Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
line on
"line on"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Idioms
1
Deyim
line on
i.
-in iletişim bilgisi
"line on"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 313 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
on-line bibliographic searching
i.
online bibliyografik tarama
2
Genel
on-line carrier
i.
sistemi yer ayırtmada kullanılan taşıyıcı
3
Genel
on-line carrier
i.
on-line taşıyıcı
4
Genel
the voice on the end of the line
i.
telefonun öteki ucundaki ses
5
Genel
the voice on the other side of the line
i.
telefonun diğer ucundaki ses
6
Genel
the voice on the end of the line
i.
telefonun diğer ucundaki ses
7
Genel
the voice on the other side of the line
i.
telefonun ucundaki ses
8
Genel
the voice on the other side of the line
i.
telefonun öteki ucundaki ses
9
Genel
the voice on the end of the line
i.
telefonun ucundaki ses
10
Genel
put on the line
f.
tehlikeye atmak
11
Genel
put on the line
f.
riske atmak
12
Genel
get a line on
f.
bilgi almak
13
Genel
get a line on
f.
hatta kalmak
14
Genel
be on the line
f.
risk altında olmak
15
Genel
be on the line
f.
tehlikede olmak
16
Genel
put one's life on the line
f.
hayatını riske atmak
17
Genel
put one's life on the line
f.
hayatını riske sokmak
18
Genel
wait on a line
f.
kuyrukta beklemek
19
Genel
wait on a line
f.
sırada beklemek
20
Genel
on line
s.
bağlantılı
21
Genel
on line
s.
onlayn
22
Genel
on the line
s.
tehlikede
23
Genel
on-line
s.
onlayn
24
Genel
on-line
s.
çevrim içi
25
Genel
on-line
s.
çevrim-içi
26
Genel
on the line
s.
göz hizasında olan
27
Genel
on the line
s.
herkesin önünde ve tehlikede olan
28
Genel
on the line
s.
iki kategori arasındaki sınırda bulunan
29
Genel
on the line
s.
acil
30
Genel
on the line
s.
acele
31
Genel
on the line
s.
fuhuş batağında olan
32
Genel
on-line
s.
telekomünikasyon hatları üzerinden elektronik bilgi aktaran kuruluşa ait veya ilişkin
33
Genel
on-line
s.
ilerleme halinde olan
34
Genel
on-line
s.
işlenmekte olan
35
Genel
on-line
s.
faalken veya aktif hizmetteyken yapılan
36
Genel
on-line
s.
faalken veya aktif hizmetteyken tamamlanan
37
Genel
on-line
s.
ana güzergahlar üzerinde yer alan
38
Genel
on-line
s.
demiryolları üzerinde yer alan
39
Genel
on a line
zf.
aynı hizada
40
Genel
on a line
zf.
bir sırada
41
Genel
on the line
zf.
telefonda
42
Genel
on the line
zf.
hatta
43
Genel
on the line
zf.
sırada
44
Genel
on the line
zf.
çizgide
45
Genel
on the line
zf.
kuyrukta
46
Genel
on line [us]
zf.
kuyrukta
47
Genel
on line [us]
zf.
bekleme sırasında
48
Genel
on line [us]
zf.
sırasını bekleyerek
49
Genel
on line
zf.
faal durumda
50
Genel
on line
zf.
işlem aşamasında
51
Genel
on line
zf.
yürürlükte
52
Genel
on line
zf.
sırada
53
Genel
on line
zf.
bir hizada
54
Genel
on the line
zf.
göz hizasında
55
Genel
on the line
zf.
herkesin önünde ve tehlikede
56
Genel
on the line
zf.
iki kategori arasındaki sınırda
57
Genel
on the line
zf.
derhal
58
Genel
on the line
zf.
hemen
59
Genel
on the line
zf.
gecikmeden
60
Genel
on the line
zf.
fuhuş batağında
61
Genel
on-line [us]
zf.
kuyrukta
62
Genel
on-line [us]
zf.
bekleme sırasında
63
Genel
on-line [us]
zf.
sırasını bekleyerek
Phrasals
64
Öbek Fiiller
line up on something
f.
bir şeyin üzerinde sıraya girmek/sıra yapmak
65
Öbek Fiiller
line up on
f.
