durumunda - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

durumunda



"durumunda" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 9 sonuç

Türkçe İngilizce
General
durumunda in case zf.
durumunda in zf.
durumunda on zf.
durumunda in the case of ed.
durumunda in the event of ed.
durumunda in case of ed.
durumunda in the event that bağ.
Phrases
durumunda in case of something expr.
Colloquial
durumunda in case of something expr.

"durumunda" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 317 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir sıra durumunda in a line i.
kaza ve sert bir hareket durumunda yolcuları içinde oturdukları taşıtların koltuklarında tutan aygıt seat belt i.
yolcu durumunda on a war foot i.
çığ altında kalma durumunda kayakçının yerini tespite yarayan sinyaller gönderen radyo vericisi avalanche transceiver i.
ince çizgi durumunda açılmış yara chasm i.
randevuya çıkan bir kadının üzerinde taşıdığı, partneri ile kavga etmeleri durumunda eve dönmesine yetecek kadar yol parası mad money i.
annenin olmaması veya hasta olması durumunda ailenin bakımını üstlenen sosyal yardım görevlisi home-maker i.
devrilme durumunda rakibin yaralanmasını önlemek için mızrağın başına takılan halka mourn i.
bir şeyi belirsizlik durumunda riske atma gambling i.
orman yangını çıkması durumunda ekipleri ve ekipmanı organize eden kimse dispatcher i.
hizmet sunucusuna hizmeti başarılı biçimde sonuçlandırması durumunda ödeme yapıldığı düzenleme contingency i.
sözleşme taraflarından birinin, sözleşmenin gereğini belirtilen şekilde yerine getirememesi durumunda diğerine ödemek zorunda olduğu para miktarı contingency i.
sis durumunda uyarı veren sesli cihaz fog alarm i.
ihtilaf durumunda üst hükumet mevzuatının alt hükumet mevzuatı yerine geçmesini kapsayan doktrin preemption i.
zedelenme veya sakatlık durumunda fiziksel tedavi için verilen yazılı talimat prescription i.
bataklık durumunda olma poachiness i.
beraberlik durumunda bahisçinin kar veya zarar etmediği bahis push i.
vasi ile anlaşmazlık durumunda devreye giren ikinci vasi subtutor i.
ek durumunda bulunan parça supplementation i.
söz verme durumunda kullanılır shall f.
durumunda olmak be in the position of f.
zor olan bir şeyi/şeyleri kısa sürede öğrenmek durumunda kalmak be on a steep learning curve f.
arıza durumunda güvenli moda dönmek fail-safe f.
türbülans durumunda olmak roil f.
mevcut durumunda kalmak preserve f.
ya herrü ya merrü durumunda olmak stand f.
ya hep ya hiç durumunda olmak stand f.
savunma durumunda embattled s.
federasyon durumunda birleşmiş olmayan nonfederal s.
dinlenme durumunda off-position s.
federasyon durumunda birleşmiş olmayan non-federal s.
kriz durumunda olmayan noncrucial s.
ihtiyaç durumunda necessitied s.
savunma durumunda enbattled [obsolete] s.
anormal bilinç durumunda hyperalert s.
süpinasyon durumunda olan supine s.
idareci durumunda olarak executively zf.
en canlı ve heyecanlı durumunda in a full swing zf.
... durumunda in a state of zf.
... durumunda in a condition of zf.
bekleme durumunda dahi even at standby state zf.
bekleme durumunda bile even at standby state zf.
-sı durumunda in case zf.
birbirine değme durumunda in contact zf.
doğal durumunda in situ zf.
tekerrür durumunda if repeated zf.
tekrarlanması durumunda if repeated zf.
tekerrürü durumunda if repeated zf.
tekrarı durumunda if repeated zf.
desteklenme durumunda on zf.
temas durumunda on zf.
faaliyet durumunda on zf.
programlanma veya karara bağlanma durumunda on zf.
farkındalık durumunda on zf.
hesap verme durumunda on the spot zf.
hemen cevap vermek durumunda on the spot zf.
anında karar vermek durumunda on the spot zf.
her zamanki durumunda olmayan off ed.
(ay) dolunay durumunda in her complement expr.
