-form

Sens de "-form" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	form n.	biçim
Form and content comprise a meaningful unity in a piece of art. Bir sanat eserinde biçim ve içerik anlamlı bir bütünlük oluşturur. More Sentences
2	Common Usage	form n.	şekil
The form of the cloud resembled a puppy. Bulutun şekli bir köpek yavrusuna benziyordu. More Sentences
3	Common Usage	form n.	form
He was in great form last season. Geçen sezon çok formdaydı. More Sentences
4	Common Usage	form v.	biçimlendirmek
They formed themselves into a circle. Kendilerini bir daire halinde biçimlendirdiler. More Sentences
5	Common Usage	form v.	oluşturmak
An event committee was formed by senior students. Son sınıf öğrencileri tarafından bir etkinlik komitesi oluşturuldu. More Sentences
General
6	General	order form n.	sipariş formu
I have enclosed your order form. Sipariş formunuzu ekledim. More Sentences
7	General	form n.	kalıp
You shall not use this form while speaking American English. Amerikan İngilizcesi konuşurken bu kalıbı kullanmamalısınız. More Sentences
8	General	form n.	forma
Please put your age on the form. Lütfen yaşınızı forma yazınız. More Sentences
9	General	form n.	yapı
This should apply irrespective of the legal form of the infrastructure operator. Bu, altyapı operatörünün yasal yapısına bakılmaksızın uygulanmalıdır. More Sentences
10	General	application form n.	başvuru formu
Would you please fax me the application form? Lütfen başvuru formunu bana faksla. More Sentences
11	General	form n.	hal
Did you know "data" is the plural form of "datum"? "Data" sözcüğünün "datum"un çoğul hali olduğunu biliyor muydunuz? More Sentences
12	General	form n.	biçim
All of these factors have simply created new forms of illegal immigration. Tüm bu faktörler basitçe yeni yasadışı göç biçimleri yaratmıştır. More Sentences
13	General	form n.	şekil
They say imitation is the sincerest form of flattery. Derler ki taklit, dalkavukluğun en samimi şeklidir. More Sentences
14	General	form n.	form
Fill in the form and send it back with your cheque. Formu doldurun ve çekinizle birlikte geri gönderin. More Sentences
15	General	chemical form n.	kimyasal form
The addition of a reducing agent, usually ferrous sulphate, reduces chromium VI to a harmless chemical form. İndirgeyici bir maddenin, genellikle demir sülfatın eklenmesi, krom VI'yı zararsız bir kimyasal forma indirger. More Sentences
16	General	form n.	tür
Reduced mobility does not necessary depend on some form of medical complaint. Azalmış hareketlilik bir tür tıbbi şikayete bağlı olmak zorunda değildir. More Sentences
17	General	form n.	çeşit
Some form of restructuring will be needed there. Burada bir çeşit yeniden yapılandırmaya ihtiyaç duyulacaktır. More Sentences
18	General	life form n.	yaşam formu
Still no readings of life forms on the planet surface. Gezegen yüzeyinde yaşam formu olduğuna dair hala bir bulgu yok. More Sentences
19	General	form n.	kabil
We do not accept help in the form of money. Para kabilinden yardımları kabul etmiyoruz. More Sentences
20	General	form n.	ders
He wasn't present in the final form; he must have left early. Son derste yoktu, erken ayrılmış olmalı. More Sentences
21	General	form a cabinet v.	kabine kurmak
The Prime Minister was unable to form a Cabinet. Başbakan kabineyi kuramadı. More Sentences
22	General	form v.	oluşmak
Personalities continue to form during a lifetime. Kişilikler yaşam boyu oluşmaya devam eder. More Sentences
23	General	form v.	geliştirmek
These do, however, form an excellent enhancement of the initiatives of the various Member States. Ancak bunlar, çeşitli Üye Devletlerin girişimlerinin mükemmel bir şekilde geliştirilmesini sağlamaktadır. More Sentences
24	General	form v.	kurmak
She promised herself to form better relations with co-workers. İş arkadaşlarıyla daha iyi ilişkiler kurmak konusunda kendine söz verdi. More Sentences
25	General	form v.	yapmak
They formed the roof with branches and leaves. Dalları ve yaprakları kullanarak çatıyı yaptılar. More Sentences
26	General	form v.	teşkil etmek
It is objective criteria that have formed the basis for the decision. Karara temel teşkil eden objektif kriterlerdir. More Sentences
27	General	form v.	biçim almak
This non-classical antisemitism takes the form of attacking Israel, the Jewish state. Klasik olmayan bu antisemitizm, Yahudi devleti olan İsrail'e saldırma biçimini alıyor. More Sentences
28	General	take form v.	şekillenmek
Even though I do not give it my wholehearted support, it is a compromise that has taken form there. Tüm kalbimle desteklemesem de, orada şekillenen bir uzlaşmadır. More Sentences
29	General	form a network v.	ağ oluşturmak
The Commission wants the competition authorities to form a network at the centre of which is the Commission. Komisyon, rekabet makamlarının merkezinde Komisyonun yer aldığı bir ağ oluşturmasını istemektedir. More Sentences
30	General	form a whole v.	bütünü oluşturmak
Europe still needs to prove itself on all these points which, in fact, form a whole. Aslında bir bütün oluşturan tüm bu noktalarda Avrupa'nın hala kendini kanıtlaması gerekiyor. More Sentences
31	General	form an opinion v.	karara varmak
I haven't formed an opinion yet. Ben henüz bir karara varmadım. More Sentences
32	General	form part of v.	bir parçasını oluşturmak
Actual reconstruction does not form part of the fund's remit. Fiili yeniden yapılandırma fonun görev alanının bir parçasını oluşturmamaktadır. More Sentences
33	General	form an alliance v.	ittifak kurmak
France, Austria and Russia formed an alliance against Prussia. Fransa, Avusturya ve Rusya; Prusya'ya karşı bir ittifak kurdular. More Sentences
34	General	form v.	şekillenmek
How personalities are formed isn't entirely known. Kişiliklerin nasıl şekillendiği tam olarak bilinmiyor. More Sentences
Common Usage
35	Common Usage	form v.	şekillendirmek
General
36	General	form teacher n.	sınıf öğretmeni
37	General	form of ownership n.	mülkiyet biçimi
38	General	resume form n.	özgeçmiş formu
39	General	linear form n.	lineer form
40	General	special form of partnership n.	muşaraka
41	General	form n.	gelenek
42	General	form n.	sınıf
