundan almak |
knock (someone) out of the box v.
|
|
160 |
Idioms |
başarmak için risk almak |
chance your arm v.
|
|
161 |
Idioms |
iptal edilmiş bir maç veya konser vb'nin daha ileri bir tarihteki tekrarı için verilen bileti almak |
take a rain check on v.
|
|
162 |
Idioms |
(başkalarıyla tartışmaya girmemek için) alttan almak |
take the line of least resistance v.
|
|
163 |
Idioms |
(uyuşturucuyu/alkolü bırakmak için) tedavi almak |
take the cure v.
|
|
164 |
Idioms |
(işi) garantiye almak (için) |
be on the safe side v.
|
|
165 |
Idioms |
(başkalarıyla tartışmaya girmemek için) alttan almak |
take the path of least resistance v.
|
|
166 |
Idioms |
saldırıdan kaçmak için eğilip siper almak |
duck and cover v.
|
|
167 |
Idioms |
birini etkilemek veya yardımı almak için ilgisini kazanmak |
have the ear of somebody v.
|
|
168 |
Idioms |
başkalarını yapması için ikna ettiği şeyde aktif rol almak |
lead from the front v.
|
|
169 |
Idioms |
fikir almak için önermek |
float a trial balloon v.
|
|
170 |
Idioms |
çıkar için kazananın yanında yer almak |
leap on the bandwagon v.
|
|
171 |
Idioms |
(bir şeyi önlemek için) gerekli önlemleri almak |
take steps (to prevent something) v.
|
|
172 |
Idioms |
(bir şeyi önlemek için) tedbir almak |
take steps (to prevent something) v.
|
|
173 |
Idioms |
bir şeye ulaşmak için her şeyi göze almak |
make a spoon or spoil a horn v.
|
|
174 |
Idioms |
terfi almak için belirli görevlerin altına girmek |
punch your ticket [us] v.
|
|
175 |
Idioms |
borç ödemek için borç almak |
manoeuvre the apostles [obsolete] [uk] v.
|
|
176 |
Idioms |
görüşünü almak için birine bir öneriyi/fikri sunmak |
run something past someone v.
|
|
177 |
Idioms |
işi almak için yeteneklerini, becerilerini, cazip özelliklerini göstermek/sergilemek |
sell oneself v.
|
|
178 |
Idioms |
biriyle evlenmek için ailesinin iznini almak |
win somebody's hand [old-fashioned] v.
|
|
179 |
Idioms |
biriyle evlenmek için ailesinden izin almak |
win somebody's hand [old-fashioned] v.
|
|
180 |
Idioms |
biriyle evlenmek için ailesinin rızasını almak |
win somebody's hand [old-fashioned] v.
|
|
181 |
Idioms |
harcadığı para için iyi bir karşılık/hizmet almak |
bang for one's the buck v.
|
|
182 |
Idioms |
harcanan para için iyi bir karşılık/hizmet almak |
bang for the buck v.
|
|
183 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) emir almak |
be under orders (to do something) v.
|
|
184 |
Idioms |
gerektiğinde birinin yerini almak/doldurmak için hazır beklemek |
be waiting in the wings v.
|
|
185 |
Idioms |
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) dikkate almak |
keep someone or something in mind (for someone or something) v.
|
|
186 |
Idioms |
kiraya vermek için almak |
buy to let v.
|
|
187 |
Idioms |
başkasına kiralamak için almak |
buy to let v.
|
|
188 |
Idioms |
(birinden biri/bir şey için) para almak |
take a collection up (from someone) (for someone or something) v.
|
|
189 |
Idioms |
(bir şey için) sert eleştiri almak |
get (the) flak (for something) v.
|
|
190 |
Idioms |
(bir şey için) sert eleştiri almak |
take (the) flak (for something) v.
|
|
191 |
Idioms |
belirli bir amaç için almak |
get hold v.
