| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Yaygın Kullanım | suppress f. | bastırmak | ||
|
They quickly suppressed the riot. İsyanı çabucak bastırdılar. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | suppress f. | örtbas etmek | ||
|
They were accused of suppressing vital information. Hayati bilgileri örtbas etmekle suçlandılar. More Sentences |
||||
| Genel | suppress f. | dindirmek | ||
|
This medication should suppress the symptoms. Bu ilacın semptomları dindirmesi lazım. More Sentences |
||||
| Genel | suppress f. | duyguyu bastırmak (bilinçli olarak) | ||
|
She can't suppress her emotions. O, duygularını bastıramaz. More Sentences |
||||
| Genel | suppress f. | bastırmak | ||
|
He often has trouble suppressing his anger. Öfkesini bastırmakta çoğunlukla güçlük çekiyor. More Sentences |
||||
| Genel | suppress f. | engellemek | ||
|
Attempts by governments to suppress the use of certain drugs are as old as their failure. Hükümetlerin bazı uyuşturucuların kullanımını engelleme girişimleri, başarısızlıkları kadar eskidir. More Sentences |
||||
| Technical | ||||
| Teknik | suppress f. | bastırmak | ||
|
No government or country must be allowed to suppress it. Hiçbir hükümet ya da ülkenin bunu bastırmasına izin verilmemelidir. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | suppress i. | bastırma | ||
| Genel | suppress i. | tutma | ||
| Genel | suppress f. | duyguyu bastırmak | ||
| Genel | suppress f. | gizlemek | ||
| Genel | suppress f. | menetmek | ||
| Genel | suppress f. | çıkmasını yasaklamak (bir haberin/yayının) | ||
| Genel | suppress f. | yok etmek | ||
| Genel | suppress f. | hasıraltı etmek | ||
| Genel | suppress f. | durdurmak | ||
| Genel | suppress f. | gizli tutmak | ||
| Genel | suppress f. | zaptetmek | ||
| Genel | suppress f. | saklamak | ||
| Genel | suppress f. | ortadan kaldırmak | ||
| Genel | suppress f. | zapt etmek | ||
| Genel | suppress f. | lağvetmek | ||
| Genel | suppress f. | ezmek | ||
| Genel | suppress f. | baskı altına almak | ||
| Genel | suppress f. | zulmetmek | ||
| Genel | suppress f. | bilinçli olarak duyguyu bastırmak | ||
| Genel | suppress f. | sindirmek | ||
| Genel | suppress f. | güçsüzleştirmek | ||
| Genel | suppress f. | etkisiz hale getirmek | ||
| Genel | suppress f. | tıkamak | ||
| Genel | suppress f. | akışını durdurmak | ||
| Genel | suppress f. | kesmek | ||
| Genel | suppress f. | gelişimini durdurmak | ||
| Genel | suppress f. | büyümesini engellemek | ||
| Genel | suppress f. | genetik aktarımını durdurmak | ||
| Genel | suppress f. | genetik aktarımını engellemek | ||
| Technical | ||||
| Teknik | suppress f. | bir harekete engel olmak | ||
| Teknik | suppress f. | önlemek | ||
| Teknik | suppress f. | sindirmek | ||
| Teknik | suppress f. | (devredeki istenmeyen salınımları) azaltmak/yok etmek | ||
| Teknik | suppress f. | (sinyaldeki belirli frekansları) yok etmek | ||
| Medical | ||||
| Medikal | suppress f. | baskılamak | ||
