bitişik - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

bitişik



Sens de "bitişik" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 52 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
bitişik adjacent adj.
bitişik contiguous adj.
General
bitişik adjoint n.
bitişik flank adj.
bitişik connected adj.
bitişik adjoined adj.
bitişik adjacent to adj.
bitişik coterminous adj.
bitişik connate adj.
bitişik attached adj.
bitişik juxtaposed to adj.
bitişik conjunct adj.
bitişik neighbouring adj.
bitişik abutting adj.
bitişik neighboring adj.
bitişik joining adj.
bitişik adjoining adj.
bitişik close adj.
bitişik neighbour adj.
bitişik near adj.
bitişik neighbor adj.
bitişik next to adj.
bitişik next adj.
bitişik adjacent adj.
bitişik nextdoor adj.
bitişik conjoint adj.
bitişik next-door adj.
bitişik conjunctive adj.
bitişik adjoinant adj.
bitişik tangent adj.
bitişik attiguous [obsolete] adj.
bitişik joinant adj.
bitişik limitrophe adj.
bitişik immediate adj.
bitişik conterminable adj.
bitişik conterminal adj.
bitişik conterminant adj.
bitişik conterminate adj.
bitişik context [obsolete] adj.
bitişik contiguate adj.
bitişik sistering adj.
bitişik next door adv.
bitişik anear [dialect] prep.
Idioms
bitişik back to back adj.
Law
bitişik adjoinant adj.
bitişik contiguous adj.
Politics
bitişik conterminous adj.
Medical
bitişik adjacent adj.
Anatomy
bitişik approximal adj.
Biochemistry
bitişik adjoint adj.
Linguistics
bitişik adjoinant adj.
bitişik contiguous adj.

Sens de "bitişik" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 268 résultat(s)

Turc Anglais
General
bitişik harflerle yazılan yazı script n.
bitişik kalıntılar juxtaposed residues n.
evlere bitişik parke taş kaplı alan patio n.
bitişik düzen row housing n.
bitişik olma adjoining n.
bitişik olma adjacency n.
bitişik yapı contiguous building n.
bitişik bölge contiguous zone n.
bir duvarı bitişik ev semidetached house n.
bitişik olma juxtaposition n.
bitişik komşu nextdoor n.
bitişik garaj attached garage n.
bitişik kümekent conurbation n.
bitişik ev next-door house n.
gösteri salonlarında orkestraya bitişik bölüm parquet n.
bitişik elyazısı longhand n.
bitişik elyazısı cursive n.
bitişik elyazısı cursive script n.
bitişik el yazısı cursive n.
bitişik el yazısı cursive script n.
bitişik el yazısı longhand n.
bitişik el yazısı running hand n.
bitişik elyazısı running hand n.
eve bitişik tarla croft n.
yan yana/bitişik odalar adjoining rooms n.
bitişik olma hali adjacence n.
bir yere bitişik yapı abutment n.
terasları ve bahçeleri birbirine bitişik olan evler back-to-back n.
bitişik el yazısı tachygraphy n.
15. yüzyıldan itibaren papalık katiplerinin kullandığı bitişik el yazısı tarzı chancery n.
bitişik olma neighborhood n.
bitişik olma neighbourhood n.
bitişik yazı tied letters n.
eve bitişik tarla tigh [obsolete] n.
başka bir şeyle bitişik durumda olmak lap n.
bitişik yüzeylerle dik açı oluşturmayan yüzey bevel n.
batı guatemala'da ve meksika'nın bu bölgeye bitişik kısımlarında yaşayan amerikan yerlilerine mensup kimse mam n.
havanın zemine bitişik olmayıp altında katı veya sıvı yüzey bulunmayan herhangi bir bölgesi midair n.
havanın zemine bitişik olmayan veya altında katı veya sıvı yüzey bulunmayan herhangi bir noktası veya bölgesi mid-air n.
un değirmeni ile bitişik ev millhouse n.
m.s. 7. yüzyılda yuvarlak majüskül harflerden geliştirilmiş küçük bir bitişik el yazısı miniscule n.
m.s. 7. yüzyılda yuvarlak majüskül harflerden geliştirilmiş küçük bir bitişik el yazısı minuscule n.
kare kumaşın iki bitişik tarafının dikilmesiyle yapılan konik biçimli süzgeç hippocrates' sleeve n.
sahibinin evine bitişik olan bir tarla homefield [obsolete] [uk] n.
bitişik mülkteki başka bir petrol kuyusunun karşısına açılan petrol kuyusu offset n.