|
|
192 |
Idioms |
yaratıcılığı, üretkenliği, enerjisi için ilham bulmak/almak |
get (one's) juices flowing v.
|
|
193 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için izin almak |
get (the) clearance to (do something) v.
|
|
194 |
Idioms |
(bir şeyi) kabul etmek için izin almak |
get (the) clearance to have (something) v.
|
|
195 |
Idioms |
(bir şeye) ev sahipliği yapabilmek için izin almak |
get (the) clearance to have (something) v.
|
|
196 |
Idioms |
(bir şey) için alkış almak |
get a hand for (something) v.
|
|
197 |
Idioms |
için belli bir miktar para almak |
get an amount of money for v.
|
|
198 |
Idioms |
için övgü almak |
get credit for v.
|
|
199 |
Idioms |
(bir şey) için övgü almak |
get credit for (something) v.
|
|
200 |
Idioms |
tanıktan belli bir cevabı almak için düzenlenmiş bir soru sormak |
lead a witness v.
|
|
201 |
Idioms |
tanıktan belli bir cevabı almak için düzenlenmiş bir soru sormak |
lead the witness v.
|
|
202 |
Idioms |
haz/keyif almak/aldığı için oynamak |
play for love v.
|
|
203 |
Idioms |
(birinin ismini bir şey) için not almak |
put (one) down for (something) v.
|
|
204 |
Idioms |
(söz almak, oy vermek için) elini kaldırmak |
put up (one's) hand v.
|
|
205 |
Idioms |
(söz almak, oy vermek için) el kaldırmak |
put up (one's) hand v.
|
|
206 |
Idioms |
(bir şey) almak için para biriktirmek |
save money up (for something) v.
|
|
207 |
Idioms |
(almak istediği bir şey) için bir fiyat belirlemek/önermek |
set a price (for something) v.
|
|
208 |
Idioms |
(almak istediği bir şey) için bir fiyat belirlemek/önermek |
set the price (for something) v.
|
|
209 |
Idioms |
(almak istediği bir şey) için bir fiyat belirlemek/önermek |
set one's price (for something) v.
|
|
210 |
Idioms |
(birinden/bir şeyden bir şey) için intikam/öç almak |
take revenge against (someone or something) for (something) v.
|
|
211 |
Idioms |
(bir şey) için intikam/öç almak |
take revenge for (something) v.
|
|
212 |
Idioms |
(birinden/bir şeyden bir şey) için intikam/öç almak |
take revenge on (someone or something) for (something) v.
|
|
213 |
Idioms |
birinden son bilgileri almak veya birine son bilgileri vermek için (biriyle) görüşmek |
touch base (with someone) v.
|
|
214 |
Idioms |
zor bir dönem için birtakım önlemler almak |
batten down the hatches v.
|
|
215 |
Idioms |
zor bir dönem için birtakım önlemler almak |
batten down the hatches v.
|
|
216 |
Idioms |
gönül almak için asla geç değildir |
It is never too late to mend expr.
|
|
217 |
Idioms |
alkol almak için en uygun zaman |
the sun is over the yardarm [uk] expr.
|
|
218 |
Idioms |
garantiye/sağlama almak için (bir şey yapmak) |
(do something) for good measure expr.
|
|
Speaking |
|
219 |
Speaking |
bu fikir nasıl? (bir konuda başkalarının görüşünü almak için kullanılır) |
how does that sound? expr.
|
|
220 |
Speaking |
işi sağlama almak için |
just to be on the safe side expr.
|
|
221 |
Speaking |
onu geri almak için her şeyi yaparım |
I'd do anything to get her back expr.
|
|
Trade/Economic |
|
222 |
Trade/Economic |
domuz karnı almak için yapılan vadeli sözleşmeler |
bellies n.
|
|
223 |
Trade/Economic |
bir ürün almak için yetiştirilmiş (ağaç veya hayvan gibi) varlıklar |
cultivated assets n.
