rich - Turkish English Dictionary
History

rich

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "rich" in Turkish English Dictionary : 110 result(s)

English Turkish
Common Usage
rich adj. zengin
General
rich n. (kısaca) richard
rich n. varlık
rich n. zengin yapan şey
rich n. fazla mal
rich n. pahada ağır varlıklar
rich adj. komik
rich adj. yoğun
rich adj. nükteli
rich adj. zengin
rich adj. pahalı
rich adj. hoş
rich adj. pahalı ve güzel
rich adj. kalorisi yüksek
rich adj. variyetli
rich adj. ağır (yiyecek)
rich adj. gür
rich adj. bitek
rich adj. yağlı
rich adj. kalın
rich adj. ağır
rich adj. paralı
rich adj. değerli
rich adj. ensesi kalın
rich adj. besin değeri yüksek
rich adj. pahada ağır
rich adj. koyu ve güzel (renk)
rich adj. varsıl
rich adj. bol bol
rich adj. gani
rich adj. çok
rich adj. besleyici
rich adj. tuhaf
rich adj. mümbit
rich adj. canlı (renk)
rich adj. tok (ses)
rich adj. yüklü
rich adj. esprili
rich adj. bol
rich adj. bereketli
rich adj. verimli
rich adj. parası bol
rich adj. zengin aromalı
rich adj. lezzeti zengin
rich adj. fazla yakıtlı
rich adj. yakıt miktarı fazla olan
rich adj. hava-yakıt oranı fazla oran
rich adj. (ses) tok
rich adj. (ses) yumuşak
rich adj. (ses) rezonant
rich adj. en iyi kalitede üretilen
rich adj. en üst kalitede olan
rich adj. görkemli şekilde donatılan
rich adj. zengin dekorasyonlu
rich adj. fazlasıyla süslü
rich adj. tahrik edici ifadeler içeren
rich adj. kaba ifadeli
rich adj. şok edici
rich adj. şaşırtıcı
rich adj. saf
rich adj. neredeyse saf
rich adj. (kil çömlek sanatında) plastik
rich adj. kıymetli
rich adj. önemli
rich adj. şatafatlı
rich adj. bezenmiş
rich adj. süslü
rich adj. (ses) güçlü
rich adj. (ses) duru
rich adj. (ses) net
rich adj. (ses) berrak
rich adj. (koku) etkili
rich adj. (koku) güçlü
rich adj. komik
Trade/Economic
rich adj. bol
rich adj. verimli
rich adj. varlıklı
Technical
rich adj. yüksek satürasyonlu
rich adj. aşırı soğurmalı
rich adj. yüksek oranda yanıcı madde içeren
rich adj. yüksek yanıcılıkta olan
Computer
rich adj. karmaşık
rich adj. kompleks
rich adj. kompleks yapılı
Construction
rich adj. fazla çimentolu
rich adj. fazla çimento malzemesi içeren
rich adj. fazla bağlayıcılı
Woodworking
rich adj. reçineli öz odun ile dolu olan
Automotive
rich adj. (hava-yakıt karışımında) yakıt miktarı fazla olan
Gastronomy
rich adj. bol malzemeli
rich adj. cömertçe hazırlanan
rich adj. (yiyecek) zengin içerikli
rich adj. (yiyecek) fazla yağlı
rich adj. (yiyecek) fazla çeşnili
rich adj. (şarap) keskin
rich adj. (şarap) zarif tatlı
rich adj. (yiyecek) fazla şekerli
rich adj. mideye oturan
rich adj. çeşnili
rich adj. baharatlı
rich adj. (şarap) güçlü
Biology
rich adj. yüksek oranda yağ komplemanı içeren
rich adj. yüksek oranda yağlı madde komplemanı içeren
Agriculture
rich adj. bereketli
rich adj. fazla ürün veren
rich adj. verimli
rich adj. zengin bitki besinli
Geography
rich adj. kaynakları zengin
rich adj. zengin mineralli
Ottoman Turkish
rich adj. mebzul

Meanings of "rich" with other terms in English Turkish Dictionary : 374 result(s)

English Turkish
General
rich people n. eşraf
rich soil n. verimli toprak
rich person n. zengin kişi
children of the rich n. zengin çocuklar
rich person n. mal mülk sahibi
rich people n. zengin insanlar
rich employer n. yağlı kapı
the rich n. zenginler
gap between rich and poor n. zengin ile fakir arasındaki uçurum
stone rich in antimony n. rastık taşı
rich man n. zengin adam
club of the rich nations n. zenginler kulübü