çokgenin bitişik olmayan iki köşesini birleştiren düz çizgi diagonal n.
(iki bitişik duvardaki pencereler gibi) karşılıklı durmayan kaynaklardan çıkan ışık crosslight n.
birleşik donanmalardaki bitişik birim kılavuzlarının pruva direkleri arasındaki mesafe interval n.
rijit hava gemisinin iki bitişik boylamsal ve çapraz yapı ile birleştiği alan panel n.
bitişik olmama discontiguity n.
bitişik şeyleri ayırma divorcement n.
bonfilenin takoz kemiğine bitişik kısmı flat bone n.
eve bitişik bahçe kısmı fold [dialect] [uk] n.
(tekstil üretiminde) dantel işleme tezgahındaki bitişik iki makine arasındaki mesafe gate n.
bitişik olmayan el yazısı print n.
tropik bölgelere bitişik bölgeler semitropics n.
tropik bölgelere bitişik bölgeler subtropics n.
bitişik olmak border v.
bitişik olmak neighbor v.
bitişik olmak be touching v.
bitişik olmak abut on v.
bitişik olmak abut upon v.
bitişik olmak touch v.
bitişik olmak neighbour v.
bitişik olmak border on v.
bitişik olmak communicate v.
bitişik olmak adjoin v.
bitişik konumda olmak march v.
paralel veya bitişik olarak uzanmak march v.
bitişik olmak mere [obsolete] v.
bitişik olmak line v.
bir duvarı bitişik ev semidetached adj.
bitişik (elyazısı) running adj.
en bitişik next adj.
bitişik olmayan noncontiguous adj.
bitişik olmayan nonadjacent adj.
bitişik el yazısı biçiminde yazılmış cursive adj.
bitişik olmayan discontiguous adj.
bitişik olmayan non-contiguous adj.
terasları ve bahçeleri birbirine bitişik back-to-back adj.
bitişik olmayan unattached adj.
bitişik el yazısıyla yazılan joined-up adj.
limana bitişik olan harborside adj.
bir dişin önündeki dişe bitişik olan yüzeyine ait veya ilişkin mesal adj.
mikrofile bitişik micropylar adj.
m.s. 7. yüzyılda yuvarlak majüskül harflerden geliştirilmiş küçük ve bitişik el yazısına ait veya ilişkin minuscular adj.
(yazı) bitişik close adj.
bitişik olmayan incontiguous adj.
bitişik parça veya yüzeyler arasında yer alan interproximal adj.
bitişik parça veya yüzeyler arasında yer alan interproximate adj.
sola bitişik left aligned adj.
bitişik olarak coterminously adv.
bitişik olarak enclitically adv.
bitişik halde adjacently adv.
bitişik olarak contiguously adv.
-e bitişik next to prep.
-e bitişik near prep.
bazı eski ifadelerde dolaylı nesne olarak kullanılan ve fiille bitişik yazılan bir zamir me pron.
Phrasals
bitişik olmak abut (up) against v.
bitişik olmak abut (up) against something v.
bitişik olmak abut on v.
bir şeye bitişik olmak abut on something v.
arkası (bir şeyle) bitişik olmak back (someone or something) up to (something) v.
Colloquial
bitişik komşu one's next-door neighbor expr.
Trade/Economic
bitişik bölge contiguous zone n.
Law
bitişik arsa sahibi abutter n.
bitişik bölge contiguous zone n.
bitişik mülk sahibi abutting owner n.
bitişik mülk adjoining land n.
su yollarına bitişik bir arazi malikinin suyu ve arazi parçalarını kullanma hakkı right n.
Politics
bitişik bölge contiguous zone n.
sınırdan bitişik olan (ülke, eyalet) neighbor adj.
sınırdan bitişik olan (ülke, eyalet) neighbour adj.
bitişik üç eyaleti içeren tristate [us] adj.
bitişik üç eyaleti içeren bölgeye ait veya ilgili tristate [us] adj.
Tourism
bitişik odayla aynı duvarı paylaşıp o odaya açılan özel kapısı olan otel odası connecting room n.
Advertising
başka bir reklamla aynı sayfada olup ona bitişik olmayan reklam semisolus n.
Technical
bitişik yerleşim compact settlement n.
bitişik çift öğe double framing n.
bitişik anayapı adjoint matrix n.
bitişik yapı nizamı contiguous building n.
bitişik oda block of rooms n.
bitişik anten adjacent antenna n.
bitişik açıklık adjacent span n.
çelik borularda kaynak dikişine bitişik bölge area adjacent to the weld seam of steel tubes n.
dört tarafından bitişik circumadjacent n.
kaynaklı çelik tüplerin kaynak dikişine bitişik alanlarının ultrasonik muayenesi ultrasonic testing of the area adjacent to the weld seam of welded steel tubes n.
birbirine bitişik olan hareketli aksamların arasındaki boşluk, gevşeklik veya oynama payı lash n.
ağır tekerlek yükü olup eğimlerde kaldırıma bitişik olarak döşenen granit döşeme takozu wheeler n.
bitişik maden tünelleri arasındaki destek midfeather n.
bitişik parçalarda temas yüzeylerine paralel kuvvetler sonucu oluşan gerilim shear n.
bitişik parçaların göreceli yer değişimlerinin aralarındaki mesafeye oranı shear n.
bütünü oluşturan bitişik parçaların temas yüzeylerinde gerilim oluşturan baskı shear n.
bitişik olmak adjoin v.
bitişik olmak abut v.
Computer
bitişik olmayan seçim nonadjacent selection n.
bitişik sütunlar adjacent columns n.
iki dosyanın veya başka bilgi kaynaklarının bitişik bölümleri arasındaki fark kaydı hunk n.
Informatics
bitişik açılar adjacent angles n.
bitişik olmayan veri yapısı noncontiguous data structure n.
bitişik öncül immediate predecessor n.
bitişik ardıl immediate successor n.
Telecom
bitişik olmayan veri yapısı noncontiguous data structure n.
Mechanic
eskiden karyola direğini bitişik yan parçalardan birine sabitlemek için kullanılan uzun vida bed screw n.
Textile
iki kenarı birleştiren ve her bir ilmeğin kenarların oluşturduğu dikiş yerlerinin üzerinden geçirildiği, bitişik ve dikey ilmekler atılarak yapılan dikiş overhand n.
iki kenarı birleştiren bitişik ve dikey ilmeklerle dikilmiş overhand adj.
Architecture
eve bitişik olarak inşa edilmiş düz ve çatısız alan deck n.
en az bir duvarı yan bina ile bitişik ev row house n.
(düz kemerde) bitişik kemer taşının içine geçen kemer taşı çıkıntısı crossette n.
Construction
diğerine bitişik olarak inşa edilmiş bina to-fall [scottish] n.
bitişik yerleşim compact settlement n.
bitişik yapı contiguous building n.
bitişik kanal adjacent channel n.
bitişik açıklık adjacent span n.
bitişik nizam binalar attached buildings n.
bitişik banyo adjacent bathroom n.
bitişik oda adjacent room n.
bitişik kiriş adjacent beam n.
bitişik arazi adjacent property n.
Railway
bitişik vagonlarının kapıları arasında boşluk olan yolcu treni vestibule train n.
bitişik vagonlarının kapıları arasında boşluk olan yolcu treni vestibuled train n.
demiryolu vagonunda çıkarılabilir bölmeli iki bitişik yatak odası suite n.
Aeronautic
zeplinin enine uzanan bitişik iki elemanı arasındaki uzunlamasına kısım bay n.
Marine
32 işaretli pusuladaki iki bitişik nokta arasındaki mesafenin dördüncü kısmı quarter point n.
limana bitişik olan yer harbourside n.
kaplamanın geminin iç omurgasına bitişik bulunan ilk sırası limber strake n.
limana bitişik olan harbourside adj.
Medical
bitişik mukozit confluent n.
iki bitişik diş arasındaki mesafe interdentium n.
omura bitişik paravertebral n.
alveollerde ve bitişik kanallarda eksüda birikmesi consolidation n.
bitişik parmaklı syndactylous adj.
bitişik parmaklı syndactyl adj.
Anatomy
yüz kemiğindeki geniz boşluğuna bitişik ve mukoza zarı ile kaplı sinüs çiftlerinden her biri nasal sinus n.
bitişik kiriş conjoined tendon n.
organa bitişik olarak eklenen anatomik uzantılar annexa n.
organa bitişik olarak eklenen anatomik uzantılar adnexa n.
beynin tabanında bitişik olarak bulunan yumurta biçimli iki gri madde kitlesinden her biri optic thalamus n.
beynin tabanında bitişik olarak bulunan yumurta biçimli iki gri madde kitlesinin oluşturduğu fonksiyonel birim optic thalamus n.
kafatasının mastoid çıkıntıya bitişik olan bölümü paroccipital n.
birçok balıkta işitsel kapsülün ön tarafında bulunan ve sfenoid kemikle bağlantılı veya ona bitişik olan kemik veya kıkırdak sphenotic n.
organa bitişik olarak eklenen anatomik uzantılara ait veya ilgili annexal adj.
organa bitişik olarak eklenen anatomik uzantılara ait veya ilgili adnexal adj.
burun kemikleri bitişik olan holorhinal adj.
omurgadaki bitişik omurlar arası interspinal adj.
normalde bitişik olup eklemde bulunmayan iki kemiğin ayrılmasıyla ilgili divaricate adj.
mastoid çıkıntıya bitişik olan kafatası bölümüne ait veya ilişkili paroccipital adj.
Dentistry
bölümlü protezin üzerinde takma dişlerin bulunduğu ve uçlarındaki bağlarla bitişik dişleri tuttuğu kısmı saddle n.
bitişik dişleri ayırmada kullanılan bir alet separator n.
dişin önündeki dişe bitişik olan yüzeyine ait veya ilişkin mesial adj.
bitişik dişler arasında yer alan interproximal adj.
bitişik dişler arasında yer alan interproximate adj.
Pathology
göğüs kafesinden bitişik olan ikizlerin sahip olduğu ölümcül cenin bozukluğu thoracopagus n.
Dermatology
kızıl ve kızamık hastalığında görülen, ciltteki üzeri bitişik mukozit şişliklerle kaplı düz ve kırmızı bir alandan oluşan maculopapular adj.
Math
ilk köşegeni ile buna bitişik iki köşegeni hariç tüm elemanları sıfır olan determinant continuant n.
Geometry
bitişik üç kareden meydana gelen şekil tromino n.
bitişik iki uzun ve iki kısa eş kenarı bulunan dörtkenar kite n.
bitişik olmayan (dörtgen kenarları) opposite adj.
Physics
kızılötesi görüntüde iki bitişik nesne arasında meydana gelen kontrast kaybı thermal crossover n.
spektrumda yakından bitişik set halinde üç çizgi triplet n.
durağan dalgadaki iki bitişik düğüm arasındaki maksimum genlik bölgesi antinode n.
Chemistry
bitişik haldeki iki çift bağlı bir diolefin allene n.
Biology
bitişik hücre duvarları arasındaki orta tabaka middle lamella n.
doğuştan bitişik adherent adj.
doğuştan bitişik adnate adj.
(ovaryum) taç yaprak ile bitişik inferior adj.
(benzer parça veya organlar) bitişik coadunate adj.
(benzer parça veya organlar) bitişik connate adj.
Zoology
tepeleri enine bitişik azı dişleri olan memeli trichechodont n.
( at gibi dört ayaklılarda) ön ayak, omuz veya bu organlara bitişik bulunan bölümler forequarter n.
(at gibi dört ayaklılarda) vücudun ön ayaklar, omuzlar ve bu organlara bitişik bulunan bölümleri forequarters n.
tepeleri enine bitişik azı dişleri olan trichechodont adj.
Botanic
erkeklik organı çiçek tacına bitişik çiçekleri olan çift çenekli bir ot, çalı veya ağaç takımı tubiflorae n.
erkeklik organı çiçek tacına bitişik çiçekleri olan çift çenekli bir ot, çalı veya ağaç takımı polemoniales n.
doğuştan bitişik kısımları olmadan olgunlaşmış perikarptan oluşan bir meyve autocarp n.
bitkilerin odun kısmına bitişik bulunan iç kabukları liber n.
(yaprak veya taç) bitişik loblar arası girinti sinus n.
(yaprak veya taç) bitişik loblar arası ayrıklık sinus n.
birbirine bitişik yaprakları olan gamophyllous adj.
birbirine bitişik taçyaprakları olan sympetalous adj.
birbirine bitişik taçyaprakları olan gamopetalous adj.
birbirine bitişik yaprakları olan gamosepalous adj.
doğuştan bitişik kısımları olmadan olgunlaşmış perikarptan oluşan autocarpous adj.
birbirine bitişik taçyaprakları olan monopetalous adj.
çanakyaprakları bitişik olan monophyllous adj.
taçyaprakları bitişik olan monophyllous adj.
birbirine bitişik yaprakları olan monosepalous adj.
Agriculture
atların bitişik sıralar halinde yürüyerek bu sıraların arasının sürülmesi için tasarlanmış iki sıralı lister kültivatörü odd-row monitor n.
Social Sciences
norveç ve isveç'in kuzeyi ile rusya'nın bitişik kesimlerinde yaşayan moğol ırkından bir halk lapps n.
liberya'nın merkezi eyaletinin en kuzeyi ile bu bölgeye bitişik olan fransız batı afrikası'nda yaşayan bir halk mano n.
Linguistics
bitişik söz-eylem adjacency pair n.
bitişik çift adjacency pair n.
bitişik sözce adjacency pair n.
bitişik yazılan bileşik sözcük solid n.
bitişik ad niteleyeni adnominal adj.
Geography
güney adası ve güney pasifik'teki birbirine bitişik küçük adalara verilen isim new zealand islands n.
bitişik bölge adjacent zone n.
yüzmeyip kıyıya bitişik olan buzul arazi land ice n.
körfeze bitişik gulf n.
haritadaki bitişik eşyükselti eğrilerinin belirttiği rakımlar arasındaki dikey mesafe contour interval n.
yamaçtan yağmur sularıyla yıkanıp bitişik araziye yayılan toprak materyali outwash n.
bitişik üç eyaleti içeren tri-state [us] adj.
bitişik üç eyaleti içeren bölgeye ait veya ilgili tri-state [us] adj.
körfeze bitişik gulf adj.
kıyıyla bitişik circumlittoral adj.
Geology
fay hattına bitişik kayaç tabakasının kıvrılması drag n.
orojenik kuşağa bitişik olan, nispeten bozulmamış kayaçlardan meydana gelen bölge foreland n.
Military
bitişik gemi veya tekne gruplarını arasındaki boşluk interval n.
bitişik uçaklar arasında önden arkaya doğru ölçülen boşluk interval n.
Sport
bilardoda masa kenarına bitişik üç topun bulunduğu, özellikle köşeye yakın olan bir veya bir dizi karambol nursery n.
futbol sahasının her iki takımın kanatlarına bitişik kısmı flat n.
Chess
bitişik karelerde olan (piyonlar) connected adj.
Art
sanat eserindeki bitişik unsurların çeşitliliği contrast n.
Music
aynı anda çalınan bitişik notalar grubu tone cluster n.
gamda iki bitişik nota arasındaki aralık step n.
Photography
optik görüntünün bitişik alanlarının parlaklık açısından gösterdiği farklılık derecesi contrast n.
Printery
bitişik karakterler (harfler) arasındaki standart mesafe tracking n.
bitişik karakterler (harfler) arasındaki standart mesafe letterspacing n.
belirli bir yazı tipindeki 26 harfin tek tek küçük ve bitişik yazılmasıyla elde edilen genişlik alphabet length n.
(yazı tipi) bitişik close adj.
hepsi bitişik (yazılacak) all one word expr.
Archaic
gelir getirmesi amacıyla rahibe verilen kiliseye bitişik arazi living n.
bitişik, yanında therebeside adv.
Engineering
(iki bitişik parçayı) arasına nesne sokulabilecek şekilde ayırmak pack v.
Ornithology
orta ayak parmağı dış ve iç parmaklara bitişik olan tünek kuş anomaliped n.
kuşun omuzlarının üzerinde ve sırtının omuzlara bitişik kısmında yer alan bölge scapular region n.
Entomology
önde bitişik gözleri olan (iki kanatlı sinek) holoptic adj.
British Slang
(genellikle oral seks amacıyla) bitişik iki odayı ayıran duvarın delinerek oluşturulduğu delik glory hole n.