-in üzerinde sıralanmak
66
Öbek Fiiller
line up on
f.
'-in üzerinde sıraya girmek
67
Öbek Fiiller
line up on
f.
'-in üzerinde dizilmek
68
Öbek Fiiller
line up on
f.
boyunca sıralanmak/dizilmek
69
Öbek Fiiller
line up on
f.
-in üzerinde sıralamak
70
Öbek Fiiller
line up on
f.
'-in üzerinde sıraya sokmak
71
Öbek Fiiller
line up on
f.
'-in üzerinde dizmek
72
Öbek Fiiller
line up on
f.
boyunca sıralamak/dizmek
73
Öbek Fiiller
line up on
f.
-in üzerine sıralamak
74
Öbek Fiiller
line up on
f.
'-in üzerine dizmek
Colloquial
75
Konuşma Dili
put one’s life on the line
f.
hayatını tehlikeye atmak
76
Konuşma Dili
put one’s life on the line
f.
hayatını riske atmak
77
Konuşma Dili
on a line
expr.
kuyrukta
78
Konuşma Dili
on a line
expr.
sırada
79
Konuşma Dili
who is on the line?
expr.
telefondaki/arayan kim?
Idioms
80
Deyim
cash on the line
i.
peşin
81
Deyim
dead cat on the line
i.
yanlışlık
82
Deyim
dead cat on the line
i.
yanlış
83
Deyim
a dead cat on the line
i.
yanlışlık
84
Deyim
a dead cat on the line
i.
yanlış
85
Deyim
a dead cat on the line
i.
ters/yanlış giden bir şey
86
Deyim
a line on (someone or something)
i.
(birinin/bir şeyin) iletişim bilgisi
87
Deyim
line on someone or something
i.
birine/bir şeye yardımı dokunacak birini bulmak için bir fikir
88
Deyim
line on someone or something
i.
birine/bir şeye yardımı dokunacak biriyle bağlantı
89
Deyim
line on someone or something
i.
birini/bir şeyi kafasında oturtacak bir öneri/fikir
90
Deyim
line on someone or something
i.
bir konuda bilgi/yardım almak için bir fikir/bağlantı
91
Deyim
go on line [us]
f.
devreye girmek
92
Deyim
go on line [us]
f.
faaliyet göstermeye başlamak
93
Deyim
go on line [us]
f.
çalışır hale gelmek
94
Deyim
go on line [us]
f.
işlemek
95
Deyim
go on line [us]
f.
kullanılmaya başlamak
96
Deyim
go on line [us]
f.
faaliyet göstermek
97
Deyim
come on line [us]
f.
tam kapasiteyle çalışmaya başlamak
98
Deyim
come on line [us]
f.
kullanıma hazır olmak
99
Deyim
come on line [us]
f.
piyasaya sürülmek
100
Deyim
go on line [us]
f.
tam kapasiteyle çalışmaya başlamak
101
Deyim
go on line [us]
f.
kullanıma hazır olmak
102
Deyim
go on line [us]
f.
piyasaya sürülmek
103
Deyim
put it on the line
f.
açık ve net söylemek
104
Deyim
lay it on the line
f.
açık ve net söylemek
105
Deyim
sign on the dotted line
f.
anlaşmak
106
Deyim
sign on the dotted line
f.
anlaşmaya varmak
107
Deyim
be on the firing line
f.
ateş hattında olmak
108
Deyim
put one's neck on the line
f.
büyük bir riske girmek
109
Deyim
put it on the line
f.
bir şeyi riske atmak
110
Deyim
put something on the line
f.
bir şeyi riske atmak
111
Deyim
have a line on
f.
bir konuda bilgi edinmek
112
Deyim
have a line on
f.
bir konuda bilgi almak
113
Deyim
get a line on
f.
bir konuda bilgi edinmek
114
Deyim
get a line on
f.
