hold - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

hold

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "hold" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 354 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
hold v. sahip olmak
hold v. zaptetmek
hold v. devam etmek
hold v. düzenlemek
hold v. (ağırlık) taşımak
hold v. (elinde) (bir şey) tutmak
hold v. tutmak
hold v. tutuklu olarak tutmak
hold v. (uçak/kap) (yolcu/su vb) taşımak
hold v. dayanmak
General
hold n. destek
hold n. geminin iç tarafı
hold n. hapishane
hold n. durdurma
hold n. nüfuz
hold n. sığınacak yer
hold n. tutuş
hold n. eşya taşıma işleri yapan kurum veya ortaklık
hold n. gemi veya uçaklarda bagaj ve kargonun saklandığı yer
hold n. tutunma
hold n. tutunacak yer
hold n. genellikle tahıl saklanan yer
hold n. tutamak
hold n. etki
hold n. hüküm
hold n. gemi ambarı
hold n. kum vb yapı malzemelerini ölçmekte kullanılan ve her yanı çoğunlukla 75cm olan küp ölçek
hold n. yiyecek ve bazı eşyanın saklandığı yer
hold n. ambar
hold n. dayanak noktası
hold n. tutma
hold n.
hold n. meşgul etme
hold n. bekletme
hold n. elde tutma
hold n. kesinleşmemiş durum
hold n. bağlayan kuvvet
hold n. kısıtlayan bağ
hold n. etkileyen bağ
hold n. etkilenen kuvvet
hold n. tam kontrol
hold n. mutlak kontrol
hold n. tamamen anlama
hold n. bir şeyin tutulduğu veya ertelendiğine ilişkin bir emir veya işaret
hold n. geçici duraklama
hold n. geçici duraksama
hold n. kontrol eden kuvvet
hold n. kontrol eden etki
hold n. kısa gecikme
hold n. kısa duraksama
hold n. kısa duraklama
hold n. kap
hold n. bir şeyi erteleyen bir emir
hold n. fiziksel olmayan bağ
hold n. bilinçle kavrama
hold n. tam kavrama
hold n. tam anlama
hold n. dans hareketinin sonundaki ani hareketsiz duruş
hold n. bir eylemin erteleneceğine dair emir veya işaret
hold n. kavrama
hold n. hâkim olma
hold n. kontrol etme
hold v. değişmemek
hold v. sabit olmak
hold v. inanmak
hold v. durmak
hold v. işgal etmek (makam)
hold v. düzenlemek (toplantı)
hold v. dayanmak
hold v. yetmek
hold v. yapışmak (zamk)
hold v. kavramak
hold v. tıkamak
hold v. savunmak (mevzi)
hold v. arkası kesilmemek
hold v. kaldırmak
hold v. çekmek
hold v. geçerli olmak
hold v. engel olmak
hold v. saymak
hold v. düşünmek
hold v. içine almak
hold v. yapışmak
hold v. karara bağlamak
hold v. alıkoymak
hold v. durdurmak
hold v. el koymak
hold v. barındırmak
hold v. gözaltına almak
hold v. süregelmek
hold v. göstermek
hold v. muhafaza etmek
hold v. tutuşmak
hold v. karar vermek
hold v. sadık kalmak
hold v. bırakmamak
hold v. kabul etmek
hold v. tutunmak
hold v. ilerlemek
hold v. salıvermemek
hold v. korumak
hold v. elinde tutmak
hold v. almak
hold v. tutturmak
hold v. savunmak
hold v. (toplantı vb) düzenlemek
hold v. üstünde etkisi olmak
hold v. güçlü bir şekilde etkilemek
hold v. sınırlamak
hold v. kısıtlamak
hold v. kendini korumak için kaslarını kasmak
hold v. kusmayarak içinde tutmak
hold v. rezerve etmek
hold v. davranmak
hold v. tavır takınmak
hold v. içkiden etkilenmemek
hold v. içine alabilmek
hold v. içinde tutabilmek
hold v. içinde taşıyabilmek
hold v. ödül olarak yedekte bulundurmak
hold v. abone olmak
hold v. değer biçmek
hold v. ortak bir şekilde yapmak
hold v. toplamak
hold v. bir pozisyonda bulunmak
hold v. bir mevkide bulunmak
hold v. mantığa uymak
hold v. düzeltme yapmak amacıyla metni okumak
hold v. geri sayım sırasında saymayı bırakmak
hold v. hedeflemek
hold v. yönlendirmek
hold v. işaret etmek
