|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
peg top i.
|
topaç |
|
2 |
Yaygın Kullanım |
peg top i.
|
fırıldak |
|
General |
|
3 |
Genel |
tuning peg i.
|
kulak |
|
4 |
Genel |
tent peg i.
|
çadır kazığı |
|
5 |
Genel |
clothes peg i.
|
mandal |
|
6 |
Genel |
a round peg in a square hole i.
|
bulunduğu yere hiç uygun olmayan kimse |
|
7 |
Genel |
clothes peg i.
|
çamaşır mandalı |
|
8 |
Genel |
clothes-peg i.
|
çamaşır mandalı |
|
9 |
Genel |
clothes-peg i.
|
mandal |
|
10 |
Genel |
hat peg i.
|
şapka askısı |
|
11 |
Genel |
peg-leg i.
|
tahta bacak |
|
12 |
Genel |
peg solitaire i.
|
solotest oyunu |
|
13 |
Genel |
mumbledy peg i.
|
çakıyı çeşitli şekillerde yüzeye saplamaya çalışma üzerine kurulu bir oyun |
|
14 |
Genel |
mumble peg i.
|
çakıyı çeşitli şekillerde yüzeye saplamaya çalışma üzerine kurulu bir oyun |
|
15 |
Genel |
mumble-the-peg i.
|
çakıyı çeşitli şekillerde yüzeye saplamaya çalışma üzerine kurulu bir oyun |
|
16 |
Genel |
mumbly-peg i.
|
çakıyı çeşitli şekillerde yüzeye saplamaya çalışma üzerine kurulu bir oyun |
|
17 |
Genel |
mumblety-peg i.
|
çakıyı çeşitli şekillerde yüzeye saplamaya çalışma üzerine kurulu bir oyun |
|
18 |
Genel |
peg [uk] i.
|
bardak işareti |
|
19 |
Genel |
peg [uk] i.
|
bardak işaretine kadar gelen içecek miktarı |
|
20 |
Genel |
peg [uk] i.
|
içecek |
|
21 |
Genel |
peg [uk] i.
|
alkollü içki |
|
22 |
Genel |
peg [uk] i.
|
içki |
|
23 |
Genel |
peg ladder i.
|
içerisine çapraz parça yerleştirilen tek tip merdiven türü |
|
24 |
Genel |
peg leg i.
|
takma bacaklı kimse |
|
25 |
Genel |
peg tankard i.
|
ölçülü eski bir bardak türü |
|
26 |
Genel |
peg top i.
|
topaç oyunu |
|
27 |
Genel |
peg top i.
|
fırıldak oyunu |
|
28 |
Genel |
peg tops i.
|
paçada darlaşan pantolon |
|
29 |
Genel |
peg tops i.
|
dar paça pantolon |
|
30 |
Genel |
peg-board® i.
|
abd'de üretilmiş bir delikli pano markası |
|
31 |
Genel |
peg away at f.
|
bir işte sebatla çalışmak |
|
32 |
Genel |
peg out f.
|
kuyruğu titretmek |
|
33 |
Genel |
peg out f.
|
gümbürdemek |
|
34 |
Genel |
peg up f.
|
mandallayarak asmak (çamaşırı) |
|
35 |
Genel |
take somebody down a peg f.
|
küçük düşürmek |
|
36 |
Genel |
peg out f.
|
tahtalı köyü boylamak |
|
37 |
Genel |
take someone down a peg f.
|
bir kimseyi küçük düşürmek |
|
38 |
Genel |
peg out f.
|
ölmek |
|
39 |
Genel |
peg out f.
|
canı çıkmak |
|
40 |
Genel |
peg out f.
|
zıbarmak |
|
41 |
Genel |
peg out f.
|
jalonlamak |
|
42 |
Genel |
peg out f.
|
kazıklarla belirtmek |
|
43 |
Genel |
peg (out) f.
|
kazıkla işaret koymak |
|
44 |
Genel |
peg leg f.
|
(kablolu matkap aleti) tabana aralıklı vuruş yapmak |
|
45 |
Genel |
peg leg f.
|
topallamak |
|
46 |
Genel |
peg leg f.
|
aksamak |
|
47 |
Genel |
peg out f.
|
(topu) kroket sahasının dışına çıkarmak |
|
48 |
Genel |
peg out f.
|
saha dışına atış yapmak |
|
49 |
Genel |
peg out f.
|
saha dışına göndermek |
|
50 |
Genel |
peg out f.
|
(krokette topu dışarı atarak) oyunu sonlandırmak |
|
51 |
Genel |
peg out f.
