için sağlamak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

için sağlamak



"için sağlamak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Phrasals
için sağlamak put toward f.

"için sağlamak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 159 sonuç

Türkçe İngilizce
General
barış sağlamak için çalışan kimse peacebuilder i.
sırt desteği sağlamak için kanoya bağlanmış kayış backband i.
sırta destek sağlamak veya ağrısını hafifletmek için sırt çevresine sarılan şey backwrap i.
ucuz taşın arkasına daha fazla parlaklık sağlamak için uygulanan kaplama chaton i.
eskrimde rakibin dikkatini dağıtmak veya tepki vermesini sağlamak için yapılan bir hareket battuta i.
sağlam tutuş sağlamak için kullanılan malzeme bulldog i.
avantaj sağlamak için manevra yapma musical chairs i.
üstünlük sağlamak için başkasının dengesini bozma oneupmanship i.
selamet ordusunun ihtiyaç sahiplerine yardım sağlamak için kurduğu pansiyon metropole i.
eskiden ingiliz ordusunda askerlere palto sağlamak için ayrılan para coat [obsolete] i.
eskiden ingiliz ordusunda askerlere palto sağlamak için ayrılan para coat money i.
ayakkabının yeri kavramasını sağlamak için altına yerleştirilen metal veya sert kauçuk parçası cleat i.
para sağlamak (bir iş/kimse için) fund f.
her yerde bir nutuk çekerek dolaşmak (oy toplamak/destek sağlamak için) stump f.
delik açmak (gaz veya sıvının giriş çıkışını sağlamak için) vent f.
kendisi için şahsi çıkar sağlamak obtain personal gain f.
başkaları için şahsi çıkar sağlamak provide personal gain f.
bir kimsenin bir şey için hazır veya uygun olmasını sağlamak fit for f.
birine bir şey yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak enable someone to do something f.
gelecek için bir model sağlamak provide a blueprint for future f.
sürekli içten yanmayı sağlamak için ateşin üstünü kapatmak bank f.
(pansuman yenilemek veya dolaşımı sağlamak için) alçıyı bölmek bivalve f.
askeri bir operasyonda güvenliği sağlamak için eşlik etmek mother f.
(geçimini sağlamak için) atlı yük arabası kullanmak dray f.
(büyüme, bakım veya işletim için) gerekli öğeyi sağlamak feed f.
... kişi için alan sağlamak stand f.
kavranmasını sağlamak için olan epideictic s.
kolaylık sağlamak için küçük parçalara ayrılmış bite-size s.
kolaylık sağlamak için küçük parçalara ayrılmış bite-sized s.
çıkar sağlamak için yapılan ingratiating s.
çıkar sağlamak için yapılan ingratiatory s.
barış sağlamak için yapılan peacemaking s.
taktiksel avantaj sağlamak için manevra yapma anlamına gelen bir son ek -manship snk.
Phrasals
bir kimsenin bir şey için gereken şeyleri karşılamasını sağlamak qualify someone for something f.
fayda sağlamak için olumsuz bir durumu kabul etmek lean into f.
(sigortacı için) belli bir ücret karşılığında bir şeye ya da birisine koruma sağlamak cover someone or something for something f.
(bir şey için) oluşturulan bir fona (bir miktar) katkı sağlamak chip in with (something) for (something) f.
uzlaşmalarını sağlamak için iki tarafı bir araya getirmek closet with f.
bir şey için bir şey sağlamak furnish something for something f.
(biri/bir şey) için (bir şey) sağlamak furnish (something) for (someone or something) f.
için (bir şey) sağlamak procure (something) for f.
(biri/bir şey için bir şey) sağlamak provide (something) for (someone or something) f.
gruba uyum sağlamak için daha heteroseksüel davranmak cowboy up f.
Colloquial
yamaçta su akışını sağlamak için yol boyunca yapılmış küçük bir sırt veya boşluk thank-you-ma'am i.
bir şey vermek/sağlamak için müsait olmak be good for something f.
geçimini sağlamak için for a living expr.
Idioms
anlaşma koşullarını görüşmek için bir araya gelmelerini sağlamak bring (someone or something) to the peace table f.
uzlaşmalarını sağlamak için iki tarafı bir araya getirmek closet someone with someone f.
uzlaşmalarını sağlamak için iki tarafı bir araya getirmek closet someone with someone f.
