|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Yaygın Kullanım |
watch out f.
|
dikkat etmek |
|
The right time for this has to be identified, and this is where the Commission has to watch out.
Bunun için doğru zamanın belirlenmesi gerekmektedir ve Komisyon'un dikkat etmesi gereken nokta da burasıdır.
More Sentences
|
| General |
|
| 2 |
Genel |
pocket watch i.
|
cep saati |
|
Neither Tom nor Mary has a pocket watch.
Ne Tom'un ne de Mary'nin cep saati var.
More Sentences
|
| 3 |
Genel |
wrist watch i.
|
kol saati |
|
I wonder when they'll come out with a cell phone in a wrist watch.
Kol saati içinde cep telefonunu ne zaman çıkaracaklar merak ediyorum.
More Sentences
|
| 4 |
Genel |
stop watch i.
|
kronometre |
|
This is a stop watch made in Japan.
Bu, Japonya'da yapılan bir kronometre.
More Sentences
|
| 5 |
Genel |
gold watch i.
|
altın saat |
|
Whatever happened to your grandfather's gold watch?
Büyükbabanın altın saatine ne oldu?
More Sentences
|
| 6 |
Genel |
watch band i.
|
saat kordonu |
|
This watch band costs around fifty thousand yen.
Bu saat kordonunun fiyatı yaklaşık 50.000 ¥.
More Sentences
|
| 7 |
Genel |
expensive watch i.
|
pahalı saat |
|
Rich people show off with their expensive watches.
Zengin insanlar pahalı saatleriyle hava atarlar.
More Sentences
|
| 8 |
Genel |
watch out f.
|
dikkatli olmak |
|
You'd better watch out.
Dikkatli olsan iyi olur.
More Sentences
|
| 9 |
Genel |
watch over f.
|
kollamak |
|
Dan will always be watching over me.
Dan her zaman beni kolluyor olacak.
More Sentences
|
| 10 |
Genel |
watch television f.
|
televizyon seyretmek |
|
We watch television every evening.
Biz her akşam televizyon seyrederiz.
More Sentences
|
| 11 |
Genel |
watch television f.
|
televizyon izlemek |
|
We have child sports stars to entertain us as we watch television.
Televizyon izlerken bizi eğlendirecek çocuk spor yıldızlarımız var.
More Sentences
|
|
|
| 12 |
Genel |
watch for f.
|
beklemek |
|
We will be watching for results.
Sonuçları bekliyor olacağız.
More Sentences
|
| 13 |
Genel |
watch for f.
|
kollamak |
|
The dog is trained to watch for thieves.
Köpek, hırsızları kollamak için eğitilmiştir.
More Sentences
|
| 14 |
Genel |
keep watch f.
|
nöbet tutmak |
|
Let one of us keep watch while another takes a nap.
Birimiz nöbet tutarken diğerimiz uyusun.
More Sentences
|
| 15 |
Genel |
watch the match f.
|
maç izlemek |
|
He held his breath while watching the match.
Maçı izlerken nefesini tuttu.
More Sentences
|
| 16 |
Genel |
watch movie f.
|
film izlemek |
|
To me, it's like watching movies, sometimes even better.
Benim için film izlemek gibi, hatta bazen daha iyi.
More Sentences
|
| 17 |
Genel |
watch film f.
|
film izlemek |
|
We watch films on DVD every Saturday night.
Her cumartesi akşamı DVD'de film izliyoruz.
More Sentences
|
| 18 |
Genel |
wear watch f.
|
saat takmak |
|
Do many people still wear watches?
Hala saat takan çok insan var mı?
More Sentences
|
| 19 |
Genel |
watch out for f.
|
dikkatli olmak |
|
Hot weather will continue, so please watch out for food poisoning.
Sıcak hava devam edecek, bu nedenle lütfen gıda zehirlenmesine karşı dikkatli olun.
More Sentences
|
| 20 |
Genel |
watch out for f.
|
dikkat etmek |
|
Do we need to watch out for tigers around here?
Buradaki kaplanlara dikkat etmeli miyiz?
More Sentences
|
| 21 |
Genel |
watch the race f.
|
yarış izlemek |
|
It's fun to watch the race.
Yarışı izlemek eğlenceli.
More Sentences
|
| 22 |
Genel |
watch over f.
|
göz kulak olmak |
|
That boy watches over the sheep.
O çocuk koyunlara göz kulak oluyor.
More Sentences
|
| 23 |
Genel |
watch out f.
|
dikkat etmek |
|
The right time for this has to be identified, and this is where the Commission has to watch out.
Bunun için doğru zamanın belirlenmesi gerekmektedir ve Komisyon'un dikkat etmesi gereken nokta da burasıdır.
More Sentences
|
| 24 |
Genel |
watch over f.
|
nezaret etmek |
|
She watched over her mother all night.
Bütün gece annesine nezaret etti.
More Sentences
|
| 25 |
Genel |
watch documentary f.
|
belgesel izlemek |
|
I rarely watch documentaries.
Nadiren belgesel izlerim.
More Sentences
|
| 26 |
Genel |
watch admiringly f.
|
hayranlıkla izlemek |
|
Tom watched admiringly.
Tom hayranlıkla izledi.
More Sentences
|
| 27 |
Genel |
watch tv f.
|
tv izlemek |
|
He is watching TV in his room.
O, odasında tv izliyor.
More Sentences
|
| 28 |
Genel |
watch curiously f.
|
merakla izlemek |
|
I watched curiously.
Ben merakla izledim.
More Sentences
|
| 29 |
Genel |
watch tv f.
|
televizyon izlemek |
|
Tom wasn't watching TV last night.
Tom dün gece televizyon izlemedi.
More Sentences
|
| 30 |
Genel |
watch silently f.
|
sessizce izlemek |
|
Tom watched silently.
Tom sessizce izledi.
More Sentences
|
| 31 |
Genel |
watch a movie f.
|
film izlemek |
|
I watched a movie yesterday afternoon.
Dün öğleden sonra bir film izledim.
More Sentences
|
| 32 |
Genel |
watch a film f.
|
film izlemek |
|
Tom watches a film on the second channel of German television.
Tom, Alman televizyonunun ikinci kanalında bir film izliyor.
More Sentences
|
| 33 |
Genel |
watch the sunrise f.
|
güneşin doğuşunu izlemek |
|
Let's stay up all night and watch the sunrise together.
Bütün gece yatmayalım ve birlikte güneşin doğuşunu izleyelim.
