in face - Turkish English Dictionary
History

in face



Meanings of "in face" in Turkish English Dictionary : 8 result(s)

English Turkish
Colloquial
in face expr. karşısında
in face expr. yüzüne
in face expr. yüzüne karşı
in face expr. zorla gözüne sokulan
in face expr. maruz bırakıldığı
in face expr. tam karşısına
in face expr. gözünün önüne
in face expr. kapak olsun

Meanings of "in face" with other terms in English Turkish Dictionary : 466 result(s)

English Turkish
General
slap in the face n. tokat
slap in the face n. şamar
line in one's face n. yüzündeki çizgi
line in the face n. yüzdeki çizgi
door-in-the-face technique n. yüzdeki kapı tekniği adı verilen bir tür ikna etme yöntemi
slap in the face v. tokat atmak
go black in the face v. çok kızmak
turn red in the face v. mosmor kesilmek
fly in the face of v. hiçe saymak
be black in the face v. çok kızmak
look someone in the face v. birinin yüzüne bakmak
face charges in court v. mahkemede yargılanacak olmak
bury one's face in the pillow v. yüzünü yastığa gömmek
laugh in someone's face v. birinin burnuna gülmek
laugh in someone's face v. suratına gülüp geçmek
laugh in someone's face v. birinin suratına gülmek
be helpless in the face of death v. ölüm karşısında çaresiz olmak
spit in one's face v. yüzüne tükürmek
spit in one's face v. suratına tükürmek
shut the door in his face v. kapıyı suratına kapatmak
shut the door in his face v. kapıyı yüzüne kapatmak
shut the door in someone's face v. kapıyı suratına kapatmak
shut the door in someone's face v. kapıyı yüzüne kapatmak
shoot someone in the face v. birisini suratından vurmak
shoot in the face v. yüzünden vurmak
shoot in the face v. suratından vurmak
blow smoke in one's face v. dumanı suratına üflemek
cup one's face in his/her hands v. ellerinin arasına yüzünü/başını koymak/gömmek
punch someone directly in the face v. yüzünün ortasına yumruğu patlatmak
purple in the face adj. alı al moru mor
purple in the face adj. öfkeli
in-your-face adj. sert
in-your-face adj. agresif
bang in the face adv. tam yüzüne
in the face of danger adv. tehlike karşısında
in the face of day adv. açıkça
in the face of all men adv. çevreye karşı
in the face of such a situation adv. böyle bir durum karşısında
bang in the face adv. suratının ortasına
in face of prep. karşısında
in the face of prep. dikkate alarak
in the face of prep. huzurunda
in the face of prep. karşısında
in the face of prep. rağmen
in the face of prep. karşında
in the face of prep. yüzüne karşı
in face of prep. rağmen
Phrases
blue in the face expr. bitap düşene (kadar)
blue in the face expr. yorgunluk ya da zorlanma belirtileri gösterme
blue in the face expr. hali kalmayana (dek)
blue in the face expr. canı çıkıncaya (kadar)
blue in the face expr. pestili çıkana (kadar)
in the face expr. karşısında
in the face expr. rağmen
in the face expr. meydan okuyarak
in the face expr. yüzüne karşı
in the face expr. karşın
in the face of (something) expr. (bir şeye) karşın
in the face of (something) expr. (bir şeye) rağmen
in the face of (something) expr. (bir şey) karşısında
in the face of (something) expr. (bir şeye) meydan okuyarak
in the face of (something) expr. (bir şeye) karşı
in the face of adversity expr. olumsuzluk anında
Colloquial
a smack in the face n. (mecazen) sille
a smack in the face n. (mecazen) sert tokat
a smack in the face n. darbe
a smack in the face n. tokat etkisi yaratan şey
explode in someone's face n. her şeyin altüst olması
blow up in someone's face n. her şeyin altüst olması
smack in the face n. suratına bir şamar/tokat gibi inen şey
smack in the face n. şamar
smack in the face n. tokat
smash someone's face in v. ağzını burnunu dağıtmak
smash someone's face in v. ağzını burnunu kırmak
stare in the face v. başına gelecek gibi gözükmek
stare in the face v. yüzyüze olmak (başına gelecek)
blow up in someone's face v. çok kötü sonuçlar doğurmak
explode in someone's face v. çok kötü sonuçlar doğurmak
smash someone's face in v. façasını bozmak
explode in someone's face v. elinde patlamak
blow up in someone's face v. elinde patlamak
blow up in someone's face v. mahvolmak
explode in someone's face v. mahvolmak
smash someone's face in v. kaşını gözünü patlatmak
smash someone's face in v. suratını dağıtmak
explode in someone's face v. yok olmak
