Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
pole
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"pole"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 118 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
pole
i.
direk
2
Yaygın Kullanım
pole
i.
kutup
General
3
Genel
pole
i.
karşıt uç
4
Genel
pole
i.
polonyalı
5
Genel
pole
i.
zıt karakterli kimse
6
Genel
pole
i.
ok
7
Genel
pole
i.
gönder
8
Genel
pole
i.
yelken direği
9
Genel
pole
i.
dikme
10
Genel
pole
i.
sırık
11
Genel
pole
i.
uç
12
Genel
pole
i.
bayrak direği
13
Genel
pole
i.
beş metrelik uzunluk
14
Genel
pole
i.
leh
15
Genel
pole
i.
kazık
16
Genel
pole
i.
kutup
17
Genel
pole
i.
montaj direği
18
Genel
pole
i.
ucay
19
Genel
pole
i.
ahşap dikme
20
Genel
pole
i.
baton
21
Genel
pole
i.
yürüyüş batonu
22
Genel
pole
i.
sap
23
Genel
pole
i.
kol
24
Genel
pole
i.
tutacak
25
Genel
pole
i.
itfaiye direği
26
Genel
pole
i.
(hipodromun iç korkuluklarında sekizde birlik mil aralıklarla) mesafe işareti
27
Genel
pole
i.
hipodrom işaret çubuğu
28
Genel
pole
i.
berber direği
29
Genel
pole
i.
esnafların iş yerlerini gösteren çizgili kısa direk
30
Genel
pole
i.
totem direği
31
Genel
pole
i.
bölgeye göre farklılık gösteren bir uzunluk birimi
32
Genel
pole
i.
16,5 fitlik ölçü birimi
33
Genel
pole
i.
502.92 santimetrelik ölçü birimi
34
Genel
pole
i.
25 metrekareye denk bir alan ölçü birimi
35
Genel
pole
i.
30 1/4 yarda kareye denk bir alan birimi
36
Genel
pole
i.
(prensip, fikir, etken) zıt kutup
37
Genel
pole
i.
karşıt görüş
38
Genel
pole
i.
karşıt tutum
39
Genel
pole
i.
merkez nokta
40
Genel
pole
i.
kılavuz noktası
41
Genel
pole
i.
cazibe odağı
42
Genel
pole
i.
odak noktası
43
Genel
pole
i.
cazibe noktası
44
Genel
pole
f.
sırıkla desteklemek
45
Genel
pole
f.
sırıklamak
46
Genel
pole
f.
çubuk ile vurmak
47
Genel
pole
f.
sopa ile vurmak
48
Genel
pole
f.
çubuk ile hareket ettirmek
49
Genel
pole
f.
sopa ile işlem uygulamak
50
Genel
pole
f.
çubuk ile karıştırmak
51
Genel
pole
f.
çubukla itmek
52
Genel
pole
f.
sırıkla itmek
53
Genel
pole
f.
(saman veya sazlık) sırıklarla götürmek
54
Genel
pole
f.
(metali) saflaştırmak
55
Genel
pole
f.
(golf sahası çimenleri) uzun ince bir sopayla nemini almak
56
Genel
pole
f.
(bataklık veya göçük tabanda) kazıyı sırıklar ile ilerletmek
57
Genel
pole
f.
(jeneratör veya transformatör) polaritesini belirlemek
58
Genel
pole
s.
sırığa ait
59
Genel
pole
s.
sırık ile ilgili
60
Genel
pole
s.
çubuklu
61
Genel
pole
s.
çubuklardan yapılan
62
Genel
pole
s.
sırıklardan yapılan
63
Genel
pole
s.
tahta çubuk tabanlı
64
Genel
pole
s.
sırık tabanlı
65
Genel
pole
s.
kereste tabanlı
66
Genel
pole
s.
çubuğun ucunda yer alan
67
Genel
pole
s.
sırık ucunda bulunan
Technical
68
Teknik
pole
i.
çit kazığı
69
Teknik
pole
i.
eksen ucu
70
Teknik
pole
i.
kutup
71
Teknik
pole
i.
mıknatısın uçları
72
Teknik
pole
i.
mıknatıs kutbu
73
Teknik
pole
i.
sırık
74
Teknik
pole
i.
ucay
Telecom
75
Telekom
pole
i.
direk
76
Telekom
pole
i.
kutup
Construction
77
İnşaat
pole
i.
duvar dayağı
Automotive
78
Otomotiv
pole
i.
akü kutup başı
79
Otomotiv
pole
i.
direk
80
Otomotiv
pole
i.
kutup
Marine
81
Denizcilik
pole
i.
yelken direği
82
Denizcilik
pole
f.
(tekne veya sal) kürek çekerek götürmek
83
Denizcilik
pole
f.
tekneyi kürekle ilerletmek
Geometry
84
Geometri
pole
i.
kristal düzlemine dik olup orijinden geçen çizgi
85
Geometri
pole
i.
birim kürede orijinden geçen dik çizginin küre yüzeyiyle kesiştiği nokta
86
Geometri
pole
i.
birim kürede orijinden geçen dik ile küre yüzeyi kesişiminin stereografik veya gnomik izdüşümü
87
Geometri
pole
i.
çemberle sınırlanmış yansıtıcı yüzeyde merkez
88
Geometri
pole
i.
meromorf fonksiyonun sonsuz limit değeri aldığı nokta
Physics
89
Fizik
pole
i.
kutup
90
Fizik
pole
i.
ucay
Biology
91
Biyoloji
pole
i.
(organ, organizma veya hücrede) eksenin farklı uçlarında gelişen morfolojik farklılık
92
Biyoloji
pole
i.
