line - Turc Anglais Dictionnaire

line

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "line" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 197 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
line n. satır
Our group is going to support this report from the first line to the last.
Grubumuz bu raporu ilk satırından son satırına kadar destekleyecektir.

More Sentences
line n. hat
I keep calling, but the line is always busy.
Sürekli arıyorum ama hat hep meşgul.

More Sentences
line n. çizgi
She drew curvy lines on the side of her notebook.
Defterinin kenarına kıvrımlı çizgiler çizdi.

More Sentences
line n. sıra
The first line is the completion of the 1994-1999 programmes.
İlk sırada 1994-1999 programlarının tamamlanması yer almaktadır.

More Sentences
line n. kuyruk
There was a long line in front of the post office.
Postanenin önünde uzun bir kuyruk vardı.

More Sentences
line v. astarlamak
This jacket is lined with silk.
Bu ceket ipekle astarlanmıştır.

More Sentences
General
line n. olta
He reeled up the fishing line as soon as the cork bobbed up and down.
Mantar aşağı yukarı sallanır sallanmaz oltayı sardı.

More Sentences
line n. ip
She hung the washing on the line.
Çamaşırları ipin üzerine astı.

More Sentences
line n. hiza
This minority too came into line and that is why we are at the point we are today, in optimistic mode.
Bu azınlık da hizaya geldi ve bu yüzden bugün bulunduğumuz noktada, iyimser moddayız.

More Sentences
line n. seri
She designed a new line of children's apparel.
Yeni bir çocuk kıyafeti serisi tasarladı.

More Sentences
line n. yol
I got off the bus at the end of the line.
Yolun sonunda otobüsten indim.

More Sentences
line n. kuyruk
There was a long line in front of the post office.
Postanenin önünde uzun bir kuyruk vardı.

More Sentences
line n. silsile
I think that the same line of reasoning is applied to the Commission's civil service.
Aynı mantık silsilesinin Komisyon'un kamu hizmeti için de geçerli olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
line n. sıra
The first line is the completion of the 1994-1999 programmes.
İlk sırada 1994-1999 programlarının tamamlanması yer almaktadır.

More Sentences
line n. soy
I come from a long line of doctors.
Uzun bir doktor soyundan geliyorum.

More Sentences
line n. şekil
At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up.
Otobüs durağında insanlar düzgün şekilde sıraya girmiş bekliyorlardı ama otobüs durur durmaz sıra dağıldı.

More Sentences
line n. çizgi
She drew curvy lines on the side of her notebook.
Defterinin kenarına kıvrımlı çizgiler çizdi.

More Sentences
line n. dizi
This film is the latest of a long line of dramas that he has directed.
Bu film, yönetmenliğini yaptığı uzun bir dizi dramanın sonuncusu.

More Sentences
line n. dize
Can you quote a line of Hamlet?
Hamlet'ten bir dize alıntılayabilir misin?

More Sentences
line n.
This is the bottom line.
İşin özeti budur.

More Sentences
line n. saf
The vet is in the front line of surveillance for indigenous and exotic diseases.
Veteriner hekim, yerli ve egzotik hastalıkların gözetiminde ön saflarda yer almaktadır.

More Sentences
line n. boru
My fuel line broke.
Yakıt borum kırıldı.

More Sentences
line n. replik
She helped him memorize his lines.
Repliklerini ezberlemesine yardım etti.

More Sentences
line n. yaklaşım
The prosecutor decided to try a different line of argument.
Savcı farklı bir yaklaşım denemeye karar verdi.

More Sentences
line n. cephe
The wounded soldier refused to leave the front line.
Yaralı asker cepheden ayrılmayı reddetti.

More Sentences
line n. sınır
They drove towards the state line.
Eyalet sınırına doğru gittiler.

More Sentences
line n. savunma hattı
We attempted to break the enemy's lines of defense.
Düşmanın savunma hatlarını kırmaya çalıştık.

More Sentences
line n. muhakeme tarzı
I reject a line of reasoning of this kind.
Bu tür bir muhakeme tarzını reddediyorum.

More Sentences
line n. tutum
We all supported the president's line on security.
Hepimiz başkanın güvenlik konusundaki tutumunu destekledik.

More Sentences
line n. doğrultu
We have therefore supported amendments along these lines, especially Amendment 27.
Bu nedenle bu doğrultudaki değişiklikleri, özellikle de Değişiklik 27'yi destekledik.