bir konuda bilgi almak
115
Deyim
put something on the line
f.
dobra dobra konuşmak
116
Deyim
lay something on the line
f.
dobra dobra konuşmak
117
Deyim
get a line on
f.
gerekli bilgiye ulaşmak
118
Deyim
put neck on the line
f.
hayatını riske atmak
119
Deyim
have a line on
f.
gerekli bilgilere ulaşmak
120
Deyim
put neck on the line
f.
hayatını tehlikeye atmak
121
Deyim
get a line on
f.
gerekli bilgilere ulaşmak
122
Deyim
have a line on
f.
gerekli bilgiye ulaşmak
123
Deyim
sign on the dotted line
f.
imzayı basmak
124
Deyim
sign on the dotted line
f.
imzalayarak onaylamak/kabul etmek
125
Deyim
lay it on the line
f.
kesin olarak ifade etmek
126
Deyim
put it on the line
f.
kesin olarak ifade etmek
127
Deyim
put one's neck on the line
f.
kendini tehlikeye atmak
128
Deyim
put one's neck on the line
f.
kendini ateşe atmak
129
Deyim
put neck on the line
f.
riske girmek
130
Deyim
lay on the line
f.
para bağlanmak
131
Deyim
lay on the line
f.
riske atılmak
132
Deyim
lay on the line
f.
riske sokmak
133
Deyim
lay on the line
f.
riske girmek
134
Deyim
hold the line on something
f.
sabitlemek
135
Deyim
put it on the line
f.
riske atmak
136
Deyim
lay on the line
f.
riske atmak
137
Deyim
be on the line
f.
telefonda olmak
138
Deyim
be on the line
f.
telefonla konuşmak
139
Deyim
put it on the line
f.
tehlikeye atmak
140
Deyim
somebody's butt is on the line
f.
topun ağzında olmak
141
Deyim
somebody's ass is on the line
f.
topun ağzında olmak
142
Deyim
lay on the line
f.
tehlikeye atmak
143
Deyim
lay on the line
f.
tehlikeye sokmak
144
Deyim
put one's reputation on the line
f.
ününü riske atmak
145
Deyim
put one's reputation on the line
f.
ününü/şöhretini/namını tehlikeye atmak
146
Deyim
lay (one's) life on the line
f.
hayatını tehlikeye atmak
147
Deyim
lay (one's) life on the line
f.
hayatını riske atmak
148
Deyim
lay (one's) life on the line
f.
hayatı pahasına bir şeyi yapmak
149
Deyim
take a firm line (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak
150
Deyim
take a firm line (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek
151
Deyim
take a firm line (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek
152
Deyim
take a firm line (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak
153
Deyim
take a firm line (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek
154
Deyim
take a firm line/stand (on/against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak
155
Deyim
take a firm line/stand (on/against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek
156
Deyim
take a firm line/stand (on/against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek
157
Deyim
take a firm line/stand (on/against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak
158
Deyim
take a firm line/stand (on/against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek
159
Deyim
get a line on someone [us]
f.
biri hakkında bilgi almak
160
Deyim
get a line on someone [us]
f.
biri hakkında bilgi edinmek
161
Deyim
get a line on someone [us]
f.
biri hakkında gerekli bilgilere ulaşmak
162
Deyim
get a line on someone [us]
f.
biri hakkında gerekli bilgiye ulaşmak
163
Deyim
have a line on (someone or something)
f.
(biri/bir şey) hakkında bilgi edinmek
164
Deyim
have a line on (someone or something)
f.
(biri/bir şey) hakkında bilgi almak
165
Deyim
have a line on (someone or something)
f.
(biri/bir şey) hakkında gerekli bilgilere ulaşmak
166
Deyim
have a line on (someone or something)
f.
(biri/bir şey) hakkında gerekli bilgiye ulaşmak
167
Deyim
lay (something) on the line
f.
(bir şeyi) riske atmak
168
Deyim
lay (something) on the line
f.
(bir şeyi) tehlikeye atmak
169
Deyim
lay (something) on the line
f.
