originates - Türkçe İngilizce Sözlük

originates

"originates" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 23 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
originate f. kaynaklanmak
He must know of the suspicions in this regard and precisely where they originate.
Bu konudaki şüpheleri ve bunların tam olarak nereden kaynaklandığını biliyor olmalı.

More Sentences
General
originate f. yaratmak
The qipao is a classic female garment that originated in 17th century China.
Qipao 17.yüzyıl Çin'inde yaratılmış klasik kadın giysisidir.

More Sentences
originate f. gelmek
It is a well-known fact that the KLA is backed by drug dealing and by contributions which originate in our countries.
KLA'nın uyuşturucu ticareti ve ülkelerimizden gelen katkılarla desteklendiği bilinen bir gerçektir.

More Sentences
originate f. çıkmak
Where did the Olympic Games originate?
Olimpiyat Oyunları nerede ortaya çıktı?

More Sentences
originate f. başlamak
Where did the Olympic Games originate?
Olimpiyat Oyunları nerede başladı?

More Sentences
Technical
originate f. çıkmak
Where did such rumors originate?
Bu söylentiler nereden çıktı?

More Sentences
General
originate f. icat etmek
originate f. neden olmak
originate f. başlatmak
originate f. oluşmak
originate f. örnek alınmak
originate f. esinlenmek
originate f. meydana gelmek
originate f. meydana getirmek
originate f. çıkarmak
originate f. vücuda gelmek
originate f. vücuda getirmek
originate f. oluşturmak
Trade/Economic
originate f. doğmak
originate f. hasıl olmak
Law
originate f. doğmak
originate f. hakkı doğmak
originate f. meydana getirmek

"originates" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 31 sonuç

İngilizce Türkçe
General
originate from f. çıkmak
The fire originated from carelessness.
Yangın dikkatsizlikten çıktı.

More Sentences
originate from f. kaynaklanmak
Several of the recent major food-safety crises have originated from waste management.
Son dönemde gıda güvenliğine ilişkin yaşanan büyük krizlerin birçoğu atık yönetiminden kaynaklanmıştır.

More Sentences
Phrasals
originate from (some place or something) f. (bir yerden/bir şeyden) gelmek
This proposal originates from the organisers of the forum of the peoples.
Bu öneri, halkların forumunu düzenleyenlerden gelmektedir.

More Sentences
originate in (some place or something) f. (bir yerden/bir şeyden) çıkmak
We all know that gunpowder and paper originated in Asia and then travelled to Europe.
Barut ve kâğıdın Asya'da ortaya çıktığını ve daha sonra Avrupa'ya gittiğini hepimiz biliyoruz.

More Sentences
originate in (some place or something) f. (bir yerden/bir şeyden) kaynaklanmak
There are manifest problems originating in the Commission's system and in the way it works.
Komisyon'un sisteminden ve çalışma şeklinden kaynaklanan açık sorunlar vardır.

More Sentences
General
originate in f. -den başlamak
originate in f. -den kaynaklanmak
originate in f. -den meydana gelmek
originate in f. -den çıkmak
originate [us/canada] f. (otobüs, tren) belirli bir noktadan kalkmak
Phrasals
originate with someone f. bir kimse ile birlikte başlatılmış olmak/başlamak
originate from (some place or something) f. kökeni (bir yer/bir şey) olmak
originate from (some place or something) f. (bir yerden/bir şeyden) kaynaklanmak
originate in (some place or something) f. kökeni (bir yer/bir şey) olmak
originate in (some place or something) f. (başlangıcı/kökeni) (bir yere/bir şeye) dayanmak
originate in (some place or something) f. (bir yerden/bir şeyden) başlamak
originate with f. ile birlikte başlatılmış olmak/başlamak
originate with f. tarafından başlatılmış olmak
originate with f. '-den çıkmak
originate with f. ile başlamış/ortaya çıkmış olmak
originate with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) birlikte başlatılmış olmak/başlamak
originate with (someone or something) f. (biri/bir şey) tarafından başlatılmış olmak
originate with (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) çıkmak
originate with (someone or something) f. kökeni/başlangıcı (birine/bir şeye) dayanmak
originate with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) başlamış/ortaya çıkmış olmak
Trade/Economic
originate-to-distribute model i. bankaların kredilerini bir paket haline getirip yatırımcılara satması modeli
originate-to-distribute model i. kredi aç ve dağıt
originate-and-distribute model i. yarat-dağıt modeli
Technical
originate a call f. çağrı başlatmak
Telecom
originate frequency i. asıl frekans
originate a call f. çağrıyı başlatmak