|
|
224 |
Trade/Economic |
bir menkul değeri piyasada teklif edilen en iyi fiyattan satmak veya satın almak için borsa bankerine verilen emir |
at the market n.
|
|
225 |
Trade/Economic |
pazarda mal satın almak için toplanan topluluk |
market n.
|
|
226 |
Trade/Economic |
satış şartı olarak bir şeyi geri almak için yapılan düzenleme |
buyback n.
|
|
227 |
Trade/Economic |
birinin tüm varlıklarını satın almak için yapılan teklif |
buyout bid n.
|
|
228 |
Trade/Economic |
birden fazla özel sermaye şirketinin başka bir şirketi satın almak için sendika kurduğu alım teklifi |
club deal n.
|
|
229 |
Trade/Economic |
kredi almak için ödenen prim |
premium n.
|
|
230 |
Trade/Economic |
(koruma amacıyla) paydaşlara ait tüm hisseleri geri almak için yapılan teklif |
self-tender n.
|
|
231 |
Trade/Economic |
üyelerin büyüme mevsimi boyunca düzenli hasat payı almak için işletmeciye üyelik harcı ödediği çiftlik sistemi |
csa (csar-capable assets) n.
|
|
232 |
Trade/Economic |
bir şirketi satın almak için hissedarlara yapılan reddedilemeyecek kadar yüksek teklif |
bear hug n.
|
|
233 |
Trade/Economic |
(karlı satış için fiyat yükseltmek amacıyla) malları önceden satın almak |
regrate v.
|
|
234 |
Trade/Economic |
(başka bir şey almak için) varlığı elden çıkarmak |
turn v.
|
|
235 |
Trade/Economic |
kredi için (faiz oranını) teminat altına almak |
lock v.
|
|
Law |
|
236 |
Law |
eskiden ingitere'de, kiracının iki yıl olan kullanım hakkını aşması durumunda, toprağı geri almak için yasaya bağlı olarak verilen resmi yazılı emir |
cessavit [obsolete] n.
|
|
237 |
Law |
çürük raporu almak için kendini sakat gibi gösteren kimse |
malingerer n.
|
|
238 |
Law |
kişinin delil aramak ve kopyalarını almak için başkasının mülküne girmesine izin veren mahkeme emri |
anton piller order n.
|
|
239 |
Law |
kişinin delil aramak ve kopyalarını almak için başkasının mülküne girmesine izin veren mahkeme emri |
search order n.
|
|
240 |
Law |
(bir kimseden) miras almak için aynı soydan gelen en değerli kişi |
worthiest of blood n.
|
|
241 |
Law |
lehte karar almak için mahkeme veya hakime talepte bulunan kimse |
movent n.
|
|
242 |
Law |
parayı ödemediği için ipotekli malı sahibinin elinden almak |
foreclose v.
|
|
243 |
Law |
suçu ihbar etmemek için rüşvet almak |
compound a crime v.
|
|
244 |
Law |
suçu ihbar etmemek için para almak |
compound a crime v.
|
|
Politics |
|
245 |
Politics |
sert önlemler almak için güç kullanılması |
nuclear option n.
|
|
246 |
Politics |
oy almak için bir siyasi parti veya grup için çalışan kimse |
worker n.
|
|
Technical |
|
247 |
Technical |
kaplardan sıvı numunesi almak için kullanılan tüp |
thief n.
|
|
248 |
Technical |
denizden tanka veya tanktan denize sıvı almak için kullanılan valflı sandık |
valve chest n.
|
|
249 |
Technical |
hızlı şekilde ölçü krokisi almak veya alan boyaması yapmak için kullanılan, kameraya benzer bir gereç |
mirrorscope n.
|
|
250 |
Technical |
su numunesi almak için kullanılan bir alet |
hydrophore n.
|
|
251 |
Technical |
uluslararası standartlar örgütü konteynırlarını teslim almak, yönetmek ve sevk etmek için gereken gereç taşıma ekipmanı parçaları |
che (container-handling equipment) n.