43	General	change of form n.	istihale
44	General	form n.	çelim
45	General	written form n.	yazılı şekil
46	General	form master n.	sınıf öğretmeni
47	General	form of life n.	yaşam biçimi
48	General	tabulated form n.	cetvel
49	General	form n.	basılı kağıt
50	General	a special form of politeness n.	zarafet
51	General	form n.	tarz
52	General	questionary form n.	soru formu
53	General	ground form n.	gövde
54	General	form n.	cisim
55	General	form n.	sıra
56	General	form n.	kesim
57	General	form n.	sınıf (okullarda)
58	General	visa application form n.	vize başvuru formu
59	General	verse form n.	bilgi formu
60	General	investigation of land form n.	arazi etüdü
61	General	literary form n.	edebi biçim
62	General	questionnaire form n.	anket formu
63	General	form n.	beden
64	General	form n.	kondisyon
65	General	ground form n.	temel
66	General	form n.	cins
67	General	form n.	etiket
68	General	musical form n.	müzikal form
69	General	usual subrogation form n.	genel hukuki devir formu
70	General	licence form n.	lisans formu
71	General	form n.	tavır
72	General	attendance form n.	yoklama fişi
73	General	assessment form n.	değerlendirme formu
74	General	price request form n.	fiyat talep formu
75	General	form n.	teamül
76	General	form of contracts n.	sözleşmelerin şekli
77	General	good form n.	görgü kuralları
78	General	form n.	doldurulmak üzere hazırlanmış basılı belge
79	General	form n.	davranış
80	General	initial form n.	öncül norm
81	General	set form of an oath n.	bir yeminin belirlenmiş biçimi
82	General	chair form n.	koltuk biçimi
83	General	form n.	suret
84	General	form n.	vücut
85	General	leaf form n.	yaprak şekli
86	General	license form n.	lisans formu
87	General	application form n.	müracaat formu
88	General	form mistress n.	sınıf öğretmeni
89	General	receipt form n.	alındı formu
90	General	form n.	fiş
91	General	form n.	karakter
92	General	special form of keeping accounts n.	çetele usûlü
93	General	form n.	yöntem
94	General	form n.	müracaat fişi
95	General	form n.	model
96	General	tapering form n.	sivrilik
97	General	form n.	usul
98	General	request form n.	talep formu
99	General	defect in form n.	şekil noksanlığı
100	General	entry form n.	kayıt formu
101	General	referral form n.	sevk formu
102	General	application form n.	başvuru belgesi
103	General	french form n.	fransızca formu
104	General	form psychology n.	biçim psikolojisi
105	General	notification form n.	bildirim formu
106	General	form of notice n.	bildirim formu
107	General	synthetic form n.	sentetik form
108	General	visit request form n.	ziyaretçi talep formu
109	General	communication form n.	iletişim formu
110	General	panel form n.	pano kalıp
111	General	panel form n.	hazır kalıp
112	General	pan slab form n.	kaset döşeme kalıbı
113	General	parent permission form n.	veli izin formu
114	General	agreement form n.	sözleşme formu
115	General	agreement form n.	anlaşma formu
116	General	second form n.	ikinci form
117	General	bid form n.	teklif formu
118	General	unique form n.	özgün form
119	General	final form n.	nihai şekil
120	General	form letter n.	hazır mektup
121	General	form n.	görünüş
122	General	long-form report n.	uzun rapor
123	General	good form n.	adab-ı muaşeret
124	General	free-form shell n.	serbest biçimli kabuk
125	General	special form of islamic alms-charity n.	fitre
126	General	special form of islamic alms-charity n.	fııtır sadakası
127	General	special form of islamic alms-charity n.	sadaka-i fıtır
128	General	digital form n.	dijital form
129	General	quadratic form n.	ikilenik ifade
130	General	proposal form n.	teklif mektubu
131	General	quadratic form n.	karesel ifade
132	General	fault report form n.	arıza bildirim formu
133	General	breakdown report form n.	arıza bildirim formu
134	General	organizational form n.	örgütlenme biçimi
135	General	organizational form n.	organizasyon şekli
136	General	difference in form n.	şekil farklılığı
137	General	difference in form n.	biçim farklılığı
138	General	legal form n.	yasal form
139	General	address form n.	hitap etme biçimi
140	General	address form n.	hitap biçimi
141	General	non-threatening form n.	tehditkar olmayan biçim
142	General	attached form n.	ilişikteki form
143	General	attached form n.	ekteki form
144	General	claim form n.	talep formu
145	General	form of oath n.	yemin metni
146	General	application form for assistance n.	yardım talep formu
147	General	name of the official signing the form n.	formu imzalayan yetkilinin ismi
148	General	lowest form of human species n.	insan türünün en alt formu
149	General	qa form n.	soru-cevap formu
150	General	bad form n.	uygunsuz/uygun olmayan (davranış)
151	General	bad form n.	münasebetsizlik
152	General	form of address n.	hitap şekli
153	General	form of address n.	hitap terimi
154	General	requirement as to form n.	şekil şartı
155	General	form-in-us n.	içimizdeki biçim
156	General	adoption form n.	evlat edinme formu
157	General	customs form n.	gümrük formu
158	General	intelligent life form n.	zeki yaşam formu
159	General	intermediate form n.	ara form
160	General	question form n.	soru formu
161	General	form tutor n.	sınıf öğretmeni
162	General	tangible form n.	somut/maddi hal
163	General	consent form n.	rıza formu
164	General	approval form n.	onay formu
165	General	customer order form n.	müşteri̇ si̇pari̇ş formu
166	General	withdrawal request form n.	ayrılma talep formu
167	General	immunization form n.	aşı formu
168	General	account closure form n.	hesap kapama formu
169	General	life form n.	hayat formu
170	General	alien life form n.	uzaylı yaşam formu
171	General	personal information form n.	kişisel bilgi formu
172	General	take form v.	şekil almak
173	General	form a government v.	hükümet kurmak
174	General	give form to v.	şekil vermek
175	General	form a wholeness v.	bütün oluşturmak
176	General	form a trade union v.	sendikalaşmak
177	General	form groups v.	gruplaşmak
178	General	form completeness v.	bütünlük oluşturmak
179	General	form v.	türetmek
180	General	form a group v.	grup olmak
181	General	be on form v.	formda olmak
182	General	form an addiction v.	alışkanlık yapmak
183	General	form a single file v.	tek sıra olmak
184	General	assume the form of v.	suretine girmek