(organ, organizma veya hücrede) kutbun farklı uçlarında gelişen fizyolojik farklılık
93
Biyoloji
pole
i.
hücre kutbunun sonlandığı nokta
94
Biyoloji
pole
i.
sinir hücresi uzantısının ucu
95
Biyoloji
pole
i.
kamçı tabanının ucu
96
Biyoloji
pole
i.
ip iplikçiği ucu
Zoology
97
Zooloji
pole
i.
kuş kuyruğu
98
Zooloji
pole
i.
hayvan kuyruğu
99
Zooloji
pole
i.
susamuru kuyruğu
Botanic
100
Botanik
pole
i.
sabırlık bitkisinin çiçekli sapı
101
Botanik
pole
i.
göğüs yüzeyi çapı 4-12 inç arasında olan ağaç
102
Botanik
pole
f.
(sabırlık bitkisi) çiçek açmak
103
Botanik
pole
f.
(sabırlık bitkisi) çiçeklenmek
104
Botanik
pole
f.
(bitkileri) destek çubuğu ile desteklemek
105
Botanik
pole
f.
(bitkileri) sırık ile desteklemek
Fishery
106
Balıkçılık
pole
i.
standart tip olta çubuğu
Religious
107
Dini
pole
i.
kutub
Sport
108
Spor
pole
i.
kayak sopası
109
Spor
pole
i.
kayak batonu
110
Spor
pole
i.
pol pozisyonu
111
Spor
pole
i.
önde yarışa başlama pozisyonu
112
Spor
pole
f.
kayak batonu ile hızlanmak
113
Spor
pole
f.
hız kazanmak için kayak batonlarını kullanmak
Baseball
114
Beysbol
pole
f.
(saha dışına düşen topa) sopayla güçlü bir şekilde vurmak
Archaic
115
Eski Kullanım
pole
i.
sema
116
Eski Kullanım
pole
i.
gök
117
Eski Kullanım
pole
i.
gökyüzü
Slang
118
Argo
pole
i.
doğa gözlem teleskobu
"pole"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
magnetic pole strength
i.
manyetik kutup şiddeti
2
Genel
mine pole
i.
maden direği
3
Genel
pole star
i.
kutup yıldızı
4
Genel
totem pole
i.
totem direği
5
Genel
double pole
i.
çift kutup
6
Genel
magnetic north pole
i.
manyetik kuzey kutbu
7
Genel
ski pole
i.
kayak sopası
8
Genel
fishing pole
i.
olta kamışı
9
Genel
scaffolding pole
i.
iskele direği
10
Genel
magnetic north pole
i.
manyetik pusulanın iğnesince gösterilen yön
11
Genel
the north pole
i.
kuzey kutbu
12
Genel
pole vault
i.
sırıkla atlama
13
Genel
negative pole
i.
eksi uç
14
Genel
tent pole
i.
çadır direği
15
Genel
north pole
i.
kuzey kutbu
16
Genel
surveyor's pole
i.
flama
17
Genel
south pole
i.
güney kutbu
18
Genel
pole star
i.
kutupyıldızı
19
Genel
mean pole
i.
ortalama kutup
20
Genel
telephone pole
i.
telefon direği
21
Genel
the south pole
i.
güney kutbu
22
Genel
ridge pole
i.
çatı direği
23
Genel
positive pole
i.
anot
24
Genel
range pole
i.
jalon
25
Genel
fishing pole
i.
kamış
26
Genel
pole bear
i.
kutup ayısı
27
Genel
celestial pole
i.
gökkutbu
28
Genel
street-lighting pole
i.
sokak aydınlatması direği
29
Genel
telegraph pole
i.
telgraf direği
30
Genel
north-pole
i.
kuzey kutbu
31
Genel
telegraph pole
i.
telefon direği
32
Genel
spinnaker pole
i.
balon gönderi
33
Genel
wood pole
i.
ağaç direk
34
Genel
range pole
i.
gözetleme direği
35
Genel
traffic light pole
i.
trafik lambası direği
36
Genel
lighting pole
i.
aydınlatma direği
37
Genel
a fishing pole and bait
i.
bir olta ve yem
38
Genel
gallows pole
i.
darağacı
39
Genel
fireman's pole
i.
itfaiyeci direği
40
Genel
sliding pole
i.
itfaiyeci direği
41
Genel
pole corn
i.
süt mısır
42
Genel
barber's pole
i.
berber dükanının kapısındaki kırmızı beyaz işaret
43
Genel
pole-axe
i.
kasap baltası (tokmaklı)
44
Genel
pole-axe
i.
uzun saplı balta
45
Genel
barber pole candy
i.
çubuk şeker
46
Genel
barber pole
i.
çubuk şeker
47
Genel
pole dance
i.
direk dansı
48
Genel
pole top
i.
direk tepesi
49
Genel
totem pole
i.
totem direğine benzeyen şey
50
Genel
ski pole
i.
kayak batonu
51
Genel
barber pole
i.
berber direği
52
Genel
barber pole
i.
eskiden berber dükkanı simgesi olan direk
53
Genel
leaping pole
i.
sıçrama sırığı
54
Genel
may pole
i.
1 mayıs kutlamaları kapsamında yürütülen spor faaliyetlerinin yapıldığı açık alanın tam ortasına konulan, çiçeklerle kaplanmış uzun sırık
55
Genel
buggy pole
i.
fayton direği
56
Genel
clothes pole
i.
giysi askılığı
57
Genel
clothes pole [scotland] [us]
i.
çamaşır kurutma ipini yükselten uzun sopa
58
Genel
pike pole
i.
yüzen kütükleri yönlendiren direk
59
Genel
pike pole
i.
elektrik tellerini dik tutan direk
60
Genel
pike pole
i.
yangınla mücadelede kullanılan bir tür alet
61
Genel
pole cap
i.
(at arabasında) boyunduruğun sabit tutulması için şaft ucuna yerleştirilen demir başlık
62
Genel
pole cap
i.
(at arabası vagonunda) ok ağacına takılan demir başlık
63
Genel
pole horse
i.
ok ağacına bağlı at
64
Genel
pole horse
i.
araba atı
65
Genel
pole horse
i.