hold v. düşmesini engellemek
hold v. hareketini engellemek
hold v. desteklemek
hold v. (birinin dikkatini veya ilgisini) çekmek
hold v. (bir şey tarafından) doldurulmak
hold v. içermek
hold v. tutabilmek
hold v. (özelliğe veya niteliğe) sahip olmak
hold v. depoda bulunmak
hold v. (pozisyona veya ayrıcalığa) sahip olmak
hold v. (bir şey) üzerinde kontrol sahibi olmak
hold v. sınırlarla kapatmak
hold v. boğmadan tutmak
hold v. sıkmadan tutmak
hold v. (bir şeyin) yoğunluğunu azaltmak
hold v. azaltmak
hold v. sınırlar içinde tutmak
hold v. gürültü veya kokuya karşı koruma olarak kaplamak
hold v. zorla işgali sürdürmek
hold v. (rakip takımın) çabalarına veya ilerlemesine karşı koymak
hold v. (bir şeye) aniden el konulmasını ertelemek
hold v. (kanunen veya değil) bir şeyin sahibi olmak
hold v. sözleşme ile bağlayıcı kılmak
hold v. zorunda bırakmak
hold v. mecbur etmek
hold v. zorunlu hale getirmek
hold v. bağlamak
hold v. akılda tutmak
hold v. değerlendirmek
hold v. belirli bir şekilde görmek
hold v. gerçekleşmesini sağlamak
hold v. (siparişe) dahil etmemek
hold v. (görevi) savsaklamak
hold v. (vücudu veya vücut parçasını) belirli pozisyonda taşımak
hold v. korumak için örtmek (kulak, burun)
hold v. sıkıca bağlı kalmak
hold v. istenen konumda kalmak
hold v. alışılan durumda kalmak
hold v. mukavemet etmek
hold v. aynı şekilde devam etmek
hold v. geçerli olmak
hold v. uygulanabilir olmak
hold v. doğru olmak
hold v. kasıtlı bir eylemi durdurmak
hold v. bağlı kalmak
hold v. sürekli olmak
hold v. kuru ve parlak kalmak (hava)
hold v. (bir şeyin) kullanımına sahip olmak
hold v. (bir şeye karşı) sorumluluk sahibi olmak
hold v. (bir şey için) alana veya kapasiteye sahip olmak
hold v. (içki) etkilerini kontrol edebilmek
hold v. bağlı tutmak
hold v. iddia etmek
hold v. alakalı kalmak
hold v. geçerli kalmak
hold v. doğru kalmak
hold v. ilgili kalmak
hold v. dikkate almak
hold v. sempati duymak
hold v. sadık kalmak
hold v. uğraşmayı bırakmak
hold v. ileri sürmek
hold v. iddia etmek
hold v. borçlu çıkarmak
hold v. borçlandırmak
hold v. uygun olmak
hold v. uygulanabilir olmak
hold v. yan etkilerini göstermeden içki içmek
hold v. (bir şey) olduğunu beyan etmek
hold v. (birinin) emrinde olmak
hold v. olumlu bir şekilde ve inanarak ifade etmek
hold v. (biri tarafından) yenilmemek
hold v. kutlamak
hold v. devam etmek (iyi hava)
hold v. (istikbal) getirecek olmak
hold v. tehdit olarak kullanmak
hold v. avantaj olarak tutmak
hold v. (konuşma veya gürültü) üretmekten kaçınmak
hold v. (rakip takımın) avantaj kazanmasını engellemek
hold v. (kendini) kuvvetlendirmek için kaslarını germek
hold v. (sığır sürüsünü) bir arada tutmak
hold v. (toprak yığınını) aşınma, çökme veya sürüklenmekten korumak
hold v. ayırmak
hold v. kayıt altına almak
hold v. dosyalamak
hold v. belirli bir koşulda (sıcaklık, basınç, nem) tutmak
hold v. belirli bir işleme aşamasında tutmak
hold v. (mektup veya kargo) teslimini engellemek
hold v. duymayı engellemek için kapatmak (kulakları)
hold v. yeterli tatmini oluşturmak
hold v. yeterli tatmin sağlamak
hold v. sapmamak
hold v. sıçramamak
hold v. kaymamak
hold v. kişinin bilincini sergilemek
hold v. kişinin bilincine çağrıda bulunmak
hold v. karar verip vazgeçmemek
hold v. sınırlar içinde kalmak
hold v. (bir şeyi) kolayca veya yan etki olmaksızın tüketebilmek
hold v. ödül olarak sağlamak
hold v. ödül olarak sunmak
hold v. ödül olarak yedeğine sahip olmak
hold v. davet etmek
hold v. toplamak
hold v. toplantıya çağırmak
