ihtimal - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

ihtimal



"ihtimal" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 32 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
ihtimal chance i.
ihtimal probability i.
ihtimal possibility i.
General
ihtimal eventuality i.
ihtimal possibility i.
ihtimal odds i.
ihtimal verisimilitude i.
ihtimal potentiality i.
ihtimal peradventure i.
ihtimal likelihood i.
ihtimal sight i.
ihtimal potential i.
ihtimal outlook i.
ihtimal presumption i.
ihtimal contingency i.
ihtimal probability i.
ihtimal prospect i.
ihtimal verisimility i.
ihtimal betting i.
ihtimal haphazardness i.
ihtimal likehood [obsolete] i.
ihtimal posse i.
ihtimal potency i.
ihtimal show i.
ihtimal fortuity i.
ihtimal contingent s.
ihtimal possibly zf.
Trade/Economic
ihtimal prospect i.
ihtimal contingency i.
Law
ihtimal presumption i.
Technical
ihtimal probability i.
Statistics
ihtimal probability i.

"ihtimal" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 205 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir ihtimal off chance i.
uzak bir ihtimal a remote chance i.
zayıf bir ihtimal a bare chance i.
ihtimal dahilinde olmayış improbability i.
zayıf bir ihtimal off chance i.
uzak bir ihtimal a remote possibility i.
ufak bir ihtimal a long shot i.
küçük ihtimal slight probability i.
en küçük ihtimal lowest possible i.
zayıf ihtimal slender chance i.
zayıf ihtimal slight chance i.
zayıf ihtimal bare chance i.
zayıf ihtimal minimal chance i.
zayıf ihtimal slim chance i.
bir ihtimal honest-to-goodness i.
uzak ihtimal a slim chance i.
uzak ihtimal a long shot i.
uzak ihtimal fat chance i.
uzak ihtimal remote possibility i.
zayıf ihtimal a poor chance i.
uzak ihtimal minimal chance i.
düşük ihtimal low probability i.
düşük ihtimal minimal chance i.
düşük ihtimal low chance i.
uzak ihtimal slim chance i.
düşük ihtimal slender chance i.
düşük ihtimal slim chance i.
düşük ihtimal low possibility i.
uzak ihtimal slender chance i.
uzak ihtimal the merest chance i.
uzak ihtimal little chance i.
düşük ihtimal little chance i.
düşük ihtimal slight chance i.
düşük ihtimal the merest chance i.
uzak ihtimal slight chance i.
mutlak ihtimal definite possibility i.
yüksek ihtimal high probability i.
az/küçük ihtimal slight possibility i.
yüksek ihtimal moral certainty i.
eşit ihtimal toss-up i.
uzak ihtimal ghost i.
ihtimal dahilindeki en iyi durum optimism i.
uzak ihtimal improbability i.
ihtimal dahilinde olmama improbableness i.
ihtimal dışı olma dislikelihood i.
ihtimal dahilinde olmama inverisimilitude i.
(sonuç, önem) ihtimal fazlalığı pregnancy i.
düşük ihtimal slim odds i.
ilginç ihtimal intriguing possibility i.
ihtimal vermek calculate f.
ihtimal vermek deem likely f.
ihtimal vermek presume f.
ihtimal vermek regard as possible f.
ihtimal vermemek doubt f.
ihtimal vermek stand a show f.
ihtimal dışı improbable s.
ihtimal verilebilir presumable s.
az (ihtimal) slim s.
ihtimal dışı far-fetched s.
en kötü ihtimal olan worst-case s.
ihtimal ve sonuçlardan meydana gelen orra [scotland] s.
ihtimal ve sonuçlardan meydana gelen orrow [scotland] s.
ihtimal verilebilir presumable s.
en kötü ihtimal at worst zf.
bir ihtimal contingently zf.
ihtimal dahilinde conceivably zf.
bir ihtimal perchance zf.
bir ihtimal perhaps zf.
bir ihtimal by any chance zf.
uzak ihtimal very unlikely zf.
uzak ihtimal highly unlikely zf.
olması daha düşük ihtimal less likely zf.
bir ihtimal yibbles [scotland] zf.
bir ihtimal in aunters zf.
sayısız ihtimal varken in time zf.
bir ihtimal paraventure [obsolete] zf.
bir ihtimal parcase [obsolete] zf.
bir ihtimal percase [obsolete] zf.
daha ihtimal dahilinde sooner zf.
ihtimal ki something like ed.
