siyasi - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

siyasi



"siyasi" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 10 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
siyasi political s.
General
siyasi politician i.
siyasi politic s.
siyasi deliberative s.
siyasi politick [obsolete] s.
siyasi polit (political) kısalt.
Politics
siyasi diplomatic i.
siyasi political s.
siyasi diplomatial s.
Archaic
siyasi temporal s.

"siyasi" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
siyasi parti political party i.
siyasi partiden kopma cave i.
siyasi platform political platform i.
siyasi özgürlük political liberty i.
siyasi topluluk body politic i.
siyasi görüş politics i.
siyasi fikir political opinion i.
siyasi ustalık statecraft i.
siyasi ilişki political relation i.
siyasi kargaşaların olduğu bir dönem a period of political unrest i.
yasadışı siyasi grup junto i.
siyasi coğrafya political geography i.
siyasi mülteciler political refugees i.
bir ihtilal veya darbe ertesinde iktidarı ele geçiren siyasi veya askeri grup junta i.
siyasi düzen political system i.
siyasi iltica political asylum i.
bütün siyasi gücü elinde tutan kişiler oligarchy i.
siyasi grup junto i.
kanat (kuş/uçak/bina/ordu/futbol veya siyasi partiye ait) wing i.
çağdaş siyasi sistemler contemporary political systems i.
siyasi atılım demarche i.
siyasi ambargo political embargo i.
siyasi göçmen émigré i.
siyasi faaliyet political activity i.
bütün siyasi gücü elinde tutan grup oligarchy i.
siyasi hiciv political satire i.
siyasi tutuklu political prisoner i.
siyasi ve sosyal görüşler political and social views i.
siyasi işler komitesi political affairs committee i.
hakim olan siyasi doktrinlere karşı gelen düşünce heresy i.
siyasi program political program i.
özellikle siyasi suçluları cezalandırmak amacıyla kullanılan sovyet çalışma kampı gulag i.
siyasi suçlu political prisoner i.
siyasi hareket political movement i.
siyasi yönler political aspects i.
siyasi partiler political parties i.
siyasi yaşam political life i.
siyasi ufuk political horizon i.
siyasi etki political impact i.
siyasi gerginlik political tension i.
siyasi tarafsızlık yanlısı neutralist i.
siyasi tarih political history i.
siyasi suçlu prisoner of conscience i.
siyasi suçlular prisoners of conscience i.
siyasi nitelik political character i.
siyasi güç political power i.
siyasi erk political power i.
siyasi görüş political view i.
siyasi görüşler political views i.
siyasi karar political decision i.
siyasi olaylar political events i.
siyasi karakter political character i.
siyasi özellik political character i.
siyasi düşünce political opinion i.
siyasi şartlar political conditions i.
siyasi belirsizlik political uncertainty i.
siyasi destek political support i.
siyasi örgütlenme political organization i.
siyasi gerilim political tension i.
siyasi engelleme stonewalling i.
ezici siyasi zafer landslide victory i.
hakkında az bilinen fakat beklenmedik bir şekilde başarılı olan ya da olma ihtimali bulunan siyasi lider dark horse i.
siyasi konularda yazılar yazan kimse politicist i.
siyasi konularda yazılar yazan kimse political writer i.
siyasi engelleme stonewall i.
siyasi harita political map i.
siyasi haklar civil rights i.
siyasi görüşünde sapma olan kimse deviationist i.
kaynakların belli bir ekonomik veya siyasi sisteme göre yönetilmesi planification i.
mantıktan ziyade duygu üzerine söylemlerle destek kazanmaya çalışan siyasi lider demagogue i.
siyasi mülahazalar political concerns i.
görevi siyasi doktrinin uygulanmasını sağlamak olan ve bu amaçla doktrinden ayrılanları belirleyip ilgili makamlara bildiren görevli commissar i.
genç insanların etkisinden veya eyleminden kaynaklanan önemli kültürel, siyasi veya sosyal değişim youthquake i.
siyasi sonuçlar policy consequences i.
siyasi nutuk political narrative i.
siyasi sonuç political consequence i.
siyasi amaç political aim i.