hold v. eylem düzenleyerek elde etmek
hold v. kazanmış olmak (akademik derece)
hold v. verilmiş olmak (akademik derece)
hold v. ayırt edici bir işarete sahip olmak
hold v. değiştirmemek
hold v. (teste, denemeye) katlanmak
hold v. bir şeye tutunmak
hold v. bir şeyle bağlantı kurmak
hold v. hareket ederken sapmamak
hold v. hareket ederken dalgalanmamak
hold v. yer almak
hold v. gerçekleşmek
hold v. ilerlemesini engellemek
hold v. saldırmasını engellemek
hold v. (mektup) teslimini geciktirmek
hold v. (içkinin) etkilerine direnmek
hold v. (telefon) hatta kalmak
hold v. yol vermemek
hold v. ayrılmamak
hold v. bütün kalmak
hold v. boyun eğmemek
hold v. (telefonla) iletişim kurmak
hold v. geciktirmek
hold v. içine alabilecek şekilde tasarlanmış olmak
hold v. içinde taşıyabilecek şekilde tasarlanmış olmak
hold v. gerçekleşmek
hold v. sabitlemek
hold v. (makam vb.) işgal etmek
hold v. saklamak
hold v. (rezervasyon vb.) bekletmek
hold v. elde tutmak
hold v. kapasiteye sahip olmak
hold v. (ilgi vb.) çekmek
hold v. bekletmek
hold v. beklemek
hold v. -e gebe olmak
hold v. hitap etmek
hold v. (davranış vb.) … bulmak
hold v. çalmaya devam etmek
hold v. -e basmaya devam etmek
hold v. olduğunu düşünmek
hold v. sürdürmek
Irregular Verb
hold v. held - held
Formal
hold n. (eski) ingiltere'nin danelaw bölgesinde yüksek rütbeli bir memur
Trade/Economic
hold n. bakiye tutma
hold n. bulundurma
hold n. gemi ambarı
hold n. mevduat sahibinin hesabındaki bakiyenin ödenmemesi gerektiğini belirten not
hold n. hisse senedinin uzun vadeli ve temel değerlere sahip olduğunu belirten tavsiye
Law
hold n. cezaevi hücresi
hold n. hapishane hücresi
hold n. hapsedilme
hold n. tutuklu olma
hold n. tutukluluk
hold n. gözaltı
hold n. nezaret
hold v. hüküm vermek
hold v. elinde bulundurmak
hold v. hamil olmak
hold v. ifa etmek
hold v. icra etmek
hold v. karar vermek
hold v. zilyet sıfatıyla elinde bulundurmak
hold v. (toplantı/duruşma vb) yapmak
hold v. uhdesinde bulundurmak
hold v. (unvan, makam) hakkına sahip olmak
hold v. hak veya unvan kazanmak
Technical
hold n. tutma
hold n. tutuş
hold n. bir makara dönerken diğerini sabit tutan slot makinesi özelliği
hold n. roket veya füze fırlatması geri sayımında roket veya füzedeki hataların düzeltilmesi için yapılan planlı veya beklenmedik duraklama
hold v. devam ettirmek
hold v. mevcut durumu muhafaza etmek
Computer
hold n. meşgul etme
hold n. tutma
hold v. basılı tutmak
hold v. (verileri) kopyaladıktan sonra depolama cihazında saklamak
hold expr. dur-bekle
hold expr. tut
Telecom
hold n. ekran görüntüsünü uygun konumda tutan kontrol cihazı
hold n. bağlantıyı kesmeden çağrıyı geçici olarak kesmeye izin veren telefon hizmeti
Automotive
hold n. tutma modu
Aeronautic
hold n. bagaj bölümü
hold n. uçakta bagaj bölümü
hold n. uçağın iç kısmı
hold v. mevcut durumu muhafaza etmek
hold v. füze veya uzay aracı fırlatma sırasında geri sayımı durdurmak
Marine
hold n. gemi ambarı
hold n. geminin güverte altındaki iç kısmı
Zoology
hold n. in
hold n. sığınak
hold n. saklanma yeri
Agriculture
hold n. tahılın çok üretildiği bölge
Breeding
hold v. (dişi memeli) gebe kalmak
Linguistics
hold n. durak
hold n. ses üretiminin başlaması ve bitişi arasındaki süre
hold v. (konuşma sesi) telaffuz etmek
hold v. (konuşma sesi) üretmek
hold v. (konuşma sesi) söylemek
Hunting
hold v. doğrultmak
hold v. hedef almak
hold v. nişan almak
Sport
hold n. (güreş veya aikidoda) rakibi kavrama şekli
hold v. okçulukta oku çektikten sonra atmadan önce duraksamak