(avantaj sağlamak için) cinsiyet ayrımcılığı meselesini ortaya sürmek play the gender card f.
(avantaj sağlamak için bir şey) ayrımcılığı meselesini ortaya sürmek play the (something) card f.
bir yere uyum sağlamak için daha çok çabalamak make more of an effort to fit in somehere f.
herkes için fırsat eşitliği sağlamak level the playing field f.
gereken parayı, ekipmanı sağlamak için çaba sarf etmek dig deep f.
(birine bir şey yapması) için olanak tanımak/imkan sağlamak enable (one) to (do something) f.
yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak enable to do f.
herkes için fırsat eşitliği sağlamak level the field f.
söyleyeceği şeyin daha çok etki yaratmasını sağlamak için duraklamak pause for effect f.
(bir şey için) gereken finansmanı sağlamak put the money up (for something) f.
(bir şeyi için) gereken sermayeyi karşılamak/sağlamak put the money up (for something) f.
(bir şey için) gereken finansmanı sağlamak put up the money (for something) f.
(bir şeyi için) gereken sermayeyi karşılamak/sağlamak put up the money (for something) f.
(biri/bir şey) için uygun zemin/kolaylık sağlamak smooth the path for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için uygun zemin/kolaylık sağlamak smooth the way for (someone or something) f.
çıkar sağlamak için araya bir tanıdık sokma eğilimi the old pals act expr.
alandaki diğer kişilere katkı sağlamak için bir kurumda bir süreliğine misafir edilen in residence expr.
(bir şeye) fayda sağlamak için dahil olmuş in (something) for (someone) expr.
Speaking
buraya uyum sağlamak için daha çok çabalamalısın you should make more of an effort to fit in expr.
geçiminizi sağlamak için ne iş yapıyorsunuz? what do you do for a living? expr.
anlaşma sağlamak, vurgu için kullanılan güney afrika ifadesi ek se expr.
Trade/Economic
fon sağlamak için çıkarılan tahviller funding bonds i.
geçimini sağlamak için yapılan iş line of work i.
geçiminizi sağlamak için yaptığınız iş line of work i.
hükümetin fiyat istikrarı sağlamak için döviz piyasasında yaptığı düzenleme alım ve satımları intervention i.
karşı tarafa çıkar sağlamak için yapılmış akit gratuitous contract i.
malın tesliminde ödemeyi sağlamak için kullanılan bir belge forced billing i.
rekabet gücünü sağlamak için imalatçıya ya da üreticiye hükümetçe yapılan ödemeler bounties or grants i.
şirketin finansman sağlamak için kendi varlıklarından doğan nakit akımını kullanması securitisation i.
şirketin finansman sağlamak için kendi varlıklarından doğan nakit akımını kullanması securitization i.
şirketin finansman sağlamak için kendi varlıklarından doğan nakit akımını kullanması asset securitization i.
şirketin finansman sağlamak için kendi varlıklarından doğan nakit akımını kullanması structured finance i.
üstün performansa ulaşmayı sağlamak için sanayideki en iyi uygulamaları bulma arayışı benchmarking i.
maliyet tasarrufu sağlamak için nitelikli çalışanların işten çıkarılması sonucu şirkette işlerin kötüye gitmesi corporate anorexia i.
(daha yüksek kazanç sağlamak için) çok sayıda kısa pozisyon açmak squeeze the shorts f.
Law
davada herhangi bir çıkarı olmadığı halde kanuni usullere uygunluğu sağlamak için davacı olan kimse nominal plaintiff i.
karayoluna geçişi sağlamak için gayrimenkul sahibinin vermek zorunda olduğu geçit way of necessity i.
mahkemece yapılan çağrıya uymayanların kolluk gücüyle mahkemeye gelmesini sağlamak için verilen yazılı emir bench warrant i.
mahkemece yapılan çağrıya uymayanların kolluk gücüyle mahkemeye gelmesini sağlamak için verilen yazılı emir arrest warrant i.
oy sağlamak için propaganda yapma canvass i.
(uluslararası hukukta) bir gücün diğer güçlerin ricası veya izni üzerine aralarındaki farklılıkları veya anlaşmazlıkları gidermek ve uzlaşma sağlamak için araya girmesi mediation i.
farklı milletlerden olan kimseler arasında adaleti sağlamak için yerli ve yabancı hakimlerden oluşan (mahkeme) mixed s.
