means - Turco Inglés Diccionario
Historia

means

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "means" en diccionario turco inglés : 29 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
means n. araç
means n. vasıta
General
means n. vesile
means n. bir sonuca ulaşmak için kullanılan şey
means n. imkan
means n. varlık
means n. vasıta
means n. kolaylık
means n. zenginlik
means n. çare
means n. gelir
means n. vesait
means n. servet
means n. araç
means n. yol
means n. para
means n. olanak
means n. yöntem
Trade/Economic
means n. araç
means n. araçlar
means n. para
means n. servet
means n. varlık
means n. vesile
Technical
means n. araç
means n. yöntem
means yol
Math
means n. içler
Linguistics
means n. aracı

Significados de "means" con otros términos en diccionario inglés turco: 417 resultado(s)

Inglés Turco
General
means of transport n. ulaşım aracı
indirect means n. dolambaçlı yol
a man of means n. han hamam sahibi
means of transportation n. vesait
means of subsistence n. geçim yolu
means of propulsion n. ilerleme yolu
means of transport n. taşıtlar
means of production n. üretim araçları
means of subsistence n. nafaka
national technical means n. ulusal teknik imkanlar
ways and means n. bir işi başarı ile yapmanın yolları
peaceful means n. barışçı yollar
means of existence n. geçim kaynağı
means to an end n. vasıta
means of transport n. ulaşım araçları
means to an end n. araç
other means n. diğer araçlar
lack of means n. çaresizlik
a means of expression n. ifade aracı
means of transport n. bazı ulaşım araçları
means of livelihood n. geçim yolu
means of transportation n. ulaşım imkanları
means of transport n. ulaşım imkanları
sufficient safety means n. yeterli güvenlik önlemleri
comparable means of communication n. benzer iletişim araçları
means to an end n. başarıyı getiren hamle
means to an end n. hedefe yönelik davranış
means to an end n. sonuca götüren adım
means to an end n. amaca ulaştıran adım
multinational technical means n. çok uluslu teknik imkanlar
means of egress n. (yangından vb) kaçış yolları
one with limited financial means n. maddi olanağı kısıtlı
ends and means n. amaçlar ve araçlar
man of means n. varlıklı/zengin adam
person of means n. imkan sahibi kimse
means of living n. geçim kaynağı
means of transportation n. taşıma(cılık) araçları
means of transportation n. taşıma araçları
means of transportation n. taşımacılık araçları
financial means n. mali imkan
the means of dealing with n. ile mücadele araçları
a means of identification n. kimlik belgesi
a means of identification n. bir kişiyi tanımlamak için tek başına veya diğer bilgilerle birlikte kullanılabilecek isim veya numara
primary means n. ana araç
have a means of gaining advantage with v. nüfuzu olmak (bir kurumda vb)
find the means v. çare bulmak
be within one's means v. harcı olmak
use forcible means v. kuvvet kullanmak
use as a means of v. araç olarak kullanmak
filter by means of suction v. emerek süzmek
filter by means of suction v. emerek filtre etmek
work with limited means v. sınırlı araçlarla çalışmak
use every means possible v. mümkün olan her çareye başvurmak
use every means possible v. tüm yolları denemek
use every means possible v. mümkün olan her aracı kullanmak
use every means possible v. mümkün olan her yola başvurmak
use illegal means v. yasal olmayan yollara başvurmak
use every means available to help someone v. birine yardım etmek için tüm imkanlarıyla seferber olmak
use every means available v. tüm olanakları seferber etmek
use every means available v. tüm imkanları seferber etmek
settle a conflict by peaceful means v. sulh yolu ile çözmek
settle a conflict by peaceful means v. sulh yoluyla çözmek
means-test v. devlet desteği için başvuran kişinin mali durumuna yönelik araştırma yapmak
means-test v. devlet desteği için başvuran kişinin mali durumuna yönelik araştırma gerektirmek
means-test v. devlet desteği başvurusunda mali duruma yönelik teste tabi olmak
of moderate means adj. orta halli
by no means unique adj. benzersizlikten uzak
of/having limited means adj. maddi olanağı kısıtlı
of little means adj. dar gelirli
of little means adj. fakir
of little means adj. yoksul
by no manner of means adv. hiçbir şekilde
by some means or other adv. şu veya bu şekilde
by fair means adv. hilesiz