Phrases
başarısızlık durumunda in the event of failure zf.
tekrarı durumunda in case of recurrence zf.
tekrarlanması durumunda in case of recurrence zf.
tekerrür durumunda in case of recurrence zf.
tekerrürü durumunda in case of recurrence zf.
boşanma durumunda in the event of divorce expr.
boşanma durumunda in case of divorce expr.
herhangi bir anlaşmazlık durumunda in case of any dispute expr.
ihtilaf durumunda in case of dispute expr.
ihtilaf durumunda in the event of dispute (over) expr.
ihmal durumunda in the event of default expr.
olumsuz hava durumunda in case of adverse weather expr.
kaza durumunda in case of accident expr.
koşulların gerektirmesi durumunda if deemed necessary expr.
ret durumunda in case of refusal expr.
reddedilmesi durumunda in case of refusal expr.
tehlike durumunda in case of danger expr.
tam çekilme durumunda in full retreat expr.
yangın durumunda in the event of fire expr.
yangın durumunda in case of fire expr.
başkasının durumunda/şartlarında in someone else's place expr.
kabullenmeme durumunda in denial expr.
inanmayı reddetme durumunda in denial expr.
olması durumunda if and when expr.
(birinin/bir şeyin) durumunda in the case of (someone or something) expr.
(bir şey) durumunda in the event of (something) expr.
Colloquial
ani gelir kaybı durumunda yapılan ödeme parachute payment [uk] i.
kar yağışından dolayı iptal edilmek durumunda kalmak snow out f.
facebook ilişki durumunda ilan edilmiş facebook official s.
ihtiyaç durumunda in case of need expr.
işlerin aksaması durumunda in case things go wrong expr.
işlerin yolunda gitmemesi durumunda in case things go wrong expr.
şüphe durumunda in case of doubt expr.
ya iki katı ya hiç (var olan borcun kazanma durumunda silineceği, kaybetme durumunda iki katına çıkacağı bir bahis) double or nothing expr.
ya iki katı ya hiç (var olan borcun kazanma durumunda silineceği, kaybetme durumunda iki katına çıkacağı bir bahis) double or quits [uk] expr.
(kaza veya kaza tehlikesi durumunda bir araç sürücüsü tarafından bir bisikletliye ya da motor sürücüsüne bahane olarak söylenen) pardon görmedim/seni fark etmedim smidsy (sorry, mate, I didn't see you) [uk] expr.
doğru olması durumunda if true exclam.
Idioms
aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık durumunda olmak have a wolf by the ear f.
iki ucu boklu değnek durumunda olmak have a wolf by the ear f.
aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık durumunda olmak have the wolf by the ear f.
iki ucu boklu değnek durumunda olmak have the wolf by the ear f.
aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık durumunda olmak have a wolf by the ears f.
iki ucu boklu değnek durumunda olmak have a wolf by the ears f.
aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık durumunda olmak have the wolf by the ears f.
iki ucu boklu değnek durumunda olmak have the wolf by the ears f.
aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık durumunda olmak hold a wolf by the ears f.
iki ucu boklu değnek durumunda olmak hold a wolf by the ears f.
açıklamak durumunda kalmak give an account of f.
birkaç şeyden birini seçmek durumunda kalmak be at a crossroad f.
en kötü durumunda olmak be at its lowest ebb f.
en kötü durumunda olmak be at a low ebb f.
savunma durumunda olmak be on the defensive f.
(birisi/birşey ile yeniden) uğraşmak zorunda/durumunda kalmamak hear the last of somebody/something f.
yeniden düşünmek durumunda olmak have another think coming f.
yeniden düşünmek durumunda olmak have another guess coming f.
ölseydim daha iyiydi durumunda olmak be better off dead f.
durumunda çok büyük bir değişiklik yapmak turn 180 degrees f.
kabullenmeme durumunda olmak be in denial f.
yeniden düşünmek durumunda olmak have (got) another think coming f.
(birisi/bir şey ile yeniden) uğraşmak zorunda/durumunda kalmamak hear the end/the last of somebody/something f.