stick a gun in someone’s face v. yüzüne silah doğrultmak
blow up in someone's face v. yok olmak
stare in the face v. (bir durum vb) yakında olması kesin olmak
in someone's face expr. karşısına
in someone's face expr. yüzüne
in someone's face expr. birinin üstüne giden
in someone's face expr. birini kışkırtan/tahrik eden
in someone's face expr. birinin yüzüne
in someone's face expr. birinin yüzüne karşı
Idioms
a slap in the face n. (mecazen) surata tokat yeme
smack in the face n. (mecazen) sille
a slap in the face n. (mecazen) sille
smack in the face n. (mecazen) sert tokat
a slap in the face n. tokat etkisi yaratan şey
smack in the face n. darbe
smack in the face n. tokat etkisi yaratan şey
a slap in the face n. yüzüne tokat gibi inen şey
a slap in the face n. hakaret gibi bir hareket
a slap in the face n. aşağılayıcı bir hareket
a slap in the face n. küçük düşürücü bir hareket
a slap in the face n. hakaret
a slap in the face n. geri çevirme
a slap in the face n. beklenmedik bir darbe
fly in the face of v. direnç göstermek
look in the face v. yüzleşmek
look in the face v. düello için karşı karşıya gelmek
fly in the face of v. göğüs germek
fly in the face of v. cesaretle karşı koymak
fly in the face of v. aşağılamak
fly in the face of v. hakaret etmek
fly in the face of v. şerefini iki paralık etmek
fly in the face of v. şiddetle karşı çıkmak
fly in the face of v. direnmek
fly in the face of v. dayanmak
do something until you are blue in the face v. (bir şeyi) bitap düşene kadar yapıp bir sonuca varamamak
do something until you are blue in the face v. (bir şeyi) hali kalmayana dek yapıp bir sonuca varamamak
do something until you are blue in the face v. (bir şeyi) canı çıkıncaya kadar yapıp bir sonuç alamamak
do something until you are blue in the face v. (bir şeyi) pestili çıkana kadar yapıp bir sonuç alamamak
do something until you are blue in the face v. (bir şeyi) takati kalmayana dek yapıp bir sonuç alamamak
laugh in the face of v. alay etmek
laugh in one's face v. aşağılamak
be staring somebody in the face v. aşikar olmak
stare someone in the face v. aşikar olmak
be in one's face v. birini sürekli eleştirip azarlamak
spit in someone's face v. birinin yüzüne tükürmek
get a slap in the face v. büyük yara almak
be a slap in the face v. bir tokat gibi inmek
get in someone's face v. birinin canını sıkmak
not see one's hand in front of one's face v. burnunun ucunu görememek
smash someone's face in v. birinin yüzünü dağıtmak
complain till one is blue in the face v. başının etini yemek
get up in someone's face v. birinin yüzüne doğru çıkışmak
fly in the face of v. baş kaldırmak
talk until one is blue in the face v. bitap düşene kadar konuşmak
can't see one's hand in front of one's face v. burnunun ucunu görememek
laugh in someone's face v. birinin yüzüne gülmek
be in one's face v. birinin yakasından düşmemek
fling something up in someone's face v. bir şeyi birinin yüzüne vurmak
be in one's face v. birinin tepesinde olmak
laugh in one's face v. birinin yüzüne gülerek onu hor görmek
get in someone's face v. birini kızdırmak
get in someone's face v. birini sinirlendirmek
look in the face v. bön bön suratına bakmak
look someone in the face v. dik dik bakmak
talk until one is blue in the face v. dili damağı kurumak
stare someone in the face v. dik dik bakmak
look in the face v. dik dik bakmak
stare someone in the face v. gözünü dikip bakmak
can't see one's hand in front of one's face v. göz gözü görmemek
laugh in one's face v. gülmek
look someone in the face v. gözünü dikip bakmak
throw something back in somebody's face v. elinin tersiyle itmek
laugh in one's face v. gözünün içine baka baka alay etmek
look in the face v. gözünü dikip bakmak
slam the door in someone's face v. kapıyı yüzüne çarpmak
fly in the face of v. karşı gelmek
fly in the face of someone v. karşı çıkmak
fly in the face of someone v. karşı olmak
fly in the face of someone v. karşı gelmek
complain till one is blue in the face v. makineli tüfek gibi konuşmak
hit someone in the face by accident v. kazara yüzüne vurmak
slam the door in someone's face v. kapıyı birinin yüzüne kapamak
fly in the face of v. meydan okumak
slam the door in someone's face v. kapıyı yüzüne kapamak
fly in the face of v. sözünü dinlememek
