big - Turc Anglais Dictionnaire

big

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "big" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 75 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
big adj. iri
She has big green eyes and beautiful brown skin.
İri yemyeşil gözleri ve güzel kahverengi bir teni var.

More Sentences
big adj. büyük
We need a bigger building for the main office.
Merkez ofis için daha büyük bir binaya ihtiyacımız var.

More Sentences
General
big adj. iri yarı
He was big and handsome.
İri yarı ve yakışıklıydı.

More Sentences
big adj. kocaman
You can make your decisions on your own as you are a big man now.
Artık kocaman adam olduğun için kararlarını kendin verebilirsin.

More Sentences
big adj. koca
Look at that big dog.
Şu koca köpeğe bak.

More Sentences
big adj. cüsseli
How big you are!
Ne kadar cüsselisin!

More Sentences
big adj. fazla
Sadly, however, these are also the vessels with the biggest outstanding debts to the banks.
Ancak ne yazık ki bu gemiler aynı zamanda bankalara en fazla borcu olan gemilerdir.

More Sentences
big adj. çok
Thank you ladies and gentlemen and, especially, a big thank-you to the Danish Presidency.
Hanımefendiler, beyefendiler ve özellikle de Danimarka Dönem Başkanlığına çok teşekkür ederim.

More Sentences
big adj. iri kıyım
Tom is very big.
Tom çok iri kıyım biri.

More Sentences
big adj. önemli
Tomorrow will be a big day for my career.
Yarın kariyerim açısından önemli bir gün olacak.

More Sentences
big adj. büyük
I help my big brother to clean the house at weekends.
Hafta sonları evi temizlemek için büyük ağabeyime yardım ediyorum.

More Sentences
big adj. candan
My childhood friend gave me a big kiss when we met.
Çocukluk arkadaşım tanıştığımızda bana candan bir öpücük verdi.

More Sentences
big adj. hevesli
I'm not a big TV watcher.
Hevesli bir televizyon izleyicisi değilim.

More Sentences
Colloquial
big adj. popüler
They are the biggest band in the country.
Ülkedeki en popüler grup onlar.

More Sentences
Technical
big adj. büyük
I am a big fan of the actor.
Aktörün büyük bir hayranıyım ben.

More Sentences
General
big n. olağanüstü öneme veya güce sahip kimse
big n. olağanüstü öneme veya güce sahip kurum
big n. vardakosta
big n. kıyı koruma gemisi
big adj. okkalı
big adj. babaç
big adj. etkili
big adj. mühim
big adj. kapı gibi
big adj. eşek kadar
big adj. yüce
big adj. anaç
big adj. gebe
big adj. irikıyım
big adj. çok güçlü
big adj. çok kuvvetli
big adj. erişkin
big adj. olgun
big adj. dolu
big adj. dolup taşan
big adj. cömert
big adj. eli açık
big adj. hamile
big adj. yüksek bir makamda
big adj. önemli etkiye sahip
big adj. hatırı sayılır derecede zengin
big adj. önde gelen
big adj. seçkin
big adj. sesli
big adj. çınlayan
big adj. mübalağalı
big adj. abartılı
big adj. övünen
big adj. yüce gönüllü
big adj. çok yoğun
big adj. çok kuvvetli
big adj. devasa
big adj. (hayvan) tamamen gelişmiş
big adj. (hayvan) yetişkin
big adj. (kelime) uzun ve zor
big adv. övünerek
big adv. kibirli bir şekilde
big adv. istisnai bir şekilde
big adv. iyi bir şekilde
big adv. büyük ölçüde
big adv. fazlasıyla
big adv. cesur bir şekilde
big adv. belirgin şekilde
Colloquial
big adj. çok sevilen
big adj. yaygın kullanılan
big adv. önemli bir başarıyla
big adv. kesin bir şekilde
big adv. açık bir şekilde
big adv. üzerine basa basa
big adv. aşırı derecede güçlü bir şekilde
big adv. sert bir şekilde
Gastronomy
big adj. (şarap) güçlü aromalı
Geology
big v. (toprak) kazarak yığın haline getirmek
Basketball
big n. önemli santrafor oyuncusu
Ottoman Turkish
big adj. kallavi

Sens de "big" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
big shot n. kodaman
big gun n. kodaman
General
big sister n. abla
You are so fortunate to have a big sister who loves you.
Seni seven bir ablan olduğu için çok şanslısın.