Tennis
hold n. kendi servis oyununu devam ettirme
hold v. kendi servis oyununu kazanmak
Wagering
hold n. kasanın bahisten kazandığı yüzde
hold n. bahis miktarı
hold n. toplam bahis
Music
hold n. durak işareti
hold n. durak
hold n. es
hold n. uzatma işareti
hold v. (notayı) belirtilen süre boyunca sürdürmek
Archaic
hold n. kale
hold n. sığınak
Slang
hold v. üzerinde uyuşturucu madde bulundurmak

Sens de "hold" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
hold on to v. tutunmak
General
wrestling hold n. güreş tutuşu
hold baggage n. bagaj kasası
hold a meeting n. toplantı düzenlemek
baggage hold n. bagaj yeri
cargo hold n. yük ambarı
wrestling hold n. kurtkapanı
call hold n. çağrı tutma
hold-up n. engel
hold-all n. bavul
hold-up n. tıkanıklık
hold-all n. çuval
hold-up n. gecikme
toe-hold n. ilk adım
hold-up n. durdurma
hold-up n. silahlı soygun
hold-up n. soygun
taking hold n. bir şeyi sıkıca kavrama
anchor-hold n. güvence
anchor-hold n. sıkı bağlanma
hold fast n. sabitleyen şey
hold fast n. yerinde tutan şey
hold fast n. destekleyen şey
hold fast n. başka şeyin sıkıca sabitlendiği şey
hold-down n. iki parçayı birbirine tutturmak için kullanılan kıskaç alet
hold-down n. aşağıda tutma
hold-down n. limit
hold-up [us] n. aşırı ücret
hold-up [us] n. gasp
hold-down n. sınır
hold-down n. aşağıda tutma
hold-off n. gecikme
hold-off n. erteleme
hold-off n. erteleme süresi
hold-off n. gecikme süresi
choke hold n. boğma hareketi
choke hold n. boyuna baskı uygulanan tutuş
choke hold n. mutlak hakimiyet
strangle hold n. engel
strangle hold n. kısıt
strangle hold n. ket
strangle hold n. mani
strangle hold n. kısıtlama
strangle hold n. baskı
hold together v. ayrılmamak
hold forth v. nutuk söylemek
take hold of v. kavramak
claw hold of v. kıstırmak
hold forth v. teklif etmek
hold forth v. yüksekten atmak
hold up v. engellemek
claw hold of v. yakalamak
hold cheap v. önem vermemek
hold a match v. maç yapmak
hold forth v. önermek
hold up v. dayanmak
hold over v. uzatmak
hold a candle to v. mukayese etmek
cause to hold v. tutturmak
hold the fort v. yerine bakmak
hold straight v. dik tutmak
hold one's own v. yerini korumak
hold up v. çevirmek
hold tight v. sıkmak
get hold of v. ele geçirmek
take hold of v. elle tutmak
hold tightly v. kıskıvrak yakalamak
hold in v. yapmak
hold forth v. ileri sürmek
hold one's own v. eski durumunu korumak
hold close v. yakında tutmak
hold the line v. hatta kalmak
hold up v. tutmak
get hold of v. kavramak
hold a placard v. pankart taşımak
release one's hold v. bırakmak
hold on v. beklemek
hold out v. önermek
hold one's breath v. nefesini tutmak
hold tight v. sıkıca tutmak
take hold of v. etkisi altına almak
hold on v. sarılmak
hold to v. bağlı kalmak
hold a child back a year v. çocuğa okulda aynı sınıfı tekrarlatmak
hold to v. tutunmak
hold on v. devam etmek
hold on v. süregelmek
hold office v. bir makamda bulunmak
let go one's hold of v. serbest bırakmak
hold on v. direnmek
hold forth v. nutuk atmak
hold down v. bastırmak
catch hold of v. yakalamak
hold one's peace v. susmak
hold out v. ileri sürmek
hold one's tongue v. konuşmamak
hold off v. çekinmek
hold in contempt v. hakir görmek
hold forth v. öne sürmek
get hold of v. bulmak (birini)
hold something in detestation v. iğrenmek
hold in pledge v. rehin olarak tutmak
hold together v. bir arada tutmak
hold responsible v. sorumlu tutmak
hold out v. dayanmak
hold on v. dayanmak
hold the purse strings of v. para birinin elinde olmak