fly in the face of v. sözleşmeye vb uymamak
complain till one is blue in the face v. sürekli dırdır etmek
fly in the face of v. şiddetle karşı çıkmak
get a slap in the face v. şamar yemek
get a slap in the face v. ters yüz olmak
fly in the face of someone v. ters düşmek
fly in the face of v. takmamak
turn red in the face v. (utançtan) yüzü kızarmak
become red in the face v. yüzü kızarmak
throw something back in somebody's face v. (tavsiyeyi/öneriyi vb) reddetmek
fly in the face of v. zıt düşmek
hide one's face in shame v. utancından yerin dibine geçmek
set something in a type face v. (bir yazıyı) belli bir karakter/yazı biçiminde dizmek
turn red in the face v. utanmak
throw something back in somebody's face v. (tavsiyeyi/öneriyi vb) geri çevirmek
throw something in someone's face v. (bir şeyi) birinin yüzüne vurmak
smash someone's face in v. yüzünü dağıtmak
be staring somebody in the face v. yüzüne bakmak
fling in someone's face v. yüzüne vurmak
hide one's face in shame v. utancıdan yüzünü saklamak
throw dust in (one's) face v. (birini) yanlış yönlendirmek
throw dust in (one's) face v. (birini) kandırmak/yanıltmak
throw dust in (one's) face v. (birini) göremez hale getirmek/uyutmak
look someone in the face v. birinin gözüne bakmak
look someone in the face v. birinin gözünün içine bakmak
look someone in the face v. birinin yüzüne bakmak
look someone in the face v. direkt birinin yüzüne bakmak
look someone in the face v. birinin doğrudan yüzüne bakmak
(be unable to) look somebody in the eye(s)/face v. utançtan birinin yüzüne/gözüne bakamamak
spit in the eye face of v. tepeden bakmak
spit in the eye face of v. hor görmek
spit in the eye face of v. hakir görmek
spit in the eye face of v. kibirle bakmak
get in someone's face v. birinin üstüne gitmek/gelmek
get in someone's face v. birini kışkırtmak
get in someone's face v. birini tahrik etmek
get in someone's face v. birini kızdırmak/sinirlendirmek
get in someone's face v. biriyle uğraşmak
be in your face v. burnunun dibinde bitmek
be in your face v. her yerde önüne çıkmak
be in your face v. burnunun dibine girmek/sokulmak
be in your face v. yakasına yapışmak
be looking (one) in the face v. kaçınılmaz olmak
be looking (one) in the face v. önlenemez hale gelmek
be looking (one) in the face v. olması/problem yaratması neredeyse kesin olmak
be looking (one) in the face v. belli olmak
be looking (one) in the face v. gün gibi ortada/açık olmak
be looking (one) in the face v. gözünün önünde olmak
look/stare you in the face v. gözünün önünde olup fark edilmemiş/gözden kaçmış
look/stare you in the face v. açıkça ortada olup fark edilmemiş/gözden kaçmış
throw (something) in (one's) face v. (bir şeyi) kaba bir şekilde geri çevirmek
throw (something) in (one's) face v. kaba bir şekilde reddetmek
throw something in someone's face v. bir şeyi birinin suratına fırlatmak/atmak
throw something in someone's face v. bir şeyi birinin suratına püskürtmek
throw something in someone's face v. birinin yüzüne su çarpmak
throw something in someone's face v. bir şeyi birinin yüzüne vurmak
throw in someone's face v. birinin yüzüne vurmak
be red in the face v. utanmak
be red in the face v. yüzü kızarmak
be red in the face v. mosmor olmak/kesilmek
be red in the face v. canı çıkmak
be staring (one) in the face v. yüz yüze kalmak
be staring (one) in the face v. kaçınılmaz hale gelmek
be staring (one) in the face v. burun buruna gelmek
be staring (one) in the face v. aşikar olmak
be staring (one) in the face v. açıklığa kavuşmak
be staring (one) in the face v. açık/aşikar hale gelmek
be staring (one) in the face v. apaçık ortada olmak
be staring (one) in the face v. gözünün önünde olmak
be staring (one) in the face v. bariz olmak
be staring (something) in the face v. (bir şeyin) eşiğinde olmak/eşiğine gelmek
be staring (something) in the face v. (bir şeye) çok yaklaşmak
be staring (something) in the face v. (bir şeyle) burun buruna gelmek
be staring (something) in the face v. (bir şeyle) karşı karşıya olmak/gelmek
be staring someone in the face v. aşikar olmak
be staring someone in the face v. apaçık ortada olmak
be staring someone in the face v. gözünün önünde olmak
be staring someone in the face v. bariz olmak
be staring someone in the face v. burnunun dibinde olmak
be staring someone in the face v. aşikar olmak