More Sentences
big brother n. ağabey
I know that this is a sensitive area, and I know that you view all Swedes as big brother types.
Bunun hassas bir konu olduğunu ve tüm İsveçlileri ağabey tipler olarak gördüğünüzü biliyorum.

More Sentences
big deal n. çok önemli
Once a week is no big deal.
Haftada bir çok önemli değil.

More Sentences
big dipper n. büyük ayı
Tom pointed at the Big Dipper.
Tom Büyük Ayı'yı işaret etti.

More Sentences
big company n. büyük şirket
The new predominance of historically big companies will result in few newcomers having access to the Agency.
Tarihsel olarak büyük şirketlerin yeni hakimiyeti, yeni gelenlerin Ajansa erişiminin az olmasıyla sonuçlanacaktır.

More Sentences
big business n. büyük işletmeler
The aim, of course, is to increase the level of exploitation of the workforce and maximum the profits of big business.
Amaç, elbette, işgücünün sömürü düzeyini arttırmak ve büyük işletmelerin karlarını azami düzeye çıkarmaktır.

More Sentences
big contribution n. büyük katkı
Beef can make a big contribution to your B vitamin intake.
Sığır eti, B vitamini alımınıza büyük katkı sağlayabilir.

More Sentences
big mistake n. büyük hata
My own view is that at Nice some big mistakes were made, which must at all costs be put right.
Benim görüşüm Nice'de bazı büyük hatalar yapıldığı ve bunların ne pahasına olursa olsun düzeltilmesi gerektiğidir.

More Sentences
big picture n. genel görünüm
We need to look at the big picture.
Genel görünüme bakmamız gerekiyor.

More Sentences
big spender n. çok para harcayan
Tom is a big spender.
Tom çok para harcayan biri.

More Sentences
big spender n. savurgan
Tom is a big spender.
Tom büyük bir savurgan.

More Sentences
big step n. büyük adım
What is the next big step to take?
Atılacak bir sonraki büyük adım nedir?

More Sentences
big problem n. büyük sorun
One of the biggest problems for the European fishing industry is, specifically, that the fleet is too big.
Avrupa balıkçılık endüstrisinin en büyük sorunlarından biri, özellikle de filonun çok büyük olmasıdır.

More Sentences
big trouble n. büyük sorun
Every time, they cause a big trouble in the mission.
Her seferinde görevde büyük sorun çıkarıyorlar.

More Sentences
big influence n. büyük etki
The cinema was a big influence, too.
Sinemanın da büyük etkisi oldu.

More Sentences
big news n. önemli haber
What's the big news?
Önemli haber nedir?

More Sentences
big lie n. büyük yalan
Listening to them I now understand the concept of the big lie.
Onları dinlerken şimdi büyük yalan kavramını anlıyorum.

More Sentences
big foot n. büyük ayak
I have big feet.
Benim büyük ayaklarım var.

More Sentences
big day n. büyük gün
Tomorrow is the big day for LG.
Yarın LG için büyük gün.

More Sentences
a big risk n. büyük bir risk
Now follow me on this because I'm taking a big risk here.
Şimdi beni takip edin çünkü burada büyük bir risk alıyorum.

More Sentences
big cake n. büyük pasta
I want the biggest cake.
En büyük pastayı istiyorum.

More Sentences
big nose n. büyük burun
People with big noses are generally very independent.
Büyük burunlu insanlar genellikle çok bağımsızdır.

More Sentences
big difference n. büyük farklılık
For historical reasons there are big differences between the labour market systems in Member States.
Tarihsel nedenlerden dolayı Üye Devletlerdeki işgücü piyasası sistemleri arasında büyük farklılıklar vardır.