Phrases
bir ihtimal by chance zf.
ihtimal dahilindeki dünyalar arasından en uygun/iyi seçenek the best of all possible worlds expr.
ihtimal dahilinde in the realm of possibility expr.
çok büyük ihtimal five will get you ten expr.
(bir şey) uzak ihtimal (the) odds are against (something) expr.
en iyi/kötü ihtimal at best/worst expr.
Colloquial
çok küçük bir ihtimal outside chance i.
çok az bir ihtimal outside chance i.
çok uzak bir ihtimal outside chance i.
uzak bir ihtimal off-chance i.
ufak bir ihtimal off-chance i.
öyle bir ihtimal yok! no fear! [uk] expr.
hiç ihtimal yok not a hope expr.
Idioms
milyonda bir ihtimal a chance in a million i.
milyonda bir ihtimal a one-in-a-million chance i.
milyonda bir ihtimal a one in a million chance i.
milyonda bir ihtimal a chance in a million i.
çok düşük bir ihtimal a chance in a million i.
yarı yarıya ihtimal a coin flip i.
yarı yarıya ihtimal a coin toss i.
çok düşük bir ihtimal a one-in-a-million chance i.
çok düşük bir ihtimal a one in a million chance i.
çok düşük bir ihtimal a chance in a million i.
çok uzak ihtimal a chance in a million i.
çok uzak ihtimal a one-in-a-million chance i.
çok uzak ihtimal a one in a million chance i.
çok uzak ihtimal a chance in a million i.
çok zayıf ihtimal a chance in a million i.
çok zayıf ihtimal a one-in-a-million chance i.
çok zayıf ihtimal a one in a million chance i.
çok zayıf ihtimal a chance in a million i.
çok zor/zayıf ihtimal a chance in a million i.
çok zor/zayıf ihtimal a one-in-a-million chance i.
çok zor/zayıf ihtimal a one in a million chance i.
en ufak bir ihtimal/olasılık ghost of a chance i.
çok zor/zayıf ihtimal ghost of a chance i.
çok zor/zayıf ihtimal not a chinaman's chance i.
ihtimal/olasılık olarak görülen şey a twinkle in someone's eye i.
ihtimal/olasılık olarak görülen şey a gleam in someone's eye i.
küçük ihtimal slim chance i.
en iyi ihtimal best-case scenario i.
en kötü ihtimal worst-case scenario i.
neredeyse sıfır ihtimal buckley's and nunn i.
neredeyse sıfır ihtimal buckley's and nunn's i.
(bir şey/bir şeyi yapmak) uzak ihtimal (a) fat chance (of something/doing something) i.
ihtimal dışı bırakmak close the door on f.
ihtimal dışı bırakmak close the door to f.
ihtimal dışı bırakmak shut the door on f.
ihtimal dışı bırakmak shut the door to f.
ihtimal dışı görünmek seem a long shot f.
(bir şey) ihtimal dahilinde olmamak be no question of (doing) (something) f.
küçük bir ihtimal olmak be a long shot f.
iki seçenek arasında eşit ihtimal olmak be a toss-up f.
zor ihtimal as much chance as a wax cat in hell zf.
sayısız ihtimal arasında on earth zf.
ihtimal dahilinde değil there is no question of expr.
zor ihtimal it'll be a frosty friday expr.
zor ihtimal it'll be a frosty friday in july expr.
bir ihtimal ... diye on the outside chance expr.
uzak ihtimal de olsa ya ... umuduyla on the outside chance expr.
zor ihtimal ama yine de şansını denemek on the outside chance expr.
çok küçük bir ihtimal de olsa ... ümidiyle on the outside chance expr.
bir ihtimal (bir şeyi yapabilirse) diye on the outside chance expr.
uzak ihtimal de olsa ya (olumlu sonuçlanma) umuduyla on the outside chance expr.
zor ihtimal ama yine de şansını denemek on the outside chance expr.