(bir şeye) para bağlanmak
170
Deyim
lay (something) on the line
f.
(bir şeyi) bir şey uğruna tehlikeye/riske sokmak
171
Deyim
lay (something) on the line
f.
(bir şeyi) feda etmek
172
Deyim
lay (something) on the line
f.
dobra dobra konuşmak
173
Deyim
lay (something) on the line
f.
(bir şeyi) dobra dobra söylemek
174
Deyim
lay (something) on the line
f.
(bir şeyi) açık açık/açıkça söylemek
175
Deyim
put (oneself) on the line
f.
(kendini) tehlikeye atmak
176
Deyim
put (oneself) on the line
f.
(kendini) riske atmak
177
Deyim
put your neck on the line [uk]
f.
büyük bir riske girmek
178
Deyim
put your neck on the line [uk]
f.
kendini tehlikeye atmak
179
Deyim
put your neck on the line [uk]
f.
kendini ateşe atmak
180
Deyim
put yourself on the line
f.
kendini tehlikeye atmak
181
Deyim
put yourself on the line
f.
kendini riske atmak
182
Deyim
lay yourself on the line
f.
kendini tehlikeye atmak
183
Deyim
lay yourself on the line
f.
kendini riske atmak
184
Deyim
walk on a thin line between (something) and (something else)
f.
(bir şeyle başka bir şey) arasında ince bir çizgi üzerinde yürümek/ilerlemek
185
Deyim
on the dotted line
zf.
tamamen mutabık kalarak
186
Deyim
on the dotted line
zf.
tam anlaşma ile
187
Deyim
on the dotted line
zf.
sorgusuz sualsiz mutabakat sağlayarak
188
Deyim
on the firing line
expr.
ateş hattında
189
Deyim
on the firing line
expr.
eleştirilerin hedefinde
190
Deyim
on the front line of something
expr.
ön saflarında
191
Deyim
cash on the line
expr.
peşin (ödeme)
192
Deyim
dead cat on the line
expr.
ters giden (bir şeyler)
193
Deyim
on the front line
expr.
ön saflarda
194
Deyim
on the front line
expr.
görünür işlerde
195
Deyim
on the front line
expr.
eleştirilerin ilk hedefinde
196
Deyim
on the front line
expr.
şikayetlerin ilk hedefinde
Speaking
197
Konuşma
he's on line one
expr.
birinci hatta
198
Konuşma
do not step on the line
expr.
çizgiye basmayın
199
Konuşma
it's your friend on the line
expr.
telefondaki arkadaşın
200
Konuşma
it's your mother on the line
expr.
telefondaki annen
201
Konuşma
it's your father on the line
expr.
telefondaki baban
202
Konuşma
who's on the line?
expr.
telefondaki/arayan kim?
Trade/Economic
203
Ticaret/Ekonomi
on-line processing
i.
anında işleme yöntemi
204
Ticaret/Ekonomi
on-line
i.
elektronik işlem
205
Ticaret/Ekonomi
on-line processing
i.
elektronik işlem
206
Ticaret/Ekonomi
number of on-line branches
i.
on-line sistemine dahil şube sayısı
207
Ticaret/Ekonomi
on-line
s.
bilgisayar ağı ile
208
Ticaret/Ekonomi
on-line
s.
trafik yolu üzerinde
209
Ticaret/Ekonomi
on the line
zf.
hemen ödemeye hazır
Institutes
210
Kurum/Kuruluş
european chronicles on-line
i.
görsel ve sayısal kaynakların özetlerini bünyesinde barındıran internet erişimli kütüphane
Technical
211
Teknik
on-line operation
i.
bağlı işlem
212
Teknik
on-line system
i.
bağlı sistem
213
Teknik
on-line equipment
i.
bağlı işlem teçhizatı
214
Teknik
on-line peripheral equipment
i.
bağlı çevre birimi
215
Teknik
on-line computer system
i.
çevrim-içi bilgisayar sistemi
216
Teknik
on-line programming
i.