Politics
tek bir hükümdarın refah sağlamak için halkı yönetmesi enlightened absolutism i.
barışı koruma harekatında hizmet sağlamak için hükümetle birleşmiş milletler arasında yapılan sözleşme letter of assist i.
(düşman ajanının) kendisi için çalışmasını sağlamak turn f.
Technical
radyo frekansı ile izlenmesini sağlamak için bir maddeye eklenen mikroskobik malzeme taggant i.
senkronizasyon sağlamak için iki cihaz arasında yapılan sinyal alışverişi handshake i.
(metalurji) bileşenlerin homojen dağılımını sağlamak için metali yüksek sıcaklıklara maruz bırakma homogenisation i.
(metalurji) bileşenlerin homojen dağılımını sağlamak için metali yüksek sıcaklıklara maruz bırakma homogenisation i.
(metali) bileşenlerinin homojen dağılmasını sağlamak için yüksek sıcaklığa maruz bırakmak homogenise f.
Computer
bir sisteme veya network'e izinsiz erişim sağlamak için sahte ip adresi kullanılması ip spoofing i.
Informatics
sosyal ağlara ve bilgi sistemlerine kesintisiz bağlantı sağlamak için çoklu sistem ve cihazların kullanılması hyperconnectivity i.
Electric
yüksek akım sağlamak için bağlanan transistör çifti darlington i.
Mechanic
çevresinin bir kısmındaki dişler kesintili hareket sağlamak için çıkarılmış dişli çark mutilated gear i.
somun ile boru arasına yerleştirilerek sızdırmazlığı sağlamak için sıkıştırılan halka olive i.
Architecture
yeterli dayanağın bulunmadığı durumlarda destek sağlamak için bükülmüş güçlü ve yassı demir çubuk bridle iron i.
Automotive
çamurlu arazide daha fazla çekiş sağlamak için tank paletine lehimlenen metal flanş duckbill i.
Aeronautic
delta ve benzeri uçaklarda dengeyi sağlamak için kullanılan üçgen biçiminde parça keel i.
kalkış sağlamak için kanatları dönen uçak rotating wing aircraft i.
balondan gaz çıkışını sağlamak için çekilen ip ripcord i.
yeterli uçuş kontrol özelliklerini sağlamak için (uçağın) bileşen parçalarını ayarlamak rig f.
Marine
başka yöne gitmek veya rüzgarın değişimine uyum sağlamak için yelkenlerin yönünü değiştirmek brace around [dated] f.
başka yöne gitmek veya rüzgarın değişimine uyum sağlamak için yelkenlerin yönünü değiştirmek brace round [dated] f.
(giden teknede) dengeyi sağlamak için geriye yaslanmak sit out f.
Medical
göğüs duvarının içeri çekilmesine ve hastalıklı akciğerin sönmesine olanak sağlamak için kaburga kemiklerinden bazılarının cerrahi olarak çıkarılması thoracoplasty i.
bağışıklık sağlamak için yapılan tedavi immunotherapy i.
hasta immobilizasyonu sağlamak için yapılan kalıp plaster cast i.
midede gaz ve asit dengesini sağlamak için kullanılan ilaçlar antacids i.
elde tutulan elektronik cihazların daha verimli kullanılmasını sağlamak için başparmak ve diğer parmakların cerrahi yolla değiştirilmesi whittling i.
bekaret görüntüsü sağlamak için yapılan himen ameliyatı hymenoplasty i.
zamk kulak sendromunda orta kulağa hava girmesini sağlamak için kulak zarına yerleştirilen küçük tüp grommet i.
kan akışını sağlamak için damar yolu açmak breathe a vein f.
sağlıklı gelişimi sağlamak için tasarlanmış düzeltici prosedürlerle ilgili orthogenic s.
Dentistry
diş tedavisinde dişin kuru kalmasını sağlamak için dişin etrafına geçirilen ince lastik kılıf dam i.
yapay dişe destek sağlamak için dişin kök kanalına yerleştirilen çivi dowel i.
Physics
yüklü parçacık ışınlarının hızlandırıcı içinde eğimli bir yol izlemesini sağlamak için tasarlanmış bir mıknatıs wiggler i.
Chemistry
parlaklığı sağlamak için seramikte kullanılan açık sarı toz madde ceric oxide i.
Astronomy
kalkışta daha büyük bir itme sağlamak için sıvı yakıtlı rokete eklenen katı yakıtlı roket zero stage i.