be staring someone in the face v. apaçık ortada olmak
be staring someone in the face v. gözünün önünde olmak
be staring someone in the face v. bariz olmak
be staring someone in the face v. burnunun dibinde olmak
be staring something in the face v. bir şeyin eşiğinde olmak/eşiğine gelmek
be staring something in the face v. bir şeye çok yaklaşmak
be staring something in the face v. bir şeyle burun buruna gelmek
be staring something in the face v. bir şeyle karşı karşıya olmak/gelmek
be staring something in the face v. yenilmek, ölmek, mahvolmak üzere olmak
be staring something in the face v. yenilmenin, ölümün, mahvolmanın eşiğinde olmak
be staring something in the face v. yenilmek, ölmek, mahvolmak üzere olmak
blow up in (one's) face v. (birinin) elinde patlamak
blow up in (one's) face v. (birinin) planı tersine dönmek/ters gitmek
blow up in (one's) face v. (birinin) planı altüst olmak
blow up in (one's) face v. (birinin) hesabı/planı tutmamak
blow up in (one's) face v. yüzüne gözüne bulaştırmak
blow up in (one's) face v. (birinin) planları suya düşmek
blow up in somebody's face v. birinin elinde patlamak
blow up in somebody's face v. birinin planı tersine dönmek/ters gitmek
blow up in somebody's face v. birinin planı altüst olmak
blow up in somebody's face v. birinin hesabı/planı tutmamak
blow up in somebody's face v. yüzüne gözüne bulaştırmak
blow up in somebody's face v. birinin planları suya düşmek
blow up in face v. elinde patlamak
blow up in face v. planı tersine dönmek/ters gitmek
blow up in face v. planı altüst olmak
blow up in face v. hesabı/planı tutmamak
blow up in face v. yüzüne gözüne bulaştırmak
blow up in face v. suya düşmek
blow up in your face v. elinde patlamak
blow up in your face v. plan tersine dönmek/ters gitmek
blow up in your face v. plan altüst olmak
blow up in your face v. hesap/plan tutmamak
blow up in your face v. yüzüne gözüne bulaştırmak
blow up in your face v. plan suya düşmek
explode in your face v. elinde patlamak
explode in your face v. plan tersine dönmek/ters gitmek
explode in your face v. plan altüst olmak
explode in your face v. hesap/plan tutmamak
explode in your face v. yüzüne gözüne bulaştırmak
explode in your face v. plan suya düşmek
be/until one is blue in the face v. canını dişine takmış olmak
be/until one is blue in the face v. bitap düşene kadar çabalamak
be/until one is blue in the face v. kendini paralamak
be/until one is blue in the face v. canı çıkana kadar çabalamak
be/until one is blue in the face v. pestili çıkana kadar çabalamak
can't see hand in front of face v. burnunun ucunu görememek
can't see hand in front of face v. göz gözü görmemek
fling (something) up in (one's) face v. (bir şeyi birinin) yüzüne vurmak
fling up in face v. yüzüne vurmak
fly in the face of someone or something v. birine/bir şeye şiddetle karşı çıkmak
fly in the face of someone or something v. birine/bir şeye karşı gelmek
fly in the face of someone or something v. birine/bir şeye meydan okumak
fly in the face of someone or something v. birine/bir şeye zıt düşmek
fly in the face of someone or something v. birini/bir şeyi hiçe saymak
fly in the face of (something) v. (bir şeye) şiddetle karşı çıkmak
fly in the face of (something) v. (bir şeye) karşı gelmek
fly in the face of (something) v. (bir şeye) meydan okumak
fly in the face of (something) v. (bir şeye) zıt düşmek
fly in the face of (something) v. (bir şeyi) hiçe saymak
fly in the face of something v. bir şeye karşı gelmek
fly in the face of something v. bir şeye karşı olmak
fly in the face of something v. bir şeye meydan okumak
fly in the face of something v. bir şeye zıt düşmek
fly in the face of something v. bir şeyi hiçe saymak
fly in the face of something v. bir şeye şiddetle karşı çıkmak
get (all) up in (one's) face v. (birinin) burnunun dibine girmek
get (all) up in (one's) face v. (birinin) burnunun dibinde/aşırı yakınında durmak
get (all) up in (one's) face v. (birini) azarlamak
get (all) up in (one's) face v. (birini) fırçalamak
get (all) up in (one's) face v. (birini) haşlamak
get (all) up in (one's) face v. (birinin) canına okumak
get (all) up in (one's) face v. (birinin) yüzüne doğru çıkışmak
get in (one's) face v. birinin üstüne gitmek/gelmek
get in (one's) face v. birini kışkırtmak