More Sentences
line n. (yüzde) çizgi
She approached a mirror and examined the deep lines on her face.
Bir aynaya yaklaşıp yüzündeki derin çizgileri inceledi.

More Sentences
line n. (otobüs vb.) hat
Take the line to the city center.
Şehir merkezine giden hattı kullanın.

More Sentences
line n. (iltisak) hattı
They are extending another branch line to the south coast.
Güney sahillerine bir iltisak hattı daha uzatıyorlar.

More Sentences
line n. kademe
Further instructions will be communicated down the line of command.
Diğer talimatlar komuta kademesine iletilecektir.

More Sentences
line n. aile
He comes from a long line of doctors.
Kendisi köklü bir doktor aileden geliyor.

More Sentences
line n. (iş) kolu
There is a lot of traveling required in his line of business.
İş kolunun gereği olarak çok fazla seyahat etmesi gerekiyor.

More Sentences
line n. kokain
He sniffed a line with a 100-dollar bill.
Yüz dolarlık bir banknotla kokaini burnuna çekti.

More Sentences
line v. doldurmak
He's lining his pockets while soldiers are massacred for a cause that is lost.
Kaybolmuş bir dava uğruna askerler katledilirken o ceplerini dolduruyor.

More Sentences
line v. dizmek
The teacher lined the children up in order of height.
Öğretmen boy sırasına göre çocukları sıraya dizdi.

More Sentences
line v. (içini) kaplamak
I lined the box with soft towels.
Kutuyu yumuşak havlularla kapladım.

More Sentences
line v. (yanını) … ile kaplamak
The road was lined with tall willow trees.
Yolun yanı uzun söğüt ağaçlarıyla kaplıydı.

More Sentences
Telecom
line n. hat
I keep calling, but the line is always busy.
Sürekli arıyorum ama hat hep meşgul.

More Sentences
line n. satır
Our group is going to support this report from the first line to the last.
Grubumuz bu raporu ilk satırından son satırına kadar destekleyecektir.

More Sentences
Textile
line v. astarlamak
This jacket is lined with silk.
Bu ceket ipekle astarlanmıştır.

More Sentences
Automotive
line n. dizi
This film is the latest of a long line of dramas that he has directed.
Bu film, yönetmenliğini yaptığı uzun bir dizi dramanın sonuncusu.

More Sentences
line n. hat
I keep calling, but the line is always busy.
Sürekli arıyorum ama hat hep meşgul.

More Sentences
Marine
line n. halat
The boat was tied with a short line.
Tekne kısa bir halatla bağlıydı.

More Sentences
Math
line n. çizgi
She drew curvy lines on the side of her notebook.
Defterinin kenarına kıvrımlı çizgiler çizdi.

More Sentences
line n. doğru
Geometry is based on points, lines and planes.
Geometri noktalar, doğrular ve düzlemler üzerine kuruludur.

More Sentences
Military
line n. saf
The vet is in the front line of surveillance for indigenous and exotic diseases.
Veteriner hekim, yerli ve egzotik hastalıkların gözetiminde ön saflarda yer almaktadır.

More Sentences
Sport
line n. çizgi
She drew curvy lines on the side of her notebook.
Defterinin kenarına kıvrımlı çizgiler çizdi.

More Sentences
Slang
line n. kokain
He sniffed a line with a 100-dollar bill.
Yüz dolarlık bir banknotla kokaini burnuna çekti.