More Sentences
big island n. büyük ada
It is made up of two big islands.
İki büyük adadan oluşuyor.

More Sentences
a big place n. büyük bir yer
The world is not a big place.
Dünya büyük bir yer değil.

More Sentences
big elephant n. büyük fil
That's the biggest elephant I've ever seen.
Bu şimdiye kadar gördüğüm en büyük fil.

More Sentences
big house n. büyük ev
I know many lonely people with very big houses.
Çok büyük evleri olan birçok yalnız insan tanıyorum.

More Sentences
big difference n. büyük fark
These are practical measures that will make a big difference in the short term.
Bunlar kısa vadede büyük fark yaratacak pratik tedbirlerdir.

More Sentences
big city n. büyük şehir
This type of training is usually available in the big cities.
Bu tür eğitimler genellikle büyük şehirlerde mevcuttur.

More Sentences
big bang n. büyük patlama
The Big Bang is the beginning of space and time.
Büyük Patlama uzay ve zamanın başlangıcıdır.

More Sentences
big obstacle n. büyük engel
We ourselves present the biggest obstacle.
En büyük engeli biz kendimiz teşkil ediyoruz.

More Sentences
a big fight n. büyük bir kavga
We did have a big fight that night.
O gece büyük bir kavga ettik.

More Sentences
big sister n. büyük kız kardeş
My big sister washes her hair every morning.
Büyük kız kardeşim her sabah saçını yıkar.

More Sentences
big store n. büyük mağaza
A small boutique selling fashion accessories that are not available in big stores.
Büyük mağazalarda bulunmayan moda aksesuarları satan küçük bir butik.

More Sentences
big loss n. büyük kayıp
Chasing your losses will usually just lead to bigger and bigger losses.
Kayıplarınızı kovalamak genellikle daha büyük kayıplara yol açacaktır.

More Sentences
big fire n. büyük yangın
He died in that big fire.
O büyük yangında öldü.

More Sentences
big country n. büyük ülke
The very procedure is, of course, based upon its being the big countries that decide.
Bu prosedür, elbette, büyük ülkelerin karar vermesine dayanmaktadır.

More Sentences
big family n. büyük aile
We carry this big family with pride.
Bu büyük aileyi gururla taşıyoruz.

More Sentences
big team n. büyük takım
The small teams can beat the big teams.
Küçük takımlar büyük takımları yenebilir.

More Sentences
big challenges n. büyük zorluklar
What is the biggest challenge you face each day?
Her gün karşılaştığınız en büyük zorluk nedir?

More Sentences
big game n. büyük av hayvanı
Hemingway enjoyed big game hunting in Africa.
Hemingway Afrika'da büyük av hayvanları avlamaktan hoşlanırdı.

More Sentences
think big v. büyük düşünmek
We should not be afraid to think big.
Büyük düşünmekten korkmamalıyız.

More Sentences
pretty big adj. oldukça büyük
It was really a pretty big room.
Gerçekten oldukça büyük bir odaydı.

More Sentences
quite big adj. oldukça büyük
The tunnels are quite big and made of 3 floors.
Tüneller oldukça büyük ve 3 kattan oluşuyor.

More Sentences
big enough adj. yeterince büyük
All the planets in the system have suddenly decided that the galaxy isn't big enough for all of them!
Sistemdeki tüm gezegenler aniden galaksinin hepsi için yeterince büyük olmadığına karar verdiler!

More Sentences
big-headed adj. kendini beğenmiş
Tom's very big-headed.
Tom çok kendini beğenmiş.

More Sentences
Colloquial
a big fan n. büyük bir hayran
I was never a big fan of social media.
Hiçbir zaman sosyal medyanın büyük bir hayranı olmadım.

More Sentences
big bully n. kabadayı
That boy's a big bully.
O çocuk büyük bir kabadayıdır.

More Sentences
big bully n. kabadayı
That boy's a big bully.
O çocuk tam bir kabadayı.