hold at bay v. arada mesafe bırakmak
hold incommunicado v. başkalarıyla görüşmesine izin vermemek
hold up v. direnmek
hold in esteem v. adam yerine koymak
take hold of v. yakalamak
hold to v. sadık kalmak
let go one's hold of v. salıvermek
hold in disrespect v. küçük görmek
hold sway v. egemen olmak
hold back v. tutmak
hold one's tongue v. ağzını tutmak
hold firmly v. sıkı durmak
hold in contempt v. hor görmek
hold oneself back v. kendini tutmak
hold water v. eleştirilere göğüs germek
hold in v. tutmak
hold over v. ertelemek
hold a thing over someone v. birini bir şey ile durmadan tehdit etmek
hold one's tongue v. dilini tutmak
hold off v. ertelemek
hold with v. onaylamak
hold still v. hareket etmemek
hold off v. gecikmek
hold a grudge v. kıskanmak
hold a candle to v. karşılaştırmak
hold fast v. aganta etmek
hold on to v. bırakmamak
hold back v. zaptetmek
hold fast v. dayanmak
hold out on one v. birinden gizlemek
release one's hold v. salıvermek
hold a licence v. ruhsatı olmak
hold in derision v. alay etmek
hold one's head high v. başını dik tutmak
hold at bay v. yaklaştırmamak
hold aloof v. uzak durmak
hold out for v. aşırı istemek
hold on v. tutmak
hold forth v. söylev vermek
get hold of v. tutmak
hold one's peace v. konuşmamak
hold up v. desteklemek
hold view of someone v. biri hakkında görüş sahibi olmak
hold a good job v. dikiş tutturmak
hold forth v. sunmak
keep hold of v. sıkı tutmak
hold the pass v. geçidi tutmak
hold a funeral v. cenaze kaldırmak
hold down v. ezmek
hold on to v. tutmak
hold out v. devam etmek
hold out v. sunmak
hold on v. bağlanmak
hold good v. yürürlükte olmak
get hold the wrong end of the stick v. ters anlamak
hold on v. tutunmak
hold on v. beklemek (telefonda)
hold still v. kıpırdamamak
hold up v. gecikmek
hold open v. açık tutmak
hold out v. direnmek
hold down v. yürütmek
hold a funeral v. cenazeyi kaldırmak
hold one's peace v. bir şey söylememek
hold together v. hep beraber olmak
hold somebody captive v. esir almak
hold a public demonstration v. miting yapmak
get hold of v. yakalamak
hold something back v. zapt etmek
hold tight v. sıkı tutmak
hold up v. geciktirmek
hold up v. yolunu kesip soymak
get hold of v. eline geçirmek
hold one's own v. dayanmak
hold forth v. uzun uzadıya konuşmak
hold someone at bay v. birini sindirmek
hold out v. yetmek
hold back v. durdurmak
hold sway over v. hakim olmak
hold back v. kendini tutmak
hold in estimation v. saygı göstermek
hold out v. sürmek
hold one's peace v. dilini tutmak
hold something in detestation v. nefret etmek
hold somebody responsible v. mesul tutmak
hold in reserve v. ihtiyat olarak saklamak
hold out v. uzatmak
hold back v. saklamak
hold no brief for v. taraftarı olmamak
release one's hold v. elinden bırakmak
hold a wedding v. düğün yapmak
hold down v. baskılamak
take hold v. tutunmak
hold off v. yaklaştırmamak
hold off v. uzakta tutmak
hold a referendum on v. halk oylamasına sunmak
get hold of oneself v. kendini tutmak
take hold of v. tutunmak
hold up v. kaldırmak
hold the phone line open v. hatta kalmak
hold one's tongue v. susmak
hold a press conference v. basın toplantısı düzenlemek
hold a consultation v. konsültasyon yapmak
hold down v. tutmak
hold a meeting v. toplantı yapmak
hold up v. soymak
hold against v. yüklemek (suçu)
keep hold of v. bırakmamak
hold with v. doğrulamak
hold in v. kendini tutmak
lay hold of v. ele geçirmek
hold one's peace v. çenesini tutmak
hold the line v. değişikliğe karşı olmak