More Sentences
General
line n. desen
line n. nesep
line n. perese
line n. pusula
line n. bilgi
line n. demiryolu hattı
line n. mısra
line n. kısa mektup
line n. sicim
line n. kablo
line n. belirli bir cins mal
line n. not
line n. tabur
line n. meşguliyet
line n. martaval
line n. telefon hattı
line n. yöntem
line n. vapur şirketi
line n. hizmet
line n. çığır
line n. doğru çizgi
line n. sülale
line n. meslek
line n. tarik
line n. hat (telefon/telgraf/tren/gemi vb için)
line n. tahril
line n. çizik
line n. kısım
line n. saha
line n. iplik
line n. masal
line n. ton
line n. devre
line n. uğraşı
line n. eksen
line n. istiva hattı
line n. alan
line n. ümit
line n. strateji
line n. rol
line n. taktik
line n. rol
line n. hareket biçimi
line n. ikna edici söz
line n. ölçme ipi
line n. fırça darbesi
line n. mülk sınırı
line n. savaş düzeni
line n. uzun elyaf
line n. düşünce dizisi
line n. nizam
line n. savaş düzeni
line n. hudut
line n. iz
line n. ray
line n. oyuncunun ezberlemesi gereken bölüm
line n. düşünce dizisi
line n. oyuncunun ezberlemesi gereken bölüm
line n. düşünce dizisi
line n. düzen
line n. meşgale
line n. olta ipi
line n. müdafaa hattı
line n. çevre çizgisi
line n. durum
line n. uyuşma
line n. ahenk
line n. istikamet
line n. uzlaşma
line n. meslek dalı
line v. çizgi çizmek
line v. astar kaplamak
line v. kaplamak
line v. çizgilerle göstermek
line v. çizgi çekmek
line v. kırıştırmak
line v. çizmek
line v. sıralamak
line v. içini kaplamak
line v. (ip ile) ölçmek
line v. hizaya sokmak
line v. göz kalemi ile çekmek
line v. arşınlamak
line v. çizgilerle dolmak
line v. çizgilerle doldurmak
line v. astar veya kaplama görevi görmek
line v. dış yüzeyini kaplamak
line v. dışını örtmek
line v. içini doldurmak
line v. insanları veya nesneleri güvenlik amacıyla bir şeyin kenarına yerleştirmek
line v. ilave yaparak güçlendirmek
line v. kuvvetlendirmek
line v. (kitabı) dikip düzenledikten sonra genellikle sırt kısmını kaplayarak güçlendirmek
line v. çizgilerle tasvir etmek
line v. ana hatlarıyla resmetmek
line v. resim yapmak
line v. bir yer boyunca yerleştirmek
line v. bir yer boyunca yerleştirilmek
line v. hizaya dizilmek
line v. çizgi veya çizgiler haline getirmek
line v. fiziksel olarak aynı hizaya getirmek
line v. bir standarda uygun hale getirmek
line v. bir fikirle uyumlu hale getirmek
line v. çizgilerle ifade etmek
line v. topa yerden çok yükselmeden ve hızlı gideceği şekilde vurmak
line v. topu yerden çok yükselmeden ve hızlı gideceği şekilde atmak
line v. hat oluşturmak
line v. aynı hizada bir araya gelmek
line v. ortak bir sınıra sahip olmak
line v. yan yana olmak
line v. bitişik olmak
line v. üzerine yem tutturulmuş iple balık tutmak
line v. sıralanmak
line v. döllemek (erkek köpek)
line adj. çizgilerden oluşan
line adj. çizili
line adj. çizgi çalışması içeren
line adj. çizgi çalışmasından oluşan
line adj. doğrusal
line adj. doğru hat metoduna ait
line adj. sabit yüzdeli
Trade/Economic
line n. bir şirket tarafından üretilen ürünlerin sınıfı
line n. çeşit
line n. tür
line n. üretim hattı
Industry
line adj. kurumda üst-ast arası yetki ve sorumluluk zincirine ait veya ilgili
line adj. yetki ve sorumluluk zincirindeki personele ait
Insurance
line n. dilim
line n. plen
Technical
line v. giydirmek
Computer
line n. geçek
Telecom
line n. telefon hattı
Electric
line n. linye
Textile
line n. tarak ile liflerine ayrılmış ve eğirilmeye hazır uzun keten iplikleri
Automotive
line n. dönemece giriş/çıkış çizgisi
Railway
line n. demiryolu hattı
Medical
line v. kaplamak
Apiculture
line v. (yabani arıları) uçuş rotalarını izleyerek kovanlarına kadar takip etmek
Baseball
line v. sert atış yapmak
Card
line n. remi kart oyununda kazanılan el
line n. remi kart oyununda kazanılan elde alınan puanlar
Archaic
line n. eğirilmiş keten
line n. dokunmuş keten
line n. keten bitkisi
Slang
line n. kandırıcı sözler

Sens de "line" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
fishing line n. olta
The fisherman cast the fishing line into the water.
Balıkçı oltayı suya attı.

More Sentences
General
telephone line n. telefon hattı
Not only were there language difficulties; the telephone line was so poor that it was almost impossible to communicate.
Dil sorunlarının yanı sıra telefon hattı da o kadar zayıftı ki iletişim kurmak neredeyse imkansızdı.

More Sentences
finish line n. bitiş çizgisi
The finishing line is in sight, this time it is in Copenhagen.
Bitiş çizgisi göründü, bu kez Kopenhag'da.