|
tükenmek |
|
52 |
Genel |
peg out f.
|
sonlanmak |
|
53 |
Genel |
peg out f.
|
başarısız olmak |
|
54 |
Genel |
peg out f.
|
(mandallarla) çamaşır asmak |
|
55 |
Genel |
off the peg s.
|
hazır |
|
56 |
Genel |
peg-top s.
|
dar paçalı |
|
57 |
Genel |
peg-top s.
|
paçası dar olan |
|
58 |
Genel |
peg-top s.
|
topaç |
|
59 |
Genel |
peg leg s.
|
tahta bacaklı |
|
60 |
Genel |
peg leg s.
|
takma bacaklı |
|
Phrasals |
|
61 |
Öbek Fiiller |
peg down f.
|
açıkça ifade etmek |
|
62 |
Öbek Fiiller |
peg down f.
|
açıkça tanımlamak |
|
63 |
Öbek Fiiller |
peg away at f.
|
dur durak bilmeden çalışmak |
|
64 |
Öbek Fiiller |
peg down f.
|
çivi ile sağlamlaştırmak |
|
65 |
Öbek Fiiller |
peg away at f.
|
durmadan çalışmak |
|
66 |
Öbek Fiiller |
peg away at f.
|
gece gündüz demeden çalışmak |
|
67 |
Öbek Fiiller |
peg away at f.
|
gözünü kırpmadan çalışmak |
|
68 |
Öbek Fiiller |
peg away at something f.
|
üzerinde dur durak bilmeden çalışmak |
|
69 |
Öbek Fiiller |
peg (one) down as (something) f.
|
olarak düşünmek |
|
70 |
Öbek Fiiller |
peg (one) down as (something) f.
|
olduğunu düşünmek |
|
71 |
Öbek Fiiller |
peg (one) down as (something) f.
|
olduğuna inanmak |
|
72 |
Öbek Fiiller |
peg (one) down as (something) f.
|
olarak bilmek |
|
73 |
Öbek Fiiller |
peg (one) down to (something) f.
|
uyum sağlatmak |
|
74 |
Öbek Fiiller |
peg (one) down to (something) f.
|
uymasını sağlamak (kurallara, standartlara, belli bir davranış biçimine) |
|
75 |
Öbek Fiiller |
peg (one) down to (something) f.
|
(kurallara, standartlara, belli bir davranış biçimine) uydurmaya çalışmak |
|
76 |
Öbek Fiiller |
peg down f.
|
çivi veya benzeri bir şeyle bir yere sabitlemek |
|
77 |
Öbek Fiiller |
peg down f.
|
çivi veya benzeri bir şeyle bir yere tutturmak |
|
78 |
Öbek Fiiller |
peg down f.
|
çivilemek |
|
79 |
Öbek Fiiller |
peg down f.
|
(çivi veya benzeri bir şeyle) çakmak |
|
80 |
Öbek Fiiller |
peg down f.
|
uyum sağlatmak |
|
81 |
Öbek Fiiller |
peg down f.
|
uymasını sağlamak |
|
82 |
Öbek Fiiller |
peg down f.
|
(kurallara, standartlara, belli bir davranış biçimine) uydurmaya çalışmak |
|
83 |
Öbek Fiiller |
peg down f.
|
olarak düşünmek |
|
84 |
Öbek Fiiller |
peg down f.
|
olduğunu düşünmek |
|
85 |
Öbek Fiiller |
peg down f.
|
olduğuna inanmak |
|
86 |
Öbek Fiiller |
peg down f.
|
olarak bilmek |
|
87 |
Öbek Fiiller |
peg (something) up f.
|
(bir şeyi) mandalla asmak |
|
88 |
Öbek Fiiller |
peg (something) up f.
|
(bir şeyi) kazıkla sabitlemek |
|
89 |
Öbek Fiiller |
peg (something) up f.
|
(bir şeyi) çiviyle tutturmak |
|
90 |
Öbek Fiiller |
peg (something) up f.
|
(bir şeyin) fiyatını, miktarını, oranını birden artırmak/yükseltmek |
|
91 |
Öbek Fiiller |
peg (something) up f.
|
(bir şeyin) fiyatını, miktarını, oranını fırlatmak |
|
92 |
Öbek Fiiller |
peg up f.
|
mandalla asmak |
|
93 |
Öbek Fiiller |
peg up f.
|
kazıkla sabitlemek |
|
94 |
Öbek Fiiller |
peg up f.
|
çiviyle tutturmak |
|
95 |
Öbek Fiiller |
peg up f.
|
fiyatını, miktarını, oranını birden artırmak/yükseltmek |
|
96 |
Öbek Fiiller |
peg up f.
|
fiyatını, miktarını, oranını fırlatmak |
|
97 |
Öbek Fiiller |
peg up f.
|
elde etmek |
|
98 |
Öbek Fiiller |
peg up f.
|
erişmek |
|
99 |
Öbek Fiiller |
peg up f.
|
kazanmak |
|
100 |
Öbek Fiiller |
peg up f.
|
başarmak |
|
101 |
Öbek Fiiller |
peg up f.
|
golf oynamak |
|
102 |
Öbek Fiiller |
peg back f.
|
kancayla, çiviyle, mandalla tutturmak |
|
103 |
Öbek Fiiller |
peg back [uk] f.
|
skoru eşitlemek |
|
104 |
Öbek Fiiller |
peg back [uk] f.
|
skoru beraberliğe getirmek |
|
105 |
Öbek Fiiller |
peg (one) as (something) f.
|
(birinin bir şey) olduğuna inanmak |
|
106 |
Öbek Fiiller |
peg (one) as (something) f.
|
(birinin bir şey) olduğunu düşünmek |
|
107 |
Öbek Fiiller |
peg (one) as (something) f.
|
(birini bir şey) olarak görmek |
|
108 |
Öbek Fiiller |
peg (one) as (something) f.
|
(birini bir şey) olarak düşünmek |
|
109 |
Öbek Fiiller |
peg (one) for (something) f.
|
(birinin bir şey) olduğuna inanmak |
|
110 |
Öbek Fiiller |
peg (one) for (something) f.
|
(birinin bir şey) olduğunu düşünmek |
|
111 |
Öbek Fiiller |
peg (one) for (something) f.
|
(birini bir şey) olarak görmek |
|
112 |
Öbek Fiiller |
peg (one) for (something) f.
|
(birini bir şey) olarak düşünmek |
|
113 |
Öbek Fiiller |
peg as f.
|
olduğuna inanmak |
|
114 |
Öbek Fiiller |
peg as f.
|
olduğunu düşünmek |
|
115 |
Öbek Fiiller |
peg as f.
|
olarak görmek |
|
116 |
Öbek Fiiller |
peg as f.
|
olarak düşünmek |
|
117 |
Öbek Fiiller |
peg away f.
|
harıl harıl çalışmak |
|
118 |
Öbek Fiiller |
peg away f.
|
dur durak bilmeden çalışmak |
|
119 |
Öbek Fiiller |
peg away f.
|
gayretle çalışmak |
|
120 |
Öbek Fiiller |
peg away f.
|
sürekli çalışmak |
|
Colloquial |
|
121 |
Konuşma Dili |
toothy-peg i.
|
(çocuk dilinde) diş |
|
122 |
Konuşma Dili |
peg someone f.
|
birini çekiştirmek |
|
123 |
Konuşma Dili |
peg someone f.
|
birinin dedikodusunu yapmak |
|
124 |
Konuşma Dili |
peg it f.
|
hemen çıkmak/gitmek |
|
125 |
Konuşma Dili |
peg it f.
|
hızlıca yola koyulmak |
|
Idioms |
|
126 |
Deyim |
a peg on which to hang (something) i.
|
bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey |
|
127 |
Deyim |
a peg on which to hang something i.
|
bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey |
|
128 |
Deyim |
a peg to hang (something) on i.
|
bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey |
|
129 |
Deyim |
a peg to hang a matter on i.
|
asıl meseleye girmek için kullanılan bahane/vesile/fırsat |
|
130 |
Deyim |
a peg on which to hang (something) i.
|
asıl derdini anlatmak için bir şeyi bahane olarak kullanmak |
|
131 |
Deyim |
a peg on which to hang something i.
|
asıl derdini anlatmak için bir şeyi bahane olarak kullanmak |
|
132 |
Deyim |
a peg to hang (something) on i.
|
asıl derdini anlatmak için bir şeyi bahane olarak kullanmak |
|
133 |
Deyim |
a peg on which to hang (something) i.
|
fikir belirtmek için fırsat olarak değerlendirilen şey |
|
134 |
Deyim |
a peg on which to hang something i.
|
fikir belirtmek için fırsat olarak değerlendirilen şey |
|
135 |
Deyim |
a peg to hang (something) on i.
|
fikir belirtmek için fırsat olarak değerlendirilen şey |
|
136 |
Deyim |
square peg in a round hole i.
|
bulunduğu yere ait olmayan kimse |
|
137 |
Deyim |
square peg i.
|
bulunduğu yere ait olmayan kimse |
|
138 |
Deyim |
a square peg in a round hole i.
|
dam üstünde saksağan |
|
139 |
Deyim |
a square peg in a round hole i.
|
duruma uygunsuz şey |
|
140 |
Deyim |
square peg i.
|
kalıbının adamı olmayan kişi |
|
141 |
Deyim |
square peg in a round hole i.
|
kalıbının adamı olmayan kişi |
|
142 |
Deyim |
a square peg in a round hole i.
|
kel başa şimşir tarak |
|
143 |
Deyim |
square peg in a round hole i.
|
mevkiine uygun olmayan kimse |
|
144 |
Deyim |
a peg on which to hang something i.
|
görüşlerini/fikirlerini dayandıracak bir şey |
|
145 |
Deyim |
a peg on which to hang something i.
|
görüşlerini/fikirlerini yansıtacak bir şey |
|
146 |
Deyim |
a peg on which to hang something i.
|
görüşlerine/fikirlerine dikkati çekecek bir şey |
|
147 |
Deyim |
a peg on which to hang something i.
|
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey |
|
148 |
Deyim |
a peg to hang (something) on i.
|
görüşlerini/fikirlerini dayandıracak bir şey |
|
149 |
Deyim |
a peg to hang (something) on i.
|
görüşlerini/fikirlerini yansıtacak bir şey |
|
150 |
Deyim |
a peg to hang (something) on i.
|
görüşlerine/fikirlerine dikkati çekecek bir şey |
|
151 |
Deyim |
a peg to hang (something) on i.
|
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey |
|
152 |
Deyim |
a peg to hang something on i.
|
görüşlerini/fikirlerini dayandıracak bir şey |
|
153 |
Deyim |
a peg to hang something on i.
|
görüşlerini/fikirlerini yansıtacak bir şey |
|
154 |
Deyim |
a peg to hang something on i.
|
görüşlerine/fikirlerine dikkati çekecek bir şey |
|
155 |
Deyim |
a peg to hang something on i.
|
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey |
|
156 |
Deyim |
a peg on which to hang something i.
|
görüşlerini/fikirlerini dayandıracak bir şey |
|
157 |
Deyim |
a peg on which to hang something i.
|
görüşlerini/fikirlerini yansıtacak bir şey |
|
158 |
Deyim |
a peg on which to hang something i.
|
görüşlerine/fikirlerine dikkati çekecek bir şey |
|
159 |
Deyim |
a peg on which to hang something i.
|
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey |
|
160 |
Deyim |
a round peg in a square hole i.
|
dam üstünde saksağan |
|
161 |
Deyim |
a round peg in a square hole i.
|
bulunduğu ortama/yaptığı işe uygun olmayan kimse |
|
162 |
Deyim |
a round peg in a square hole i.
|
bulunduğu yere ait olmayan kimse |
|
163 |
Deyim |
knock someone down a peg or two f.
|
ağzının payını vermek |
|
164 |
Deyim |
bring somebody down a peg or two f.
|
ağzının payını vermek |
|
165 |
Deyim |
take someone down a peg or two f.
|
ağzının payını vermek |
|
166 |
Deyim |
bring somebody down a peg or two f.
|
ayağının yere basmasını sağlamak |
|
167 |
Deyim |
knock someone down a peg or two f.
|
birini azarlamak |
|
168 |
Deyim |
bring somebody down a peg or two f.
|
birinin burnunu sürtmek |
|
169 |
Deyim |
take someone down a peg or two f.
|
birine haddini bildirmek |
|
170 |
Deyim |
take someone down a notch/peg (or two) f.
|
birine haddini bildirmek |
|
171 |
Deyim |
knock someone down a notch/peg f.
|
birine haddini bildirmek |
|
172 |
Deyim |
knock someone down a notch/peg f.
|
birine dersini vermek |
|
173 |
Deyim |
bring somebody/something down a peg (or two) f.
|
birinin ne mal olduğunu göstermek |
|
174 |
Deyim |
take someone down a peg or two f.
|
birine ağzının payını vermek |
|
175 |
Deyim |
take someone down a notch/peg (or two) f.
|
birine dersini vermek |
|
176 |
Deyim |
take somebody down a peg (or two) f.
|
birinin ne mal olduğunu göstermek |
|
177 |
Deyim |
take someone down a peg or two f.
|
birini azarlamak |
|
178 |
Deyim |
take somebody down a peg (or two) f.
|
fiyakasını bozmak |
|
179 |
Deyim |
bring somebody/something down a peg (or two) f.
|
fiyakasını bozmak |
|
180 |
Deyim |
bring somebody down a peg or two f.
|
fiyakasını bozmak |
|
181 |
Deyim |
take somebody down a peg (or two) f.
|
ipliğini pazara çıkarmak |
|
182 |
Deyim |
bring somebody/something down a peg (or two) f.
|
ipliğini pazara çıkarmak |
|
183 |
Deyim |
take somebody down a peg (or two) f.
|
karizmasını çizmek |
|
184 |
Deyim |
bring somebody down a peg or two f.
|
karizmasını çizmek |
|
185 |
Deyim |
bring somebody/something down a peg (or two) f.
|
karizmasını çizmek |
|
186 |
Deyim |
bring somebody down a peg or two f.
|
layık olduğu yere oturtmak |
|
187 |
Deyim |
try to fit a square peg into a round hole f.
|
olmayacak bir işi yapmaya çalışmak |
|
188 |
Deyim |
bring somebody down a peg or two f.
|
maskesini düşürmek |
|
189 |
Deyim |
peg someone as something f.
|
(kafasında)...olarak yer etmek |
|
190 |
Deyim |
pull (someone) down a peg (or two) f.
|
kibrini kırmak |
|
191 |
Deyim |
pull (someone) down a peg (or two) f.
|
ağzının payını vermek |
|
192 |
Deyim |
pull (someone) down a peg (or two) f.
|
birini bozmak |
|
193 |
Deyim |
pull (someone) down a peg (or two) f.
|
birine dersini vermek |
|
194 |
Deyim |
pull (someone) down a peg (or two) f.
|
haddini bildirmek |
|
195 |
Deyim |
be brought down a peg (or two) f.
|
ağzının payını almak |
|
196 |
Deyim |
be brought down a peg (or two) f.
|
egosu/gururu/kibri yerle bir edilmek |
|
197 |
Deyim |
be brought down a peg (or two) f.
|
dersini almak |
|
198 |
Deyim |
be brought down a peg (or two) f.
|
haddi bildirilmek |
|
199 |
Deyim |
be brought down a peg (or two) f.
|
egosu/gururu/kibri zarar görmek |
|
200 |
Deyim |
be brought down a peg (or two) f.
|
ne mal olduğu ortaya çıkmak |
|
201 |
Deyim |
be brought down a peg (or two) f.
|
ipliği pazara çıkmak |
|
202 |
Deyim |
be brought down a peg (or two) f.
|
karizması çizilmek |
|
203 |
Deyim |
be brought down a peg (or two) f.
|
bozulmak |
|
204 |
Deyim |
be brought down a peg (or two) f.
|
façası alınmak |
|
205 |
Deyim |
be brought down a peg (or two) f.
|
alaşağı edilmek |
|
206 |
Deyim |
be pulled down a peg (or two) f.
|
ağzının payını almak |
|
207 |
Deyim |
be pulled down a peg (or two) f.
|
egosu/gururu/kibri yerle bir edilmek |
|
208 |
Deyim |
be pulled down a peg (or two) f.
|
dersini almak |
|
209 |
Deyim |
be pulled down a peg (or two) f.
|
haddi bildirilmek |
|
210 |
Deyim |
be pulled down a peg (or two) f.
|
egosu/gururu/kibri zarar görmek |
|
211 |
Deyim |
be pulled down a peg (or two) f.
|
ne mal olduğu ortaya çıkmak |
|
212 |
Deyim |
be pulled down a peg (or two) f.
|
ipliği pazara çıkmak |
|
213 |
Deyim |
be pulled down a peg (or two) f.
|
karizması çizilmek |
|
214 |
Deyim |
be pulled down a peg (or two) f.
|
bozulmak |
|
215 |
Deyim |
be pulled down a peg (or two) f.
|
façası alınmak |
|
216 |
Deyim |
be pulled down a peg (or two) f.
|
alaşağı edilmek |
|
217 |
Deyim |
be a square peg f.
|
bulunduğu yere at olmamak |
|
218 |
Deyim |
be a square peg f.
|
etrafındakilerden farklı olmak |
|
219 |
Deyim |
be a square peg f.
|
bulunduğu yere hiç uygun olmamak |
|
220 |
Deyim |
be a square peg (in a round hole) f.
|
duruma uygunsuz hareket etmek |
|
221 |
Deyim |
be a square peg (in a round hole) f.
|
bulunduğu yere hiç uygun olmamak |
|
222 |
Deyim |
be a square peg (in a round hole) f.
|
bulunduğu yerle/çevreyle alakası olmamak |
|
223 |
Deyim |
be a square peg (in a round hole) f.
|
bulunduğu yere ait olmamak |
|
224 |
Deyim |
be a square peg (in a round hole) f.
|
bulunduğu ortama/yaptığı işe uygun olmamak |
|
225 |
Deyim |
be a square peg (in a round hole) f.
|
farklı olduğu için bulunduğu ortama kolay uyum sağlayamamak |
|
226 |
Deyim |
be knocked down a peg (or two) f.
|
ağzının payını almak |
|
227 |
Deyim |
be knocked down a peg (or two) f.
|
azar işitmek |
|
228 |
Deyim |
be knocked down a peg (or two) f.
|
dersini almak |
|
229 |
Deyim |
be knocked down a peg (or two) f.
|
küçük düşürülmek |
|
230 |
Deyim |
be knocked down a peg (or two) f.
|
madara olmak |
|
231 |
Deyim |
be taken down a peg (or two) f.
|
ağzının payını almak |
|
232 |
Deyim |
be taken down a peg (or two) f.
|
haddi bildirilmek |
|
233 |
Deyim |
be taken down a peg (or two) f.
|
dersini almak |
|
234 |
Deyim |
be taken down a peg (or two) f.
|
gününü görmek |
|
235 |
Deyim |
be taken down a peg (or two) f.
|
ipliği pazara çıkarılmak |
|
236 |
Deyim |
bring (one) down a peg (or two) f.
|
(birinin) ağzının payını vermek |
|
237 |
Deyim |
bring (one) down a peg (or two) f.
|
(birinin) burnunu sürtmek |
|
238 |
Deyim |
bring (one) down a peg (or two) f.
|
(birinin) fiyakasını bozmak |
|
239 |
Deyim |
bring (one) down a peg (or two) f.
|
(birinin) karizmasını çizmek |
|
240 |
Deyim |
bring (one) down a peg (or two) f.
|
(birini) rezil etmek |
|
241 |
Deyim |
bring (one) down a peg (or two) f.
|
(birinin) maskesini düşürmek |
|
242 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg f.
|
birini küçük düşürmek |
|
243 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg f.
|
birinin burnunu kırmak |
|
244 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg f.
|
birinin fiyakasını bozmak |
|
245 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg f.
|
birinin ipliğini pazara çıkarmak |
|
246 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg f.
|
birinin karizmasını çizmek |
|
247 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg f.
|
birinin ne mal olduğunu göstermek |
|
248 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg f.
|
birinin kibrini kırmak |
|
249 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg f.
|
birine haddini bildirmek |
|
250 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg f.
|
birinin façasını almak |
|
251 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg f.
|
birinin façasını alaşağı etmek |
|
252 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg (or two) f.
|
birini küçük düşürmek |
|
253 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg (or two) f.
|
birinin fiyakasını bozmak |
|
254 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg (or two) f.
|
birinin ipliğini pazara çıkarmak |
|
255 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg (or two) f.
|
birinin karizmasını çizmek |
|
256 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg (or two) f.
|
birinin ne mal olduğunu göstermek |
|
257 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg (or two) f.
|
birinin kibrini kırmak |
|
258 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg (or two) f.
|
birine haddini bildirmek |
|
259 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg (or two) f.
|
birinin façasını almak |
|
260 |
Deyim |
bring/take somebody down a peg (or two) f.
|
birinin façasını alaşağı etmek |
|
261 |
Deyim |
take somebody down a peg f.
|
burnunu kırmak |
|
262 |
Deyim |
take somebody down a peg or two f.
|
burnunu kırmak |
|
263 |
Deyim |
knock (one) down a peg (or two) f.
|
(birinin) ağzının payını vermek |
|
264 |
Deyim |
knock (one) down a peg (or two) f.
|
(birinin) egosunu yerle bir etmek |
|
265 |
Deyim |
knock (one) down a peg (or two) f.
|
(birine) gününü göstermek |
|
266 |
Deyim |
knock (one) down a peg (or two) f.
|
(birini) rezil etmek |
|
267 |
Deyim |
knock (one) down a peg (or two) f.
|
(birini) yerin dibine sokmak |
|
268 |
Deyim |
knock (one) down a peg (or two) f.
|
(birine) dersini vermek |
|
269 |
Deyim |
take down a peg f.
|
küçük düşürmek |
|
270 |
Deyim |
take down a peg f.
|
ağzının payını vermek |
|
271 |
Deyim |
take down a peg f.
|
dersini vermek |
|
272 |
Deyim |
take down a peg f.
|
haddini bildirmek |
|
273 |
Deyim |
take down a peg f.
|
fiyakasını bozmak |
|
274 |
Deyim |
take down a peg f.
|
karizmasını çizmek |
|
275 |
Deyim |
a peg too low s.
|
keyifsiz |
|
276 |
Deyim |
a peg too low s.
|
kederli |
|
277 |
Deyim |
a peg too low s.
|
morali bozuk |
|
278 |
Deyim |
a peg too low s.
|
neşesiz |
|
279 |
Deyim |
a peg too low s.
|
keyfi kaçık |
|
280 |
Deyim |
off the peg expr.
|
al kullan |
|
281 |
Deyim |
off the peg expr.
|
hazır giyim |
|
Trade/Economic |
|
282 |
Ticaret/Ekonomi |
adjustable peg exchange rate system i.
|
ayarlanabilir sabit kur sistemi |
|
283 |
Ticaret/Ekonomi |
adjustable peg system i.
|
ayarlanabilir sabit kur sistemi |
|
284 |
Ticaret/Ekonomi |
adjustable peg i.
|
ayarlanabilir sabit kur sistemi |
|
285 |
Ticaret/Ekonomi |
adjustable peg i.
|
ayarlanabilir sabit kur |
|
286 |
Ticaret/Ekonomi |
exchange-rate peg i.
|
döviz kuru hedeflemesi |
|
287 |
Ticaret/Ekonomi |
currency peg i.
|
döviz kurunu sabitleme |
|
288 |
Ticaret/Ekonomi |
crawling peg exchange rate i.
|
kaygan döviz kuru |
|
289 |
Ticaret/Ekonomi |
hard exchange-rate peg i.
|
katı döviz kuru hedeflemesi |
|
290 |
Ticaret/Ekonomi |
crawling peg i.
|
kaygan parite |
|
291 |
Ticaret/Ekonomi |
crawling peg exchange rate i.
|
sürünen pariteler |
|
292 |
Ticaret/Ekonomi |
crawling peg i.
|
sürünen parite |
|
293 |
Ticaret/Ekonomi |
crawling peg i.
|
sürünen pariteler |
|
294 |
Ticaret/Ekonomi |
crawling peg i.
|
sürünen kur |
|
295 |
Ticaret/Ekonomi |
crawling peg i.
|
sürünen askı |
|
296 |
Ticaret/Ekonomi |
off-the-peg s.
|
kullanıma hazır |
|
Law |
|
297 |
Hukuk |
crawling peg exchange rates i.
|
serbest dalgalanmaya bırakılmış döviz kurları |
|
Politics |
|
298 |
Siyasal |
crawling peg system i.
|
sürüklenen çapa uygulaması |
|
Technical |
|
299 |
Teknik |
tuning peg i.
|
akort vidası |
|
300 |
Teknik |
clothes peg i.
|
çamaşır mandalı |
|
301 |
Teknik |
peg-tray cycles be carried out i.
|
gerçekleştirilecek peg-tray ritimleri |
|
302 |
Teknik |
guide peg i.
|
kılavuz kazık |
|
303 |
Teknik |
peg-tray i.
|
masura yerleştirme çubuğu tutacağı |
|
304 |
Teknik |
draw peg i.
|
model çıkarma mandalı |
|
305 |
Teknik |
surveying peg i.
|
nivelman kazığı |
|
306 |
Teknik |
surveying peg i.
|
ölçü kazığı |
|
307 |
Teknik |
peg board i.
|
peg rafı |
|
308 |
Teknik |
peg-tray i.
|
peg-tray |
|
309 |
Teknik |
fetch tubes from peg i.
|
peg'den masura alınması |
|
310 |
Teknik |
peg-tray conveyor system i.
|
peg-tray taşıma sistemi |
|
311 |
Teknik |
valve peg i.
|
supap pimi |
|
312 |
Teknik |
peg rammer i.
|
tahta kazık çakacı |
|
313 |
Teknik |
peg top i.
|
topaç |
|
314 |
Teknik |
peg awl i.
|
ayakkabı tığı |
|
315 |
Teknik |
screw peg i.
|
dübel vida |
|
316 |
Teknik |
shoe peg i.
|
ayakkabı tabanını ayakkabıya tutturmak için kullanılan küçük ahşap çivi |
|
317 |
Teknik |
empty peg-trays f.
|
masura yerleşimine ara vermek |
|
318 |
Teknik |
peg top s.
|
dar paçalı |
|
Computer |
|
319 |
Bilgisayar |
recovery peg i.
|
güvenlik kazığı |
|
320 |
Bilgisayar |
recovery peg i.
|
referans kazığı |
|
Electric |
|
321 |
Elektrik |
peg board i.
|
delikli pano |
|
Mechanic |
|
322 |
Mekanik |
peg tooth i.
|
testere dişi |
|
323 |
Mekanik |
peg tooth i.
|
(silindir/konik) çark dişi |
|
Textile |
|
324 |
Tekstil |
spring peg i.
|
mandal |
|
325 |
Tekstil |
picking peg f.
|
(dokumacılıkta) mekiği eğiren kimse |
|
326 |
Tekstil |
picking peg f.
|
(dokumacılıkta) tezgahın mekiği eğiren bölümü |
|
327 |
Tekstil |
off-the-peg s.
|
hazır giyim |
|
328 |
Tekstil |
off-the-peg s.
|
kişiye özel üretilmeyen |
|
329 |
Tekstil |
peg-topped s.
|
(pantolon, etek) alttan darlaşan |
|
330 |
Tekstil |
peg-topped s.
|
(pantolon, etek) üstü bol altı dar |
|
Construction |
|
331 |
İnşaat |
levelling peg i.
|
düzleme kazığı |
|
332 |
İnşaat |
hatter peg i.
|
şev kazığı |
|
Woodworking |
|
333 |
Ağaç İşleri |
wooden peg i.
|
ağaç çivi |
|
Automotive |
|
334 |
Otomotiv |
cam-and-peg steering i.
|
burçlu ve pimli direksiyon |
|
335 |
Otomotiv |
camshaft timing peg i.
|
kam mili zamanlama tapası |
|
336 |
Otomotiv |
cam and peg steering box i.
|
kamlı ve pimli direksiyon kutusu |
|
Railway |
|
337 |
Demiryolu |
peg out the line f.
|
hattı kazıklarla işaretlemek |
|
Medical |
|
338 |
Medikal |
peg catheter i.
|
peg kateteri |
|
339 |
Medikal |
peg (percutaneous endoscopic gastrostomy) i.
|
perkütan endoskopik gastrostomi |
|
340 |
Medikal |
peg leg i.
|
tahta bacak |
|
Psychology |
|
341 |
Psikoloji |
peg-word system i.
|
kanca sözcük sistemi |
|
Chemistry |
|
342 |
Kimya |
peg (polyethylene glicol) i.
|
peg (polietilen glikol) |
|
Agriculture |
|
343 |
Tarım |
peg-tine mouldboard ploughs i.
|
düşey eksenli döner elemanlı kulaklı pulluk |
|
Apiculture |
|
344 |
Arıcılık |
sense peg i.
|
duyu kancası |
|
Fishery |
|
345 |
Balıkçılık |
turtle peg i.
|
deniz kaplumbağası avında kullanılan bir ucu kordona bağlı diğer ucu keskin çelik zıpkın |
|
Sport |
|
346 |
Spor |
peg climbing i.
|
(dağcılıkta) zor manevraları gerçekleştirmek için mekanik cihazlarla yapılan bir tırmanış |
|
Baseball |
|
347 |
Beysbol |
peg (out) f.
|
(vurucuyu) kaleye atış yaparak oyun dışı bırakmak |
|
Music |
|
348 |
Müzik |
tuning peg i.
|
tellerin bağlı olduğu uyum açkısı |
|
Slang |
|
349 |
Argo |
peg [canada] i.
|
winnipeg'e bağlı bir ilçe |
|
350 |
Argo |
peg out f.
|
gebermek |
|
351 |
Argo |
peg out f.
|
mortoyu çekmek |
|
352 |
Argo |
peg it f.
|
nalları dikmek |
|
353 |
Argo |
peg out f.
|
ölmek |
|
354 |
Argo |
peg out f.
|
nalları dikmek |
|
355 |
Argo |
peg out f.
|
zıbarmak |
|
British Slang |
|
356 |
İngiliz Argosu |
peg-it f.
|
koşar adım gitmek |
|
357 |
İngiliz Argosu |
peg-it f.
|
nalları dikmek |
|
358 |
İngiliz Argosu |
peg-it f.
|
kaçmak |
|
359 |
İngiliz Argosu |
peg-it f.
|
ölmek |
|