185	General	change form v.	istihale etmek
186	General	run true to form v.	kendisinden beklenildiği gibi davranmak
187	General	form a node v.	boğumlanmak
188	General	put into a form v.	biçimlendirmek
189	General	give form v.	şekillendirmek
190	General	form a single file v.	birbiri ardınca sıralanmak
191	General	form a group v.	gruplanmak
192	General	form a group opposed to v.	cephe almak
193	General	form the habit of v.	huy edinmek
194	General	form a habit v.	alışkanlık edinmek
195	General	change form v.	şeklini değiştirmek
196	General	form an estimate of v.	değerlendirmek
197	General	change the form of v.	şeklini değiştirmek
198	General	form groups v.	kümeleşmek
199	General	form a circle v.	halka olmak
200	General	got into linear form v.	düzgün şekle girmek
201	General	form a corn v.	nasırlaşmak
202	General	form a line v.	sıraya girmek
203	General	form a government v.	hükümeti kurmak
204	General	form a society v.	toplumlaşmak
205	General	form cream v.	kaymak tutmak
206	General	form a lump v.	yumurmak
207	General	form a line v.	sıra olmak
208	General	form a crust v.	kabuk bağlamak
209	General	form v.	gelmek
210	General	form v.	şekil vermek
211	General	form a scab v.	kabuk bağlamak
212	General	give form v.	şekil vermek
213	General	keep in form v.	formda kalmak
214	General	form an opinion v.	fikir edinmek
215	General	form v.	tertip etmek
216	General	form a scab v.	kabuklanmak
217	General	form v.	edinmek
218	General	form an opinion about v.	fikir edinmek
219	General	form v.	çıkmak
220	General	form a spiral v.	helezonlaşmak
221	General	form a line v.	hizaya gelmek
222	General	form v.	şekil almak
223	General	form cream v.	kaymak bağlamak
224	General	take a fixed form v.	kalıplaşmak
225	General	form a habit v.	adet edinmek
226	General	form v.	düzenlemek
227	General	form a bloc v.	bloklaşmak
228	General	form the habit of v.	itiyat etmek
229	General	form an opinion v.	bir fikir edinmek
230	General	fill up a form v.	form doldurmak
231	General	apply in written form v.	yazılı olarak başvurmak
232	General	form a basis for v.	zemin oluşturmak
233	General	form the basis for v.	kaynak teşkil etmek
234	General	form a basis for v.	kaynak teşkil etmek
235	General	form an association (or society/club) v.	dernek kurmak
236	General	form a ground v.	dayanak teşkil etmek
237	General	form a frame for v.	çerçeve oluşturmak
238	General	form a basis v.	dayanak teşkil etmek
239	General	form a frame for v.	çerçeve çizmek
240	General	form a behaviour v.	davranış oluşturmak
241	General	form a contract v.	sözleşme yapmak
242	General	form an interaction v.	etkileşim kurmak
243	General	form a crime syndicate v.	suç örgütü kurmak
244	General	form basis v.	zemin oluşturmak
245	General	form a committee v.	heyet oluşturmak
246	General	form a basis v.	zemin hazırlamak
247	General	form a method v.	yöntem oluşturmak
248	General	form a basis v.	temel oluşturmak
249	General	form a network v.	şebeke kurmak
250	General	form a sentence v.	cümle oluşturmak
251	General	form basis v.	zemin yaratmak
252	General	form a view on v.	fikir belirtmek
253	General	form a cooperation v.	işbirliği geliştirmek
254	General	form a cooperation v.	işbirliği oluşturmak
255	General	form a company v.	şirket açmak
256	General	form opinions without sufficient evidence v.	yeterli kanıt olmaksızın görüş /fikir oluşturmak
257	General	form v.	form vermek
258	General	form basis v.	dayanak oluşturmak
259	General	form basis v.	dayanak sağlamak
260	General	form basis v.	dayanak teşkil etmek
261	General	form basis v.	dayanak olmak
262	General	form a coalition v.	koalisyon yapmak
263	General	form a committee v.	komite kurmak
264	General	form a committee v.	kurul oluşturmak
265	General	form a committee v.	komite oluşturmak
266	General	write an order form for medication v.	reçetelemek
267	General	form v.	vücuda gelmek
268	General	form a party v.	parti kurmak
269	General	form a style v.	tarz oluşturmak
270	General	form an assembly v.	meclis kurmak
271	General	form a government v.	devlet kurmak
272	General	form an assembly v.	meclis açmak
273	General	put into report form v.	rapor haline getirmek
274	General	put something into report form v.	rapor haline getirmek
275	General	form a policy v.	politika oluşturmak
276	General	form alliance v.	ittifak yapmak
277	General	form an integrity v.	bütünlük arz etmek
278	General	form a group v.	grup kurmak
279	General	form a system v.	sistem oluşturmak
280	General	form the backbone of v.	belkemiğini oluşturmak
281	General	form v.	olmak
282	General	form v.	düzenlenmek
283	General	form v.	biçim vermek
284	General	re-form v.	yeniden kurmak
285	General	re-form v.	yeni bir biçime sokmak
286	General	re-form v.	yeniden sıraya dizmek
287	General	re-form v.	yeniden biçimlendirmek
288	General	re-form v.	tekrar kurmak
289	General	form v.	formül geliştirmek
290	General	form a platform v.	platform oluşturmak
291	General	form a basis v.	baz teşkil etmek
292	General	take its final form v.	son halini almak
293	General	appear in the form of v.	şeklinde tecelli etmek
294	General	be revealed in the form of v.	şeklinde tecelli etmek
295	General	form a basis v.	baz oluşturmak
296	General	form an opinion v.	kanaat uyandırmak
297	General	form a premature judgement on v.	peşin hüküm vermek
298	General	form part v.	kısmını oluşturmak
299	General	form a basis v.	esas oluşturmak
300	General	form a basis v.	esas olmak
301	General	form part of v.	bir kısmını oluşturmak
302	General	form a whole v.	bir bütün teşkil etmek
303	General	form a sentence v.	cümle kurmak
304	General	be off form v.	formdan düşmek
305	General	fill in an application form v.	başvuru formu doldurmak
306	General	form a search party v.	arama ekibi oluşturmak
307	General	fill out a request form v.	bir talep formu doldurmak
308	General	form an angle v.	açı oluşturmak
309	General	form from something v.	-den oluşmak/meydana gelmek
310	General	put into final form v.	nihai şeklini vermek
311	General	form a pattern v.	örüntü oluşturmak
312	General	form a team v.	ekip oluşturmak
313	General	form a team v.	takım oluşturmak
314	General	form voltron v.	voltranı oluşturmak