More Sentences
|
| 34 |
Genel |
watch the sunrise f.
|
güneşin doğuşunu seyretmek |
|
Let's get up early and watch the sunrise.
Erken kalkıp güneşin doğuşunu seyredelim.
More Sentences
|
| 35 |
Genel |
watch together f.
|
birlikte izlemek/seyretmek |
|
The movie that Tom and Mary watched together had a happy ending.
Tom ve Mary'nin birlikte izlediği filmin mutlu bir sonu vardı.
More Sentences
|
| 36 |
Genel |
watch television together f.
|
beraber televizyon seyretmek |
|
Last night, we watched television together.
Dün gece beraber televizyon seyrettik.
More Sentences
|
| 37 |
Genel |
watch the news f.
|
haberleri seyretmek |
|
Tell her that I am watching the news.
Ona, haberleri seyrettiğimi söyle.
More Sentences
|
| 38 |
Genel |
watch the news f.
|
haberleri izlemek |
|
Haven't you been watching the news?
Haberleri izlemiyor musun?
More Sentences
|
| 39 |
Genel |
watch porn f.
|
porno izlemek |
|
Have you ever watched porn?
Hiç porno izledin mi?
More Sentences
|
| 40 |
Genel |
by my watch zf.
|
benim saatime göre |
|
It's four o'clock by my watch.
Benim saatime göre 04:00.
More Sentences
|
| 41 |
Genel |
watch your step ünl.
|
dikkat et (yürüyen birine söylenir) |
|
The hallway is slippery, so watch your step.
Hol kaygan, bu yüzden adımlarına dikkat et.
More Sentences
|
| 42 |
Genel |
watch out! ünl.
|
dikkat |
|
Watch out for falling coconuts.
Düşen hindistan cevizlerine dikkat et.
More Sentences
|
| 43 |
Genel |
watch your step! ünl.
|
dikkatli ol! |
|
Watch your step.
Dikkatli ol.
More Sentences
|
| Colloquial |
|
| 44 |
Konuşma Dili |
just (you) watch! expr.
|
sadece izle! |
|
You just watch.
Sadece izle.
More Sentences
|
| Idioms |
|
| 45 |
Deyim |
on watch expr.
|
nöbette |
|
Who's on watch?
Nöbette kim var?
More Sentences
|
| Speaking |
|
| 46 |
Konuşma |
watch your back i.
|
arkanı kolla |
|
Watch your back, Tom.
Arkanı kolla, Tom.
More Sentences
|
| 47 |
Konuşma |
watch your step expr.
|
adımına dikkat et |
|
Watch your step, Tom.
Adımına dikkat et, Tom.
More Sentences
|
| 48 |
Konuşma |
watch your back expr.
|
arkana dikkat et |
|
Always watch your back.
Hep arkana dikkat et.
More Sentences
|
| 49 |
Konuşma |
watch your mouth expr.
|
ağzını topla |
|
Watch your mouth, Tom.
Ağzını topla, Tom.
More Sentences
|
| 50 |
Konuşma |
watch me expr.
|
beni izle |
|
You watch me.
Sen beni izle.
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 51 |
Yaygın Kullanım |
watch glass i.
|
saat camı |
|
| 52 |
Yaygın Kullanım |
pocket watch i.
|
köstekli saat |
|
| General |
|
| 53 |
Genel |
night watch i.
|
gece nöbeti |
|
| 54 |
Genel |
watch cap i.
|
saat koruyucusu |
|
| 55 |
Genel |
first watch i.
|
gecenin ilk nöbeti |
|
| 56 |
Genel |
chain watch i.
|
köstekli saat |
|
| 57 |
Genel |
watch pocket i.
|
saat cebi |
|
| 58 |
Genel |
watch spring i.
|
saat zembereği |
|
| 59 |
Genel |
watch movement i.
|
saat makinası |
|
| 60 |
Genel |
watch night i.
|
yılın son gecesi |
|
| 61 |
Genel |
fire watch i.
|
yangın detektörü |
|
| 62 |
Genel |
watch stem i.
|
kurgu |
|
| 63 |
Genel |
watch glass i.
|
kol saati camı |
|
| 64 |
Genel |
watch crystal i.
|
saat camı |
|
| 65 |
Genel |
watch the competition i.
|
rekabetin korunması |
|
| 66 |
Genel |
watch case i.
|
saat koruyucusu |
|
| 67 |
Genel |
watch fire i.
|
işaret ateşi |
|
| 68 |
Genel |
watch chain i.
|
köstek |
|
| 69 |
Genel |
watch box i.
|
saat kutusu |
|
| 70 |
Genel |
fast watch i.
|
ileri saat |
|
| 71 |
Genel |
watch seller i.
|
saatçi |
|
| 72 |
Genel |
repeating watch i.
|
çalar cep saati |
|
| 73 |
Genel |
hunting watch i.
|
kapaklı cep saati |
|
| 74 |
Genel |
watch chain i.
|
saat zinciri |
|
| 75 |
Genel |
watch chain i.
|
saat kösteği |
|
| 76 |
Genel |
watch box i.
|
nöbetçi kulübesi |
|
| 77 |
Genel |
suicide watch i.
|
intihara eğilimli tutukluların gardiyanlarca sık sık kontrol edilmesi |
|
| 78 |
Genel |
clock and watch making i.
|
saat yapımı |
|
| 79 |
Genel |
clockwork watch i.
|
kurmalı saat |
|
| 80 |
Genel |
watch-tower i.
|
gözetleme kulesi |
|
| 81 |
Genel |
watch tower i.
|
gözcü kulesi |
|
| 82 |
Genel |
graveyard watch i.
|
gece nöbeti |
|
| 83 |
Genel |
middle watch i.
|
gece nöbeti |
|
| 84 |
Genel |
watch battery i.
|
saat pili |
|
| 85 |
Genel |
watch guard i.
|
saat kaytanı |
|
| 86 |
Genel |
fob watch i.
|
cep saati |
|
| 87 |
Genel |
watch-strap i.
|
kol saati kayışı |
|
| 88 |
Genel |
watch repairer i.
|
saat tamircisi |
|
| 89 |
Genel |
community watch patrol i.
|
mahalle devriyesi |
|
| 90 |
Genel |
waterproof watch i.
|
su geçirmez saat |
|
| 91 |
Genel |
water-resistant watch i.
|
su geçirmez saat |
|
| 92 |
Genel |
water-proof watch i.
|
su geçirmez saat |
|
| 93 |
Genel |
silver eagle winged watch i.
|
gümüş kartal kanatlı saat |
|
| 94 |
Genel |
watch crown i.
|
saat kurma kolu |
|
| 95 |
Genel |
watch manager i.
|
ekip amiri (itfaiyede) |
|
| 96 |
Genel |
watch manager i.
|
posta kumandanı |
|
| 97 |
Genel |
watch strap i.
|
saat kordonu |
|
| 98 |
Genel |
watch bracelet i.
|
saat kordonu |
|
| 99 |
Genel |
suicide watch i.
|
intihar gözetimi |
|
| 100 |
Genel |
watch battery i.
|
düğme pil |
|
| 101 |
Genel |
death-watch i.
|
tahtakurdu |
|
| 102 |
Genel |
death-watch i.
|
idam mahkumu bekçisi |
|
| 103 |
Genel |
watch commander i.
|
devriye amiri |
|
| 104 |
Genel |
watch house i.
|
bekçi kulübesi |
|
| 105 |
Genel |
men's watch models i.
|
erkek saat modelleri |
|
| 106 |
Genel |
watch list i.
|
gözleme listesi |
|
| 107 |
Genel |
watch list i.
|
izleme listesi |
|
| 108 |
Genel |
close watch i.
|
yakın takip |
|
| 109 |
Genel |
close watch i.
|
yakin izleme |
|
| 110 |
Genel |
night watch i.
|
gece nöbetçisi |
|
| 111 |
Genel |
night watch i.
|
gece vardiyacısı |
|
| 112 |
Genel |
night watch i.
|
gece gözcüsü |
|
| 113 |
Genel |
night watch i.
|
gece bekçisi |
|
| 114 |
Genel |
watch dog i.
|
bekçi köpeği |
|
| 115 |
Genel |
analogue watch i.
|
analog saat |
|
| 116 |
Genel |
analogue watch i.
|
dijital olmayan saat |
|
| 117 |
Genel |
lever watch i.
|
eşapman kolu |
|
| 118 |
Genel |
graveyard watch i.
|
gece nöbetçisi |
|
| 119 |
Genel |
duplex watch i.
|
dupleks eşapmanlı saat |
|
| 120 |
Genel |
independent seconds watch i.
|
saniye ibreli bir tür kronometre |
|
| 121 |
Genel |
pendulum watch i.
|
(18. yüzyılda) sarkaçlı saat |
|
| 122 |
Genel |
must-watch movie i.
|
kesinlikle izlenmesi gereken film |
|
| 123 |
Genel |
must-watch film i.
|
kesinlikle izlenmesi gereken film |
|
| 124 |
Genel |
hate-watch i.
|
kişinin sevmediği bir yapımı dalga geçerek veya eleştirerek izleyip bundan zevk alması |
|
| 125 |
Genel |
beat of a watch i.
|
saatin tiktakları |
|
| 126 |
Genel |
watch one's step f.
|
ayağını denk almak |
|
| 127 |
Genel |
keep watch and ward f.
|
nöbet tutmak |
|
| 128 |
Genel |
watch one's step f.
|
bastığı yere dikkat etmek |
|
| 129 |
Genel |
put the watch forward f.
|
saati ileri almak |
|
| 130 |
Genel |
be on the watch f.
|
tetikte olmak |
|
| 131 |
Genel |
relieve the watch f.
|
nöbetçiyi değiştirmek |
|
| 132 |
Genel |
keep a close watch on f.
|
sıkı bir gözetim altında tutmak |
|
| 133 |
Genel |
set a watch forward f.
|
saati ileriye almak |
|
| 134 |
Genel |
watch someone with an eagle eye f.
|
birisini son derece dikkatli bir gözle incelemek |
|
| 135 |
Genel |
be on the watch f.
|
nöbette olmak |
|
| 136 |
Genel |
keep watch f.
|
bekçilik etmek |
|
| 137 |
Genel |
watch someone with eagle eye f.
|
birisini son derece dikkatli bir biçimde izlemek |
|
| 138 |
Genel |
be on the watch f.
|
kulak kesilmek |
|
| 139 |
Genel |
watch over f.
|
korumak |
|
| 140 |
Genel |
watch for f.
|
gözlemek |
|
| 141 |
Genel |
watch one's step f.
|
adımlarına dikkat etmek |
|
| 142 |
Genel |
watch over f.
|
özen göstermek |
|
| 143 |
Genel |
set a watch f.
|
saati ayarlamak |
|
| 144 |
Genel |
set a watch f.
|
bekçi koymak |
|
| 145 |
Genel |
wind a watch f.
|
saati kurmak |
|
| 146 |
Genel |
watch to f.
|
beklemek |
|
| 147 |
Genel |
watch one's step f.
|
dikkatli olmak |
|
| 148 |
Genel |
watch over f.
|
beklemek |
|
| 149 |
Genel |
watch one's step f.
|
dikkat etmek |
|
| 150 |
Genel |
watch for an opportunity f.
|
fırsat kollamak |
|
| 151 |
Genel |
set a watch back f.
|
saati geriye almak |
|
| 152 |
Genel |
watch over f.
|
gözkulak olmak |
|
| 153 |
Genel |
keep watch f.
|
nöbet beklemek |
|
| 154 |
Genel |
watch closely f.
|
göz hapsine almak |
|
| 155 |
Genel |
watch the changes f.
|
değişimleri gözlemek |
|
| 156 |
Genel |
check one's watch f.
|
saatini kontrol etmek |
|
| 157 |
Genel |
check one's watch f.
|
saati kontrol etmek |
|
| 158 |
Genel |
check one's watch f.
|
zamanı kontrol etmek |
|
| 159 |
Genel |
watch the match f.
|
maç seyretmek |
|
| 160 |
Genel |
watch one's weight f.
|
kilosuna dikkat etmek |
|
| 161 |
Genel |
set watch f.
|
saat ayarlamak |
|
| 162 |
Genel |
check the watch f.
|
saate bakmak |
|
| 163 |
Genel |
take off one's watch f.
|
saatini çıkarmak |
|
| 164 |
Genel |
set one's watch f.
|
saatini ayarlamak |
|
| 165 |
Genel |
put one's watch backward f.
|
saatini geri almak |
|
| 166 |
Genel |
have on watch f.
|
saat takmak |
|
| 167 |
Genel |
consult the watch f.
|
saate bakmak |
|
| 168 |
Genel |
glance at the watch f.
|
saate bakmak |
|
| 169 |
Genel |
put one's watch forward f.
