burun; - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

burun;



Sens de "burun;" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
burun nose n.
burun kılı nose hair n.
burun çekmek sniff v.
General
burun beak n.
burun conk n.
burun nozzle n.
kanca burun nutcracker n.
gaga burun aquiline nose n.
kulak burun boğaz uzmanı ear nose and throat specialist n.
burun (hayvan) snout n.
burun arrogance n.
coğrafyada burun point n.
burun kanaması bleeding of the nose n.
burun kanaması nosebleed n.
kemer burun roman nose n.
burun siniri nose rib n.
ucu kalkık basık burun pug nose n.
burun kıvırma sniff n.
burun gibi çıkıntı nose n.
burun (ayakkabıda) toe n.
burun kıvırarak geri çevirme spurning n.
gaga burun hooked nose n.
burun foreland n.
burun kayışı (at) nosepiece n.
burun estetiği nose remodelling n.
burun (uçakta) nose n.
burun kanadı wing n.
burun whiffer n.
burun (domuz) snout n.
burun kemiği nasal bone n.
burun dolgunluğu nasal stuffiness n.
burun tekerleği nose wheel n.
ayakkabıda burun toe n.
burun tamponu nasal packing n.
burun pride n.
burun hooter n.
burun deliği (su samuru) vent n.
burun smeller n.
kulak burun boğaz otorhinolaryngology n.
burun damlası nose drops n.
burun olfactory organ n.
burun kılı vibrissa n.
burun çekme snivel n.
burun çekme sniffle n.
burun boşluğu sinus n.
burun prominence n.
burun nose n.
burun bill n.
kanca burun hooknose n.
gagaya benzeyen burun beaklike nose n.
tıkalı burun blocked nose n.
tıkalı burun congested nose n.
yeşil burun cape verde n.
burun kemiği bridge n.
burun cape n.
burun direği nasal septum n.
burun kılı nostril hair n.
burun deliği nostril n.
(hayvanlarda) burun deliği vent n.
büyük burun big nose n.
tıkanık/tıkanmış burun blocked-up nose n.
bombe (ayakkabının burun kısmındaki kalıplı parça ) toe box n.
kalkık burun upturned nose n.
kalkık burun tip-tilted nose n.
kalkık burun retrousse nose n.
hokka burun retrousse nose n.
hokka burun upturned nose n.
hokka burun retrousse n.
hokka burun tip-tilted nose n.
ayak burun koruyucusu toe guard n.
ayak burun koruyucusu toeguard n.
hassas burun sensitive nose n.
iyi koku alan burun sensitive nose n.
burun halkası cattle leader n.
burun akması coryza n.
takma burun false nose n.
sahte burun fake nose n.
dolu burun bunged up nose n.
tıkalı burun bunged up nose n.
kemerli burun roman nose n.
kemerli burun aquiline nose n.
kemerli burun eagle-like nose n.
kemerli burun hook nose n.
kemerli burun beak nose n.
burun kılı nasal hair n.
burun akıntısı runny nose n.
burun delikleri nostrils n.
geniş burun kökü broad nasal bridge n.
tıkalı burun stuffy nose n.
burun ağrısı nose pain n.
burun ağrısı nasal pain n.
yamuk burun crooked nose n.
burun köprüsü nasal bridge n.
burun kemiği nose bone n.
gözlük burun pedi nose pad n.
burun akıntısı nose flow n.
hindistanın güney sahilinde burun caliemere n.
yeşil burun adaları'nda yaşayan kimse cape verdean n.
burun siperi nasal n.
burun farkı neck n.
burun nese [scottish] n.
kalkık burun tut-nose [dialect] n.
burun silme emunction [obsolete] n.
güney afrika'da burun bölgesine göç eden öncü afrikaner yerleşimcilerinden biri voortrekker n.
eğik burun hawk nose n.
şahin gagası gibi kıvrık burun hawk nose n.
dağlık burun head n.
şişik ve bazen kırmızı burun bottle nose n.
kemerli burun hooknose n.
boğa burun halkası bullring n.
yüzde ve özellikle burun üzerinde aşırı alkol tüketimi sonucu oluşan kızarıklık rum bud n.
burun peak [obsolete] n.
dağlık burun peak [obsolete] n.
burun pecker n.
burun ord [dialect] [uk] n.
dağlık burun ord [dialect] [uk] n.
basık burun pug n.
kayağın burun bölümü shovel n.
burun sneck [uk] [scotland] n.
burun çekme snifter [dialect] n.
küçük ve kalkık burun snub n.
küt burun snub n.
küçük ve kalkık burun snub nose n.
kısa küt burun snub nose n.
küçük ve kalkık burun snubbed nose n.
kısa küt burun snubbed nose n.
burun çekme sesi snuffle n.
burun çekme sesi snuffling n.
burun farkı ile alınan yarışma squeaker n.
burun head n.
burun point n.
burun kıvırmak turn one's nose up at something v.
burun takmak (çorap/ayakkabı vb'ne) toe v.
burun buruna gelmek almost to collide with v.
burun buruna gelmek come face to face v.
burun burmak turn one's nose up at v.
burun kıvırmak turn up one's nose at v.
burun kıvırmak turn up one's nose v.
burun kıvırmak sniff v.
burun şişirmek get too big for one's boots v.
burun bükmek turn up one's nose at v.
burun kıvırarak geri çevirmek spurn v.
burun kıvırmak sniff at v.
burun sürtmek nuzzle v.
burun kıvırmak flout v.
burun karıştırmak pick v.
burun kıvırmak show displeasure v.
burun bükmek be displeased with v.
burun kıvırmak make a face v.
burun bükmek show displeasure v.
burun kıvırmak be displeased with v.
burun bükmek make a face v.
burun ile eşmek nuzzle v.
tehlikeyle burun buruna gelmek be exposed to a danger v.
burun tıkamak congest one's nose v.
burun karıştırmak nose-pick v.
burun kıvırmak pooh-pooh v.
burun üstü düşmek be nose-dived v.
burun üstü çakılmak be nose-dived v.
riskiyle burun buruna gelmek face the risk of v.
burun karıştırmak pick one's nose v.
burun kıvırmak harrumph v.
korumak için örtmek (kulak, burun) hold v.
(sörf tahtası) dalgaya burun dalışı yapmak pearl v.
burun çekmek snaffle v.
burun çekmek snifter [dialect] v.
burun buruna gelmek be within striking distance of v.
burun buruna gelmek come within striking distance of v.
küçümseyerek burun kıvırmak poh v.
burun ile kazmak snout v.
burun çekmeye benzer bir ses çıkarmak snuffle v.
burun ucuyla dürtmek snuzzle v.
burun buruna kazanmak squeak v.
burun farkı ile kazanmak squeak v.
burun farkı ile elde etmek squeeze v.
burun olfactory adj.
burun nasal adj.
tıkalı (burun) stuffy adj.
kalkık (burun) snub adj.
burun buruna (çarpışma) head-on adj.
burun ile ilgili nasal adj.
burun biçiminde nariform adj.
ucu kalkık (burun, gaga) turnup adj.
gaga veya burun benzeri dar kısmı olan (organ) angustirostrate adj.
genişlemiş (burun delikleri) flared adj.
burun akıtan sniffly adj.
burun çeken sniffly adj.
sivri burun pointed-toe adj.
hafif küt (burun) snubbish adj.
hafif kısa ve kalkık (burun) snubbish adj.
sürekli burun çeken snuffly adj.
burun çekme sesi çıkaran snuffly adj.
kalkık (burun vb.) upturned adj.
burun buruna very close adv.
burun yoluyla nasally adv.
burun kıvırarak floutingly adv.
burun çekme sesleri çıkararak snuffily adv.
burun buruna square adv.
Phrasals
burun kıvırmak sweep aside v.
burun farkıyla geçmek/yenmek edge out v.
burun kıvırmak snort at v.
burun bükmek snort at v.
burun buruna gelmek meet up v.
(bir şeyle, sonuçla) burun buruna gelmek flirt with (something) v.
pis burun vurmak toe in v.
birine/bir şeye burun kıvırmak sniff at someone or something v.
(bir şeyle/bir şey yapmakla) burun buruna gelmek come close (to something/to doing something) v.
(birine/bir şeye) burun kıvırmak frown at (someone or something) v.
birine/bir şeye burun kıvırmak frown on someone or something v.
birini/bir grubu burun farkıyla yenmek nose someone or a group out v.
(birine/bir şeye) burun bükmek/kıvırmak snort at (someone or something) v.
Phrases
burun farkıyla by a canvas adv.
burun farkıyla by an eyelash adv.
Colloquial
büyük burun beak n.
sağ burun deliği right nostril n.
sol burun deliği left nostril n.
burun honker n.
burun horn n.
burun estetiği ameliyatı bob n.
burun sniffer n.
burun dolusu snootful n.
burun kanamasına neden olabilecek kadar yüksekte nosebleed [usa] adj.
ile burun buruna within an inch of expr.
koca burun big snout expr.
burun yalan söylemez the nose knows expr.
Idioms
kanlı burun darbesi bloody nose strike n.
kanlı burun saldırısı bloody nose attack n.
düğme/nokta burun button nose n.
felaketle/faciayla burun buruna bir nokta brink of disaster n.
ölümle burun buruna gelme brush with death n.
çengelsi burun cheese-cutter [obsolete] n.
gaga şeklinde burun cheese-cutter [obsolete] n.
kemikli burun cheese-cutter [obsolete] n.
kemerli burun cheese-cutter [obsolete] n.
kanca gibi burun cheese-cutter [obsolete] n.
burun bükme down nose n.
burun kıvırma down nose n.
burun karıştırma nose-picking n.
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi rum blossom [dated] n.
(bir şeyle) burun buruna gelmek be within a whisker of (something) v.
(arkadaşlık teklifini) burun kıvırarak reddetmek/geri çevirmek give (one) the air v.
(arkadaşlık teklifini) burun kıvırarak reddetmek/geri çevirmek give someone the air v.
(arkadaşlık teklifini) burun kıvırarak reddetmek/geri çevirmek give someone the brush off v.
(arkadaşlık teklifini) burun kıvırarak reddetmek/geri çevirmek give someone the gate v.
(arkadaşlık teklifini) burun kıvırarak reddetmek/geri çevirmek give someone the old heave-ho v.
burun farkıyla/ucu ucuna kazanmak win (something) by a hair v.
burun farkıyla/ucu ucuna kazanmak win by a short head v.
burun farkıyla/ucu ucuna kaybetmek lose by a short head v.
burun buruna gelmek come close to blows v.
burun kıvırmak thumb one's nose at v.
burun farkı ile kazanmak win by a neck v.
burun farkıyla kazanmak win by a nose v.
burun üstü çakılmak go into a nosedive v.
burun kıvırmak turn one's nose up at v.
burun farkı ile kaybetmek lose by a neck v.
burun üstü çakılmak take a nosedive v.
bir şeyle burun buruna gelmek come within a whisker of something v.
burun kıvırmak pull a face v.
birisiyle burun buruna gelmek come face to face with someone v.
ölümle burun buruna gelmek have a close brush with death v.
burun şişirmek be above (oneself) v.
burun yapmak be above (oneself) v.
burun şişirmek get above yourself v.
burun yapmak get above yourself v.
burun şişirmek be above yourself v.
burun yapmak be above yourself v.
bir şeyle burun buruna gelmek have a brush with something v.
burun kıvırmak stick (one's) tongue out v.
burun kıvırmak stick out (one's) tongue v.
(birine/bir şeye) burun kıvırmak stick out (one's) tongue at (someone or something) v.
burun buruna gelmek be staring (one) in the face v.
(bir şeyle) burun buruna gelmek be staring (something) in the face v.
bir şeyle burun buruna gelmek be staring something in the face v.
bir şeyle/bir şeyi yapmakla burun buruna olmak be within a whisker of something/of doing something v.
bir şeyle/bir şeyi yapmakla burun buruna gelmek come within a whisker of something/of doing something v.
(bir tehlikeyle/zorlukla) burun buruna olmak teeter on the brink (or edge) v.
birine burun kıvırmak cock a snook at someone v.
birine/bir şeye burun kıvırmak cock a snook at somebody/something [uk] v.
burun kıvırmak cock a snoot [uk] v.
(biriyle/bir şeyle) burun buruna gelmek come face to face with (someone or something) v.
ile burun buruna gelmek come within an ace of v.
biriyle/bir şeyle burun buruna gelmek come within an inch of someone or something v.
biriyle/bir şeyle burun buruna gelmek come within a hair of someone or something v.
biriyle/bir şeyle burun buruna gelmek come within a hair's breadth of someone or something v.
(birine) burun kıvırmak pull a face (at someone) v.
burun kıvırmak stick tongue out v.
burun buruna olmak teeter on the brink v.
(bir şeyle) burun buruna olmak teeter on the brink of (something) v.
(bir şeyle) burun buruna olmak teeter on the edge of (something) v.
burun kıvırmak thumb nose v.
burun kıvırmak thumb one's nose v.
-e burun kıvırmak thumb your nose at v.
birine/bir şeye burun kıvırmak thumb your nose at somebody/something v.
birine burun kıvırmak thumb your nose at someone v.
(birine/bir şeye) burun kıvırmak turn (one's) nose up at (someone or something) v.
'-e burun bükmek turn nose up at v.
'-e burun kıvırmak turn nose up at v.
(birine/bir şeye) burun kıvırmak turn up (one's) nose at (someone or something) v.
'-e burun kıvırmak turn up your nose at v.
'-e burun bükmek turn up your nose at v.
bir şeye burun kıvırmak turn your nose up at something v.
bir şeye burun bükmek turn your nose up at something v.
bir şeye burun kıvırmak turn up your nose at something v.
bir şeye burun bükmek turn up your nose at something v.
(bir şeyi) burun farkıyla kazanmak win (something) by a nose v.
burun farkıyla yenilmiş beaten at the post adj.
burun farkıyla yenilmiş pipped at the post adj.
burun farkıyla by a canvas adv.
ağız burun eğerek over the left shoulder adv.
burun farkıyla by a nose expr.
burun farkı ile by a short head expr.
ölümle/azrail'le burun buruna at death's doorstep expr.
burun farkıyla by a hair expr.
(bir şeyle) burun buruna on the edge of (something) expr.
tehlikeyle burun buruna on the edge expr.
(bir şey) tehlikesiyle karşı karşıya/burun buruna on the brink of (something) expr.
(biriyle) burun buruna eyeball to eyeball (with somebody) expr.
(bir şeyle) burun buruna face to face (something) expr.
(biriyle/bir şeyle) burun buruna face to face with (someone or something) expr.
Trade/Economic
yeşil burun adaları eskudosu cape verde escudo n.
yeşil burun adaları para birimi cape verde monetary unit n.
yeşil burun adaları eskudosu escudo n.
Politics
yeşil burun cumhuriyeti republic of cape verde n.
Technical
burun çekici nose hammer n.
gözlüğün burun kemerine oturan kısmı nosepiece n.
burun nosle [obsolete] n.
burun nozle n.
alt apron burun çubuğu bottom apron nose bar n.
atmosfere dönüş burun konisi re-entry nose cone n.
burun tekerleği direksiyon sistemi nose wheel steering system n.
burun iniş takımı nose landing gear n.
burun siperi nosepiece n.
burun kısmı nose part n.
burun iniş takımı nose gear n.
burun iniş takımını kilitleme mekanizması nose gear ground downlock assembly n.
burun tip n.
burun bloğu nose block n.
burun lastiği nose tire n.
burun sıcaklığı nose temperature n.
burun iniş takımı kilit pimi nose gear lockpin n.
burun tekerleği nose wheel n.
burun konisi nose cone n.
burun nose n.
burun iniş takımı nose leg n.
küt burun rende bullnose n.
uçağın burun aşağı yukarı hareketi pitch action n.
(uçağın burun veya kuyruk bölümünde yer alan) istiridye kabuğu biçimli kapı clam n.
Computer
burun ve fare kelimelerinin sentezinden oluşan, burnu hareket ettirerek bilgisayar okunun yönlendirildiği işaret mekanizmasının adı nouse n.
Construction
tuğla basamakta kereste burun curb n.
Automotive
arka burun rear overhang n.
burun overhang n.
burun nose n.
burun konisi nose cone n.
burun paneli header panel n.
burun porseleni insulator nose n.
burun sokma tuck-in n.
gönye burun daire testere miter saw n.
ön burun front overhang n.
Aeronautic
burun tekerleği nosewheel n.
burun yüksekliği nose height n.
burun tekerlek iniş takımı nose wheel landing gear n.
burun tekerleği nose wheel n.
burun abağı nose spinner n.
burun iniş takımı nose landing gear n.
burun tekerleği direksiyon sistemi nose wheel steering system n.
burun ağırlığı nose-heaviness n.
burun iniş takımını kilitleme mekanizması nose gear ground down lock assembly n.
burun açma kapağı nose opening door n.
burun siniri nose rib n.
burun takviyeleri bow stiffeners n.
burun kısmı radyatörü nose radiator n.
burun iniş takımı kilit pimi nose gear lock pin n.
burun içeri hangara çekme görsel kılavuzluk sistemi visual nose-in docking guidance system n.
burun dalgası bow wave n.
burun külah bow cap n.
burun tekerleği kayması nose tire slip n.
burun üzerinden görüş açısı over-the-nose vision angle n.
burun üzerine iniş landing on nose n.
burun tekerleği seyri nose-wheel steering n.
burun tekerlekli iniş takımı nose wheel undercarriage n.
kanat profilinde küt burun kısmı ile kuyruk arasındaki çizginin yatayla yaptığı açı angle of attack n.
uçağın burun aşağı ve burun yukarı yunuslama hareketiyle birlikte hızının da aynı anda azalıp artması phugoid n.
uçağın burun kısmı fore plane n.
uçağın kuyruğunda bulunan ve burun aşağı yukarı hareketini sağlayan ana kumanda yüzeyi elevator n.
kanat profilinde küt burun kısmı ile kuyruk arasındaki çizginin yatayla yaptığı açı angle of incidence n.
uçağın iniş ve kalkışlarda aşağı indirilebilen burun kısmı droop nose n.
uçağın iniş ve kalkışlarda aşağı indirilebilen burun kısmı droop snoot n.
burun kaldırma manevrası pull-up n.
piste konuşta burun kaldırmak flare out v.
uçağın ağırlığının burun tekerleği çevresinde yoğunlaşmasına neden olmak wheelbarrow v.
Marine
burun cape n.
burun savunma işlemi headland defense works n.
burun kontrolu headland control n.
geminin ya da teknenin burun üstüne dalması pitchpoling n.
yapay burun artificial headland n.
geminin burun bölümü forward n.
Medical
sıvı besinlerin burun içinden ve mideden geçen bir tüp vasıtasıyla mideye iletilmesi nasogastric feeding n.
burun anatomisi ve hastalıkları bilgisi nasology n.
oksijen vermek için burun ve yutaktan soluk borusu içine sokulan tüp nasotracheal tube n.
burun kanaması nosebleeding n.
ağız ve burun girişi portals of the nose and mouth n.
akıntı (burun) defluxion n.
burun akıntısı nasal draining n.
burun jeli nasal gel n.
burun mukozası nasal mucosa n.
burun ve göz yaşı bezi nose and lacrimal gland n.
burun gerisine akıntı post-nasal drainage n.
burun ıslığı nose whistle n.
burun kökü nasal bridge n.
burun hastalıkları bilimi rhinology n.
burun boğaz yangısı rhinopharyngitis n.
burun genişletici bant nasal dilator n.
burun septumu nasal septum n.
burun akıntısı rheum n.
burun hastalıkları nose diseases n.
burun vestibülü lezyonları nasal vestibule lesions n.
burun fizyolojisi nasal physiology n.
burun deliği nostril n.
burun damlası nasal drops n.
burun histolojisi nasal histology n.
burun kemiği nasal n.
burun ve iskelet malformasyonları nose and skeletal malformations n.
burun kanaması instance of blood flowing from the nose n.
burun aplikatörü nasal applicator n.
burun soğanı olfactory bulb n.
burun ek sinüslerinin iltihabı nasosinusitis n.
burun yokluğu absence of the nose n.
burun taşıyıcılığı nasal carriage n.
burun deliği nare n.
burun kemeri nasal hump n.
burun genişletici bant nasal dilator strip n.
burun tıkanıklığı nasal obstruction n.
burun akması nasal discharge n.
burun tıkanması nasal congestion n.
burun akıntısı nasal flow n.
burun boşluğundaki konka nasal conchae n.
burun nezlesi coryza n.
burun akıntısı nasal discharge n.
burun membranlarının alerjik inflamasyonu allergic inflammation of nasal membrane n.
burundaki geçitlerin ve burun arkasında yer alan boşlukların incelenmesinde kullanılan bir çeşit endoskop nasopharyngoscope n.
burun bandı nose strip n.
burun kanadı solunumu nasal flaring n.
burun tıkanıklığı nasal blockage n.
burun yumuşak doku defektleri soft tissue defects of the nose n.
burun vestibülü nasal vestibule n.
burun boşluğu nasal cavity n.
burun tıkanıklığı nose stuffiness n.
burun tıkanıklığı nasal congestion n.
burun estetiği nose job n.
burun estetiği rhinoplasty n.
burun kanaması nasal bleeding n.
burun yıkama nasal wash n.
burun muayene aygıtı rhinoscope n.
burun iltihaplanması rhinitis n.
burun damlası nasal drop n.
burun dokusu nasal tissue n.
burun bölgesi kalınlığını ölçen alet septometer n.
burun yangısı rhinitis n.
burun kanaması nosebleed n.
burun tıkanması nasal blockage n.
burun tıkanması blockage of the nasal passage n.
burun tıkanıklığı blockage of the nasal passage n.
burun boğaz hastalıkları bilimi rhinolaryngology n.
burun içinin incelenmesinde kullanılan bir çeşit endoskop nasoscope n.
burun muayenesi rhinoscopy n.
burun kemiği turbinate bone n.
burun sinüsleri nasal sinuses n.
burun kanaması nose-bleeding n.
burun karıştırma rhinotillexomania n.
burun kanaması epistaxis n.
burun akması nasal drainage n.
burun morfolojisi morphology of nose n.
burun boşluğu boynuzcuğu concha n.
burun kremi nasal cream n.
burun içi ilaç uygulanması intranasal administration n.
burun merhemi nasal ointment n.
burun spreyi nasal spray n.
burun delikleri nares n.
burun tozu nasal powder n.
burun tümörleri nose neoplasms n.
burun düzeltme nose reshaping n.
burun difterisi nasal diphtheria n.
burun tıkanıklığı nasal obstruction n.
burun tıkanıklığı nasal congestion n.
burun çubuğu nasal stick n.
burun kırığı nasal fracture n.
dudağın üstü ile burun arası oyuk philtrum n.
estetik burun ameliyatı rhinoplastly n.
estetik burun ameliyatı nose job n.
endoskopik burun muayenesi endoscopic nasal examination n.
estetik burun ameliyatı rhinoplasty n.
fizyolojik burun tıkanıklığı physiologic nasal obstruction n.
gaga burun prominent nose n.
göz ve burun yoluyla uygulama oculonasal use n.
geniş burun kökü broad nasal root n.
gırtlak ve burun hastalıkları bilimi laryngorhinology n.
iç burun iltihabı rhinitis n.
klinik burun muayenesi clinical nasal examination n.
kulak burun boğaz rahatsızlıkları ear-nose-throat disorders n.
kulak burun boğaz uzmanı ent man n.