|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
sudan geçirmek |
rinse f.
|
|
I usually rinse the dishes before putting them into the dishwasher.
Bulaşıkları bulaşık makinesine koymadan önce genellikle sudan geçiririm.
More Sentences
|
Phrasals |
|
2 |
Öbek Fiiller |
(sudan, çamurdan) yürüyerek geçmek |
wade across f.
|
|
I waded across the stream.
Akıntıyı yürüyerek geçtim.
More Sentences
|
General |
|
3 |
Genel |
sudan çıkma |
emersion i.
|
|
4 |
Genel |
güney sudan’da yaşayan etnik bir grup |
tacho i.
|
|
5 |
Genel |
sudan daha ağır olup batma durumu |
negative buoyancy i.
|
|
6 |
Genel |
batı sudan halkı |
wolof i.
|
|
7 |
Genel |
sudan hafif olup su üstünde yüzme hali |
positive buoyancy i.
|
|
8 |
Genel |
alkol ve sudan oluşan içki |
grog i.
|
|
9 |
Genel |
sudan'da bir yerleşim yeri |
kodok i.
|
|
10 |
Genel |
havadan sudan konuşma |
small talk i.
|
|
11 |
Genel |
sudan'ın başkenti |
khartoum i.
|
|
12 |
Genel |
sudan cumhuriyeti |
the sudan i.
|
|
13 |
Genel |
sudan cumhuriyeti |
sudan i.
|
|
14 |
Genel |
sudan bahane |
lame excuse i.
|
|
15 |
Genel |
sudan cumhuriyetli |
sudanese i.
|
|
16 |
Genel |
sudan ucuz şey |
bargain i.
|
|
17 |
Genel |
mayalandırılmış bal ve sudan yapılan alkollü bir içki |
mead i.
|
|
18 |
Genel |
sudan korkma |
hydrophobia i.
|
|
19 |
Genel |
sudan'da görülen şiddetli kum fırtınası |
haboob i.
|
|
20 |
Genel |
sudan ucuz fiyat |
bargain price i.
|
|
|
21 |
Genel |
sudan korur ambalaj |
fluid-tight packing i.
|
|
22 |
Genel |
sudan yararlanma |
water utilization i.
|
|
23 |
Genel |
güney sudan |
south sudan i.
|
|
24 |
Genel |
ucuz/sudan (mazeret) |
lame i.
|
|
25 |
Genel |
havadan sudan muhabbet |
backchat i.
|
|
26 |
Genel |
güney sudan'ın tepelerinde yaşayan halkların üyesi olan kimse |
nuba i.
|
|
27 |
Genel |
havadan sudan konuşma |
trifling i.
|
|
28 |
Genel |
havadan sudan sohbet |
twitter i.
|
|
29 |
Genel |
havadan sudan konuşan kimse |
twitterer i.
|
|
30 |
Genel |
hızlı veya havadan sudan konuşma |
yabber [australia] i.
|
|
31 |
Genel |
(sudan ve komşusu bölgelerde) dikenli çalılarla korunan alan |
zareba i.
|
|
32 |
Genel |
(sudan ve komşusu bölgelerde) dikenli çalılarla korunan alan |
zareeba i.
|
|
33 |
Genel |
sudan arınmamış ham şeker |
melada i.
|
|
34 |
Genel |
sudan arınmamış ham şeker |
melado i.
|
|
35 |
Genel |
sudan sterlininin 1000'de 1'ine eşit olan bir birim |
millim i.
|
|
36 |
Genel |
bir sudan sterlini değerindeki madeni para |
millim i.
|
|
37 |
Genel |
sudan lirası |
millieme i.
|
|
38 |
Genel |
bir pound'un 1000'de 1'ine eşit olan sudan para birimi |
millieme i.
|
|
39 |
Genel |
batı orta sudan'da yaşayan bir halk |
mole i.
|
|
40 |
Genel |
batı orta sudan'da yaşayan bir halkın üyesi |
mole i.
|
|
41 |
Genel |
havadan sudan konuşma |
bytalk i.
|
|
42 |
Genel |
sudan'da yaşayan etnik bir gruba mensup kimse |
dinka i.
|
|
43 |
Genel |
alkollü likör, süt ve sodalı sudan oluşan bir içki |
puff i.
|
|
44 |
Genel |
sudan para birimi |
sudanese monetary unit i.
|
|
45 |
Genel |
sudan sterlini |
sudanese pound i.
|
|
46 |
Genel |
sudan'ın para birimi |
sudanese pound i.
|
|
47 |
Genel |
sudan geçirme |
synd [scotland] i.
|
|
48 |
Genel |
sudan geçirme |
syne i.
|
|
49 |
Genel |
elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak |
lead a comfortable life f.
|
|
50 |
Genel |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
clobber f.
|
|
51 |
Genel |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat somebody to a pulp f.
|
|
52 |
Genel |
sudan çıkmış balığa dönmek |
be like a fish out of water f.
|
|
53 |
Genel |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
tan somebody's hide f.
|
|
54 |
Genel |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the hell out of somebody f.
|
|
55 |
Genel |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
give somebody a good thrashing f.
|
|
56 |
Genel |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
whale the tar out of f.
|
|
57 |
Genel |
sudan ceset çıkarmak |
pull a body out of the water f.
|
|
58 |
Genel |
havadan sudan konuşmak |
speak sweet nothings f.
|
|
59 |
Genel |
havadan sudan konuşmak |
chitchat f.