özellikle dini veya siyasi inançları veya ırkları nedeniyle insanlara acımasızca davranan kişi veya grup persecutor i.
siyasi slogan catchline i.
siyasi doğruculuk political correctness i.
belirli bir inanç, mezhep veya siyasi görüşe bağlı olmayan kimse anythingarian i.
belirli bir inanç, mezhep veya siyasi görüşe bağlı olmama anythingarianism i.
amerika kıtasında yer alan ülkelerin aralarındaki siyasi ve ekonomik birliği kutladıkları bir gün pan american day i.
bayrakta siyasi birliği simgeleyen işaret union i.
siyasi etki juice i.
siyasi nüfuz juice i.
siyasi parti çalışanı hack i.
çok sayıdaki insanın ölümünden sorumlu tutulan siyasi veya askeri lider mass murderer i.
(siyasi kuruluşta) çalışkan ve güvenilir işçi wheel horse i.
siyasi çekişme whoop-de-do i.
siyasi çekişme whoop-de-doo i.
abd'de siyasi örgütlerin merkez veya buluşma yeri olarak kullandığı büyük bina wigwam i.
bir siyasi partiyi, adayı veya platformu desteklemeyi reddetme bolt i.
hükümet tarafından siyasi amaçlarla finanse edilen, halk için gerçek değeri olmayan proje boondoggle i.
yönetici siyasi çevreler high places i.
heyecan yaratan siyasi kampanya horse race i.
meşakkatle hazırlanmış siyasi kampanya horse race i.
siyasi partiden ayrılma renunciation i.
entelektüel ilerleme ve siyasi reform karşıtı kimse obscurant i.
siyasi ve entelektüel alanlarda açıklık ve şeffaflığa karşı olan kimse obscurant i.
siyasi miting clambake i.
siyasi toplantı clambake i.
düşmanı mevcut hareket tarzını sürdürmekten veya planladığı operasyonları gerçekleştirmekten caydırmak amacıyla en iyi ekonomik, diplomatik, siyasi ve askeri değerlendirmeler ışığında geliştirilmiş eylem planı deterrent options i.
(siyasi veya sosyal düzenin) çöküşü götterdämmerung i.
belirli bir siyasi amaç uğruna hazırlanmış organize kampanya offensive i.
yönetici sınıfı oluşturan toplumsal, ekonomik ve siyasi lider grubu overground i.
gerçekleştirilmesi mümkün görülmeyen siyasi amaç impossibilism i.
gerçekleşmeyecek siyasi plan impossibilism i.
siyasi görüşünde sapma olan kimse deviator i.
siyasi sürgün, mali sıkıntı gibi sebeplerle evsiz kalanlar (the) displaced i.
baskın siyasi ve sosyal değerlere karşı çıkan kimse dissidents i.
siyasi şiddet eylemleri için dinamit kullanan kimse dynamitard i.
(siyasi sistem, din) yerleşik kurumlara güçlü bağlılık institutionalism i.
radikal siyasi görüşleri olan kimse crazy i.
(dini veya siyasi bir konuyu ele alan) tartışmaya açık yazı pamphlet i.
(antik yunan siyasi sisteminde) koalisyon parataxis i.
(antik yunan siyasi sisteminde) partizan kampı parataxis i.
siyasi danışman policy adviser i.
siyasi danışman policy advisor i.
siyasi mahkum political i.
siyasi suçlu political i.
siyasi tutuklu political i.
siyasi birim political unit i.
sınırları siyasi otorite tarafından belirlenen birim political unit i.
siyasi parti ruhu politicalism i.
siyasi parti coşkusu politicalism i.
siyasi görüş politics i.
siyasi yaklaşım politics i.
siyasi veya dini meselelerde toplumun sergilediği en iyileri muhafaza edip köklü değişikliklere karşı çıkma yönelimi conservativism i.
siyasi partilere yardım eden zengin kimse fat cat i.
siyasi partilere destek veren zengin kimse fat-cat i.
(özellikle savaş zamanında siyasi veya askeri nedenlerle) hapse atılmış kimse intern i.
siyasi patronaj pap i.
siyasi olarak örgütlenmiş veya aralarında kan bağı olan bir grubu oluşturanlar people i.
güçlü ve etkili siyasi atılım power play i.
(siyasi muhalefeti) kademeli olarak yok etme salami tactics i.
amerikan dayanışma siyasi partisi american solidarity party i.
siyasi manipülasyon finagling i.
totaliter rejim veya hiyerarşide birinin emrinde olup önemli konumu olan siyasi görevli gauleiter i.
siyasi parti outfit i.
siyasi grup outfit i.
siyasi olarak bilinçli veya örgütlenmiş her bir grubun kendi çıkarlarını savunma hakkı ve özgürlüğünün bulunduğu teorisi particularism i.
siyasi baskı yapma ve rakipleri sindirme faaliyetleri yürüten zorba çete üyesi plug-ugly i.
siyasi bilirkişi publicist i.
para yiyen siyasi yazar scribe i.
siyasi parti başkanı political party leader i.
siyasi ve temel haklardan faydalanan kimse freeman i.
kanada'nın 10 ana siyasi biriminden her biri province i.
siyasi suçlu kimse state prisoner i.
belirli bir siyasi görüşü olmayan kimse stiff i.
farklı bir oluşumun kuklası olan siyasi oluşum subsatellite i.
uydu siyasi oluşum subsatellite i.
üst düzey siyasi konferans summit i.
(marksist teoride) yasal ve siyasi kuruluş ve ideolojilerden oluşan birbirine bağımlı üst yapı superstructure i.
siyasi düzen system i.
bir siyasi partinin çıkarlarına uygun düşecek şekilde ayarlamak (seçim bölgesini) gerrymander f.
siyasi çıkarlarına göre davranmak play politics f.
siyasal/siyasi çalkantı/huzursuzluk yaratmak foment a political unrest f.
siyasi bir şekil almak turn political f.
(siyasi partiyi, adayı) bırakmak bolt f.
(resmi görevli olarak) sosyal veya siyasi çıkarlar için düşmanca tutum veya tehditlerle göz korkutmak mau-mau f.
siyasi düşmanların yetkisini veya etkisini bitirmeye çalışmak headhunt f.
siyasi bir kampanya için (diğer adaydan) daha fazla mali destek toplamak outraise f.
siyasi nedenlerle görevden almak decapitate f.
(siyasi, ekonomik) baskı nedeniyle gitmeye zorlamak drive f.
siyasi kampanyada yer almak politic f.
siyasi hale getirmek politicalize [us] f.
siyasi nitelik atfetmek politicalize [us] f.
siyasi yorum yapmak politicalize [us] f.
siyasi görüş bildirmek politicalize [us] f.
siyasi hale getirmek politicalise [uk] f.
siyasi yorum yapmak politicalise [uk] f.
siyasi görüş bildirmek politicalise [uk] f.
siyasi hale getirmek politicalise [uk] f.
siyasi nitelik atfetmek politicalise [uk] f.
siyasi tartışmaya dahil etmek politick f.
siyasi faaliyete dahil etmek politick f.
siyasi tartışmaya dahil olmak politick f.
siyasi faaliyete dahil olmak politick f.
siyasi tartışmaya girmek politize f.
siyasi tartışmaya girmek politise f.
(siyasi örgütlenmeyi) muhalif unsurlardan arındırmak cleanse f.
siyasi partisine üye yapmaya çalışmak proselytise f.
siyasi partisine üye yapmaya çalışmak proselytize f.
en büyük siyasi iktidara sahip sovereign s.
iki siyasi parti üyelerinden oluşan bipartisan s.
siyasi tarafsızlıkla ilgili neutralistic s.
kararlı (özellikle siyasi konularda) rock-ribbed s.
ödün vermez (özellikle siyasi konularda) rock-ribbed s.
(suç örgütü/siyasi hareket) uyuyan dormant s.
(suç örgütü/siyasi hareket) faaliyetini gizleyen dormant s.
(suç örgütü/siyasi hareket) uyuyan dormant s.
(suç örgütü/siyasi hareket) faaliyetini gizleyen dormant s.
ekonomik, siyasi, sosyal direniş ile ilgili rear-guard s.
siyasi olmayan unpolitical s.
aşırı siyasi ve sosyal önlemler içeren wild-eyed s.
aşırı siyasi ve sosyal önlemleri destekleyen wild-eyed s.
abd'nin genellikle siyasi olarak muhafazakar olan gruplardan oluşan orta sınıfı middle american s.
bir siyasi parti hangi adayı çıkarırsa çıkarsın ona oy veren brass-collar s.
bir siyasi partiden şaşmayan brass-collar s.
büyük siyasi gücü olan high-powered s.
siyasi partiden ayrılan renunciatory s.
entelektüel ilerleme ve siyasi reforma karşı olan obscurant s.
(siyasi avantaj elde etmek için) detaylı plan ve entrikalar ile karakterize olan byzantine s.
(siyasi veya coğrafi birim) temel bir birimin yanında ek birimlerden oluşan greater s.
siyasi bağlantılarına bakılmaksızın kayıtlı seçmenlerin girebildiği open s.
siyasi görüşünde sapma olan kimselere ait deviationist s.
siyasi görüşünde sapma olan kimselerle ilgili deviationist s.
siyasi alanda faaliyet gösteren political s.
siyasi çerçevede organize edilen political s.
eşit sosyal, siyasi veya profesyonel haklar vermeye isteksiz intolerant s.
(siyasi bir amaca) bağlı olan involved s.
siyasi bir konuyu hicveden satiric s.
çeşitli muhafazakar dini veya siyasi gruplardan birine ait veya ilgili orthodox s.
muhafazakar dini veya siyasi gruplardan birini oluşturan orthodox s.
siyasi görevde olan public s.
(siyasi olarak) … makamında olan public s.
sosyalist siyasi partiyi oluşturan socialist s.
siyasi olarak politically zf.
siyasi açıdan politically zf.
18. ve 19. yüzyıllarda muhafazakar parti karşıtı olan bir ingiliz siyasi partisinin üyeleri gibi whiggishly zf.
siyasi görüşünü belli etmeyen crypto ök.
siyasi ve anlamına gelen ön ek politico- ök.
siyasi anlamına gelen ön ek politico- ök.
siyasi olarak anlamına gelen ön ek politico- ök.
genellikle görevi kötüye kullanma içeren siyasi skandal anlamı katan son ek -gate snk.
1819 yılında abd'de kurulmuş, siyasi olmayan bir kardeşlik örgütü ioof (independent order of odd fellows) kısalt.
(dini veya siyasi bir konuyu ele alan) tartışmaya açık yazı pamph. (pamphlet) kısalt.
Phrasals
birini (siyasi parti vb. gibi) bir kuruluştan çıkarmak read someone out of something f.
(siyasi kararı) muhalefetle karşılaşmaksızın yetkili güçle ilan etmek hand down f.
başbakanlık makamını sunmak için (siyasi lideri) yönetimin huzuruna çağırmak send for f.
birine politik/siyasi destek göstermek announce for f.
birini politik/siyasi anlamda desteklemek announce for f.
siyasi kullanım amacıyla bir sendikaya vergi ödemeye yazılı onay vermek contract in [uk] f.
Colloquial
siyasi bağlantılarını kullanarak müşterileri güvence altına alabilen, gelir yaratabilen kimse rainmaker i.
bayrakta siyasi birliği simgeleyen arma union i.
kendi çıkarı için siyasi kaynaklı rantlarla ilgilenen kimse politician i.
siyasi makam meraklısı kimse politician i.
ulusal siyasi kongrede kendi eyalet delegelerinin başkan adayı gösterdiği kadın favorite daughter i.
ulusal siyasi kongrede kendi eyalet delegelerinin başkan adayı gösterdiği erkek favorite son i.
abd'de göçmenlere ve katoliklere muhalefet amaçlı 1850'lerde kurulmuş eski bir siyasi partiye mensup kimse sam i.
(1980'lerin muhafakazar aktivistleri tarafından kullanılan) orta yolcu siyasi squoosh i.
toplumda/siyasi açıdan yüksek konumdaki insanlarla ilgili espri yapmak punch up f.
temsili rengi mavi olan siyasi partiye ilişkin blue s.
Idioms
çok geniş siyasi görüşleri bünyesinde toplayan siyasi parti benzeri bir grup a big tent i.
kadınların geri planda bırakıldığı siyasi ya da akademik alanlar veya müesseseler için kullanılan tabir chilly climate i.
kapalı kapılar ardında gerçekleşen siyasi toplantı smoke-filled room i.
siyasi olaylar politic events i.
siyasi/politik malzeme olan sorun a political football i.
siyasi olaylar political events i.
sağlık problemlerini bahane ederek siyasi bir yükümlülükten kaçma diplomatic flu i.
resmi bir üyesi olmadığı halde siyasi bir hareketle/kuruluşla özdeşleşen veya fikirlerini/amaçlarını destekleyen kimse a fellow traveler i.
resmi bir üyesi olmadığı halde siyasi bir hareketle/kuruluşla özdeşleşen veya fikirlerini/amaçlarını destekleyen kimse a fellow traveller i.
yargı kararlarının mevcut hukuk yerine kişisel veya siyasi hususlara dayalı olduğundan şüphelenilmesi durumu activist justice i.
siyasi faaliyet açısından yerel düzeyde olan halk grass-roots i.
siyasi örgütlenmenin yüksek düzey mensupları arasındaki ilişki, etkileşim, çalışmalar palace politics i.
siyasi görüşünü ele vermeyen kimse parlor pink i.
(toplumsal, siyasi ve/veya maddi durum) yükselmek get on in the company f.
politikacıların bir siyasi hedef veya amaç için muhalif parti veya üyeleriyle birleşmesi veya iş birliği yapması cross the aisle f.
belli bir siyasi güç elde etmek/kazanmak get into power f.
birini/bir şeyi politik/siyasi anlamda desteklemek announce (one's support) for someone or something f.
birine/bir şeye politik/siyasi destek göstermek announce (one's support) for someone or something f.
kendi grubuna veya siyasi partisine zarar verecek şekilde davranmak loose cannon f.
bir siyasi lider için tabu ya da korkutucu bir meseleyi halletmek only Nixon could go to China expr.
Trade/Economic
bir ülkenin siyasi anlaşmazlık içinde bulunduğu bir ülkeden mal alıp satmayı yasaklaması boycott i.
devlet giderlerinin devletin idari ve siyasi kurumlarına göre dağıtılması esasına göre hazırlanan bütçe administrative budget i.
iktisat politikasının siyasi iktisatçılığı political economics of economy policy i.
siyasi irade political will i.
siyasi konjonktür political business cycles i.
siyasi alt birim political subdivision i.
siyasi iktisat political economy i.
siyasi istek political will i.
üretim araçlarını toplum mülkiyetine vermek isteyen iktisadi ve siyasi görüş collectivism i.
ingiltere ve abd'nin ortak hukuki, siyasi ve ticari geçmişine ait veya ilgili anglo-saxon s.
Law
uluslararası hukuka göre siyasi yollarla bir devlet tarafından elde edilen topraklar title by occupancy i.
atfedilen siyasi düşünce imputed political opinion i.
bireysel siyasi sorumluluk individual political responsibility i.
kapatma davası (siyasi parti vb) closure case i.
kolektif siyasi sorumluluk collective political responsibility i.
medeni ve siyasi haklar civil and political rights i.
medeni ve siyasi haklar civil rights i.
siyasi partiler yasası political parties act i.
siyasi haklar political rights i.
siyasi mülteci political refugee i.
siyasi sığınma political asylum i.
siyasi suç political offence i.
siyasi haklar ve ödevler political rights and duties i.
siyasi sorumluluk political responsibility i.
siyasi haklar political rights i.
siyasi partiler kanunu law on political parties i.
siyasi partiler yasası political parties law i.
siyasi hürriyete müteallik cürüm felony involving political liberty i.
siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi prevention of the exercise of political rights i.
siyasi partiler kanunu political parties law i.
siyasi hürriyet political freedom i.
siyasi partinin mali denetimi financial supervision of political party i.
siyasi cürüm political felony i.
siyasi partiler kanunu political parties act i.
siyasi suç political crime i.
siyasi etken political factor i.
siyasi tutuklu political detainee i.
siyasi hürriyet aleyhinde cürüm crime against political freedom i.
siyasi müsteşar parliamentary secretary i.
siyasi hürriyet aleyhinde cürümler felonies against political freedom i.
siyasi suçlu political criminal i.
siyasi partiler yasası law on political parties i.
bir siyasi partinin seçmeni olabilmesi için mülk sahibi yapılan birinin oyu fagot vote i.
bir siyasi partinin seçmeni olabilmesi için mülk sahibi yapılan birinin oyu faggot vote i.
yabancı bir kimsenin özel amaçla bir siyasi yargı alanına girme hakkı right of entry i.
özel mülkiyeti kamulaştırma yetkisine sahip siyasi kuruluş condemnor i.
özellikle siyasi konularda kraliyet mahkemesini destekleyenler court party i.
medeni veya siyasi hakların eşitliği isonomy i.
emir ve kuralları uygulamak üzere yasama organlarına, siyasi veya kanuni toplantılara katılan yetkili sergeant at arms i.
Politics
ana akım siyasi görüş mainstream politics i.
ayrıldığı siyasi gruba muhalif grup kuran kimse adullamite i.
kanada'da sağcı bir siyasi parti canadian alliance i.
siyasi propaganda için popüler müzik kullanma agitpop i.
abd'nin yeniden yapılanma döneminde para ve siyasi kazançlar için güneye gelen kuzey yerlileri carbet-bagger i.
ortak amaç etrafında toplanmış siyasi parti veya örgütlerin birleşimi cartel i.
etik dışı hareketin siyasi sebepleri reasons of state i.
fidel castro'nun siyasi, sosyoekonomik ilkeleri ve politikaları castroism i.
siyasi partide kemikleşmiş unsur rearguard i.
siyasi veya sosyal gelişmelerde yaklaşmakta olan sarsıntılı kargaşanın öngörüsü catastrophism i.
roma katolik kilisesi'nin öğretilerinden türetilen, katolik siyasi partilerin ilke ve politikalarının temelini oluşturan doktrin catholicism i.
seçim veya genel toplantı öncesi siyasi parti üyelerinin gizli toplantı yapması caucussing i.
ispanya ve latin amerika'da yerel siyasi lider cazique i.
siyasi toplulukta en küçük örgütsel birim cell i.
ılımlı siyasi görüşe sahip kimse center i.
ılımlı siyasi görüşe sahip kimse centre i.
sağ ve sol gibi uç görüşlerden uzak duran ılımlı siyasi felsefe centrism i.
müslüman afro-amerikalıların siyasi, sosyal ve ekonomik bağımsızlığına destek için abd'de kurulan bir örgüt nation of islam i.
abd'de başkan adayını seçmek için siyasi partilerin dört yılda bir düzenlediği toplantı national convention i.
yeni zelanda'da iki ana siyasi partiden biri olan muhafazakar parti national party i.
avustralya'da kırsal bölgelerin yoğun desteğini alan bir siyasi parti national party i.
güney afrika'da merkez-sağ afrikalıların yoğunlukta olduğu bir siyasi parti national party i.
amerikan partisine benzer ilkelere sahip kısa ömürlü bir siyasi parti native american party i.
seçime girecek adayın kim olduğunu belirten siyasi konuşma nominating address i.
seçime girecek adayın kim olduğunu belirten siyasi konuşma nominating speech i.
kurulu ve düzenli siyasi partilerin hiçbirini desteklememe politikası nonpartisanism i.
siyasi partilerin hiçbirinden yana olmama nonpartisanship i.
her siyasi görüşe eşit mesafede olma nonpartisanship i.
siyasi amaçlara ulaşma uğruna barışçıl taktikleri şiddeti tercih eden doktrin, politika veya uygulama nonviolence i.
amerika'da sosyal ve politik alanda muhafazakarlığı savunan siyasi grup religious right i.
nazizm'in ilke ve yöntemlerinden ilham alan bir siyasi hareket neofascism i.
nazizm'in ilke ve yöntemlerinden ilham alan bir siyasi hareket neo-fascism i.
internet üzerinden ülküsünü anlatan siyasi eylemci netroot i.
internet üzerinden ülküsünü anlatan siyasi eylemciler netroots i.
merkez sağ görüşlü afrikalılardan oluşan bir güney afrika siyasi partisi new national party i.
siyasi parti içindeki fraksiyon tendency i.
latin amerika bağımsızlık sürecinin en önemli önderlerinden simon bolivar'ın düşüncelerini yansıtan siyasi öğreti bolivarianism i.
abd'deki başlıca siyasi partilerden biri the democratic party i.
washington d.c.'nin siyasi ve sosyal dünyası the beltway i.
iki partili sistemde büyük partilere karşı kurulan siyasi parti third party i.
hükümetin kontrolünü ele geçiremeyecek kadar küçük siyasi parti third party i.
haritada sıra oluşturan bir grup siyasi veya coğrafi bölge tier i.
çin menşeli bir siyasi parti tong i.
siyasi bünye the body politic i.
siyasi bünye body politic i.
mevcut siyasi oluşumlardan daha farklı bir görüşün oluşturulması triangulation i.
üç ülke veya bölge arasında dostane ilişkileri teşvik etmeye yönelik siyasi ve ekonomik politika trilateralism i.
üç ülke veya bölge arasında dostane ilişkileri teşvik etmeye yönelik siyasi ve ekonomik politikayı savunan kimse trilateralist i.
üç siyasi gruba ayrılma tripartism i.
üç siyasi gruba ayrılma tripartitism i.
19. yüzyılın başlarında abd'de alexander hamilton tarafından kurulan büyük bir siyasi parti american federalist party i.
19. yüzyılın başlarında abd'de alexander hamilton tarafından kurulan büyük bir siyasi parti federalist party i.
19. yüzyılın başlarında abd'de alexander hamilton tarafından kurulan büyük bir siyasi parti federal party i.
asilzadeler ruhban sınıfı ve avamlardan oluşan üç siyasi sınıf estate of the realm i.
avrupa ötesi siyasi partiler trans-european political parties i.
avrupa siyasi işbirliği european political cooperation i.
aztek medeniyetinde bir şehir devletinin siyasi olarak ayrışmış, belirli bir coğrafi alana hükmeden, köylüler tarafından oluşturulmuş temel örgütlenme biçimi calpulli i.
bölgesel ve siyasi birim tribelet (territorial and political unit) i.
bütün siyasi partiler all political parties i.
birden çok siyasi makam için oylama yapılan bir seçimde oy pusulasında farklı partilerden adayların bulunması split-ticket voting i.
bir siyasi lider adına seçimde gayret gösteren partili heeler i.
bir devletin diğer bir ülkeden gelen siyasi sığınmacılara koruma vermesi asylum i.
bir insanın veya topluluğun hükümet tarafından siyasi sebeplerden dolayı katledilmesi democide i.
diğer ülkeleri ekonomik, siyasi ve kültürel yöntemlerle etki altına alma taraftarı neocolonialist i.
diğer ülkeleri ekonomik, siyasi ve kültürel yöntemlerle etki altına alma neocolonialism i.
diğer ülkeleri ekonomik, siyasi ve kültürel yöntemlerle etki altına alma neo-colonialism i.
diğer ülkeleri ekonomik, siyasi ve kültürel yöntemlerle etki altına alma taraftarı neo-colonialist i.
eşit siyasi haklar equal political rights i.
eşit siyasi haklar isopolity i.
federalist siyasi parti federalist political party i.
hindistan'da eyaletin siyasi lideri chief minister i.
hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler furthermore, they may identify their personal interests with the political designs of the invaders i.
halkın duygu ve önyargılara hitap ederek destek arayan siyasi lider rabble-rouser i.
kadınların siyasi hakları women’s political rights i.
kadınlara siyasi haklar political rights to women i.
kendi çıkarlarına göre siyasi fikirlerini değiştiren kimse trimmer i.
kopenhag siyasi kriterleri copenhagen political criteria i.
komşu ülke toprakların ilhakını savunan siyasi akım irredentism i.
kürt siyasi partileri kurdish political parties i.
muhafazakar siyasi eylem konferansı conservative political action conference i.
siyasi uzman/bilirkişi political pundit i.
siyasi program platform i.
siyasi suçluların iade edilmemesi non-extradition for political offenses i.
siyasi danışmanlar political consultants i.
siyasi gündem political agenda i.
siyasi atılım demarche i.
siyasi grup political group i.
siyasi istikrarsızlık political instability i.
siyasi tercih political preference i.
siyasi olmayan suç non-political crime i.
siyasi sığınmacı political refugee i.
siyasi sadakat political loyalty i.
siyasi uzlaşma political consensus i.
seçim ve siyasi yatırım amacıyla belli bir bölgede kamu işlerinde kullanılmak üzere devlet hazinesinden yardım pork-barrel i.
siyasi özerklik political autonomy i.
siyasi işlevsizlik political dysfunction i.
siyasi partilerin aday göstermediği seçim nonpartisan election i.
siyasi haklar ve sorumluluklar political rights and duties i.
siyasi dokunulmazlık legislative immunity i.
siyasi mülteci political refugee i.
siyasi engel political set-back i.
siyasi araç political tool i.
siyasi coğrafya political geography i.
siyasi ağırlık political weight i.
siyasi cehalet political ignorance i.
siyasi ve kültürel yöntemlerle etki altına alma neo-colonialism i.
siyasi reform political reform i.
siyasi huzursuzluk political unrest i.
siyasi suç political offence i.
siyasi delege political agent i.
siyasi iktidar political power i.
siyasi eylem konferansı political action conference i.
siyasi ve güvenlik komitesi political and security committee i.
siyasi yönelim political orientation i.
siyasi mülteciler political refugees i.
siyasi dokunulmazlık parliamentary immunity i.
siyasi ilimler political sciences i.
siyasi suçlu political criminal i.
siyasi kargaşa political disturbance i.
siyasi sorumluluk political responsibility i.
siyasi özellikler kazandırma politicization i.
siyasi kutuplaşma political polarization i.
siyasi kollamacılık political favoritism i.
siyasi değer political value i.
siyasi yelpaze political spectrum i.
siyasi rejim political regime i.
siyasi yandaş henchman i.
siyasi çekişmeler political conflicts i.
siyasi çalkantı political disturbance i.
siyasi uzlaşı political consensus i.
siyasi teşvikler political incentives i.
siyasi şantaj political blackmail i.
siyasi uygulama political implementation i.
siyasi sığınma political asylum i.
siyasi memuriyet political office i.
siyasi nüfuz political clout i.
siyasi yargı political judgement i.
siyasi çıkmaz political gridlock i.
siyasi kurum political corporation i.
siyasi pazarlık political bargain i.
siyasi etkinlikler için izin leave for political activities i.
siyasi özgürlük political liberty i.
siyasi arenadan çekilme remove from the political arena i.
siyasi kararlılık political determination i.
siyasi parti organı party organ i.
siyasi kırılganlık political fragility i.
siyasi ve kültürel yöntemlerle etki altına alma taraftarı neo-colonialist i.
siyasi ikna political persuasion i.
siyasi kararlılık political stability i.
siyasi ve ekonomik anlamda bir durumu başkalarına olduğundan farklı göstermek için yapılan herhangi bir yapı potemkin village i.
siyasi ve ekonomik anlamda bir durumu başkalarına olduğundan farklı göstermek için yapılan herhangi bir yapı potyomkin village i.
siyasi manevra political manoeuvre i.
siyasi parti political party i.
siyasi özne political agent i.
siyasi delege political resident [uk] i.
siyasi temsilci political resident [uk] i.
siyasi baskı political oppression i.
siyasi temsil political representation i.
siyasi muhalefet political opposition i.
siyasi kadrolaşma spoils system i.
siyasi zorunluluk political imperative i.
siyasi çevreler political circles i.
siyasi intihar political suicide i.
siyasi öngörüsüzlük political short-sightedness i.
siyasi etki eşitliği political egalitarianism i.
siyasi parti temsilcileri political party representatives i.
siyasi kargaşa political turmoil i.
siyasi cüce political dwarf i.
siyasi suçlu political offender i.
siyasi aktör political agent i.
siyasi özgürlük political freedom i.
siyasi etki gücü political clout i.
siyasi partilerin kapatılması closure of political parties i.
siyasi boşluk political vacuum i.
siyasi mahkum political prisoner i.
siyasi perspektif political perspective i.
siyasi durum political landscape i.
siyasi dincilik politico-religious i.
siyasi ittifak political alliance i.
siyasi görüşleri son derece radikal olan grup the lunatic fringe i.
siyasi araç political device i.
siyasi duyarlılık political awareness i.
siyasi bilim political science i.
siyasi temsilci minister i.
siyasi ayrılık political split i.
siyasi kırım politicide i.
siyasi çalkantı political turmoil i.