More Sentences
(the) big bucks n. büyük para
That's why they pay us the big bucks.
Bu yüzden bize büyük paralar ödüyorlar.

More Sentences
General
big talk n. büyük söz
big earner n. çok para kazanan
big game n. büyük hayvan avı
big top n. büyük sirk çadırı
big business n. dev şirketler
big gun n. ağır top
big income earner n. çok para kazanan
big gun n. önemli kimse
big dipper n. büyükayı
big bang n. başlangıç
big businessman n. büyük işadamı
big top n. sirk
big deal n. büyük iş
big turn n. büyük dönemeç
big horse n. kadana
big and healthy newborn baby n. tosuncuk
no big deal n. önemsiz şey
big talk n. yüksekten atma
big deal n. büyük mesele
a big gun n. ağır top
big step n. açık adım
big time n. en yüksek düzey
big with child n. gebe
big talk n. övünme
big brother n. diktatör
big hook n. karmuk
a big wheel n. nüfuzlu kimse
making big n. büyütme
a big gun n. önemli kimse
big tree n. filmahmudi ağacı
big with child n. hamile
big tree n. anıt ağaç
big bug n. önemli kimse
big hand n. çılgınca alkış
big money n. çok para
big bucks n. dünyanın parası
a big deal n. büyük marifet
big time n. büyük bir başarı
big tits n. büyük göğüsler
big picture n. resmin tamamı
big spender n. düşünmeden harcama yapan
big spender n. müsrif
big screen n. sinema
big dream n. büyük rüya
big mouth n. boşboğaz
big mouth n. boş boğaz
big shot n. önemli kimse
big girl's blouse n. muhallebi çocuğu
big girl's blouse n. süt çocuğu
big effort n. üstün gayret
big close-up n. yakın çekim
big-timer n. önemli kimse
big-timer n. büyük adam
big close-up n. baş plan
big news n. sansasyonel haber
big foot n. koca ayak
big lie n. kuyruklu yalan
big ben n. ingiltere parlamentosundaki büyük saat çanı
big time n. bir toplantı ya da partide geçirilen eğlenceli vakit
big time n. bir toplantı ya da partide geçirilen iyi vakit
big head n. kendini birşey sanan kişi
big head n. ukala
big head n. kendini beğenmiş
big dipper n. büyükayı takım yıldızları
big dipper n. lunapark hız treni
big penis n. büyük penis
big sin n. büyük günah
big butt n. dolgun kalça
big booty n. dolgun kalça
big booty n. büyük kalça
big dictionary effect n. büyük sözlük etkisi
big oven n. büyük fırın
a big commotion n. büyük kargaşa/karmaşa
big bottle n. büyük şişe
big play n. büyük oyun
big play n. büyük maç
big customer n. önde gelen müşteri
big customer n. büyük müşteri
big customer n. önemli müşteri
big portion n. büyük porsiyon
a big dinner again n. büyük bir akşam yemeği
a big leader n. büyük bir lider
a big lunch n. zengin bir öğle yemeği
big wheel n. dönme dolap
big fall n. büyük düşüş
big fight n. büyük kavga
big leap n. büyük sıçrama
big sur n. california'da bir yerleşim yeri
big-box store n. mega mağaza
big problem n. büyük problem
big interest n. büyük ilgi
big sibling n. büyük kardeş
big brother n. büyük erkek kardeş
big box n. büyük mağaza
big box n. mega mağaza
the big easy n. new orleans şehrinin takma adı
big reptiles n. büyük sürüngenler
big boss n. büyük patron
big reunion n. büyük kavuşma
big sister n. büyük abla
big breakfast n. büyük kahvaltı
a big day for n. (için) büyük bir gün
big kitchen n. büyük mutfak
big hairy audacious goals (bhags) n. büyük riski cesur hedefler
the big question n. herkesin bilmek istediği şey
big tent n. büyük çadır
big-heartedness n. gönlü zengin olma
big-heartedness n. cömertlik
big-heartedness n. bonkörlük
big-heartedness n. eli açıklık
big sister n. ablalık yapan kimse
big hair n. kabarık saç
big bertha n. uzun mesafede etkili şey
big time n. (bir meslekte veya kurumda) yüksek mevki
big house [dialect] n. oturma odası
big hair n. üstten kabartılmış uzun saç
big brother n. ağabeylik yapan kimse
big house [dialect] n. (ev) yaşam alanı
big science n. büyük ölçekli bilimsel araştırma
big ben n. big ben kulesindeki saat
big three n. küçük ve güçlü grup
big time n. oyunculara yüksek ödeme yapan gösteri merkezi
big bucks n. para babalarının sahip olduğu güç ve etki
big bertha n. türüne göre büyük ve hantal şey
big hand n. (saat) yelkovan
big bertha n. kazulet
big bertha n. lenduha
big sister n. üniversiteye yeni başlamış kız öğrenciye yardımcı olan üst dönemden kız öğrenci
big four n. küçük ve güçlü grup
big five n. küçük ve güçlü grup
big-box n. kutuya benzeyen büyük zincir mağaza
big gun n. uzun ve ağır sörf tahtası
big tech n. büyük teknoloji firmaları
big trunk n. büyük gövde
big trunk n. büyük ağaç gövdesi
bring up one's big guns v. en önemli destekçileri getirmek
make the big buck v. çok para kazanmak
get too big for one's boots v. burun şişirmek
be too big for one's boots v. kendini bir şey sanmak
have a big lead v. çok önde olmak
make the big buck v. parsayı götürmek
make big v. büyütmek
go over big v. üstesinden gelmek
be too big for one's boots v. kendini dev aynasında görmek
be too big for one's boots v. burnu kaf dağında olmak
be too big for one's boots v. burnu havada olmak
bring up one's big guns v. en önemli dayanakları ileri sürmek
make a big deal out of something v. sorun haline getirmek
turn it into a big deal v. problem haline getirmek
turn it into a big deal v. sorun haline getirmek
make a big deal out of something v. problem haline getirmek
speak softly but carry a big stick v. aba altından değnek sopa göstermek
deal big blow v. büyük darbe vurmak
strike big blow v. ağır darbe indirmek
deliver big blow v. ağır darbe indirmek
make a big contribution v. büyük katkı sağlamak
deal big blow v. ağır darbe indirmek
see the big picture v. büyük resmi görmek
play a big role v. büyük rol oynamak
have a big ego v. büyük bir egosu olmak
take big risk v. büyük risk almak
sell something for a big profit v. bir şeyi büyük bir karla ederek satmak
have a big influence on v. üzerinde büyük bir etkisi olmak
see the big picture v. olayın bütününü görmek
big two v. bir iskambil oyunu
be a big fan of something/someone v. bir şeyin veya bir kimsenin büyük bir hayranı olmak
big [dialect] [uk] v. inşa etmek
big-time v. daha düşük sosyal statüdeki birini hor görmek
big [dialect] v. hamile bırakmak
very big adj. koskocaman
big and unwieldy adj. lenduha
very big adj. çok büyük
as big as life adj. canlısı veya gerçeği kadar büyük
having a big and long nose adj. burnaz
a size too big adj. bir numara büyük
very big adj. koskoca
big and tall adj. yalı kazığı gibi
as big as adj. kadar büyük
big ticket adj. çok pahalı
big headed adj. kendini bir şey sanan
big headed adj. kendini beğenmiş
big-bodied adj. cüsseli
big-hearted adj. yüce gönüllü
big-hearted adj. cömert
big-time adj. önemli
big-headed adj. kendini bir şey sanan
big-time adj. yüksek rütbeli
big and fierce-looking adj. haydut gibi
big-hearted adj. eli açık
big-time adj. öncü
big-time adj. zirvede olan
big nose adj. büyük burunlu
big-ticket adj. çok pahalı
too big for one's breeches adj. burnu havada
too big for one's breeches adj. burnu havalarda
big-money adj. büyük miktarda para gerektiren
big-name adj. ünlü
big-name adj. ünlü bir ürüne ait
big-money adj. büyük miktarda parası olan
big on adj. (bir şeye) çok miktarda sahip olan
big-money adj. büyük miktarda para sağlayan
big [obsolete] adj. vücudu güçlü
big-name adj. ünlü bir örgütü kapsayan
big-name adj. ünlü isimlere ait
big-name adj. ünlü isimler içeren
big-name adj. ünlü bir ürün içeren
big-name adj. ünlü bir örgüte ait
big-picture adj. geniş kapsamlı
big-money adj. büyük miktarda para içeren
big-picture adj. büyük resmi gösteren
big [obsolete] adj. yüksek fiziksel güce sahip
big-ticket adj. çok önemli
big-mouthed adj. koca ağızlı
big-box adj. çok büyük bir mağazaya ait
big-mouthed adj. gürültücü
big-ticket adj. esas
big-wigged adj. kibirli
big-mouthed adj. konuşkan
big-shouldered adj. geniş omuzlu
big-bellied adj. göbeği çıkık
big-ticket adj. başlıca
big-bellied adj. koca göbekli
big-chested adj. geniş göğüslü
big-room adj. big room tarzında (elektronik müzik)
big-sounding adj. etkileyici boyutta
big-mouthed adj. patavatsız
big-box adj. çok büyük mağaza olan
in a big way adv. büyük çapta
as big as life adv. şahsen
big and bold adv. kalın ve koyu puntoyla
under a big tree adv. büyük bir ağacın altında
big-time adv. geniş kapsamlı bir şekilde
big-time adv. büyük ölçüde
big-time adv. esaslı bir şekilde
big-time adv. çok fazla
big-time adv. aşırı derecede
big deal! interj. hıh
the house is quite big expr. ev oldukça büyük
Phrases
something really big expr. çok büyük bir şey
big-is-best expr. büyük olanı en iyisidir
big brother is watching you expr. büyük birader sizi izliyor
big brother is watching you expr. büyük birader seni izliyor
with a big grin expr. pişmiş kelle gibi
with a big grin expr. tip tip sıratarak
with a big grin expr. alaycı bir yüz ifadesiyle
with a big grin expr. pis pis sıratarak
in such a big size expr. bu büyüklükte
if you want to go big, stop thinking small expr. büyük işler yapmak istiyorsan küçük düşünme
if you want to go big, stop thinking small expr. büyük işler yapmak istiyorsan küçük düşünmeyi bırak
don't get too big for your boots expr. kendini dev aynasında görme
don't get too big for your boots expr. kendini bir şey sanma
walk softly and carry a big stick expr. aba altından sopa göstermek
walk softly and carry a big stick expr. müzakereye açık ol ama gardını düşürme
walk softly and carry a big stick expr. sopa siyaseti yapmak
Proverb
little pitchers have big ears çocukların kulağı delik olur
the big fish eats the little one büyük balık küçük balığı yutar
eat a big mouthful, but don't make big promises büyük lokma ye büyük söz söyleme
big things come in small packages büyük şeyler küçük paketlerden çıkar
big things come in small packages bir şeyin büyüklüğü onun değerini belirlemez
Colloquial
big guns n. ağır toplar
big gun n. ağır top
big guns of the cinema n. sinemanın ağır topları
big deal n. büyük marifet
a big step n. büyük bir adım
a big fan of strippers n. büyük bir striptizci hayranı
big case n. büyük dava
a big blow n. büyük bir darbe
a big break n. büyük bir çıkış/atılım
big weekend n. büyük hafta sonu
a big job n. büyük bir iş
big night n. büyük gece
big-talking man n. büyük konuşan adam