|
|
60 |
Genel |
havadan sudan konuşmak |
chinwag f.
|
|
|
61 |
Genel |
sudan sıçrayıp etrafı görmek |
spy-hop f.
|
|
62 |
Genel |
havadan sudan konuşmak |
tinkle f.
|
|
63 |
Genel |
(balıkçılıkta) oltaya gelen balığı sudan çıkarmak |
land f.
|
|
64 |
Genel |
sudan atlamak |
prime f.
|
|
65 |
Genel |
gölet veya çamurlu sudan yürüyerek geçmek |
plodge f.
|
|
66 |
Genel |
kaynar sudan geçirmek |
scalder [dialect] [uk] f.
|
|
67 |
Genel |
(kanca veya misina) sudan çekip çıkarmak |
snag f.
|
|
68 |
Genel |
sudan geçmek |
squatter f.
|
|
69 |
Genel |
sudan geçirmek |
synd [scotland] f.
|
|
70 |
Genel |
sudan geçirmek |
syne f.
|
|
71 |
Genel |
sudan cumhuriyeti'ne özgü |
sudanese s.
|
|
72 |
Genel |
sudan´a özgü |
sudanese s.
|
|
73 |
Genel |
sudan eskimiş |
waterworn s.
|
|
74 |
Genel |
sudan meydana gelen |
aqueous s.
|
|
75 |
Genel |
sudan dışarı |
high and dry s.
|
|
76 |
Genel |
sudan ucuz |
very cheap s.
|
|
77 |
Genel |
sudan ucuz |
dirt cheap s.
|
|
78 |
Genel |
sudan aşınmış |
waterworn s.
|
|
79 |
Genel |
sudan dillerine ait |
nilotic s.
|
|
80 |
Genel |
toprak ve sudan ulaşan |
terraqueous s.
|
|
81 |
Genel |
sudan ve karadan oluşan yer |
terraqueous s.
|
|
82 |
Genel |
sudan geçen |
waterborne s.
|
|
83 |
Genel |
havadan sudan |
trivial s.
|
|
84 |
Genel |
sudan ucuz |
cheap as dirt s.
|
|
85 |
Genel |
sudan ucuz |
dog cheap s.
|
|
86 |
Genel |
sudan ucuz |
overcheap s.
|
|
87 |
Genel |
tatlı sudan alınan |
freshwater s.
|
|
88 |
Genel |
sudan'a ait |
sudanic s.
|
|
89 |
Genel |
sudan'a özgü |
sudanic s.
|
|
90 |
Genel |
sudan ile ilgili |
sudanic s.
|
|
91 |
Genel |
havadan sudan |
randomly zf.
|
|
92 |
Genel |
havadan sudan |
desultorily zf.
|
|
93 |
Genel |
en sudan bir nedenle |
for two pins zf.
|
|
94 |
Genel |
havadan sudan |
at random zf.
|
|
95 |
Genel |
havadan sudan konuşarak |
triflingly zf.
|
|
96 |
Genel |
havadan sudan konuşarak |
phatically zf.
|
|
Phrasals |
|
97 |
Öbek Fiiller |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak |
beat (someone or something) into (something) f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak |
beat someone into something f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak |
beat into f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
lash at someone f.
|
|
101 |
Öbek Fiiller |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat someone into something f.
|
|
102 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi sudan kepçeyle çıkartmak |
dredge someone or something f.
|
|
103 |
Öbek Fiiller |
sudan geçirmek |
swill out f.
|
|
104 |
Öbek Fiiller |
havadan sudan konuşmak/sohbet etmek |
chat up f.
|
|
105 |
Öbek Fiiller |
(bitki) fazla sudan ölmek/çürümek/solmak |
dampen off f.
|
|
106 |
Öbek Fiiller |
havadan sudan konuşmak |
jabber about (someone or something) f.
|
|
107 |
Öbek Fiiller |
(sudan, çamurdan) geçmek |
wade through (something) f.
|
|
Colloquial |
|
108 |
Konuşma Dili |
eşek sudan gelinceye kadar |
the hell out of i.
|
|
109 |
Konuşma Dili |
sudan ucuz şey |
a steal i.
|
|
110 |
Konuşma Dili |
havadan sudan konuşma |
small talk i.
|
|
111 |
Konuşma Dili |
havadan sudan konuşma |
water cooler chat i.
|
|
112 |
Konuşma Dili |
havadan sudan konuşma |
water cooler talk i.
|
|
113 |
Konuşma Dili |
havadan sudan konuşma |
water cooler conversation i.
|
|
114 |
Konuşma Dili |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat up f.
|
|
115 |
Konuşma Dili |
havadan sudan konuşmak |
shoot the bull f.
|
|
116 |
Konuşma Dili |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock the starch out of (one) f.
|
|
117 |
Konuşma Dili |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock the stuffing out of (one) f.
|
|
118 |
Konuşma Dili |
havadan sudan konuşmak |
jabber f.
|
|
119 |
Konuşma Dili |
sudan ucuz |
for cheap s.
|
|
120 |
Konuşma Dili |
sudan ucuz |
tuppenny-ha'penny s.
|
|
121 |
Konuşma Dili |
sudan ucuza |
on the cheap expr.
|
|
122 |
Konuşma Dili |
sudan ucuz |
that's a steal expr.
|
|
123 |
Konuşma Dili |
sudan ucuz! |
it's a steal! expr.
|
|
Idioms |
|
124 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövme |
a pasting i.
|
|
125 |
Deyim |
sudan bahane |
sorry excuse i.
|
|
126 |
Deyim |
sudan bahane |
lame excuse i.
|
|
127 |
Deyim |
sudan bahane |
thin excuse i.
|
|
128 |
Deyim |
sudan mazeret |
lame excuse i.
|
|
129 |
Deyim |
sudan çıkmış balık |
land fish i.
|
|
130 |
Deyim |
sudan çıkmış balık |
a fish out of water i.
|
|
131 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dayak |
a nasty wallop i.
|
|
132 |
Deyim |
havadan sudan konuşma |
coffee talk i.
|
|
133 |
Deyim |
sudan çıkmış balık |
a fish out of the water i.
|
|
134 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövülmek |
have/get a nasty wallop f.
|
|
135 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat (one's) brains out f.
|
|
136 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat someone's brains out f.
|
|
137 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat (someone's) brains in f.
|
|
138 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak |
beat the hell out of somebody/something f.
|
|
139 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak |
knock the hell out of somebody/something f.
|
|
140 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak |
kick the hell out of somebody/something f.
|
|
141 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak |
knock the hell out of (one) f.
|
|
142 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak |
beat the bejesus out of (one) f.
|
|
143 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak |
beat the bejesus out of someone f.
|
|
144 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
bash (someone's) brains in f.
|
|
145 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat someone’s brains out f.
|
|
146 |
Deyim |
birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock the starch out of someone f.
|
|
147 |
Deyim |
birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the stuffing out of someone f.
|
|
148 |
Deyim |
birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the natural stuffing out of someone f.
|
|
149 |
Deyim |
birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
kick the natural stuffing out of someone f.
|
|
150 |
Deyim |
birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
kick the stuffing out of someone f.
|
|
151 |
Deyim |
birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
take the stuffing out of someone f.
|
|
152 |
Deyim |
birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock the stuffing out of someone f.
|
|
153 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the shit out of someone f.
|
|
154 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
whale the tar out of someone f.
|
|
155 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the pants off someone f.
|
|
156 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the (living) daylights out of f.
|
|
157 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat someone a frazzle f.
|
|
158 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock the (living) daylights out of f.
|
|
159 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the tar out of somebody f.
|
|
160 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock someone's block off f.
|
|
161 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the socks off someone f.
|
|
162 |
Deyim |
havadan sudan şeyler konuşmak |
engage in small talk f.
|
|
163 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the hell out of someone f.
|
|
164 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the stuffing out of someone f.
|
|
165 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the living daylights out of someone f.
|
|
166 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock the tar out of somebody f.
|
|
167 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the tar out of someone f.
|
|
168 |
Deyim |
sudan ucuza almak |
buy something for a song f.
|
|
169 |
Deyim |
sudan çıkmış balığa dönmek |
feel like a fish out of water f.
|
|
170 |
Deyim |
(sudan dolayı) buruş buruş olmak |
be as wrinkled as a raisin f.
|
|
171 |
Deyim |
elini sıcak sudan soğuk suya sokturmamak |
be spoon-fed f.
|
|
172 |
Deyim |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock the bejesus out of (someone) f.
|
|
173 |
Deyim |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
whale the tar out of (one) f.
|
|
174 |
Deyim |
(birinin) elini sıcak sudan soğuk suya sokturmamak |
give (one) an easy ride f.
|
|
175 |
Deyim |
(birinin) sudan etkilenmemesini sağlamak |
leave (one) high and dry f.
|
|
176 |
Deyim |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat (one) to a pulp f.
|
|
177 |
Deyim |
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat someone to a pulp f.
|
|
178 |
Deyim |
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
smash someone to a pulp f.
|
|
179 |
Deyim |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat (one) to within an inch of (one's) life f.
|
|
180 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat brains out f.
|
|
181 |
Deyim |
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat someone to a pulp f.
|
|
182 |
Deyim |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the (living) daylights out of (one) f.
|
|
183 |
Deyim |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the hell out of (one) f.
|
|
184 |
Deyim |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
beat the living daylights out of f.
|
|
185 |
Deyim |
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek/çok korkutmak |
beat the daylights out of somebody f.
|
|
186 |
Deyim |
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek/çok korkutmak |
scare the daylights out of somebody f.
|
|
187 |
Deyim |
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek/çok korkutmak |
beat the (living) daylights out of somebody f.
|
|
188 |
Deyim |
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek/çok korkutmak |
scare the (living) daylights out of somebody f.
|
|
189 |
Deyim |
birini/bir şeyi eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock the bejeebers out of someone or something f.
|
|
190 |
Deyim |
sudan çıkmış balık |
fish out of water f.
|
|
191 |
Deyim |
sudan çıkmış balığa dönmüş kimse |
fish out of water f.
|
|
192 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock block off f.
|
|
193 |
Deyim |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock seven bells out of (one) f.
|
|
194 |
Deyim |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock the (living) daylights out of (one) f.
|
|
195 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock the bejeebers out of f.
|
|
196 |
Deyim |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock the tar out of (someone) f.
|
|
197 |
Deyim |
sudan (bahane) |
sorry-ass s.
|
|
198 |
Deyim |
sudan ucuz |
threepenny s.
|
|
199 |
Deyim |
sudan ucuz |
sixpenny s.
|
|
200 |
Deyim |
sudan ucuz |
twopenny-halfpenny s.
|
|
201 |
Deyim |
sudan ucuz |
twopenny s.
|
|
202 |
Deyim |
sudan ucuz |
tuppeny s.
|
|
203 |
Deyim |
sudan ucuz |
cheap at twice the price [uk/australia] s.
|
|
204 |
Deyim |
sudan ucuz |
cheap at half the price s.
|
|
205 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar |
to a pulp zf.
|
|
206 |
Deyim |
eşek sudan gelinceye kadar |
until the cows come home expr.
|
|
207 |
Deyim |
havadan sudan konuşma |
small talk expr.
|
|
208 |
Deyim |
sudan ucuz |
as cheap as dirt expr.
|
|
209 |
Deyim |
sudan ucuz |
dirt cheap expr.
|
|
210 |
Deyim |
sudan çıkmış balık gibi |
like a fish out of water expr.
|
|
211 |
Deyim |
sudan çıkmış balık gibi olma |
like a fish out of water expr.
|
|
Speaking |
|
212 |
Konuşma |
bütün gün havadan sudan konuştuk |
we talked sweet nothings all day long expr.
|
|
213 |
Konuşma |
havadan sudan |
of this and that expr.
|
|
214 |
Konuşma |
sudan uzak durun! (suya girmeyin) |
stay out of the water! expr.
|
|
Trade/Economic |
|
215 |
Ticaret/Ekonomi |
onluk sudan sterilini |
rial i.
|
|
216 |
Ticaret/Ekonomi |
sudan'ın eski temel para birimi |
dinar i.
|
|
217 |
Ticaret/Ekonomi |
bir mısır, lübnan, sudan ve suriye piastresine denk madeni para |
piaster i.
|
|
218 |
Ticaret/Ekonomi |
bir mısır, lübnan, sudan ve suriye piastresine denk madeni para |
piastre i.
|
|
219 |
Ticaret/Ekonomi |
güney sudan lirası |
pound i.
|
|
220 |
Ticaret/Ekonomi |
sudan sterlini |
pound i.
|
|
221 |
Ticaret/Ekonomi |
sudan dışarı çıkmak veya çekmek |
haul out f.
|
|
Politics |
|
222 |
Siyasal |
çad ve sudan'da yaşayan etnik bir grup |
tama i.
|
|
223 |
Siyasal |
çin ve sudan’da yaşayan etnik bir grup |
bai i.
|
|
224 |
Siyasal |
çad ve sudan'da yaşayan etnik bir grup |
sungor i.
|
|
225 |
Siyasal |
çad ve sudan'da yaşayan etnik bir grup |
shuweihat i.
|
|
226 |
Siyasal |
çad ve sudan'da yaşayan etnik bir grup |
maba i.
|
|
227 |
Siyasal |
etiyopya ve sudan'da yaşayan etnik bir grup |
keiga i.
|
|
228 |
Siyasal |
etiyopya ve sudan'da yaşayan etnik bir grup |
tirma i.
|
|
229 |
Siyasal |
kenya ve sudan'da yaşayan etnik bir grup |
daasanach i.
|
|
230 |
Siyasal |
kongo ve sudan'da yaşayan etnik bir grup |
tagbu i.
|
|
231 |
Siyasal |
orta afirka ve sudan'da yaşayan etnik bir grup |
fertit i.
|
|
232 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
funj i.
|
|
233 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
mesakin i.
|
|
234 |
Siyasal |
sudan ve çad'daki silahlı çeteler |
janjawiid i.
|
|
235 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
ishekiri i.
|
|
236 |
Siyasal |
sudan ve orta afrika cumhuriyeti'nde yaşayan etnik bir grup |
kreish i.
|
|
237 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
logol i.
|
|
238 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
wetawit i.
|
|
239 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
tumma i.
|
|
240 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
fungor i.
|
|
241 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
mararit i.
|
|
242 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
molo i.
|
|
243 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
toposa i.
|
|
244 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
turum i.
|
|
245 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
moru i.
|
|
246 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
sherifi i.
|
|
247 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
shilluk i.
|
|
248 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
chollo i.
|
|
249 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
midob i.
|
|
250 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
shwai i.
|
|
251 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
rek i.
|
|
252 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
shaigiya i.
|
|
253 |
Siyasal |
sudan ve çad'daki silahlı çeteler |
jingaweit i.
|
|
254 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
isekiri i.
|
|
255 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
kanga i.
|
|
256 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
mondari i.
|
|
257 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
karko i.
|
|
258 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
eliri i.
|
|
259 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
masalit i.
|
|
260 |
Siyasal |
sudan ve çad'daki silahlı çeteler |
janjaweit i.
|
|
261 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
morokodo i.
|
|
262 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
batahin i.
|
|
263 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
temein i.
|
|
264 |
Siyasal |
sudan cumhuriyeti |
republic of sudan i.
|
|
265 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
tingal i.
|
|
266 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
shita i.
|
|
267 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
dubasiyin i.
|
|
268 |
Siyasal |
sudan sağlık bakanlığı |
sudan ministry of health i.
|
|
269 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
husseinat i.
|
|
270 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
ndogo i.
|
|
271 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
rufaa i.
|
|
272 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
shatt i.
|
|
273 |
Siyasal |
sudan ve çad'daki silahlı çeteler |
janjaweed i.
|
|
274 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
gawamaa i.
|
|
275 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
mundari i.
|
|
276 |
Siyasal |
sudan ve çad'da yaşayan etnik bir grup |
kimr i.
|
|
277 |
Siyasal |
sudan ve etiyopya'da yaşayan etnik bir grup |
bertha i.
|
|
278 |
Siyasal |
sudan ve çad'daki silahlı çeteler |
janjawid i.
|
|
279 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
dinka i.
|
|
280 |
Siyasal |
sudan ve çad'daki silahlı çeteler |
janjawed i.
|
|
281 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
thuri i.
|
|
282 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
mangaya i.
|
|
283 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
maalia i.
|
|
284 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
diling i.
|
|
285 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
tukam i.
|
|
286 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
kuku i.
|
|
287 |
Siyasal |
sudan ve etiyopya'da yaşayan etnik bir grup |
berta i.
|
|
288 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
lopid i.
|
|
289 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
bviri i.
|
|
290 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
ghulfan i.
|
|
291 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
kawahla i.
|
|
292 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
madi i.
|
|
293 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
bisharin i.
|
|
294 |
Siyasal |
sudan ve çad'daki silahlı çeteler |
jinjaweed i.
|
|
295 |
Siyasal |
sudan ve çad'da yaşayan etnik bir grup |
baggara i.
|
|
296 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
atwot i.
|
|
297 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
shaiqiyah i.
|
|
298 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
kadaru i.
|
|
299 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
hawawir i.
|
|
300 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
talodi i.
|
|
301 |
Siyasal |
sudan ve etiyopya'da yaşayan etnik bir grup |
anuak i.
|
|
302 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
gaalin i.
|
|
303 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
tungur i.
|
|
304 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
fezara i.
|
|
305 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
jumjum i.
|
|
306 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
longarim i.
|
|
307 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan bir etnik grup |
gulud i.
|
|
308 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
tagale i.
|
|
309 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
lafofa i.
|
|
310 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
murle i.
|
|
311 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
loruka i.
|
|
312 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
didinga i.
|
|
313 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
kerarish i.
|
|
314 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
gimma i.
|
|
315 |
Siyasal |
sudan ve kongo'da yaşayan etnik bir grup |
logo i.
|
|
316 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
narim i.
|
|
317 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
pari i.
|
|
318 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
shaikia i.
|
|
319 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
debri i.
|
|
320 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
lahawin i.
|
|
321 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
jekri i.
|
|
322 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
hedareb i.
|
|
323 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
frazaja i.
|
|
324 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
kineenawi i.
|
|
325 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
itsekiri i.
|
|
326 |
Siyasal |
sudan ve çad'da yaşayan etnik bir grup |
fongoro i.
|
|
327 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
bari i.
|
|
328 |
Siyasal |
sudan ve çad'daki silahlı çeteler |
janjiwid i.
|
|
329 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
kichepo i.
|
|
330 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
sillok i.
|
|
331 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
nyimang i.
|
|
332 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
gberi i.
|
|
333 |
Siyasal |
sudan'da yaşayan etnik bir grup |
kababish i.
|
|
334 |
Siyasal |
uganda ve sudan'da yaşayan etnik bir grup |
keliko i.
|
|
335 |
Siyasal |
uganda ve sudan'da yaşayan etnik bir grup |
kaliko i.
|
|
Industry |
|
336 |
Sanayi |
sudan tuzu ayrıştırmak için kullanılan buharlaştırma teknesi |
grainer i.
|
|
337 |
Sanayi |
konsantre kostik solüsyonları sudan arındıran kimya işçisi |
potman i.
|
|
Technical |
|
338 |
Teknik |
çevresel sudan numune alma ve hazırlama |
environmental water sampling and handling i.
|
|
339 |
Teknik |
kaynatma tesislerinde sudan ve buhardan numune |
sampling of water and steam in boiler plants i.
|
|
340 |
Teknik |
petrol yağlarının ve sentetik akışkanların sudan ayrılma özellikleri |
water separability of petroleum oils and synthetic fluids i.
|
|
341 |
Teknik |
sudan suya |
water to water i.
|
|
342 |
Teknik |
sudan geçen hastalık |
water-borne disease i.
|
|
343 |
Teknik |
sudan geçme ve yüzme deneyi |
fording and flotation test i.
|
|
344 |
Teknik |
sudan geçen salgın hastalık |
water-borne epidemics i.
|
|
345 |
Teknik |
sudan faydalanma |
water utilization i.
|
|
346 |
Teknik |
sudan koruma |
water protection i.
|
|
347 |
Teknik |
portland çimentosu, kum ve sudan oluşan harç |
slush i.
|
|
348 |
Teknik |
sudan arınmış |
dehydrated s.
|
|
349 |
Teknik |
sudan aşınmış |
water worn s.
|
|
350 |
Teknik |
sudan arınmış |
drained s.
|
|
351 |
Teknik |
sudan koruyan |
water repellent s.
|
|
Textile |
|
352 |
Tekstil |
boya banyosuna eklenen ve boya çözeltisindeki rengi sudan ayrıştırıp kumaşa yönelten bileşen ya da sıvı |
electrolyte i.
|
|
353 |
Tekstil |
sudan koruyan |
water-repellent s.
|
|
Construction |
|
354 |
İnşaat |
çimento, ince kum ve sudan yapılan bir harç |
thinset i.
|
|
355 |
İnşaat |
çimento, ince kum ve sudan yapılan bir harç |
thinset mortar i.
|
|
356 |
İnşaat |
çimento, ince kum ve sudan yapılan bir harç |
dryset mortar i.
|
|
357 |
İnşaat |
çimento, ince kum ve sudan yapılan bir harç |
drybond mortar i.
|
|
358 |
İnşaat |
çimento, ince kum ve sudan yapılan bir harç |
thinset cement f.
|
|
359 |
İnşaat |
sudan korkan |
hydrophobic s.
|
|
Dyeing |
|
360 |
Boyacılık |
sudan boyası |
sudan i.
|
|
Automotive |
|
361 |
Otomotiv |
motorlu araçları çamur ve sudan korumaya yarayan kanat |
fender i.
|
|
362 |
Otomotiv |
sudan geçme |
wading i.
|
|
363 |
Otomotiv |
sudan geçmek |
ford f.
|
|
Aeronautic |
|
364 |
Havacılık |
deniz uçağının sudan kesilme hızı |
hump speed i.
|
|
365 |
Havacılık |
sudan kesilme hızı |
hump speed i.
|
|
Marine |
|
366 |
Denizcilik |
sudan etkilenmez vernik |
boat varnish i.
|
|
367 |
Denizcilik |
tersane veya marinalarda tekne ve gemilerin sudan çıkartılıp suya indirilebilecekleri suni eğim |
slip i.
|
|
368 |
Denizcilik |
gemiyi sudan çekmeye uygun taş döşeli plaj |
hard i.
|
|
369 |
Denizcilik |
henüz tatlı sudan denize göç etmiş olan genç salmon balığı |
smolt i.
|
|
370 |
Denizcilik |
kürekli botu sudan çıkarıp alabandadan alabandaya yerleştirmek |
boat f.
|
|
371 |
Denizcilik |
sudan dışarı |
high and-dry s.
|
|
Medical |
|
372 |
Medikal |
insan vücudunun toprak, hava, ateş ve sudan yani dört elementten oluştuğunu varsayan ampirik bir sistem |
thomsonianism i.
|
|
373 |
Medikal |
sudan bulaşan salgın |
waterborne outbreak i.
|
|
374 |
Medikal |
sudan boyası |
sudan color i.
|
|
375 |
Medikal |
sudan kaynaklanan bulaşıcı bağırsak hastalığı |
cholera i.
|
|
376 |
Medikal |
sudan yoksun bırakma testi |
water deprivation test i.
|
|
377 |
Medikal |
sudan yoksun bırakma testi |
fluid deprivation test i.
|
|
Psychology |
|
378 |
Psikoloji |
sudan anormal derecede korkan kimse |
aquaphobe i.
|
|
379 |
Psikoloji |
(özellikle boğulma endişesiyle= sudan aşırı korkma |
aquaphobia i.
|
|
380 |
Psikoloji |
sudan aşırı korkan |
aquaphobic s.
|
|
Gastronomy |
|
381 |
Mutfak |
zencefil şeker ve sudan yapılan 1 derece alkollü meşrubat |
ginger beer i.
|
|
382 |
Mutfak |
konyak ve sudan yapılan güçlü bir içki |
mahogany i.
|
|
383 |
Mutfak |
baharat, meyve gibi malzemelerle tatlandırılan yoğurt ve sudan yapılan bir içecek |
lassi i.
|
|
384 |
Mutfak |
brendi ve sudan yapılan güçlü bir içki |
mahogany i.
|
|
Chemistry |
|
385 |
Kimya |
alüminyum sülfat, karmin, amonyak ve sudan oluşan kırmızı bir sıvı |
alum carmine i.
|
|
386 |
Kimya |
alüminyum sülfat, kırmız ve sudan oluşan kırmızı bir sıvı |
alum cochineal i.
|
|
387 |
Kimya |
hematoksilin, alüminyum sülfat, alkol ve sudan oluşan bir sıvı |
alum hematoxylin i.
|
|
388 |
Kimya |
yağın suyu itme ve sudan kolayca ayrılabilme özelliği |
demulsibility i.
|
|
389 |
Kimya |
külü sudan geçirerek elde edilen tuzlar |
lixivial salts i.
|
|
390 |
Kimya |
fazla sudan arındırma |
dephlegmation i.
|
|
391 |
Kimya |
sudan arınmışlık |
dephlegmedness i.
|
|
392 |
Kimya |
sudan arıtma ile ilgili |
dephlegmatory s.
|
|
393 |
Kimya |
sudan arınmış anlamına gelen bir ön ek |
dehydro- ök.
|
|
394 |
Kimya |
sudan arınmış anlamına gelen bir ön ek |
dehydr- ök.
|
|
Biology |
|
395 |
Biyoloji |
büyük oranda sudan oluşmuş bir kas dokusu |
hydrostat i.
|
|
Marine Biology |
|
396 |
Deniz Biyolojisi |
avustralya ve yeni zelanda'da görülen, sudan çıkarıldığında kırmızılaşan gri-pembe gövdeli balık |
red cod (physiculus bachus) i.
|
|
397 |
Deniz Biyolojisi |
balığı tatlı sudan deniz suyuna alıştırma |
moltification i.
|
|
398 |
Deniz Biyolojisi |
köpük oluşturarak sudan atık maddeleri toplayan bir çeşit filtre |
protein skimmer i.
|
|
399 |
Deniz Biyolojisi |
sudan azot ve azotlu bileşiklerin çıkarılma süreci |
denitrification i.
|
|
400 |
Deniz Biyolojisi |
tatlı sudan deniz suyuna alışmak |
adapt from freshwater to marine water i.
|
|
401 |
Deniz Biyolojisi |
avustralya ve yeni zelanda'ya özgü, sudan çıkarıldığında kırmızılaşan gri-pembe gövdeli bir balık |
hoka [new zealand] i.
|
|
402 |
Deniz Biyolojisi |
henüz tatlı sudan denize göç etmiş olan genç somon balığı |
smelt [uk] i.
|
|
Zoology |
|
403 |
Zooloji |
sudan çekirgesi |
desert locust i.
|
|
404 |
Zooloji |
(kanatlı canlıya dönüşen larva) sudan çıkma |
hatch i.
|
|
405 |
Zooloji |
(kanatlı canlıya dönüşen larva) sudan çıkmak |
hatch f.
|
|
Botanic |
|
406 |
Botanik |
bitki hücre duvarını ozmos ile geçen sudan kaynaklanan basınç |
turgor pressure i.
|
|
407 |
Botanik |
sapsız organizmanın sudan uzakta büyümesi |
hydrotropism i.
|
|
408 |
Botanik |
sudan uzaklaşma eğilimi |
hydrotropism i.
|
|
409 |
Botanik |
sudan'a özgü bir sorgum cinsi |
federita i.
|
|
410 |
Botanik |
sudan'a özgü bir sorgum cinsi |
feterita i.
|
|
411 |
Botanik |
sudan'a özgü bir sorgum cinsi |
sorghum vulgare caudatum i.
|
|
412 |
Botanik |
sudan'a özgü bir süpürge darısı çeşidi |
feterita i.
|
|
413 |
Botanik |
sudan otu |
sudan i.
|
|
414 |
Botanik |
sudan otu |
sudan grass i.
|
|
Agriculture |
|
415 |
Tarım |
sudan otu tohumu |
sudan grass seed i.
|
|
Fishery |
|
416 |
Balıkçılık |
balık gibi küçük deniz canlılarını sudan toplamak için kullanılan uzun saplı küçük ağ torba |
dip net i.
|
|
417 |
Balıkçılık |
balık gibi küçük deniz canlılarını sudan toplamak için kullanılan uzun saplı küçük ağ torba |
dip-net i.
|
|
Social Sciences |
|
418 |
Sosyal Bilimler |
doğu sudan'da tarım ve metal işçiliğiyle uğraşan bir halk |
bongo i.
|
|
419 |
Sosyal Bilimler |
doğu sudan'da tarım ve metal işçiliğiyle uğraşan bir halka mensup kimse |
bongo i.
|
|
420 |
Sosyal Bilimler |
doğu sudan'da tarım ve metal işçiliğiyle uğraşan bir halk |
dor i.
|
|
421 |
Sosyal Bilimler |
batı-orta sudan'da yaşayan bir halk |
mossi i.
|
|
422 |
Sosyal Bilimler |
batı-orta sudan'da yaşayan bir halkın üyesi |
mossi i.
|
|
423 |
Sosyal Bilimler |
orta sudan’da çad gölü’nün güneyinde yaşayan bir halk |
musgu i.
|
|
424 |
Sosyal Bilimler |
orta sudan’da çad gölü’nün güneyinde yaşayan bir halkın üyesi |
musgu i.
|
|
Linguistics |
|
425 |
Dilbilim |
güney sudan'ın tepelerinde yaşayan halkların konuştuğu dil |
nuba i.
|
|
426 |
Dilbilim |
sudan'da konuşulan nil-sahra dilleri |
nubian i.
|
|
427 |
Dilbilim |
sudan'da konuşulan nil-sahra dilleri |
nuba i.
|
|
428 |
Dilbilim |
sudan'da konuşulan bir lehçe |
kordofanian i.
|
|
429 |
Dilbilim |
moru halkının konuştuğu bir orta sudan dili |
moru i.
|
|
430 |
Dilbilim |
orta sudan’da çad gölü’nün güneyinde yaşayan musgu halkının konuştuğu dil |
musgu i.
|
|
431 |
Dilbilim |
sudan'da yaşayan etnik bir grubun konuştuğu dil |
dinka i.
|
|
432 |
Dilbilim |
sudan'da yaşayan etnik bir halkın konuştuğu nilotik dil |
shilluk i.
|
|
433 |
Dilbilim |
sudan dilleri |
sudanic i.
|
|
434 |
Dilbilim |
sudan bölgesinde konuşulan diller |
sudanic i.
|
|
435 |
Dilbilim |
sudan dillerine ait veya ilgili |
sudanic s.
|
|
436 |
Dilbilim |
sudan dillerine özgü |
sudanic s.
|
|
437 |
Dilbilim |
sudan bölgesinde konuşulan dillere ait veya ilgili |
sudanic s.
|
|
438 |
Dilbilim |
sudan bölgesinde konuşulan dillere özgü |
sudanic s.
|
|
History |
|
439 |
Tarih |
günümüzde sudan'ın yer aldığı coğrafyada bulunan ve nil nehri yakınlarındaki antik nübye kenti |
napata i.
|
|
440 |
Tarih |
mısır ve kuzey sudan bölgesinde antik bir krallık |
nubia i.
|
|
Environment |
|
441 |
Çevre |
konik şekilli ince ağ ile sudan alınan örnek |
tow i.
|
|
442 |
Çevre |
kirli toprak ve sudan ağır metalleri ayırmak için bitkilerin kullanılması |
phytoremediation i.
|
|
Geography |
|
443 |
Coğrafya |
mısır'ın güneydoğusunda ve sudan'ın kuzeyinde yer alan bir göl |
nasser lake i.
|
|
444 |
Coğrafya |
sudan'ın batısında bir şehir |
darfur i.
|
|
445 |
Coğrafya |
yeryüzünün okyanuslar, göller ve ırmaklar gibi sudan oluşan bölümü |
hydrospher i.
|
|
446 |
Coğrafya |
sudan'ın eski adı |
anglo-egyptian sudan i.
|
|
447 |
Coğrafya |
güney sudan'da bir nehir |
bahr el ghazal i.
|
|
448 |
Coğrafya |
güney sudan'da bir nehir |
bahr el jebel i.
|
|
449 |
Coğrafya |
sudan'ın doğusunda bir şehir |
kassala i.
|
|
450 |
Coğrafya |
mavi nil nehri üzerinde bir sudan şehri |
khartoum north i.
|
|
451 |
Coğrafya |
sudan'da bir kasaba |
atbara i.
|
|
452 |
Coğrafya |
sudan'ın merkezinde bir şehir |
el obeid i.
|
|
453 |
Coğrafya |
sudan'ın merkezinde bir şehir |
al-ubayyid i.
|
|
454 |
Coğrafya |
sudan'ın başkenti |
capital of sudan i.
|
|
455 |
Coğrafya |
güney sudan'ın başkenti |
juba i.
|
|
456 |
Coğrafya |
sudan'da bir şehir |
wad medani i.
|
|
457 |
Coğrafya |
kuzey sudan'da nil nehri kıyısında yer alan bir antik kent |
meroë i.
|
|
458 |
Coğrafya |
kuzey sudan'da nil nehri kıyısında yer alan bir antik kent |
merowe i.
|
|
459 |
Coğrafya |
mısır, sudan ve zanzibar'ın korumasında olan il |
mudirieh i.
|
|
460 |
Coğrafya |
mısır, sudan ve zanzibar'ın korumasında olan il |
mudiria i.
|
|
461 |
Coğrafya |
sudan'da bir bölge |
gezira i.
|
|
462 |
Coğrafya |
sudan'da bir bölge |
al jazirah i.
|
|
463 |
Coğrafya |
sudan'da bir bölge |
el gezira i.
|
|
464 |
Coğrafya |
sudan'da bir şehir |
omdurman i.
|
|
465 |
Coğrafya |
sudan'ın kuzeyinde bir şehir |
dongola i.
|
|
466 |
Coğrafya |
güneydoğu sudan'da bir bölge |
sennar i.
|
|
467 |
Coğrafya |
güneydoğu sudan'da bir bölge |
sennaar i.
|
|
468 |
Coğrafya |
fransız sudan |
french sudan i.
|
|
469 |
Coğrafya |
güney sudan'da bir bataklık bölgesi |
sudd i.
|
|
470 |
Coğrafya |
tuzsuz sudan oluşan |
freshwater s.
|
|
Geology |
|
471 |
Jeoloji |
kalsiyum sülfat ve sudan oluşan mineral veya kaya |
gypse i.
|
|
Military |
|
472 |
Askeri |
derin sudan geçme kabiliyeti |
wading crossing i.
|
|
473 |
Askeri |
derin sudan geçebilme |
deep fording i.
|
|
474 |
Askeri |
derin sudan geçme kabiliyeti |
deep fording capability i.
|
|
475 |
Askeri |
sığ sudan geçme kabiliyeti |
shallow fording capability i.
|
|
476 |
Askeri |
sudan geçme yüksekliği |
wading depth i.
|
|
477 |
Askeri |
sudan geçiş derinliği |
fording depth i.
|
|
478 |
Askeri |
(askeri kuvvette) sudan veya havadan ilerlemesi için oluşturulmuş alt bölüm |
serial i.
|
|
Sport |
|
479 |
Spor |
yüzmede kolun sudan çıkarılıp omuz hizasının üzerinden öne doğru uzatılması şeklinde atılan (kulaç) |
overarm s.
|
|
Archaic |
|
480 |
Eski Kullanım |
alkol ve sudan oluşan içki |
rumbo i.
|
|
481 |
Eski Kullanım |
(damıtma yoluyla) fazla sudan arındırmak |
dephlegmate f.
|
|
482 |
Eski Kullanım |
külü sudan geçirerek elde edilen |
lixivious s.
|
|
Slang |
|
483 |
Argo |
havadan sudan sohbet eden kimse |
rapper i.
|
|
484 |
Argo |
hapishanede hindistancevizi ve sudan yapılan bir içki |
idiot juice i.
|
|
485 |
Argo |
sudan ucuz şey |
bargoon [canada] i.
|
|
486 |
Argo |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak |
beat the bejesus out of (one) f.
|
|
487 |
Argo |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak |
beat the bejesus out of someone f.
|
|
488 |
Argo |
havadan sudan konuşmak |
fan the breeze f.
|
|
489 |
Argo |
havadan sudan konuşmak |
chew the fat f.
|
|
490 |
Argo |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
murk (also mirk) f.
|
|
491 |
Argo |
havadan sudan konuşmak |
bat the breeze f.
|
|
492 |
Argo |
havadan sudan konuşmak |
shoot the breeze f.
|
|
493 |
Argo |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock the shit out of (one) f.
|
|
494 |
Argo |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
lick the stuffing out of (one) f.
|
|
495 |
Argo |
eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
lick the stuffing out of f.
|
|
496 |
Argo |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
kick the shit out of (one) f.
|
|
497 |
Argo |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
kick the shit out of someone f.
|
|
498 |
Argo |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
knock the shit out of someone f.
|
|
499 |
Argo |
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
kick the stuffing out of (one) f.
|
|
500 |
Argo |
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
molly whop someone f.
|
|