çevrim-içi programlama
217
Teknik
on-line system
i.
çevrim-içi dizge
218
Teknik
on-line processing
i.
çevrim-içi işlem
219
Teknik
on-line working
i.
çevrim-içi çalışma
220
Teknik
on-line data reduction
i.
çevrim-içi veri azaltımı
221
Teknik
on-line typewriter
i.
çevrim-içi daktilo
222
Teknik
on-line data processing
i.
çevrim-içi bilgi işlem
223
Teknik
on-line real time system
i.
çevrim-içi gerçek zaman sistemi
224
Teknik
on-line unit
i.
çevrim-içi birim
225
Teknik
on-line test facilities
i.
çevrim-içi deneme olanakları
226
Teknik
on-line equipment
i.
çevrim-içi donatı
227
Teknik
on-line storage
i.
çevrim-içi bellek
228
Teknik
guided type fall arrester on a flexible anchorage line
i.
esnek bir ankraj hattı üzerindeki kılavuz tip düşmeyi önleme tertibatı
229
Teknik
on-line equipment
i.
hattaki ekipman
230
Teknik
on-line central file
i.
hatta-bağlı merkezi dosya
231
Teknik
hit on the line
i.
hatta açılma
232
Teknik
on-line data reduction
i.
hatta veri azaltımı
233
Teknik
on-line treatments
i.
işletim dizisindeki işlemler
234
Teknik
non-removable rectangular contact on the centre-line
i.
merkez çizgide sabit dikdörtgensel temas
235
Teknik
guided type fall arrester on a rigid anchorage line
i.
sert bir ankraj hattı üzerindeki kılavuz tip düşmeyi önleme tertibatı
236
Teknik
on-line roll
i.
takılı merdane
237
Teknik
on line
i.
yağ geçit borusu
238
Teknik
on-line
s.
kodlamasının tümü veya bir kısmı ile bağlı olan üniteleri teçhiz eden (bilgisayar ağı)
239
Teknik
on-line
s.
video programının son kurgusuna ait
240
Teknik
on-line
s.
video programının son kurgusu ile ilişkili
Computer
241
Bilgisayar
america on-line
i.
aol
242
Bilgisayar
on-line assistance/help
i.
çevirim içi destek
243
Bilgisayar
on-line encryption
i.
çevrimiçi kriptolama
244
Bilgisayar
on-line equipment
i.
çevrimiçi donatım
245
Bilgisayar
on-line testing
i.
çevrimiçi sınama
246
Bilgisayar
on-line assistance/help
i.
çevirimiçi destek/yardım
247
Bilgisayar
on-line help
i.
çevrimiçi yardım
248
Bilgisayar
on-line volume
i.
çevrim içi oylum
249
Bilgisayar
on-line encrypting
i.
çevrimiçi kriptolama
250
Bilgisayar
simultaneous peripheral operation on-line
i.
çevrimiçi çevre birimi eşzamanlı işlemi
251
Bilgisayar
on-line central file
i.
çevrim-içi özeksel kütük
252
Bilgisayar
on-line help
i.
çevrim içi yardım
253
Bilgisayar
on-line documentation
i.
çevirim içi dokümantasyon
254
Bilgisayar
on-line documentation
i.
çevirimiçi dokümantasyon
255
Bilgisayar
on-line data collection
i.
çevrimiçi veri toplama
256
Bilgisayar
on-line help
i.
çevrimiçi açıklama
257
Bilgisayar
on-line led
i.
görevde ışığı
258
Bilgisayar
hit on the line
i.
hatta açılma
259
Bilgisayar
on-line assistance
i.
online destek
260
Bilgisayar
on-line region of cyberspace
i.
siber uzayın sürekli ağ üzerinde olan bölümü
261
Bilgisayar
on-line database
i.
bilgisayarlarla erişilebilen veri tabanı
262
Bilgisayar
on-line database
i.
çevrimiçi veri tabanı
263
Bilgisayar
on-line
s.
bilgisayarla birlikte çalışan
264
Bilgisayar
on-line
s.