by any means adv. ne pahasına olursa olsun
by devious means adv. el altından
by all manner of means adv. her halukarda
by fair means adv. doğrulukla
by means of adv. yardımıyla
by natural means adv. doğal nedenlerle
by no manner of means adv. asla
by all means adv. elbette
by no means adv. asla
by devious means adv. gizlice
by some means or other adv. herhangi bir şekilde
by means of adv. kanalıyla
by no manner of means adv. hiçbir zaman
by good means adv. iyilikle
by no means adv. hiçbir şekilde
by means of adv. yoluyla
by all manner of means adv. her halde
by any means adv. ne şekilde olursa olsun
by any means adv. her ne şekilde olursa olsun
by this means adv. bu suretle
by any means adv. hiç
by any means adv. ne yapıp yapıp
by any means adv. herhangi bir suretle
by no means adv. kesinlikle
by means of adv. sayesinde
by means of adv. aracılığıyla
by no means adv. hiç değil
by means of adv. sureti ile
by fair means adv. dürüst şekilde
by means adv. şekilde
by all means adv. aşikar olarak
by this means adv. bu sayede
by other means than adv. -den başka yollarla
by any means adv. ne sebeple olursa
by no means adv. hiçbir suretle
by all means adv. şüphesiz
by means of adv. suretiyle
by no means adv. katiyen
as a means adv. bir araç olarak
by other means adv. başka yollarla
by all means adv. muhakkak
by any means adv. her veçhile
by no manner of means adv. katiyen
by all manner of means adv. muhakkak
by violent means adv. cebren
by violent means adv. şiddetle
by means of adv. marifetiyle
by means of adv. vasıtasıyla
by no means universal adv. evrensel olmaktan uzak
by no means universal adv. evrensellikten uzak
by this means adv. bu biçimde
by this means adv. şu şekilde
through legal means adv. yasal yollardan
through legal means adv. yasal yoldan
by all means of transportation adv. her tür taşıma aracıyla/yöntemiyle/olanağıyla
by any means necessary adv. mümkün mertebe
by artificial means adv. suni yollarla
by all manner of means adv. her hâlükârda
by any means necessary adv. her türlü yola başvurarak
by means of prep. ile
as a means of prep. yoluyla
by means of prep. vasıtasıyla
by any manner of means expr. herhangi bir şekilde
by any manner of means expr. herhangi bir yolla
Phrasals
govern by means of v. ile yönetmek
govern by means of v. yoluyla yönetmek
send (someone or something) by (some means) v. (birini/bir şeyi bir şey) yoluyla göndermek
send (someone or something) by (some means) v. (birini/bir şeyi bir şey) aracılığıyla göndermek
Phrases
the end justifies the means n. amaç aracı meşru kılar
a means rather than an end n. amaç değil araç
a means to an end expr. araçlar amaçlar içindir
by means of computer expr. bilgisayar yardımıyla
this means that expr. bunun anlamı şudur ki
this means that expr. bu şu anlama geliyor
this means expr. bu demek oluyor ki
this means that expr. bu demektir ki
by means of this expr. bunun sayesinde
without means expr. çaresiz
so it means that expr. demek oluyor ki
that means expr. demek oluyor ki
it means that expr. demek ki
within one's means expr. gelirine uygun bir şekilde
through legal means expr. hukuki yoldan
through legal means expr. hukuki yollardan
within the means expr. kudreti dahilinde
through one's own means expr. kendi imkanlarıyla
with one's own means expr. kendi imkanlarıyla
only means of escape expr. tek kaçış yolu
Proverb
the end justifies the means iyi niyetle söylenen yalan mubahtır
cut your cloth according to your means ayağını yorganına göre uzat
cut cloth according to means ayağını yorganına göre uzat
the ends justify the means hedefe giden her yol mubahtır
silence means consent sükut ikrardan gelir
silence means consent sessiz kalmak kabul etmektir
silence means consent bir şeye itiraz etmezsen onu desteklediğin zannedilir
silence means consent susmak kabul etmek demektir
the end justifies the means amaca giden her yol mubahtır
any time means no time belirsiz bir zaman hiçbir zaman demektir
any time means no time zamanı belli olmayan şey hiçbir zaman yapılmaz
any time means no time sürüncemede bırakılan şey hiçbir zaman yapılmaz
Colloquial
by all available means v. mevcut olan bütün imkanları kullanarak
by means of prep. dolayı
by no means expr. asla
not by any means expr. asla
by any means necessary expr. eldeki tüm imkanları kullanarak
