sırada - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

sırada



"sırada" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 7 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sırada on the line zf.
sırada on line zf.
Colloquial
sırada on a line expr.
sırada in a line expr.
Idioms
sırada on the slate expr.
sırada up to bat expr.
Technical
sırada in line expr.

"sırada" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 277 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sınıf veya önem bakımından ilk sırada premier i.
üçüncü sırada/dizide triarian i.
eğlence amacıyla arada sırada uyuşturucu kullanan kimse a recreational drug user i.
defileleri izlemek için ön sırada bulunan en prestijli ve arzu edilen koltukların bulunduğu alan frow (front row) i.
tek sırada olan kimse odd i.
tek sırada olan şey odd i.
hareketlerin belirli sırada sürekli tekrar edilmesi circulation [obsolete] i.
(diğer ulaşım imkanları bulunmadığı sırada) gezginler için eşya ve bagaj taşıyan adam packer i.
sırada birinci ordinance i.
sırada oturan kimseler pew i.
tuzlu suyun donmaya başladığı sırada oluşan inkoheran buz kristalleri slush i.
olmak (yarışma sonunda belirli bir sırada) come in f.
hakkı yokken sırada bekleyenlerin önüne geçmek jump the queue f.
ikinci sırada olmak rank number two f.
üçüncü sırada olmak rank number three f.
tam sürücü kilidi açacağı sırada arabanın kapısını açma girişiminde bulunmak pre-pull f.
ilk sırada yer almak take place on the top f.
ilk sırada yer almak be placed on the top f.
üst sırada yer almak be on the highest position f.
üst sırada yer almak be on the top f.
üst sırada yer almak be at the top f.
(birinci, ikinci, onuncu vb) sırada yer almak be ranked at the f.
(birinci, ikinci, onuncu vb) sırada yer almak be ranked as the f.
birinci sırada olmak rank number one f.
ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almak be the second most common cause of death f.
sırada beklemek wait on a line f.
sırada beklemek wait in a line f.
birinci sırada olmak be in the first place f.
ilk sırada olmak rank first f.
ilk sırada olmak be in the first place f.
birinci sırada olmak be on the first rank f.
birinci sırada olmak come first f.
birinci sırada olmak rank first f.
ilk sırada olmak be on the first rank f.
ilk sırada olmak be in the lead f.
ilk sırada olmak come first f.
birinci sırada olmak be in the lead f.
oy kullanmak için sırada beklemek wait in queue for voting f.
üçüncü sırada gelmek third f.
sırada olmak be in line f.
sırada beklemek be in line f.
resmi veya törensel bir sırada birinin yerini almak marshal f.
resmi veya törensel bir sırada birinin yerini almak marshall f.
belirli bir sırada olmak run f.
sırada duramamak dismiss f.
(sırada) gelmek come f.
(müzik veya videoları) karışık sırada görüntülemek shuffle f.
sırada olmak rank f.
ilk sırada olan uppermost s.
arada sırada vuku bulan sporadic s.
bir sırada in the row state s.
arada sırada olan occasional s.
doğru kronolojik sırada olmayan anachronic s.
sırada sonlarda gelen umpteenth s.
sırada sonlarda olan umpteenth s.
en üst sırada veya önemde olan mega s.
(ingiltere'deki devlet okullarında) aynı soyada sahip iki veya daha çok oğlan çocuğu arasında yaş veya derece bakımından ikinci sırada gelen minor s.
yedinci sırada olan g s.
ilk sırada olan overest [obsolete] s.
ikinci sırada second-tier s.
ikinci sırada olan semiclassical s.
kırk sekizinci sırada olan forty-eighth s.
kırk beşinci sırada olan forty-fifth s.
kırk birinci sırada olan forty-first s.
kırk dördüncü sırada olan forty-fourth s.
kırk dokuzuncu sırada olan forty-ninth s.
kırk ikinci sırada olan forty-second s.
kırk yedinci sırada olan forty-seventh s.
kırk altıncı sırada olan forty-sixth s.
kırk üçüncü sırada olan forty-third s.
