fuss

"fuss" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 50 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Yaygın Kullanım
1	Yaygın Kullanım	fuss i.	yaygara
Why, then, is there all this fuss, all these vague fears about GMOs? O halde GDO'larla ilgili tüm bu yaygara, tüm bu belirsiz korkular neden? More Sentences
2	Yaygın Kullanım	fuss i.	telaş
I wonder what the fuss is all about. Bu telaşın nedenini merak ediyorum. More Sentences
3	Yaygın Kullanım	fuss i.	velvele
Genel
4	Genel	fuss i.	gürültü patırtı
We finally completed the project without any fuss. Nihayetinde projeyi gürültü patırtı olmadan tamamladık. More Sentences
5	Genel	fuss i.	karmaşa
I like spending my holiday alone, away from all the fuss. Tatilimi tüm bu karmaşadan uzakta, yalnız geçirmeyi seviyorum. More Sentences
6	Genel	fuss f.	ortalığı velveleye vermek
Please stop fussing over minor issues. Lütfen küçük meseleler yüzünden ortalığı velveleye vermeyi bırakın. More Sentences
7	Genel	fuss f.	yakınmak
I don't know why she started to fuss. Neden yakınmaya başladın anlamıyorum. More Sentences
8	Genel	fuss f.	dertlenmek
We don't have enough time to fuss with small details. Önemsiz ayrıntılara dertlenecek zamanımız yok. More Sentences
9	Genel	fuss i.	merak
10	Genel	fuss i.	karışıklık
11	Genel	fuss i.	gereksiz öfke
12	Genel	fuss i.	gereksiz telaş
13	Genel	fuss i.	itiraz
14	Genel	fuss i.	gereksiz heyecan
15	Genel	fuss i.	önemsiz bir şey için yapılan tartışma
16	Genel	fuss i.	telaş
17	Genel	fuss i.	kavga
18	Genel	fuss i.	süsleme
19	Genel	fuss i.	vaveyla
20	Genel	fuss i.	atışma
21	Genel	fuss i.	dekor
22	Genel	fuss i.	ortalığı birbirine katma
23	Genel	fuss i.	coşku
24	Genel	fuss i.	süs
25	Genel	fuss i.	dellenme
26	Genel	fuss i.	abartılı sevgi gösterisi
27	Genel	fuss f.	telaşlanmak
28	Genel	fuss f.	ufak şeyler yüzünden telaşa düşmek
29	Genel	fuss f.	özen göstermek
30	Genel	fuss f.	meraklanmak
31	Genel	fuss f.	ince eleyip sık dokumak
32	Genel	fuss f.	telaşlandırmak
33	Genel	fuss f.	gereksiz yere telaşlanmak
34	Genel	fuss f.	yaygara koparmak
35	Genel	fuss f.	üzerine titremek
36	Genel	fuss f.	titizlenmek
37	Genel	fuss f.	ufak meseleleri sorun yapmak
38	Genel	fuss f.	sinirlendirmek
39	Genel	fuss f.	dırdır etmek
40	Genel	fuss f.	huzursuzlanmak
41	Genel	fuss f.	sızlanmak
42	Genel	fuss f.	vır vır etmek
43	Genel	fuss f.	endişelenmek
44	Genel	fuss f.	(bebek) huysuzlanmak
45	Genel	fuss f.	başının etini yemek
46	Genel	fuss f.	kaygılanmak
47	Genel	fuss f.	(hayvan) sevip okşamak
Argo
48	Argo	fuss f.	kur yapmak
49	Argo	fuss f.	flört etmek
50	Argo	fuss f.	yazılmak

"fuss" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 141 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Genel
1	Genel	make a fuss f.	yaygara koparmak
I think those of you who know me in this House, will know that I am not one to make a fuss. Bu Meclis'te beni tanıyanlar, yaygara koparacak biri olmadığımı bilirler. More Sentences
2	Genel	fuss-budget i.	evhamlı ve karamsar tip
3	Genel	fuss-budget i.	velveleci
4	Genel	fuss [obsolete] i.	eşek
5	Genel	fuss [obsolete] i.	mankafa
6	Genel	fuss-budget i.	yaygaracı
7	Genel	fuss [obsolete] i.	hantal tip
8	Genel	fuss over f.	üstüne titremek
9	Genel	make a fuss over f.	üzerine titremek
10	Genel	make a great fuss f.	kıyameti koparmak
11	Genel	fuss over f.	üzerine titremek
12	Genel	make a fuss about f.	mesele yapmak
13	Genel	kick up a fuss f.	olay çıkarmak
14	Genel	make a fuss f.	karışıklık çıkarmak
15	Genel	fuss over somebody f.	gözünün içine bakmak
16	Genel	make a fuss over f.	baş tacı etmek
17	Genel	fuss about f.	çırpınmak
18	Genel	make a fuss f.	mesele çıkarmak
19	Genel	kick up a fuss f.	mesele çıkarmak
20	Genel	kick up a fuss f.	kavga çıkarmak
21	Genel	fuss [dialect] f.	azarlamak