More Sentences
bottom line n. sonuç
The bottom line is that we should not pollute at all.
Sonuç olarak, çevreyi hiç kirletmemeliyiz.

More Sentences
fine line n. ince çizgi
Tom is dancing on the fine line between genius and insanity.
Tom delilik ve dâhilik arasındaki ince çizgide dans ediyor.

More Sentences
domestic line n. iç hat
My father is a pilot on the domestic line.
Babam iç hatlarda pilottur.

More Sentences
line of fire n. ateş hattı
Again democratic rights are in their line of fire.
Yine demokratik haklar onların ateş hattında.

More Sentences
yellow line n. sarı çizgi
When riding the escalator, please hold the handrail and stand inside the yellow line.
Yürüyen merdivene binerken lütfen tırabzanı tutun ve sarı çizginin içinde durun.

More Sentences
punch line n. can alıcı nokta
Tom couldn't remember the punch line of the joke he wanted to tell.
Tom anlatmak istediği fıkranın can alıcı noktasını hatırlayamadı.

More Sentences
ticket line n. bilet hattı
This is the ticket line.
Bu bilet hattı.

More Sentences
poverty line n. yoksulluk sınırı
In Greece and Portugal, 22% of the population are living below the poverty line.
Yunanistan ve Portekiz'de nüfusun %22'si yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır.

More Sentences
straight line n. düz çizgili
He draws straight lines.
O, düz çizgiler çizer.

More Sentences
phone line n. telefon hattı
Sami cut Layla's phone lines.
Sami, Layla'nın telefon hatlarını kesti.

More Sentences
dotted line n. noktalı çizgi
Please cut along the dotted line.
Lütfen noktalı çizgi boyunca kesin.

More Sentences
railway line n. demiryolu hattı
It is a project that is relatively cheap from a budgetary point of view, because the railway lines are already in place.
Bütçe açısından nispeten ucuz bir proje çünkü demiryolu hatları zaten mevcut.

More Sentences
dotted line n. noktalı yer
Please sign on the dotted line.
Lütfen noktalı yeri imzala.

More Sentences
line of reasoning n. akıl yürütme biçimi
This line of reasoning, which appears to be common to the different groups, is extremely interesting.
Farklı gruplar için ortak gibi görünen bu akıl yürütme biçimi son derece ilginçtir.