altmış beşinci sırada olan sixty-fifth s.
altmış dördüncü sırada olan sixty-fourth s.
arada sırada off and on zf.
tam o sırada just then zf.
arada sırada every so often zf.
arada sırada occasionally zf.
o sırada at that point zf.
arada sırada now and again zf.
beşinci sırada fifthly zf.
bu sırada meanwhile zf.
arada sırada from time to time zf.
sık sık arada sırada every so often zf.
o sırada thereat zf.
bir sırada on a line zf.
bu sırada at the same time zf.
arada sırada between whiles zf.
dördüncü sırada fourthly zf.
arada sırada ever and anon zf.
bu sırada in the meantime zf.
yedinci sırada seventhly zf.
azalan sırada in descending order zf.
(tam da) dığı sırada even as zf.
alfabetik sırada in alphabetical order zf.
alfabetik sırada in abc order zf.
tam bu sırada just then zf.
tam bu sırada meanwhile zf.
bunlar olduğu sırada in the meantime zf.
arada sırada once in a while zf.
onuncu sırada gelerek tenth zf.
onuncu sırada tenthly zf.
on üçüncü sırada thirteenthly zf.
on sekizinci sırada eighteenthly zf.
sekizinci sırada eighth zf.
arada sırada once and a while zf.
arada sırada once in a way [brit] zf.
arada sırada once and a way [brit] zf.
on birinci sırada eleventhly zf.
bu sırada en attendant zf.
arada sırada whiles zf.
tam bu sırada mean time zf.
ters sırada hindforemost zf.
on beşinci sırada fifteenthly zf.
beşinci sırada fifth zf.
en ön sırada foremostly zf.
o sırada presently zf.
arada sırada semioccasionally zf.
on dördüncü sırada fourteenth zf.
on dördüncü sırada fourteenthly zf.
dördüncü sırada fourth zf.
dördüncü sırada fourth zf.
on altıncı sırada sixteenthly zf.
altıncı sırada sixth zf.
bu sırada in the mean space [obsolete] zf.
arada sırada still an end [obsolete] zf.
arada sırada still and anon [obsolete] zf.
o sırada meanwhile zf.
için sırada in line for ed.
olduğu sırada while bağ.
şu sırada when bağ.
dördüncü sırada ise fourth bağ.
önemli sırada olan meg- ök.
önemli sırada olan mega- ök.
ters sırada anlamı veren ön ek ob- ök.
arada sırada occas (occasionally) kısalt.
Phrasals
(sıralamada/yarış sonunda birinden) daha alt sırada yer almak place behind (someone or something) f.
(arabayı) (bir sırada) ileriye hareket ettirmek pull forward f.
sırada birine/bir şeye katılmak line up with f.
ikinci sırada yer almak come after (someone or something) f.
ikinci sırada gelmek come after f.
yanında sırada olmak line up alongside f.
yanında sırada durmak line up alongside f.
birinin/bir şeyin yanında sırada durmak line up alongside someone or something f.
birinin/bir şeyin yanında sırada durmak line up alongside someone or something f.
sırada insanların önüne geçmek cut into f.
sırada insanların önüne geçmek cut to f.
daha alt sırada yer almak place behind f.
Phrases
ön sırada at the front row expr.
o sırada during that time expr.
ön sırada on the front row expr.
bir şey için sırada in line for something expr.
Colloquial
(sırada/kuyrukta) kaynakçı butter i.
(sırada/kuyrukta) kaynak yapan kişi butter i.
zilyonuncu sırada olan kimse zillionth i.
zilyonuncu sırada olan şey zillionth i.
dans etkinliğinde partneri olmayan ve kadınları dansa kaldırmak için sırada bekleyen erkekler stag line [dated] i.
arka sırada olmak be in the back row f.
(bir şey) için sırada olmak be up for (something) f.
sırada duramamak break rank f.
sırada duramamak break ranks f.
arada sırada on occasions zf.
arada sırada every now and then/again zf.
olduğu sırada along the line expr.
o sırada along the line expr.