22	Genel	fuss [jamaica] f.	öfkeyle tartışmak
23	Genel	fuss [dialect] f.	paylamak
Öbek Fiiller
24	Öbek Fiiller	fuss (around) with (something) f.	(bir şeyle) oynayıp durmak
25	Öbek Fiiller	fuss around f.	çırpınmak
26	Öbek Fiiller	fuss (around) with (something) f.	(bir şeyle) uğraşmak
27	Öbek Fiiller	fuss at someone or something f.	birine/bir şeye söylenmek
28	Öbek Fiiller	fuss about someone or something f.	birinden/bir şeyden şikayet edip durmak
29	Öbek Fiiller	fuss at (one) f.	(birine) söylenip durmak
30	Öbek Fiiller	fuss at (one) f.	(birini) devamlı azarlamak
31	Öbek Fiiller	fuss over (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) üzerine titremek
32	Öbek Fiiller	fuss at someone or something f.	birine/bir şeye sıkıntı vermek
33	Öbek Fiiller	fuss (around) with (something) f.	(bir şeyi) kurcalamak
34	Öbek Fiiller	fuss (around) with someone or something f.	biriyle/bir şeyle uğraşmak
35	Öbek Fiiller	fuss over (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) üstüne titremek
36	Öbek Fiiller	fuss at f.	'-e sızlanmak
37	Öbek Fiiller	fuss about someone or something f.	birinden/bir şeyden yakınmak
38	Öbek Fiiller	fuss at someone or something f.	birine/bir şeye sızlanmak
39	Öbek Fiiller	fuss at f.	-e söylenmek
40	Öbek Fiiller	fuss at someone or something f.	birine/bir şeye söylenip durmak
41	Öbek Fiiller	fuss at f.	'-e söylenip durmak
42	Öbek Fiiller	fuss around f.	telaşla koşturmak
43	Öbek Fiiller	fuss with f.	ile fazla meşgul olmak
44	Öbek Fiiller	fuss at someone or something f.	birini/bir şeyi devamlı azarlamak
45	Öbek Fiiller	fuss at (one) f.	(birine) sıkıntı vermek
46	Öbek Fiiller	fuss (around) with someone or something f.	biriyle/bir şeyle oynayıp durmak
47	Öbek Fiiller	fuss around f.	oradan oraya koşturmak
48	Öbek Fiiller	fuss around f.	aceleyle etrafta koşturmak
49	Öbek Fiiller	fuss over (someone or something) f.	(birine/bir şeye) titizlenmek
50	Öbek Fiiller	fuss (around) with someone or something f.	birine/bir şeye rahat vermemek
51	Öbek Fiiller	fuss at f.	'-i azarlamak
52	Öbek Fiiller	fuss (around) with someone or something f.	birini/bir şeyi kurcalamak
Konuşma Dili
53	Konuşma Dili	fuss-free s.	karışık olmayan
54	Konuşma Dili	fuss-free s.	kolay
55	Konuşma Dili	without any fuss expr.	sorunsuz
Deyim
56	Deyim	land so poor it wouldn't even raise a fuss i.	çorak arazi
57	Deyim	land so poor it wouldn't even raise a fuss i.	verimsiz toprak
58	Deyim	fuss and feathers i.	süs püs
59	Deyim	fuss and feathers i.	ıvır zıvır
60	Deyim	fuss and feathers i.	incik boncuk
61	Deyim	land so poor it wouldn't even raise a fuss i.	çorak toprak/arazi
62	Deyim	a fuss about nothing i.	gereksiz yere yaygara koparma
63	Deyim	a fuss over nothing i.	gereksiz yere yaygara koparma
64	Deyim	a fuss over nothing i.	olayı gereksiz yere büyütme
65	Deyim	a fuss about nothing i.	olayı gereksiz yere büyütme
66	Deyim	a fuss about nothing i.	ortalığı boş yere velveleye verme
67	Deyim	a fuss over nothing i.	ortalığı boş yere velveleye verme
68	Deyim	a fuss over nothing i.	gereksiz telaş yapma
69	Deyim	a fuss about nothing i.	gereksiz telaş yapma
70	Deyim	a fuss over nothing i.	telaşe müdürlüğü yapmak
71	Deyim	a fuss about nothing i.	boş yere mesele çıkarma
72	Deyim	a fuss over nothing i.	boş yere mesele çıkarma
73	Deyim	a fuss about nothing i.	faso fiso şeyler için ortalığı ayağa kaldırma
74	Deyim	a fuss about nothing i.	gereksiz yere telaş yapma/büyütme
75	Deyim	a fuss about nothing i.	boşuna yaygara koparma
76	Deyim	land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] i.	aşırı verimsiz toprak
77	Deyim	land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] i.	üzerinde bir şey yetiştirmeye elverişsiz arazi/toprak
78	Deyim	land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] i.	çorak arazi/toprak
