nothing - Turc Anglais Dictionnaire

nothing

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "nothing" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 20 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
nothing n. hiç
And the proposals and the timetable for applying them are nothing if not specific.
Öneriler ve bunların uygulanmasına ilişkin takvim de hiç kuşkusuz spesifiktir.

More Sentences
nothing n. hiçbir şey
It calls on the parties to stop what they are doing, and then nothing happens.
Taraflara yaptıklarını durdurmaları çağrısında bulunur ve sonra hiçbir şey olmaz.

More Sentences
General
nothing n. önemsiz (şey)
However, you shouldn't treat the little issues you have like they are nothing.
Ancak, yaşadığınız küçük meseleleri önemsiz görmemelisiniz.

More Sentences
nothing n. sıfır
A peace conference cannot start from nothing.
Bir barış konferansı sıfırdan başlayamaz.

More Sentences
nothing n. hiçlik
The intuitive form should emerge from nothing.
Sezgisel form hiçlikten ortaya çıkmalıdır.

More Sentences
nothing n. yok
Have nothing to do with this, Prime Minister!
Bununla hiçbir ilginiz yok Sayın Başbakan!

More Sentences
nothing pron. hiçbiri
And, if you will excuse me saying so, it is a statement that has nothing to do with the reality in situ.
Ve eğer söylememi mazur görürseniz, bu gerçekle hiçbir ilgisi olmayan bir ifadedir.

More Sentences
nothing pron. hiçbir şey
It is a gift to third-country starch producers, with the European Union receiving nothing in return.
Üçüncü ülke nişasta üreticilerine bir hediyedir ve Avrupa Birliği karşılığında hiçbir şey almamaktadır.

More Sentences
nothing pron. sıfır
In the Netherlands, which is adhering to it, everything that is valuable is being cut back to nothing.
Buna bağlı kalan Hollanda'da değerli olan her şey sıfıra indiriliyor.

More Sentences
nothing pron. hiç
To you, and to many of my fellow Members here present, it is all or nothing.
Size ve burada bulunan birçok Üye arkadaşıma göre, ya hep ya hiç.

More Sentences
Colloquial
nothing expr. yok bir şey
Nothing.
Yok bir şey.

More Sentences
General
nothing n. hava
nothing n. yokluk
nothing n. önemsiz kimse
nothing n. önemsiz şey
nothing adv. asla
nothing adv. hiçbir biçimde
nothing adv. katiyen
Colloquial
nothing expr. yok birşey
nothing expr. yok bişey

Sens de "nothing" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
make nothing of v. anlam verememek
He seems to make nothing of it.
Bir anlam veremiyormuş gibi duruyordu.

More Sentences
make nothing of v. önemsememek
He seems to make nothing of it.
Hiç önemsemiyor gibiydi.

More Sentences
come to nothing v. boşa çıkmak
Like many dreams, however, this one came to nothing.
Ancak birçok hayal gibi bu da boşa çıktı.

More Sentences
go for nothing v. boşa gitmek
All my pains went for nothing.
Bütün zahmetlerim boşa gitti.

More Sentences
understand nothing v. hiçbir şey anlamamak
I read an academic article in that language and understood almost everything, but when I tried reading a story for beginners I understood nothing.
Bu dilde akademik bir makale okudum ve neredeyse her şeyi anladım ancak yeni başlayanlar için bir hikaye okumayı denediğimde hiçbir şey anlamadım.

More Sentences
come to nothing v. boşa gitmek
Without it all the well-meaning words and the great aid-giving we indulge in will come to nothing.
O olmadan tüm iyi niyetli sözlerimiz ve büyük yardımlarımız boşa gidecektir.

More Sentences
say nothing v. hiçbir şey söylememek
The draft resolution before us says nothing about this worrying situation in the Northern Caucasus.
Önümüzdeki karar taslağı Kuzey Kafkasya'daki bu endişe verici durum hakkında hiçbir şey söylemiyor.

More Sentences
do nothing v. hiçbir şey yapmamak
It is not a question of having done nothing alone.
Tek başına hiçbir şey yapmamış olmak söz konusu değil.

More Sentences
good for nothing adj. işe yaramaz
Tom is good for nothing.
Tom işe yaramaz.

More Sentences
good-for-nothing adj. bir işe yaramaz
Tom is just a lazy good-for-nothing.
Tom sadece tembel bir işe yaramaz.

More Sentences
good-for-nothing adj. hiçbir işe yaramaz
Disgusted with her good-for-nothing husband, she divorced him.
Hiçbir işe yaramayan kocasından iğrenip ondan boşandı.