şimdi sırada (..) var now it's time for expr.
şimdi sırada (..) var coming up next expr.
arada sırada ever and again/anon expr.
arada sırada on again expr.
Idioms
gözde/en sevilen/ilk sırada gelen alışkanlık drug of choice i.
yarışı/yarışmayı son sırada tamamlama the wooden spoon [uk/australia] i.
ikinci yedek oyuncu (oyuna ilk çıkan oyuncunun yerine geçen oyuncunun da değiştirilmesi sonucu oyuna üçüncü sırada giren yedek oyuncu) third string i.
bir otomobil yarışını ilk sırada tamamlamak take the checkered flag [us] f.
iş için sırada beklemek be in line for the job f.
manşetlerde birinci sırada yer almak hit the headlines f.
manşetlerde birinci sırada yer almak make the headlines f.
(bir şeyde) ilk sırada yer almak get the first crack at (something) f.
(bir şeyde) ilk sırada yer almak have (the) first crack at (something) f.
(bir şeyde) ilk sırada yer almak want the first crack at (something) f.
yarışı/yarışmayı son sırada tamamlamak get the wooden spoon f.
yarışı/yarışmayı son sırada tamamlamak get/win/take the wooden spoon [uk] f.
yarışı/yarışmayı son sırada tamamlamak take the wooden spoon f.
yarışı/yarışmayı son sırada tamamlamak win the wooden spoon f.
ilk sırada olmak be in line f.
(birini/bir şeyi) doğru sırada tutmak keep (someone or something) in order f.
birini/bir şeyi sırada tutmak keep someone or something in order f.
açık ara birinci sırada olmak open up a lead f.
açık ara birinci sırada olmak open up one's lead f.
seçenekler arasında ilk sırada olmak be in the frame f.
için sırada olmak be in line for f.
bir şey için sırada olmak be in line for something f.
birinden/bir şeyden sonra ikinci sırada olmak/gelmek be second only to somebody/something f.
ikinci sırada bitirmek come off second best f.
yarışı/yarışmayı son sırada tamamlamak get/win/take the wooden spoon f.
manşetlerde birinci sırada yer almak grab the headlines f.
ön sırada/önlerde oturmak have a ringside seat f.
ön sırada/önlerde oturmak have a ringside view f.
(biri/bir şey için) ilk sırada gelmek have first call (on somebody/something) f.
doğru sırada tutmak keep in order f.
ilk sırada olmak lead the line f.
birinci sırada olmak lead the line f.
damalı bayrağı ilk sırada görmek take the checkered flag f.
seçenekler arasında ilk sırada in the frame s.
birinci sırada top-of-mind s.
hep ikinci sırada olan always the bridesmaid s.
hep ikinci sırada olan always the bridesmaid s.
birinci sırada top of mind s.
arada sırada now and anon [old-fashioned] zf.
arada sırada in fits and starts expr.
arada sırada few and far between expr.
tam o sırada just then expr.
tam o sırada (right) on cue expr.
ilk sırada in front expr.
sırada hazır bekleyen vurucu on deck expr.
hep ikinci sırada olan always the bridesmaid, never the bride expr.
hep ikinci sırada olan always the bridesmaid, never the bride expr.
arada sırada fits and starts expr.
öncelikli sırada/sıraya on a front burner expr.
ilk sırada in pole position expr.
ön sırada in pole position expr.
birinci sırada/sıraya in the lead expr.
ilk sırada/sıraya in the lead expr.
o sırada on cue expr.
Speaking
sırada kim var? who do we have next? expr.
sırada kim var? who's next? expr.
sırada ne var what is next expr.
sırada ne var? what's next? expr.
sırada konuşmayın no talking in line expr.
Trade/Economic
müşterinin sırada bekleme süresi dwell time i.
müşteri talimat verdiği sırada brokerin elde ettiği en iyi fiyat üzerinden at the market zf.
Law
suç işlendiğinde/işlendiği sırada ateşli silah taşıma/bulundurma possession of firearm during the commission of a crime i.
(sanığın) suçun işlendiği sırada başka yerde bulunduğunu belirten iddia alibi i.
Politics
amerikan halkını her şeyin üzerinde/birinci sırada tutan, her konuda öncelik verilmesi gerektiğini savunan milliyetçi bir politika america-first i.
ilk sırada amerika gelir america first (policy) i.
Insurance
asli hasarın mükerrer sigortalıca ödendiği sırada reasüransın da simultaneous payment clause i.
Media
şimdi sırada coming up next expr.
Technical
bir sırada delme line drilling i.
birinci sırada rank1 i.
sekizinci sırada eighthly i.
Computer
sırada bekleme sayısı queued i.
sırada beklediği süre time queued i.
ters sırada seriler series in reverse order i.
artan sırada sort ascending expr.
azalan sırada sort descending expr.
azalan sırada descending expr.
artan sırada ascending expr.
değerler ters sırada values in reverse order expr.
kategoriler ters sırada categories in reverse order expr.
ters sırada in reverse order expr.
Marine
geminin rüzgara karşı alındığı sırada kat ettiği yol board i.
Psychology
aynı işlemler farklı sırada yapılınca aynı sonucu veren associative s.
Logic
mantıksal sırada in logical order expr.
Chemistry
(organik molekül yapısında) dördüncü sırada olan delta s.
Astronomy
(takımyıldızdaki yıldızlar için) parlaklıkta üçüncü sırada gamma s.
Education
dublin üniversitesi'nde lisans derecesini kazanmak için girilen sınavlarda birinci veya ikinci sırada yer alma moderator i.
Linguistics
kural olarak üçüncü sırada yer alan (gramer konjugasyonu) third s.
Military
tüm uçakların tek sırada olduğu oluşum trail formation i.
Sport
(bisiklet yarışlarında) yarışı son sırada bitiren sporcuya verilen hayali bir ödül lanterne rouge i.
(ragbide) top için mücadele eden oyuncuların yer aldığı ön sırada ve top yakalayıcının solunda bulunan destek oyuncusu loose head i.
(kriket) vurucunun koşuya başlayacağı sırada vücudunun veya sopasının herhangi bir noktasıyla wicket'ı yıkarak oyun dışı kalması hit wicket i.
(spor müsabakasını) belirli bir sırada tamamlamak run f.
krikette koşuya başlayacağı sırada vücudunun veya sopasının herhangi bir noktasıyla wicket'ı yıkan (oyuncu) hit wicket s.
(kriket) vurucunun koşuya başlayacağı sırada vücudunun veya sopasının herhangi bir noktasıyla wicket'ı yıkarak oyun dışı kalmasıyla hit wicket zf.
isteka topunun bir sonraki sırada vuracağı şekilde on ball zf.
Football
özel bir sırada veya bölümler halinde düzenlenmemiş (futbol sonuçları) unclassified s.
özel bir sırada veya bölümler halinde düzenlenmemiş (ragbi sonuçları) unclassified s.
Chess
(piyon) bulunduğu sırada aynı renkte bir piyon olmayan isolated s.
Card
beş kozun en yüksek sırada olduğu bir kart oyunu cinch i.
Music
zıplama sırasında ayakların birbirine vurduğu sırada çalan birbirini takip eden vuruşlar batterie i.
Librarianship
birden fazla kütüphanenin içeriğini alfabetik sırada düzenleyen kütüphane kataloğu union catalog i.
Abbreviation
zikredilen sırada resp. (respectively) expr.
Archaic
birinci sırada imprimis zf.
Slang
ilk sırada gelen şey numero uno i.
son sırada olma basement i.
sırada öne geçmek do cutsies f.
Modern Slang
benim için en önde/ilk sırada gelen gelen kişi aces in my book i.
o sırada baktığı uygulamayı/sekmeyi patron geldiğinde hemen işle ilgili bir sayfaya çevirme alt-tabbin' i.
Heraldry
tek bir sırada değişen iki rengin oluşturduğu (arma) componé s.
tek bir sırada değişen iki rengin oluşturduğu (arma) componée s.