79	Deyim	kick up a fuss f.	kavga çıkarmak
80	Deyim	make a fuss of f.	kavgaya yol açmak
81	Deyim	make a fuss of f.	kavga çıkarmak
82	Deyim	make a fuss of f.	olay çıkarmak
83	Deyim	make a fuss of f.	sorun yaratmak
84	Deyim	make a fuss of f.	sorun çıkarmak
85	Deyim	make a fuss of f.	gerilim yaratmak
86	Deyim	make a fuss of f.	karışıklık çıkarmak
87	Deyim	make a fuss of f.	yaygara koparmak
88	Deyim	make a fuss of f.	mesele çıkarmak
89	Deyim	make a fuss about f.	aşırı kaygı duymak
90	Deyim	make a fuss about f.	sorun etmek
91	Deyim	make a fuss over f.	mesele yapmak
92	Deyim	make a fuss over f.	son derece endişelenmek
93	Deyim	make a fuss about f.	problem etmek
94	Deyim	make a fuss over f.	aşırı kaygı duymak
95	Deyim	make a fuss about f.	mesele yapmak
96	Deyim	make a fuss over f.	sorun etmek
97	Deyim	make a fuss over f.	problem etmek
98	Deyim	make a fuss about f.	son derece endişelenmek
99	Deyim	kick up a fuss f.	olay çıkarmak
100	Deyim	kick up a fuss f.	sorun çıkarmak
101	Deyim	kick up a fuss f.	mesele çıkarmak
102	Deyim	make too much fuss f.	fazla yaygara koparmak
103	Deyim	fuss with something f.	(karışık) bir şeyi onarmaya çalışmak
104	Deyim	fuss at someone f.	şikayet edip durmak
105	Deyim	fuss around f.	şikayet edip durmak
106	Deyim	fuss about f.	şikayet edip durmak
107	Deyim	fuss with something f.	bir şey ile meşgul olmak
108	Deyim	kick up a fuss/row/stink f.	olay çıkarmak
109	Deyim	kick up a fuss f.	hır çıkarmak
110	Deyim	kick up a fuss/row/stink f.	hır çıkarmak
111	Deyim	kick up a fuss f.	kıyameti koparmak
112	Deyim	kick up a fuss f.	rahatsızlık yaratmak
113	Deyim	kick up a fuss/row/stink f.	kıyameti koparmak
114	Deyim	make a fuss for nothing f.	hiç yoktan sorun çıkarmak/tartışmak
115	Deyim	make a fuss for nothing f.	olay yaratmak
116	Deyim	put up a fuss f.	bir zorluk çıkarmak
117	Deyim	make a fuss of somebody/something f.	birinin/bir şeyin üstüne titremek
118	Deyim	make a fuss of somebody/something f.	birine/bir şeye titizlenmek
119	Deyim	make a fuss over somebody/something f.	biri/bir şey için kaygılanmak
120	Deyim	make a fuss over somebody/something f.	birine/bir şeye titizlenmek
121	Deyim	make a fuss over somebody/something f.	birinin/bir şeyin üzerine titremek
122	Deyim	make a fuss of somebody/something f.	biri/bir şey için kaygılanmak
123	Deyim	make a fuss of somebody/something f.	birinin/bir şeyin üzerine titremek
124	Deyim	make a fuss over somebody/something f.	birinin/bir şeyin üstüne titremek
125	Deyim	make a fuss of (someone or something) f.	(biri/bir şey) için yaygara koparmak
126	Deyim	make a fuss about (someone or something) f.	(biri/bir şey) hakkında yaygara koparmak
127	Deyim	make a fuss about (someone or something) f.	(biri/bir şey) hakkında kıyameti koparmak
128	Deyim	make a fuss about (someone or something) f.	(biri/bir şey) hakkında mesele çıkarmak
129	Deyim	make a fuss about (someone or something) f.	(biri/bir şey) hakkında karışıklık çıkarmak
130	Deyim	make a fuss over (someone or something) f.	(biri/bir şey) için yaygara koparmak
131	Deyim	make a fuss over (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) üzerine titremek
132	Deyim	make a fuss over (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) baş tacı etmek
Konuşma
133	Konuşma	what's all the fuss about expr.	ne bu yaygara böyle
134	Konuşma	what's all the fuss about? expr.	bu tantana da ne böyle?
135	Konuşma	don't fuss expr.	yaygara yapma
136	Konuşma	stop making a fuss expr.	ortalığı velveleye verme
Siyasal
137	Siyasal	election fuss i.	seçim telaşı
Argo
138	Argo	kick up a fuss f.	karşı çıkmak
139	Argo	no muss no fuss expr.	stressiz
140	Argo	no muss no fuss expr.	sorunsuz
141	Argo	no muss no fuss expr.	zahmetsizce