Botanic
su püskürtmeyi kolaylaştırmak ve daha fazla güneş ışığı almasını sağlamak için ortası açık kalacak şekilde yetiştirilip budanmış open-headed s.
Agriculture
büyüyen gövde veya yaprakları sukulent kalmasını sağlamak için ışıksız bırakma yöntemi blanching i.
kurutma veya kürleme için en iyi koşulları sağlamak üzere oluşturulmuş bir dizi mahsul windrow i.
yeni otlakların büyümesini sağlamak için çalılık arazideki eski bitkilerin yakılması muirburn [scotland] i.
çiftçilerin tohum ekmek veya suyun akmasını sağlamak için açtığı uzun, ince yarıkları olmayan (toprak) unfurrowed s.
Breeding
azami mükemmelliği sağlamak için seçilmiş hayvanların birbirleriyle çiftleştirilmesine dayanan hayvancılık yöntemi total score method i.
Social Sciences
(bir alana) yeni nüfus sağlamak için tekrar insan yerleştirmek repeople f.
Literature
sözcük grupları arasında ses uyumu sağlamak için sözcüklerin belirli bir ölçüde derlenmesi rhythm i.
History
(küba devrim yıllarında) denetim sağlamak için kübalı kırsal nüfusun kamp ya da askeri garnizonlara hapsedilmesi reconcentration i.
(küba devrim yıllarında) denetim sağlamak için kübalı kırsal nüfusu kamp ya da askeri garnizona hapsetmek reconcentrate f.
Military
mühendislik gücü sağlamak için savaş-zamanı için yapılandırılmış hava kuvveti red horse i.
askeri birliğin savaşa hazır olmasını sağlamak için yürütülen tatbikat military training i.
hassas bilgilere dair gizliliği sağlamak ve sürdürmek için kullanılan yöntem ve araçlar operations security measures i.
savaş harici askeri harekatlar esnasında psikolojik destek sağlamak için uygulanan program overt peacetime psychological operations programs i.
kıyı bölgesinin yalnızca dost kuvvetler tarafından kullanımını sağlamak için askeri birlik görevlendirme coastal sea control i.
hedefe veya belirlenen alana kesintisiz şekilde aydınlatma sağlamak için belirli zaman aralıklarında aydınlatma atışlarının yapıldığı ateş türü continuous illumination fire i.
savaş sırasında hava manevraları için yeterli yakıt ve mühimmat sağlamak üzere tasarlanan geçici tesis forward arming and refueling point i.
Hunting
daha çabuk genişleme sağlamak için ucu delik olan mermi çekirdeği hollow point i.
ateşlenen merminin havada dönmesini sağlamak için namlu içine yivler açmak rifle f.
Basketball
ribaunt için avantaj sağlamak amacıyla vücudunu kullanarak rakiple pota arasında pozisyon almak box out f.
Chess
rakibe karşı avantaj sağlamak için oyuncunun piyon veya diğer taşları feda ettiği açılış gambit i.
Music
hiciv oyunu ya da sinema filminde seyircinin ortamdan ayrılmasını sağlamak için çalınan müzik chaser i.
Painting
destek sağlamak ve kırışmayı önlemek için tuvalin arkasına yapıştırılan ahşap şeritli yapı cradle i.
Printery
iki malzemenin yüzeyleri arasında yakın temas sağlamak için içinden havanın çıkarıldığı bir makine vacuum frame i.
Engineering
hindistan'dan su yolu sağlamak için inşa edilmiş baraj annicut i.
kıta veya okyanuslara daha iyi şekil veya ölçek sağlamak için meridyenler boyunca bölünmüş interrupted s.
Slang
kenevir bitkisinin filizlerinin yatay olarak uzamasını ve yeterli ışık almasını sağlamak için bir çeşit ağ kullanarak yapılan yetiştirme yöntemi scrogging i.
kenevir bitkisinin filizlerinin yatay olarak uzamasını ve yeterli ışık almasını sağlamak için bir çeşit ağ kullanmak scrog f.
Modern Slang
kara kuvvetlerine yakın hava desteği sağlamak için üretilmiş ilk uçak a-10 i.
ortama uyum sağlamak için popüler paylaşımları yanlış veya aşırı kullanan kimse a local i.
etrafına uyum sağlamak için yanlış bir şekilde argo konuşan kimse a local i.
sevişmek için yer sağlamak (internetten tanışıp seks amaçlı buluşulacağı zaman) accom (accommodate) kısalt.