get in (one's) face v. birini sinirlendirmek
get in (one's) face v. birini çileden çıkarmak
get in (one's) face v. birini tahrik etmek
get in somebody's face [us] v. birinin üstüne gitmek/gelmek
get in somebody's face [us] v. birini kışkırtmak
get in somebody's face [us] v. birini sinirlendirmek
get in somebody's face [us] v. birini çileden çıkarmak
get in somebody's face [us] v. birini tahrik etmek
hide face in shame v. utancından yerin dibine geçmek
hide face in shame v. utancından yüzünü saklamak/kimsenin yüzüne bakamamak
laugh in face v. alay etmek
laugh in face v. aşağılamak
laugh in face v. yüzüne gülmek
laugh in face v. gözünün içine baka baka alay etmek
laugh in somebody's face v. birinin yüzüne karşı gülmek
laugh in somebody's face v. biriyle alay etmek
laugh in somebody's face v. birinin suratına gülüp geçmek
look (one) in the face v. (birinin) yüzüne bakmak
look (one) in the face v. (birinin) gözüne bakmak
look (one) in the face v. (birinin) gözünün içine bakmak
look (one) in the face v. direkt (birinin) yüzüne bakmak
look (one) in the face v. (birinin) doğrudan yüzüne bakmak
look somebody in the eye/face v. birinin gözlerinin içine bakmak
look somebody in the eye/face v. birinin gözüne/yüzüne bakmak
look somebody in the eye/face v. direkt birinin gözüne/yüzüne bakmak
look somebody in the eye/face v. birinin doğrudan gözüne/yüzüne bakmak
set in a type face v. (bir yazıyı) belli bir karakter/yazı biçiminde dizmek
smash face in v. ağzını burnunu dağıtmak
smash face in v. ağzını burnunu kırmak
smash face in v. façasını bozmak
smash face in v. kaşını gözünü patlatmak
smash face in v. suratını dağıtmak
smash in (one's) face v. (birinin) ağzını burnunu dağıtmak
smash in (one's) face v. (birinin) ağzını burnunu kırmak
smash in (one's) face v. (birinin) façasını bozmak
smash in (one's) face v. (birinin) kaşını gözünü patlatmak
smash in (one's) face v. (birinin) suratını dağıtmak
stare (something) in the face v. (bir şeye) karşı koymak
stare (something) in the face v. (bir şeye) karşı çıkmak
stare something in the face v. bir şeyle yüz yüze/karşı karşıya olmak
talk till (one) is blue in the face v. bitap düşene kadar konuşmak
talk till (one) is blue in the face v. konuşmaktan dili damağı kurumak
talk till (one) is blue in the face v. nefes tüketmek
talk till (one) is blue in the face v. dili damağı kuruyana kadar konuşmak
talk till (one) is blue in the face v. istediği kadar konuşmak
throw (something) back in (one's) face v. elinin tersiyle itmek
throw (something) back in (one's) face v. (tavsiyeyi/öneriyi) geri çevirmek
throw (something) back in (one's) face v. (tavsiyeyi/öneriyi) reddetmek
throw in face v. kaba bir şekilde geri çevirmek
throw in face v. kaba bir şekilde reddetmek
throw in face v. suratına fırlatmak/atmak
throw in face v. suratına püskürtmek
throw in face v. yüzüne vurmak
slam the door in one's face v. kapıları yüzüne kapamak
slam the door in one's face v. iletişim kurmayı reddetmek
red in the face adj. utanmış
red in the face adj. yüzü kızarmış
written in (one's) face adj. (birinin) yüzüne yansımış
written in (one's) face adj. (birinin) yüzünden belli
written in (one's) face adj. (birinin) yüzünden okunan
until (one) is blue in the face adv. bitap düşene kadar
until (one) is blue in the face adv. hali kalmayana dek
until (one) is blue in the face adv. canı çıkıncaya kadar
until (one) is blue in the face adv. pestili çıkana kadar
until (one) is blue in the face adv. takati kalmayana dek
wouldn't know something if it hit you in the face expr. yüzüne çarpsa tanımazsın/farkına varmazsın
till (one) is blue in the face expr. makineli tüfek gibi
till (one) is blue in the face expr. dır dır
till (one) is blue in the face expr. vır vır
till (one) is blue in the face expr. nefesi tükenene kadar
until you are blue in the face expr. istediği kadar
until you are blue in the face expr. pestili çıkana kadar
until you are blue in the face expr. takati kalmayana dek
wouldn't know (something) if it hit (one) in the face expr. yüzüne çarpsa tanımazsın/farkına varmazsın
in-your-face expr. bu da sana kapak olsun
Speaking
she left home in the face of strong opposition from her parents expr. anne babasının karşı çıkmasına rağmen evi terk etti
don't fling it up in my face! expr. bunu yüzüme vurma!