315	General	form good relationships with people v.	insanlarla iyi ilişkiler kurmak
316	General	form an impression v.	izlenim edinmek/oluşturmak
317	General	take the form of v.	şekline/biçimine bürünmek
318	General	take the form of v.	şeklini/biçimini almak
319	General	form an opinion v.	kanaat oluşturmak
320	General	fill out a form v.	bir form doldurmak
321	General	form a friendship v.	dostluk kurmak
322	General	take the form of v.	şeklini almak
323	General	put into final form v.	son halini vermek
324	General	put into final form v.	son şeklini vermek
325	General	put into final form v.	son haline getirmek
326	General	form a bearing v.	yataklamak
327	General	form a mental picture of v.	hayalinde canlandırmak
328	General	form a draft v.	taslak oluşturmak
329	General	form a border v.	sınır oluşturmak
330	General	form up v.	organize olmak
331	General	form public opinion v.	kamuoyu oluşturmak
332	General	form public opinion v.	kamuoyu yaratmak
333	General	form a border v.	sınır koymak
334	General	form a border v.	sınır belirlemek
335	General	form a partnership v.	bir ortaklık kurmak
336	General	off form adj.	formunda değil
337	General	off form adj.	formsuz
338	General	off form adj.	biçimsiz
339	General	out of form adj.	formsuz
340	General	in form adj.	formda
341	General	in good form adj.	keyfi yerinde
342	General	in powder form adj.	toz
343	General	out of form adj.	keyfi yerinde değil
344	General	the earliest form of adj.	...'nın ilk örneği/biçimi
345	General	short form of... (a word) adj.	muhaffef
346	General	twi-form adj.	çift şekilli
347	General	twi-form adj.	çift gövdeli
348	General	kidney-form adj.	böbrek şeklinde
349	General	kidney-form adj.	böbreksi
350	General	kidney-form adj.	reniform
351	General	free-form adj.	düzensiz biçimi olan
352	General	free-form adj.	plansız işleyen
353	General	free-form adj.	geleneksel yapılara bağlı olmayan
354	General	free-form adj.	serbest gelişen
355	General	free-form adj.	serbest biçime ait
356	General	free-form adj.	serbest biçim ile ilişkili
357	General	free-form adj.	serbest biçim özelliği taşıyan
358	General	as a matter of form adv.	alelusul
359	General	in form adv.	şeklen
360	General	in due form adv.	kanuni formaliteye göre
361	General	as a mere form adv.	adet yerini bulsun diye
362	General	as a matter of form adv.	formalite icabı
363	General	in due form adv.	usulü dairesinde
364	General	as a matter of form adv.	adet yerini bulsun diye
365	General	on form adv.	formunda
366	General	on form adv.	formda
367	General	in any shape or form adv.	hiçbir şekilde
368	General	in good form adv.	iyi halde
369	General	in closed form adv.	kapalı yapıda/formda
370	General	in its most rigid form adv.	en katı haliyle
371	General	in its strictest form adv.	en katı haliyle
372	General	in its most rigid form adv.	en katı şekliyle
373	General	in its strictest form adv.	en katı şekliyle
374	General	in the simplest form adv.	en basit sekliyle
375	General	free-form adv.	kısıtlamalar olmaksızın
376	General	free-form adv.	önyargısızca
377	General	in the form of prep.	formunda
378	General	in the form of prep.	şeklinde
379	General	master (form of address for any boy) interj.	delikanlı
Phrasals
380	Phrasals	form (one's) own opinion (about someone or something) v.	(biri veya bir şey hakkında) kendi karara varmak
381	Phrasals	form (one's) own opinion (about someone or something) v.	(biri veya bir şey hakkında) kendi fikir edinmek/oluşturmak
382	Phrasals	form (one's) own opinion (about someone or something) v.	(biri veya bir şey hakkında) kendi kanaate varmak
383	Phrasals	form something out of something v.	bir şeyden başka bir şey yaratmak
384	Phrasals	form something out of something v.	bir şeyden başka bir şey yapmak
385	Phrasals	form something out of something v.	bir şeyden başka bir form şekillendirmek
386	Phrasals	form into (something) v.	(bir şekil) oluşturmak
387	Phrasals	form into (something) v.	(bir şekle) girmek
388	Phrasals	form into (something) v.	(bir şekil) haline gelmek
389	Phrasals	form into (something) v.	(bir şekil) olmak
390	Phrasals	form into (something) v.	(bir şekil) halini almak
391	Phrasals	form into (something) v.	(birini/bir şeyi) bir şekil haline getirmek
392	Phrasals	form into (something) v.	(birini/bir şeyi) bir şekle sokmak
393	Phrasals	form into (something) v.	(birini/bir şeyi) bir şekil halinde düzenlemek
394	Phrasals	form into (something) v.	(birinden/bir şeyden) bir şekil yapmak
395	Phrasals	form (up) into something v.	bir grup insanın bir şekilde dizilmesi
396	Phrasals	form (up) into something v.	bir grup insanın bir şekil oluşturması
397	Phrasals	form someone or something into something v.	birine/bir şeye bir şekil vermek
398	Phrasals	form someone or something into something v.	birini/bir şeyi bir şekle sokmak
399	Phrasals	form someone or something into something v.	birini/bir şeyi bir şekilde dizmek
400	Phrasals	form someone or something into something v.	birini/bir şeyi bir şekilde düzenlemek
401	Phrasals	form up into (something) v.	bir şekilde dizilmek
402	Phrasals	form up into (something) v.	bir şekil oluşturmak
403	Phrasals	form up into (something) v.	bir şekilde düzenlenmek
404	Phrasals	form into v.	(şekline) bürünmek
405	Phrasals	form into v.	(şekline) dönüşmek
406	Phrasals	form from v.	-den oluşmak/meydana gelmek
407	Phrasals	form out of v.	-den yaratmak
408	Phrasals	form out of v.	'-den yapmak
409	Phrasals	form out of v.	'-den bir form şekillendirmek
Phrases
410	Phrases	no emotion, any more than a wave, can long retain its own individual form expr.	bir dalgadan daha büyük hiçbir duygu yoktur ki kendi formunu uzun süre sürdürebilsin
411	Phrases	democracy is a form of government expr.	demokrasi bir yönetim biçimidir
412	Phrases	attack is the best form of defense expr.	saldırı en iyi savunma biçimidir
413	Phrases	attack is the best form of defense expr.	en iyi savunma saldırıdır
414	Phrases	on present form expr.	birinin/bir şeyin durumuna dayanarak
415	Phrases	on present form expr.	birinin veya bir şeyin mevcut/geçerli durumuna dayanarak
416	Phrases	on present form expr.	birinin veya bir şeyin mevcut davranışına/performansına dayanarak
417	Phrases	on present form expr.	mevcut durumda