(at yarışında) başlangıç pozisyonundaki at
66
Genel
pole piece
i.
(atı ok ağacına bağlayan) semer kayışı
67
Genel
pole star
i.
kılavuz
68
Genel
pole star
i.
rehber
69
Genel
pole star
i.
lider
70
Genel
pole star
i.
yol gösterici
71
Genel
pole telephone
i.
telefon direği
72
Genel
pole telephone
i.
elektrik direği
73
Genel
be up the pole
f.
sarhoş olmak
74
Genel
set up a pole
f.
direk dikmek
75
Genel
pole-jump
f.
sırıkla atlamak
76
Genel
not touch something with a ten-foot pole
f.
karışmak istememek (bir olaya vb)
77
Genel
(car) hit the pole
f.
(araba) direğe çarpmak
78
Genel
pole-axe
f.
şiddetle vurmak
79
Genel
pole (on)
f.
çıkar sağlamak
80
Genel
pole (on)
f.
sömürmek
81
Genel
pole (on)
f.
sırtından geçinmek
82
Genel
like a bean pole
s.
fasulye sırığı gibi
83
Genel
single pole
s.
tekkutuplu
84
Genel
pole-axed
s.
(balta darbesi almışçasına) sersemlemiş
85
Genel
pole-handled
s.
uzun saplı
86
Genel
pole-handled
s.
uzun kollu
87
Genel
pole-handled
s.
uzun tutacaklı
Colloquial
88
Konuşma Dili
pole dancing
i.
direk dansı
89
Konuşma Dili
pole dancer
i.
direk dansçısı
90
Konuşma Dili
pole dancer
i.
striptiz yapan direk dansçısı
91
Konuşma Dili
be up the pole
f.
hamile olmak
92
Konuşma Dili
be up the pole
f.
hamile kalmak
93
Konuşma Dili
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
aklını kaçırmış olmak
94
Konuşma Dili
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
aklını yemiş olmak
95
Konuşma Dili
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
kafadan kontak/kaçık olmak
96
Konuşma Dili
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
hapı yutmuş olmak
97
Konuşma Dili
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
zor durumda olmak
98
Konuşma Dili
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
sıkıntı içinde olmak
99
Konuşma Dili
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
sıkıntıda olmak
100
Konuşma Dili
pole to pole
expr.
dünyanın dört bir yanında
101
Konuşma Dili
pole to pole
expr.
tüm dünyada
Idioms
102
Deyim
low man on the totem pole
i.
en alttaki görevli/adam
103
Deyim
high man on the totem pole
i.
en tepedeki adam
104
Deyim
low on the totem pole
i.
zurnanın son deliği
105
Deyim
low man on the totem pole
i.
zurnanın son deliği
106
Deyim
smoke pole
i.
tabanca
107
Deyim
the greasy pole [uk/australia]
i.
meşakkatli yol
108
Deyim
the greasy pole [uk/australia]
i.
yükselmeye giden meşakkatli/zor yol
109
Deyim
the greasy pole [uk/australia]
i.
ilerlemenin/yükselmenin zorlu yolu/tırmanışı
110
Deyim
the greasy pole [uk/australia]
i.
başarıya giden zorlu yol
111
Deyim
the greasy pole
i.
başarıya giden zorlu yol
112
Deyim
the greasy pole
i.
kariyerinin zorlu basamakları
113
Deyim
not touch someone with a ten-foot pole
f.
biriyle işi olmamak/ona bulaşmak istememek
114
Deyim
wouldn't touch someone or something with a ten-foot pole
f.
tırnağının ucuyla bile dokunmamak
115
Deyim
be in pole position
f.
(yarış vb kazanmak için) avantajlı olmak
116
Deyim
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
delirmek
117
Deyim
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
çıldırmak
118
Deyim
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
aklını kaçırmak
119
Deyim
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
kafayı yemek
120
Deyim
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
kafadan kontak olmak
121
Deyim
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
kaçık olmak
122
Deyim
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
zorluk içinde olmak
123
Deyim
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
sıkıntıda olmak
124
Deyim
be up the pole [old-fashioned] [uk]
f.
başı dertte olmak
125
Deyim
not touch (someone or something) with a barge pole [uk/australia]
f.
(birine/bir şeye) asla bulaşmak istememek
126
Deyim
not touch (someone or something) with a barge pole [uk/australia]
f.
(biriyle/bir şeyle) hiç işi olmamak
127
Deyim
not touch (someone or something) with a barge pole [uk/australia]
f.
(birinden/bir şeyden) uzak durmak
128
Deyim
not touch (someone or something) with a barge pole [uk/australia]
f.
(birine/bir şeye) bir metre bile yaklaşmamak
129
Deyim
not touch (someone or something) with a barge pole [uk/australia]
f.
(birine/bir şeye) tırnağının ucuyla bile dokunmak istememek
130
Deyim
not touch (someone or something) with a ten-foot pole [us]
f.
(birine/bir şeye) asla bulaşmak istememek
131
Deyim
not touch (someone or something) with a ten-foot pole [us]
f.
(biriyle/bir şeyle) hiç işi olmamak
132
Deyim
not touch (someone or something) with a ten-foot pole [us]
f.
(birinden/bir şeyden) uzak durmak
133
Deyim
not touch (someone or something) with a ten-foot pole [us]
f.
(birine/bir şeye) bir metre bile yaklaşmamak
134
Deyim
not touch (someone or something) with a ten-foot pole [us]
f.