|
saatini ileri almak |
|
| 170 |
Genel |
look at the watch f.
|
saate bakmak |
|
| 171 |
Genel |
keep watch over f.
|
gözkulak olmak |
|
| 172 |
Genel |
one's watch break f.
|
saati kırılmak |
|
| 173 |
Genel |
watch live f.
|
canlı izlemek |
|
| 174 |
Genel |
set watch f.
|
saati ayarlamak |
|
| 175 |
Genel |
watch film f.
|
film seyretmek |
|
| 176 |
Genel |
watch a tv series f.
|
dizi seyretmek |
|
| 177 |
Genel |
watch someone like a hawk f.
|
birini göz hapsinde tutmak |
|
| 178 |
Genel |
watch around f.
|
etrafı seyretmek |
|
| 179 |
Genel |
watch with an eagle eye f.
|
birini ya da birşeyi dikkatlice izlemek |
|
| 180 |
Genel |
stand watch f.
|
nöbet beklemek |
|
| 181 |
Genel |
stand watch f.
|
nöbet tutmak |
|
| 182 |
Genel |
watch on site f.
|
yerinde izlemek |
|
| 183 |
Genel |
watch over one's interest f.
|
birisinin çıkarlarını korumak |
|
| 184 |
Genel |
watch over f.
|
gözlemek |
|
| 185 |
Genel |
watch the clock f.
|
saati kollamak |
|
| 186 |
Genel |
watch with admiration f.
|
hayranlıkla izlemek |
|
| 187 |
Genel |
watch in admiration f.
|
hayranlıkla izlemek |
|
| 188 |
Genel |
watch theatre f.
|
tiyatro izlemek |
|
| 189 |
Genel |
watch the developments with deep concern f.
|
gelişmeleri kaygıyla takip etmek |
|
| 190 |
Genel |
watch the developments with deep concern f.
|
gelişmeleri kaygıyla izlemek |
|
| 191 |
Genel |
watch the process f.
|
süreci takip etmek |
|
| 192 |
Genel |
watch the process f.
|
süreci izlemek |
|
| 193 |
Genel |
watch with curious eyes f.
|
merakla izlemek |
|
| 194 |
Genel |
watch the changes f.
|
değişiklikleri izlemek |
|
| 195 |
Genel |
watch the changes f.
|
değişiklikleri takip etmek |
|
| 196 |
Genel |
watch the changes f.
|
değişimleri izlemek |
|
| 197 |
Genel |
watch with interest f.
|
ilgiyle izlemek |
|
| 198 |
Genel |
watch a football match f.
|
futbol maçı izlemek |
|
| 199 |
Genel |
watch a soccer match f.
|
futbol maçı izlemek |
|
| 200 |
Genel |
watch the sunset f.
|
gün batımını seyretmek |
|
| 201 |
Genel |
watch the sunset f.
|
güneşin batışını seyretmek |
|
| 202 |
Genel |
carry a pocket watch f.
|
cep saati taşımak |
|
| 203 |
Genel |
sit back and watch f.
|
oturup izlemek |
|
| 204 |
Genel |
sit back and watch f.
|
(haksızlığa vb) seyirci kalmak |
|
| 205 |
Genel |
watch everything from the distance f.
|
olup biteni uzaktan izlemek |
|
| 206 |
Genel |
watch silently f.
|
sessizce seyretmek |
|
| 207 |
Genel |
watch the scene f.
|
manzarayı seyretmek |
|
| 208 |
Genel |
watch the scenery f.
|
manzarayı seyretmek |
|
| 209 |
Genel |
watch the scene f.
|
manzarayı izlemek |
|
| 210 |
Genel |
watch the scenery f.
|
manzarayı izlemek |
|
| 211 |
Genel |
watch the sunset f.
|
güneşin batışını izlemek |
|
| 212 |
Genel |
watch/monitor closely f.
|
yakın takibe almak |
|
| 213 |
Genel |
watch sunset f.
|
gün batımını izlemek |
|
| 214 |
Genel |
watch the sun rise f.
|
güneşin doğuşunu izlemek |
|
| 215 |
Genel |
watch again f.
|
tekrar seyretmek |
|
| 216 |
Genel |
watch again f.
|
yeniden seyretmek |
|
| 217 |
Genel |
watch again f.
|
bir daha izlemek |
|
| 218 |
Genel |
watch again f.
|
tekrar izlemek |
|
| 219 |
Genel |
watch again f.
|
yeniden izlemek |
|
| 220 |
Genel |
watch again f.
|
bir daha seyretmek |
|
| 221 |
Genel |
watch to gain f.
|
saat ileri gitmek |
|
| 222 |
Genel |
watch the whole tape f.
|
tüm kaseti izlemek |
|
| 223 |
Genel |
watch the whole tape f.
|
kasetin tamamını izlemek/seyretmek |
|
| 224 |
Genel |
watch a hockey game f.
|
hokey maçı izlemek |
|
| 225 |
Genel |
keep watch f.
|
gözcülük etmek |
|
| 226 |
Genel |
get someone to watch something f.
|
birine bir şey izletmek |
|
| 227 |
Genel |
get someone to watch something f.
|
izletmek |
|
| 228 |
Genel |
watch a concert f.
|
konser izlemek |
|
| 229 |
Genel |
watch too much television f.
|
çok televizyon izlemek |
|
| 230 |
Genel |
watch a lot of tv f.
|
çok televizyon izlemek |
|
| 231 |
Genel |
watch a lot of tv f.
|
çok tv izlemek |
|
| 232 |
Genel |
watch a lot of television f.
|
çok televizyon izlemek |
|
| 233 |
Genel |
watch too much television f.
|
çok tv izlemek |
|
| 234 |
Genel |
watch a lot of television f.
|
çok tv izlemek |
|
| 235 |
Genel |
watch too much tv f.
|
çok televizyon izlemek |
|
| 236 |
Genel |
watch too much tv f.
|
çok tv izlemek |
|
| 237 |
Genel |
watch with dismay f.
|
ümitsizlikle izlemek |
|
| 238 |
Genel |
watch a tv series f.
|
dizi izlemek |
|
| 239 |
Genel |
watch a tv show f.
|
dizi izlemek |
|
| 240 |
Genel |
binge-watch f.
|
bir tv dizisinin bölümlerini art arda ve kısa zaman içinde izlemek |
|
| 241 |
Genel |
watch an action movie f.
|
aksiyon filmi izlemek |
|
| 242 |
Genel |
watch an action film f.
|
aksiyon filmi seyretmek |
|
| 243 |
Genel |
watch an action film f.
|
aksiyon filmi izlemek |
|
| 244 |
Genel |
watch an action movie f.
|
aksiyon filmi seyretmek |
|
| 245 |
Genel |
have someone watch f.
|
izlettirmek |
|
| 246 |
Genel |
have a watch f.
|
vardiya tutmak |
|
| 247 |
Genel |
keep watch f.
|
vardiya tutmak |
|
| 248 |
Genel |
watch something carefully f.
|
bir şeyi dikkatle izlemek |
|
| 249 |
Genel |
watch something carefully f.
|
bir şeyi dikkatle seyretmek |
|
| 250 |
Genel |
watch a lot of tv f.
|
çok televizyon seyretmek |
|
| 251 |
Genel |
watch a programme f.
|
program izlemek |
|
| 252 |
Genel |
watch a programme f.
|
program seyretmek |
|
| 253 |
Genel |
watch a program f.
|
program izlemek |
|
| 254 |
Genel |
watch a program f.
|
program seyretmek |
|
| 255 |
Genel |
watch a nature documentary f.
|
doğa belgeseli seyretmek |
|
| 256 |
Genel |
watch a nature documentary f.
|
doğa belgeseli izlemek |
|
| 257 |
Genel |
watch a nature documentary f.
|
doğayla ilgili belgesel izlemek |
|
| 258 |
Genel |
watch a movie at home f.
|
evde film izlemek |
|
| 259 |
Genel |
watch a dvd f.
|
dvd izlemek |
|
| 260 |
Genel |
watch firework show f.
|
havai fişek gösterisi izlemek |
|
| 261 |
Genel |
regulate a watch f.
|
saati ayarlamak |
|
| 262 |
Genel |
bird-watch f.
|
kuş gözlemciliği yapmak |
|
| 263 |
Genel |
binge-watch f.
|
maraton şeklinde izlemek |
|
| 264 |
Genel |
make someone watch f.
|
izletmek |
|
| 265 |
Genel |
watch out! ünl.
|
hop dedik |
|
| 266 |
Genel |
watch your step! ünl.
|
ayağını denk al! |
|
| 267 |
Genel |
watch your step! ünl.
|
kendine mukayyet ol! |
|
| 268 |
Genel |
watch your language! ünl.
|
ağzını topla! |
|
| 269 |
Genel |
watch your six ünl.
|
arkanı kolla |
|
| Phrasals |
|
| 270 |
Öbek Fiiller |
watch over f.
|
dikkatle uymak |
|
| 271 |
Öbek Fiiller |
watch over f.
|
denetlemek |
|
| 272 |
Öbek Fiiller |
watch out f.
|
arkasını kollamak |
|
| 273 |
Öbek Fiiller |
watch out for someone f.
|
birine göz kulak olmak |
|
| 274 |
Öbek Fiiller |
watch (someone's) back f.
|
(birinin) arkasını kollamak |
|
| 275 |
Öbek Fiiller |
watch for (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) dikkat etmek |
|
| 276 |
Öbek Fiiller |
watch for (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) gözünü dört açmak |
|
| 277 |
Öbek Fiiller |
watch for (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) gözlemek |
|
| 278 |
Öbek Fiiller |
watch for (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) beklemek |
|
| 279 |
Öbek Fiiller |
watch for (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yolunu gözlemek |
|
| 280 |
Öbek Fiiller |
watch out for (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) dikkat etmek |
|
| 281 |
Öbek Fiiller |
watch out for (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) gözünü dört açmak |
|
| 282 |
Öbek Fiiller |
watch out for (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) hazırlıklı olmak |
|
| 283 |
Öbek Fiiller |
watch out for (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) gözlemek |
|
| 284 |
Öbek Fiiller |
watch out for (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) beklemek |
|
| 285 |
Öbek Fiiller |
watch out for (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yolunu gözlemek |
|
| 286 |
Öbek Fiiller |
watch out for (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
|
| 287 |
Öbek Fiiller |
watch out for (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) bakmak |
|
| Phrases |
|
| 288 |
İfadeler |
even a broken watch is right twice a day expr.
|
bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir |
|
| 289 |
İfadeler |
even a stopped watch is right twice a day expr.
|
bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir |
|
| 290 |
İfadeler |
even a stopped watch is right twice a day expr.
|
bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir |
|
| 291 |
İfadeler |
even a stopped watch is right twice a day expr.
|
bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir |
|
| 292 |
İfadeler |
even a broken watch is right twice a day expr.
|
bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir |
|
| 293 |
İfadeler |
even a broken watch is right twice a day expr.
|
bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir |
|
| Colloquial |
|
| 294 |
Konuşma Dili |
watch (oneself) f.
|
kendine hakim olmak |
|
| 295 |
Konuşma Dili |
watch (oneself) f.
|
dikkatli hareket etmek/konuşmak |
|
| 296 |
Konuşma Dili |
watch (oneself) f.
|
diline hakim olmak |
|
| 297 |
Konuşma Dili |
watch (oneself) f.
|
kendine dikkat etmek |
|
| 298 |
Konuşma Dili |
not on my watch! expr.
|
ben görev başındayken olmaz! |
|
| 299 |
Konuşma Dili |
watch my dust expr.
|
izle ve gör |
|
| 300 |
Konuşma Dili |
watch my dust expr.
|
izle bak nasıl yapacağım |
|
| 301 |
Konuşma Dili |
watch my smoke expr.
|
izle ve gör |
|
| 302 |
Konuşma Dili |
watch my smoke expr.
|
izle bak nasıl yapacağım |
|
| 303 |
Konuşma Dili |
just (you) watch! expr.
|
izle ve gör! |
|
| 304 |
Konuşma Dili |
just (you) watch! expr.
|
görürsün! |
|
| 305 |
Konuşma Dili |
just (you) watch! expr.
|
göreceksin! |
|
| 306 |
Konuşma Dili |
(you) (just) watch! expr.
|
izle ve gör! |
|
| 307 |
Konuşma Dili |
(you) (just) watch! expr.
|
seyret ve gör! |
|
| 308 |
Konuşma Dili |
(you) (just) watch! expr.
|
bekle ve gör! |
|
| 309 |
Konuşma Dili |
(you) (just) watch! expr.
|
sadece izle! |
|
| 310 |
Konuşma Dili |
(you) (just) watch! expr.
|
görürsün! |
|
| 311 |
Konuşma Dili |
(you) (just) watch! expr.
|
göreceksin! |
|
| 312 |
Konuşma Dili |
watch your step expr.
|
dikkatli ol |
|
| 313 |
Konuşma Dili |
watch your step expr.
|
dikkatli yürü |
|
| 314 |
Konuşma Dili |
watch your step expr.
|
dikkatli adım at |
|
| 315 |
Konuşma Dili |
watch your step expr.
|
bastığın yere dikkat et |
|
| 316 |
Konuşma Dili |
watch your step expr.
|
dikkatli davran |
|
| 317 |
Konuşma Dili |
watch your step expr.
|
ayağını denk al |
|
| 318 |
Konuşma Dili |
watch your step expr.
|
temkinli ol |
|
| 319 |
Konuşma Dili |
tl; dw (too long; didn't watch) expr.
|
çok uzun, izlemedim |
|
| 320 |
Konuşma Dili |
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
ne arzu ettiğine/dilediğine dikkat et |
|
| 321 |
Konuşma Dili |
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
eksik dilek dileme |
|
| 322 |
Konuşma Dili |
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur) |
|
| 323 |
Konuşma Dili |
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
ne dilediğine dikkat et (bakarsın gerçek olur) |
|
| 324 |
Konuşma Dili |
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
dikkatli dilek dile (bakarsın gerçek olur) |
|
| 325 |
Konuşma Dili |
time (for you) to get a watch! exclam.
|
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin! |
|
| 326 |
Konuşma Dili |
time (for you) to get a watch! exclam.
|
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın! |
|
| 327 |
Konuşma Dili |
time (for you) to get a watch! exclam.
|
(saati soran birine cevap olarak) kendine bir saat alma vaktin gelmiş! |
|
| 328 |
Konuşma Dili |
time you got a watch! exclam.
|
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin! |
|
| 329 |
Konuşma Dili |
time you got a watch! exclam.
|
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın! |
|
| 330 |
Konuşma Dili |
time you got a watch! exclam.
|
(saati soran birine cevap olarak) kendine bir saat alma vaktin gelmiş! |
|
| 331 |
Konuşma Dili |
watch it exclam.
|
dikkat et |
|
| 332 |
Konuşma Dili |
watch it exclam.
|
önüne bak |
|
| Idioms |
|
| 333 |
Deyim |
watch the store i.
|
bir şeye göz kulak |
|
| 334 |
Deyim |
stop-watch critic i.
|
katı, muhafazakar eleştirileriyle mevzunun anlaşılmasını engelleyen tenkitçi |
|
| 335 |
Deyim |
watch the world go by f.
|
durup hayatın akışını seyretmek |
|
| 336 |
Deyim |
watch the world go by f.
|
durup insanların geliş gidişlerini/ne yaptıklarını seyretmek |
|
| 337 |
Deyim |
watch the world go by f.
|
durup hayatın akışını izlemek |
|
| 338 |
Deyim |
watch the world go by f.
|
durup insanların geliş gidişlerini/ne yaptıklarını izlemek |
|
| 339 |
Deyim |
watch the world go by f.
|
hiçbir şey yapmadan insanları/etrafı seyretmek |
|
| 340 |
Deyim |
keep (close) watch for (someone or something) f.
|
(birini ya da bir şeyi) yakından takip etmek |
|
| 341 |
Deyim |
keep (close) watch for (someone or something) f.
|
(birini ya da bir şeyi) yakın markaja almak |
|
| 342 |
Deyim |
keep (close) watch for (someone or something) f.
|
(birini ya da bir şeyi) gözetlemek |
|
| 343 |
Deyim |
keep (close) watch for (someone or something) f.
|
tetikte olmak |
|
| 344 |
Deyim |
keep (close) watch for (someone or something) f.
|
(birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak |
|
| 345 |
Deyim |
keep (close) watch for (someone or something) f.
|
gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak |
|
| 346 |
Deyim |
watch one's step f.
|
ayağını denk almak |
|
| 347 |
Deyim |
watch the store f.
|
bir yere göz kulak olmak |
|
| 348 |
Deyim |
watch something with an eagle eye f.
|
birşeyi dikkatlice izlemek |
|
| 349 |
Deyim |
keep a close watch on someone f.
|
birini yakın markaja almak |
|
| 350 |
Deyim |
keep a close watch on someone f.
|
birini yakın markajına almak |
|
| 351 |
Deyim |
watch something with eagle eyes f.
|
birşeyi dikkatlice izlemek |
|
| 352 |
Deyim |
watch over f.
|
bakarak olmak |
|
| 353 |
Deyim |
watch someone like a hawk f.
|
birini çok dikkatli izlemek |
|
| 354 |
Deyim |
keep close watch over someone f.
|
birine göz kulak olmak |
|
| 355 |
Deyim |
watch like a hawk f.
|
dikkatle izlemek |
|
| 356 |
Deyim |
watch paint dry f.
|
çok sıkıcı bir şey izlemek |
|
| 357 |
Deyim |
watch every dime f.
|
her kuruşunu dikkatli harcamak |
|
| 358 |
Deyim |
watch every dime f.
|
her kuruşuna dikkat etmek |
|
| 359 |
Deyim |
keep a close watch on f.
|
gözetim altında tutmak |
|
| 360 |
Deyim |
watch like a hawk f.
|
şahin gibi bakmak |
|
| 361 |
Deyim |
keep a close watch on f.
|
sürekli izlemek |
|
| 362 |
Deyim |
watch the clock f.
|
(özellikle bir ders veya sınavda) dakikaları saymak |
|
| 363 |
Deyim |
watch like a hawk f.
|
yakından izlemek |
|
| 364 |
Deyim |
watch the clock f.
|
(özellikle bir ders veya sınavda) saatleri saymak |
|
| 365 |
Deyim |
keep a close watch on f.
|
yakından izlemek |
|
| 366 |
Deyim |
watch someone's smoke f.
|
birini izleyip görmek |
|
| 367 |
Deyim |
watch someone's smoke f.
|
birini izleyip başarısına şahit olmak |
|
| 368 |
Deyim |
watch someone's smoke f.
|
birinin yapacaklarını izlemek |
|
| 369 |
Deyim |
be on the watch (for someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı tetikte olmak |
|
| 370 |
Deyim |
be on the watch (for someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı nöbette olmak |
|
| 371 |
Deyim |
be on the watch (for someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) kollamak |
|
| 372 |
Deyim |
be on the watch (for someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) iyi kontrol etmek/denetlemek |
|
| 373 |
Deyim |
be on the watch (for someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak |
|
| 374 |
Deyim |
be on the watch (for someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı gözünü açık tutmak |
|
| 375 |
Deyim |
binge-watch f.
