| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Yaygın Kullanım | introduce f. | tanıtmak | ||
|
All sorts of rules were adopted in Berlin or after Berlin, which I am obliged to introduce. Berlin'de ya da Berlin'den sonra her türlü kural kabul edildi ve ben de bunları tanıtmak zorundayım. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | introduce f. | tanıştırmak | ||
|
Lawrence introduced me to a world of culture and opportunity. Lawrence beni kültür ve fırsatlarla dolu bir dünyayla tanıştırdı. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | introduce f. | getirmek | ||
|
It now looks as if the Council is intending to relax the sanctions by introducing exception provisions. Konsey şimdi istisnai hükümler getirerek yaptırımları gevşetme niyetinde gibi görünüyor. More Sentences |
||||
| Genel | introduce f. | sunmak | ||
|
We must also use this to introduce incentives to get entrepreneurs to really plan for safety. Bunu, girişimcilerin gerçekten güvenlik planlaması yapmalarını sağlayacak teşvikler sunmak için de kullanmalıyız. More Sentences |
||||
| Genel | introduce f. | takdim etmek | ||
|
It is a great honour and privilege for me to be able to introduce you to our House. Sizi Meclisimize takdim edebilmek benim için büyük bir onur ve ayrıcalıktır. More Sentences |
||||
| Genel | introduce f. | öğretmek | ||
|
Let me introduce you to a new way of doing that. Sana onu yapmanın yeni bir yolunu öğreteyim. More Sentences |
||||
| Genel | introduce f. | sokmak | ||
|
By introducing these elements, we have managed to moderate both proactive tendencies and the zeal for liberalisation. Bu unsurları devreye sokarak hem proaktif eğilimleri hem de liberalleşme hevesini ılımlı hale getirmeyi başardık. More Sentences |
||||
| Genel | introduce f. | açmak | ||
|
This morning you introduced this topic for us. Bu sabah bu konuyu bizim için açtınız. More Sentences |
||||
| Genel | introduce f. | başlamak | ||
|
The reforms we have introduced over the last few years have already brought positive results here. Son birkaç yıldır gerçekleştirdiğimiz reformlar burada şimdiden olumlu sonuçlar vermeye başladı. More Sentences |
||||
| Genel | introduce f. | uygulamak | ||
|
Clearing the path of regulatory barriers means introducing new directives. Düzenleyici engellerin önünün açılması, yeni direktiflerin uygulamaya konulması anlamına gelmektedir. More Sentences |
||||
| Genel | introduce f. | tanıştırmak | ||
|
Lawrence introduced me to a world of culture and opportunity. Lawrence beni kültür ve imkan dünyasıyla tanıştırdı. More Sentences |
||||
| Genel | introduce f. | başlatmak | ||
|
A boycott was introduced, the effects of which Macedonia had to shoulder. Makedonya'nın etkilerini omuzlamak zorunda kaldığı bir boykot başlatıldı. More Sentences |
||||
| Genel | introduce f. | uygulamaya koymak | ||
|
More and more states within Nigeria are introducing Sharia law. Nijerya'da giderek daha fazla eyalet şeriat hukukunu uygulamaya koyuyor. More Sentences |
||||
| Genel | introduce f. | takdim etmek | ||
|
Allow me to introduce my wife to you. Sana eşimi takdim edeyim. More Sentences |
||||
| Technical | ||||
| Teknik | introduce f. | ortaya koymak | ||
|
It was, therefore, necessary to introduce an economic analysis. Bu nedenle ekonomik bir analiz ortaya koymak gerekliydi. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | introduce f. | içeri sokmak | ||
| Genel | introduce f. | göstermek | ||
| Genel | introduce f. | lanse etmek | ||
| Genel | introduce f. | öne sürmek | ||
| Genel | introduce f. | ileri sürmek | ||
| Genel | introduce f. | ortaya çıkarmak | ||
| Genel | introduce f. | piyasaya sürmek | ||
| Genel | introduce f. | öncelemek | ||
| Genel | introduce f. | resmi olarak sunmak | ||
| Genel | introduce f. | resmen duyurmak | ||
| Genel | introduce f. | (birini) kraliyet mahkemesine sunmak | ||
| Genel | introduce f. | (bir şeyi) sisteme, karışıma veya kaba eklemek | ||
| Media | ||||
| Medya | introduce f. | (radyo veya tv programını) sözlü olarak sunmak | ||
| Technical | ||||
| Teknik | introduce f. | içine katmak | ||
| Teknik | introduce f. | ortaya çıkarmak | ||
| Chemistry | ||||
| Kimya | introduce f. | (atomu) moleküle sokmak | ||
| Apiculture | ||||
| Arıcılık | introduce f. | ana arı vermek | ||
| Arıcılık | introduce f. | ana kazandırmak | ||
| Environment | ||||
| Çevre | introduce f. | (bitki veya hayvan türü üyelerini) yerleşik üreme popülasyonu oluşturmak için yeni ortama yerleştirmek | ||