çok küçük bir ihtimal de olsa (olumlu sonuçlanacağı) ümidiyle on the outside chance expr.
bir ihtimal ... diye on the off chance expr.
uzak ihtimal de olsa ya ... umuduyla on the off chance expr.
zor ihtimal ama yine de şansını denemek on the off chance expr.
çok küçük bir ihtimal de olsa ... ümidiyle on the off chance expr.
bir ihtimal (bir şeyi yapabilirse) diye on the off chance expr.
uzak ihtimal de olsa ya (olumlu sonuçlanma) umuduyla on the off chance expr.
zor ihtimal ama yine de şansını denemek on the off chance expr.
çok küçük bir ihtimal de olsa (olumlu sonuçlanacağı) ümidiyle on the off chance expr.
ihtimal dışı as a pig loves marjoram expr.
hiç ihtimal yok not a cat in hell's chance expr.
hiç ihtimal yok not a dog's chance expr.
hiç ihtimal yok not a ghost of a chance expr.
hiç ihtimal yok not a prayer expr.
bir ihtimal (bir şey olursa) diye on the off chance (that) (something happens) expr.
uzak ihtimal de olsa ya (bir şey olursa) umuduyla on the off chance (that) (something happens) expr.
bir ihtimal (bir şey) olursa diye on the off chance of (something) expr.
uzak ihtimal de olsa ya (bir şeyin) umuduyla on the off chance of (something) expr.
bir ihtimal ... diye on the off-chance [uk] expr.
uzak ihtimal de olsa ya ... umuduyla on the off-chance [uk] expr.
çok küçük bir ihtimal de olsa ... ümidiyle on the off-chance [uk] expr.
çok küçük bir ihtimal de olsa (olumlu sonuçlanacağı) ümidiyle on the off-chance [uk] expr.
milyonda bir ihtimal one chance in a million expr.
çok düşük bir ihtimal one chance in a million expr.
çok uzak ihtimal one chance in a million expr.
çok zayıf ihtimal one chance in a million expr.
Speaking
artık o da ihtimal dışı that is no longer possible i.
en ufak bir ihtimal bile yok there isn't a ghost of a chance expr.
olası ama zor ihtimal possible, but not likely expr.
olması ihtimal dahilinde fakat beklenmiyor possible, but not likely expr.
Trade/Economic
ihtimal tablosu contingency table i.
Law
kuvvetli ihtimal presumption of fact i.
Politics
ihtimal planı contingency planning i.
Technical
ihtimal dağılımı probability distribution i.
ihtimal kanunu taw of probability i.
ihtimal faktörü probability factor i.
ihtimal hesabı calculus of probability i.
ihtimal eğrisi probability curve i.
ihtimal tablosu contingency table i.
koşullu ihtimal conditional probability i.
ihtimal dahilinde olmayan improbable s.
Math
ihtimal hesabı calculus of probabilities i.
istatistiksel olarak mümkün olup düşük ihtimal içeren mathematic s.
istatistiksel olarak mümkün olup düşük ihtimal içeren mathematical s.
Logic
doğruluk, gereklilik, olasılık, ihtimal gibi felsefi kavramlarla ilgilenen mantık dalı alethic logic i.
doğruluk, gereklilik, olasılık, ihtimal gibi felsefi kavramlara ait alethic s.
doğruluk, gereklilik, olasılık, ihtimal gibi felsefi kavramlarla ilgili alethic s.
doğruluk, gereklilik, olasılık, ihtimal gibi felsefi kavramlarla ilgilenen mantık dalını tanımlayan alethic s.
Statistics
çifte ihtimal double possibility i.
ihtimal eğrisi probability curve i.
ihtimal örneği probability sample i.
Chemistry
ihtimal tablosu contingency table i.
Military
istihbarat ihtimal fonları intelligence contingency funds i.
mesafe ihtimal hatası range probable error i.
Wagering
yakın ihtimal short odds i.
belirli bir şans/ihtimal için risk almak nap [uk] f.
Archaic
bir ihtimal perchance zf.
Slang
en ufak bir ihtimal/olasılık chinaman's chance i.
çok zor/zayıf ihtimal chinaman's chance i.
zayıf/düşük ihtimal slim to none expr.