|
|
252 |
Technical |
primer ve sekonder bobin arasındaki aralıklı yüksek voltajı almak için kullanılan bir alet |
coil n.
|
|
253 |
Technical |
ölçüm almak için kullanılan referans noktası |
gauge point n.
|
|
Computer |
|
254 |
Computer |
yardım almak için komutlar |
commands for getting help n.
|
|
255 |
Computer |
çevrimiçi toplantılarda söz almak için el kaldırılması |
legacy hand n.
|
|
Informatics |
|
256 |
Informatics |
kişilerin gönderilerde almak istemediği maddeleri elemek için kullanılan bir karakter dizilimi dosyası |
killfile n.
|
|
Textile |
|
257 |
Textile |
kürkten yapılan kıyafetleri güzelleştirmek için tüyleri almak |
unhair v.
|
|
Construction |
|
258 |
Construction |
üzeri özel yapışkan bir maddeyle kaplanmış, boya öncesi yüzeydeki tozları almak için kullanılan bir tür bez |
tack rag n.
|
|
Aeronautic |
|
259 |
Aeronautic |
sokakta yalnızca yük, yolcu bırakıp almak için kullanılan alan |
loading zone n.
|
|
Marine |
|
260 |
Marine |
felaketlere karşı önlem almak için kurulan merkez |
headquarter for disaster countermeasures n.
|
|
261 |
Marine |
numune almak için ambalajı kırma |
breaking bulk n.
|
|
262 |
Marine |
varış limanında malı gemiden almak için ödenen ücret |
collecting free n.
|
|
263 |
Marine |
inceleme yapmak için balmumu yardımıyla okyanus tabanından numune almak |
arm the lead v.
|
|
264 |
Marine |
yelken açmak için gereken yasal belgeleri almak |
clear a ship at the customhouse v.
|
|
Medical |
|
265 |
Medical |
vücuttan sıvı almak veya vücuda sıvı vermek için kullanılan tüp veya boru |
cannula n.
|
|
266 |
Medical |
vücuttan sıvı almak veya vücuda sıvı vermek için kullanılan tüp veya boru |
canula n.
|
|
267 |
Medical |
vücuttan sıvı almak veya vücuda sıvı vermek için kullanılan tüp veya boru |
canular n.
|
|
268 |
Medical |
safra kesesini almak için yapılan bir operasyon |
cholecystectomy n.
|
|
269 |
Medical |
organı veya tümörü bütün olarak almak için yapılan cerrahi operasyon |
enucleation n.
|
|
270 |
Medical |
hastaların sağlık hizmeti almak için kayıt ücreti ödedikleri sağlık hizmeti |
concierge medicine n.
|
|
271 |
Medical |
fetüsü almak için karından vajinanın üst kısmına ulaşma işlemi |
gastroelytrotomy n.
|
|
272 |
Medical |
analiz örneği almak için testise açılan cerrahi kesi |
orchotomy n.
|
|
273 |
Medical |
iyileşmeyi hızlandırmak için dokuyu almak (yara, kist gibi lezyondan) |
deroof v.
|
|
Veterinary |
|
274 |
Veterinary |
mıyazı önlemek için hayvanın derisinin bir parçasını almak |
mules v.
|
|
Physics |
|
275 |
Physics |
nötronları emerek nükleer reaksiyonları kontrol altına almak için kullanılan, atomları parçalanamaz madde |
neutron poison n.
|
|
Biology |
|
276 |
Biology |
sucul memelilerin nefes almak için geldikleri bir buz deliği |
blowhole n.
|
|
Marine Biology |
|
277 |
Marine Biology |
(deniz memelilerinde) nefes almak için su yüzeyine çıkmak |
vent v.
|
|
Fishery |
|
278 |
Fishery |
(ağ) boşaltmak için içeri almak |
underrun v.
|
|
Education |
|
279 |
Education |
farklı akademik programlardan olan aynı sınıf veya yaştaki öğrencilerin öğretmenden danışmanlık almak için bir araya getirildikleri sınıf |
home room n.