More Sentences
Common Usage
centre line n. orta saha çizgisi
centre line n. santra çizgisi
half-way line n. santra çizgisi
half-way line n. orta saha çizgisi
line up v. sıralanmak
General
line of latitude n. enlem çizgisi
frost line n. don sınırı
line and staff organizations n. kumanda ve kurmay örgütler
slant line n. taksim
line of node n. düğüm çizgisi
in a line n. bir sıra durumunda
gas line n. havagazı borusu
line of merchandise n. ticaret hattı
hot line n. direkt telefon hattı (özellikle devlet başkanları arasında)
coast line n. sahil şeridi
snow line n. kar sınırı
line drawing n. tarama
main fuel line n. ana yakıt borusu
suction line n. emiş borusu
datum line n. başvuru çizgisi
line printer n. yazıcı
isomagnetic line n. izomanyetik eğri
luderss line n. luders cizgisi
crest line n. doruk çizgisi
lossy line n. kayıplı hat
party line n. ortak hat
line relay n. hat rölesi
troops in line n. alay
line duty n. sınır işi
line selector n. hat seçici
line chart n. doğrusal grafik
straight line n. doğru hat
energy line n. enerji hattı
hominid line n. insan türü
product line n. ürün hattı
production line n. imalat hattı
agonic line n. kuzey ve güney manyetik kutuplarını bağlayan çizgi
kikuchi line n. kikuchi çizgisi
shore line n. sahil hattı
danger line n. tehlike hattı
line paper n. çizgili kağıt
the bottom line n. bir işin sonu
joint line n. ortak tarih çizelgesi
bread line n. ekmek kuyruğu
line shaft n. transmisyon mili
frost line n. don seviyesi
line parameter n. hat parametresi
line of course n. rota çizgisi
slant line n. taksim işareti
magnetic delay line n. manyetik gecikme hattı
laugh line n. göz kenarı kırışıklığı
life line n. avuç içinde görülen yaşam çizgisi
communication line discipline n. iletişim çizgisi düzeni
belt line n. çevre yolu
datum line n. referans çizgisi
line of march n. yürüyüş hattı
magnetic line of force n. manyetik kuvvet çizgisi
lane line n. şerit çizgisi
extension line n. ölçü oklarının aralarına konulduğu çizgi
date line n. gün değiştirme hattı
building line n. inşaat hattı
line of vision n. görüş hattı
trend line n. eğim çizgisi
line of reasoning n. sorgulama hattı
line of thought n. düşünce hattı
half line n. yarıdoğru
blood line n. kan hattı
communication line error discipline n. iletişim çizgisi hata düzeni
frost line n. yeraltı don seviyesi
punch line n. bir anlatının en önemli noktası
fishing line n. misina
line of questioning n. sorgulama hattı
communication line n. iletişim hattı
line of regression n. regresyon doğrusu
trawl line n. paraka
line of sight n. görüş hattı
sewer line n. kanalizasyon hattı
energy transmission line n. enerji nakil hattı
line of vision n. bakış açısı
vertical line n. düşey çizgi
space line n. enterlin
timber line n. ağacın uzama limiti
energy transmission line n. enerji iletim hattı
fishing line n. olta ipi
line integral n. çizgisel integral
median line n. orta çizgisi
line of verse n. satır
clothes line n. çamaşır ipi
maritime line n. denizyolu
energy line n. enerji kablosu
line of defence n. savunma tezi
goal line n. kale çizgisi
fixed line n. sabit hat
a line of ships n. pruva hattı
extension line n. uzantı çizgi
white line n. beyaz kenar
trunk line n. ana hat
line of products n. üretim hattı
line symmetry n. çizgi simetrisi
guide line n. yönetmelik
line of scrimmage n. sporda hücum hattı
hard line n. şanssızlık
external line n. dış hat
fixed line n. sabit telefon
line of sight n. gözlem hattı
the bottom line n. gerçek sonuç
trolley line n. tramvay hattı
line drive n. beyzbolda sert atış
extension line n. ölçü çizgisi
border line n. sınır
line feed character n. satır besle karakteri
low loss line n. düşük kayıplı hat
broken line n. kırık çizgi
line manager n. bölüm müdürü
line of sight n. bakış açısı
towing line n. çekme halatı
line of code n. kod satırı
vertical line n. düşey doğru
line of communications n. ulaşım hattı
ground line n. ana çizgi
line of flight n. uçuş hattı
the international date line n. gündeğişme çizgisi
course line n. rota çizgisi
line editor n. satır editörü
l line n. l çizgisi
line frequency n. çizgi frekansı
line of bearing n. kerteriz hattı
bright line spectrum n. parlak çizgi spekturumu
aerial line n. hava hattı
trap line n. trap hattı
hot line n. direkt hat
boundary line n. sınır
line drawing n. çizgi çizme
line load n. çizgisel yük
line adaptor n. çizgi bağdaştırıcı
line synchronization n. satır senkronizasyonu
transmission line n. taşıma hattı
line of force n. kuvvet çizgisi
agonic line n. agonik hat
communication line control procedure n. iletişim hattı denetim yöntemi
international line n. dış hat
load line n. akım yük doğrusu
shroud line n. paraşüt ipi
line of demarcation n. sınır
trawl line n. çaparı
line of inquiry n. sorgulama hattı
operating line n. çalışma eğrisi
aclinic line n. ekvator çizgisi
the operation of a shipping line n. armatörlük
line of longitude n. boylam çizgisi
dotted line n. bir belgenin imza yeri
water line n. su hattı
verse line n. bilgi hattı
lateral line n. yan yol
program line n. program satırı
line of departure n. çıkış hattı
mechanical line n. mekanik hat
hot line n. her zaman cevap veren imdat telefonu
parallel line n. paralel çizgi
water line n. derinlik göstergesi
fishing line n. olta gemisi
by line n. gazetecinin imzası
line of sight rate function n. gözlem hattı oran fonksiyonu
bread line n. bedava yemek kuyruğu
toll line n. geçiş parası hattı
hot line n. kırmızı telefon
plimsoll line n. plimsoll çizgisi
fish line n. misina
double line n. çift hat
blood line n. nesil
commensurable line segment n. ölçekdeş doğru parçası
front line n. ön çizgi
new line character n. satır başı karakteri
tag line n. slogan
line engraving n. resim kalıbı
line of battle n. savaş hattı
operating line n. işletme doğrusu
fishing line n. balık oltası
space line n. anterlin
line feed code n. satır ilerletme kodu
power line n. akım kablosu
centre line n. orta çizgi
base line n. ana hat
contour line n. izohips
hard line n. talihsizlik
line scanning n. satır tarama
line of poetry n. dize
time line analysis n. zamanlama analizi
bad line n. kötü hat
bad line n. bozuk hat
boundary line n. sınır çizgisi
poor line n. bozuk hat
vertical line n. dik doğru
poor line n. kötü hat
crossed line n. konuşmaların karıştığı hat
poor line n. uğultulu hat
wrong line n. yanlış satır
horizontal line n. yatay doğru
steamship line n. vapurculuk işletmesi
load line n. su kesimi
line of business n. meslek
perpendicular line n. dikey çizgi
straight line n. düz çizgi
line of business reporting n. işletmelerde raporlama
facial line n. yüz çizgisi
line in the face n. yüzdeki çizgi
line in one's face n. yüzündeki çizgi
facial line n. yüzdeki çizgi
production line n. üretim merkezi
plumb line n. şakul
distribution line n. ana hat
painting line n. renk ayırma çizgisi
hair line n. çok ince çatlak
hair line n. kılcal çizgi
boundary line n. arazi sınırı
poverty line n. fakirlik sınırı
water line n. su yolu
line attendant n. fast food restoranında müşteri siparişlerini alan ve hazırlayan kimse
line attendant n. servis görevlisi
line attendant n. üretim görevlisi
line trimmer n. ot biçme makinesi
pick up line n. karşı cinsi ayartma sözleri
pick up line n. karşı cinsi tavlama sözleri
second line n. ikinci dize
agonic line n. agonik çizgi
postpaid line n. faturalı hat
prepaid line n. kontörlü hat
prepaid line n. faturasız hat
base line n. ana çizgi
base line n. esas hat
center line n. eksen
chalk line n. çırpı çizgisi
center line of inertia n. eylemsiz eksen
center line n. aks
chalk line n. tebeşir çırpısı
center line n. orta çizgi
chalk line n. boyalı ip çizgisi
line of demarcation n. yetki sınırı
condition line n. sahip olduğu durum çizgisi
tape line n. şeritmetre
fault line n. kıyas hattı
dotted line recorder n. noktalı kaydedici
full line n. dolu çizgi
frontage line n. cephe çizgisi
force line n. kuvvet çizgisi
full line n. tam çizgi
future line n. gelişme hattı
assembly-line balancing n. montaj-hattı dengeleme
assembly-line method n. montaj-hattı metodu
front-line n. cephe
chalk-line n. çırpı
life-line n. cankurtaran halatı
co-tidal line n. gel-git eğrisi
hard-line n. katı tutum
hard-line n. talihsizlik
in-line processing n. hat içi işlem
hard-line n. şanssızlık
hard-line n. ödünsüz davranış
co-tidal line n. suların çekilip yükselmesi esnasında deniz seviyesinin çizdiği hattı harita üzerinde gösteren eğri
high-speed rail line n. hızlı tren hattı
by-line n. yazar adının verildiği satır
on-line carrier n. sistemi yer ayırtmada kullanılan taşıyıcı
on-line carrier n. on-line taşıyıcı
police line-up n. polis kordonu
off-line point n. off-line noktası
narrow-gauge line n. dar hat
on-line bibliographic searching n. online bibliyografik tarama
