planlamak - Turc Anglais Dictionnaire

planlamak

Sens de "planlamak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 70 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
planlamak plan v.
The president made a well-planned speech about climate change.
Başkan iklim değişikliği hakkında iyi planlanmış bir konuşma yaptı.

More Sentences
General
planlamak plan n.
Emma was planning to go on holiday.
Emma tatile çıkmayı planlıyordu.

More Sentences
planlamak chart v.
He was charting a course to destroy the Lannisters.
Lannisterları yok edecek bir rota planlıyordu.

More Sentences
planlamak intend v.
Here too, however, I have already informed Parliament several times that we intend to work on these next year.
Ancak bu konuda da önümüzdeki yıl çalışmayı planladığımızı Parlamento'ya birkaç kez bildirdim.

More Sentences
planlamak schedule v.
Their wedding is scheduled for late-August.
Düğünleri Ağustos sonu olacak şekilde planlanmakta.

More Sentences
planlamak contrive v.
Mrs. Norris contrived an unprecedented strategy for the product line.
Bayan Norris ürün hattı için eşi benzeri görülmemiş bir strateji planladı.

More Sentences
planlamak plan out v.
Want to plan out your whole trip?
Tüm seyahatinizi planlamak mı istiyorsunuz?

More Sentences
planlamak orchestrate v.
Sami orchestrated Layla's death from jail.
Sami, Layla'nın ölümünü hapishaneden planladı.

More Sentences
planlamak arrange v.
He arranges to sell his Brazilian lands.
Brezilya topraklarını satmayı planlıyor.

More Sentences
planlamak programme v.
A welcome reception was programmed to welcome him.
Onun için bir hoş geldin resepsiyonu planlandı.

More Sentences
planlamak plan v.
Planning the new software will take time.
Yeni yazılımın planlanması zaman alacaktır.

More Sentences
planlamak think out v.
Therefore, it is so important to think out and plan everything correctly.
Bu nedenle, her şeyi doğru düşünmek ve planlamak çok önemlidir.

More Sentences
planlamak plot v.
The UN is plotting to kill us all.
BM hepimizi öldürmeyi planlıyor.

More Sentences
Law
planlamak intend v.
There are five broad themes we pursue in the communication which we intend to take forward in parallel.
İletişimde takip ettiğimiz ve paralel olarak ilerletmeyi planladığımız beş geniş tema var.

More Sentences
General
planlamak project v.
planlamak map out v.
planlamak map v.
planlamak architect v.
planlamak lay out v.
planlamak concert v.
planlamak program v.
planlamak map something out v.
planlamak have in view v.
planlamak work up v.
planlamak premeditate v.
planlamak draft v.
planlamak envisage v.
planlamak calculate v.
planlamak structure v.
planlamak devise v.
planlamak design v.
planlamak mark out v.
planlamak schema v.
planlamak figure on v.
planlamak blue-print v.
planlamak draught v.
planlamak calendar v.
planlamak cal'late v.
planlamak cast v.
planlamak cast [obsolete] v.
planlamak propose to one's self v.
planlamak ettle [scotland] v.
planlamak excogitate v.
planlamak hatch v.
planlamak deline v.
planlamak conjure v.
planlamak ingeniate [obsolete] v.
planlamak instrument v.
planlamak ink in v.
planlamak plat v.
planlamak practice [obsolete] v.
planlamak prepend v.
planlamak scenarize v.
planlamak scenarise v.
planlamak shape v.
planlamak sked v.
planlamak stall [obsolete] v.
Phrasals
planlamak map out v.
planlamak make out [dialect] v.
planlamak pick out v.
planlamak strike out v.
planlamak look beyond v.
planlamak arrange for v.
planlamak plot out v.
Idioms
planlamak have in the heart v.
Law
planlamak devise v.
planlamak calculate v.
Archaic
planlamak imagine v.
Engineering
planlamak identify v.
Slang
planlamak dope out v.

Sens de "planlamak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 107 résultat(s)

Turc Anglais
General
yeniden planlamak reschedule v.
The meeting was rescheduled to December 9.
Toplantı tarihi 9 Aralık olarak yeniden planlandı.

More Sentences
belirli bir zamana göre planlamak time v.
The convention was timed for August 20th.
Kongre 20 Ağustos'a planlanmıştı.

More Sentences
toplantı planlamak plan a meeting v.
The Council of Ministers is planning a meeting this morning.
Bakanlar Kurulu bu sabah bir toplantı planlıyor.

More Sentences
almayı planlamak plan to buy v.
We are planning to buy a car.
Bir araba almayı planlıyoruz.

More Sentences
Phrasals
(biriyle bir işi) planlamak cook up v.
What else the Commission plans to cook up the day after tomorrow, I do not know.
Komisyon'un yarın öbür gün başka neler hazırlamayı planladığını bilmiyorum.

More Sentences
(tasarım) planlamak set out v.
You can set up reminders, invite others, and mark if you plan to attend.
Hatırlatıcılar ayarlayabilir, başkalarını davet edebilir ve katılmayı planlıyorsanız işaretleyebilirsiniz.

More Sentences
Colloquial
soygun planlamak plan a robbery v.
We're planning a robbery.
Bir soygun planlıyoruz.