More Sentences
good-for-nothing adj. serseri
You're a good-for-nothing.
Sen bir serserisin.

More Sentences
good-for-nothing adj. işe yaramaz
I'm a good-for-nothing bum.
Ben işe yaramaz bir serseriyim.

More Sentences
good-for-nothing adj. hiçbir işe yaramayan
He was labelled as a good-for-nothing employee due to his laziness.
Tembelliği nedeniyle hiçbir işe yaramayan bir çalışan damgası yedi.

More Sentences
nothing but adv. yalnızca
Do you swear to tell the truth and nothing but the truth?
Gerçeği ama yalnızca gerçeği söyleyeceğinize yemin eder misiniz?

More Sentences
nothing but adv. sadece
The compromise text of last December and nothing but the compromise text.
Geçen Aralık ayındaki uzlaşma metni, sadece ve sadece uzlaşma metni.

More Sentences
for nothing adv. boşa
If we give in without being sure of the result, all the deaths will have been for nothing.
Sonuçtan emin olmadan teslim olursak, tüm ölümler boşa gitmiş olur.

More Sentences
for nothing adv. boşuna
Not for nothing is the term 'global village' used.
'Küresel köy' terimi boşuna kullanılmıyor.

More Sentences
for nothing adv. boş yere
He sometimes loses his temper for nothing.
Bazen boş yere öfkelenir.

More Sentences
nothing more than adv. sadece
The Internet, Minitel, the post are nothing more than the medium.
İnternet, Minitel, posta sadece birer araçtır.

More Sentences
for nothing adv. bedava
You never get something for nothing.
Hayatta hiçbir şey bedava değildir.

More Sentences
for nothing adv. ücretsiz
You can have this watch for nothing.
Bu saati ücretsiz alabilirsin.

More Sentences
almost nothing pron. neredeyse hiçbir şey
The European Union is not doing enough about this; indeed, it is doing almost nothing.
Avrupa Birliği bu konuda yeterince şey yapmıyor; hatta neredeyse hiçbir şey yapmıyor.

More Sentences
Phrases
nothing else expr. yalnızca
We created them in nothing else except the truth.
Biz onları yalnızca hak ile yarattık.

More Sentences
nothing else expr. ancak
Nothing else is known yet about the game, however.
Ancak oyun hakkında henüz başka bir şey bilinmiyor.

More Sentences
nothing else expr. sadece
Strive only for self-interest and nothing else.
Sadece kendi çıkarınız için çabalayın, başka bir şey için değil.

More Sentences
nothing more than expr. ibaret
Of course, the solution to all of this - real reform of the common agricultural policy - is nothing more than a mirage.
Elbette tüm bunların çözümü olan ortak tarım politikasında gerçek bir reform bir seraptan başka ibarettir.

More Sentences
if nothing else expr. hiç değilse
It will be entertaining, if nothing else.
Hiç değilse eğlenceli olacak.

More Sentences
there's nothing for it expr. başka seçenek yok
There's really no choice.
Gerçekten başka seçenek yok.

More Sentences
Colloquial
come to nothing v. boşa çıkmak
Efforts to unite Turkey with Europe have come to nothing.
Türkiye'yi Avrupa ile birleştirme çabaları boşa çıkmıştır.

More Sentences
better than nothing expr. hiç yoktan iyidir
It is too little, even though it is better than nothing.
Hiç yoktan iyi olsa da çok azdır.

More Sentences
for nothing expr. bir hiç uğruna
This could all be for nothing.
Hepsi bir hiç uğruna olmuş olabilir.

More Sentences
absolutely nothing expr. kesinlikle hiçbir şey
You have proposed absolutely nothing.
Kesinlikle hiçbir şey önermediniz.

More Sentences
not for nothing expr. boşuna değil
Not for nothing do universities become one of the first targets of demagogues and dictators.
Üniversitelerin demagogların ve diktatörlerin ilk hedeflerinden biri haline gelmesi boşuna değildir.