|
|
280 |
Education |
sanatta yeterlilik derecesini almak için girilen son sınav |
school n.
|
|
History |
|
281 |
History |
daha iyi ücret almak için maden sahiplerini ve temsilcilerini protesto eden bir madenci örgütünün üyesi |
molly maguire n.
|
|
282 |
History |
(eskiden) sivilleri zorla donanma veya orduya almak için kullanılan müfreze |
press gang n.
|
|
Environment |
|
283 |
Environment |
toprak kayalardan örnekler almak için yer kabuğunu mohorovicic süreksizliğine kadar delmeyi amaçlayıp vazgeçilmiş bir araştırma projesi |
mohole n.
|
|
284 |
Environment |
(yıllık otları kontrol altına almak için kullanılan) güçlü bir bitki öldürücü |
diuron n.
|
|
Geography |
|
285 |
Geography |
denizbilimcilerin istedikleri derinlikte deniz suyu örneği almak için kullandıkları bir alet |
nansen bottle n.
|
|
Military |
|
286 |
Military |
(savaş gemileri için denizcileri zorla orduya almak üzere görevlendirilen) erkek grubu |
impress gang n.
|
|
287 |
Military |
erkekleri zorla askere almak için yetkilendirilmiş müfreze |
pressgang n.
|
|
288 |
Military |
sivilleri zorla donanma veya orduya almak için kullanılan müfreze |
press-gang n.
|
|
289 |
Military |
(düşmanın) yer altı operasyonlarını etkisiz hale getirmek için önlemler almak |
countermine v.
|
|
290 |
Military |
(doğru nişan almak için) atışı incelemek |
spot v.
|
|
291 |
Military |
(doğru nişan almak için) atışın düştüğü yere bakmak |
spot v.
|
|
292 |
Military |
1989 yılında yürürlüğe giren, küçük işletmeler, sivil toplum örgütleri ve yerel hükümetler gibi küçük oluşumlar üzerindeki düzenlemelerin etkilerini ele almak için birtakım devlet kurumlarının açılmasını gerekli kılan federal bir yasa |
rfa (regulatory flexibility act) abrev.
|
|
Sport |
|
293 |
Sport |
beyzbol eldiveninin başparmak ve işaret parmağı arasında topu almak için cep oluşturan deri parçası |
trap n.
|
|
294 |
Sport |
motosiklet sürücüsünün belli bir hızın üzerinde virajı almak için kullandığı teknik |
countersteering n.
|
|
295 |
Sport |
(beyzbol) vurucunun durduğu ve puan almak için koşucunun ulaşması gerektiği yer |
home base n.
|
|
296 |
Sport |
sayı almak için kullanılan taktikler |
offense n.
|
|
297 |
Sport |
sayı almak için kullanılan yollar |
offense n.
|
|
298 |
Sport |
vurucunun durduğu ve koşucunun puan almak için dokunmak zorunda olduğu köşe |
rubber n.
|
|
299 |
Sport |
(kroket) maçı almak için topun çarptırılması gereken kazık |
peg n.
|
|
300 |
Sport |
hücum hattının gerisinde pas almak için bekleyen oyuncu |
flanker n.
|
|
301 |
Sport |
hücum hattının gerisinde pas almak için bekleyen oyuncu |
flanker back n.
|
|
302 |
Sport |
(beyzbolda) koşucunun puan almak için dokunmak zorunda olduğu köşenin vurucudan uzaktaki kısmı |
outside n.
|
|
303 |
Sport |
krikette yuvarlanan topu karşılamak için pozisyon almak |
take guard v.
|
|
304 |
Sport |
etkinliğini kısıtlamak için karşı takım oyuncusunu yakın takibe almak |
key v.
|
|
305 |
Sport |
(top veya pakı) rakibin puan yapmaması için hakimiyet altına almak |
freeze v.