(birisi/bir şey ile yeniden) uğraşmak zorunda/durumunda kalmamak see the end/the last of somebody/something f.
hesap vermek durumunda kalabilir accountable for s.
savunma durumunda/halinde onto the defensive s.
olması durumunda in the event expr.
savunma durumunda on the defensive expr.
(mahremiyetin ifşa edilmesi durumunda söylenen) duyulmak istenmeyen bilgiler (duymak istemiyorum/ bana anlatma) too much information expr.
ihtiyaç durumunda devreye sokulacak plan up (one's) sleeve expr.
ihtiyaç durumunda devreye sokulacak plan up your sleeve expr.
ihtiyaç durumunda devreye sokulacak plan up (one's) sleeve expr.
bir şey durumunda in one's something mode expr.
senin durumunda olsam if I were in your place expr.
senin durumunda olsaydım if I was/were in your place expr.
en kötü durumunda at (something's) lowest ebb expr.
(birinin) durumunda in (one's) shoes expr.
başkasının durumunda in someone else's shoes expr.
birinin durumunda in someone's shoes expr.
birinin durumunda in someone else's shoes expr.
birinin durumunda in someone's place expr.
birinin durumunda in someone's stead expr.
Speaking
işlerin aksaması durumunda in the event that things don't work out expr.
işlerin yolunda gitmemesi durumunda in the event that things don't work out expr.
teklifimizle ilgilenmeniz durumunda if you are interested in our offer expr.
Trade/Economic
(hesabın eksiye düşmesi durumunda bankanın her bir para çekme işlemi için aldığı) para çekme ücreti withdrawal fee i.
müşterinin kredi limitini aşması durumunda bankanın sağladığı kredi check overdraft credit i.
akreditifin devir olanağı tanıması durumunda negotiating bank i.
başka şirketlerle arzulanmayan bir birleşme durumunda sahibine bedelinin ödenmesini talep etme hakkı veren tahviller poison put i.
borcun ödenmemesi durumunda bankanın sadece ipoteğe konu olan konuta el koyabildiği kredi biçimi nonrecourse mortgage i.
borcun ödenmemesi durumunda çekilen protesto protest for non payment i.
borcun ödenmemesi durumunda bankanın sadece ipoteğe konu olan konuta el koyabildiği kredi biçimi dry mortgage i.
bir poliçenin ödenmemesi durumunda hamilin keşideci ve cirantalar üzerine çektiği poliçe redraft i.
bir şirketin başka bir eyalette faaliyet göstermesi durumunda vergilerin karşılıklı olacağını öngören kanun retaliatory statute i.
çalışanın işten çıkarılması durumunda ödenmesi garanti edilen tazminat golden parachute i.
eurodolar kredilerinin yöneticisi durumunda olan banka ya da mali kurum managing underwriter i.
görevinin sona ermesi durumunda şirketin mevcut müşterileriyle ticari amaçla temas kurmayacağına dair çalışan ile işveren şirket arasında yapılan sözleşme nonsolicitation contract i.
görevinin sona ermesi durumunda şirketin mevcut müşterileriyle ticari amaçla temas kurmayacağına dair çalışan ile işveren şirket arasında yapılan sözleşme non-solicitation agreement i.
görevinin sona ermesi durumunda şirketin mevcut müşterileriyle ticari amaçla temas kurmayacağına dair çalışan ile işveren şirket arasında yapılan sözleşme nonsolicitation agreement i.
halen yapılan bir üretimin karşılığı durumunda olmadan devletin kişi veya ailelere mal ve hizmet biçimindeki ödemeleri transfer in kind i.
ilerde karın düşmesi durumunda temettü ödeyebilmek için ayrılan karşılıklar dividend equalization reserve i.
iki kişiden birinin ötekinin işi veya mal varlığında parasal bir menfaati bulunması durumunda hukuk açısından birbirlerinin ortağı sayılması associate i.
iş olmaması durumunda işçiye ödenmesi garanti edilen asgari ücret miktarı call pay i.
kredi ile alınan menkul değerlerin piyasada değer kaybetmesi durumunda borsa bankerinin müşteriden hesaba ek para koyması çağırışında bulunması margin call i.
nakil durumunda para cash in transit i.
poliçenin vadesinden önce ödenmesi durumunda poliçe bedeline uygulanan ıskonto oranı anticipation rate i.
teminatlı bir borcun ödenmemesi durumunda teminatın paraya dönüştürülmesi foreclosure i.
tasfiye temettüsü tasfiye durumunda olan bir firmada malların ortaklar arasında dağıtılması liquidating dividend i.
tarafların birinin sözleşmeden cayması durumunda ödeyeceği tazminat forfeit penalty i.