More Sentences
General
much ado about nothing n. kuru gürültü
good for nothing n. beceriksiz
nothing of any description n. hiçbir şey
much ado for nothing n. kuru gürültü
nothing to do n. yapacak bir şey yok
much ado about nothing n. kuruntu
do-nothing n. haylaz
good-for-nothing person n. moloz
do-nothing n. aylak
do-nothing n. boş gezenin boş kalfası
good-for-nothing n. külhanbeyi
do-nothing n. tembel
nothing to do n. yapılacak bir şey yok
the truth, the whole truth and nothing but the truth n. gerçeği, tüm gerçeği ve yalnızca gerçeği
do-nothing n. serseri
expecting nothing in return n. fisebilillah
know nothing n. cahil kimse
know nothing n. eğitimsiz kimse
know-nothing n. bilgisiz, cahil kimse
good-for-nothing n. sorumsuz kimse
good-for-nothing n. beş para etmez kimse
come to nothing v. başarısız kalmak
come to nothing v. suya düşmek
leave nothing undone v. yapılmamış hiçbir şey bırakmamak
make nothing of v. önem vermemek
come to nothing v. akim kalmak
have nothing to show for it v. elinde ne yaptığını gösterecek hiçbir şey olmamak
have nothing to say v. diyeceği olmamak
say nothing v. ağzına kilit vurmak
go for nothing v. heder olmak
have nothing to do with v. alakası olmamak
get nothing v. hava almak
have nothing to do with v. ilgisi olmamak
have nothing for sale v. yok satmak
make a great ado about nothing v. yaygarayı basmak
get something for nothing v. avanta etmek
think nothing of it v. önem vermemek
make something out of nothing v. yoktan var etmek
go for nothing v. ziyan olmak
change nothing v. bana mısın dememek
think nothing of v. hiçe saymak
have nothing to do with v. ile hiçbir ilgisi olmamak
have nothing to do with v. ile hiçbir ilişkisi olmamak
say nothing v. ses çıkarmamak
say nothing v. gık dememek
make nothing of v. anlayamamak
go for nothing v. güme gitmek
have nothing left v. elde avuçta bir şey kalmamak
have nothing to do with v. ilişkisini kesmek
signify nothing v. ifade etmemek
end up getting nothing v. hava almak
understand nothing v. hiçbir şeyi anlamamak
think nothing of v. hakkında iyi düşünmemek
have nothing else to do v. yapacak başka bir şeyi kalmamak
have nothing to do v. yapacak bir şeyi kalmamak
have nothing else to do v. yapacak bir şeyi kalmamak
have nothing else (left) to do v. yapacak bir şeyi kalmamak
got nothing left to do v. yapacak bir şeyi kalmamak
come to nothing v. heba olmak
think nothing of v. -i önemsiz saymak
think nothing of v. -e değer vermemek
think nothing of v. -in gözünde büyük bir iş olmamak
think nothing of v. -e göre mesele olmamak
have nothing to do with v. ile ilgisi olmamak
think nothing of v. gözünde büyük bir iş olmamak
create out of nothing v. yoktan yaratmak
create out of nothing v. yoktan var etmek
come to nothing v. bir sonuç vermemek
think nothing of v. önemsiz görmek
think nothing of v. yok saymak
come to nothing v. gerçekleşmemek
have nothing to do v. yapacak bir şeyi olmamak
have nothing in common v. hiçbir ortak yanı bulunmamak
blame someone for nothing v. boşuna günahını almak
have nothing to do with something v. birşeyle ilgisi olmamak
receive nothing in return v. karşılığında hiçbir şey almamak
get nothing in return v. karşılığında hiçbir şey almamak
get nothing in return v. karşılığında bir şey almamak
take nothing in return v. karşılığında birşey almamak
take nothing in return v. karşılığında bir şey almamak
take nothing in return v. karşılığında hiçbir şey almamak
receive nothing in return v. karşılığında bir şey almamak
receive nothing in return v. karşılığında birşey almamak
get nothing in return v. karşılığında birşey almamak
stop at nothing v. engel tanımamak
escape with nothing but a few scrapes v. birkaç sıyrıkla kurtulmak
escape with nothing but a few scrapes v. birkaç sıyrıkla atlatmak
come from nothing v. bir yere sıfırdan gelmek
see nothing wrong v. hiçbir sorun görmemek
know nothing v. hiçbir bilgisi olmamak
have nothing set aside v. hiçbir birikimi olmamak
be nothing to worry about v. endişelenecek bir şey bulunmamak
be nothing to worry about v. endişelenecek bir şey olmamak
come out of nothing v. yoktan var olmak
come out of nothing v. yoktan meydana gelmek