418	Phrases	on present form expr.	geçerli koşullarda
419	Phrases	on present form expr.	mevcut koşullarda/şartlarda
420	Phrases	on present form expr.	geçerli koşullarda
421	Phrases	on present form expr.	şu anki koşullarda
422	Phrases	on present form expr.	şu anki durumuna göre
423	Phrases	on present form expr.	şu anki performansına göre
424	Phrases	on present form expr.	şu anki şartlarda
425	Phrases	on present form expr.	mevcut koşullarda/şartlarda
426	Phrases	on present form expr.	geçerli koşullarda
427	Phrases	on present form expr.	şu anki koşullarda
428	Phrases	on present form expr.	şu anki durumuna göre
429	Phrases	on present form expr.	şu anki performansına göre
430	Phrases	on present form expr.	şu anki şartlarda
431	Phrases	in the form of (someone or something) expr.	(biri/bir şey) formunda
432	Phrases	in the form of (someone or something) expr.	(biri/bir şey) suretinde
433	Phrases	in the form of (someone or something) expr.	(biri/bir şey) şeklinde
434	Phrases	in the form of (someone or something) expr.	(biri/bir şey) gibi
435	Phrases	complete the application form using block capitals expr.	başvuru formunu blok büyük harf kullanarak doldurun
Proverb
436	Proverb	attack is the best form of defense expr.	en iyi savunma saldırıdır
437	Proverb	attack is the best form of defense expr.	saldırı en iyi savunma yoludur
438	Proverb	imitation is the sincerest form of flattery	taklit en samimi yalakalıktır
439	Proverb	sarcasm is the lowest form of wit	alaycılık akıllıca yapılmış gibi görünse de aslında zekanın en etkisiz örneğidir
440	Proverb	attack is the best form of defense	en iyi savunma saldırıdır
441	Proverb	attack is the best form of defense	saldırı en iyi savunma şeklidir
442	Proverb	envy is the sincerest form of flattery	kıskançlık en samimi övgüdür
Colloquial
443	Colloquial	form one’s own civilization v.	kendi medeniyetini oluşturmak
444	Colloquial	in one form or another expr.	bir şekilde
445	Colloquial	any shape or form expr.	hiçbir surette
446	Colloquial	in one form or another expr.	o veya bu şekilde
447	Colloquial	in due form expr.	usulüne göre
448	Colloquial	in due form expr.	usulüne uygun
449	Colloquial	in bad form expr.	uygunsuz davranmış
450	Colloquial	in bad form expr.	antipatik
451	Colloquial	in bad form expr.	kaba
452	Colloquial	in bad form expr.	sevimsiz bir davranış sergilemiş
453	Colloquial	in bad form expr.	münasebetsizlik yapmış
454	Colloquial	in bad form expr.	formunda değil
455	Colloquial	in bad form expr.	formu düşük
456	Colloquial	in bad form expr.	kötü durumda
457	Colloquial	not in any way, shape, or form expr.	hiçbir şekilde ve surette
458	Colloquial	not in any way, shape, or form expr.	hiçbir şartta/durumda
459	Colloquial	or form expr.	uzaktan yakından
Idioms
460	Idioms	the glass of fashion and the mold of form n.	hayran olunan kişi
461	Idioms	the glass of fashion and the mold of form n.	hayran olunası kişi
462	Idioms	the glass of fashion and the mold of form n.	çok beğenilen kişi
463	Idioms	the glass of fashion and the mold of form n.	güzellik abidesi
464	Idioms	poor form n.	uygunsuz davranış
465	Idioms	poor form n.	antipatik hareket
466	Idioms	poor form n.	kaba davranış
467	Idioms	poor form n.	sevimsiz hareket
468	Idioms	poor form n.	münasebetsizlik
469	Idioms	return to form n.	formuna dönme
470	Idioms	return to form n.	formunu geri kazanma
471	Idioms	return to form n.	yüksek standardına geri dönme
472	Idioms	return to form n.	tekrar eski ihtişamına dönme
473	Idioms	return to form n.	eski üstün başarısını geri kazanma
474	Idioms	a matter of form n.	formalite icabı
475	Idioms	a matter of form n.	prosedür gereği
476	Idioms	a matter of form n.	görüntü icabı
477	Idioms	a matter of form n.	kural icabı
478	Idioms	a matter of form n.	formaliteden
479	Idioms	(do something) as a matter of form n.	formalite icabı (bir şey yapmak)
480	Idioms	(do something) as a matter of form n.	prosedür gereği (bir şey yapmak)
481	Idioms	(do something) as a matter of form n.	formaliteden (bir şey yapmak)
482	Idioms	(do something) as a matter of form n.	görüntü icabı (bir şey yapmak)
483	Idioms	(do something) as a matter of form n.	kural icabı (bir şey yapmak)
484	Idioms	good form [old-fashioned] [uk] n.	uygunluk
485	Idioms	good form [old-fashioned] [uk] n.	görgülü olma
486	Idioms	good form [old-fashioned] [uk] n.	kibarlık
487	Idioms	good form [old-fashioned] [uk] n.	hoşluk
488	Idioms	bad form [old-fashioned] [uk] n.	uygunsuzluk
489	Idioms	bad form [old-fashioned] [uk] n.	görgüsüzlük
490	Idioms	bad form [old-fashioned] [uk] n.	kabalık
491	Idioms	bad form [old-fashioned] [uk] n.	nahoşluk
492	Idioms	form an estimate v.	akılda canlandırmak
493	Idioms	be in top form v.	formunun zirvesinde olmak
494	Idioms	form an estimate v.	şekillendirmek
495	Idioms	form an estimate v.	tahayyül etmek
496	Idioms	form an estimate v.	tahmin etmek
497	Idioms	return to form v.	formuna dönmek
498	Idioms	return to form v.	formunu geri kazanmak
499	Idioms	return to form v.	yüksek standardına geri dönmek
500	Idioms	return to form v.	tekrar eski ihtişamına dönmek

Sens de "-form" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 309 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	form	shape n.
But, on the whole, it's not a shape I like. Fakat genel olarak benim sevdiğim bir formda değil. More Sentences
2	Common Usage	form	form n.
Complementarity in this form leaves a nasty taste in my mouth. Bu formdaki tamamlayıcılık ağzımda kötü bir tat bırakıyor. More Sentences
General
3	General	form	condition n.
An athlete must keep in good condition. Bir atlet formda olmalıdır. More Sentences
4	General	form	form n.
They go to a Parliament Information Office or Commission Representation, get our form and complain to us. Bir Parlamento Bilgi Bürosuna veya Komisyon Temsilciliğine giderler, formumuzu alırlar ve bize şikayette bulunurlar. More Sentences
5	General	form	figure n.
She keeps her figure with a rigorous Pilates routine. Sıkı bir pilates rutini ile formunu koruyor. More Sentences
6	General	form doldurmak	fill in v.
Tom still needs to fill in these forms. Tom'un hala bu formları doldurması gerekiyor. More Sentences
7	General	doldurmak (form vb)	fill out v.
Can you fill out the detail? Detayları doldurabilir misiniz? More Sentences
Textile
8	Textile	form	shape n.
You're in fine shape. Sen formdasın. More Sentences
General
9	General	bir sanat eserinin vücud bulmadan önce yaratıcı insan zekasında kazandığı ilk form	eidola n.
10	General	ingiliz şiirine 1800'lerde girmiş olan form	villanelle n.
11	General	form	tone n.
12	General	form	questionnaire n.
13	General	form	fitness n.
14	General	form psikolojisi	gestalt psychology n.
15	General	lineer form	linear form n.
16	General	müzikal form	musical form n.
17	General	sentetik form	synthetic form n.
18	General	kimyasal form	chemical form n.
19	General	ikinci form	second form n.
20	General	özgün form	unique form n.
21	General	form parça	fitting n.
22	General	fiziksel form-test	physical fitness-testing n.
23	General	dijital form	digital form n.
24	General	yasal form	legal form n.
25	General	ilişikteki form	attached form n.
26	General	ekteki form	attached form n.
27	General	ara form	intermediate form n.
28	General	ayakkabı form kalıbı	filler n.
29	General	zarfların arkasında bulunan yırtılabilir form	bangtail n.
30	General	çok küçültülmüş boyut, form ve ölçekte üretilmiş şey	miniature n.
31	General	hayvan türü veya grubu ile varsayılan ataları arasındaki evrimsel ara form	missing link n.
32	General	tamamıyla ruhsal olan form veya yorum	mystery n.
33	General	form	gestalt n.
34	General	bozuk form	disfigurement n.
35	General	çok sayıda farklı form bulunması durumu	polymorphy n.
36	General	ara form	intermediary n.
37	General	form	plasmature n.
38	General	halihazırda basılmış form veya mektuba eklenen isim, adres, tarih veya hitap	fill-in n.
39	General	(platonculukta) gerçek dünyadaki nesnelerin evrensel form veya idealarla ilişkisi	participation n.
40	General	hominidlerin atası olduğu düşünülen nesli tükenmiş form	prehominid n.
41	General	yarı form	semiform n.
42	General	(fotoğraf, tablo) temsili form	shape [dialect] n.
43	General	ilk oluşan form	protoplast n.
44	General	ata form	prototype n.
45	General	ilkel form	prototype n.
46	General	form doldurmak	fill up a form v.
47	General	form vermek	form v.
48	General	(form) doldurmak	fill in v.
49	General	form tutmak	get fit v.
50	General	bir form doldurmak	fill out a form v.
51	General	çıkıntılı form yaratmak	ridge v.
52	General	basitleştirilmiş bir form yaratmak	disneyfy v.
53	General	duygusallaştırılmış bir form yaratmak	disneyfy v.
54	General	uyduruk bir form yaratmak	disneyfy v.
55	General	(dosya, form) seçmek	pull v.
56	General	(dosya, form) erişmek	pull v.
57	General	(dosya, form) açmak	pull v.
58	General	olgun bir form edinmek	shape v.
59	General	standart form veya ebada sahip (metal çubuk veya külçe)	merchant adj.
60	General	standart form ve ebatlarda metal çubuklar veya külçeler üreten	merchant adj.
61	General	bir araya getirilmiş belirgin bir form veya kökenle ilgili	hyphenate adj.
62	General	bozulan form ile ilgili	paraschematic adj.
63	General	birbiriyle eşbiçimli (üç form)	isotrimorphous adj.
64	General	form veya içeriğini farklı kullanımlar için değiştirebilen	fluid adj.
65	General	hidratlı ara form olduğu varsayılan inorganik asit anlamını veren bir ön ek	mes- pref.
66	General	hidratlı ara form olduğu varsayılan inorganik asit anlamını veren bir ön ek	meso- pref.
67	General	form anlamı veren ön ek	morph- pref.
68	General	form anlamı veren son ek	-type suf.
Phrasals
69	Phrasals	form, test doldurmak	fill in v.
70	Phrasals	bir şeyden başka bir form şekillendirmek	form something out of something v.
71	Phrasals	'-den bir form şekillendirmek	form out of v.
Idioms
72	Idioms	form kaybeden şey	fallen angel n.
73	Idioms	form kazanmak	get into the pink of condition [dated] v.
Speaking
74	Speaking	bir form doldurdu	he filled out a form expr.
Trade/Economic
75	Trade/Economic	basılmış form	printed form n.
76	Trade/Economic	bir işçinin işe başlama ve işten çıkma zamanını kaydettiği form	clock card n.
77	Trade/Economic	indirgenmiş form	reduced form n.
Industry
78	Industry	işçinin çalışma saatlerini kaydetmek, materyalleri tanımlamak ve kısa talimatlar vermek üzere atölyede kullanım için düzenlenmiş form	work sheet n.
79	Industry	işçinin çalışma saatlerini kaydetmek, materyalleri tanımlamak ve kısa talimatlar vermek üzere atölyede kullanım için düzenlenmiş form	worksheet n.
Tourism
80	Tourism	yabancı bir ülkeye giden yolcular tarafından doldurulan form	landing card n.
Technical
81	Technical	ampirik form	empirical form n.
82	Technical	diferansiyel form	differential form n.
83	Technical	form sayfası sihirbazı	form page wizard n.
84	Technical	form başı	top of form n.
85	Technical	form parça	fitting n.
86	Technical	katı form	solid phase n.
87	Technical	küçük form faktörü	small form factor n.
88	Technical	roll form makinesi	roll form machine n.
89	Technical	şekil veya form faktörü	form factor n.
90	Technical	kristalleşmiş ağaçsı form (altın, gümüş gibi maddelerin)	dendrite n.
91	Technical	monoklinik kristalizasyon sisteminde diad simetri ekseni ile ilişkili iki yüzden oluşan kama şeklindeki açık form	sphenoid n.
Computer
92	Computer	alt form veri sayfası	subform datasheet n.
93	Computer	açılır liste form alanı seçenekleri	drop-down form field options n.
94	Computer	alt form	subform n.
95	Computer	alt form/alt rapor	subform/subreport n.
96	Computer	basılı form	printed form n.
97	Computer	bu form	this form n.
98	Computer	boş form	blank form n.
99	Computer	bırakma form alanı	drop-down form field n.
100	Computer	değiştirilebilir form metni	revisable-form text n.
101	Computer	dolu serbest form	filled freeform n.
102	Computer	form süzgeci	filter by form n.
103	Computer	form metni	form text n.
104	Computer	form alan kümesi	form fieldset n.
105	Computer	form şablonu	form template n.
106	Computer	form başlığı sayfası	form title page n.
107	Computer	form alanı biçimi	format form field n.
108	Computer	form etiketi	form label n.
109	Computer	form görünümü	form view n.
110	Computer	form üstbilgisi	form header n.
111	Computer	form gönderme	form submission n.
112	Computer	form kitaplığı	forms library n.
113	Computer	form alanları	form fields n.
114	Computer	form aşağı	form down n.
115	Computer	form hizalama	form alignment n.
116	Computer	form yönü	form direction n.
117	Computer	form araç çubuğu	forms toolbar n.
118	Computer	form denetimi	form control n.
119	Computer	form ayırıcı	form separator n.
120	Computer	form sayfası başlığı	form page title n.
121	Computer	form yönetimi	manage forms n.
122	Computer	form ve görünüm	forms and views n.
123	Computer	form yöneticisi	forms manager n.
124	Computer	form tasarımı	forms design n.
125	Computer	form alanı adı	form field name n.
126	Computer	form besleme	form feed n.
127	Computer	form adı	form name n.
128	Computer	form üstbilgisi/altbilgisi	form header/footer n.
129	Computer	form ilerletme	form feed n.
130	Computer	form tabanlı sorgulamalar	forms-based queries n.
131	Computer	form alanı türü	form field type n.
132	Computer	form no	form number n.
133	Computer	form üstü	top of form n.
134	Computer	form göstergesi	form legend n.
135	Computer	form doldurma diyalogları	form filling dialogues n.
136	Computer	form alanı sonu	end form field n.
137	Computer	form alanı yardımı	form field help n.
138	Computer	form üst başlığı	form caption n.
139	Computer	form düğmesi	form button n.
140	Computer	form rapor tasarımı	form report design n.
141	Computer	form görünümü açılışı	form view popup n.
142	Computer	form mektup	form letter n.
143	Computer	form tasarımı	form design n.
144	Computer	form özellikleri	form properties n.
145	Computer	form yöntemi	form method n.
146	Computer	form işleyici	form handler n.
147	Computer	form seçimi	form select n.
148	Computer	form kaynağı	forms on n.
149	Computer	form öğesi	form item n.
150	Computer	form altbilgisi	form footer n.
151	Computer	form giriş metni	form input text n.
152	Computer	form tabanlı sorgulamalar	form-based queries n.
153	Computer	form alanı seçenekleri	form field options n.
154	Computer	form veri sayfası	form datasheet n.
155	Computer	etkin form	active form n.
156	Computer	form alanı yardım metni	form field help text n.
157	Computer	form sihirbazı	form wizard n.
158	Computer	form yığını	stack of forms n.
159	Computer	form alanı	form field n.
160	Computer	form sayfası	form page n.
161	Computer	form numarası	form number n.
162	Computer	herhangi bir form	any form n.
163	Computer	html form alanı	html form field n.
164	Computer	ikinci form	second form n.
165	Computer	ilk form	first form n.
166	Computer	karma form	combination form n.
167	Computer	microsoft access form kısayolları	microsoft access form shortcuts n.
168	Computer	metin form alanı seçenekleri	text form field options n.
169	Computer	metin form alanı	text form field n.
170	Computer	onay kutusu form alanı seçenekleri	check box form field options n.
171	Computer	onay kutusu form alanı	check box form field n.
172	Computer	otomatik form	autoform n.
173	Computer	otomatik form sihirbazı	autoform wizard n.
174	Computer	serbest form	freeform n.
175	Computer	serbest form	free form n.
176	Computer	son form alanı	last form field n.
177	Computer	sürekli form	continuous paper n.
178	Computer	sürekli form	continuous forms n.
179	Computer	sürekli form	tractor feed n.
180	Computer	sonraki form alanı	next form field n.
181	Computer	sürekli form	continuous form n.
182	Computer	sürekli form	tractor feeder n.
183	Computer	tek form	single form n.
184	Computer	varsayılan form	form default n.
185	Computer	yeni form	new forms n.
186	Computer	yeni form	new form n.
187	Computer	yüklü form	installed form n.
188	Computer	yinelenen form	replicable form n.
189	Computer	yinelenen form	repeating form n.
190	Computer	(arasına karbon kağıt yerleştirilen) kağıt form destesi	fanfold n.
191	Computer	form kağıdı	fanfold n.
192	Computer	doldurulmuş olarak gelen (form)	pre-populated adj.
193	Computer	hazır ve doldurulmuş biçimde gelen (form)	pre-populated adj.
194	Computer	(form) önceden doldurulmuş	pre-populated adj.
195	Computer	form yükle	install form expr.
196	Computer	form alanı gölgele	form field shading expr.
197	Computer	eski form dönüştürülüyor	converting old form expr.
198	Computer	form alanı bırak	drop-down form field expr.
199	Computer	form yazdır	print a form expr.
200	Computer	form aç	open form expr.
201	Computer	form verisi yok	no form data expr.
202	Computer	form seç	select form expr.
203	Computer	form görüntüle	view forms expr.
204	Computer	form seç	choose form expr.
205	Computer	form tasarla	design form expr.
206	Computer	form yeri	forms on expr.
207	Computer	form görünümüne izin ver	allow form view expr.
208	Computer	form içinde ortala	center in form expr.
209	Computer	form kaydet	save form expr.
210	Computer	form ekle	add form expr.
211	Computer	form yazdır	print form expr.
212	Computer	form boyutuna uydur	size to fit form expr.
213	Computer	işten sonra form besle	form feed after job expr.
214	Computer	serbest form aç	open freeform expr.
215	Computer	serbest form ekle	add freeform expr.
216	Computer	serbest form oluştur	create freeform expr.
217	Computer	verileri izlemek için form şablonları yaratır	creates form templates with data tracking expr.
Informatics
218	Informatics	basılı form	printed form n.
219	Informatics	boyuna form	portrait mode n.
220	Informatics	dikey form	portrait mode n.
221	Informatics	form başı	top of form n.
222	Informatics	form besleme	form feed n.
223	Informatics	akıllı form işleme	ifp (intelligent forms processing) abrev.
Telecom
224	Telecom	telgraf gönderirken kullanılan form	telegraph form n.
225	Telecom	form ögeleri	form elements n.
226	Telecom	form gönderildikten sonraki hata mesajı	error state after form submission n.
Mechanic
227	Mechanic	dıştan gelen bir kuvvet tarafından harekete geçirildiğinde form değiştiren veya titreşen mekanik, ince, düz ve esnek parça	membrane n.
Textile
228	Textile	temel form	foundation n.
229	Textile	gevşek ve yumuşak form için en az düzeyde tela, dolgu elyafı ya da astarla yapılan	unconstructed adj.
Architecture
230	Architecture	kalıpla zincir benzeri şekil verilmiş mimari form	chain molding n.
Construction
231	Construction	(gemi) form planı	body plan n.
Automotive
232	Automotive	aerodinamik form verme	streamline n.
Transportation
233	Transportation	yurt dışına gönderilen kargo paketinin/kolisinin üzerinde yer alan, paket/koli içeriğini ve içindekilerin değerini gösteren form	customs slip n.