rich culture n. zengin kültür
get-rich-quick scheme n. küçük yatırımla çabuk zengin olma planı
rich underground resources n. zengin yeraltı kaynakları
rich content n. zengin içerik
a rich culture n. zengin bir kültür
rich history n. zengin tarih
rich variety n. zengin çeşit
rich vocabulary n. zengin kelime dağarcığı
rich vocabulary n. zengin dağarcık
rich neighbourhood n. zengin mahallesi
rich resources n. zengin kaynaklar
rich sources n. zengin kaynaklar
oil rich n. zengin yağ içeriğine sahip
oil rich n. petrol zengini
oil rich n. içerdiği yağ yönünden zengin
oil rich n. petrol yönünden zengin
a wealthy/rich club n. zengin kulüp
a rich man n. zengin bir adam
rich neighborhood n. zengin muhiti
rich neighborhood n. zengin muhit
rich man n. varlıklı/zengin adam
a rich lunch n. zengin bir öğle yemeği
rich rhyme n. zengin kafiye
rich past n. zengin geçmiş
rich merchant n. zengin tüccar
moisture rich body lotion n. yüksek nemlendiricili vücut losyonu
moisture rich body lotion n. yoğun nemlendiricili vücut losyonu
water rich country n. su zengini ülke
rich voice n. tok ses
rich sound n. tok ses
life's rich tapestry n. hayatın zengin dokusu
rich cuisine n. zengin mutfak
rich mineral water n. zengin mineralli maden suyu
(the) rich n. zenginler
(the) rich n. zengin insanlar
rich formatting n. zengin biçimlendirme
get rich v. palazlanmak
get rich v. zenginlemek
get rich v. zengin olmak
become rich v. paralanmak
make rich v. zenginleştirmek
get rich v. zenginleşmek
get rich quick v. çabuk zengin olmak
become rich v. varsıllaşmak
strike it rich v. köşeyi dönmek
get rich v. varsıllaşmak
strike it rich v. beklenmedik bir gelire kavuşmak
strike it rich v. birdenbire zengin olmak
strike it rich v. bir anda köşeyi dönmek
look rich v. zengin görünmek
be rich in vitamin v. vitamin yönünden zengin olmak
marry a rich person v. zengin biriyle evlenmek
come from a rich family v. zengin bir aileden gelmek
be rich in something v. bir şey bakımından zengin olmak
become rich v. zengin olmak
want to be rich v. zengin olmayı istemek
become rich v. zenginleşmek
take from the rich and gives to the poor v. zenginden alıp fakire vermek
grow rich v. zenginleşmek
rich [obsolete] v. zenginleştirmek
rich [obsolete] v. güçlendirmek
become rich all at once v. köşeyi dönmek
rich enough adj. yeterince zengin
filthy rich adj. kalantor
of rich elaborated style adj. ağdalı
rich as croesus adj. karun gibi
rich person adj. zengin
as rich as adj. kadar zengin
as rich as croesus adj. karun kadar zengin
very rich adj. alyon
rich in vitamin adj. vitamince zengin
rich in protein adj. proteince zengin
rich potential adj. zengin potansiyel
iron-rich adj. demir açısından zengin
oxygen-rich adj. oksijen yönünden zengin
oil-rich adj. petrol zengini
new-rich adj. yeni zengin
oxygen-rich adj. oksijen deposu
rich in calcium adj. kalsiyumca zengin
resource-rich adj. zengin kaynağa sahip
resource-rich adj. kaynakça zengin
resource-rich adj. kaynak yönünden zengin
rich with historical places adj. tarihi mekanlarıyla zengin
rich with parks adj. parklarıyla zengin
rich in historical places adj. tarihi mekanlarıyla zengin
rich with historical places adj. tarihi yerleriyle zengin
rich with historical places adj. tarihi yerleri ile zengin
rich in historical places adj. tarihi yerleriyle zengin
rich with historical places adj. tarihi mekanları ile zengin
rich in historical places adj. tarihi yerleri ile zengin
rich in historical places adj. tarihi mekanları ile zengin
rich in calories adj. yüksek kalorili
calorie rich adj. yüksek kalorili
calorie rich adj. kalorisi yüksek
rich in calories adj. kalorisi yüksek
rich in vitamin adj. vitamin yönünden zengin
rich blue adj. masmavi
fiber-rich adj. lif açısından zengin
fiber-rich adj. lif bakımından zengin
fiber-rich adj. lif yönünden zengin
cash-rich adj. kasası dolu; bol nakti olan
cash-rich adj. harcayacak parası olan
feature-rich adj. özellik açısından zengin
feature-rich adj. zengin özellikli
mineral-rich adj. mineral açısından zengin
sugar rich adj. şeker bakımından zengin
lime-rich adj. kireç yönünden zengin
nutrient-rich adj. besin yönünden zengin
nutrient-rich adj. zengin besinli
nutrient-rich adj. gıda yönünden zengin
vitamin-rich adj. vitamin yönünden zengin
rich [obsolete] adj. güçlü
rich [obsolete] adj. aziz
rich [obsolete] adj. kudretli
rich [obsolete] adj. kuvvetli
get-rich-quick adj. kolay yoldan zengin olma
filthy rich adj. çok zengin
filthy rich adj. aşırı varlıklı
filthy rich adj. para içinde yüzen
in a loud/rich voice adv. gürül gürül
Phrasals
be rich with something v. -ile zengin olmak
be rich with something v. -ile dolu/bol olmak
Phrases
eat the rich expr. zenginleri yiyin
Proverb
rich man's joke is always funny zengin adamın yalakası çok olur
rich man's joke is always funny zenginin yalakası boldur
one law for the rich and another for the poor zengin kağnısını dağdan aşırır fakirin eşeği düz yolda şaşırır
one law for the rich and another for the poor zengine şekerden helva basarlar fakire pekmez bile bulunmaz
it is better to be born lucky than rich şanslı doğmak zengin doğmaktan daha iyidir
the rich man's wealth tires the poor man's jaw zenginin malı züğürdün çenesini yorar
i'm not rich enough to buy cheap stuff ucuz mal alacak kadar zengin değilim
i'm not rich enough to buy cheap things ucuz mal alacak kadar zengin değilim
a rich man's joke is always funny zenginin yalakası boldur
a rich man's joke is always funny zengin adamın yalakası çok olur
a rich man's joke is always funny zengin adamın esprisi her zaman komiktir
a rich man's joke is always funny zenginin esprisine komik olmasa da gülünür
one law for the rich and another (law) for the poor zengin kağnısını dağdan aşırır fakirin eşeği düz yolda şaşırır
one law for the rich and another (law) for the poor zengine şekerden helva basarlar fakire pekmez bile bulunmaz
Colloquial
crumbs from the rich man's table n. artıklar
crumbs from the rich man's table n. (birinin) masasındaki kırıntılar
crumbs from the rich man's table n. zenginin sofrasından kalanlar
crumbs from the rich man's table n. birinin kırıntıları
get rich v. biti kanlanmak
get rich v. tüylenmek
strike it rich v. köşe olmak
grow rich v. çulu tutmak
strike it rich v. voli vurmak
super-rich adj. süper zengin
a bit rich adj. çok ironik
a bit rich adj. samimiyetsiz
rich with adj. ile zengin
rich with adj. ile dolu
rich with adj. bakımından zengin
rich with (something) adj. (bir şeyiyle) zengin
rich with (something) adj. (bir şeyle) dolu
rich with (something) adj. (bir şey) bakımından zengin
a bit rich adj. bayağı iki yüzlüce
house rich cash poor expr. evi barkı var harcayacak parası yok
that's rich [uk] expr. fazla bir eleştiri
that's rich [uk] expr. (aynı hata eleştiriyi yapan kişide de olduğu için) şaşırtıcı bir eleştiri
that's rich [uk] expr. (eleştiriyi yapan kişinin kendisine bakarak) adil olmayan bir eleştiri
that's rich! expr. fazla bir eleştiri!