not by any means expr. hiçbir şekilde
by all means expr. hayhay
by no means expr. hiçbir surette
not by any means expr. hiçbir surette
by any means necessary expr. her türlü yola başvurarak
by all available means expr. her türlü yola başvurarak
by all means expr. elbette ki
by all available means expr. eldeki tüm imkanları kullanarak
by no means expr. hiçbir şekilde
by means of expr. nedeniyle
by any means expr. öyle ya da böyle
by any means necessary expr. mevcut olan bütün imkanları kullanarak
by means of expr. sayesinde
by all means expr. şüphesiz
water means life expr. su hayattır
by all means expr. tabiatıyla
by means of expr. yüzünden
yes means yes expr. ancak evet derse rızası vardır
yes means yes expr. evet demediği sürece rızası yoktur
no means no expr. hayır diyorsa hayır
no means no expr. hayır, hayır demektir
no means no expr. hayır diyorsa istemiyor demektir
no means no expr. hayır demek rızası yok demektir
no means no expr. hayır dediği sürece rızası yok demektir
Idioms
a man/woman of means n. çok parası olan kimse
a man/woman of means n. para babası
a means to an end n. bir amaca giden yol
a means to an end n. bir amaca hizmet eden şey
(be) a means to an end n. amaca götüren bir araç (olmak)
(be) a means to an end n. amaca ulaştıracak bir yol (olmak)
(be) a means to an end n. bir amaca hizmet eden bir şey (olmak)
live within one's means v. ayağını yorganına göre uzatmak
live beyond one's means v. kazandığından çok para harcamak
live beyond means v. kazandığından çok para harcamak
live beyond means v. harcamaları kazancını aşmak
live beyond/within your means v. kazandığından çok/kazandığı kadar harcamak
live beyond/within your means v. harcamaları kazancını aşmak/ayağını yorganına göre uzatmak
live within means v. ayağını yorganına göre uzatmak
this means war expr. bu bir savaş ilanıdır
by fair means or foul expr. hangi araçla olursa olsun
by fair means or foul expr. her yolu deneyerek
by fair means or foul expr. her ne pahasına olursa olsun
beyond one's means expr. imkanlarının ötesinde
beyond the means of somebody expr. imkanlarının ötesinde
by fair means or foul expr. nasıl olursa olsun
by fair means or foul expr. ne pahasına olursa olsun
by fair means or foul expr. öyle ya da böyle
by fair means or foul expr. ne yapıp edip
beyond (one's) means expr. (birinin) imkanlarını/gücünü aşan
beyond (one's) means expr. (birinin) maddi olanaklarının ötesinde/üstünde
beyond means expr. imkanlarının ötesinde
beyond means expr. imkanlarını/gücünü aşan
beyond means expr. maddi olanaklarının ötesinde/üstünde
by all means expr. her şekilde
by all means expr. her halükarda
by all means expr. ne olursa olsun
by all means expr. her pahasına
by all means expr. ne pahasına olursa olsun
by all means of expr. muhakkak
by all means of expr. her halde
by all means of expr. her halükarda
by all means of expr. her şekilde
by all means of expr. her pahasına
by all means of expr. her tür taşıma aracıyla/yöntemiyle/olanağıyla
by all means of (something) expr. (bir şeyin) her yolunu/yöntemini deneyerek
by all means of (something) expr. (bir şeyin) her yolunu/yöntemini kullanarak
by all means of (something) expr. (bir şeyi) mümkün olan her şekilde deneyerek
by all means of (something) expr. (bir şeyin) mümkün olan her yoluyla/yöntemiyle
by means of (something) expr. (bir şey) sayesinde
by means of (something) expr. (bir şey) yardımıyla
by means of (something) expr. (bir şey) yoluyla
by means of (something) expr. (bir şey) suretiyle
by means of something expr. bir şey yardımıyla
by means of something expr. bir şey aracılığıyla
by means of something expr. bir şey vasıtasıyla
of course, you know this means war! expr. bu kesinlikle savaş ilanıdır!
of course, you know this means war! expr. bu alenen savaş ilan etmektir!
of course, you know this means war! expr. bu savaşa giriyoruz demektir!
of course, you realize this means war! expr. bu kesinlikle savaş ilanıdır!
of course, you realize this means war! expr. bu alenen savaş ilan etmektir!
of course, you realize this means war! expr. bu savaşa giriyoruz demektir!
Speaking
you don't even know what love means expr. aşkın ne demek olduğunu bilmiyorsun bile
can you tell me what it means? expr. bana bunun ne anlama geldiğini söyleyebilir misin?
