ilk kez - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

ilk kez



"ilk kez" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 5 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ilk kez first-time s.
ilk kez first zf.
ilk kez for the first time zf.
Music
ilk kez prima zf.
ilk kez prima volta zf.

"ilk kez" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 197 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sosyeteye ilk kez tanıtılan delikanlı debutant i.
sosyeteye ilk kez tanıtılan genç kız debutante i.
sosyeteye ilk kez davet edilen kız deb i.
sosyeteye ilk kez çıkan genç kız debutante i.
sahneye ilk kez çıkış debut i.
ilk kez kullanan first-time user i.
ilk kez gebe kalan kadın primigravida i.
ilk kez köln'de üretilmiş bir çeşit parfüm eau-de-cologne i.
bir konu hakkında ilk kez yayın yapan kimse broacher i.
ilk kez 18. yüzyılda londra'da basılan ve çocuk masalları derlemesi olan the tales of mother goose adlı eserin hayali yazarı mother goose i.
sahneye ilk kez çıkan kimse debutant i.
ilk kez yaşanan bir olayın ve sahnenin yaşanmış gibi hatırlanması durumu déjàvu i.
sosyeteye ilk kez giren genç kız ingenue i.
ekvatoru ilk kez geçişi ritüellerle kutlanmış denizci polliwog i.
ekvatoru ilk kez geçişi ritüellerle kutlanmış denizci pollywog i.
bir şeye ilk kez başlama origination i.
bir şeyi ilk kez başlatma origination i.
ilk kez dinleme hakkı preaudience i.
ilk kez dinleme ayrıcalığı preaudience i.
sosyeteye ilk kez çıkan genç kız presentee i.
ilk kez kırkılan koyun shoreling i.
ilk kez kırkılan koyun shorling i.
bir internet fenomeninin ilk kez yüzünü göstermesi face reveal i.
ilk kez hapis yatan hükümlü star [uk] i.
ilk kez hapse giren mahkum star [uk] i.
göstermek (ilk kez olarak) unveil f.
soluklanıp tekrar eski formunu kazanmak (koşucu vb ilk kez yorulup soluğu kesildikten sonra) get one's second wind f.
ilk kez görücüye çıkarılmak roll out f.
ilk kez kullanmak christen f.
bir şeyi ilk kez yapmak do something for the first time f.
bir şeyi ilk kez denemek try something for the first time f.
ilk kez ticaret yaparken ücret ödemek pay one's footing f.
(ilk kez) göstermek unvail [obsolete] f.
(av köpeğine) ilk kez kan tattırmak blood f.
ilk kez yapmak handsel [uk] f.
ilk kez kullanmak handsel [uk] f.
ilk kez tecrübe eden olmak handsel [uk] f.
ilk kez kullanmak hansel [uk] f.
piyasaya ilk kez sürülmek debut f.
ilk kez sergilenmek open f.
ilk kez görünmek dawn f.
ilk kez öğrenmek discover f.
ilk kez sunmak precede f.
ilk kez arz etmek premier f.
halka ilk kez takdim etmek premier f.
(oyunda) ilk kez başrol olarak görünmek premier f.
(oyunda) ilk kez yer almak premier f.
(oyunda) ilk kez başrol olarak görünmek premiere f.
(oyunda) ilk kez yer almak premiere f.
ilk kez inşa etmek foundation f.
ilk kez hamile kalan veya sadece bir çocuk doğuran kadınla ilgili primiparous s.
ilk kez düzenlenmiş organized as first s.
ilk kez görev alan virgin s.
ilk kez yapılan virgin s.
ilk ve son kez once for all zf.
ilk ve son kez once and for all zf.
yıllar sonra ilk kez for the first time in years zf.
yıllar sonra ilk kez first time in years zf.
günler sonra ilk kez first time in days zf.
yıllardan sonra ilk kez first time in years zf.
aylar sonra ilk kez first time in months zf.
aylardan sonra ilk kez first time in months zf.
günlerden sonra ilk kez first time in days zf.
aylardan sonra ilk kez for the first time in months zf.
haftalar sonra ilk kez for the first time in weeks zf.
aylar sonra ilk kez for the first time in months zf.
günlerden sonra ilk kez for the first time in days zf.
haftalar sonra ilk kez first time in weeks zf.
yıllardan sonra ilk kez for the first time in years zf.
günler sonra ilk kez for the first time in days zf.
ilk kez olarak for the first time zf.
televizyonda ilk kez first time on T.V zf.
uzun süredir ilk defa/kez for the first time in a long time zf.
ilk ve son kez once [obsolete] zf.
Phrasals
toplum önüne ilk kez çıkmak come out f.