(birine/bir şeye) tırnağının ucuyla bile dokunmak istememek
135
Deyim
not touch with a ten-foot pole
f.
asla bulaşmak istememek
136
Deyim
not touch with a ten-foot pole
f.
hiç işi olmamak
137
Deyim
not touch with a ten-foot pole
f.
uzak durmak
138
Deyim
not touch with a ten-foot pole
f.
bir metre bile yaklaşmamak
139
Deyim
not touch with a ten-foot pole
f.
tırnağının ucuyla bile dokunmak istememek
140
Deyim
up the pole
expr.
aklını kaçırmış
141
Deyim
up the pole
expr.
deli
142
Deyim
up the pole
expr.
fıttırmış
143
Deyim
up the pole
expr.
kafadan kontak
144
Deyim
up the pole
expr.
kaçık
145
Deyim
low on the totem pole
expr.
önemsiz
146
Deyim
up the pole
expr.
sarhoş
147
Deyim
the greasy pole
expr.
terfi
148
Deyim
the longest pole knocks the persimmon [us]
expr.
yeterli imkanın varsa kazanmak kolay
149
Deyim
the longest pole knocks the persimmon [us]
expr.
gereken imkanlara sahipsen başarıyı elde etmek kolay
150
Deyim
the longest pole knocks the persimmon [us]
expr.
imkanı çok olan başarıya kolay ulaşır
151
Deyim
the longest pole knocks the persimmon [us]
expr.
elin kolun uzunsa her şeyi elde etmek kolay
152
Deyim
I wouldn't touch (someone or something) with a ten-foot pole [us]
expr.
(birine/bir şeye) tırnağımın ucuyla bile dokunmam/dokunmazdım
153
Deyim
I wouldn't touch (someone or something) with a ten-foot pole [us]
expr.
(birine/bir şeye) asla bulaşmam/bulaşmazdım
154
Deyim
I wouldn't touch (someone or something) with a ten-foot pole [us]
expr.
(biriyle/bir şeyle) işim olmaz
155
Deyim
I wouldn't touch (someone or something) with a ten-foot pole [us]
expr.
(biri/bir şey) benden uzak olsun
156
Deyim
I wouldn't touch (someone or something) with a ten-foot pole [us]
expr.
(birine/bir şeye) bir metre bile yaklaşmam/yaklaşmazdım
157
Deyim
I wouldn't touch (someone or something) with a ten-foot pole [us]
expr.
hiç işim olmaz
158
Deyim
I wouldn't touch (something or someone) with a barge pole [uk/australia]
expr.
(bir şeye/birine) tırnağımın ucuyla bile dokunmam/dokunmazdım
159
Deyim
I wouldn't touch (something or someone) with a barge pole [uk/australia]
expr.
(bir şeye/birine) asla bulaşmam/bulaşmazdım
160
Deyim
I wouldn't touch (something or someone) with a barge pole [uk/australia]
expr.
(bir şeyle/biriyle) işim olmaz
161
Deyim
I wouldn't touch (something or someone) with a barge pole [uk/australia]
expr.
(bir şey/biri) benden uzak olsun
162
Deyim
I wouldn't touch (something or someone) with a barge pole [uk/australia]
expr.
(bir şeye/birine) bir metre bile yaklaşmam/yaklaşmazdım
163
Deyim
I wouldn't touch (something or someone) with a barge pole [uk/australia]
expr.
hiç işim olmaz
164
Deyim
I wouldn't touch it with a ten-foot pole [cliché]
expr.
ona tırnağımın ucuyla bile dokunmam/dokunmazdım
165
Deyim
I wouldn't touch it with a ten-foot pole [cliché]
expr.
ona asla bulaşmam/bulaşmazdım
166
Deyim
I wouldn't touch it with a ten-foot pole [cliché]
expr.
onunla işim olmaz
167
Deyim
I wouldn't touch it with a ten-foot pole [cliché]
expr.
benden uzak olsun
168
Deyim
I wouldn't touch it with a ten-foot pole [cliché]
expr.
ona bir metre bile yaklaşmam/yaklaşmazdım
169
Deyim
I wouldn't touch it with a ten-foot pole [cliché]
expr.
hiç işim olmaz
170
Deyim
in pole position
expr.
ilk sırada
171
Deyim
in pole position
expr.
ön sırada
172
Deyim
in pole position
expr.
yarışın başlangıcında ilk sırasında/en önde
173
Deyim
in pole position [uk]
expr.
avantajlı durumda/konumda
174
Deyim
in pole position [uk]
expr.
güçlü durumda/konumda
175
Deyim
wouldn't touch it with a ten-foot pole
expr.
ona bir metre bile yaklaşmaz
176
Deyim
wouldn't touch it with a ten-foot pole
expr.
onunla işi olmaz
177
Deyim
wouldn't touch it with a ten-foot pole
expr.
onunla alakası olmaz
178
Deyim
wouldn't touch it with a ten-foot pole
expr.
ona tırnağının ucuyla bile dokunmaz
179
Deyim
wouldn't touch something/someone with a barge pole [uk]
expr.
birine/bir şeye tırnağının ucuyla bile dokunmaz
180
Deyim
wouldn't touch something/someone with a barge pole [uk]
expr.
birine/bir şeye asla bulaşmaz
181
Deyim
wouldn't touch something/someone with a barge pole [uk]
expr.
biriyle/bir şeyle işi olmaz
182
Deyim
wouldn't touch something/someone with a barge pole [uk]
expr.
birine/bir şeye bir metre bile yaklaşmaz
183
Deyim
wouldn't touch something/someone with a ten-foot pole [us]
expr.
birine/bir şeye tırnağının ucuyla bile dokunmaz
184
Deyim
wouldn't touch something/someone with a ten-foot pole [us]
expr.
birine/bir şeye asla bulaşmaz
185
Deyim
wouldn't touch something/someone with a ten-foot pole [us]
expr.
biriyle/bir şeyle işi olmaz
186
Deyim
wouldn't touch something/someone with a ten-foot pole [us]
expr.
birine/bir şeye bir metre bile yaklaşmaz
187
Deyim
wouldn't touch with a ten-foot pole
expr.
tırnağının ucuyla bile dokunmaz
188
Deyim
wouldn't touch with a ten-foot pole
expr.