I don't think it means anything expr. bir anlamı olduğunu sanmıyorum
I don't know what that means expr. bu ne anlama geliyor bilmiyorum
I wonder what that means expr. bunun ne anlama geldiğini merak ediyorum
you know what that means? expr. bu ne anlama geliyor biliyor musun?
do you know what that means? expr. bunun anlamını biliyor musun?
which means expr. bu demek oluyor ki
do you know what this means? expr. bunun ne demek olduğunu biliyor musun?
do you understand what that means? expr. bunun anlamını biliyor musunuz?
your support means a lot to me expr. desteğiniz benim için çok şey ifade ediyor.
that's exactly what it means expr. işte tam olarak bu demek
it means nothing to them expr. onlar için hiçbir anlamı yok
I know what it means expr. ne demek olduğunu biliyorum
by no means expr. kesinlikle
for whatever that means expr. ne anlama geliyorsa artık
not by any means expr. kesinlikle
what do you think it means? expr. ne anlama geliyor dersin?
what do you think it means? expr. sence ne anlama geliyor?
that means she's eating expr. bu yemek yediği anlamına gelir
that means he's eating expr. bu yemek yediği anlamına gelir
by no means expr. tabi ki hayır
Trade/Economic
living beyond the means n. borçla yaşama
means of exchange means n. değişim aracı
means of exchange n. değiş tokuş vasıtası
ways and means n. geliri çoğaltma usulleri
means of livelihood n. geçim kaynağı
means of existence n. geçim kaynağı
means of support n. geçim vasıtaları
means of support n. geçim araçları
donation fees collected by means of gsm companies n. gsm şirketleri marifetiyle toplanan bağış bedelleri
available means n. her an paraya dönüştürülebilecek şeyler
living beyond the means n. imkanlarının ötesinde yaşama
meta-means n. kapitalizmin tüketimi kolaylaştırmak için kullandığı tüketim araçları
sufficient means n. kafi vasıtalar
financial means n. mali olanaklar
means of exchange means n. mübadele aracı
pecuniary means n. nakdi araç
means of conveyance n. nakil vasıtaları
means of exchange n. mübadele vasıtası
means of transport n. nakil aracı
means of transport n. nakil vasıtaları
means of conveyance n. nakil aracı
means of conveyance n. nakil vasıtası
inspecting means of transport n. nakil araçlarının kontrolü
means-end chain theory n. neden-sonuç zinciri teorisi
private means n. özel gelirler
means of payment n. ödeme araçları
pecuniary means n. ödeme aracı
ways and means n. para bulma araçları
means of purchase n. satın alma aracı
other means n. suveri saire
means of transport n. taşıma araçları
means of conveyance n. taşıma aracı
means of conveyance n. taşıt
means of conveyance n. taşıma vasıtası
means of transport n. taşıtlar
transportation means n. taşıma araçları
means of stimulus n. teşvik araçları
means of production n. üretim aracı
production means n. üretim araçları
means of transport n. ulaşım olanakları
means of production n. üretim araçları
means of production n. üretim araçları
means of transport n. ulaşım imkanları
unlawful means n. yasal olmayan yollar
affidavit of means n. yeminli mal bildirimi
sufficient means n. yeterli araçlar
local means n. yerli imkan
ways and means n. yollar ve araçlar
ways and means n. abd temsilciler meclisi'nin tüm mali mevzuatı denetleyen bir komitesi
ways and means committee n. geliri arttıracak poliçelere ilişkin abd temsilciler meclisi'ne tavsiyelerde bulunan bir daimi komite
possess ample means v. geniş imkanlara sahip olmak
without means adj. araçsız
without means adj. vasıtasız
Law
delivery of means of proof n. esbabı sübutiyenin teslimi
means of proof n. esbabı subutiye
delivery of means of proof n. esbabı sübutlyenin teslimi
means of livelihood n. geçim kaynağı
unlawful means n. gayrimeşru yollar
means of appeal n. itiraz (temyize gitme) yolları
law on regulation of publications on the internet and suppression of crimes committed by means of such publications n. internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanun
unlawful means n. kanunsuz yollar
limited means n. mahdut imkanlar
means of defence n. müdafaa araçları
offense committed by means of publication n. neşir vasıtasıyla işlenen suç
felonies against means of transportation and communication n. nakliye ve muhabere vasıtaları aleyhinde cürümler
committing crime by means of publication n. neşir vasıtası ile suç işleme
means of defence n. savunma vasıtaları
limited means n. sınırlı sorumluluklar
limited means n. sınırlı imkanlar
means of appeal n. temyiz yolları
unlawful means n. yasal olmayan yollar