ücret ödeyen başka bir kişinin odada kalması durumunda kişi başına oda fiyatı double-occupancy rate i.
(ihlal durumunda) itiraz hakkından feragat etme waiver of breach i.
yüklenicinin tüm tahvilleri satamaması durumunda tahvil ihracının iptal edilmesi category-management system i.
satın alınacak şirketten vazgeçilmesi durumunda bu satın alım için kredi vermiş olan bankaya geri ödenen faiz drop-dead fee [uk] i.
kiralık arabanın kiralanan yer dışında bir yere teslimi durumunda ödenen ek ücret drop-off charge i.
(iflas durumunda) alacaklının taahhütname ve güvence akçesini ibraz etmek strike a docket [uk] f.
iflas durumunda daha düşük öncelikli ödenecek olmak subordinate f.
başa baş durumunda olma par s.
tasfiye durumunda in liquidation expr.
(sözleşmenin) sonlanması/feshi durumunda in the event of termination expr.
Law
eskiden ingitere'de, kiracının iki yıl olan kullanım hakkını aşması durumunda, toprağı geri almak için yasaya bağlı olarak verilen resmi yazılı emir cessavit [obsolete] i.
borçlunun borçlarının tamamını karşılayamaması durumunda alacakların miktarları oranında indirilmesi abatement of debts i.
davada tanık durumunda bulunan kimse prosecuting witness i.
geminin limana gelmemesi durumunda astarya günlerinin sayılmaması maddesi berth clause i.
hukuken rızası geçerli sayılmayan belli yaş altındaki kişilerle zorlama olmaksızın ilişki kurulması durumunda ortaya çıkan suç statutory rape i.
iflas durumunda mahkemece atanan yediemin receiver in bankruptcy i.
iştirak durumunda malik karı koca tenants by entireties i.
mahkemece belirlenen koşulların oluşmaması durumunda kesinleşen mahkeme kararı order nisi i.
mücbir sebebin gerçekleşmesi durumunda kiracıyı kira ödemekten kurtaran sözleşme hükmü abatement clause i.
mirasçının olmaması durumunda kanun hükmüyle mirasçı olan şahıs irregular heir i.
ödeme gecikmesi durumunda borçluya yapılan tebligat notice of default i.
ödeme gecikmesi durumunda borçluya yapılan tebligat default notice i.
savaş durumunda tarafsız ülke toprağını zapt etme hakkı angaria i.
hakimin (hukuki boşluk durumunda) içtihat yoluyla hukuk/kural yaratması interstitial law-making i.
(anglo-sakson hukukunda) hısmı katletme durumunda ortaya çıkan zararın tazminatı maegbote i.
(anglo-sakson hukukunda) hısmı katletme durumunda ortaya çıkan zararın tazminatı magbote i.
(ingiliz hukukunda) sanığın işlediği suç sırasında yaptığının farkında olmaması veya yaptığı şeyin yanlış olduğunu idrak edememesi durumunda cinnet getirmiş sayılacağına dair kurallar mcnaughten rules i.
(ingiliz hukukunda) sanığın işlediği suç sırasında yaptığının farkında olmaması veya yaptığı şeyin yanlış olduğunu idrak edememesi durumunda cinnet getirmiş sayılacağına dair kurallar mcnaghten rules i.
sahibi tarafından kalıcı ikametgah olarak belirlenip arazi yasası uyarınca borç durumunda haciz ve zorunlu satıştan muaf olan ev ve arazi homestead [us] i.
doğru olması durumunda yasaların yeterli saydığı itiraz principal challenge i.
senedin ödenmemesi durumunda oluşacak her türlü zararın sorumluluğunu taraflara yazılı olarak bildirmek protest a bill f.
anlaşmazlık durumunda in case of dispute expr.
hasar durumunda in case of damages expr.