|
bir oturuşta bir tv programının bir çok bölümünü arka arkaya izlemek |
|
| 376 |
Deyim |
keep (a) close watch on (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) yakın markajına almak |
|
| 377 |
Deyim |
keep (a) close watch on (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) yakın markaja almak |
|
| 378 |
Deyim |
keep (a) close watch on (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek |
|
| 379 |
Deyim |
keep (a) close watch on (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) gözetim altında tutmak |
|
| 380 |
Deyim |
keep (a) close watch on (someone or something) f.
|
gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak |
|
| 381 |
Deyim |
keep (a) close watch on (someone or something) f.
|
(birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak |
|
| 382 |
Deyim |
keep (close) watch f.
|
yakın markajına almak |
|
| 383 |
Deyim |
keep (close) watch f.
|
yakın markaja almak |
|
| 384 |
Deyim |
keep (close) watch f.
|
yakından izlemek/takip etmek |
|
| 385 |
Deyim |
keep (close) watch f.
|
gözetim altında tutmak |
|
| 386 |
Deyim |
keep (close) watch f.
|
gözü üstünde olmak |
|
| 387 |
Deyim |
keep (close) watch f.
|
gözünü dört açmak |
|
| 388 |
Deyim |
keep (close) watch over (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) yakın markajına almak |
|
| 389 |
Deyim |
keep (close) watch over (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) yakın markaja almak |
|
| 390 |
Deyim |
keep (close) watch over (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek |
|
| 391 |
Deyim |
keep (close) watch over (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) gözetim altında tutmak |
|
| 392 |
Deyim |
keep (close) watch over (someone or something) f.
|
gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak |
|
| 393 |
Deyim |
keep (close) watch over (someone or something) f.
|
(birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak |
|
| 394 |
Deyim |
keep (close) watch over (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
|
| 395 |
Deyim |
keep a (close) watch f.
|
sürekli izlemek |
|
| 396 |
Deyim |
keep a (close) watch f.
|
yakından izlemek |
|
| 397 |
Deyim |
keep a (close) watch f.
|
gözetim altında tutmak |
|
| 398 |
Deyim |
keep a (close) watch f.
|
yakın markajına almak |
|
| 399 |
Deyim |
keep a (close) watch f.
|
yakın markaja almak |
|
| 400 |
Deyim |
keep a close eye/watch on somebody/something f.
|
birini/bir şeyi yakın markajına almak |
|
| 401 |
Deyim |
keep a close eye/watch on somebody/something f.
|
birini/bir şeyi yakın markaja almak |
|
| 402 |
Deyim |
keep a close eye/watch on somebody/something f.
|
birini/bir şeyi yakından izlemek/takip etmek |
|
| 403 |
Deyim |
keep a close eye/watch on somebody/something f.
|
birini/bir şeyi gözetim altında tutmak |
|
| 404 |
Deyim |
keep a close eye/watch on somebody/something f.
|
gözü birinin ya da bir şeyin üstünde olmak |
|
| 405 |
Deyim |
keep a close eye/watch on somebody/something f.
|
birine ve bir şeye karşı gözünü dört açmak |
|
| 406 |
Deyim |
keep watch on f.
|
-i gözetim altında tutmak |
|
| 407 |
Deyim |
keep watch on f.
|
'-i sürekli izlemek |
|
| 408 |
Deyim |
keep watch on f.
|
'-i takip etmek |
|
| 409 |
Deyim |
keep watch on f.
|
'-den gözünü ayırmamak |
|
| 410 |
Deyim |
keep watch on f.
|
'-i denetlemek/kontrol etmek |
|
| 411 |
Deyim |
keep watch on someone or something f.
|
birini/bir şeyi gözetim altında tutmak |
|
| 412 |
Deyim |
keep watch on someone or something f.
|
birini/bir şeyi sürekli izlemek |
|
| 413 |
Deyim |
keep watch on someone or something f.
|
birini/bir şeyi takip etmek |
|
| 414 |
Deyim |
keep watch on someone or something f.
|
birinden/bir şeyden gözünü ayırmamak |
|
| 415 |
Deyim |
keep watch on someone or something f.
|
birini/bir şeyi denetlemek/kontrol etmek |
|
| 416 |
Deyim |
watch (one's) language f.
|
diline hakim olmak |
|
| 417 |
Deyim |
watch (one's) language f.
|
sözlerine dikkat etmek |
|
| 418 |
Deyim |
watch (one's) language f.
|
ağzını toplamak |
|
| 419 |
Deyim |
watch (one's) mouth f.
|
ağzını toplamak |
|
| 420 |
Deyim |
watch (one's) mouth f.
|
diline hakim olmak |
|
| 421 |
Deyim |
watch (one's) mouth f.
|
laflarına dikkat etmek |
|
| 422 |
Deyim |
watch (one's) mouth f.
|
sözlerine dikkat etmek |
|
| 423 |
Deyim |
watch (one's) six f.
|
arkasını kollamak |
|
| 424 |
Deyim |
watch (one's) six f.
|
arkasını kontrol etmek |
|
| 425 |
Deyim |
watch (one's) tongue f.
|
ağzını toplamak |
|
| 426 |
Deyim |
watch (one's) tongue f.
|
diline hakim olmak |
|
| 427 |
Deyim |
watch (one's) tongue f.
|
laflarına dikkat etmek |
|
| 428 |
Deyim |
watch (one's) tongue f.
|
sözlerine dikkat etmek |
|
| 429 |
Deyim |
watch (someone or something) like a hawk f.
|
(birini/bir şeyi) dikkatle izlemek |
|
| 430 |
Deyim |
watch (someone or something) like a hawk f.
|
(birini/bir şeyi) yakından izlemek |
|
| 431 |
Deyim |
watch (someone or something) like a hawk f.
|
(birini/bir şeyi) göz hapsinde tutmak |
|
| 432 |
Deyim |
watch (someone or something) like a hawk f.
|
(birini/bir şeyi) çok dikkatli izlemek |
|
| 433 |
Deyim |
watch (someone or something) with an eagle eye f.
|
(birini/bir şeyi) dikkatlice izlemek |
|
| 434 |
Deyim |
watch (someone or something) with an eagle eye f.
|
(birini/bir şeyi) yakından izlemek |
|
| 435 |
Deyim |
watch (someone or something) with an eagle eye f.
|
(birini/bir şeyi) göz hapsinde tutmak |
|
| 436 |
Deyim |
watch (someone or something) with an eagle eye f.
|
(birini/bir şeyi) çok dikkatli izlemek |
|
| 437 |
Deyim |
watch the shop f.
|
bir yere/duruma bakmak |
|
| 438 |
Deyim |
watch the shop f.
|
bir yere/duruma göz kulak olmak |
|
| 439 |
Deyim |
be on the watch out for anything to happen f.
|
aportta olmak |
|
| 440 |
Deyim |
watch (one's) smoke f.
|
izleyip görmek |
|
| 441 |
Deyim |
watch (one's) smoke f.
|
izleyip başarısına şahit olmak |
|
| 442 |
Deyim |
watch (one's) smoke f.
|
yapacaklarını izlemek |
|
| 443 |
Deyim |
on someone's watch expr.
|
biri görev/vazife başında iken |
|
| 444 |
Deyim |
watch this space expr.
|
buraya dikkat |
|
| 445 |
Deyim |
watch my lips! expr.
|
beni iyi dinle! |
|
| 446 |
Deyim |
on someone's watch expr.
|
birinin nöbetinde |
|
| 447 |
Deyim |
under one's watch expr.
|
gözetimi altında |
|
| 448 |
Deyim |
on the watch expr.
|
gözü açık nöbette |
|
| 449 |
Deyim |
on one's watch expr.
|
gözetimi altında |
|
| 450 |
Deyim |
on the watch expr.
|
gözü açık |
|
| 451 |
Deyim |
on the watch expr.
|
nöbette |
|
| 452 |
Deyim |
on one's watch expr.
|
sorumluluğu altında |
|
| 453 |
Deyim |
on one's watch expr.
|
sorumluluğunda |
|
| 454 |
Deyim |
under one's watch expr.
|
sorumluluğu altında |
|
| 455 |
Deyim |
under one's watch expr.
|
sorumluluğunda |
|
| 456 |
Deyim |
on the watch expr.
|
uyanık |
|
| 457 |
Deyim |
watch the time expr.
|
geç kalma |
|
| 458 |
Deyim |
watch the time expr.
|
geç kalmayın |
|
| 459 |
Deyim |
on the watch (for someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) karşı gözü açık |
|
| 460 |
Deyim |
on the watch (for someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) karşı dikkatli |
|
| 461 |
Deyim |
on the watch (for someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) karşı tetikte |
|
| 462 |
Deyim |
on the watch (for someone or something) expr.
|
(birini/bir şeyi) kollayan |
|
| 463 |
Deyim |
on the watch (for someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) karşı nöbette |
|
| 464 |
Deyim |
on the watch (for someone or something) expr.
|
(birini/bir şeyi) gözeten |
|
| 465 |
Deyim |
on watch expr.
|
gözü açık |
|
| 466 |
Deyim |
on watch expr.
|
uyanık |
|
| 467 |
Deyim |
on watch expr.
|
tetikte |
|
| 468 |
Deyim |
on watch expr.
|
dikkatli |
|
| 469 |
Deyim |
on watch for (someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) karşı tetikte |
|
| 470 |
Deyim |
on watch for (someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) karşı nöbette |
|
| 471 |
Deyim |
on watch for (someone or something) expr.
|
(birini/bir şeyi) kollayan |
|
| 472 |
Deyim |
on watch for (someone or something) expr.
|
(birini/bir şeyi) iyi kontrol eden/denetleyen |
|
| 473 |
Deyim |
on watch for (someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) karşı dikkatli |
|
| 474 |
Deyim |
on watch for (someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) karşı gözü açık |
|
| Speaking |
|
| 475 |
Konuşma |
watch your behind i.
|
arkanı kolla |
|
| 476 |
Konuşma |
watch your mouth! ünl.
|
ağzına/diline hakim ol! |
|
| 477 |
Konuşma |
watch your tongue! ünl.
|
ağzına/diline hakim ol! |
|
| 478 |
Konuşma |
watch your language! ünl.
|
ağzına/diline hakim ol! |
|
| 479 |
Konuşma |
mind/watch your step expr.
|
adımına/adımlarına dikkat et |
|
| 480 |
Konuşma |
watch your language! expr.
|
ağzını bozma! |
|
| 481 |
Konuşma |
watch your mouth! expr.
|
ağzını bozma! |
|
| 482 |
Konuşma |
watch your tongue! expr.
|
ağzını bozma! |
|
| 483 |
Konuşma |
watch your tongue! expr.
|
ağzını topla! |
|
| 484 |
Konuşma |
watch your step! expr.
|
akıllı ol (ayağını denk al)! |
|
| 485 |
Konuşma |
what do you generally watch in the evenings? expr.
|
akşamları genellikle ne izlersin? |
|
| 486 |
Konuşma |
what do you generally watch in the evenings? expr.
|
akşamları genellikle seyredersin? |
|
| 487 |
Konuşma |
watch your six expr.
|
arkanı kolla |
|
| 488 |
Konuşma |
I think you should watch expr.
|
bence izlemelisin |
|
| 489 |
Konuşma |
watch/follow us expr.
|
bizi izleyin |
|
| 490 |
Konuşma |
whose watch is that? expr.
|
bu kimin saati? |
|
| 491 |
Konuşma |
whose watch is this? expr.
|
bu kimin saati? |
|
| 492 |
Konuşma |
I think you should watch expr.
|
bence seyretmelisin |
|
| 493 |
Konuşma |
is this your watch? expr.
|
bu senin saatin mi? |
|
| 494 |
Konuşma |
would you like to watch a sci-fi movie? expr.
|
bir bilim kurgu filmi izlemek ister misin? |
|
| 495 |
Konuşma |
would you like to watch a sci-fi movie? expr.
|
bir bilim kurgu filmi seyretmek ister misin? |
|
| 496 |
Konuşma |
is this your watch? expr.
|
bu saat senin mi? |
|
| 497 |
Konuşma |
I don't watch tv either expr.
|
ben de televizyon izlemem |
|
| 498 |
Konuşma |
watch the steps expr.
|
basamaklara dikkat |
|
| 499 |
Konuşma |
I have to watch that expr.
|
bunu izlemem lazım |
|
| 500 |
Konuşma |
watch it! expr.
|
dikkat et! |
|