çevrimiçi
265
Bilgisayar
on-line
s.
çevirim içi
266
Bilgisayar
on-line
s.
hatta bağlı
267
Bilgisayar
on-line
s.
hatta-bağlı
268
Bilgisayar
on-line
s.
ticari bir elektronik bilgi hizmeti veya internet aracılığıyla bilgisayarı diğer bilgisayarlara veya bilişim ağlarına bağlanmış olan
269
Bilgisayar
on-line
zf.
bilgisayarla
270
Bilgisayar
on-line
zf.
bilgisayar ağı üzerinden
271
Bilgisayar
on-line real time
expr.
çevrimiçi gerçek zamanda
272
Bilgisayar
on line
expr.
hat üzerinde
Informatics
273
Bilişim
on-line help
i.
çevrimiçi yardım
274
Bilişim
simultaneous peripheral operation on-line
i.
disk üzerinden çevre birimi işletimi
Telecom
275
Telekom
on line services
i.
çevrim içi hizmetler
276
Telekom
on-line conference
i.
çevirim içi konferans
277
Telekom
on line services
i.
çevrimiçi hizmetler
278
Telekom
simultaneous peripheral operations on line
i.
eş zamanlı çevirimiçi çevresel işlemler
279
Telekom
on-line services
i.
on-line hizmetler
280
Telekom
stay on the line
f.
hatta kalmak
281
Telekom
on-line
s.
çevrim içi
282
Telekom
please stay on the line
expr.
lütfen hatta kalınız
Electric
283
Elektrik
on-line equipment
i.
bağlı donanım
284
Elektrik
on-premise line
i.
bina içi hat
Automotive
285
Otomotiv
on-line
s.
bağlantılı
Transportation
286
Ulaştırma
on-line
s.
ana güzergahlar üzerinde yer alan
287
Ulaştırma
on-line
s.
demiryolları üzerinde yer alan
Aeronautic
288
Havacılık
on-course line
i.
rota çizgisi
289
Havacılık
on-line input
i.
veri giriş bağlantısı
Military
290
Askeri
cipher on-line
i.
on-line kriptolama
291
Askeri
on-line
s.
hatta bağlı
292
Askeri
guides on line
expr.
irtibat erleri ileri! komutu
Sport
293
Spor
on the line
zf.
sahadaki çizginin üzerinde
294
Spor
on the line
zf.
saha sınırları içinde
Slang
295
Argo
put (one's) butt on the line
f.
kendini tehlikeye/riske atmak
296
Argo
put (one's) butt on the line
f.
tehlikeye/riske girmek
297
Argo
put (one's) butt on the line
f.
elini taşın altına sokmak
298
Argo
put (one's) butt on the line
f.
paçayı kaptıracak olmak
299
Argo
put (one's) butt on the line
f.
maçası sıkışacak olmak
300
Argo
put (one's) ass on the line
f.
büyük bir riske girmek
301
Argo
put (one's) ass on the line
f.
büyük bir risk almak
302
Argo
put (one's) ass on the line
f.
büyük bir tehlikeye girmek
303
Argo
put (one's) ass on the line
f.
kendini ateşe atmak
304
Argo
put (one's) ass on the line
f.
büyük bir sorumluluk altına girmek
305
Argo
put (one's) ass on the line
f.
kendini tehlikeye atmak
306
Argo
put your ass on the line [us]
f.
büyük bir riske girmek
307
Argo
put your ass on the line [us]
f.
kendini tehlikeye atmak
308
Argo
put your ass on the line [us]
f.
kendini ateşe atmak
309
Argo
on the line (l.a. county jail)
expr.
satılık
310
Argo
(one's) ass is on the line
expr.
(biri) topun ağzında
311
Argo
(one's) ass is on the line
expr.
(birinin) itibarı, geçimi, sağlığı tehlikede
312
Argo
(one's) butt is on the line
expr.
(biri) topun ağzında
313
Argo
(one's) butt is on the line
expr.
(birinin) itibarı, geçimi, sağlığı tehlikede
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of line on
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy