dayanarak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

dayanarak



"dayanarak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 10 sonuç

Türkçe İngilizce
General
dayanarak enduringly zf.
dayanarak in terms of ed.
dayanarak on the basis of ed.
dayanarak based on ed.
dayanarak with regard to ed.
dayanarak in regard to ed.
dayanarak based upon ed.
Phrases
dayanarak depending upon expr.
dayanarak depending on expr.
dayanarak on the grounds of expr.

"dayanarak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 138 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ahlaka dayanarak alınan kararlarda yapılan yanlış ethical lapse i.
hayal gücüne dayanarak kendimizi başkasının yerine koyabilme yeteneği ability to put ourselves imaginatively in another’s place i.
ilmihale dayanarak yapılan din öğretimi catechization i.
bir şeyi kendi tecrübelerine dayanarak doğrulama martyrium i.
bir kişinin vatandaşlık hakkına dayanarak yaptığı tutuklama citizen's arrest i.
sadece içgüdülerine dayanarak idare etmek (tecrübesizlik veya birtakım eksiklikler yüzünden) fly blind f.
ilmihale dayanarak din dersi vermek catechize f.
tecrübesizlik veya birtakım eksiklikler yüzünden sadece içgüdülerine dayanarak idare etmek fly by the seat of one's pants f.
görünüşe dayanarak hükme varmak judge by externals f.
sezgilerine dayanarak hareket etmek follow one's nose f.
hristiyanlıkta ilmihale dayanarak din dersi vermek catechize f.
birşeyi delile dayanarak ispatlamak prove something based on evidence f.
müktesep hakların korunması ilkesine dayanarak birini korumak grandfather someone in f.
yaşadıklarına dayanarak/ tecrübeye/deneyime istinaden konuşmak speak from experience f.
hristiyanlıkta ilmihale dayanarak din dersi vermek catechise f.
ilmihale dayanarak din dersi vermek catechise f.
-e dayanarak çıkarımda bulunmak judge from f.
topuklarına dayanarak dinlenmek heel f.
hayal gücüne dayanarak imaginatively zf.
ona dayanarak thence zf.
vicdanına dayanarak conscientiously zf.
iyi sebeplere dayanarak on good grounds zf.
geçerli sebeplere dayanarak on good grounds zf.
verilen habere dayanarak per advice zf.
gözlemlerime dayanarak based on my observations zf.
tecrübelerimize dayanarak based on our experiences zf.
tecrübemize dayanarak based on our experience zf.
gerçeklere dayanarak technically zf.
ona dayanarak therefrom zf.
ona dayanarak thereof zf.
olgulara dayanarak factually zf.
gerçeklere dayanarak factually zf.
maziyi andırırcasına hafızaya dayanarak retrospectively zf.
olasılığa dayanarak dispositively [obsolete] zf.
temel yapıya dayanarak in principle zf.
diskografiye dayanarak discographically zf.
mantıklı gerekçeye dayanarak solidly zf.
eldeki kanıtlara dayanarak güvenilir credibly zf.
mantıklı gerekçelere dayanarak solid zf.
makul veya mantıklı gerekçelere dayanarak solidly zf.
olasılığa dayanarak stochastically zf.
olgulara dayanarak strictly zf.
gerçeklere dayanarak strictly zf.
sinod yetkisine dayanarak synodically zf.
-e dayanarak based on ed.
-e dayanarak pursuant to something ed.
-e dayanarak on the strength of ed.
-e dayanarak based upon ed.
salt güce dayanarak by brutal force zm.
-e dayanarak on the grounds that bağ.
Phrasals
birini veya bir şeyi dayanarak ilerletmek press forward f.
-e dayanarak konuşmak speak from f.
Phrases
sahte gerekçelere dayanarak on the spurious grounds snk.
buna dayanarak to this respect expr.
buna dayanarak on this basis expr.
ilişkimize dayanarak based on our relationship expr.
...eyaletinin bana verdiği yetkiye dayanarak by the authority granted to me by the state of expr.
yüce tanrı'nın ve büyük utah eyaletinin bana verdiği yetkiye dayanarak then by the power vested in me by almighty god in the great state of utah expr.
-e dayanarak in as much as expr.
birinin/bir şeyin durumuna dayanarak on present form expr.
birinin veya bir şeyin mevcut/geçerli durumuna dayanarak on present form expr.
birinin veya bir şeyin mevcut davranışına/performansına dayanarak on present form expr.
bir şeye dayanarak judging by something expr.
bir şeye dayanarak judging from something expr.
(bir şeye) dayanarak judging from (something) expr.
(birinin/bir şeyin) dış görünüşüne dayanarak/bakarak to look at (someone or something) expr.
delillerin bütününe dayanarak based on the totality of the evidence expr.
Colloquial
profesyonel bir yazarın konunun öznesi olan kişiyle yaptığı görüşmelere dayanarak yazılmış as-told-to s.
eskiye dayanan/dayanarak from far in the past expr.
'nın bana verdiği yetkiye dayanarak by the power vested in me by expr.
(birinin/bir şeyin) yetkisine dayanarak in (someone's or something's) name expr.
Idioms
kendinden önceki önemli düşünürlerin bilgilerine dayanarak/buluşlarının üzerinde yükselen kimse a dwarf standing on the shoulders of giants i.
bir yetkiye dayanarak konuşmak speak by the book f.
-e dayanarak yargıya varmak judge from f.
-e dayanarak yargılamak judge by f.
-e dayanarak yargıya varmak judge by f.
-e dayanarak yargılamak judge from f.
sezgilerine dayanarak hareket etmek follow nose f.
sezgilerine dayanarak hareket etmek follow your nose f.
içgüdülerine ve tecrübesine dayanarak yapılmış seat-of-the-pants s.
aklına/zekasına dayanarak by (one's) wits expr.
aklına/zekasına dayanarak by one's wits expr.
içgüdülerine ve tecrübesine dayanarak by the seat of (one's) pants expr.
içgüdülerine ve tecrübesine dayanarak by the seat of the pants expr.
içgüdülerine ve tecrübesine dayanarak by the seat of your pants expr.
'-e dayanarak judging by expr.
(bir şeye) dayanarak on the strength of (something) expr.
tecrübelerime dayanarak söylüyorum (you can) take it from me expr.
Speaking
buna dayanarak bir şey yapılamaz that's nothing to go by expr.
eskiye dayanan/dayanarak from way back expr.
elimizdeki verilere/bilgilere dayanarak bu sonuca ulaşamayız you can't get there from here expr.
neye dayanarak on what grounds expr.
tecrübelerime dayanarak söylüyorum take it from me expr.
Trade/Economic
geçmiş yıllara ait rakamlara dayanarak geleceğin tahmin edilmesine yarayan bir istatistik yöntemi extrapolation i.
işçinin kendi arzusuyla kazanmış olduğu ücretlerden bir bölümünü yazılı bir anlaşmaya dayanarak sendika aidatı wage assignment i.
öncelik hakkına dayanarak arz rights offering i.
paranın geçici bir değer biriktirme aracı oluşuna dayanarak para arzını ölçme yöntemi liquidity approach i.
kısa vadeli fiyat hareketleri tahminlere dayanarak yapılan tahvil işlemi market timing i.
bir adayın tüketici raporuna veya geçmiş bilgilerine dayanarak işe alım sürecini durdurma ya da teklifi geri çekme adverse action i.
Law
birinin şahitliğine dayanarak açılan dava trial by certificate i.
davanın hakimin bireysel gözlemlerine dayanarak görüldüğü yargılama şekli trial by inspection i.
adab kurallarına dayanarak verilen karşılık good consideration i.
başka kimseden aldığı yeter servete dayanarak oy hakkını kullanan kimse faggot voter i.
başkasının gayrimenkulüne yasal bir sebebe dayanarak girme justifiable trespass i.
bir tanığın başka bir kimseden aldığı bilgilere dayanarak yaptığı tanıklık hearsay i.
bir yasal kararı kanıtlara dayanarak verme on the merits i.
haklı sebebe dayanarak fesih termination for default i.
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine iadesini sağlayan yasaya dayanarak yapılan kovuşturmaya konu olan mal mise i.
doğruluğu hakkında mahkemenin delillere dayanarak karar vermesi gereken dava unsurları matter of fact i.
(tahkikat jürisi) iddianame hazırlanmadan önce kişisel bilgi veya gözleme dayanarak (bir suçu) işaret etmek present [dialect] f.
Politics
barış zamanı veya kriz dönemlerinde bir millete diğer uluslarla yaptığı anlaşmalara dayanarak verilen sivil veya askeri yardım nation assistance i.
devletin egemenliğine dayanarak yapmış olduğu eylemlerden doğan sorumluluğu acta jure imperii i.
devletin egemenliğine dayanarak yapmış olduğu eylemlerden doğan sorumluluğu acts by right of dominion i.
devletler arasındaki ilişkilerin kuvvete dayanarak yürütülmesi gunboat diplomacy i.
devletler arasındaki ilişkilerin kuvvete dayanarak yürütülmesi power politics i.
resmi yetkisine dayanarak in an official capacity i.
kişisel yetkisine dayanarak in ones personal capacity expr.
mütekabiliyet esasına dayanarak on a reciprocal basis expr.
Technical
bir ton kömürün 8000 kilovat saat (kwh) enerji sağladığı fikrine dayanarak yapılan enerji üretimi/tüketimi ölçüsü tonne of coal equivalent i.
bilimsel yöntemlere dayanarak yapılan araştırma scientific method of research i.
Medical
hastanede yatan bir hastanın toplam sıvı ve elektrolit gereksinimlerinin, hastanın vücut ağırlığına, vücut sıcaklığına, hareketliliğine, ventilasyonuna ve diğer faktörlere dayanarak tahmin edilmesi caloric method i.
elektronik araçlar vasıtasıyla alınan bilgilere dayanarak doktor tarafından konulan teşhis telediagnosis i.
anatomik işaretlere dayanarak yapılan kateterizasyon tekniği catheterization technique based on anatomic landmarks i.
Psychology
eksik şekilleri önceki tecrübelerine dayanarak tamamlama closure i.
Biology
numuneye dayanarak yapılan taksonomik isimlendirme typonym i.
Biochemistry
biyokimyasal özelliklerine dayanarak organizma türlerinin sınıflandırılması chemotaxonomy i.
biyokimyasal yapılarının benzerlik ya da farklılıklarına dayanarak bitki ve hayvanların sınıflandırılması chemotaxonomy i.
Astrology
gök cisimlerinin pozisyonlarına dayanarak burç tahmini yapma horoscopy i.
gök cisimlerinin pozisyonlarına dayanarak kehanette bulunma horoscopy i.
Linguistics
dilsel olayları gözlemlenebilir biçimlere dayanarak kaydetme ve sınıflandırma şeklinde objektif bir metodoloji izleyen yaklaşım mechanism i.
bir kelimenin başka dildeki bir kelimenin telaffuz veya imlaca çok az değişime uğramış veya tamamen orijinal kalmış haline dayanarak oluşması paronymy i.
Religious
tevrat’ın bilinen en eski yunanca tercümesine dayanarak oluşturulan kronoloji septuagint chronology i.
Philosophy
ideale dayanarak notionally zf.
Latin
(karşı tarafın) kişiliğine dayanarak intuitu personae expr.
Archaic
kanun maddesine dayanarak itham etmek article f.
…'e dayanarak long zf.
Slang
duvara dayanarak yapılan seks wall job i.
Paleontology
fosilleşmiş kalıntılara dayanarak soyu tükenmiş bir canlının görsel tasvirini oluşturma reconstruction i.