ihtilaf durumunda in case of dispute expr.
ihtiyaç durumunda in case of necessity expr.
işbu anlaşmanın ihlal edilmesi veya ihlal tehditi altında bulunması veya bilinçli ve kasıtlı ihlali durumunda in the event of a breach or threatened breach or intended breach of this agreement expr.
işbu sözleşmenin ihlal edilmesi veya ihlal riski altında bulunması veya bilinçli ve kasıtlı ihlali durumunda in the event of a breach or threatened breach or intended breach of this agreement expr.
işbu sözleşmenin ihlal edilmesi veya ihlal tehditi altında bulunması veya bilinçli ve kasıtlı ihlali durumunda in the event of a breach or threatened breach or intended breach of this agreement expr.
Politics
meclis oylamasında oyların eşit olması durumunda başkanın belirleyici oyu casting voice i.
abd başkanı, başkan yardımcısı veya başkanın olmadığı anlarda o görevi üstlenen üst düzeylinin aynı yerde toplandığında, başkanın başına bir aksilik gelmesi durumunda, birleşik devletler başkanı olsun diye gizli bir yere saklanıp korunan kabine üyesi designated successor i.
savaş durumunda tarafsız ülke toprağını zaptetme hakkı angary i.
ret durumunda in case of refusal i.
savaş durumunda in the event of war i.
serbest dolaşım durumunda bulunan mallar goods on free movement i.
Industry
tesisi ilk günkü durumunda tutmak veya tasarlanan verimlilik ve kapasite ile çalışmasını devam ettirmek için gerekli olan rutin çalışma maintenance (materiel) i.
Insurance
iki kişinin hayatı üzerinden gelir sağlayan ve kişilerden birinin ölmesi durumunda bu geliri durduran bir tür müşterek hayat teminatı joint life annuity i.
iki hakemin karara varamaması durumunda karar için üçüncü bir hakemin tayin edilmesi umpire i.
kaza sonucu belirli yaralanmalar durumunda sigortalıya belirli bir tutarın ödenmesi personal accident insurance i.
hekim ve hastanelerin malpraktis davası açılması durumunda zararı karşılaması için satın aldıkları sigorta malpractice insurance i.
Technical
motorlu testerenin geri tepmesi durumunda gücü kesen cihaz chainbrake i.
ana parça durumunda nihai madde component end item i.
arıza durumunda açılır güvenlik vanası air-to-close (fail open) valve i.
asit durumunda olma acidity i.
çarpışma durumunda yakıt sızıntısı fuel leakage in the event of a collision i.
hata durumunda yineleme request repeat i.
teslimat durumunda metalik özelliklerin kodlanması coding of metallurgical condition in delivery condition i.
teslim durumunda metalürjik özelliklerin kodlanması coding of metallurgical condition in delivery condition i.
yangın durumunda yapılması gerekenler actions to be taken in the event of fire i.
yangın durumunda yapılacaklar actions to be taken in the event of fire i.
yekenin veya dümen başlığının bozulması durumunda dümenin idare edilebilmesi için dümene bağlı bulunan bir çift bol zincir veya ip rudder chain i.
işleyiş durumunda makinenin iç parçalarını gösteren çizim phantom i.
yangın durumunda daha güvenli olup az duman ve is çıkaran bir tür kablolama ağı plenum i.
(elektronik alıcıda) faydalı sinyal değerinin düşmesi durumunda alıcıyı tamamen kesen devre squelch i.
gaz durumunda gaseous s.
potansiyel bir sorun bulunması durumunda on condition zf.
halinde (durumunda) in the event of expr.
Computer
hata durumunda nasıl davranılacağının seçilmesi error handler options i.
hata durumunda nasıl davranılacağı error handling i.
hata durumunda yineleme request repeat i.
yokluk durumunda seçim default option i.
backup'ı simge durumunda çalıştır run backup minimized expr.
hata durumunda ses çıkar beep on error actions expr.
hata durumunda on error expr.
simge durumunda başlat start minimized expr.
simge durumunda çalıştır run minimized expr.
facebook ilişki durumunda ilan edilmiş anlamındaki ifadenin kısaltması fbo (facebook official) kısalt.