unlawful means n. yasa dışı yollar
illegally use the state's financial means v. devletin kasasını soymak
by means of deduction expr. tevkifat yoluyla
monetary means expr. parasal yollar(la)
Politics
means standards n. araç standartlar
means-tested benefit n. bütçe hesaplı yardım
means test n. devlet desteği için başvuran kişinin mali durumunu ortaya koymaya yönelik bir araştırma
means testing n. devlet desteği için başvuran kişinin mali durumunu ortaya koymaya yönelik bir araştırma
diplomatic means n. diplomatik yol
broadcasting by wireless means n. kablosuz vasıtalarla yayınlama
european agreement concerning programme exchanges by means of television films n. televizyon filmleri yoluyla program değişimlerini içeren avrupa sözleşmesi
Tourism
transportation means n. ulaştırma aracı
Technical
determination of indentation hardness by means of a durameter n. batma sertliğinin durometre ile tayini
measurement of hardness by means of a barcol impressor n. barcol sertlik cihazıyla sertlik ölçümü
determination of indentation hardness by means of a durometer n. batma sertliğinin durometre ile belirlenmesi
means of connecting n. bağlantı elemanı
measurement of fluid flow by means of pressure differential devices in circular cross-section conduits n. dairesel kesitli kanallarda farklı basınç cihazları ile akımın ölçülmesi
permanent means of access n. daimi erişme vasıtaları
means of verification n. doğrulama araçları
physical means n. fiziki araçlar
fixed means of access between two levels n. iki seviye arasındaki sabit erişme vasıtaları
acceptable means of compliance n. kabul edilebilir uygunluk araçları
mechanical means n. mekanik yollar
automatic sampling by mechanical means n. mekanik araçlarla otomatik numune
means of containment n. muhafaza/taşıma araçları
explosion detection and suppresion means n. patlama algılama ve bastırma yolları
determination of the slip resistance by means of the pendulum tester n. pandül deney donanımıyla kayma direncinin belirlenmesi
control of film processing by means of reference values n. referans değerler vasıtasıyla film banyo işlemlerinin kontrolü
radioactive and non-radioactive means n. radyoaktif ve radyoaktif olmayan vasıtalar
drainage of fluids by means of gravity or negative pressure n. sıvıların yer çekimi veya negatif basınç yoluyla dışarı alınımı
standardized means n. standartlaşmış ortalama
range/splitter type means n. vites serisi
range/splitter type means n. yavaş-hızlı vites
means of dissemination n. yayım araçları
determining transformation temperature of a glass by means of the thermal expansion method n. camın dönüşüm sıcaklığının termal genleşme metodu ile tayini
bonded together by chemical or mechanical means adj. kimyasal veya mekanik yollarla birbirine bağlanmış
by means of prep. vasıtasıyla
Computer
press means n. basma anlamı
Aeronautic
means of aerial transportation n. hava taşıma vasıtaları
Marine
means of transportation on sea n. deniz taşıma vasıtaları
means of sea transportation n. deniz taşıma araçları
Medical
available means in the hospital n. hastanenin olanakları
available means in the hospital n. hastanedeki mevcut olanaklar
Psychology
means-ends analysis n. araç-amaç analizi
Food Engineering
monitoring of temperatures in the means of transport, warehousing and storage of quickfrozen foodstuffs intended for human consumption n. kişiler tarafından tüketimi öngörülen hızlı dondurulmuş gıda maddelerinin depolanması, muhafazası ve taşınması esnasındaki sıcaklıkların izlenmesi
determination of wet gluten content by mechanical means n. mekanik yollarla yaş gluten içeriğinin tayini
Statistics
unweighted means method n. ağırlıklandırılmamış ortalamalar yöntemi
k-means clustering n. k-ortalamalar kümesi
comparison of means n. ortalamaların mukayesesi
additivity of means n. ortalamaların toplanabilirliği
comparison of means n. ortalamaların karşılaştırılması
Chemistry
chemical means n. kimyasal yollar
Botanic
means grass n. köksapları yer altından sürünerek yayılan ve yem olarak yetiştirilen çok yıllık bir ot
means grass n. süpürge darısı
Military
deception means n. aldatma araçları
multi means n. çok vasıtalı
means of communications n. haberleşme vasıtaları
means of information collection n. haber toplama vasıtaları
means of communications n. iletişim araçları
administrative means n. idari araçlar
means of signal communication n. muhabere vasıtaları
nuclear delivery means n. nükleer atış vasıtaları
technical means n. teknik araçlar
means of transport n. ulaştırma vasıtaları