More Sentences
General
ayrıntılarıyla planlamak map out v.
birlikte planlamak conspire v.
önceden planlamak preplan v.
önceden planlamak forecast v.
bütçe planlamak plan a budget v.
önceden planlamak premeditate v.
iş planlamak plan a business v.
biriyle birlikte bir şeyler ayarlamak/planlamak set something up with someone v.
önceden planlamak pre-plan v.
yapmayı planlamak aim to do v.
yapmayı planlamak aim to do v.
tekniğe ve mekaniğe aşırı şekilde bel bağlayarak planlamak veya oluşturmak mechanise v.
tekniğe ve mekaniğe aşırı şekilde bel bağlayarak planlamak veya oluşturmak mechanize v.
zihinde planlamak veya tasarlamak meditate v.
projeyi bir dizi önemli adımla planlamak milestone v.
iyi planlamak bulletproof v.
kötü şekilde planlamak misplan v.
hatalı planlamak misintend v.
yeniden planlamak reorchestrate v.
(oda, bina) yeniden planlamak replan v.
aceleyle planlamak clap v.
yola çıkmayı planlamak design v.
gezi planlamak design v.
fazla planlamak overprogram v.
güvenle planlamak count v.
önceden planlamak foredesign v.
önceden planlamak foreplan v.
'-i planlamak forelay [dialect] v.
önceden planlamak precontrive v.
önceden planlamak preconcert v.
önceden planlamak precogitate v.
sırasıyla planlamak preorder v.
önceden planlamak preorder v.
önceden planlamak preschedule v.
belirli bir zaman veya yer için planlamak slate v.
fazla planlamak outdesign v.
yeniden planlamak reslate [us] v.
Phrasals
geçici olarak planlamak pencil in n.
bir şeyi ilerde belirli bir zamanda yapmayı planlamak slate for v.
(bir şey) planlamak have on v.
(biri için) gidilecek yolu planlamak chart something out (for someone or something) v.
bir şey yaratmak/planlamak/uydurmak drum up v.
(birine/bir şeye) hitap edecek şekilde planlamak gear toward (someone or something) v.
(birine/bir şeye) hitap edecek şekilde planlamak gear to (someone or something) v.
ile toplantı, etkinlik, görüşme planlamak line up with v.
biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme planlamak line someone or something up with someone or something v.
bir şeyi bir şey olarak planlamak intend something as something v.
kısa bir zaman dilimi için (bir çok şey) planlamak jam with (something) v.
(bir şey yapmayı) planlamak aim to (do something) v.
birine de yetecek şekilde planlamak allow for someone v.
önceden planlamak allow for v.
(bir şey yapmayı) planlamak aim to (do something) v.
önceden planlamak allow for v.
birine de yetecek şekilde planlamak allow for someone v.
içinde (bir şeyle) bir şey ayarlamak/planlamak arrange (something) with v.
içinde (bir şeyin) olduğu bir şey hazırlamak/planlamak arrange (something) with v.
bir şeyi planlamak arrange for something v.
-li bir şey hazırlamak/planlamak/organize etmek arrange with v.
içerisinde biri/bir şey olan bir şey planlamak/hazırlamak arrange something with someone or something v.
biriyle/bir şeyle bir şey planlamak arrange something with someone or something v.
biri/bir şey için bir şey planlamak arrange something for someone or something v.
ile bir şey hazırlamak/planlamak/organize etmek arrange with v.
birinin/bir şeyin dahil olduğu bir şey planlamak arrange something with someone or something v.
ile (bir şey) planlamak arrange (something) with v.
bir şeyi planlamak bargain for something v.
bir şeyi planlamak bargain on something v.
(bir şeyi) planlamak bargain on (something) v.
bir etkinlik düzenlemek/planlamak bring something all together v.
(biriyle) bir işi/bir şeyi planlamak cook something up (with someone) v.
(biriyle) planlamak coordinate with (someone) v.
'-e hitap edecek şekilde planlamak gear to v.
'-e hitap edecek şekilde planlamak gear toward v.
bir şeyi planlamak get something up v.
(bir şeyi birine/bir şeye) vermeyi hedeflemek/planlamak intend (something) for (someone or something) v.
(bir şeyi biri/bir şey) için ayırmak/planlamak intend (something) for (someone or something) v.
(bir şey) olarak düşünmek/planlamak intend as v.
-i planlamak plan for v.
-i planlamak plan on v.
(birinin/bir şeyin bir şeyi) belirli bir zamanda yapmasını planlamak slate (someone or something) for (something) v.
Colloquial
aylarca planlamak plan out for months v.
suikast planlamak plot an assassination v.
belirli bir zaman için bir şey planlamak arrange something for some time v.
belirli bir zaman için planlamak arrange for some time v.
Idioms
bir şeyi kötü yapmak ya da planlamak up to no good v.
birlikte planlamak lay heads together v.
(bir şey olabilecek şekilde) planlamak work it/things (so that...) v.
(bir şey olabilecek şekilde) planlamak work it so (that) (something is the case) v.
bir şeyi ilk döneme ağırlık verecek şekilde planlamak front load v.
bir şeyin başlangıç dönemini yoğun olacak ve giderek yoğunluğu azalacak şekilde planlamak front load v.
bir olayı aşıp/geride bırakıp geleceği planlamak look past v.
(bir şey) planlamak bring (something) all together v.
yapmayı planlamak figure on doing v.
bir şey yapmayı planlamak figure on doing something v.
Politics
suikast yapmayı planlamak plot to assassinate v.
suikast yapmayı planlamak plan to assassinate v.
Music
detayları planlamak choreograph v.
Theatre
tiyatro oyununu planlamak block out v.
tiyatro oyununda şarkıların ne zaman ve nerede çalacağını planlamak block out v.
Archaic
birlikte planlamak pack cards v.
Slang
(birini) öldürmeyi planlamak whack (one) v.