Electric
aşırı yüklenme durumunda elektromanyetik devreyi kesen anahtar release i.
Construction
yapım durumunda proje project under construction i.
Automotive
arıza durumunda sessiz kalma fail-silent i.
emniyet çekici (tehlike durumunda cam kırma amaçlı) escape hammer i.
emniyet kemeri kesici (tehlike durumunda) seatbelt cutter i.
hata durumunda yineleme automatic request repeat i.
önden çarpma durumunda yolcuların korunması protection of the occupants in the event of a frontal collision i.
yandan çarpma durumunda yolcuların korunması protection of the occupants in the event of a lateral collision i.
devrilme durumunda sürücüyü korumak için kullanılan koruyucu çerçeve rollbar i.
çekilme durumunda on tow expr.
önden çarpma durumunda in the event of a frontal collision expr.
Aeronautic
hava savaşı durumunda kullanılabilen acil durum motor gücü war emergency power i.
uçaktan acil çıkışlar durumunda kullanılan şişer kaydırak chute i.
Marine
çok şiddetli felaket durumunda yapılacak mali destek yasaları laws for special financial support for extreme severity disaster i.
geminin yükleme veya boşaltmayı zamanından önce yapması durumunda ödenecek ek ücret dispatch money i.
(gemi dümenin arızalanması durumunda kullanılan) geçici dümen jury rudder i.
özellikle çalındığını belirlemek veya kusur durumunda üreticinin izini sürmek için donanma kordonuna eklenen farklı bir büküm, malzeme veya renkteki bir iplik rogue's yarn i.
tehlike durumunda demir atmak clubhaul f.
Medical
bazı bitkilerden elde edilen, kalp yetmezliği durumunda kalbi uyarmak için kullanılan madde cardiac glucoside i.
sağlık durumunda beklenmeyen ciddi bozulma unanticipated serious deterioration in state of health i.
hastanın durumunda büyük ve ani değişim yaratan ve genellikle yeni keşfedilmiş ilaç miracle drug i.
sağlık durumunda meydana gelen değişim metabola i.
sağlık durumunda meydana gelen değişim metabole i.
hastanın yüksek ateş durumunda bilinç dışı gerçekleştirdiği hareketler floccilation i.
hastanın yüksek ateş durumunda bilinç dışı gerçekleştirdiği hareketler floccillation i.
koma durumunda comatose s.
cenin durumunda foetal s.
Pathology
soğuk veya stres durumunda parmakların ağrıyıp uyuştuğu damar hastalığı raynauds disease i.
soğuk veya stres durumunda parmakların ağrıyıp uyuştuğu damar hastalığı raynaud's disease i.
soğuk veya stres durumunda parmakların ağrıyıp morarması raynaud's sign i.
enfarktüs ya da iltihap durumunda ortaya çıkan beyin yumuşaması red softening i.
ateş, öksürük ve nefes darlığı şeklinde kendini gösteren, ilerlemesi durumunda zatürreye çevirerek akut solunum yetersizliğine ve organ yetmezliğine sebep olan ciddi bir viral solunum hastalığı mers (middle east respiratory syndrome) kısalt.
Logic
yalnızca her iki terimin de doğru olması durumunda doğru değeri veren mantık işleci and i.
öncüllerden birisi ya da ikisinin nedensel önerme durumunda olduğu kıyas epicheirema i.
öncüllerden birisi ya da ikisinin nedensel önerme durumunda olduğu kıyas epichirema i.
varsayımsal önermenin koşullu üyesinin doğru olması durumunda koşullu önermenin doğru olduğunun iddia edilebileceği kuralı detachment i.
terimlerinden birinin doğru olması durumunda doğru sonucunu veren mantıksal işleç disjunction i.
Physics
ikiden fazla parçacık olması durumunda tüm sistem için bu ürünlerin toplamının yarısı virial i.
fazla sayıda elektronun yüksek enerji durumunda bulunduğu madde durumu population inversion i.
Chemistry
elementin iki veya daha fazla fiziksel halde var olması durumunda ortaya çıkan çeşitli haller allotropic state i.
azot dioksit ile denge durumunda olan, gaz halinde renksiz bir madde dinitrogen tetroxide i.
en düşük oksidasyon durumunda olan anlamı veren ön ek hypo- ök.