asla bulaşmaz
189
Deyim
wouldn't touch with a ten-foot pole
expr.
işi olmaz
190
Deyim
wouldn't touch with a ten-foot pole
expr.
bir metre bile yaklaşmaz
Speaking
191
Konuşma
I wouldn't touch him with a barge pole
expr.
benden uzak olsun
192
Konuşma
I wouldn't touch him with a ten-foot pole
expr.
benden uzak olsun
193
Konuşma
I wouldn't touch him with a ten-foot pole
expr.
onunla işim olmaz
194
Konuşma
I wouldn't touch him with a ten-foot pole
expr.
ona bir metre bile yaklaşmam
195
Konuşma
I wouldn't touch him with a barge pole
expr.
onunla işim olmaz
196
Konuşma
I wouldn't touch him with a barge pole
expr.
ona bir metre bile yaklaşmam
Trade/Economic
197
Ticaret/Ekonomi
pole of growth
i.
büyüme kutbu
Politics
198
Siyasal
liberty pole
i.
genellikle üzerine özgürlüğü simgeleyen başlık takılan yüksek bayrak direği
Institutes
199
Kurum/Kuruluş
european development pole
i.
avrupa kalkınma kutbu
Industry
200
Sanayi
pole lathe
i.
ahşap torna makinesi
201
Sanayi
pole lathe
i.
ahşap direk tornası
Technical
202
Teknik
antenna pole
i.
anten direği
203
Teknik
lighting pole
i.
aydınlatma direği
204
Teknik
wooden pole
i.
ağaç tel direk
205
Teknik
pole structure
i.
ahşap dikmeli yapım
206
Teknik
battery pole
i.
akü kutbu
207
Teknik
battery pole
i.
akümülatör kutbu
208
Teknik
main pole
i.
ana kutup
209
Teknik
main pole coil
i.
ana kutup bobini
210
Teknik
main pole winding
i.
ana kutup sargısı
211
Teknik
positive magnetic pole
i.
artı mıknatıs ucu
212
Teknik
h-pole
i.
bağlantılı çifte direk
213
Teknik
pole-mounted pruner
i.
boruya monte budayıcı
214
Teknik
tubular pole
i.
boru direk
215
Teknik
first pole to clear factor
i.
birinci kutup boşaltma faktörü
216
Teknik
single pole connection
i.
bir kutuplu bağlantı
217
Teknik
unit magnetic pole
i.
birim manyetik kutup
218
Teknik
double pole
i.
çift ucay
219
Teknik
double pole switch
i.
çift kutuplu şalter
220
Teknik
salient pole
i.
çıkık kutup
221
Teknik
multi-pole connections
i.
çok kutuplu bağlantılar
222
Teknik
multi-pole connection pin
i.
çok kutuplu bağlantı pimi
223
Teknik
double-pole switch
i.
çift kutuplu şalter
224
Teknik
double-pole switch
i.
çift kutuplu anahtar
225
Teknik
double-pole scaffold
i.
çift direkli iskele
226
Teknik
supporting pole
i.
destek kutbu
227
Teknik
pole plate
i.
direk tabanı
228
Teknik
pole plate
i.
dikme tabanı
229
Teknik
pole setting
i.
direk dikme
230
Teknik
pole scaffold
i.
direkli iskele
231
Teknik
utility pole
i.
elektrik direği
232
Teknik
negative pole
i.
eksi ucay
233
Teknik
electric pole
i.
elektrik direği
234
Teknik
shaded-pole motor
i.
gölge kutuplu motor
235
Teknik
celestial pole
i.
gökkutbu
236
Teknik
range pole
i.
gözlem çubuğu
237
Teknik
celestial pole
i.
göksel kutup
238
Teknik
range pole
i.
hizalama çubuğu
239
Teknik
trolley pole
i.
havai tel direği
240
Teknik
overhead line pole
i.
hava hattı direği
241
Teknik
double pole connector
i.
iki kutuplu konektör
242
Teknik
two-pole machine
i.
iki kutuplu makine
243
Teknik
double-pole connector
i.
iki kutuplu fiş veya priz
244
Teknik
range pole
i.
jalon
245
Teknik
two-pole low voltage type
i.
iki kutuplu düşük gerilim tipi
246
Teknik
two-pole low-voltage type
i.
iki kutuplu alçak gerilimli tip
247
Teknik
two-pole voltage detector
i.
iki kutuplu gerilim detektörü
248
Teknik
complex conjugate pole
i.
karmaşık eşlenik kutuplar
249
Teknik
lattice pole
i.
kafes direk
250
Teknik
multiple pole
i.
katlı kutup
251
Teknik
pole balancing problem
i.
kutup dengeleme problemi
252
Teknik
pole shoe
i.
kutup papucu
253
Teknik
pole arm
i.
kutup kolu
254
Teknik
pole placement
i.
kutup yerleşim metodu
255
Teknik
pole changeable motor
i.
kutupları değiştirilebilir motor
256
Teknik
pole centerline
i.
kutup ekseni
257
Teknik
pole core
i.
kutup çekirdeği
258
Teknik
commutating pole
i.
komütasyon kutbu
259
Teknik
pole segment
i.
kutup plakası
260
Teknik
pole lamination
i.
kutup plakası
261
Teknik
pole shoe
i.
kutup çarığı
262
Teknik
harnessing pole
i.
koşum çubuğu
263
Teknik
pole axis
i.
kutup ekseni
264
Teknik
pole pitch
i.
kutup aralığı
265
Teknik
double pole switch
i.
kontaklı şalter
266
Teknik
pole connectors
i.
kutuplu bağlantılar
267
Teknik
blue pole
i.
mavi kutup
268
Teknik
magnetic pole
i.
manyetik kutup
269
Teknik
magnetic pole strength
i.
manyetik kutup şiddeti
270
Teknik
lamp pole
i.
lamba direği
271
Teknik
magnetic pole
i.
mıknatıssal ucay
272
Teknik
south-seeking pole
i.
mıknatısın güneyi gösteren kutbu
273
Teknik
magnetic pole
i.
mıknatıs ucayı
274
Teknik
magnetic pole strength
i.
mıknatıssal ucay yeğinliği
275
Teknik
negative pole
i.
negatif kutup
276
Teknik
cathodic pole
i.
negatif kutup
277
Teknik
totem pole
i.
ongun direği
278
Teknik
anodic pole
i.
pozitif kutup
279
Teknik
positive magnetic pole
i.
pozitif mıknatıs kutbu
280
Teknik
positive pole
i.
pozitif kutup
281
Teknik
pole zero plot
i.
sıfır kutup çiziti
282
Teknik
pole-mounted powered pruner
i.
sırığa monte edilen motorlu budayıcı
283
Teknik
pole vault
i.
sırıkla atlama
284
Teknik
pike pole
i.
sırıklı kanca
285
Teknik
street-lighting pole
i.
sokak aydınlatması direği
286
Teknik
pole-breaking
i.
sopa freni
287
Teknik
utility pole
i.
telefon direği
288
Teknik
gin pole
i.
tek direkli vinç
289
Teknik
telegraph pole
i.
telgraf direği
290
Teknik
single-pole single-throw switch
i.
tek kutuplu basit envertör
291
Teknik
single-pole switch
i.
tek kutuplu şalter
292
Teknik
single-pole switch
i.
tek uç çalıştıran şalter
293
Teknik
telegraph pole
i.
telefon elektrik vb direği
294
Teknik
single pole connection
i.
tek kutuplu bağlantı
295
Teknik
single-pole contactor
i.
tek kutuplu kontaktör
296
Teknik
single -pole connections
i.
tek kutuplu bağlantılar
297
Teknik
power pole
i.
telefon elektrik vb direği
298
Teknik
utility pole
i.
telefon elektrik vb direği
299
Teknik
telephone pole
i.
telefon elektrik vb direği
300
Teknik
single-pole connection pin
i.
tek kutuplu bağlantı pimi
301
Teknik
single-pole circuit breaker
i.
tek kutuplu devre kesici
302
Teknik
single pole
i.
tek kutuplu
303
Teknik
triple-pole switch
i.
üç kutuplu şalter
304
Teknik
three-pole circuit breaker
i.
üç kutup devre kesici
305
Teknik
three-pole contactor
i.
üç kutuplu kontaktör
306
Teknik
three-pole switch
i.
üç kutuplu şalter
307
Teknik
light pole
i.
uyarı lambası kolonu
308
Teknik
three-pole switch
i.
üç kutuplu anahtar
309
Teknik
three pole circuit breaker
i.
üç kutuplu devre kesici
310
Teknik
two pole three-phase generator
i.
üç fazlı iki kutuplu jeneratör
311
Teknik
pike pole
i.
yangın kancası
312
Teknik
simple pole
i.
yalın kutup
313
Teknik
field windings and pole shoes
i.
yastık
314
Teknik
opposite pole
i.
zıt kutup
315
Teknik
pole [dialect]
i.
at arabasında vagonu geride tutan ve atların arasından geçen şaft
316
Teknik
pole piece
i.
çatı merteği
317
Teknik
pole piece
i.
kutup parçası
318
Teknik
pole strap
i.
semerin deri kayışlı bölümü
319
Teknik
coupling pole
i.
bağlantı çubuğu
320
Teknik
single-pole double-throw switch
i.
tek kutuplu çift konumlu anahtar
321
Teknik
plunger pole
i.
tulumba makinesinin pompa kolu
322
Teknik
socket pole
i.
(tekneleri itmek için kullanılan) soketli direk
323
Teknik
stobie pole
i.
elektrik direği
324
Teknik
two-pole
s.
iki kutuplu
325
Teknik
single-pole
s.
tek kutuplu
326
Teknik
three-pole
s.
üç kutuplu
Computer
327
Bilgisayar
pole-zero plot
i.
sıfır-kutup çiziti
328
Bilgisayar
pole zero plot
i.
sıfır kutup çiziti
329
Bilgisayar
all-pole filter
i.
tüm kutuplu süzgeç
Informatics
330
Bilişim
shaded-pole motor
i.
siperli kutuplu motor
Telecom
331
Telekom
injected wooden pole
i.
enjekte ahşap direk
332
Telekom
firewall pole vault
i.
güvenlik duvarı kutusu
333
Telekom
closed loop pole
i.
kapalı döngü kutubu
334
Telekom
pole attachment
i.
kutup eklentisi
335
Telekom
telegraph pole
i.
telgraf direği
336
Telekom
telegraph pole
i.
telefon direği
337
Telekom
telephone pole
i.
telefon direği
338
Telekom
telephone pole
i.
telgraf direği
Electric
339
Elektrik
analogous pole
i.
analog kutup
340
Elektrik
positive magnetic pole
i.
artı kutup
341
Elektrik
double pole switch
i.
çift kutuplu elektrik düğmesi
342
Elektrik
two-pole interconnection coupler
i.
çift kurup ara bağlayıcı
343
Elektrik
double pole
i.
çift kutup
344
Elektrik
auxiliary pole
i.
ek kutbu
345
Elektrik
overhead line pole
i.
hava hattı direği
346
Elektrik
non-wirable two-pole plug
i.
kordonu ile sökülemeyen iki kutuplu fiş
347
Elektrik
commutating pole
i.
komütasyon kutbu
348
Elektrik
commutating pole
i.
komütasyon kutup
349
Elektrik
single-pole voltage tester
i.
tek kutuplu kontrol kalemi
350
Elektrik
one-pole disconnector
i.
tek kutuplu ayırıcı
351
Elektrik
commutating pole
i.
yardımcı kutup
352
Elektrik
insulating pole
i.
yalıtkan kutup
353
Elektrik
antilogous pole
i.
ısıtıldığında negatif elektriklenen kristal kutbu
354
Elektrik
four pole
s.
dört kutuplu
Mechanic
355
Mekanik
trailing pole tip
i.
motor veya dinamonun bobindeki tellerin geçtiği parçasının kenarı
Architecture
356
Mimarlık
pole house [new zealand]
i.
ahşap ev
357
Mimarlık
pole house [new zealand]
i.
kazık temelli ev
Construction
358
İnşaat
ranging pole
i.
(arazi etüdü yaparken) belirli noktaları işaretlemek için kullanılan çubuk
359
İnşaat
ranging-pole
i.
(arazi etüdü yaparken) belirli noktaları işaretlemek için kullanılan çubuk
360
İnşaat
ranging pole
i.
jalon
361
İnşaat
ranging-pole
i.
jalon
362
İnşaat
concrete pole
i.
beton direk
363
İnşaat
derrick pole
i.
derik vinç direği
364
İnşaat
plumb bond pole
i.
duvar köşesi düşeylik dikmesi
365
İnşaat
guyed pole
i.
gergili dikme
366
İnşaat
scafolding pole
i.
iskele direği
367
İnşaat
pole assignment method
i.
kutup atama yöntemi
368
İnşaat
prestressed pole
i.
öngerilmeli demirlibeton direk
369
İnşaat
leveling pole
i.
mira
370
İnşaat
leveling pole
i.
nivelman mirası
371
İnşaat
imp-pole [obsolete]
i.
yapı iskelesi destek çubuğu
372
İnşaat
imp-pole [obsolete]
i.
yapı iskelesi destek direği
Automotive
373
Otomotiv
single pole single throw switch
i.
açma kapama anahtarı
374
Otomotiv
battery pole
i.
akü kutbu
375
Otomotiv
field pole
i.
alan kutbu
376
Otomotiv
pole shoe
i.
bobin sargılarının yerleştirildiği metal parça
377
Otomotiv
multi-pole switch
i.
çok kutuplu (kontaklı) anahtar
378
Otomotiv
pole trailer
i.
çeki çubuklu römork
379
Otomotiv
double pole double throw switch
i.
çift kutuplu çift yönlü anahtar
380
Otomotiv
double pole single throw switch
i.
çift kutuplu tek yönlü anahtar
381
Otomotiv
double pole glow plug
i.
çift kutuplu ön ısıtma bujisi
382
Otomotiv
pole side impact test
i.
direğe yandan çarpma testi
383
Otomotiv
four-pole motor
i.
dört kutuplu motor
384
Otomotiv
south pole
i.
güney kutbu
385
Otomotiv
shaded-pole motors
i.
gölge kutuplu motorlar
386
Otomotiv
two-pole motor
i.
iki kutuplu motor
387
Otomotiv
single pole double throw switch
i.
iki yönlü anahtar
388
Otomotiv
pole shoe
i.
kutup pabucu
389
Otomotiv
magnetic south pole
i.
manyetik güney kutbu
390
Otomotiv
magnetic pole
i.
manyetik kutup
391
Otomotiv
magnetic north pole
i.
manyetik kuzey kutbu
392
Otomotiv
negative pole
i.
negatif kutup
393
Otomotiv
negative pole
i.
negatif manyetik kutup
394
Otomotiv
pole position
i.
pol pozisyonu
395
Otomotiv
pole position
i.
pilotun yarışa 1. sıradan başlaması
396
Otomotiv
rotor pole
i.
rotor kutubu
397
Otomotiv
shaded-pole motor
i.
siperli kutuplu motor
398
Otomotiv
pole welding clamp
i.
şasi bağlama işkencesi
399
Otomotiv
stator pole
i.
stator kutbu
400
Otomotiv
claw-pole generator
i.
tırnaklı alternatör
401
Otomotiv
shaded-pole
s.
gölge kutuplu
402
Otomotiv
shaded pole
s.
gölge kutuplu
Traffic
403
Trafik
snow pole
i.
kar direği
Marine
404
Denizcilik
bare-pole charter
i.
boş gemi sözleşmesi
405
Denizcilik
sheer pole
i.
dıraveçe demiri
406
Denizcilik
scaffolding pole
i.
iskele dikmesi
407
Denizcilik
pole tide
i.
kutup gel-giti
408
Denizcilik
barge pole
i.
uzun avara gönderi
409
Denizcilik
pole mast
i.
yelken direği
410
Denizcilik
pole mast
i.
seren direği
411
Denizcilik
depress the pole
f.
gemi direği ufuk çizgisinde gözükecek şekilde ilerlemek
Mining
412
Maden
mine pole
i.
maden direği
Medical
413
Medikal
lower pole of the epididymis
i.
epididim alt polü
414
Medikal
iv pole
i.
serum askısı
415
Medikal
upper pole heminephrectomy
i.
üst pol heminefrektomi
Pathology
416
Patoloji
barber's pole worm
i.
bir tür mide kurdu
Optics
417
Optik
pole of a lens
i.
mercek kutbu
418
Optik
pole of a lens
i.
asal eksenin yüzeyle buluştuğu nokta
Math
419
Matematik
square pole
i.
