tall - Turkish English Dictionary
History

tall

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "tall" in Turkish English Dictionary : 21 result(s)

English Turkish
Common Usage
tall adj. uzun
tall adj. yüksek
tall adj. uzun boylu
General
tall adj. tığ gibi
tall adj. boylu boslu
tall adj. abartmalı
tall adj. servi boylu
tall adj. abartılı
tall adj. boylu
tall adj. levent
tall adj. boylu poslu
tall adj. boyunda
tall adj. boyu uzun
tall adj. ağdalı (anlatım)
tall adv. övünerek
Technical
tall adj. yüksel
tall adj. uzun
Computer
tall n. sayfa
Sport
tall adj. uzun
Archaic
tall adj. harika
tall adj. mükemmel

Meanings of "tall" with other terms in English Turkish Dictionary : 299 result(s)

English Turkish
General
tall talker n. numaracı
a tall story n. palavra
tall buildings n. yüksek yapılar
tall story n. palavra
tall order n. zor görev
tall hat n. silindir şapka
tall oil n. tall yağı
tall dressing mirror n. boy aynası
tall order n. yapılması olanaksız iş
tall order n. olmayacak iş
tall story n. inanılması güç hikaye
tall order n. zor iş
tall tale n. genellikle insan üstü öğeleri içeren abartılı hikaye
tall talk n. farfara
tall talk n. abartılı konuşma
tall-grass n. çayırlarda yetişen uzun otlar
tall talk n. mübalağalı konuşma
a tall and thin man n. uzun ve ince bir adam
tell tall stories v. kesmek
grow tall v. boy atmak
get tall v. boy atmak
grow tall v. boyu uzamak
get tall v. boyu uzamak
tall and thin adj. sırık gibi
as tall as adj. kadar uzun
very tall adj. minare gibi
very tall adj. zürafa gibi
tall and skinny adj. kikirik
big and tall adj. yalı kazığı gibi
tall and graceful adj. sülün gibi
tall enough adj. yeterince uzun
tall as a post adj. direk gibi
as tall as adj. gibi uzun
tall and well-built adj. dalyan gibi
tall and handsome adj. uzun boylu ve yakışıklı
tall-stalked adj. uzun saplı (bitki)
tall-growing adj. ince uzun saplı (bitki)
tall-stalked adj. uzun sapı olan
Proverb
tall oaks from little acorns grow v. büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar
tall oaks from little acorns grow v. çok mütevazı şeyler büyük başarılara dönüşebilir
tall oaks from little acorns grow v. mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz
tall oaks from little acorns grow v. her şey başlangıçta küçüktür, zamanla büyüyüp serpilir
tall oaks from little acorns grow v. palamut büyür meşe olur
tall oaks from little acorns grow büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar
tall oaks from little acorns grow çok mütevazı şeyler büyük başarılara dönüşebilir
tall oaks from little acorns grow mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz
tall oaks from little acorns grow tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi
Colloquial
tall poppy [australia] n. maaşı yüksek veya ünlü kimse
a tall story n. abartılı hikaye
a tall story n. avcı palavrası
a tall order n. abartılı istek
a tall order n. gerçekleştirilmesi zor istek
a tall story n. inanılması güç hikaye
a tall tale n. palavra
a tall story n. palavra
tall drink n. kokteyl
tall drink n. uzun/büyük bardakta servis edilen az alkollü veya alkolsüz karışım
tall one n. uzun bir bardakta servis edilen sert içki
tall one n. uzun boylu kimse
tall one n. büyük boy alkollü içecek
tall one n. uzun bardakta içki
tall, dark, and handsome adj. uzun boylu
tall, dark, and handsome adj. esmer ve yakışıklı
tall, dark, and handsome adj. kadınlar için ideal olduğu düşünülen erkek tipini belirten ifade
that's a tall order expr. meşakkatli bir iş/görev
that's a tall order expr. meşakkatli bir rica/emir/istek
that's a tall order expr. yapması zor bir iş/görev
that's a tall order expr. yapması zor bir rica/emir/istek
that's a tall order expr. yerine getirmesi zor bir iş/görev
that's a tall order expr. yerine getirmesi zor bir rica/emir/istek
yay tall expr. bu uzunlukta/boyda
yay tall expr. bu yükseklikte
yay tall expr. yaklaşık/aşağı yukarı bu uzunlukta/boyda
yay tall expr. yaklaşık/aşağı yukarı bu yükseklikte
yea tall expr. bu uzunlukta/boyda
yea tall expr. bu yükseklikte
yea tall expr. yaklaşık/aşağı yukarı bu uzunlukta/boyda
yea tall expr. yaklaşık/aşağı yukarı bu yükseklikte
Idioms
tall order n. zor istek/iş
tall order n. zor görev
a tall order n. boyundan büyük iş
a tall drink of water n. boyu çok uzun kimse
a tall drink of water n. boyu çok uzun olan kimse
a tall story/tale n. inanılması zor hikaye
tall enough to hunt geese with a rake n. ortalamanın çok üzerinde boylu olan kimse
a tall drink of water n. sıkıcı tip
a tall drink of water n. sırık gibi uzun
a tall drink of water n. sıkıcı şey
a tall drink of water n. sırık gibi
long-tall-sally n. ince uzun kadın/genç kız
long-tall-sally n. uzun boylu kadın/genç kız
a tall poppy n. ayrıcalıklı kimse
a tall poppy n. imtiyazlı kimse
a tall poppy n. seçkin kimse
be tall in (one's) saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
be tall in the saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
be tall in (one's) saddle v. dimdik durmak
be tall in the saddle v. dimdik durmak
be tall in (one's) saddle v. yıkılmamak
be tall in the saddle v. yıkılmamak
be tall in (one's) saddle v. duruşunu bozmamak
be tall in the saddle v. duruşunu bozmamak
give someone a tall order v. birine zor bir iş vermek
walk tall v. başı dik olmak
walk tall v. başını dik tutmak
stand/walk tall v. dik durmak
head for tall timber v. kaçıp saklanmak/gizlenmek
head for the tall timber v. kaçıp saklanmak/gizlenmek
stand/walk tall v. kimseye boyun eğmemek
walk tall v. kendine güvenmek
tell a tall tale v. kuyruklu yalan söylemek
be a tall order v. meşakkatli olmak
be a tall order v. (yapması) çok zor olmak
be tall in one's saddle v. dimdik ayakta durmak
be tall in one's saddle v. dimdik durmak
be tall in one's saddle v. başını dik tutmak
be tall in one's saddle v. yıkılmamak
be tall in one's saddle v. onurunu kaybetmemek
be tall in one's saddle v. onurunu korumak
be tall in the saddle v. dimdik ayakta durmak
be tall in the saddle v. dimdik durmak
be tall in the saddle v. başını dik tutmak
be tall in the saddle v. yıkılmamak
be tall in the saddle v. onurunu kaybetmemek
be tall in the saddle v. onurunu korumak
ride tall in the saddle v. gururlu olmak/kalmak
ride tall in the saddle v. başı dik olmak/kalmak
ride tall in the saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
ride tall in the saddle v. dimdik durmak
ride tall in the saddle v. yıkılmamak
ride tall in the saddle v. duruşunu bozmamak
ride tall in one's saddle v. gururlu olmak/kalmak
ride tall in one's saddle v. başı dik olmak/kalmak
ride tall in one's saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
ride tall in one's saddle v. dimdik durmak
ride tall in one's saddle v. yıkılmamak
ride tall in one's saddle v. duruşunu bozmamak
sit tall in the saddle v. gururlu olmak/kalmak
sit tall in the saddle v. başı dik olmak/kalmak
sit tall in the saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
sit tall in the saddle v. dimdik durmak
sit tall in the saddle v. yıkılmamak
sit tall in the saddle v. duruşunu bozmamak
sit tall in one's saddle v. gururlu olmak/kalmak
sit tall in one's saddle v. başı dik olmak/kalmak
sit tall in one's saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
sit tall in one's saddle v. dimdik durmak
sit tall in one's saddle v. yıkılmamak
sit tall in one's saddle v. duruşunu bozmamak
sit tall in the saddle v. dik durmak
sit tall in the saddle v. duruşunu bozmamak
sit tall in the saddle v. yıkılmamak
sit tall in the saddle v. metin olmak
sit tall in the saddle v. dimdik durmak
sit tall in the saddle v. gururu elden bırakmamak
sit tall in the saddle v. heybetinden/görkeminden bir şey kaybetmemek
sit tall in one's saddle v. dik durmak
sit tall in one's saddle v. duruşunu bozmamak
sit tall in one's saddle v. yıkılmamak
sit tall in one's saddle v. metin olmak
sit tall in one's saddle v. dimdik durmak
sit tall in one's saddle v. gururu elden bırakmamak
sit tall in one's saddle v. heybetinden/görkeminden bir şey kaybetmemek
be in tall cotton v. başarılı olmak
be in tall cotton v. durumu iyi olmak
be in tall cotton v. tıkırında olmak
be in tall cotton v. keyfi yerinde olmak
be in tall cotton v. hali vakti yerinde olmak
be tall in the saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
be tall in the saddle v. dimdik durmak
be tall in the saddle v. yıkılmamak
be tall in the saddle v. duruşunu bozmamak
be tall in the saddle v. onurunu kaybetmemek
be tall in the saddle v. gururundan/saygınlığından ödün vermemek
be tall in the saddle v. metanetli olmak/durmak
be tall in the saddle v. başı dik olmak
be tall in one's saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
be tall in one's saddle v. dimdik durmak
be tall in one's saddle v. yıkılmamak
be tall in one's saddle v. duruşunu bozmamak
be tall in one's saddle v. onurunu kaybetmemek
be tall in one's saddle v. gururundan/saygınlığından ödün vermemek
be tall in one's saddle v. metanetli olmak/durmak
be tall in one's saddle v. başı dik olmak
take to the tall timber [us] v. gizlice kaçmak/sıvışmak
take to the tall timber [us] v. toz olmak
take to the tall timber [us] v. arazi olmak
take to the tall timbers [us] v. gizlice kaçmak/sıvışmak
take to the tall timbers [us] v. toz olmak
take to the tall timbers [us] v. arazi olmak
tall in the saddle adj. gururlu
tall in the saddle adj. mağrur
in tall cotton expr. başarılı
ten feet tall expr. boyu bir karış uzamış gibi
in tall cotton expr. durumu iyi
in tall cotton expr. hali vakti yerinde
tall timber expr. kuş uçmaz kervan geçmez taşrada/kırsalda olan yer
in tall cotton expr. keyfi yerinde
tall timbers expr. kuş uçmaz kervan geçmez taşrada/kırsalda olan yer
as tall as a maypole expr. minare kadar uzun
tall enough to hunt geese with a rake expr. sırık gibi uzun
as tall as a maypole expr. sırık kadar uzun
as tall as a maypole expr. sırık gibi
tall enough to hunt geese with a rake expr. tırmıkla kaz avlayacak kadar uzun
in tall cotton expr. tıkırında
it's a tall order expr. abartılı/zor bir istek
it's a tall order expr. gerçekleştirilmesi zor bir istek/görev
it's a tall order expr. meşakkatli bir görev
it's a tall order expr. yapması/yerine getirmesi çok zor bir istek/görev
ten foot tall and bulletproof expr. her şeyi yapabilecek kadar güçlü
ten foot tall and bulletproof expr. yenilmez
ten foot tall and bulletproof expr. durdurulamaz
Speaking
how tall are you? expr. boyun ne kadar?
how tall are you expr. boyun kaç
stand tall! expr. dik dur!
stand tall! expr. kimseye boyun eğme!
I am tall expr. uzun boyluyum
he was tall expr. uzun boyluydu
Law
estate tall n. mirası mümkün yararlanma hakkı
Technical
tall oil n. talol
Computer
tall adjust n. uzun ayarı
Automotive
tall deck engine n. yüksek blok yüzlü motor
Marine
tall ship n. eski tip yelkenli gemi
tall ship n. yüksek direğe veya direklere sahip yelkenli gemi
tall ship n. yüksek gemi
Medical
tall stature n. boy uzunluğu
Chemistry
tall oil n. çam sakızı
tall oil n. tall yağı
Botanic
tall bellflower (campanula americana) n. mavi beyaz çiçekler açan, amerika'ya özgü bir tür çan çiçeği
tall bilberry n. kuzey amerika'ya özgü, yenilebilir üzümsü mavi renkte meyveler veren bir bitki
tall buttercup n. avrupa'ya özgü, sarı çiçekleri olan çok yıllık bir bitki
tall crowfoot n. sarı çiçekler veren bir tür düğün çiçeği
tall cupflower (nierembergia frutescens) n. şili'ye özgü, mavi beyaz boru şeklinde çiçekleri olan bir süs bitkisi
tall fescue n. otlak ve meralarda yetişen, avrupa'ya özgü çok yıllık bir ot
tall field buttercup n. avrupa'ya özgü, sarı çiçekleri olan çok yıllık bir bitki
tall gallberry holly n. her daim yeşil bir çalı türü
tall goldenrod n. bir tür altınbaşak
tall sunflower n. abd'nin orta kesimlerinde ve doğusunda yetişen büyük çiçekli ve yenilebilir tohumlara sahip çok yüksek ve çok yıllık bir bitki