Biology
hayvanın bir parçasının insan vücuduna alınması durumunda o kısma karşılık gelen insan organının iyileşeceğini veya etkileneceğini iddia eden teori sarcology i.
Breeding
ikiden fazla atın yan yana olması durumunda en dıştaki at tracer i.
ikiden fazla atın yan yana olması durumunda en dıştaki at trace horse i.
Social Sciences
(incil yasalarına göre) merhumun çocuğu olmaması durumunda dul kalan karısının kayınbiraderi ile evlenmesi levirate i.
History
eskiden kemiklerin deskuamasyonu durumunda kullanılan cerrahi alet desquamatory i.
Military
birlik veya er ihtiyat personelinin eğitim kapsamında ilk faal görevini tamamlamaması durumunda eğitim, emekli veya ihtiyat asli teşkillerine atandığı karar nondeployable account i.
alarm durumunda toplanma yeri alarm post i.
her vuruş durumunda patlayan tapa all-ways fuze i.
savaş durumunda olma embattlement i.
savunma durumunda olma embattlement i.
nükleer saldırı durumunda saldırıya uğrayan tarafın misilleme yaparak karşı tarafı yok edeceği fikri üzerine kurulu bir nükleer caydırıcılık teorisi mad (mutual assured destruction) i.
abd'nin komünistlerce işgali durumunda gerilla mücadelesi vereceğini deklare etmiş küçük, aşırı tutucu silahlı bir örgüte üye kimse minuteman i.
birliklerin ulaşmaları durumunda komuta kademelerine rapor etmeleri gereken hat report line i.
kuvvetlerin düşman birlikleriyle karşılaşması durumunda hangi sınırlamalar ve koşullar altında muharebeyi başlatıp sürdüreceklerini tarif eden bir askeri direktif rule of engagement i.
doğal afet veya düşman saldırısı durumunda can ve mal kaybını önlemek için sivil gönüllülerden oluşan bir organın aldığı acil durum önlemleri civil defense (cd) i.
düşmanla temas durumunda izlenecek prosedür contact procedure i.
acil yangın durumunda bölüğün toplanması için davula yapılan vuruş fire roll i.
saldırı durumunda indirilmek üzere geçidin arkasına koyulan sivri uçlu ve demirli bir dizi uzun ve kalın kereste orgue i.
olağanüstü hal veya savaş durumunda görevlendirilmeye uygun personel sayısı selected reserve strength i.
dinleme durumunda kalmak maintain watch f.
Sport
yağmur durumunda önerilen alternatif bir tarih (açık hava etkinlikleri için) rain date i.
yağmur durumunda önerilen alternatif bir tarih raindate i.
rakip ile ara açılıp galibiyetin garantilenmesi durumunda müsabakanın erken bitirilmesini öngören kural mercy rule i.
eşitlik durumunda kazananın penaltı vuruşlarıyla belirlenmesi penalty shoot-out i.
(krikette) atış durumunda in zf.
Boxing
boksörlerden birinin kendini savunamayacak kadar sakatlanması durumunda hakemin maçı bitirmesi technical knockout i.
Card
(pokerde) beraberlik durumunda oyunun sonucunu belirleyen, eldeki eşi olmayan en yüksek kart kicker i.
(remi oyununda) rakibin kazanma hamlesiyle masaya açtığı kartlarına ekleyebileceği atılmış bir kartı almayı ihmal etmesi durumunda kullanılan ünlem rummy ünl.
Latin
...durumunda in casu s.
Engineering
arıza durumunda kullanmak için elektronik ekipmanın yedeklenmesi redundancy i.
Slang
ani durma ve çarpma durumunda erkek genital bölgesini korumak için bisikletin gövdesine monte edilmiş minder nard guard i.
ani durma ve çarpma durumunda erkek genital bölgesini korumak için bisikletin gövdesine monte edilmiş minder nads i.
ani durma ve çarpma durumunda erkek genital bölgesini korumak için bisikletin gövdesine monte edilmiş minder nards i.
otoparkı denetleyip ihlal durumunda ceza kesen devlet görevlisi meter maid i.