Phrases
hayatımda ilk kez for the first time in forever expr.
hayatımda ilk kez for the first time ever expr.
Colloquial
(bir şeyi) ilk kez gösteren kimse unveiler i.
hayatımda ilk kez for the first time in my life expr.
ömrümde ilk kez for the first time in my life expr.
tarihinde ilk kez for the first time in its history expr.
tarihinde ilk kez for the first time in one's history expr.
ilk kez başına geliyormuş gibi davranma act like you've been there before expr.
sanki ilk kez başına geliyor/başarıyor act like you've been there before expr.
(birinin) ilk kez duyduğu bir şey (it's) news to (one) expr.
böyle dendiğini de ilk kez/defa duyuyorum is that what they're calling it now? expr.
böyle dendiğini de ilk kez/defa duyuyorum is that what they're calling it these days? expr.
böyle dendiğini de ilk kez/defa duyuyorum I've never heard it called that before expr.
bunu ilk kez duyuyorum that's a new one expr.
Idioms
bir askerin ilk kez savaşa/muharebeye girmesi baptism by fire i.
acemi bir avcının ilk kez av gördüğünde duyduğu heyecan buck fever i.
bir sorunu/problemi ilk kez yaşayan patient zero i.
bir rolü ilk kez oynamak make (one's) bow f.
bir görevi ya da işi ilk kez yapıyor olmak make (one's) bow f.
ilk kez denemek get one's feet wet f.
ilk kez gözüne çarpmak lay eyes on f.
ilk kez deneyimlemek get one's feet wet f.
ilk kez denemek have a stab at f.
ilk kez denemek have a bash f.
ilk kez görmek lay eyes on f.
ilk kez gözüne çarpmak set eyes on f.
ilk kez denemek make a stab at f.
ilk kez görmek set eyes on f.
ilk kez görmek be a new one on f.
birine ummadığı bir anda ilk kez onu sevdiğini söylemek drop the l-bomb f.
ilk kez ağır uyuşturucu kullanmak get one’s wings f.
yazılı bir eseri ilk kez bastırıp yayınlamak get into print f.
(bir şeyi) ilk kez denemek have a lash at (something) f.
(bir şeyi yapmaya) ilk kez girişmek/kalkışmak have a lash at (something) f.
(bir şeyi yapmaya) ilk kez teşebbüs etmek have a lash at (something) f.
ilk kez duymak be news to (one) f.
biriyle ilk kez karşılaşmak make somebody’s acquaintance f.
biriyle ilk kez karşılaşmak make the acquaintance of somebody f.
'-in ilk kez duyduğu bir haber/bilgi olmak be news to f.
birinin ilk kez duyduğu bir haber/bilgi olmak be news to someone f.
ilk kez görmek clap eyes on somebody/something f.
ilk kez gözüne çarpmak clap eyes on somebody/something f.
ilk kez görmek lay eyes on somebody/something f.
ilk kez gözüne çarpmak lay eyes on somebody/something f.
ilk kez görmek set eyes on somebody/something f.
ilk kez gözüne çarpmak set eyes on somebody/something f.
ilk kez denemek get your feet wet [us] f.
ilk kez deneyimlemek get your feet wet [us] f.
'-i ilk kez denemek have a lash at f.
(bir şey yapmayı) ilk kez denemek have a stab at (doing something) f.
bir şeyi/bir şey yapmayı ilk kez denemek have a stab at something/at doing something f.
(bir şeyi) ilk kez görmek lay (one's) eyes on (something) f.
(bir şey) ilk kez gözüne çarpmak lay (one's) eyes on (something) f.
bir rolü ilk kez oynamak make your bow f.
bir görevi ya da işi ilk kez yapıyor olmak make your bow f.
(bir şeyle) ilk kez karşılaşmamış no stranger to (something) s.
ilk kez yapmıyorum not (one's) first barbecue expr.
Speaking
bu işten (ilk kez) nasıl haberdar oldunuz? how did you find out about the job? expr.
ilk kez duydum I heard it for the first time expr.
ilk kez araba kullandım I drove a car for the first time expr.
ilk kez araba sürdüm I drove a car for the first time expr.
ilk kez başıma gelmiyor it's not my first expr.
savaşı ilk kez gördüm I saw the war for the first time expr.