a big story n. büyük bir hikaye
big fish eat little fish n. büyük balık küçük balığı yer
a big change n. büyük değişiklik
a big change n. büyük değişim
a big part of our lives n. hayatımızın büyük bir parçası
a big part of my life n. hayatımın büyük bir parçası
big rig n. tır
a big nose n. başkalarının işine karışan tip
big iron n. ana sistem
the big day n. birinin evleneceği gün
the big boys n. en güçlü şirketler
the big enchilada [usa] n. en önemli konu
a big kahuna [us] n. lider
big kahuna [us] n. lider
a big kahuna [us] n. reis
big kahuna [us] n. reis
a big kahuna [us] n. patron
big kahuna [us] n. patron
big kahuna [us] n. alemdar
a big kahuna [us] n. alemdar
big kahuna [us] n. önder
a big kahuna [us] n. önder
a big kahuna [us] n. başkan
big kahuna [us] n. başkan
a big kahuna [us] n. bilge
big kahuna [us] n. şef
big kahuna [us] n. bilge
a big kahuna [us] n. şef
big brass n. ağırtoplar
big bully n. zorba
big-c n. kanser
big year n. karlı bir yıl
big kahuna [us] n. kodaman
big boys n. ağır toplar
big brass n. büyük oyuncular
big top n. ana mekan
big boy n. delikanlı ya da yetişkin erkek
big bad n. kötü adam
big year n. büyük yarış
big one n. başarılmak ve kazanılmak istenen çok önemli bir şey
big boy n. yerine göre çocuk veya genç adam
big boys n. büyük oyuncular
big hitter n. ensesi kalın kişi
big bickies [australia] n. mangır
big blue n. ibm
big bickies [australia] n. arpa
big bully n. öküz: maganda
big daddy n. ensesi kalın kimse
big year n. müthiş bir yıl
big in (something or somewhere) n. ağırtop
big bad n. belalı tip
big mac attack n. aniden gelen karşı konulmaz big mac yeme isteği
big jump n. büyük bir değişiklik
big in (something or somewhere) n. önemli şahsiyet
big blue n. ibm'in takma adı
big bickies [australia] n. büyük miktarlarda para
big-d n. dallas'ın takma adı
big mac attack n. mcdonald's big mac sandviçini aşerme
a big kahuna [us] n. forslu kimse
big daddy n. kalantor
a big kahuna [us] n. bir grubun ya da hareketin içindeki en önemli ya da güçlü kişi
big bully n. dana
big top n. büyük sirk çadırı
big daddy n. dost
big daddy n. vaftiz baba
big boy n. koca adam (artık büyüdün)
big year n. bilhassa talihli/kazançlı ya da verimli yıl
big boy n. kocaman adam
big juice n. ünlü suçlu veya hırsız
a big kahuna [us] n. sözü geçen kişi
big hitter n. önemli kimse
big kahuna [us] n. sözü geçen kişi
big in (something or somewhere) n. belli bir çevrede ya da yerde çok tanınan/nüfuzlu ya da başarılı kişi veya şey
big-d n. dallas
big d n. dallas
big juice n. nam salmış suçlu
a big kahuna [us] n. kodaman
big bad n. belalı
big daddy n. kodaman
big hitter n. ağır top
big boys n. kodamanlar
big jump n. büyük bir adım
the big one n. kalp krizi
big boy n. cüsseli ve/veya heybetli kişi
big boy n. koca adam (koca adamsın artık)
big daddy n. nüfuz sahibi kişi
the big one n. ölümcül kalp krizi
big bully n. dediğim dedik tip
big daddy n. cici baba
big brass n. üst sıralar
big d n. dallas'ın takma adı
big juice n. tanınmış suçlu
big in (something or somewhere) n. önde gelen kimse
big bad n. kurmaca eserlerin baş kötü karakteri
big kahuna [us] n. forslu kimse
big one n. son derece feci veya yıkıcı bir şey
big boy n. izbandut
big year n. kuş gözlemciliği yarışması
big bully n. öküzcük
big boy n. koca oğlan (koca oğlansın artık)
big hitter n. kodaman
big kahuna [us] n. bir grubun ya da hareketin içindeki en önemli ya da güçlü kişi
big kahuna [us] n. ağırtop
big mac attack n. big mac krizi
big boys n. büyükler veya yöneticiler
big dig n. büyük kazı (boston trafiğini düzenleyecek inşaat projesinin takma adı)
big brass n. kodamanlar
a big kahuna [us] n. ağırtop
big jump n. büyük bir sıçrama
big top n. ana sahne
big hitter n. nüfuz sahibi kişi
one big happy family n. kocaman mutlu bir aile
one big happy family n. büyük mutlu bir aile
the big (number)-o n. sıfırla biten yaş (30/40/50 vb.)
big blue n. ibm
big blue n. ibm'in hisseleri
big blue n. ibm'in takma adı
big boy n. kodamanlar
big boy n. artık kocaman adam olma
big boy n. kocaman adam/eşek kadar olma
big boy n. eşek kadar olma
big boy n. (motosiklet/araba gibi şeyler için) canavar/yaramaz çocuk
big boy n. artık büyük bir çocuk olma
big boy n. tepedekiler
big boy n. (büyük) patronlar
big boy n. (güç ve etki açısından bir gruptaki) büyükler/büyük adamlar
big bully n. koca (bir) öküz
big bully n. zorba
big bully n. despot
big bully n. zorbalık yapan
big woman on campus (bwoc) n. kampüste herkesçe tanınan ve önem verilen kız öğrenci
big drink n. atlantik okyanusu
big drink n. okyanus
one big happy family n. büyük/kocaman mutlu bir aile gibi
one big happy family n. büyük/kocaman mutlu bir topluluk
one big happy family n. büyük/kocaman mutlu bir grup
the big five n. beş en tehlikeli afrika memelisi olan gergedan, fil, bufalo, aslan ve leopara avcıların verdiği isim
the big five n. büyük beşli
the big (number)-o n. hayatta 30, 40, 50 vb. gibi dönüm noktası sayılan yaşlar
the big-o n. sıfırla biten yaşlar için kullanılan bir tabir (20, 30, 40 vb. yaş)
the big-o n. hayatta 30, 40, 50 vb. gibi dönüm noktası sayılan yaşlar
the big-o n. sıfırla biten yaş (30, 40, 50 vb.)
the big-o n. sıfırla biten yaşlar için kullanılan bir tabir (20, 30, 40 gibi yaş)
the big (number)-o n. sıfırla biten yaşlar için kullanılan bir tabir (20, 30, 40 vb. yaş)
the big-o n. 20, 30, 40, 50 vb. olmak
the big-o n. hayatta yeni bir 10 yılın başlangıcı olan yaşlar (20, 30, 40 gibi)
the big (number)-o n. hayatta yeni bir 10 yılın başlangıcı olan yaşlar (20, 30, 40 gibi)
the big (number)-o n. sıfırla biten yaş (30, 40, 50 vb.)
the big (number)-o n. sıfırla biten yaşlar için kullanılan bir tabir (20, 30, 40 gibi yaş)
the big (number)-o n. 20, 30, 40, 50 vb. olmak
big dig n. boston, ma'in altından geçirilen eyaletler arası otoyol
big dig n. interstate 93'ün bir bölümünü boston massachusetts'in altından geçirecek olan inşaat projesi
big dig n. boston ma'in altından geçen yeraltı otoyolu
big mac attack n. big mac'e duyulan aşırı istek
big mac attack n. big mac çıkarması
big bad n. kötü kadın
big bad n. kötü adam
big bad n. dizi veya filmlerdeki ana kötü karakter
big bad n. kötü karakter
big one n. büyük yalan
big leagues n. en büyük rekabet veya başarı alanı
big beast n. önemli kimse
big one n. çok büyük ve yıkıcı deprem
big stick n. zor kullanma tehdidi
big beast n. güçlü kimse
big stick n. zor kullanma
big league n. en prestijli başarı düzeyi
the big one n. çok büyük ve yıkıcı deprem
big game n. önemli veya tehlikeli bir girişimin amacı
big game n. büyük oyun
(the) big bucks n. çok para
(the) big bucks n. iyi para
a big head n. burnu havada
a big name/noise n. önemli bir isim
a big name/noise n. nüfuzlu biri
a big mouth n. gevşek ağızlı kimse