that's rich! expr. (aynı hata eleştiriyi yapan kişide de olduğu için) şaşırtıcı bir eleştiri!
that's rich! expr. (eleştiriyi yapan kişinin kendisine bakarak) adil olmayan bir eleştiri!
that's rich! expr. adil bir eleştiri değil!
that's rich! expr. senin eleştirebileceğin bir durum değil!
that's rich! expr. sizin eleştirebileceğiniz bir durum değil!
tax the rich! expr. zenginler vergiye bağlansın!
rub (rich urban biker) abrev. zengin şehir bisikletçisi
Idioms
poor little rich girl/boy/kid n. (bazen alay yollu) zavallı küçük zengin kız/oğlan/çocuk
poor little rich girl/boy/kid n. (bazen alay yollu) mutsuz/zavallı zengin kız/oğlan/çocuk/çocuğu
poor little rich girl n. (bazen alay yollu) zavallı küçük zengin kız
poor little rich girl n. (bazen alay yollu) mutsuz/zavallı zengin kız/çocuk/çocuğu
a rich seam of information n. bilgi damarı
part of life's rich tapestry n. bu da hayatın bir cilvesi
all part of life's rich pageant n. bu da hayatın bir cilvesi
part of life's rich pageant n. bu da hayatın bir cilvesi
part of life's rich pageant n. bu da yaşamın bir cilvesi
part of life's rich tapestry n. bu da yaşamın bir cilvesi
all part of life's rich pageant n. bu da yaşamın bir cilvesi
all part of life's rich tapestry n. bu da hayatın bir cilvesi
all part of life's rich tapestry n. bu da yaşamın bir cilvesi
a rich seam of information n. zengin bilgi kaynağı
get-rich-quick n. hızlı köşeyi dönme
get-rich-quick n. hızlıca çok para kazanma
get-rich-quick n. çabuk zengin olma
rich seam n. zengin bir konu
rich seam n. çok yönlü bir konu
strike it rich v. başına talih kuşu konmak
be all part of life's rich tapestry v. hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
be all part of life's rich pageant v. hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
be part of life's rich pageant v. hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
be part of life's rich tapestry v. hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
strike it rich v. köşeyi dönmek
strike it rich v. servete kavuşmak
be rich in something v. -e bol olmak
be rich in something v. -ile zengin olmak
be stinking rich v. çok parası olmak
be stinking rich v. aşırı zengin olmak
be stinking rich v. bok gibi parası olmak
be stinking rich v. para babası olmak
be stinking rich v. para basmak
rich beyond the dream of avarice adj. karun kadar zengin
rich beyond the dream of avarice adj. hayal edilemeyecek kadar zengin
rich beyond the dream of avarice adj. harca harca bitmeyecek kadar zengin
rich beyond any dream of avarice adj. karun kadar zengin
rich beyond any dream of avarice adj. hayal edilemeyecek kadar zengin
rich beyond any dream of avarice adj. harca harca bitmeyecek kadar zengin
rich beyond the dream of avarice adj. karun kadar zengin
rich beyond the dream of avarice adj. hayal edilemeyecek kadar zengin
rich beyond the dream of avarice adj. harca harca bitmeyecek kadar zengin
rich beyond the dream of avarice adj. aşırı zengin
rich beyond any dream of avarice adj. karun kadar zengin
rich beyond any dream of avarice adj. hayal edilemeyecek kadar zengin
rich beyond any dream of avarice adj. harca harca bitmeyecek kadar zengin
rich beyond any dream of avarice adj. aşırı zengin
rich in (something) adj. (bir şeyce) zengin
rich in (something) adj. (bir şey) açısından/yönünden zengin
rich in (something) adj. (bir şeyi) yüksek
too rich for (one's) blood adj. görgüsüz, antipatik biçimde zengin
too rich for (one's) blood adj. zevksiz/zarafetten uzak
too rich for (one's) blood adj. kabaca göze sokulan
too rich for (one's) blood adj. çok pahalı
too rich for (one's) blood adj. (birinin) ödeyemeyeceği kadar pahalı
too rich for (one's) blood adj. aşırı pahalı
too rich for (one's) blood adj. (birinin) bütçesini çok aşan
too rich for (one's) blood adj. (biri) için çok/aşırı pahalı
too rich for (one's) blood adj. (biri) için çok ağır/şekerli
too rich for (one's) blood adj. (biri) için çok yağlı
too rich for someone's blood expr. çok pahalı
as rich as they come expr. çok zengin
too rich for someone's blood expr. çok yağlı (yiyecek)
stinking rich expr. çok zengin
the rich man's wealth tires the poor man's jaw expr. zenginin kesesi fakirin çenesini yorar
a bit (too) rich for (one's) blood expr. antipatik bir zenginlik
a bit (too) rich for (one's) blood expr. görgüsüzlük
a bit (too) rich for (one's) blood expr. zevksiz/zarafetten uzak bir zenginlik
a bit (too) rich for (one's) blood expr. kabaca göze sokulan bir zenginlik
a bit (too) rich for (one's) blood expr. çok pahalı
a bit (too) rich for (one's) blood expr. (birinin) ödeyemeyeceği kadar pahalı
a bit (too) rich for (one's) blood expr. aşırı pahalı
a bit (too) rich for (one's) blood expr. (birinin) bütçesini çok aşan
a bit (too) rich for (one's) blood expr. (biri) için çok/aşırı pahalı
a bit (too) rich for (one's) blood expr. (biri) için çok yağlı
a bit (too) rich for (one's) blood expr. (biri) için aşırı yağlı
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. antipatik (zenginlik)
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. görgüsüz
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. zevksiz/zarafetten uzak
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. kabaca göze sokulan (zenginlik)
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. çok pahalı
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. (birinin) ödeyemeyeceği kadar pahalı
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. aşırı pahalı
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. (birinin) bütçesini çok aşan
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. (biri) için çok/aşırı pahalı
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. (biri) için çok yağlı
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. (biri) için aşırı yağlı
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. (biri) için çok ağır/şekerli
a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr. (birinin) damak zevkine göre aşırı yağlı/ağır/şekerli
Speaking
the vegetation is very rich expr. bitki örtüsü çok zengindir
if you were rich, what would you do? expr. eğer zengin olsaydın, ne yapardın?
why do people want to be rich? expr. insanlar neden zengin olmak ister?
no matter how much money you make you'll never be rich expr. ne kadar para kazanırsan kazan asla zengin olamayacaksın
he is said to be very rich expr. zengin olduğu söyleniyor
although he was rich he was unhappy expr. zengin olmasına rağmen mutsuzdu
if I were rich i would buy a house expr. zengin olsaydım bir ev alırdım
if I became rich expr. zengin olsaydım
if I became rich expr. zengin olsam
if I become rich expr. zengin olursam
if I were rich i would buy a house expr. zengin olsaydım kendime bir ev alırdım
that's a bit rich expr. (konuşana bak) bu biraz komik/fazla oldu
you will be rich expr. zengin olacaksınız
Trade/Economic
rich economies n. zengin ekonomiler
Industry
rich gas n. zengin gaz
Media
rich media n. interaktif medya
rich media n. kullanıcı ile etkileşime geçen internet içeriği
Technical
very rich mixture n. çok zengin karışım
zinc-rich primer n. çinkoca zengin astar boya
zinc-rich paint n. çinkoca zengin boya
rich gas n. dolgun gaz
carbonate-rich n. karbonat yönünden zengin
rich atmosphere n. varsıl atmosfer
rich furnace atmosphere n. varsıl fırın atmosferi
rich clay n. yağlı kil
rich lime n. yağlı kireç
rich mix n. zengin karışım
rich gold metal n. zengin altın metali
rich mixture n. zengin karışım
rich furnace atmosphere n. zengin fırın atmosferi
rich atmosphere n. zengin atmosfer
rich low brass n. zengin düşük pirinç
rich fuel mixture n. zengin yakıt karışımı
rich gas n. zengin gaz
rich in ash adj. yüksek küllü
Computer
microsoft rich text format documents n. microsoft rtf dosyası belgeleri
rich text format n. rtf dosya biçimi
fat/rich client n. şişman/zengin istemci
rich text edit font/paragraph n. zengin metin düzenleme yazıtipi/paragrafı
rich text format n. zenginleştirilmiş metin yapısı
rich edit n. zengin düzenleme
rich-text box n. zengin metin kutusu
rich text format n. zengin metin biçimi
rich client n. zengin istemci
rich text edit font n. zengin metin düzenleme yazıtipi
rich site summary n. zengin site özeti
rich text n. zengin metin
rich text document n. zengin metinli belge
rich text file n. zengin metin dosyası
rich text format japan n. zengin metin biçimi japonya
rich client platform expr. zengin istemci platformu
send rich text expr. zengin metin gönder
ria (rich internet application) abrev. zengin web uygulaması
rss (rich site summary) abrev. zengin site özeti
rtf (rich text format) abrev. zengin metin formatı
Informatics
rich text format n. zengin metin biçimi
Telecom
rich voice n. zengin içerikli ses
Construction
rich lime mortar n. yağlı kireç harcı
rich mixture n. zengin karışım
Automotive
air fuel ratio over rich mulfunction n. hava yakıt oranı aşırı zengin arızası
rich mixture n. zengin karışım
rich mixture n. zengin karışım
Mining
sulphide-rich n. sülfürce zengin
with sulphide-rich n. sülfürce zengin
Medical
stimulus-rich environment n. çok uyaranlı ortam
fiber-rich starch foods n. lif oranı yüksek nişastalı besinler
fiber rich diet n. lif bakımından zengin diyet
cellulose-rich fruits and vegetables n. sellüloz yönünden zengin meyve ve sebzeler
platelet-rich plasma therapy n. trombositten zengin plazma tedavisi
stimulus-rich environment n. uyaran açısından zengin ortam
rich network of collateral vessels n. zengin kollateral damar ağı
carb-rich foods n. karbonhidrat açısından zengin yiyecekler
Food Engineering
calcium-rich adj. kalsiyum yönünden zengin
calcium-rich adj. kalsiyumca zengin
rich in calcium adj. kalsiyumca zengin
rich in calcium adj. kalsiyum yönünden zengin
Gastronomy
any rich cake with a creamy filling n. pasta
rich menu n. zengin menü
Marine Biology
oxygen-rich layer n. oksijence zengin tabaka
Astronomy
dust-rich quasar n. tozca zengin kuasar
Botanic
oil-rich seed n. yağ yönünden zengin tohum
oil-rich seed n. yağ elde edilen tohum
nectar-rich adj. nektar bakımından zengin
nectar-rich adj. bolca bal özü içeren
Agriculture
energy rich feed n. enerji bakımından zengin yem
energy rich feed n. enerji yönünden zengin yem
Forestry
rich lighter n. çıra
Education
content-rich education n. içerik bakımından zengin eğitim
content-rich education n. içerik yönünden zengin eğitim
Geography
rich hill n. missouri eyaletinde şehir
rich square n. north carolina eyaletinde yerleşim yeri
rich creek n. virginia eyaletinde yerleşim yeri
Geology
rich leucogranitic rocks n. zengin lökogranitik kayaçlar
Slang
hood rich n. hiç parası olmayıp çok parası varmış gibi gösteren kenar mahalleli tip
filthy rich n. para babası
strike it rich v. aniden zengin olmak
strike it rich v. parayı bulmak
be filthy rich v. para bok gibi olmak
filthy rich adj. çok zengin kimse
Modern Slang
a bit rich coming from you expr. ikiyüzlüsün
a bit rich coming from you expr. aynısı /aynı eleştiri senin için de geçerli
a bit rich coming from you expr. eleştirdiğin şeyi sen de yapıyorsun
a bit rich coming from you expr. sen önce kendine bak
a bit rich coming from you expr. önce kendi yaptığına bak sonra beni eleştir
Star Wars
rich strike hotel n. zengin saldırı oteli