Trade/Economic
hisse senetlerinin halka ilk kez arzı initial public offering i.
ilk kez uluslararası finansal raporlama sistemi uygulaması first-time application i.
ilk kez ufrs uygulaması first-time application i.
ilk kez uluslararası finansal raporlama sistemi uyarlaması first-time adoption i.
ilk kez uluslararası finansal raporlama sistemi uyarlayıcısı first-time adopter i.
ilk kez ufrs uygulayıcısı first-time adopter i.
ilk kez ufrs uyarlaması first-time adoption i.
malın ilk kez piyasaya çıkma aşaması product launch i.
tahvil ve hisse senetlerinin ilk kez satışa sunulması flotation i.
ufrs standartlarına göre ilk kez düzenlenen finansal tablolar first ifrs financial statements i.
uluslararası finansal raporlama sistemi standartlarına göre ilk kez düzenlenen finansal tablolar first ifrs financial statements i.
yeni çıkan bir ürün veya hizmetin ilk kez görücüye çıkması rollout i.
ilk kez ev alan kimse first-time buyer i.
Law
ilk kez yakalananlar first-time offenders i.
ilk kez hüküm giyen kimse first offender i.
vasiyetin ilk kez yazılması insinuation i.
Media
ilk kez medya karşısına çıkmak bow f.
ilk kez sahneye çıkmak bow f.
Radio
gelen sinyalin ilk kez filtrelendiği radyo alıcısı bileşeni preselector i.
Mining
maden damarını keşfedip üzerine ilk kez yerleşen kimse discoverer i.
maden damarının ilk kez bulunması discovery i.
Medical
bağışıklık sisteminin bir antijene ilk kez maruz kaldıktan sonra daha hızlı ve güçlü bir şekilde yanıt verme yetisi memory i.
ilk kez doğum yapan kadın para i i.
Psychology
ilk kez yaşanan bir olayın ve sahnenin yaşanmış gibi hatırlanması durumu déjà vu i.
ilk kez gerçekleşen sahne ve olayları hatırlama illüzyonu paramnesia i.
Biology
antijene ilk kez maruz kaldıktan sonra o antijenin antikorunu veya reseptörünü üreten uzun ömürlü bir akyuvar memory cell i.
History
latin amerika'da 12 ekim'de kolomb'un ilk kez amerika'ya gelişinin kutlandığı bir bayram día de la raza i.
Religious
incil'i bir şehre veya bölgeye ilk kez getiren kimse evangelist i.
ilk kez 1854'te kutlanan bir roman katolik bayramı 8-dec i.
Philosophy
ilk kez m.s. 3. yüzyılda ortaya çıkıp hermes trismegistus'a atfedilen gnostik yazılar veya öğretilerle ilgili hermetic s.
Environment
nadir veya ilk kez yapılan faaliyetler infrequent or first-time activities i.
Military
ilk kez vietnam savaşı'nda amerikan ordusu tarafından kullanılmış bir taarruz tüfeği m-16 i.
Sport
ilk kez 1912 olimpiyat oyunları'nda düzenlenen ve her bir katılımcının beş etkinlikte yer aldığı bir atletik yarışma modern pentathlon i.
Football
dünya kupasına ilk kez katılan ülke/takım first-time world cup qualifier i.
Music
müzik dilinde ilk kez karşılaşılan bir notayı çalmak veya söylemek sight-read f.
(müziği) ilk kez görülen partisyon üzerinden çalmak sightread f.
(müziği) ilk kez görülen partisyon üzerinden çalmak sightsing f.
(müziği) ilk kez görülen partisyon üzerinden çalmak sight-sing f.
ilk kez olan prima s.
ilk kez olan prima volta s.
Cinema
bir filmin ilk kez gösterildiği sinemadan başka sinemada gösterimi arasında geçmesi gereken süre clearance i.
Printery
dört sayfa haline gelmesi için bir kez katlanıp yalnızca ilk sayfasına baskı yapılmış kağıt fly i.
Ornithology
ilk kez tüy çıkaran martı coddymoddy i.
Slang
çöl savaşına ilk kez katılan asker desert cherry i.
ilk kez cinsel ilişkiye girmek burst (one's) cherry f.
ilk kez tehlikeli/zor/yasa dışı bir şey yapmak burst (one's) cherry f.
ilk kez seks yapmak burst (one's) cherry f.
bir işi ilk kez yapıyor olmak burst (one's) cherry f.
ilk kez seks yapmak lose (one's) cherry f.
bir işi ilk kez yapıyor olmak lose (one's) cherry f.
ilk kez seks yapmak lose your cherry f.
bir işi ilk kez yapıyor olmak pop (one's) cherry f.
ilk kez eroin kullanmak get (one's) wings f.
ilk kez öpüşmek reach first base f.
ilk kez yiyişmek reach first base f.
ilk kez öpücük almak reach first base f.
ilk kez öpücük çalmak reach first base f.
ilk kez cinsel ilişkiye girmek pop the cherry f.
Paleontology
ilk kez dinozorlarda ortaya çıkan tüyler protofeather i.