zengin - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

zengin



Bedeutungen von dem Begriff "zengin" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 66 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
zengin rich adj.
zengin wealthy adj.
General
zengin in the money adj.
zengin welltodo adj.
zengin wealthy adj.
zengin prosperous adj.
zengin richer adj.
zengin substantial adj.
zengin bonanza adj.
zengin superb adj.
zengin rich adj.
zengin deep pocket adj.
zengin propertied adj.
zengin fertile adj.
zengin rich person adj.
zengin generous adj.
zengin affluent adj.
zengin opulent adj.
zengin well-off adj.
zengin well-heeled adj.
zengin well-endowed adj.
zengin moneyed adj.
zengin well off adj.
zengin nonpoor adj.
zengin easy adj.
zengin batful adj.
zengin bien [scotland] adj.
zengin wealthful adj.
zengin luxuriant adj.
zengin luxurious adj.
zengin gilded adj.
zengin daedal adj.
zengin pecunious adj.
zengin forehanded adj.
zengin plump adj.
zengin soncy adj.
zengin succulent adj.
zengin sufficient [obsolete] adj.
zengin meaty adj.
zengin high on the hog [us] adv.
Phrases
zengin in good circumstances expr.
Colloquial
zengin in the money adj.
zengin made of money adj.
zengin well off adj.
zengin uppish adj.
zengin riche adj.
Idioms
zengin culturally advantaged adj.
zengin well-fixed adj.
zengin well-to-do adj.
zengin high off the hog adj.
zengin well fixed adj.
zengin well-heeled adj.
zengin in the chips expr.
Trade/Economic
zengin monied adj.
zengin moneyed adj.
zengin affluent adj.
Tourism
zengin affluent adj.
Gastronomy
zengin robust adj.
Archaic
zengin rhinocerical adj.
Slang
zengin a fat cat n.
zengin loaded adj.
zengin minted adj.
zengin fat-cat adj.
zengin dollared adj.
British Slang
zengin wadded up adj.
zengin loaded adj.

Bedeutungen, die der Begriff "zengin" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
zengin kişi rich person n.
zengin adam man of substance n.
zengin çocuklar children of the rich n.
toprak sahibi zengin çiftçi kulak n.
zengin etme enriching n.
zengin gençlik jet set n.
evlenerek zengin olmak isteyen fortune hunter n.
zengin iş adamı tycoon n.
yeni zengin nouveau riche n.
zengin ile fakir arasındaki uçurum gap between rich and poor n.
zengin kaynak treasure house n.
zengin cimri miser n.
zengin maden yatağı bonanza n.
doğuda zengin olup ülkesine dönmüş avrupalı nabob n.
zengin adam dives n.
zengin fakir high and low n.
zengin maden bonanza n.
zengin adam rich man n.
zengin kaynak repository n.
çok zengin ve lüks hayat yaşayan nabob n.
çok zengin tüccar merchant prince n.
zengin olmak için elinden geleni yapan kimse mammonite n.
birden zengin olmuş kimse arriviste n.
zengin dul kadın dowager n.
çok zengin işadamı baron n.
zengin insanlar rich people n.
zengin eden enricher n.
çok zengin zillionaire n.
lüks ve şehre uzak zengin banliyöleri exurbia n.
zengin kaynak repertory n.
zengin insanlar the wealth n.
çok zengin kişi nabob n.
zengin ve ünlü insanların arasına karışıp onlarla arkadaşlık eden kimse social climber n.
zengin kalkışı hasty departure n.
zengin kültür rich culture n.
zengin maden damarı bonanza n.
küçük yatırımla çabuk zengin olma planı get-rich-quick scheme n.
zengin çiftçi gentleman-farmer n.
zengin koca avcısı gold-digger n.
zengin yeraltı kaynakları rich underground resources n.
zengin içerik rich content n.
zengin adam well-to-do man n.
zengin mal çeşidi well furnished stock n.
zengin mal çeşitleri large assortment n.
çok revaçta (zengin) olan ünlüler glitterati n.
zengin bir kültür a rich culture n.
zengin tarih rich history n.
zengin çeşit rich variety n.
petrol yönünden zengin bölge oil field n.
petrol yönünden zengin bölge oilfield n.
zengin dağarcık rich vocabulary n.
zengin kelime dağarcığı rich vocabulary n.
zengin dağarcık wide vocabulary n.
zengin kelime dağarcığı large vocabulary n.
zengin dağarcık extensive vocabulary n.
zengin dağarcık large vocabulary n.
zengin kelime dağarcığı extensive vocabulary n.
zengin kelime dağarcığı wide vocabulary n.
zengin mahallesi wealthy neighbourhood n.
zengin mahallesi rich neighbourhood n.
zengin kaynaklar rich resources n.
zengin kaynaklar rich sources n.
zengin yağ içeriğine sahip oil rich n.
içerdiği yağ yönünden zengin oil rich n.
petrol yönünden zengin oil rich n.
zengin kulüp a wealthy/rich club n.
zengin bir adam a rich man n.
zengin muhit rich neighborhood n.
zengin muhiti rich neighborhood n.
varlıklı/zengin adam wealthy man n.
varlıklı/zengin adam man of means n.
varlıklı/zengin adam rich man n.
zengin bir öğle yemeği a rich lunch n.
zengin bir öğle yemeği a big lunch n.
zengin kafiye rime riche n.
zengin kafiye rich rhyme n.
zengin geçmiş rich past n.
zengin tüccar rich merchant n.
zengin tüccar wealthy merchant n.
zengin kadro a large staff n.
zengin doku tapestry n.
hayatın zengin dokusu life's rich tapestry n.
zengin mutfak rich cuisine n.
zengin mineralli maden suyu rich mineral water n.
ortaçağda, özellikle yılbaşı gibi kutlamalarda, zengin aileleri evlerinde eğlendiren kişi abbot of misrule n.
iskoçya'da, ortaçağda, özellikle yılbaşı gibi kutlamalarda, zengin aileleri evlerinde eğlendiren kişi abbot of unreason n.
siyaset ve güncel olaylar üzerine medyada konuşan zengin ve eğitimli tabaka chattering class n.
siyaset ve güncel olaylar üzerine medyada konuşan zengin ve eğitimli tabaka chattering classes n.
ülkenin zengin kesimi nonpoor n.
dokunaçlarda bulunan, yakıcı kapsüller açısından zengin dallar tentillum n.
zengin kaynak argosy n.
zengin aileler affluent families n.
gönlü zengin olma unsparingness n.
gönlü zengin olma big-heartedness n.
gönlü zengin olma great-heartedness n.
gönlü zengin olma large-heartedness n.
şık ve zengin genç insanlar jeunesse dorée n.
orta çağ'da giysilerde kullanılan en zengin malzeme türü baudekin n.
zengin kimse larney [india] n.
zengin insanlar wealthy n.
karşıt kültürü benimseyen zengin ve başarılı kimse bobo n.
çok zengin kimse midas n.
ağızda acı tat bırakmayan zengin ve yumuşak koyu bira milk stout [uk] n.
çok zengin kimse millionaire n.
zengin ihtiyar woopie n.
kaynakları zengin olan millet have n.
çok zengin kimse millionnaire n.
zengin ve güzel yemeklerle beslenme high living n.
kısa yoldan zengin olan kimse highflier n.
kısa yoldan zengin olan kimse high-flier n.
zengin ve müsrif kimse moneybag n.
zengin adam leviathan n.
zengin ve iyi ekilmiş bölge garden n.
para kazanmak için herhangi bir meslek icra etmeyen, zengin bir erkek gentleman n.
para kazanmaktan ziyade keyif için çiftçilik yapan zengin erkek gentleman farmer n.
çok zengin kimse loadsamoney n.
aşırı zengin kimse loadsamoney n.
zengin kaynak lode n.
zengin stok lode n.
zengin arz lode n.
zengin insanlar (the) rich n.
zengin yapan şey rich n.
zengin maden golconda n.
kısa yoldan zengin ve başarılı olma çabası gold rush n.
alınan ödülün sergilenmesi için zafer sahibi zengin kimsenin inşa ettiği bina veya kolon choragic monument n.
milyarlarca dolarlık serveti bulunan çok zengin kimse multi-billionaire n.
(rusya'da) çok zengin kimse oligarch n.
zengin hale getirme ditation n.
zengin kaynak goldmine n.
av yeri bakımından zengin bölge coverside n.
zengin yemek malzemesi doodad n.
zengin ve dul bir kadın olma dowagerism n.
zengin biçimlendirme rich formatting n.
zengin köylü country gentleman n.
zengin kimse fat cat n.
siyasi partilere yardım eden zengin kimse fat cat n.
siyasi partilere destek veren zengin kimse fat-cat n.
yağ bakımından zengin olma fatness n.
kendinden daha zengin veya makamca yüksek kimselere yaltaklanmaya hazır olma durumu flunlyism n.
serveti milyonlarla ölçülemeyecek kadar zengin kimse gazillionaire n.
(at için) zengin süslemeli göğüs zırhı peytral n.
dekor açısından zengin yer show place n.
zengin kimse silk stocking n.
zengin veya lüks giyimli kimse silk-stocking n.
zengin sofralara dadanan kimse smell-feast n.
(avustralya'da) zengin koyun çiftliği sahipleri sınıfı squattocracy n.
zengin kaynak stockpot n.
çok zengin insanlar sınıfı superrich n.
protein bakımından zengin yem supplement n.
dekorlu ve kostümlü zengin piyes extravaganza n.
zengin etmek enrich v.
zengin olmak get rich v.
çabuk zengin olmak get rich quick v.
zengin etmek feather v.
zengin olmak rise to wealth v.
birdenbire zengin olmak strike it rich v.
(zengin bir aileye) gelin gitmek be married into (a wealthy family) v.
(zengin bir aileye) gelin gitmek get married into (a wealthy family) v.
zengin görünmek look rich v.
vitamin yönünden zengin olmak be rich in vitamin v.
yönünden zengin olmak abound in v.
kendini zengin etmek enrich oneself v.
zengin biriyle evlenmek marry a rich person v.
zengin bir aileden gelmek come from a rich family v.
bir şey bakımından zengin olmak be rich in something v.
zengin olmak become rich v.
zengin olmayı istemek want to be rich v.
zengin olmak have v.
zengin bir kaynaktan elde etmek mine v.
evlenerek zengin bir aileye girmek be married into (a wealthy family) v.
zengin olmuş feathered adj.
karun kadar zengin as rich as croesus adj.
oldukça zengin substantial adj.
tahıl bakımından zengin corny adj.
daha zengin richer adj.
birden zengin olan upstart adj.
zengin kaynaklı resourceful adj.
yeterince zengin rich enough adj.
en zengin richest adj.
kadar zengin as rich as adj.
daha zengin wealthier adj.
gönlü zengin generous adj.
yeni zengin upstart adj.
en zengin wealthiest adj.
daha zengin better off adj.
proteince zengin rich in protein adj.
proteince zengin high in protein adj.
vitamince zengin rich in vitamin adj.
zengin potansiyel rich potential adj.
demir açısından zengin iron-rich adj.
yeni zengin new-rich adj.
oksijen yönünden zengin oxygen-rich adj.
kalsiyumca zengin rich in calcium adj.
zengin mal çeşidi well-assorted adj.
zengin kaynağa sahip resource-rich adj.
kaynakça zengin resource-rich adj.
kaynak yönünden zengin resource-rich adj.
tarihi yerleri ile zengin rich with historical places adj.
tarihi mekanları ile zengin rich with historical places adj.
parklarıyla zengin rich with parks adj.
tarihi yerleriyle zengin rich in historical places adj.
tarihi mekanlarıyla zengin rich with historical places adj.
tarihi mekanları ile zengin rich in historical places adj.
tarihi yerleri ile zengin rich in historical places adj.
tarihi mekanlarıyla zengin rich in historical places adj.
tarihi yerleriyle zengin rich with historical places adj.
içeriği zengin contentful adj.
zengin içerikli contentful adj.
vitamin yönünden zengin rich in vitamin adj.
lif açısından zengin fiber-rich adj.
lif bakımından zengin fiber-rich adj.
lif yönünden zengin fiber-rich adj.
özellik açısından zengin feature-rich adj.
zengin özellikli feature-rich adj.
mineral açısından zengin mineral-rich adj.
şeker bakımından zengin sugar rich adj.
besin maddelerince zengin nutrient-dense adj.
kireç yönünden zengin lime-rich adj.
protein yönünden zengin (yem) narrow adj.
besin yönünden zengin nutrient-rich adj.
zengin besinli nutrient-rich adj.
gıda yönünden zengin nutrient-rich adj.
aşırı zengin ultrarich adj.
zengin olmayan unaffluent adj.
zengin olmayan unmoneyed adj.
vitamin yönünden zengin vitamin-rich adj.
hatırı sayılır derecede zengin big adj.
içerik açısından zengin veya memnuniyet verici marrowy adj.
aşırı zengin bloated adj.
içerik olarak zengin meaty adj.
otsu bitki örtüsü bakımından zengin olan herbose adj.
otsu bitki örtüsü bakımından zengin olan herbous adj.
zengin aromalı rich adj.
lezzeti zengin rich adj.
zengin dekorasyonlu rich adj.
çok zengin gilt-edge adj.
çok zengin gilt-edged adj.
altın yönünden zengin golden adj.
(tını veya rezonans bakımından) zengin ve yumuşak golden adj.
kolay yoldan zengin olma get-rich-quick adj.
aşırı zengin overrich adj.
belirli bir unsur bakımından zengin concentrate adj.
esas unsur bakımından zengin concentrate adj.
yengeç bakımından zengin crabby adj.
zengin dul bir kadına ait veya ilgili dowager adj.
zengin dul bir kadına özgü dowager adj.
olay veya deneyim bakımından zengin crowded adj.
zengin olmayan inopulent adj.
çok zengin filthy rich adj.
kaynak su açısından zengin scatebrous adj.
zengin giyimli silk-stocking adj.
kentin zengin muhitine ait veya ilişkili silk-stocking adj.
zengin çevreye sahip silver-spoon adj.
zengin görünen prestige adj.
av yönünden zengin preyful [obsolete] adj.
süper zengin superrich adj.
aşırı zengin superrich adj.
zengin içerikli superrich adj.
kaynak yönünden zengin biçimde resourcefully adv.
zengin bir şekilde high adv.
gösterişli ve zengin biçimde opulently adv.
Phrasals
yönünden zengin olmak teem in v.
-ile zengin olmak be rich with something v.
yönünden zengin olmak pullulate with v.
bir şey açısından/yönünden zengin olmak abound in something v.
biri/bir şey açısından/yönünden zengin olmak abound with someone or something v.
Phrases
kısa sürede zengin olma yolu a license to print money n.
zengin ve güçlü kimse a person of substance n.
zengin ve güçlü kimse a woman of substance n.
zengin ve güçlü kimse a man of substance n.
Proverb
zenginin dostu olmaz olsa zengin olmaz he that hath a full purse never wanted a friend
zengin adamın yalakası çok olur rich man's joke is always funny
zengin kağnısını dağdan aşırır fakirin eşeği düz yolda şaşırır one law for the rich and another for the poor
erken yatmak erken kalkmak insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise
şanslı doğmak zengin doğmaktan daha iyidir it is better to be born lucky than rich
zengin, fakirin halinden anlamaz half the world knows not how the other half lives
ucuz mal alacak kadar zengin değilim i'm not rich enough to buy cheap stuff
ucuz mal alacak kadar zengin değilim i'm not rich enough to buy cheap things
zengin olan dost istemez he that hath a full purse never wanted a friend
zengin arabasını dağdan aşırır fakir/züğürt düz ovada yolunu şaşırır them as has, gets
usta, yaptığı evde oturacak kadar zengin değildir fools build houses and wise men live in them
zengin adamın yalakası çok olur a rich man's joke is always funny
zengin adamın esprisi her zaman komiktir a rich man's joke is always funny
erken yatmak erken kalkmak insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar early to bed, early to rise (makes a man healthy, wealthy, and wise)
zengin, fakirin halinden anlamaz one half of the world does not know how the other half lives
zengin kağnısını dağdan aşırır fakirin eşeği düz yolda şaşırır one law for the rich and another (law) for the poor
Colloquial
çok zengin kimse capitalist n.
siyaset ve güncel olaylar üzerine medyada konuşan zengin ve eğitimli tabaka chatterati n.
zengin çevresi ve ailesi üzerinden geçinen genç trustafarian [brit] n.
eğlence peşinde koşan zengin delikanlı corinthian n.
eğlence peşinde koşan zengin delikanlı playboy n.
eğlence peşinde koşan zengin delikanlı man-about-town n.
ilk eş (özellikle zengin olmadan önce birlikte fedakarlıklara katlanan ve koca zengin olup gözü dışarıda olmaya başlayınca baştan savılan eş) starter wife n.
zengin yaşam high living n.
zengin/varlıklı bir adam a wealthy man n.
zengin koca avcısı a gold digger n.
arkadaşlık ettiği genç erkeklere bol para ve hediye veren yaşlı ve zengin kadın sugar mama n.
zengin olma the american dream n.
birden zengin olan gentleman of the four outs n.
ölçülemeyecek kadar zengin kimse zillionaire n.
bay zengin mr.moneybags n.
bayan zengin ms./mrs. moneybags n.
zengin ve önde gelen kimse pure merino n.
zengin mahallesi gold coast n.
zengin ve nüfuzlu kimse silvertail [australia] n.
zengin bir hayat sürmek live high v.
zengin bir hayat sürmek live well v.
zengin olmaya çalışmak seek (one's) fortune v.
zengin olmanın yollarını aramak seek your fortune v.
zengin olma ümidiyle bir yere gitmek/taşınmak seek your fortune v.
zengin olmak için macera peşine düşmek seek your fortune v.
zengin olmak get (one's) v.
çok zengin cashed up [aus] adj.
zengin (koku) tangy adj.
süper zengin super-rich adj.
bir şey yönünden zengin strong on adj.
bir şey bakımından zengin strong on adj.
gönlü zengin white adj.
zengin ve önde gelen pure merino adj.
ile zengin rich with adj.
bakımından zengin rich with adj.
(bir şeyiyle) zengin rich with (something) adj.
(bir şey) bakımından zengin rich with (something) adj.
çok zengin rolling in money expr.
zengin şehir bisikletçisi rub (rich urban biker) abrev.
Idioms
(bazen alay yollu) zavallı küçük zengin kız/oğlan/çocuk poor little rich girl/boy/kid n.
(bazen alay yollu) mutsuz/zavallı zengin kız/oğlan/çocuk/çocuğu poor little rich girl/boy/kid n.
(bazen alay yollu) zavallı küçük zengin kız poor little rich girl n.
(bazen alay yollu) mutsuz/zavallı zengin kız/çocuk/çocuğu poor little rich girl n.
aptal ve ukala zengin çocuğu a chinless wonder n.
beleşten zengin olma the gravy train n.
fakirlere yardım ederek kendisini zengin göstermeyi seven kadın lady bountiful n.
işinde başarılı olup hızla yükselen/zengin olan kimse a high-flyer n.
işinde başarılı olup hızla yükselen/zengin olan kimse a high-flier n.
zengin ve ünlü insanların arasına karışıp onlarla arkadaşlık eden kimse a social climber n.
zengin bilgi kaynağı a rich seam of information n.
zengin ve yoksul the haves and the have-nots n.
zengin fakir the haves and the have-nots n.
zengin kokona a fat cat n.
zengin muhiti silk-stocking district n.
birlikte sosyalleşerek boş vakit dolduran zengin kadınlar ladies who lunch n.
yapacak işi olmayıp birlikte takılan zengin kadınlar ladies who lunch n.
günlerde/kahvaltılarda/öğlen yemeklerinde vakit geçiren zengin kadınlar ladies who lunch n.
çalışmayan ve tüm vaktini arkadaşlarıyla geçiren zengin kadınlar ladies who lunch n.
boş gezen zengin kadınlar ladies who lunch n.
işi gücü olmayan zengin kadınlar ladies who lunch n.
öğlen yemeklerinde buluşup vakit geçiren zengin kadınlar ladies who lunch n.
çalışmayan ve vaktini istediği gibi geçiren zengin adam/kadın man/woman/gentleman/lady of leisure n.
genç sevgilisi olan ve ona para yediren zengin ve yaşlı adam a sugar daddy n.
yaşlı ve zengin sevgili a sugar daddy n.
zengin kadın a woman of substance n.
zengin adam a man of substance n.
zengin kimse a person of substance n.
özellikle 20. yüzyıl başlarında zamanının çoğunu popüler mekanlarda geçiren zengin ve ünlü kesim café society n.
en zengin müşteriler carriage trade n.
zengin müşteriler the carriage trade n.
zengin kimse deep pockets n.
çabuk zengin olma get-rich-quick n.
şık ve zengin görünme putting on the ritz n.
zengin bir konu rich seam n.
zengin kalp warm heart n.
zengin olmak için bir yol bulmak strike a lead v.
zengin kalkışı yapmak walk one's chalks v.
çok zengin olmak live high on the hog v.
çok zengin olmak live high off the hog v.
kendine zengin/aristokrat görüntüsü vermek put on the ritz v.
kısa yoldan (özellikle yasa dışı biçimde) zengin olmak make a fast buck v.
kolay para kazanıp zengin olmak in the gravy v.
kendine zengin/aristokrat görüntüsü vermek put on the dog v.
kısa yoldan (özellikle yasa dışı biçimde) zengin olmak make a quick buck v.
sıfırdan zengin olmak go from rags to riches v.
sıfırdan zengin olmak make a fortune out of nothing v.
sıfırdan gelip zengin olmak go from rags to riches v.
(bir şey yönünden) zengin olmak abound in v.
(bir şey yönünden) zengin olmak pullulate with v.
zengin kalkışı yapmak do a bunk v.
zengin kalkışı yapmak take french leave v.
yönünden zengin olmak teem in v.
-ile zengin olmak be rich in something v.
(bir şey yönünden) zengin olmak teem in v.
zengin bir ailede doğmuş olmak be born with a silver spoon in one's mouth v.
yönünden zengin olmak pullulate with v.
yönünden zengin olmak abound in v.
(zengin biri ile) evlenerek yoksulluktan kurtulmak marry one's way out of poverty v.
zengin olmak strike gold v.
daha zengin olmak come up in the world v.
aşırı zengin olmak have more money than god v.
zengin olmak have gravy on one’s grits v.
çok zengin olmak roll in it v.
çok zengin olmak roll in wealth v.
zengin biriyle evlenmek marry above (one's) station v.
zengin biriyle evlenmek marry money v.
zengin karı/koca bulmak marry money v.
zengin olmak make a mint of money v.
birdenbire zengin olmak make a mint of money v.
son derece zengin olmak be not short of a penny (or two) v.
çok zengin olmak be rolling in wealth v.
bir şey yönünden zengin olmak be strong on something v.
zengin bir ailede doğmuş olmak be born with a silver spoon in your mouth v.
çok zengin olmak be living high on the hog v.
zengin olmak be not short of a bob or two [uk/australia] v.
çok zengin olmak be rolling in dough v.
çok zengin olmak be rolling in it v.
zengin olmak be sitting pretty v.
(bir şey) bakımından zengin olmak be steeped in (something) v.
bir şey bakımından zengin olmak be steeped in something v.
aşırı zengin olmak be stinking rich v.
karun kadar zengin rich beyond the dream of avarice adj.
hayal edilemeyecek kadar zengin rich beyond the dream of avarice adj.
harca harca bitmeyecek kadar zengin rich beyond the dream of avarice adj.
karun kadar zengin rich beyond any dream of avarice adj.
hayal edilemeyecek kadar zengin rich beyond any dream of avarice adj.
harca harca bitmeyecek kadar zengin rich beyond any dream of avarice adj.
çok zengin rolling in it adj.
karun kadar zengin rich beyond the dream of avarice adj.
hayal edilemeyecek kadar zengin rich beyond the dream of avarice adj.
harca harca bitmeyecek kadar zengin rich beyond the dream of avarice adj.
aşırı zengin rich beyond the dream of avarice adj.
karun kadar zengin rich beyond any dream of avarice adj.
hayal edilemeyecek kadar zengin rich beyond any dream of avarice adj.
harca harca bitmeyecek kadar zengin rich beyond any dream of avarice adj.
aşırı zengin rich beyond any dream of avarice adj.
varlıklı/zengin bir ailede doğmuş born with a silver spoon adj.
zengin doğmuş born with a silver spoon adj.
doğuştan zengin/varlıklı born with a silver spoon adj.
aileden zengin/varlıklı born with a silver spoon adj.
doğuştan şanslı ve zengin born with a silver spoon adj.
varlıklı/zengin bir ailede doğmuş born with a silver spoon in his or her mouth adj.
zengin doğmuş born with a silver spoon in his or her mouth adj.
doğuştan zengin/varlıklı born with a silver spoon in his or her mouth adj.
aileden zengin/varlıklı born with a silver spoon in his or her mouth adj.
varlıklı/zengin bir ailede doğmuş born with a silver spoon in mouth adj.
zengin doğmuş born with a silver spoon in mouth adj.
doğuştan zengin/varlıklı born with a silver spoon in mouth adj.
aileden zengin/varlıklı born with a silver spoon in mouth adj.
(bir şey) konusunda/yönünden zengin long on one thing and short on another adj.
(bir şeyce) zengin rich in (something) adj.
(bir şey) açısından/yönünden zengin rich in (something) adj.
karundan zengin richer than croesus adj.
(bir şey) yönünden zengin/yeterli short on (something) (and long on something else) adj.
görgüsüz, antipatik biçimde zengin too rich for (one's) blood adj.
(belli özellikte, konumda biri) için bayağı zengin well-heeled for (a particular type of person) adj.
zengin olduğunda when (one's) boat comes in expr.
çok zengin olunca when one's ship comes home expr.
çok zengin stinking rich expr.
çok zengin as rich as they come expr.
çok zengin olunca when one's ship comes in expr.
haybeden zengin in the gravy expr.
şansa zengin olmuş in the gravy expr.
zengin olduğunda when one's ship comes in expr.
zengin doğmuş born with a silver spoon in one's mouth expr.
zenginin cebi fakirin gönlü zengin olur the poor have empty pockets but full hearts expr.
inanılmaz derecede zengin has more money than god expr.
müthiş zengin has more money than god expr.
ıkınmak için fazla havalı/sosyetik/zengin too posh to push expr.
(biri) zengin olduğu zaman (one's) ship comes in expr.
zengin/fakir tabakanın nasıl yaşadığı how the other half lives expr.
genç ve zengin/üst orta sınıfa ait/mensup ok yah expr.
genç ve zengin/üst-orta sınıftan ok yah expr.
sıfırdan gelip zengin olmuş rags to riches expr.
sıfırdan zengin olmuş rags to riches expr.
çok zengin olunca when my ship comes in expr.
zengin olduğumda when my ship comes in expr.
çok zengin olunca when your ship comes in expr.
zengin olduğunda when your ship comes in expr.
çok zengin olunca when your boat comes in expr.
zengin olduğunda when your boat comes in expr.
Speaking
gönlü çok zengin she's got a heart of gold expr.
eğer zengin olsaydın, ne yapardın? if you were rich, what would you do? expr.
insanlar neden zengin olmak ister? why do people want to be rich? expr.
ne kadar para kazanırsan kazan asla zengin olamayacaksın no matter how much money you make you'll never be rich expr.
zengin olduğu söyleniyor he is said to be very rich expr.
zengin olacaksınız you will be rich expr.
zengin olmasına rağmen mutsuzdu although he was rich he was unhappy expr.
zengin olsaydım bir ev alırdım if I were rich i would buy a house expr.
zengin olsaydım if I became rich expr.
zengin olsam if I became rich expr.
zengin olursam if I become rich expr.
zengin olsaydım kendime bir ev alırdım if I were rich i would buy a house expr.
Trade/Economic
işletmenin zengin müşterileri carriage trade n.
zengin iş adamının ofisi tycoonate n.
zengin iş adamlığı tycoonate n.
bir grup zengin iş adamı tycoonery n.
zengin iş adamlarına özgü eylemler tycoonery n.
emek zengin ülke labor abundant country n.
sovyet devrimi'nden önce rusya'daki zengin çiftçilere verilen isim kulaks n.
zengin toplum affluent society n.
zengin ülke affluent nation n.
zengin ekonomiler rich economies n.
çok zengin iş adamı business leader n.
çok zengin iş adamı big businessman n.
kendini genç ve sosyal olarak gören yaşlı ve zengin tüketici grey panther n.
(fortune dergisine göre) en zengin beş yüz amerikan şirketi listesi fortune n.
Politics
petrol kontrolü sayesinde toplumda zengin ve egemen olan bir güç oiligarchy n.
Industry
zengin gaz rich gas n.
eskiden kaplanacak eşyaların üretildiği bakırca zengin pirinç gilding metal n.
Tourism
zengin/gelir düzeyi yüksek turist kesimi high-end travellers n.
zengin/gelir düzeyi yüksek turist kesimi high-end tourists n.
Technical
çinkoca zengin astar boya zinc-rich primer n.
çok zengin karışım very rich mixture n.