hold as a hostage v. rehine olarak tutmak
hold in esteem v. saymak
hold the field v. üstünlüğünü korumak
hold up v. arzetmek
hold onto v. tutmaya çalışmak
hold the rope at both ends v. kendini helak etmek
hold to v. vazgeçmemek
hold up v. korumak
hold a crowd back v. kalabalığı zaptetmek
hold to v. caymamak
hold out v. ayak diremek
hold the line v. telefonu kapatmamak
get hold of v. yakasına yapışmak
hold in v. zaptetmek
hold out v. ısrar etmek
claw hold of v. tutmak
hold fast v. sıkı durmak
hold up v. yardımda bulunmak
hold in disrespect v. küçümsemek
hold in esteem v. saygı göstermek
hold down v. zaptetmek
be unable to hold one's tongue v. dilini tutamamak
hold back v. çekinmek
hold a banner v. pankart taşımak
hold a candle to v. kıyaslamak
hold aloof v. yaklaşmamak
hold one's breath while straining v. ıkınmak
hold water v. tutar tarafı olmak
lay hold of v. yakasına yapışmak
get hold of v. bağlantı kurmak
hold against v. yüzüne vurmak
take hold v. ele geçirmek
hold with v. ile aynı fikirde olmak
hold up v. durdurmak
hold in v. sınırlamak
hold good v. geçerli olmak
hold aloof v. ilişki kurmamak
hold forth v. nutuk çekmek
hold together v. tutarlı olmak (ifade)
hold out v. vaat etmek
hold in leash v. yularını elden bırakmamak
take hold of v. tutmak
hold someone at bay v. birini korkutarak yaklaşıp zarar vermesini önlemek
hold on v. durmak
hold up v. göstermek
hold over v. uzamak
hold one's tongue v. çenesini tutmak
hold out v. tutunmak
hold someone in one's arms v. birini kucağında tutmak
hold firm v. sıkı durmak
hold the purse strings of v. kasanın anahtarı birinde olmak
hold incommunicado v. kimseyle görüştürmemek
hold an exhibition v. sergi açmak
hold up as v. örnek göstermek
stay on hold v. hatta kalmak (telefon)
stay on hold v. mevcut durumu korumak
hold the line v. hatta kalmak (telefon)
hold the line v. mevcut durumu korumak
hold on v. ayrılmamak (telefonda)
hold the line v. ayrılmamak (telefonda)
hold on v. hatta kalmak
hold on v. telefonu kapatmayıp beklemek
hold the line v. telefonu kapatmayıp beklemek
hold out the olive branch v. zeytin dalı uzatmak
get hold of somebody/something v. nüfuz altına almak
hold a press conference v. basın toplantısı yapmak
hold somebody in awe v. gözünde büyütmek
hold out a carrot to somebody v. yemlemek
hold the floor v. söz almak (bir konuşmada)
hold opinion with v. biriyle aynı fikirde olmak
hold up v. geri tutmak
(someone) hold one's urine/pee v. çişini tutmak
(someone) hold one's urine v. çiş tutmak
(someone) hold one's pee v. çiş tutmak
hold one's head high v. başı dik durmak
hold harmless v. zarar görmemek
hold a religious ceremony v. ayin düzenlemek
hold true v. doğru olmak
hold true v. doğru kalmak
hold out v. vadetmek
hold a ceremony v. tören yapmak
hold a ceremony v. merasim yapmak
hold in esteem v. çok beğenmek
hold in high esteem v. saygı göstermek
hold in high esteem v. beğenmek
hold in esteem v. takdir etmek
hold in high esteem v. takdir etmek
hold in high esteem v. çok beğenmek
hold in esteem v. hürmet etmek
hold in high esteem v. hayran olmak
hold in high esteem v. hürmet etmek
hold in esteem v. beğenmek
hold in esteem v. hayran kalmak
hold in esteem v. hayran olmak
hold in high esteem v. hayran kalmak
hold someone responsible v. sorumlu tutmak
hold something high above v. yüksekte tutmak
hold a contest v. yarışma düzenlemek
hold a hearing v. duruşma yapmak
hold one's gun v. silahını doğrultmak
hold oneself v. kendini frenlemek