27.6 m2'ye eşit bir alan ölçü birimi
Physics
420
Fizik
north-seeking pole
i.
serbestçe asılan mıknatısın kuzeyi gösteren kutbu
421
Fizik
negative magnetic pole
i.
negatif manyetik kutup
422
Fizik
negative magnetic pole
i.
mıknatıs serbestçe asıldığında güneye doğru yönelen ucu
423
Fizik
unit pole
i.
birim ucay
424
Fizik
unit pole
i.
kutup birimi
425
Fizik
positive magnetic pole
i.
kuzey mıknatıs kutbu
426
Fizik
magnetic pole
i.
magnetik kutup
427
Fizik
positive magnetic pole
i.
kuzey mıknatıssal ucay
428
Fizik
magnetic pole
i.
mıknatıs kutbu
Biology
429
Biyoloji
animal pole
i.
animal kutup
430
Biyoloji
vegetative pole
i.
besler kutup
431
Biyoloji
animal pole
i.
döller kutup
432
Biyoloji
animal pole
i.
yumurtada çekirdeği ve sitoplazmanın çoğunu içeren biçimlendirici kısım
433
Biyoloji
vegetal pole
i.
yumurtanın daha fazla sarı içeren inaktif kısmı
Marine Biology
434
Deniz Biyolojisi
stout pole
i.
bumba
435
Deniz Biyolojisi
gin pole
i.
bumba
436
Deniz Biyolojisi
gin pole
i.
palanga direği
437
Deniz Biyolojisi
stout pole
i.
palanga direği
438
Deniz Biyolojisi
pole flounder
i.
derin sularda yaşayan büyük bir pisi balığı
439
Deniz Biyolojisi
pole fluke
i.
derin sularda yaşayan büyük bir pisi balığı
Astronomy
440
Gökbilim
pole-star
i.
demirkazık
441
Gökbilim
galactic pole
i.
galaktik kutup
442
Gökbilim
galactic pole
i.
gökada kutbu
443
Gökbilim
pole-star
i.
kutupyıldızı
444
Gökbilim
mean pole
i.
ortalama kutup
445
Gökbilim
south pole wall
i.
güney kutup duvarı
Botanic
446
Botanik
pole bean
i.
fasulye
447
Botanik
pole bean
i.
fasulye bitkisi
448
Botanik
prickly pole
i.
uzun siyah dikenli ve halkalı gövdesi olan bir batı hint palmiyesi
Agriculture
449
Tarım
hop pole
i.
şerbetçiotu direği
Tobacco
450
Tütün
tier pole
i.
tütün ambarında tütün çubuklarının asıldığı yatay sırık
Forestry
451
Ormancılık
pole stage
i.
direklik çağı
Fishery
452
Balıkçılık
fish pole
i.
balık oltası
453
Balıkçılık
fishing pole
i.
olta
454
Balıkçılık
fish-pole [us]
i.
olta mekanizması
History
455
Tarih
liberty pole
i.
koloni haline getirilmiş yerleşim yerlerinde ingiliz himayesini protesto etmek üzere köyün merkezinde bulunan sancaklı direk
Geography
456
Coğrafya
north celestial pole
i.
kuzey kutup noktası
457
Coğrafya
north celestial pole
i.
kuzey yarımkürenin üst kısmında, yerküre ekseniyle kesiştiği hayali kutup noktası
458
Coğrafya
north pole
i.
dünyanın en kuzey noktası
459
Coğrafya
tide pole
i.
gelgit ölçeği
460
Coğrafya
tide pole
i.
kabarma alçalma gönderi
461
Coğrafya
movement of the pole
i.
kutup devinmesi
462
Coğrafya
south pole
i.
yeryüzünün en güney ucu
463
Coğrafya
amundsen-scott south pole station
i.
amundsen-scott güney kutbu istasyonu
464
Coğrafya
amundsen-scott south pole station
i.
antarktika'da abd tarafından kurulan bir araştırma tesisi
465
Coğrafya
north pole
i.
alaska eyaletinde şehir
466
Coğrafya
depression of the pole
i.
(gözlemci ufkunun altında kalan) yeryüzü ekseninin ucu
467
Coğrafya
depression of the pole
i.
kutup depresyonu
Meteorology
468
Meteoroloji
ice pole
i.
buz kutbu
469
Meteoroloji
pole star recorder
i.
kutup yıldızı kaydedicisi
Geology
470
Jeoloji
euler pole
i.
euler kutbu
471
Jeoloji
geomagnetic pole
i.
jeomanyetik kutup
Military
472
Askeri
ridge pole
i.
çadır tavan kirişi
473
Askeri
range pole
i.
jalon
474
Askeri
ranging pole
i.
nişangah direği
475
Askeri
pole weapon
i.
sırıklı silah
476
Askeri
pole charge
i.
sırık imla hakkı
477
Askeri
survey pole
i.
uzaklık ölçüm mirası
Sport
478
Spor
pole position
i.
formula 1'de en öndeki pilotun pozisyonuna verilen isim
479
Spor
pole walking
i.
kuzey disiplini yürüyüşü
480
Spor
pole jump
i.
sırıkla atlama
481
Spor
pole vault mat
i.
sırıkla atlama minderi
482
Spor
pole jumping
i.
sırıkla atlama
483
Spor
pole-vaulting
i.
sırıkla yüksek atlama
484
Spor
pole vault
i.
sırıkla atlama
485
Spor
pole vaulter
i.
sırıkla atlayıcı
486
Spor
pole vaulting
i.
sırıkla atlama
487
Spor
pole vault
i.
sırıkla yüksek atlama
488
Spor
pole jumper
i.
sırıkla atlayan sporcu
489
Spor
pole vault
i.
sırık üzerinden atlayış
490
Spor
pole-vault
f.
sırıkla atlamak
491
Spor
pole vault
f.
sırık üzerinden atlamak
492
Spor
pole vault
f.
sırıkla atlamada yarışmak
Music
493
Müzik
boom pole
i.
mikrofon sopası
494
Müzik
microphone boom pole
i.
mikrofon sopası
495
Müzik
mic boom pole
i.
mikrofon sopası
Painting
496
Resim
lamp pole
i.
ışık direği
Entomology
497
Böcek Bilimi
barber's pole worm (haemonchus contortus)
i.
geviş getiren hayvanlarda görülen bir tür mide kurdu
498
Böcek Bilimi
barber pole worm (haemonchus contortus)
i.
geviş getiren hayvanlarda görülen bir tür mide kurdu
Slang
499
Argo
totem pole
i.
hiyerarşi
500
Argo
icy pole
i.
buzlu şeker
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of pole
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy