|
Category |
English |
Turkish |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
back n.
|
sırt |
|
Where mad cow disease is concerned, it feels as though the European Union has gone into the free market back to front.
Deli dana hastalığı söz konusu olduğunda, Avrupa Birliği'nin serbest piyasaya sırtını döndüğü hissine kapılıyoruz.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
back n.
|
arka |
|
This is what I wanted to emphasise in this debate in which both the Commission and Parliament have a back seat.
Hem Komisyonun hem de Parlamentonun arka planda kaldığı bu tartışmada vurgulamak istediğim husus budur.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
come back v.
|
dönmek |
|
I shall now come back to three points.
Şimdi üç noktaya geri döneceğim.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
take back v.
|
geri almak |
|
We would have imposed sanctions on them to force them to take back their nationals.
Vatandaşlarını geri almaya zorlamak için onlara yaptırımlar uygulardık.
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
turn back v.
|
dönmek |
|
Sami turned back towards Layla.
Sami, Layla'ya doğru döndü.
More Sentences
|
6 |
Common Usage |
back adj.
|
arkadaki |
|
Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Arkadaki heykelle fotoğraf çektirelim, olur mu?
More Sentences
|
General |
|
7 |
General |
back n.
|
arka taraf |
|
Tom's car is still out back.
Tom'un arabası hala dışarıda arka tarafta.
More Sentences
|
8 |
General |
back pocket n.
|
arka cep |
|
He felt for his matches and found them in his back pocket.
Kibritini aradı ve arka cebinde buldu.
More Sentences
|
9 |
General |
back pain n.
|
sırt ağrısı |
|
Have you told Tom about your back pain?
Tom'a sırt ağrılarından bahsettin mi?
More Sentences
|
10 |
General |
back seat n.
|
arka koltuk |
|
Tom usually prefers to ride in the back seat.
Tom genellikle arka koltukta oturmayı tercih eder.
More Sentences
|
11 |
General |
back door n.
|
arka kapı |
|
The common European arrest warrant will entail harmonisation of maximum and minimum penalties by the back door.
Ortak Avrupa tutuklama emri, arka kapıdan azami ve asgari cezaların uyumlaştırılmasını gerektirecektir.
More Sentences
|
12 |
General |
back n.
|
kitap sırtı |
|
Tom put his books back into his knapsack.
Tom kitaplarını sırt çantasına geri koydu.
More Sentences
|
13 |
General |
way back n.
|
dönüş |
|
There is certainly no way back.
Kesinlikle geri dönüş yok.
More Sentences
|
14 |
General |
back n.
|
elin tersi |
|
Tom wiped his mouth with the back of his hand.
Tom elinin tersiyle ağzını sildi.
More Sentences
|
15 |
General |
pull back n.
|
geri çekilme |
|
That is what Israel has to pull back to.
İsrail'in geri çekilmesi gereken nokta budur.
More Sentences
|
16 |
General |
taking back n.
|
geri alma |
|
I'm taking back my apology.
Özrümü geri alıyorum.
More Sentences
|
17 |
General |
back n.
|
arka |
|
What we cannot do is sit back and let present trends continue.
Yapamayacağımız şey, arkamıza yaslanıp mevcut eğilimlerin devam etmesine izin vermektir.
More Sentences
|
18 |
General |
back door n.
|
gizli kapı |
|
That is why definitions must not be imposed through the back door.
Bu nedenle tanımlar gizli kapılar ardında dayatılmamalıdır.
More Sentences
|
19 |
General |
back street n.
|
arka sokak |
|
The robber attacked her on a back street.
Soyguncu bir arka sokakta ona saldırdı.
More Sentences
|
20 |
General |
back then n.
|
o zamanlar |
|
We never imagined back then that we would publish it at such a dramatic and painful time.
O zamanlar, böylesine dramatik ve acı verici bir zamanda bunu yayınlayacağımızı hiç düşünmemiştik.
More Sentences
|
|
21 |
General |
lower back n.
|
(vücutta) bel |
|
I have a bad pain in my lower back.
Belimde kötü bir ağrı var.
More Sentences
|
22 |
General |
back yard n.
|
arka bahçe |
|
Everyone's out in the back yard.
Herkes arka bahçede.
More Sentences
|
23 |
General |
back room n.
|
arka oda |
|
Tom and Mary are alone in the back room.
Tom ve Mary arka odada yalnızlar.
More Sentences
|
24 |
General |
back up plan n.
|
yedek plan |
|
Tom had a back up plan in case something went wrong.
Bir şeyin aksama ihtimaline karşın Tom'un bir yedek planı vardı.
More Sentences
|
25 |
General |
back massage n.
|
sırt masajı |
|
He wanted a back massage.
Sırt masajı istedi.
More Sentences
|
26 |
General |
call-back n.
|
geri çağırma |
|
Accordingly, it must have a call-back power.
Buna göre, geri çağırma yetkisine sahip olmalıdır.
More Sentences
|
27 |
General |
bounce back n.
|
(yenilgi sonrası) toparlanma |
|
Tom knows how to bounce back.
Tom nasıl toparlanacağını bilir.
More Sentences
|
28 |
General |
bounce back n.
|
geri dönme |
|
You'll bounce back.
Geri döneceksin.
More Sentences
|
29 |
General |
go back v.
|
geri dönmek |
|
People are going back to eating meat, and are again buying it cheaply.
İnsanlar et yemeye geri dönüyor ve eti yine ucuza satın alıyor.
More Sentences
|
30 |
General |
get back v.
|
geri dönmek |
|
Let us get back to our cattle.
Hayvanlarımıza geri dönelim.
More Sentences
|
31 |
General |
give it back v.
|
geri vermek |
|
It was hard to give it back after everything that had happened.
Yaşanan onca şeyden sonra onu geri vermek zordu.
More Sentences
|
32 |
General |
answer back v.
|
karşılık vermek |
|
She knows better than to answer back to him.
Ona karşılık vermeyecek kadar akıllıdır.
More Sentences
|
33 |
General |
look back v.
|
geçmişe bakmak |
|
I too am inclined to think that we should take a little look back in time.
Ben de biraz geçmişe bakmamız gerektiğini düşünme eğilimindeyim.
More Sentences
|
34 |
General |
come back v.
|
geri gelmek |
|
We expect you to stick to the brief or to come back and tell us something different.
Biz sizden yazılı belgeye sadık kalmanızı ya da geri gelip bize farklı bir şey söylemenizi bekliyoruz.
More Sentences
|
35 |
General |
keep back v.
|
tutmak |
|
He tried to keep back his tears.
Gözyaşlarını tutmaya çalıştı.
More Sentences
|
36 |
General |
push back v.
|
geriye itmek |
|
Tom pushed back his chair and got up.
Tom sandalyesini geriye itti ve ayağa kalktı.
More Sentences
|
37 |
General |
cut back v.
|
kesinti yapmak |
|
They cut back more every year.
Her yıl daha fazla kesinti yapıyorlar.
More Sentences
|
38 |
General |
hold back v.
|
saklamak |
|
Don't hold back anything.
Hiçbir şeyi saklamayın.
More Sentences
|
39 |
General |
bring back v.
|
hatırlatmak |
|
The smell brought back memories of a night some years before.
Koku, yıllar önceki bir gecenin anılarını hatırlattı.
More Sentences
|
40 |
General |
want back v.
|
geri istemek |
|
I want back what you've taken from me.
Benden aldığını geri istiyorum.
More Sentences
|
|
41 |
General |
hold back v.
|
çekinmek |
|
Don't hold back.
Çekinme.
More Sentences
|
42 |
General |
hold back v.
|
kendini tutmak |
|
Don't hold back.
Kendinizi tutmayın.
More Sentences
|
43 |
General |
look back v.
|
geriye bakmak |
|
It was looking back instead of forward.
İleriye değil geriye bakıyordu.
More Sentences
|
44 |
General |
talk back to v.
|
sert karşılık vermek |
|
You always talk back to me, don't you?
Sen bana her zaman sert karşılık verirsin, değil mi?
More Sentences
|
45 |
General |
keep back v.
|
gizlemek |
|
He tried to keep back his tears.
O, gözyaşlarını gizlemeye çalıştı.
More Sentences
|
46 |
General |
talk back to v.
|
karşı gelmek |
|
You always talk back to me, don't you?
Bana hep karşı gelirsin, değil mi?
More Sentences
|
47 |
General |
get back v.
|
dönmek |
|
Turkey still has a lot to do and has to get back down to work.
Türkiye'nin hala yapması gereken çok şey vardır ve işinin başına dönmelidir.
More Sentences
|
48 |
General |
bounce back v.
|
kendini toparlamak |
|
Tom bounced back.
Tom kendini toparladı.
More Sentences
|
49 |
General |
fall back on v.
|
başvurmak |
|
If, as in Nice, the IGC does not solve institutional bottlenecks, is there a plan B we can fall back on?
Nice'de olduğu gibi IGC kurumsal darboğazları çözemezse, başvurabileceğimiz bir B planı var mı?
More Sentences
|
50 |
General |
choke back v.
|
tutmak |
|
Carol couldn't choke back her tears.
Carol gözyaşlarını tutamadı.
More Sentences
|
51 |
General |
cut back v.
|
kesmek |
|
If you want to become thin, you should cut back on the between-meal snacks.
Zayıf olmak isterseniz, yemekler arası aperatifleri kesmeniz gerekir.
More Sentences
|
52 |
General |
back off v.
|
vazgeçmek |
|
We need to back off.
Vazgeçmemiz gerekiyor.
More Sentences
|
53 |
General |
send back v.
|
geri göndermek |
|
I would therefore have liked the proposal, in its three parts, to be sent back to the Committee on Budgetary Control.
Bu nedenle teklifin üç bölüm halinde Bütçe Kontrol Komisyonuna geri gönderilmesini isterdim.
More Sentences
|
54 |
General |
talk back v.
|
karşılık vermek |
|
You'd better not talk back to Tom.
Tom'a karşılık vermesen iyi olur.
More Sentences
|
55 |
General |
stand back v.
|
çekilmek |
|
I think everybody should stand back now.
Bence herkes derhal geri çekilsin.
More Sentences
|
56 |
General |
lean back v.
|
arkaya yaslanmak |
|
Tom leaned back.
Tom arkaya yaslandı.
More Sentences
|
57 |
General |
back out v.
|
vazgeçmek |
|
Tom backed out at the last moment.
Tom son anda vazgeçti.