hold a competition v. yarışma düzenlemek
(one's luck) to hold v. şansı devam etmek
hold a reception v. resepsiyon vermek
hold on to one's hand v. elini tutmak
hold one's hand v. elini tutmak
hold a referendum v. referandum yapmak
be unable to hold a job v. dikiş tutturamamak
hold a seminar v. seminer düzenlemek
hold a consultation v. istişarede bulunmak
hold someone captive v. esir tutmak
hold the presidency of v. başkanlığını yürütmek
hold share v. hisseye sahip olmak
hold a party v. parti düzenlemek
hold a ceremony v. tören düzenlemek
hold a grudge v. kin gütmek
hold a grudge v. kin beslemek
hold a grudge v. kin duymak
hold a grudge v. garezi olmak
hold a grudge v. kin tutmak
hold oneself at a distance v. birine soğuk davranmak
hold oneself at a distance v. mesafeli davranmak
hold oneself at a distance v. birisine soğuk davranmak
hold by the button v. esir etmek
not hold a candle to someone v. eline su dökememek
not hold a candle to someone v. yanına bile yaklaşamamak
hold a kermis (fair) v. kermes düzenlemek
hold off v. uzak tutmak
hold at bay v. uzak tutmak
hold a postmortem v. başarısız bir durumu ameliyat masasına yatırmak
hold-in-high-regard v. hayran olmak
hold on to v. -e tutunmak
hold-in-high-regard v. çok beğenmek
hold-in-high-regard v. hayran kalmak
hold-in-high-regard v. beğenmek
hold-in-high-regard v. saygı göstermek
hold no brief for v. -in savunucusu olmamak
get a toe-hold v. tutunmak
hold-in-high-regard v. takdir etmek
hold-in-high-regard v. hürmet etmek
hold on v. (telefonda) beklemek
hold in v. kontrol altına almak
hold out v. vermek
hold together v. tutturmak
hold back v. zapt etmek
hold up v. yolunu kesmek
hold down v. (işi) iyi yürütmek
hold down v. baskı altında tutmak
hold to v. korumak
hold down v. sınırlandırmak
hold with v. uzlaşmak
hold to v. sürdürmek
hold down v. üstesinden gelmek
hold off v. uzakla tutmak
hold with v. aynı düşüncede olmak
hold down v. sürdürmek
hold to v. izlemek
hold down v. boyun eğdirmek
put on hold (the call) v. telefonu kapatmayıp beklemek
hold an office v. bir makam işgal etmek
hold office v. görevde bulunmak
hold liable v. sorumlu kılmak
hold the sack v. çaresiz kalmak
hold responsible v. sorumlu kılmak
hold a demonstration v. gösteri düzenlemek
hold harmless v. tazmin etmek
hold harmless v. zarar görmesini engellemek
hold harmless v. sorumlu tutmamak
hold meeting v. bir toplantı yapmak
hold it good v. doğru bulmak
hold at the disposal v. emre hazır bulundurmak
hold in abeyance v. ertelemek
hold down v. işgal etmek
hold for one's own account v. kendi hesabına alıkoymak
hold one's breath v. soluğunu tutmak
hold similar views v. aynı görüşlere sahip olmak
hold esteem v. saymak
hold captive v. esir tutmak
hold captive v. esir almak
hold qualification v. nitelik taşımak
hold in high esteem v. büyük saygı göstermek
hold in high esteem v. el üstünde tutmak
hold in high esteem v. baş tacı etmek
hold in high esteem v. büyük sevgi beslemek
hold a view v. görüş sahibi olmak
hold a view v. fikir sahibi olmak
hold an auction v. müzayede düzenlemek
hold an auction v. müzayede açmak
hold somebody responsible for something v. birisini bir şeyden sorumlu tutmak
hold the pass v. yolu tutmak
hold in pledge v. rehin olarak almak
hold as a security v. teminat olarak tutmak
hold on to life v. hayata tutunmak
hold back a sneeze v. hapşırığını tutmak
hold a demonstration v. eylem düzenlemek
hold someone in contempt v. (birini) hor görmek
hold someone in contempt v. (birini) hakir görmek