nothing but skin and bones adj. bir deri bir kemik
good for nothing adj. haylaz
fit for nothing adj. hiçbir işe yaramaz
good for nothing adj. hayırsız
good for nothing adj. iki paralık
nothing if not courageous adj. gözüpek
with nothing to do adj. işsiz güçsüz
good-for-nothing adj. haylaz
good-for-nothing adj. yaramaz
expecting nothing in return adj. beklentisiz
expecting/hoping for nothing back adj. beklentisiz
all-or-nothing adj. uzlaşmaz
do-nothing adj. miskin
do-nothing adj. hareketsiz
do-nothing adj. işe yaramaz
do-nothing adj. etki yaratmayan
do-nothing adj. mevcut durumu etkilemeyen
do-nothing adj. ağırkanlı
do-nothing adj. hımbıl
do-nothing adj. uyuşuk
nothing loath adv. memnuniyetle
for nothing adv. pisi pisine
nothing but adv. bir tek
for nothing adv. haybeden
nothing but adv. sırf
little or nothing adv. hemen hemen hiç
nothing loth adv. seve seve
for nothing adv. havadan
nothing of the kind adv. hiçbir surette
nothing more than adv. yalnız
little or nothing adv. hiç denecek kadar
nothing loath adv. seve seve
nothing for it but adv. hiçbir veçhile
nothing but adv. yalnız
nothing of the kind adv. katiyen
little or nothing adv. hiç denecek kadar az
nothing less adv. -den başka
for nothing adv. beleşten
nothing less adv. -den ise
little or nothing adv. ya az ya hiç
for nothing adv. parasız
for nothing adv. nafile yere
out of nothing adv. hiç yoktan
in nothing flat adv. süratle
in nothing flat adv. hızla
nothing less than adv. -den farksız
to say nothing of prep. üstelik
nothing but prep. hariç hiçbir şey
to say nothing of prep. -de cabası
nothing short of prep. -den başka hiçbir şey
nothing but prep. -den başka bir şey
apropos of nothing prep. gelişigüzel
apropos of nothing prep. alakasızca
apropos of nothing prep. rasgele
apropos of nothing prep. amaçsızca
apropos of nothing prep. öylesine
nothing doing! interj. yağma yok
nothing the matter interj. dert olabilecek hiçbirşey
nothing new interj. yeni bir şey yok
Phrasals
care nothing for v. ilgilenmemek
care nothing for v. aldırış etmemek
care nothing for v. aldırmamak
care nothing for v. umursamamak
count for nothing v. hiçbir önemi olmamak
count for nothing v. hiçbir şey ifade etmemek
think nothing of v. (bir konuda) hiçbir fikri olmamak
think nothing of v. tereddüdü olmamak
have nothing on v. tutacak sözü olmamak
have nothing on v. üzerinde giysi olmamak
have nothing on v. (diğerinden) hiçbir üstün yanı olmamak
think nothing of v. hiç düşünmeden yapmak
stick at nothing v. elinden gelen her şeyi yapmak
stick at nothing v. engel tanımamak
make out of nothing v. yoktan var etmek
make out of nothing v. sıfırdan yapmak
Phrases
next to nothing adv. hiç denecek kadar az
as nothing (compared) to (someone or something) adv. diğerlerine/başkalarına/öncekilere göre/kıyasla hiçbir şey değil
as nothing (compared) to adv. diğerlerine/başkalarına/öncekilere göre/kıyasla hiçbir şey değil
as nothing (compared) to (someone or something) adv. diğerlerinin/başkalarının/öncekilerin yanından bunlar tırı vırı
as nothing (compared) to adv. diğerlerinin/başkalarının/öncekilerin yanından bunlar tırı vırı
as nothing (compared) to (someone or something) adv. diğerleriyle/başkalarıyla/öncekilerle karşılaştırıldığında/kıyaslandığında bunlar önemsiz
as nothing (compared) to adv. diğerleriyle/başkalarıyla/öncekilerle karşılaştırıldığında/kıyaslandığında bunlar önemsiz
next to nothing expr. hemen hemen hiç
next to nothing expr. neredeyse hiç
nothing else expr. yalnız
nothing to speak of expr. bahse değmez
next to nothing expr. hiç seviyesinde
nothing short of expr. -den başka bir şey değil
next to nothing expr. hiçbir şey
nothing else expr. başka hiçbir şey
impossible is nothing expr. imkansız diye bir şey yoktur
if nothing goes wrong expr. (bir) aksilik olmazsa
if nothing goes wrong expr. bir aksilik olmadan
if nothing goes wrong expr. bir aksilik olmazsa
nothing else matters expr. gerisi boş
as if nothing happened expr. hiçbir şey olmamış gibi
nothing to speak of expr. sözünü etmeye değmez (önemsiz)
at the expense of nothing expr. hiçbir şeye patlamadan/mal olmadan
nothing is worse than regret expr. pişmanlıktan daha kötüsü yoktur