don’t throw it back in my face later expr. bunu daha sonra yüzüme vurma
don't fling it up in my face! expr. bunu yüzüme vurup durma!
his face was wreathed in smiles expr. yüzünde büyük bir tebessüm vardı
I get up in the morning and wash my hands and face expr. sabah kalkar elimi yüzümü yıkarım
Psychology
door-in-the-face technique n. yüzdeki kapı tekniği
Art
in-yer-face theatre n. suratına (yüzevurumcu) tiyatro
Slang
a kick in the face n. fiyasko
a kick in the face n. büyük hayal kırıklığı
a kick in the face n. sağlam bir ayar
a kick in the face n. burnu sürtünme
a kick in the face n. ağzının payını alma
a kick in the face n. sekte
a kick in the face n. aksaklık
in-your-face n. meydan okumayı seven
in-your-face n. fikir ayrılığına düşen
in-your-face n. zıtlaşan
in-your-face n. yüzleşmeyi seven
in-your-face n. karşı karşıya gelmeyi seven
in-your-face n. uğraşmayı/üstüne gitmeyi seven
come in one’s face v. yüzüne boşalmak
be in (one's) face v. (birinin) tam suratının karşısında olmak
be in (one's) face v. (birinin) burnunun dibinde olmak
be in (one's) face v. kaçınılmaz olmak
be in (one's) face v. önlenemez olmak
be in (one's) face v. gözüne sokulmak
be in (one's) face v. zorla dikkatini çekmeye çalışmak
be in your face v. kaçınılmaz olmak
be in your face v. dayatılmaya çalışılmak
be in your face v. agresif olmak
be in your face v. saldırgan olmak
be in your face v. arsız olmak
be in your face v. kapıdan kovsan bacadan girmek
be in your face v. her yerde önüne çıkmak
in (one's) face adj. (birinin) gözünün önüne
in (one's) face adj. (birinin) tam karşısına
in (one's) face adj. (birinin) yüzüne
in (one's) face adj. (birinin) yüzüne yüzüne vuran
in (one's) face adj. (biri için) kaçınılmaz olan
in (one's) face adj. (birinin) zorla gözüne sokulan
in (one's) face adj. (birinin) maruz bırakıldığı
in (one's) face adj. (birine) empoze edilen
in (one's) face adj. (birinin) başına ekşiyen
in (one's) face adj. (birinin) başına üşüşen
in (one's) face adj. (birinin) peşinden ayrılmayan
in (one's) face adj. (birine) yapışmış
in your face adj. aşırı agresif
in your face adj. burnunun dibinde biten
in your face adj. arsız
in your face adj. kapıdan kovsan bacadan giren
in your face adj. yakasına yapışan
in your face adj. her yerde önüne çıkan
in-yer-face adj. dobra
in-yer-face adj. yüzüne söyleyen
in-yer-face adj. yüzüne konuşan
in-yer-face adj. açık
in-yer-face adj. dosdoğru
in-yer-face adj. dürüst
in-yer-face adj. dolaysız
in your face! expr. bu da sana kapak olsun
in (one's) face expr. bu da sana kapak olsun
in (one's) face expr. kapak oldu mu?
in (one's) face expr. aldın mı cevabını
British Slang
better than a slap in the face with a wet kipper/fish expr. daha kötü olabilirdi