|
|
Basketball |
|
306 |
Basketball |
perdeleme yapan oyuncunun perdelemeyi yaptıktan sonra top almak için pota altına doğru hareket etmesi |
pick and roll n.
|
|
307 |
Basketball |
top girmediğinde ribaundu almak için avantajlı sayı pozisyonu yakalayan oyuncu |
trailer n.
|
|
308 |
Basketball |
top almak için yapılan kat çembere doğru 1-2 adım atıp aniden yön değiştirip topu almaya çalışma |
v-cut n.
|
|
309 |
Basketball |
ribaunt için avantaj sağlamak amacıyla vücudunu kullanarak rakiple pota arasında pozisyon almak |
box out v.
|
|
Football |
|
310 |
Football |
hücum hattının gerisinde pas almak için bekleyen oyuncu |
flankerback n.
|
|
Baseball |
|
311 |
Baseball |
vurucunun durduğu ve koşucunun puan almak için dokunmak zorunda olduğu köşe |
home plate n.
|
|
312 |
Baseball |
vurucunun durduğu ve puan almak için koşucunun ulaşması gerektiği yer |
the plate n.
|
|
313 |
Baseball |
puan almak için dokunulması gereken köşenin vurucudan uzaktaki tarafından geçen |
outside adj.
|
|
314 |
Baseball |
koşucunun puan almak için dokunması gereken köşeye nispeten yakın olan |
shallow adj.
|
|
315 |
Baseball |
koşucunun puan almak için dokunması gereken köşeye nispeten yakın olarak |
shallow adv.
|
|
Card |
|
316 |
Card |
(eli iyileştirmek için poker kartını) rastgele olarak ve genellikle ilk bahisten sonra almak |
draw v.
|
|
Wagering |
|
317 |
Wagering |
(atılmış zarı almak için kullanılan) krupiye sopası |
stick n.
|
|
318 |
Wagering |
belirli bir şans/ihtimal için risk almak |
nap [uk] v.
|
|
Music |
|
319 |
Music |
(satış rakamlarını artırmak için) fazla sayıda albüm satın almak |
hype v.
|
|
Archaic |
|
320 |
Archaic |
diploma almak için geçilmesi gereken sınavlar |
great go n.
|
|
321 |
Archaic |
oxford üniversitesi'nde diploma almak için geçilmesi gereken son sınav |
great go n.
|
|
Slang |
|
322 |
Slang |
çekmeyen bir yerdeyken sinyal almak için telefonun yukarıya kaldırılması |
cell phone salute n.
|
|
323 |
Slang |
(kaçak) alkol/içki almak için yapılan günübirlik seyahat |
booze cruise n.
|
|
324 |
Slang |
kenevir/ot kokusunu almak için eğitilmiş köpek |
pot hound n.
|
|
325 |
Slang |
kenevir/ot kokusunu almak için eğitilmiş köpek |
pot sniffer n.
|
|
326 |
Slang |
muafiyet veya ceza indirimi almak için muhbirlik yapan kimse |
supergrass n.
|
|
327 |
Slang |
uyuşturucu almak için toplanılan mekan |
pad n.
|
|
328 |
Slang |
yaşı tutmayan biri için içki almak |
purch v.
|
|
329 |
Slang |
yoksunluğunu gidermek için bir doz uyuşturucu almak |
get straight v.
|
|
330 |
Slang |
yoksunluğunu gidermek için bir doz uyuşturucu almak |
get right v.
|
|
331 |
Slang |
(meth üretmek için) alabildiği kadar psödoefedrin satın almak |
smurf v.
|
|
British Slang |
|
332 |
British Slang |
(işten izin almak için) hasta numarası yapmak |
throw a sickie v.
|
|
Modern Slang |
|
333 |
Modern Slang |
nefes almak için çırpınma |
agonal breathing n.
|
|
Metallurgy |
|
334 |
Metallurgy |
kalıbın yarısından numune almak için kullanılan sivri uçlu çubuk |
picker n.
|
|