multi-hooked fishing line n. parakete
world-line n. hayat çizgisi
ground line n. toprak çizgisi
ground line n. toprak hattı
horizon line n. ufuk çizgisi
dotted line n. noktalı doğru
private line n. özel telefon (hattı)
bad line n. cızırtılı hat
line weight n. çizgi kalınlığı
available cash credit line n. kullanılabilir nakit kredi
tailings line n. atık taşıma hattı
tailings line n. atık aktarım hattı
lot-line wall n. arsa sınır duvarı
scan line n. tarama çizgisi
vanishing line n. ufuk çizgisi
hand-line fishing n. olta balıkçılığı
line fishing n. olta balıkçılığı
line of conduct n. hal
line of conduct n. tavır
line of conduct n. eda
line of conduct n. tutum
party line n. paralel telefon hattı
line drawing n. el ile çizim
rail line n. demiryolu hattı
laugh line n. göz kenarındaki kırışıklık
laugh line n. göz kenarı kırışıklıkları
laugh line n. göz kırışıklıkları
crime line n. polis ihbar hattı
police crime tip line n. polis ihbar hattı
crime report line n. polis ihbar hattı
police crime line n. polis ihbar hattı
crime tip-off line n. polis ihbar hattı
the voice on the end of the line n. telefonun öteki ucundaki ses
the voice on the other side of the line n. telefonun öteki ucundaki ses
front line firefighter n. yangına ilk müdahale eden itfaiye eri
safety line n. güvenlik şeridi
the voice on the end of the line n. telefonun ucundaki ses
the voice on the other side of the line n. telefonun diğer ucundaki ses
the voice on the other side of the line n. telefonun ucundaki ses
the voice on the end of the line n. telefonun diğer ucundaki ses
line of longitude n. boylam
county line n. bölge sınırı
state line n. eyalet sınırı
life line support n. can suyu desteği
chalk line n. çırpı ipi
natural gas pipe line n. doğal gaz boru hattı
natural gas service line n. doğal gaz servis hattı
fixed-line telephone n. sabit hat telefon
bikini line n. bikini bölgesi
bikini line hair n. bikini bölgesi kılları
bikini line hair n. mayo ve bikini giyince kasıklarda mayonun ve bikininin dışında kalan tüyler
forehead line n. alın çizgisi
life line n. cankurtaran halatı
fatwa line n. alo fetva hattı
royal line n. kraliyet hanedanı
royal line n. kraliyet ailesi
direct line n. direkt hat
separating line n. ayrım çizgisi/hattı
blue line n. mavi hat
panty line n. iç çamaşırı hatlarının belli olması
visible panty line n. iç çamaşırı hatlarının belli olması
in-line-skate n. tek sıra tekerlekli paten
in-line-skates n. tek sıra tekerlekli paten
line game n. çizgi oyunu
modern line n. modern çizgi
wisdom line n. yüzdeki (özellikle alın bölgesindeki) kırışıklık(lar)
packing line n. paketleme hattı
fence line n. çit çizgisi
washing line n. çamaşır ipi
smile line n. gülme çizgisi
line of thought n. düşünce silsilesi
line of thought n. fikir dizisi
line of thought n. düşüncenin devamlılığı
line of thought n. fikir silsilesi
line of thought n. düşünce dizisi
line of thought n. düşünce zinciri
line of thought n. fikirler dizisi
base line n. kenar çizgisi
base line n. ölçü alınan çizgi
diagonal line n. köşegen
dotted line n. imza yeri
chow line n. yemek sırası
quarantine line n. güvenlik kuşağı/kordonu
tan line n. (özellikle vücudun bronzlaşmayan kısımlarına ait) bikini/mayo izi
ligne de fuite (line of flight) n. kaçış çizgisi
line-up n. saf
line-up n. konser vb gibi bir etkinlikte sanatçıların sahne alma sırası
line-up n. dizi
line-up n. program
line-up n. sıra
by-line n. gazetecinin imzası
by-line n. köşe yazarı künyesi
breast line n. açmaz halatı
line of work n. iş kolu
food line n. yemek sırası
food line n. yemek kuyruğu
van line n. evden eve nakliye firması
van line n. evden eve nakliyat şirketi
van line n. evden eve nakliye şirketi
van line n. evden eve nakliyat firması
worry line n. yaşlandıkça oluşan alın çevresindeki çizgi(ler)
bulkhead line n. deniz dolgu alanı
heart line n. kalp çizgisi
line dance n. çizgi dansı
line dance n. hat dansı
police emergency line n. polis imdat hattı
mobile phone line n. cep telefonu hattı
cellular phone line n. cep telefonu hattı
cell phone line n. cep telefonu hattı
current line n. mevcut satır
family line n. sülale
line definition n. hat tanımı
first line in defense n. savunma hattının ön cephesi
laundry line n. çamaşır ipi
line of pack mules n. katır kervanı
line of wagons drawn by mules n. katır kervanı
line of reasoning n. probleme/soruna bakış açısı
game line n. oyun sırası
line follower robot n. çizgi izleyen robot
front-line leader/leadership n. ön cephe/saha lideri/liderliği
departure line n. gidiş hattı
communication line error discipline n. iletişim hattı hata disiplini
communication line discipline n. iletişim (hattı) disiplini
line trimmer n. ot biçici
line trimmer n. ot biçme makinesi
mobile line n. mobil hat
plimsoll line n. plimsoll işareti
tag line n. son sözler
tag line n. (konunun altını çizen) kapanış sözleri
target base line n. bir coğrafi alanın çevresiyle ana hedefleri birleştiren çizgi
receiving line n. resmi misafirleri karşılama sırası
receiving line n. teşrifatçılar
reception line n. resmi misafirleri karşılama sırası
reception line n. teşrifatçılar
dividing line n. sınır
dividing line n. ayrım
dividing line n. uyuşmazlık
dividing line n. fark
hard-line approach n. radikal yaklaşım
hard-line approach n. sert yaklaşım
checkout line n. kasa ödeme sırası
checkout line n. kasa sırası
through line n. istikrarlı unsur
through-line n. istikrarlı unsur
ticket line n. bilet sırası
time line n. zaman çizelgesi
time line n. program
front line n. saha
above-the-line publications n. çizgi üstü neşriyat
attention line n. iş mektubunda selamlamanın üstüne yerleştirilip mektubu doğru birime yönlendiren satır
end of the line n. bitiş
end of the line n. sonuca varma
end of the line n. sonlandırma
unemployment line n. iş arayan insanlar sırası
zip line n. yamaca yerleştirilen paslanmak çelikten makaralı halat düzeneği
zip line n. çelik halat ile tepeden aşağıya iniş
zip-line n. yamaca yerleştirilen paslanmak çelikten makaralı halat düzeneği
bee line n. kestirme yol
belt line n. bel hattı
belt line n. itfaiyeci halatı
main-line n. kolda veya bacakta bulunan, madde enjekte etmek için elverişli ana damar
main-line n. güneydoğu pennsylvania'da bir grup banliyö
main-line n. (kilise gibi) köklü bir topluluğa mensup kimse
line of fate n. (avuç içi) kader çizgisi
line of destiny n. (avuç içi) kader çizgisi
line of saturn n. (avuç içi) kader çizgisi
line of heart n. (avuç içi) aşk çizgisi
heart line n. (avuç içi) aşk çizgisi
love line n. (avuç içi) aşk çizgisi
mensal line n. (avuç içi) aşk çizgisi
line of life n. (avuç içi) hayat çizgisi
line of life n. (avuç içi) yaşam çizgisi
life line n. (avuç içi) hayat çizgisi
life line n. (avuç içi) yaşam çizgisi
line of work n. meslek
binder line n. gazetenin iç sayfalarındaki uzun bir gazete yazısını ayıran geniş çizgi
line of marriage n. (el falında) elde bulunan, yaşam ve kader çizgisinden daha uzun olan, evlilik ve gönül ilişkilerinin yaklaşık zamanları ile ilgili bilgi veren çizgi
hair line n. kıldan yapılmış ip
hair line n. çok ince ip
hair line n. bir yüzeydeki küçük çizgi veya çatlak
hair line n. bozuk para üzerindeki ince çizgi
hair line n. saç çizgisi
hair line n. saç hizası
mason and dixon line n. mason-dixon hattı
mason and dixon line n. amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır
mason and dixon's line n. mason-dixon hattı
mason and dixon's line n. amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır
mason-dixon line n. mason-dixon hattı
mason-dixon line n. amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır
hard line n. sert politika
hard line n. katı duruş
hard-line n. sert politika
hard-line n. kesin durum
mensal line n. avuç içinde akıl çizgisine paralel olarak uzanan ve kişinin duygu dünyasını ifade ettiğine inanılan çizgi
line of heart n. avuç içinde akıl çizgisine paralel olarak uzanan ve kişinin duygu dünyasını ifade ettiğine inanılan çizgi
harpoon line n. mızrak halatı
bottom line n. kırmızı çizgi
bottom line n. karar faktörü
bottom line n. kritik faktör
bright line n. sınır
bright line n. yetki sınırı
line [obsolete] n. keten bez
line [obsolete] n. keten ipliği
line of gab n. dilbazlık
line of incidence n. ışının, ışığın yüzeye çarptığı yöndeki çizgi
line score n. puan cetveli
love line n. kalp çizgisi
love line n. yürek çizgisi
love line n. avuç içinde bulunan bir çizgi
love line n. kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi
heart line n. yürek çizgisi
heart line n. avuç içinde bulunan bir çizgi
heart line n. kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi
line of heart n. kalp çizgisi
line of heart n. yürek çizgisi
line of heart n. avuç içinde bulunan bir çizgi