tall mallow n. ebegümeci
tall sunflower n. uzun günebakan
tall white violet n. kalp şeklinde yaprakları ve beyaz çiçekleri olan bir kuzey amerika bitkisi
tall yellow-eye (xyris operculata) n. sarı süsen
tall bellflower (campanula americana) n. kuzey amerika çançiçeği
tall white violet n. kanada menekşesi
tall boneset n. beyaz yılan kökü
tall boneset n. eupatorium rugosum
tall buttercup n. acı düğün çiçeği
tall crowfoot n. acı düğün çiçeği
tall field buttercup n. acı düğün çiçeği
tall buttercup n. özellikle kuzey amerika'nın doğusunda yaygın yetişen, baharda çiçekler açan çok yıllık düğün çiçeği
tall crowfoot n. özellikle kuzey amerika'nın doğusunda yaygın yetişen, baharda çiçekler açan çok yıllık düğün çiçeği
tall field buttercup n. özellikle kuzey amerika'nın doğusunda yaygın yetişen, baharda çiçekler açan çok yıllık düğün çiçeği
tall cupflower (nierembergia frutescens) n. şili'ye özgü, mavi beyaz boru şeklinde çiçekleri olan bir süs bitkisi
tall tumblemustard n. uzun meyveli bülbül otu
tall tumblemustard n. avrupa'da yetişen pennatifit yaprakları olan uzun boylu bir ot
tall mustard n. uzun meyveli bülbül otu
tall mustard n. avrupa'da yetişen pennatifit yaprakları olan uzun boylu bir ot
tall sisymbrium n. uzun meyveli bülbül otu
tall sisymbrium n. avrupa'da yetişen pennatifit yaprakları olan uzun boylu bir ot
tall hedge mustard n. uzun meyveli bülbül otu
tall hedge mustard n. avrupa'da yetişen pennatifit yaprakları olan uzun boylu bir ot
tall ragweed n. bazı yaprakları derin ve palmiye yaprağı şeklinde olan kaba bir tek yıllık bitki
tall oat grass n. alaca saz
tall meadow grass n. alaca saz
tall mallow n. ebegümeci
tall thimbleweed (anemone virginiana) n. kuzey amerika'nın iç ve doğu kesimlerinde yetişen bir yüksük otu
tall oat grass (arrhenatherum elatius) n. yüksek çayır yulafı
tall oat grass (arrhenatherum elatius) n. avrasya'da yol kenarlarında, otlaklarda ve çayırlarda yetişen yulafa benzer kaba çok yıllık bir ot
tall meadow grass n. yüksek çayır yulafı
tall meadow grass n. avrasya'da yol kenarlarında, otlaklarda ve çayırlarda yetişen yulafa benzer kaba çok yıllık bir ot
tall meadow oat n. yüksek çayır yulafı
tall meadow oat n. avrasya'da yol kenarlarında, otlaklarda ve çayırlarda yetişen yulafa benzer kaba çok yıllık bir ot
tall milkweed (asclepias exaltata) n. abd'nin doğusunda yetişen bir ipek otu
tall buttercup (ranunculus acris) n. turnaayağı
tall buttercup (ranunculus acris) n. kurbağaotu
tall buttercup (ranunculus acris) n. girit lalesi
tall buttercup (ranunculus acris) n. sütlüce otu
tall buttercup (ranunculus acris) n. çayır düğünçiçeği
tall crowfoot (ranunculus acris) n. turnaayağı
tall crowfoot (ranunculus acris) n. kurbağaotu
tall crowfoot (ranunculus acris) n. girit lalesi
tall crowfoot (ranunculus acris) n. sütlüce otu
tall crowfoot (ranunculus acris) n. çayır düğünçiçeği
tall field buttercup (ranunculus acris) n. turnaayağı
tall field buttercup (ranunculus acris) n. kurbağaotu
tall field buttercup (ranunculus acris) n. girit lalesi
tall field buttercup (ranunculus acris) n. sütlüce otu
tall field buttercup (ranunculus acris) n. çayır düğünçiçeği
tall hawkweed n. avrupa menşeli olup sonradan abd'nin kuzeydoğusuna yayılmış olan zararlı bir farekulağı
tall hawkweed n. kuzeydoğu abd'de yetiştirilen avrupa kökenli bir farekulağı bitkisi
tall huckleberry n. amerika'ya özgü ekşi meyveli bir yaban mersini
tall mallow n. büyük ebegümeci
tall mallow n. avrupa'ya özgü, pembemsi mor çiçekleri olan ebegümecigiller familyasına mensup çok yıllık bir bitki
tall lettuce n. dikenli marula benzeyip dikenleri olmayan uzun boylu bir kuzey amerika bitkisi
Hunting
dove tall n. kumru kuyruğu diye tabir edilen arpacık türü
Basketball
tall blacks n. yeni zelanda basketbol milli takımı
Slang
tall boy n. 500 ile 700 ml olarak servis edilen büyük boy bira bardağı
tall poppies n. başarılı kimseler
tall poppy syndrome n. başarılı insanları eleştirme eğilimi