Aeronautic
234	Aeronautic	form engelleme kuvveti	form drag n.
Medical
235	Medical	farmasötik form için mide yıkama çözeltisi	stomach irrigation n.
236	Medical	kısa form-36	short form-36 n.
237	Medical	ingiltere'de doktorların ilaç yan etkilerini bildirdikleri sarı bir form	yellow card n.
238	Medical	birleşik krallık'ta doktorların advers ilaç reaksiyonlarını bildirmek için kullandığı sarı bir form	yellow-card [uk] n.
Pathology
239	Pathology	nihai form	metamorphosis n.
240	Pathology	son form	metamorphosis n.
Math
241	Math	bilineer form	bilinear form n.
242	Math	çok lineer form	multilinear form n.
243	Math	diferansiyel form	differential form n.
244	Math	diferensiyel form	differential form n.
245	Math	kanonik form	canonical form n.
246	Math	lineer form	linear form n.
247	Math	eşolon form	echolon form adj.
Logic
248	Logic	form karşılaştırması yapılırken kullanılan kıyas önermeleri	matter n.
249	Logic	form ve madde	matter n.
250	Logic	ortadaki terimin bulunabileceği dört konuma göre kıyasın alabileceği form	figure n.
251	Logic	ortadaki terimin bulunabileceği dört konuma göre kıyasın alabileceği form şeklinde ifade edilmiş	figured adj.
Physics
252	Physics	dönen kara deliklerin merkezinde tekilliğin aldığı form	ringularity n.
Chemistry
253	Chemistry	amino melamin form aldehit	amino melamine form aldehyde n.
254	Chemistry	çözünür form	soluble form n.
Biology
255	Biology	ara form	transitional form n.
256	Biology	form benzerliği	homomorphy n.
257	Biology	aynı lokusta yer alan bir gene ait alternatif form veya gen çifti	hypallelomorph n.
258	Biology	varyant biyolojik form	paramorph n.
259	Biology	tüm eksenlerin eşit olduğu (organik form)	homaxonial adj.
260	Biology	stereometrik taban formunun benzer kutuplara sahip piramit olduğu (organik form)	homopolic adj.
261	Biology	tek bir form veya türde sporlar üreten (bitki)	monomorphic adj.
262	Biology	tek bir form veya türde sporlar üreten (bitki)	monomorphous adj.
263	Biology	temel niteliğindeki ilkel form olan	prototypical adj.
Biochemistry
264	Biochemistry	bilirubinden oluşan bir form	hydrobilirubin n.
Zoology
265	Zoology	köpek ve ayı arasında ara form olan soyu tükenmiş bir cins	amphicyon n.
266	Zoology	hayvanın yavru ve erişkin bireyleri arasındaki form benzerliği	homomorphism n.
267	Zoology	organizmanın form değişikliği	polyeidism n.
Botanic
268	Botanic	karbonifer bitkiler cinsine ait form	stigmaria n.
Education
269	Education	okul veya kursa kayıt olmak için doldurulan form	registration form n.
270	Education	okul veya kursa kayıt olmak için doldurulan form	enrolment form n.
271	Education	okul yönetiminin çeteyle ilişkili olduğunu düşündüğü öğrencilere verdiği tek sayfalık form	gang contract n.
Literature
272	Literature	ortaçağ'da galler ve irlanda edebiyatında kullanılan bir edebi form	triad n.
273	Literature	fransız şiirinde uyaklı beyitler ve dörtlükler halinde yazılan, bazen dini bir temayı işleyen bir form	kyrielle n.
274	Literature	sonradan şiirsel form kazandırılan buluntu şiir	found poem n.
Linguistics
275	Linguistics	sayı, durum ya da her ikisi için geçerli olan dilbilimsel form	nominal n.
276	Linguistics	birçok farklı dilde ortaya çıkan edebi form	cosmopolite n.
277	Linguistics	farklı bölgelerde var olan edebi form	cosmopolite n.
278	Linguistics	birden fazla bileşenli dilsel form	constitute n.
279	Linguistics	dişil form	feminine n.
280	Linguistics	sıfat veya zarfa ait pozitif form	positive n.
281	Linguistics	artık kullanılmamasına karşın yeniden yapılandırılmış form	preform n.
282	Linguistics	kısaltılmış form	shortened form adj.
History
283	History	runik form	runic n.
284	History	runik form	runiform n.
Philosophy
285	Philosophy	madde-form teorisi	hylomorphism n.
286	Philosophy	(aristoteles) nesne form kaynağı	idea n.
287	Philosophy	(aristoteles) form	idea n.
Environment
288	Environment	normal form	normal form n.
Military
289	Military	sembolik form	symbolic form n.
290	Military	standart form	standard form n.
Sport
291	Sport	striptiz dansına benzer hareketlerle form tutma egzersizi	cardio striptease n.
292	Sport	cooper form testi	cooper test n.
293	Sport	doğal form	natural fitness n.
294	Sport	fiziksel güç, form ve esneklik için tasarlanmış egzersiz sistemi	pilates n.
Football
295	Football	form kaybı	loss of form n.
Art
296	Art	içine mimarlık, resim, gravür, heykeltıraş gibi alanları alan sanatsal form ve figürler	arts of design n.
297	Art	benzeşmeyen form veya araçları hibrit şekil veya tasarımlarla yan yana koyma	concrescence n.
298	Art	(sanatsal performansta) form, zarafet veya vizyonda mükemmelliğe ulaşan	victorious adj.
299	Art	efekt yaratmak için sanatsal form ve ilkeleri kullanan	conventionalized adj.
300	Art	efekt yaratmak için sanatsal form ve ilkeleri kullanan	conventionalised adj.
Music
301	Music	iki parçalı müzikal form	two-part form n.
302	Music	iki parçalı müzikal form	binary form n.
303	Music	17. yüzyıla özgü, zıt mısralarla değişen bir nakarata sahip olan bir müzikal form	rondeau n.
304	Music	dizinin ilk derecesinde üç veya dört kere tekrarlanan bir nakarattan oluşan bir müzikal form	rondo n.
Painting
305	Painting	form ile arkaplan arasındaki tonal ilişkiyi ters çeviren bir teknik	counterchange n.
Printery
306	Printery	revize form	revise n.
Latin
307	Latin	ara form	tertium quid n.
Archaic
308	Archaic	görünür form	feature n.
Engineering
309	Engineering	ölçüm bilgisinde üç yönlü problem sonucu veya gözlem noktasının üç sabit nokta üzerinden tek bir çembere düşmesi ile görülen belirsiz form	revolver n.