yakınlık - Türkisch Englisch Wörterbuch

yakınlık

Bedeutungen von dem Begriff "yakınlık" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 60 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
yakınlık closeness n.
We are, however, also well aware of the fact that there is a closeness between us and that we are partners.
Bununla birlikte, aramızda bir yakınlık olduğunun ve ortak olduğumuzun da farkındayız.

More Sentences
yakınlık affinity n.
It proves that they have little affinity with European small- and medium-sized enterprises, the backbone of our economy.
Ekonomimizin bel kemiği olan Avrupalı küçük ve orta ölçekli işletmelerle çok az yakınlıkları olduğunu kanıtlıyor.

More Sentences
yakınlık proximity n.
Our proximity policy must be attractive, unlocking new prospects and bringing mutual benefits.
Yakınlık politikamız cazip olmalı, yeni beklentilerin önünü açmalı ve karşılıklı fayda sağlamalıdır.

More Sentences
yakınlık intimacy n.
General
yakınlık kinship n.
We met last year, but I genuinely feel a kinship with her.
Geçen yıl tanıştık ama ona karşı gerçek bir yakınlık hissediyorum.

More Sentences
yakınlık familiarity n.
There was a familiarity of a friend in his manners.
Davranışlarında bir dostun yakınlığı vardı.

More Sentences
yakınlık proximity n.
I can only support the idea that an information and communication policy must be a policy of proximity.
Ben sadece bir bilgi ve iletişim politikasının bir yakınlık politikası olması gerektiği fikrini destekleyebilirim.

More Sentences
Law
yakınlık proximity n.
These sad events have brought us closer to achieving the proximity to our citizens for which we have often longed.
Bu üzücü olaylar bizi, vatandaşlarımızla sık sık özlemini duyduğumuz yakınlığa ulaşmaya daha da yaklaştırdı.

More Sentences
Technical
yakınlık proximity n.
These sad events have brought us closer to achieving the proximity to our citizens for which we have often longed.
Bu üzücü olaylar bizi, vatandaşlarımızla sık sık özlemini duyduğumuz yakınlığa daha da yaklaştırmıştır.

More Sentences
Linguistics
yakınlık affinity n.
Did you feel a particular affinity for any one of the people you wrote about?
Hakkında yazdığınız kişilerden herhangi birine karşı özel bir yakınlık hissettiniz mi?

More Sentences
General
yakınlık intimateness n.
yakınlık connection n.
yakınlık relationship n.
yakınlık nighness n.
yakınlık propinquity n.
yakınlık nearness n.
yakınlık chumminess n.
yakınlık connexion n.
yakınlık terms n.
yakınlık adjacency n.
yakınlık immediacy n.
yakınlık fondness n.
yakınlık vicinity n.
yakınlık contiguity n.
yakınlık approximation n.
yakınlık impendency n.
yakınlık impendence n.
yakınlık favour n.
yakınlık imminence n.
yakınlık affection n.
yakınlık concern n.
yakınlık rapport n.
yakınlık favor n.
yakınlık affectionateness n.
yakınlık adjacence n.
yakınlık neighborhood n.
yakınlık neighborliness n.
yakınlık neighbourhood n.
yakınlık neighbourliness n.
yakınlık enamoredness n.
yakınlık kinsmanship n.
yakınlık loving-kindness n.
yakınlık congeneracy n.
yakınlık connature n.
yakınlık consanguinity n.
yakınlık instancy n.
yakınlık inwardness n.
yakınlık conversation [obsolete] n.
yakınlık privacy [obsolete] n.
yakınlık shadow n.
yakınlık sympathy n.
yakınlık indistancy [obsolete] n.
yakınlık propinquity n.
yakınlık connex (connexion) abrev.
Politics
yakınlık similarity n.
Technical
yakınlık imminence n.
Psychology
yakınlık affiliation n.
Literature
yakınlık appropinquity n.
Archaic
yakınlık approachment n.
yakınlık particularity n.

Bedeutungen, die der Begriff "yakınlık" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 188 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
yakınlık (ilişki) intimacy n.
A relationship usually expresses the bond and intimacy between 2 (or sometimes more) people.
Bir ilişki genellikle 2 (veya bazen daha fazla) kişi arasındaki bağı ve yakınlığı ifade eder.

More Sentences
General
kültürel yakınlık cultural affinity n.
The two countries share bonds of cultural affinity and have strong commercial and cultural linkages.
İki ülke kültürel yakınlık bağlarını paylaşıyor ve güçlü ticari ve kültürel bağlara sahip.

More Sentences
yakınlık kurmak establish intimacy v.
Nevertheless, sexual activity doesn’t necessarily mean that you’ve established intimacy with someone.
Bununla birlikte, cinsel aktivite mutlaka biriyle yakınlık kurduğunuz anlamına gelmez.

More Sentences
Automotive
yakınlık sensörü proximity sensor n.
The proximity sensor turns the touch screen off when your face touches the screen.
Yakınlık sensörü, yüzünüz ekrana dokunduğunda dokunmatik ekranı kapatır.

More Sentences
Psychology
yakınlık ilkesi proximity principle n.
They can perhaps teach us to use the proximity principle somewhat better.
Belki de bize yakınlık ilkesini biraz daha iyi kullanmayı öğretebilirler.

More Sentences
General
akla yakınlık plausibility n.
duygusal yakınlık affection n.
molekül vb gibi şeylerin yakınlık sırası the affinity order of n.
cana yakınlık graciousness n.
cana yakınlık outgoingness n.
cana yakınlık congeniality n.
duygusal yakınlık affiliation n.
yakınlık sırası affinity order n.
cana yakınlık personableness n.
yakınlık kurmak establish closeness n.
en yakınlık close proximity n.
cana yakınlık cordiality n.
cana yakınlık bonhomie n.
cana yakınlık amiability n.
cana yakınlık friendliness n.
çok yakınlık close proximity n.
yakınlık duyucusu proximity sensor n.
yakınlık belirteci proximity indicator n.
yakınlık etkisi proximity effect n.
aşırı yakınlık overfamiliarity n.
duygusal paylaşım ve yakınlık emotional sharing and intimacy n.
cinsel yakınlık sexual intimacy n.
duygusal yakınlık/yakınlaşma emotional intimacy n.
fiziksel yakınlık physical intimacy n.
gerçeğe yakınlık verisimilitudinous n.
dini ilişki veya yakınlık religious affiliation n.
duygusal yakınlık affectionateness n.
yeniden yakınlık kurma reaffiliation n.
şimdiye yakınlık recentness n.
coşkulu cana yakınlık empressement n.
yakınlık duyma enamoredness n.
sınıra yakınlık marginality n.
son noktaya yakınlık marginality n.
coğrafi yakınlık vicinage n.
seks ve yakınlık yoluyla bilgi toplayan casus honeypot n.
yakınlık gerektiren eylemler lovemaking n.
duygusal yakınlık love-drury n.
duygusal yakınlık nesnesi lovey n.
yakınlık gerektiren eylemler love-making n.
cana yakınlık gemuetlichkeit n.
cana yakınlık gemütlichkeit n.
yakınlık derecesi degree n.
manevi yakınlık gossipry n.
özel yakınlık gossipry n.
belirli bir kişiye özel yakınlık duyduğuna inanılan melek guardian spirit n.
kuvvetli yakınlık hissi oneness n.
(deneyim veya düşünce bakımından) yakınlık coadjacency n.
cinsel yakınlık familiarity n.
yakınlık hisseden kimse fancier n.
(özellikle kadın tarafından izin verilen) cinsel yakınlık favor n.
(özellikle kadın tarafından izin verilen) cinsel yakınlık favour n.
(özellikle kadın tarafından izin verilen) cinsel yakınlık favours n.
(özellikle kadın tarafından izin verilen) cinsel yakınlık favors n.
cinsel yakınlık arzusu physical attraction n.
yakınlık hissi sympathy n.
gerçeğe yakınlık verisimilitude n.
yakınlık beslemek feel intimacy v.
yakınlık göstermek be friendly v.
yakınlık duymak warm to someone v.
yakınlık duymak feel intimacy v.
yakınlık göstermek sympathize v.
yakınlık duymak feel closeness v.
yakınlık duymak become close to v.
yakınlık beslemek become close to v.
yakınlık beslemek warm to someone v.
yakınlık duymak sympathize v.
yakınlık göstermek behave warmly v.
yakınlık duymak warm towards someone v.
yakınlık beslemek warm towards someone v.
yakınlık beslemek feel closeness v.
yakınlık göstermek show concern for v.
yakınlık duymak feel sympathy v.
ile yakınlık kurmak establish intimacy with v.
yakınlık kurmak establish rapport v.
yakınlık kurmak get off with v.
yakınlık geliştirmek develop intimacy with v.
yakınlık kurmak develop intimacy with v.
ile aralarında bir yakınlık gelişmek an intimacy develop with v.
bir anda bir bağ/yakınlık kurmak have/feel an instant connection v.
bir anda bir yakınlık hissetmek have/feel an instant connection v.
yakınlık duymak sympathise v.
yakınlık göstermek sympathise v.
-ile aralarında bir yakınlık gelişmek develop an intimacy with v.
-ile yakınlık geliştirmek develop an intimacy with v.
yakınlık kurmaya çalışmak scrape acquaintance v.
(birine veya bir şeye karşı) yakınlık duymak owe v.
cinsel yakınlık kurmak couple v.
(yakınlık göstermek için) kavramak squeeze v.
cinsellik içermeyen (yakınlık) nonphysical adj.
sevgi veya yakınlık belirten bir kelime old adj.
(yakınlık terimi olarak) şeker squishy adj.
yakınlık gösteren sympathizer adj.
yakınlık duyan sympathy adj.
yakınlık göstererek warmly adv.
(akrabalık, kan bağı) bir yakınlık derecesinden once adv.
Phrasals
-e yakınlık affinity for v.
-e yakınlık affinity for v.
biriyle yakınlık kurmak associate with someone v.
ile yakınlık kurmak associate oneself with v.
(birine) fazla yakınlık göstermek buddy up to (someone) v.
(biriyle) kendi çıkarı için yakınlık/arkadaşlık kurmak buddy up to (someone) v.
yakınlık göstermek chum up v.
(biriyle) yakınlık kurmak chum up with (one) v.
birine yakınlık göstermek chum up to someone v.
(birine) yakınlık göstermek chum up to (one) v.
'-e yakınlık göstermek chum up to v.
yakınlık kurmak chum up v.
ile yakınlık kurmak chum up with v.
biriyle yakınlık kurmak chum up with someone v.
(biriyle) yakınlık kurmak chum up to (one) v.
biriyle yakınlık kurmak chum up to someone v.
yakınlık kurmak chum up to v.
fayda sağlamak amacıyla (birine/bir şeye) yakınlık göstermek cozy up (to someone or something) v.
fayda sağlamak amacıyla yakınlık göstermek cozy up v.
Colloquial
oy toplamak için halka aşırı yakınlık gösteren politikacı baby-kisser n.
ünlülere/sosyal medya fenomenlerine aşırı derecede yakınlık duyma parasocial relationship n.
Idioms
aşırı yakınlık saygısızlık doğurur familiarity breeds contempt n.
aşırı yakınlık saygısızlık doğurur close acquaintance causes lack of respect n.
herkese yakınlık gösteren a kind word for everybody n.
herkese yakınlık gösteren biri a good word for everybody n.
yapmacık bir şekilde yakınlık gösteren kimse glad-hander n.
sahte yakınlık/dostluk gösterisi yapan kimse (çoğunlukla politikacı) glad-hander n.
birine yakınlık gösterip arkasından vurmaya hazırlanmak scrape an acquaintance with v.
yakınlık göstermek pay court v.
yakınlık duymak someone's heart goes out to v.
yakınlık göstermek make a pass v.
yakınlık duymak feel drawn to v.
yakınlık duymak feel an affinity towards v.
birisine fayda sağlamak amacıyla yakınlık göstermek cosy up to v.
birisine fayda sağlamak amacıyla yakınlık göstermek cozy up to v.
(bir şeye) karşı yakınlık hissetmek have a fable for (something) v.
yakınlık içinde in each other's pockets expr.
yakınlık içinde in one's pocket expr.
Speaking
cinsel yakınlık içermeyen sarılma huggle n.
cinsel yakınlık göstermeden sarılmak huggle v.
Trade/Economic
coğrafi yakınlık proximity n.
yakınlık rizikosu contiguity risk n.
müşteriye yakınlık customer intimacy n.
Law
yakınlık derecesi degree n.
yakınlık tehdidi familiarity threat n.
Politics
siyasi yakınlık political affiliation n.
Technical
yakınlık etkisi proximity effect n.
örgü en yakınlık sayısı lattice coordination number n.
yakınlık algılayıcı proximity sensor n.
fotoelektrik yakınlık anahtarı photoelectric proximity switch n.
yakınlık anahtarı proximity switch n.
endüktif ve kapasitif yakınlık anahtarları inductive and capacitive proximity switches n.
yakınlık merkeziliği closeness centrality n.
Computer
yakınlık duyucusu proximity sensor n.
Electric
yakınlık algılayıcı proximity sensor n.
analog çıkışlı yakınlık düzeni proximity device with analogue output n.
Automotive
yakınlık algılaması proximity sensing n.
yakınlık anahtarı proximity key n.
Aeronautic
yer yakınlık ikaz sistemi ground proximity warning system n.
Medical
enfekte canlı ile fiziksel yakınlık veya temas sonucu bulaşan horizontal adj.
Psychology
yakınlık yoluyla travma sonrası stres rahatsızlığı posttraumatic stress disorder by proxy n.
yakınlık ihtiyacı need for affiliation n.
yakınlık itkisi affiliative drive n.
yakınlık davranışı affiliative behavior n.
yakınlık yasası law of proximity n.
tecrit olmaya karşı yakınlık intimacy versus isolation n.
zamansal yakınlık yasası law of contiguity n.
bir bağ/yakınlık kurmak create a rapport v.
Math
yakınlık uzayı proximity space n.
ölçümde yakınlık convergence in measure n.
Statistics
yakınlık teoremi proximity theorem n.
tahminde yakınlık closeness n.
yakınlık çözümlemesi proximity analysis n.
Physics
mekansal yakınlık spatial proximity n.
Chemistry
kimyasal yakınlık chemism n.
Social Sciences
kültürel yakınlık cultural proximity n.
Linguistics
yakınlık durumu adessive n.
Geography
coğrafi yakınlık geographic proximity n.
Geology
bir analizde gerçek değere yakınlık derecesi accuracy n.
Military
yakınlık işaretleyici proximity scooper n.
Cinema
yakınlık koordinatörü intimacy coordinator n.
Archaic
tahminde yakınlık nighness n.
aşırı yakınlık habit n.
yakınlık hissedilen şey dotage n.
cana yakınlık douceur n.
yakınlık göstermek hug v.
Slang
yakın arkadaş ya da çocuğa hitaben kullanılan yakınlık bildiren terim bohunk n.
(biriyle) yakınlık kurmak get off with (someone) [uk] v.