hold attraction v. albenisi olmak
hold attraction v. çekiciliği olmak
hold a lunch v. öğle yemeği düzenlemek
hold one's head up high v. başını dik tutmak
hold to account v. sorumlu tutmak
hold accountable v. sorumlu tutmak
hold separate v. ayrı tutmak
hold in pledge v. rehin tutmak
hold hostage v. rehin tutmak
hold grudge v. garez beslemek
hold the lift v. asansörü tutmak
hold/stage an unpermitted demonstration v. izinsiz gösteri yapmak
hold/stage a demonstration without permission v. izinsiz gösteri yapmak
hold on tight v. sımsıkı tutunmak
hold off from doing something v. bir şeyi yapmaktan çekinmek
hold off from doing something v. bir şeyi yapmayı ertelemek
hold the elevator v. asansörü tutmak
hold over v. ötelemek
hold something dear v. baş tacı etmek
hold something dear v. bir şeye çok değer vermek
hold on to the life v. hayata bağlanmak/tutunmak
hold a gun against one's head v. birinin kafasına silah dayamak
hold the dog by the collar v. köpeği tasmasından tutmak
hold someone by the shoulder v. birini omuzundan tutmak
hold one's weight v. ağırlığını kaldırmak
hold the door open v. kapıyı açık tutmak/bırakmak
hold the world record v. dünya rekorunu elinde tutmak
hold the world record v. dünya rekorunu elinde bulundurmak
hold against v. aleyhinde kullanmak
hold his/her breath underwater v. su altında nefesini tutmak
hold an election v. seçim yapmak/düzenlemek
hold the power v. gücü elinde tutmak
hold the reins of power v. gücü elinde tutmak
hold a gun to somebody's head v. birinin kafasına tabanca dayamak
hold office v. görev yapmak
hold a sit-in v. oturma eyleminde bulunmak
hold conversation v. sohbet sürdürmek
unable to hold one's urine v. çişini tutamamak
can't hold in your pee v. idrarını tutamamak
can't hold in your stool v. dışkısını tutamamak
can't hold in your pee v. çişini tutamamak
unable to hold one's urine v. idrarını tutamamak
can't hold in your stool v. kakasını tutamamak
hold a news conference v. basın toplantısı düzenlemek
hold/stage a competition v. yarışma yapmak
have/hold/run a contest v. yarışma yapmak
have/hold/run a contest v. yarışma düzenlemek
hold/stage a competition v. yarışma düzenlemek
hold onto resentment v. dargınlığı sürdürmek
hold a discussion v. (bir konu uzerinde) tartışmak
hold an examination v. inceleme yapmak
hold an examination v. sınav yapmak
grab hold of v. avuçlayarak tutmak
hold a festival v. festival düzenlemek
hold a (training) course v. kurs düzenlemek
hold onto the past v. geçmişe tutunmak
hold an early election v. erken seçime gitmek
hold a snap election v. erken seçim yapmak
hold an early election v. erken seçim yapmak
hold a snap election v. erken seçime gitmek
hold someone by the arm v. kolundan tutmak
hold majority in parliament v. parlementoda çoğunluğu elinde bulundurmak
hold firm v. sağlam durmak
put on hold v. beklemeye almak
hold true v. geçerli olmak
hold good v. doğru olmak
hold a chapel v. matbaa çalışanlarıyla toplantı düzenlemek
hold a wager v. bahis yapmak
hold one's own v. eski durumunu korumak
hold one's peace v. sessiz olmak
hold opinion with v. birinin görüşüne katılmak
hold tack v. katlanmak
hold the tongue v. dilini tutmak
hold water v. sızdırmadan su tutmak
take hold of v. ele geçirmek
hold tack v. dayanmak
hold one's own v. kaybı olmamak
hold the tongue v. sessiz olmak
hold water v. kürekleri suda sabit tutmak
hold the view v. inanmak
hold the view v. görüşünü savunmak
hold steady v. sağlam durmak
not hold water v. suyu tutamamak