mental illness is nothing to be ashamed of expr. akıl hastalığı utanılacak bir şey değil
nothing is so firmly believed as what we least know expr. en çok inandığımız şeyler, en az bildiklerimizdir
nothing stays the same expr. hiç bir şey aynı kalmaz
nothing is as it seems expr. hiçbir şey göründüğü gibi değildir
nothing is as it appears expr. hiçbir şey göründüğü gibi değildir
nothing is coincidence expr. hiçbir şey tesadüf değildir
nothing less nothing more expr. ne daha az ne daha fazla
nothing particular expr. özel bir şey yok
nothing special expr. özel bir şey yok
nothing comes from nothing expr. hiçbir şey yoktan var olmaz
nothing will come of nothing expr. hiçbir şey yoktan var olmaz
out of nothing comes nothing expr. hiçbir şey yoktan var olmaz
believe nothing of what you hear, and only half of what you see expr. duyduğunun hiçbirine, gördüğünün yarısına inan.
freedom is just another word for nothing left to lose expr. özgürlük kaybedecek hiçbir şeyin kalmaması demektir
nothing ends, everything changes expr. hiç bir şey bitmez her şey değişir
nothing to prove expr. kanıtlanacak bir şey yok
next to nothing expr. hiç mesabesinde
next to nothing expr. hiç derecesinde
there's nothing like expr. …den daha iyisi yok
there's nothing for it expr. başka çıkar yol yok
there's nothing like expr. …in yerini tutamaz
there's nothing like expr. gibisi yoktur
nothing could be further from (something) expr. (bir şeyle) uzaktan yakından hiç ilgisi/alakası yok
nothing could be further from my mind, thoughts, the truth expr. gerçekle/gerçekte olanlarla uzaktan yakından ilgisi/alakası yok
nothing could be further from my mind, thoughts, the truth expr. işin gerçeği ise bundan tamamen farklı/bunun tamamen tersi
nothing could be further from (something) expr. (bir şeyden) ancak bu kadar uzak olabilir
nothing could be further from (something) expr. (bir şeyle) ancak bu kadar alakasız olabilir
nothing could be further from my mind, thoughts, the truth expr. aklımdan bile geçmedi
evil triumphs when good men do nothing expr. iyiler bir şey yapmadıkça kötülük kazanır
evil triumphs when good men do nothing expr. kötülüğe meydan verme
evil triumphs when good men do nothing expr. iyiler bir şey yapmadıkça kötüler meydanı boş bulur
nothing is working out for me expr. benim için hiçbir şey iyi gitmiyor
to say nothing of something expr. bir şeyden hiç bahsetmiyorum bile
to say nothing of (someone or something) expr. (birinden/bir şeyden) hiç bahsetmiyorum bile
to say nothing of something expr. bir şey de cabası
to say nothing of something expr. bir şeyi saymıyorum bile
to say nothing of (someone or something) expr. (birini/bir şeyi) saymıyorum bile
to say nothing of (someone or something) expr. (biri/bir şey) de cabası
nothing breaks like a heart expr. hiçbir şey bir kalp gibi kırılmaz
nothing breaks like a heart expr. hiçbir şey bir kalp kadar kırılmaz
nothing breaks like a heart expr. hiçbir şey kalp gibi kırılmaz
nothing breaks like a heart expr. hiçbir şey bir kalp kadar kırılmaz
numbers mean nothing expr. rakamların hiçbir önemi yok
numbers mean nothing expr. sayıların hiçbir önemi yok
nothing happens to anyone that he is not fitted by nature to bear expr. herkes doğasına uygun olanı yapar
Proverb
blessed is he who expects nothing for he shall never be disappointed bir şey beklemeyen (çok şey umut etmeyen) hayal kırıklığına uğramaz
nothing so bad but it might have been worse daha kötüsü de olabilirdi
nothing so bad but might have been worse beterin beteri var
nothing so bad but it might have been worse beterin beteri var
believe nothing of what you hear, and only half of what you see duyduğunun hiç birine, gördüğünün yarısına inan
nothing is certain but the unforeseen ne olacağı belli olmaz
courtesy costs nothing kibarlık seni incitmez
civility costs nothing nezaket seni incitmez
courtesy costs nothing nezaket seni incitmez
civility costs nothing kibarlık seni incitmez
nothing is given so freely as advice nasihat vermek kolaydır
there is nothing new under the sun yeni/değişen hiçbir şey yok
there is nothing new under the sun aynı tas aynı hamam
nothing succeeds like success başarı başarıyı getirir
nothing succeeds like success başarı başarıyı çeker
nothing comes of nothing ateş olmayan yerden duman çıkmaz
nothing comes of nothing hiç bir şey durduk yere ortaya çıkmaz
nothing comes of nothing hiçbir şey durup dururken (durduk yere) olmaz
nothing gained korkak bezirgan
nothing gained emek olmadan yemek olmaz
nothing gained ne kar eder ne ziyan
nothing ventured nothing gained korkak bezirgan ne kar eder ne ziyan
nothing ventured nothing gained emek olmadan yemek olmaz
there is nothing new under the sun dün nasılsa bugün de öyle
nothing good gets away yaptığın iyilik sana geri döner
nothing is so good for the inside of a man as the outside of a horse at yiğidin yoldaşıdır
nothing is so good for the inside of a man as the outside of a horse at binmek huzur verir/sakinleştirir
civility costs nothing kibarlıktan ölmezsin
a man who stands for nothing will fall for anything güçlü bir duruşu/tutumu olmayan her yana çekilir/her şeye tav olur
believe nothing of what you hear, and only half of what you see duyduğuna inanma, gördüğünün yarısına inan
believe nothing of what you hear, and only half of what you see gördüğünün yarısına inan, duyduğuna inanma
blessed is he who expects nothing, for he shall never be disappointed beklentisi olmayanın hayal kırıklığı olmaz
too much of anything is good for nothing her şeyin fazlası zarar
Colloquial
a fairy world where nothing bad happens at all n. kötü şeylerin yaşanmadığı büyülü bir dünya
a question of all or nothing n. ya hep ya hiç meselesi
sweet doing nothing n. tatlı boşluk
sweet doing nothing n. hoş rahatlık
know-nothing n. bir şey bilmez kimse
know-nothing n. dünyadan bihaber kimse
all or nothing n. ya batarız ya çıkarız
all or nothing n. ya tamamen başarıyla ya da tamamen başarısızlıkla sonuçlanacak durum
all or nothing n. ya batarız ya çıkarız
all or nothing n. ya tamamen başarıyla ya da tamamen başarısızlıkla sonuçlanacak durum
have nothing to worry about v. tuzu kuru olmak
go for nothing v. hiçbir işe yaramamak
go for nothing v. güme gitmek
go for nothing v. heba olmak
come to nothing v. hiçbir işe yaramamak
come to nothing v. hiçbir sonuca ulaşmamak
be on a hiding to nothing v. kazanma şansı olmamak
be on a hiding to nothing v. kaybetmeye mahkum olmak
be on a hiding to nothing v. hezimete mahkum olmak
be on a hiding to nothing v. başarısızlığa mahkum olmak
stop at nothing v. her şeyi yapmak
stop at nothing v. hiçbirşeyden çekinmemek
stop at nothing v. elinden geleni ardına koymamak
mean nothing v. hiçbir anlam ifade etmemek
see nothing of somebody v. birini hiç görmemek
have nothing to do with somebody/something v. doğrudan bir ilişkisi olmamak
be as nothing (compared) to (someone or something) v. (birine veya bir şeye) kıyasla hiçbir şey olmak
be as nothing (compared) to (someone or something) v. (biriyle veya bir şeyle) karşılaştırıldığında önemsiz olmak
be nothing to somebody v. birinin gözünde bir değeri olmamak
mean nothing to somebody v. biri için bir önemi olmamak
be nothing to somebody v. biri için önemsiz olmak
be nothing to somebody v. biri için önemli olmamak
be nothing to somebody v. biri için bir önemi olmamak
mean nothing to somebody v. biri için önemsiz olmak
mean nothing to somebody v. biri için hiçbir şey ifade etmemek
mean nothing to somebody v. biri için önemli olmamak
mean nothing to somebody v. birinin sevdiği biri olmamak
be nothing to somebody v. birinin sevdiği biri olmamak
be nothing to somebody v. biri için hiçbir şey ifade etmemek
mean nothing to somebody v. birinin gözünde bir değeri olmamak
amount to nothing v. bir sonuç vermemek
amount to nothing v. suya düşmek
amount to nothing v. kayda değer bir fark yaratmamak
amount to nothing v. boşa gitmek
amount to nothing v. hiçbir sonuca ulaşmamak
amount to nothing v. heba olmak
amount to nothing v. somut bir sonucu olmamak
amount to nothing v. bir yere varmamak
amount to nothing v. hiçbir işe yaramamak
amount to nothing v. boşa çıkmak
amount to nothing v. elle tutulur bir sonuca varmamak
be as nothing (compared) to v. -in karşısında hiçbir şey olmak
be as nothing (compared) to v. ile karşılaştırıldığında hiç önemli olmamak
have nothing to do with someone or something v. (biriyle/bir şeyle) ilişkisi olmamak/kalmamak
have nothing to do with someone or something v. (birinden/bir şeyden) uzak durmak
be nothing special v. pek bir özelliği olmamak
have nothing to do with someone or something v. (biriyle/bir şeyle) alakası olmamak
be nothing special v. özel bir şey olmamak
be nothing to do with (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) uzak durmak
be nothing to do with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak
have nothing to do with someone or something v. (biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak
be nothing special v. harika olmamak
have nothing to do with someone or something v. (biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak
have nothing to do with someone or something v. (biriyle/bir şeyle) görüşmemek
be nothing to do with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak
be nothing to do with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak
be nothing to do with (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) alakasız olmak
have nothing to do with someone or something v. (biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak
be nothing special v. ahım şahım bir şey olmamak
be nothing to do with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) alakası olmamak
be nothing special v. kayda değer bir özelliği olmamak
have nothing to do with somebody/something v. biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek
be nothing to do with somebody/something v. biriyle/bir şeyle bir ilişkisi olmamak
have nothing to do with someone or something v. biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak
have nothing to do with somebody/something v. biriyle/bir şeyle bir ilişkisi olmamak
have nothing to do with somebody/something v. biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak
be nothing to do with somebody/something v. biriyle/bir şeyle ilişki kurmayı reddetmek/istememek
be nothing to do with somebody/something v. biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak
be nothing to do with somebody/something v. biriyle/bir şeyle bir ilgisi olmamak
have nothing to do with somebody/something v. biriyle/bir şeyle bağlantı kurmayı reddetmek/istememek
be nothing to do with somebody/something v. biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek
be nothing to do with somebody/something v. biriyle/bir şeyle işi olmamak
have nothing to do with somebody/something v. biriyle/bir şeyle ilişki kurmayı reddetmek/istememek
be nothing to do with somebody/something v. biriyle/bir şeyle bağlantı kurmayı reddetmek/istememek
have nothing to do with someone or something v. biriyle/bir şeyle işi olmamak
have nothing to do with somebody/something v. biriyle/bir şeyle işi olmamak
have nothing to do with somebody/something v. biriyle/bir şeyle bir ilgisi olmamak
have nothing to do with someone or something v. biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek
worth nothing adj. değersiz
neck or nothing expr. her şeyi göze alarak
all for nothing expr. boşu boşuna
all for nothing expr. boşuboşuna
make nothing of it expr. hiçbir şey anlamıyorum
make nothing of it expr. aklım ermez
make nothing of it expr. aklım ermiyor
make nothing of it expr. kafam basmıyor
nothing loath expr. memnuniyetle
nothing loath expr. seve seve
fit for nothing expr. hiçbir işe yaramaz
all for nothing expr. boşuna mı
better than nothing expr. kısa günün karı
neck or nothing expr. ya hep ya hiç
neck or nothing expr. ya herrü ya merrü
for the sake of nothing expr. bir hiç uğruna
something is better than nothing expr. hiç yoktan iyidir
less than nothing expr. hiçten de beter
two strangers with nothing left to say expr. birbirine söyleyecek hiçbir şeyi kalmayan iki yabancı
here goes nothing expr. haydi hayırlısı!
then we have nothing more to talk about expr. öyleyse konuşacak bir şey kalmadı
nobody tells me nothing expr. kimse bana bir şey söylemez
it’s not for nothing that! expr. boşuna değil!
not for nothing expr. boşuna demiyorlar
not for nothing expr. boş yere değil
nothing short of expr. tamamen/tam anlamıyla
for nothing expr. boşu boşuna
nothing doing expr. (izin vermeme anlamında) asla
nothing daunted! expr. pes etmedim!
nothing daunted! expr. vazgeçmeyi gerektiren bir şey yok!
nothing down expr. kaparosuz
nothing down expr. peşinatsız
nothing down expr. peşinat/kaparo ödemeden
thanks for nothing! expr. sağ ol ya!
(someone) hasn't seen nothing yet expr. bu gördükleri ne ki
(someone) hasn't seen nothing yet expr. daha hiçbir şey görmedi
(someone) hasn't seen nothing yet expr. daha ne gördü ki
(someone) hasn't seen nothing yet expr. daha bunlar ne ki
(someone) hasn't seen nothing yet expr. bir o kadar da yerin altında var
double or nothing [us] expr. (bahis veya kumarda) ya iki katı ya hiç
double or nothing [us] expr. (bahis veya kumarda) ya çift ya hiç
double or nothing expr. ya çift ya hiç
double or nothing expr. ya iki katı ya hiç (var olan borcun kazanma durumunda silineceği, kaybetme durumunda iki katına çıkacağı bir bahis)
double or nothing expr. ya çift ya denk
like nothing on earth expr. kıyas götürmez
like nothing on earth expr. dünyada hiçbir şeye benzemez/benzemiyor
like nothing on earth expr. alternatifsiz
like nothing on earth expr. dünyada eşi benzeri yok
nothing going on upstairs expr. mankafa
nothing going on upstairs expr. ahmak
nothing going on upstairs expr. kafası pek çalışmıyor/işlemiyor
nothing going on upstairs expr. biraz aptal
nothing going on upstairs expr. pek zeki/çok akıllı biri değil
nothing going on upstairs expr. beyni/beyninin içi boş
nothing in it expr. içi boş
nothing in it expr. pek bir fark yok
nothing in it expr. gözle görülür/kayda değer bir fark yok
nothing in it expr. önemsenecek/kayda değer bir şey yok
(there's) nothing in it expr. pek bir fark yok
nothing in (something) expr. (bir şey) fos
nothing in it expr. doğruluk/gerçeklik payı yok
(there's) nothing in it expr. (bir söylentinin, raporun, hikayenin) gerçek/doğru bir yanı yok
nothing in (something) expr. (bir şeyin) bir önemi/değeri yok
nothing in it expr. neredeyse aynı durumda/eşit konumda
nothing in (something) expr. (bir şeyin) güvenilirliği yok
nothing in it expr. fos
(there's) nothing in it expr. neredeyse eşit
(there's) nothing in it expr. (bir söylentinin, raporun, hikayenin) içi boş
(there's) nothing in it expr. gözle görülür/kayda değer bir fark yok
nothing in it expr. gerçek/doğru bir yanı yok
(there's) nothing in it expr. (bir söylentide, raporda, hikayede) önemsenecek/kayda değer bir şey yok
(there's) nothing in it expr. eşit gibi
nothing in (something) expr. (bir şeyin) doğru/gerçek bir yanı yok
nothing in it expr. neredeyse eşit
nothing in it expr. eşit gibi
nothing in (something) expr. (bir şeyde) önemsenecek bir şey yok
(there's) nothing in it expr. neredeyse aynı durumda/eşit konumda
nothing in (something) expr. (bir şeyin) içi boş
(there's) nothing in it expr. (bir söylenti, rapor, hikaye) fos
(there's) nothing in it expr. (bir söylentinin, raporun, hikayenin) doğruluk/gerçeklik payı yok
nothing is sacred expr. hiçbir değere saygı yok
nothing is sacred expr. hiçbir şeye saygı yok
Is nothing sacred? expr. bu ne saygısızlık
nothing to speak of expr. sözünü etmeye değmez
Is nothing sacred? expr. hiç saygı kalmamış
nothing to speak of expr. sözünü etmeye değecek bir şey yok
nothing to speak of expr. hakkında konuşmaya değecek bir şey yok
nothing to speak of expr. bahse değecek bir şey yok
Is nothing sacred? expr. hiç mi bir şeye saygı yok?
nothing to speak of expr. önemsenecek bir şey yok
nothing is sacred expr. hiç saygı kalmamış
nothing to speak of expr. üzerinde durmaya değecek bir şey yok
Is nothing sacred? expr. hiçbir şeye saygı kalmamış
nothing is sacred expr. hiç saygı yok
nothing of the sort expr. asla öyle değil
nothing of the sort expr. öyle bir şey değil
nothing of the sort expr. hiç de öyle değil
nothing of the sort expr. asla öyle bir şey ...
nothing of the kind expr. hiç de öyle bir şey ...
nothing of the sort expr. öyle bir şey
nothing of the sort expr. böyle bir şey değil
nothing of the sort expr. katiyen öyle bir şey ...
nothing of the sort expr. katiyen öyle değil
nothing of the sort expr. alakası yok
nothing of the sort expr. öyle değil
nothing of the kind expr. hiç de değil