More Sentences
|
58 |
General |
drive back v.
|
püskürtmek |
|
Are we really managing to drive back terrorist networks?
Terörist ağları geri püskürtmeyi gerçekten başarıyor muyuz?
More Sentences
|
59 |
General |
write back v.
|
cevap yazmak |
|
Please write back soon.
Lütfen yakında cevap yaz.
More Sentences
|
60 |
General |
start back v.
|
geri dönmek |
|
Tom started back.
Tom geri döndü.
More Sentences
|
61 |
General |
come back to v.
|
geri gelmek |
|
This report has come back to Parliament for second reading.
Bu rapor ikinci kez okunmak üzere Parlamento'ya geri gelmiştir.
More Sentences
|
62 |
General |
fight back v.
|
karşı koymak |
|
You've got to fight back.
Karşı koymak zorundasın.
More Sentences
|
63 |
General |
cut back v.
|
tasarruf etmek |
|
It seems to be a waste of resources when the industry should be using it to cut back.
Sektörün bunu tasarruf etmek için kullanması gerekirken kaynak israfı gibi görünüyor.
More Sentences
|
64 |
General |
talk back v.
|
cevap vermek |
|
You'd better not talk back to Tom.
Tom'a cevap vermesen iyi olur.
More Sentences
|
65 |
General |
pay back v.
|
ödemek |
|
Tom says he'll pay back all the money he owes me before Monday.
Tom bana olan borcunun tamamını Pazartesi'den önce ödeyeceğini söylüyor.
More Sentences
|
66 |
General |
fight back v.
|
direnmek |
|
Fighting back is difficult.
Direnmek zordur.
More Sentences
|
67 |
General |
bring back v.
|
geri getirmek |
|
How can anybody have any control over what they do or what they bring back?
Ne yaptıkları ya da neyi geri getirdikleri üzerinde nasıl kontrol sahibi olabilirler?
More Sentences
|
68 |
General |
turn back v.
|
geri döndürmek |
|
You cannot turn back the wheel of time.
Zaman çarkını geri döndüremezsiniz.
More Sentences
|
69 |
General |
look back on v.
|
anımsamak |
|
He often looks back on his high school days.
Sık sık lise günlerini anımsıyor.
More Sentences
|
70 |
General |
hold back v.
|
tutmak |
|
Tom couldn't hold back his tears.
Tom gözyaşlarını tutamadı.
More Sentences
|
71 |
General |
brought back v.
|
geri getirmek |
|
Send warriors and have him brought back at once.
Savaşçıları gönder ve onu hemen geri getirsinler.
More Sentences
|
72 |
General |
back away v.
|
geriye çekilmek |
|
Tom backed away from the door.
Tom kapıdan geriye çekildi.
More Sentences
|
73 |
General |
back up v.
|
geri sürmek |
|
Yesterday, when Tom was backing up his car, he ran over Mary's bicycle.
Dün Tom arabasını geri sürerken Mary'nin bisikletini ezdi.
More Sentences
|
74 |
General |
go back v.
|
geri gitmek |
|
However, we cannot apply the food law retroactively and go back as far as 1992.
Ancak gıda yasasını geriye dönük olarak uygulayamayız ve 1992'ye kadar geri gidemeyiz.
More Sentences
|
75 |
General |
hit back v.
|
karşılık vermek |
|
It's about time Tom hit back.
Tom'un karşılık verme zamanı.
More Sentences
|
76 |
General |
back out of v.
|
vazgeçmek |
|
You can't back out of your responsibilities.
Sorumluluklarından vazgeçemezsin.
More Sentences
|
77 |
General |
back down v.
|
vazgeçmek |
|
Tom didn't want to back down.
Tom vazgeçmek istemedi.
More Sentences
|
78 |
General |
fall back v.
|
geri çekilmek |
|
But what is the position on the call back or fall back position which Parliament keeps calling for?
Peki Parlamentonun sürekli talep ettiği geri çağırma ya da geri çekilme tutumu nedir?
More Sentences
|
79 |
General |
back down v.
|
sözünden dönmek |
|
Sami won't back down.
Sami sözünden dönmeyecek.
More Sentences
|
80 |
General |
back out v.
|
sözünden dönmek |
|
Tom can't back out now.
Tom şimdi sözünden dönemez.
More Sentences
|
|
81 |
General |
turn back v.
|
geri dönmek |
|
We should turn back.
Geri dönmeliyiz.
More Sentences
|
Common Usage |
|
82 |
Common Usage |
back n.
|
art |
|
83 |
Common Usage |
back n.
|
arkalık |
|
84 |
Common Usage |
back of the neck n.
|
ense |
|
85 |
Common Usage |
back n.
|
geri |
|
86 |
Common Usage |
back n.
|
ters |
|
87 |
Common Usage |
draw back v.
|
geri çekmek |
|
General |
|
88 |
General |
back seat n.
|
arka yer |
|
89 |
General |
dye back n.
|
boya kabı |
|
90 |
General |
adjustable back n.
|
ayarlanabilir sırt (koltuk vb) |
|
91 |
General |
the small of the back n.
|
sırtın en dar kısmı |
|
92 |
General |
back biter n.
|
iftiracı |
|
93 |
General |
back n.
|
ters taraf |
|
94 |
General |
back n.
|
defans oyuncusu |
|
95 |
General |
back chat n.
|
terbiyesizlik |
|
96 |
General |
dye back n.
|
boya teknesi |
|
97 |
General |
coming back n.
|
geri gelme |
|
98 |
General |
going back n.
|
geriye gitme |
|
99 |
General |
right back n.
|
sağbek |
|
100 |
General |
blank back n.
|
arkası boş |
|
101 |
General |
sending back n.
|
irca |
|
102 |
General |
back seat n.
|
ikinci rol |
|
103 |
General |
back of the head n.
|
ense |
|
104 |
General |
back fire n.
|
ard yakma |
|
105 |
General |
team fall back n.
|
tim geri çekilin |
|
106 |
General |
back n.
|
tekne |
|
107 |
General |
back drop n.
|
temel |
|
108 |
General |
back country n.
|
taşra |
|
109 |
General |
seat with an adjustable back n.
|
pulman koltuk |
|
110 |
General |
back door n.
|
antin |
|
111 |
General |
back to africa movement n.
|
afrika geri dönüş hareketleri |
|
112 |
General |
back scratcher n.
|
kaşağı |
|
113 |
General |
the back n.
|
peş |
|
114 |
General |
turning back n.
|
geri dönme |
|
115 |
General |
back up electricity n.
|
yedek elektrik |
|
116 |
General |
pacing back and forth n.
|
volta |
|
117 |
General |
middle of the back n.
|
bel |
|
118 |
General |
turning back n.
|
geri çevirme |
|
119 |
General |
back number n.
|
bir derginin eski sayılarından biri |
|
120 |
General |
back influence n.
|
gizli etki |
|
121 |
General |
back flow n.
|
tersine akış |
|
122 |
General |
back side n.
|
arka taraf |
|
123 |
General |
giving back n.
|
iade |
|
124 |
General |
back lighting n.
|
kontrjur |
|
125 |
General |
back country n.
|
memleketin uzak köşeleri |
|
126 |
General |
back gray n.
|
astar |
|
127 |
General |
back number n.
|
eski kafalı kimse |
|
128 |
General |
back biter n.
|
dedikoducu |
|
129 |
General |
back seat n.
|
ikinci mevki |
|
130 |
General |
back friendly n.
|
sırta dost |
|
131 |
General |
back talk n.
|
küstahça karşılık verme |
|
132 |
General |
kick back n.
|
geri tepme |
|
133 |
General |
back n.
|
geri |
|
134 |
General |
back tooth n.
|
azı dişi |
|
135 |
General |
ring back n.
|
geri arama |
|
136 |
General |
back surge n.
|
geri kabarma |
|
137 |
General |
back door n.
|
servis kapısı |
|
138 |
General |
back cloth n.
|
baskı astarı |
|
139 |
General |
back cloth n.
|
astar |
|
140 |
General |
back tracking n.
|
geri iz sürme |
|
141 |
General |
back board n.
|
arka |
|
142 |
General |
back cutting n.
|
ek kazı |
|
143 |
General |
back cutting n.
|
eğreti |
|
144 |
General |
back board n.
|
arkalık |
|
145 |
General |
back window n.
|
arka pencere |
|
146 |
General |
back flow n.
|
ters akış |
|
147 |
General |
back view n.
|
arkadan görünüş |
|
148 |
General |
back view n.
|
arka görünüş |
|
149 |
General |
back number n.
|
bir önceki sayı |
|
150 |
General |
back wall n.
|
sırt perdesi |
|
151 |
General |
back surface n.
|
arka yüzey |
|
152 |
General |
back-goal n.
|
kale arkası |
|
153 |
General |
back-scratcher n.
|
kaşağı |
|
154 |
General |
back-friendly n.
|
sırta dost |
|
155 |
General |
back-up n.
|
yedekli |
|
156 |
General |
back-up n.
|
rezerv |
|
157 |
General |
back-up n.
|
arka |
|
158 |
General |
back-pack n.
|
sırt çantası |
|
159 |
General |
back-seat driver n.
|
arka koltuk sürücüsü |
|
160 |
General |
back-alley n.
|
arka sokak |
|
161 |
General |
back-type parachute n.
|
sırt paraşütü |
|
162 |
General |
back-flushing n.
|
geri yıkama |
|
163 |
General |
cut-back n.
|
eksiltme |
|
164 |
General |
pay-back n.
|
geri ödeme |
|
165 |
General |
back pack n.
|
sırt çantası |
|
166 |
General |
twin back-to-back seats n.
|
ikili duvar oturma yeri |
|
167 |
General |
back n.
|
müdafi |
|
168 |
General |
back seat n.
|
arka oturma yeri |
|
169 |
General |
back-biting n.
|
çekiştirme |
|
170 |
General |
back-biting n.
|
yerme |
|
171 |
General |
back-biting n.
|
kötüleme |
|
172 |
General |
back issue newspaper n.
|
geçmiş tarihli gazete |
|
173 |
General |
back issue n.
|
geçmiş tarihli dergi/gazete/yayın |
|
174 |
General |
draw back n.
|
bilardoda geri çektirme |
|
175 |
General |
draw back n.
|
bilardoda çektirme |
|
176 |
General |
back-marker n.
|
yarışta geride kalan yarışmacı |
|
177 |
General |
lower back n.
|
(bir şeyin) alt arka (kısmı) |
|
178 |
General |
laid-back lifestyle n.
|
rahat yaşam tarzı |
|
179 |
General |
back to basics n.
|
köklere dönüş |
|
180 |
General |
back to basics n.
|
özüne dönme |
|
181 |
General |
back translation n.
|
tercüme edilmiş bir belgeyi tekrardan orijinal dile tercüme etme |
|
182 |
General |
back number n.
|
eski sayı |
|
183 |
General |
back number n.
|
eski nüsha |
|
184 |
General |
front and back page n.
|
ön ve arka sayfa |
|
185 |
General |
returning back to school n.
|
okula dönme |
|
186 |
General |
the back of the building n.
|
binanın arka tarafı |
|
187 |
General |
back slang n.
|
ters argo |
|
188 |
General |
back slang n.
|
sözcüklerin tersine söylendiği argo |
|
189 |
General |
back manipulation n.
|
sırt masajı |
|
190 |
General |
back story n.
|
art öykü |
|
191 |
General |
back-of-the-house n.
|
restoranlarda müşterilerin girmesine izin verilmeyen mutfak gibi kısımlar |
|
192 |
General |
back aisle n.
|
arka koridor |
|
193 |
General |
come-back plan n.
|
geri dönüş planı |
|
194 |
General |
back up plan n.
|
b planı |
|
195 |
General |
back dimples n.
|
bel gamzesi |
|
196 |
General |
relaxation back to the ground state n.
|
elektronun temel enerji düzeyine geri dönmesi |
|
197 |
General |
back chat n.
|
karşılık verme |
|
198 |
General |
back-burner n.
|
sobada arka yakıcı |
|
199 |
General |
back seat n.
|
önemsiz konum |
|
200 |
General |
back seat n.
|
ikincil önemde |
|
201 |
General |
back-chaining n.
|
geri zincirleme |
|
202 |
General |
answering back n.
|
karşılık verme |
|
203 |
General |
back chat n.
|
küstahlık |
|
204 |
General |
back country n.
|
geri kalmış yöreler |
|
205 |
General |
back chat n.
|
küstahça karşılık |
|
206 |
General |
back alley n.
|
arka sokak |
|
207 |
General |
bad back n.
|
bel sorunu |
|
208 |
General |
bad back n.
|
sırt ağrısı |
|
209 |
General |
back-story n.
|
özgeçmiş |
|
210 |
General |
call-back n.
|
ikinci tur seçmeler |
|
211 |
General |
back vent skirt n.
|
arkadan yırtmaçlı etek |
|
212 |
General |
scratch-back n.
|
sırt kaşıyıcısı |
|
213 |
General |
back scrubber n.
|
sırt kaşıyıcısı |
|
214 |
General |
hair slicked back n.
|
arkaya taranmış saç |
|
215 |
General |
upper back n.
|
sırtın üst kısmı |
|
216 |
General |
upper back n.
|
üst sırt |
|
217 |
General |
back face n.
|
arka yüz |
|
218 |
General |
back-seat driver n.
|
sürücüye ne yapması gerektiğini söyleyip duran kişi |
|
219 |
General |
back parking n.
|
geri geri park etme |
|
220 |
General |
smile back through gritted teeth n.
|
zorla/istemeden gülümsemek |
|
221 |
General |
low-cut back dress n.
|
sırt dekolteli elbise |
|
222 |
General |
low-cut back dress n.
|
sırt dekoltesi olan elbise |
|
223 |
General |
back vocal n.
|
geri vokalist |
|
224 |
General |
back vocal n.
|
geri vokal |
|
225 |
General |
back vocal n.
|
arka vokal |
|
226 |
General |
talking back n.
|
küstah ve terbiyesizce cevap verme |
|
227 |
General |
call-back n.
|
geri alma |
|
228 |
General |
call-back n.
|
bir kusurun düzeltilmesi için bir ürünün geri çağrılması |
|
229 |
General |
back n.
|
bek (savunma, müdafaa) |
|
230 |
General |
back n.
|
gıyap (konuşma/dedikodu) |
|
231 |
General |
back n.
|
arka (konuşma/dedikodu) |
|
232 |
General |
back n.
|
geniş su kabı |
|
233 |
General |
back n.
|
mavna |
|
234 |
General |
back n.
|
kitabın sırtı |
|
235 |
General |
back n.
|
sırt (kitap) |
|
236 |
General |
back matter n.
|
arka bölüm |
|
237 |
General |
back matter n.
|
arka kısım |
|
238 |
General |
back matter n.
|
kitabın ana bölümünden sonra gelen kısım |
|
239 |
General |
back catalogue n.
|
bir müzisyenin mevcut kayıtlarından farklı olan eski kayıtları |
|
240 |
General |
back charges n.
|
hesap yapıldıktan sonra ortaya çıkan masraflar |
|
241 |
General |
back green [scotland] n.
|
bir evin arkasında bulunan yeşillik veya bahçe |
|
242 |
General |
back street n.
|
ara sokak |
|
243 |
General |
back-to-back n.
|
terasları ve bahçeleri birbirine bitişik olan evler |
|
244 |
General |
back road n.
|
arka yol |
|
245 |
General |
back row n.
|
arka sıra |
|
246 |
General |
back-kitchen n.
|
mutfak yanındaki bulaşık yıkanan ve kap kacak konulan oda |
|
247 |
General |
back road n.
|
az kullanılan, genelde kaldırımı olmayan yol |
|
248 |
General |
back row n.
|
rugby'de iki takımın sekiz oyuncusunun birbirine kenetlenmesi sırasında arka bölümdeki uç oyuncuları |
|
249 |
General |
ceding back n.
|
geri verme |
|
250 |
General |
back-checking n.
|
gözden geçirme |
|
251 |
General |
back-stabbing n.
|
arkadan vurma |
|
252 |
General |
back stool n.
|
arkalı tabure |
|
253 |
General |
back-stabbing n.
|
kalleşlik etme |
|
254 |
General |
back-checking n.
|
kontrol etme |
|
255 |
General |
back-stabbing n.
|
iftirayla küçük düşürme |
|
256 |
General |
back-stabbing n.
|
hainlik etme |
|
257 |
General |
back comb n.
|
başın arkasına süs amaçlı takılan uzun dişli geniş tarak |
|
258 |
General |
turtle-back shooting n.
|
uzun mesafeli ok atışı |
|
259 |
General |
window back n.
|
pencere pervazı ile zemin arasındaki alçak ve ince duvarın içe bakan yüzü |
|
260 |
General |
bob (back of the book) n.
|
(pul) kitap arkası |
|
261 |
General |
bob (back of the book) n.
|
posta ücretinin ödenmesi için kullanılmayan pul |
|
262 |
General |
hark back n.
|
geçmişe dönme |
|
263 |
General |
hark back n.
|
eskiyi yad etme |
|
264 |
General |
bounce back n.
|
yankı |
|
265 |
General |
bounce back n.
|
yansıma |
|
266 |
General |
hog's-back n.
|
kamburu andıran kemerli sırt |
|
267 |
General |
roll back n.
|
topuz milinde kilidin cıvatasını hareket ettiren kam |
|
268 |
General |
roll back n.
|
bir önceki seviyeye veya konuma geri dönme |
|
269 |
General |
back step n.
|
geriye, arkaya adım |
|
270 |
General |
fight back n.
|
direnme |
|
271 |
General |
fight back n.
|
karşı koyma |
|
272 |
General |
fight back n.
|
karşı saldırı |
|
273 |
General |
set-back n.
|
engel |
|
274 |
General |
set-back n.
|
köstek |
|
275 |
General |
set-back n.
|
mani |
|
276 |
General |
sling-back n.
|
arkası bantlı ayakkabı |
|
277 |
General |
choke back v.
|
kısmak |
|
278 |
General |
go back on someone v.
|
birine ihanet etmek |
|
279 |
General |
send back v.
|
çevirmek |
|
280 |
General |
set back v.
|
geri çekilmek |
|
281 |
General |
cut back v.
|
geri dönmek |
|
282 |
General |
kick back v.
|
geri tepmek |
|
283 |
General |
do something behind one's back v.
|
birinden gizli yapmak |
|
284 |
General |
cut something back v.
|
kesinti yapmak |
|
285 |
General |
cede back v.
|
geri vermek |
|
286 |
General |
choke back v.
|
vazgeçirmek |
|
287 |
General |
fall back upon a thing v.
|
güvenmek |
|
288 |
General |
cut something back v.
|
kısmak |
|
289 |
General |
arch the back v.
|
kamburunu çıkarmak |
|
290 |
General |
take back to v.
|
geçmişe götürmek |
|
291 |
General |
come back v.
|
aklına gelmek |
|
292 |
General |
lie back v.
|
sırtüstü yatmak |
|
293 |
General |
pay someone back v.
|
birine olan borcu ödemek |
|
294 |
General |
draw back v.
|
çekilmek |
|
295 |
General |
pay back v.
|
öç almak |
|
296 |
General |
knock back v.
|
şaşırtmak |
|
297 |
General |
hark back to v.
|
geçmişten söz etmek |
|
298 |
General |
go back v.
|
gerisin geriye gitmek |
|
299 |
General |
think back on v.
|
hatırlamak |
|
300 |
General |
throttle back v.
|
bastırmak |
|
301 |
General |
back up v.
|
desteklemek (kanıtla) |
|
302 |
General |
back down v.
|
bir iddiadan vazgeçmek |
|
303 |
General |
drop back v.
|
gerilemek |
|
304 |
General |
put something back to v.
|
saatini öne almak (toplantı/randevu vb) |
|
305 |
General |
turn back v.
|
arkaya dönmek |
|
306 |
General |
hark back to v.
|
önceki konuya dönmek |
|
307 |
General |
set something back v.
|
bir işi (bir süre için) geciktirmek |
|
308 |
General |
back from death's door v.
|
ölümden dönmek |
|
309 |
General |
take back to v.
|
götürmek (geçmişte bir zamana) |
|
310 |
General |
roll back v.
|
düşürmek |
|
311 |
General |
hang back v.
|
geri durmak |
|
312 |
General |
set someone back v.
|
birini (belirli bir zaman için) geciktirmek |
|
313 |
General |
be back breaking v.
|
yorucu olmak |
|
314 |
General |
back v.
|
arka çıkmak |
|
315 |
General |
back fire v.
|
ters gitmek |
|
316 |
General |
give someone the shirt off one's back v.
|
çok cömert olmak |
|
317 |
General |
set back v.
|
geciktirmek |
|
318 |
General |
keep back v.
|
geciktirmek |
|
319 |
General |
put back v.
|
reddetmek |
|
320 |
General |
pay somebody back v.
|
hesabını sormak |
|
321 |
General |
look back on v.
|
yeniden gözden geçirmek |
|
322 |
General |
back up v.
|
arka çıkmak |
|
323 |
General |
shrink back v.
|
geri çekilmek |
|
324 |
General |
hand back v.
|
geri vermek |
|
325 |
General |
knock back a drink v.
|
tek atmak |
|
326 |
General |
lean back v.
|
kaykılmak |
|
327 |
General |
knock back v.
|
mal olmak |
|
328 |
General |
go back to square one v.
|
sıfırdan başlamak |
|
329 |
General |
send back v.
|
iade etmek |
|
330 |
General |
back down from v.
|
vazgeçmek |
|
331 |
General |
slip back v.
|
geriye doğru kaymak |
|
332 |
General |
hang back v.
|
tereddüt etmek |
|
333 |
General |
play back v.
|
tekrarlamak |
|
334 |
General |
throw back v.
|
çekmek |
|
335 |
General |
force back v.
|
kanırmak |
|
336 |
General |
hunch one's back v.
|
sırtını kamburlaştırmak |
|
337 |
General |
kick back v.
|
geri tepmek (tüfek) |
|
338 |
General |
fall back up v.
|
son çare olarak başvurmak |
|
339 |
General |
force back v.
|
kanırtmak |
|
340 |
General |
set a clock back v.
|
saati geriye almak |
|
341 |
General |
be at one's back v.
|
bir kimseye arka çıkmak |
|
342 |
General |
fall back upon a thing v.
|
sığınmak |
|
343 |
General |
fallen back on v.
|
başvurmak |
|
344 |
General |
strike back v.
|
geri vurmak |
|
345 |
General |
back fire v.
|
geri tepmek |
|
346 |
General |
go back and forth v.
|
ileri geri gitmek |
|
347 |
General |
get one's own back on somebody v.
|
intikamını almak |
|
348 |
General |
hold back v.
|
durdurmak |
|
349 |
General |
set back v.
|
mal olmak |
|
350 |
General |
go back to work v.
|
işbaşı yapmak |
|
351 |
General |
back down from v.
|
sözünden dönmek |
|
352 |
General |
get one round one's back v.
|
başına belayı satın almak |
|
353 |
General |
set something back v.
|
bir şeyi engellemek |
|
354 |
General |
double back v.
|
aynı yoldan geri dönmek |
|
355 |
General |
rein back v.
|
dizginlemek |
|
356 |
General |
keep something on the back burner v.
|
sonra çalışmak üzere şimdilik ertelemek |
|
357 |
General |
turn back v.
|
kıvırmak |
|
358 |
General |
drive back v.
|
arabayla geri götürmek |
|
359 |
General |
hang back v.
|
gönülsüz olmak |
|
360 |
General |
go back on one's word v.
|
sözünden dönmek |
|
361 |
General |
give back v.
|
geri vermek |
|
362 |
General |
put somebody back up v.
|
gıcık etmek |
|
363 |
General |
make a rod for one's own back v.
|
kaşınmak |
|
364 |
General |
get one's own back v.
|
acısını çıkarmak |
|
365 |
General |
back out of v.
|
sözünden dönmek |
|
366 |
General |
back v.
|
geri yürütmek |
|
367 |
General |
back up v.
|
geri gitmek |
|
368 |
General |
hang back v.
|
sakınmak |
|
369 |
General |
keep back v.
|
saklamak |
|
370 |
General |
get back at v.
|
öç almak |
|
371 |
General |
put back v.
|
engel olmak |
|
372 |
General |
back up v.
|
destek olmak |
|
373 |
General |
hark back v.
|
sadede dönmek |
|
374 |
General |
back v.
|
kaplamak (kitap) |
|
375 |
General |
knock back v.
|
içmek |
|
376 |
General |
hark back to v.
|
eski olaylardan söz etmek |
|
377 |
General |
lie on one's back v.
|
sırtüstü yatmak |
|
378 |
General |
get back on the rails v.
|
yoluna girmek |
|
379 |
General |
come back v.
|
geri dönmek |
|
380 |
General |
set a watch back v.
|
saati geriye almak |
|
381 |
General |
hit back v.
|
misilleme yapmak |
|
382 |
General |
not to give back v.
|
üstüne yatmak |
|
383 |
General |
travel back and forth v.
|
mekik dokumak |
|
384 |
General |
sit back v.
|
yan gelip yatmak |
|
385 |
General |
come back to one's memory v.
|
aklına gelmek |
|
386 |
General |
straggle back v.
|
ayrı ayrı gelmek |
|
387 |
General |
call someone back v.
|
kendisini telefonla arayıp bulamayan birine telefon etmek |
|
388 |
General |
give back v.
|
karşılık vermek |
|
389 |
General |
set something back v.
|
bir şeyi aksatmak |
|
390 |
General |
put something back v.
|
geri almak |
|
391 |
General |
back off v.
|
gevşetmek |
|
392 |
General |
back down v.
|
caymak |
|
393 |
General |
take on one's back v.
|
sırtlamak |
|
394 |
General |
hold a child back a year v.
|
çocuğa okulda aynı sınıfı tekrarlatmak |
|
395 |
General |
put back v.
|
geri almak (saati) |
|
396 |
General |
fall back on v.
|
müracaat etmek |
|
397 |
General |
choke back one's tears v.
|
gözyaşlarını tutmak |
|
398 |
General |
bring back to life v.
|
hayata döndürmek |
|
399 |
General |
fall back upon v.
|
başvurmak |
|
400 |
General |
do something behind someone's back v.
|
arkadan iş çevirmek |
|
401 |
General |
pay somebody back v.
|
ödetmek |
|
402 |
General |
back up v.
|
bilgisayar yedeklemek |
|
403 |
General |
claw back v.
|
geri almak |
|
404 |
General |
come back v.
|
akla gelmek |
|
405 |
General |
set back v.
|
geri bırakmak |
|
406 |
General |
come back to his memory v.
|
aklına gelmek |
|
407 |
General |
rein back v.
|
frenlemek |
|
408 |
General |
get one's own back v.
|
intikamını almak |
|
409 |
General |
turn one's back on v.
|
sırt çevirmek |
|
410 |
General |
lie back v.
|
sırt üstü yatmak |
|
411 |
General |
draw back v.
|
geri kalmak |
|
412 |
General |
know something like the back of one's hand v.
|
adı gibi bilmek |
|
413 |
General |
shoot back at someone v.
|
birinin ateşine karşılık vermek |
|
414 |
General |
set someone back v.
|
bir oyuncuya puan kaybettirmek |
|
415 |
General |
back v.
|
vazgeçmek |
|
416 |
General |
think back on v.
|
aklına getirmek |
|
417 |
General |
take on one's back v.
|
arkalamak |
|
418 |
General |
back v.
|
geriye doğru sürmek |
|
419 |
General |
kick back v.
|
çalınmış eşya veya parayı sahibine geri vermek |
|
420 |
General |
hold oneself back v.
|
kendini tutmak |
|
421 |
General |
pat on the back v.
|
tebrik etmek |
|
422 |
General |
shuttle back and forth between two countries v.
|
iki ülke arasında mekik dokumak |
|
423 |
General |
keep back v.
|
biriktirmek |
|
424 |
General |
hold back v.
|
zaptetmek |
|
425 |
General |
put back v.
|
yerine koymak |
|
426 |
General |
step back v.
|
azaltmak |
|
427 |
General |
get back v.
|
geri gelmek |
|
428 |
General |
drive back v.
|
arabayla geri dönmek |
|
429 |
General |
hold a crowd back v.
|
kalabalığı zaptetmek |
|
430 |
General |
whip back v.
|
çabucak dönmek |
|
431 |
General |
set back v.
|
geri almak |
|
432 |
General |
choke back v.
|
durdurmak |
|
433 |
General |
think back v.
|
tekrar düşünmek |
|
434 |
General |
stab in the back v.
|
kalleşlik etmek |
|
435 |
General |
knock back v.
|
patlamak |
|
436 |
General |
straggle back v.
|
ayrı ayrı dönmek |
|
437 |
General |
keep back v.
|
alıkoymak |
|
438 |
General |
knock back v.
|
devirmek |
|
439 |
General |
get one's own back v.
|
hıncını almak |
|
440 |
General |
back and fill v.
|
kararsız olmak |
|
441 |
General |
look back on v.
|
geçmişe dönüp bakmak |
|
442 |
General |
send back v.
|
geri çevirmek |
|
443 |
General |
call someone back v.
|
birini geri çağırmak |
|
444 |
General |
put something back v.
|
yerine koymak |
|
445 |
General |
back v.
|
takviye etmek |
|
446 |
General |
put back v.
|
eski yerine koymak |
|
447 |
General |
back v.
|
geri geri gitmek |
|
448 |
General |
pay back in one's own coin v.
|
misilleme yapmak |
|
449 |
General |
turn one's back on v.
|
dirsek çevirmek |
|
450 |
General |
fall back on v.
|
son çare olarak başvurmak |
|
451 |
General |
drive back v.
|
geri dönmek zorunda bırakmak |
|
452 |
General |
back v.
|
kayırmak |
|
453 |
General |
keep back v.
|
önlemek |
|
454 |
General |
back v.
|
sırtlamak |
|
455 |
General |
turn back v.
|
geri çevirmek |
|
456 |
General |
answer back v.
|
küstahça cevap vermek |
|
457 |
General |
stand back v.
|
gerilemek |
|
458 |
General |
put back v.
|
geri koymak |
|
459 |
General |
call back v.
|
caymak |
|
460 |
General |
set back v.
|
patlamak |
|
461 |
General |
go back on v.
|
caymak |
|
462 |
General |
come back v.
|
karşılık vermek |
|
463 |
General |
cut back on something v.
|
kesinti yapmak |
|
464 |
General |
talk behind one's back v.
|
birinin arkasından konuşmak |
|
465 |
General |
call back to mind v.
|
hatırına getirmek |
|
466 |
General |
pay someone back v.
|
hakkından gelmek (kötülük yapan birinin) |
|
467 |
General |
buy back v.
|
geri satın almak |
|
468 |
General |
flash back v.
|
canlandırmak |
|
469 |
General |
go back v.
|
gerilemek |
|
470 |
General |
back v.
|
yardım etmek |
|
471 |
General |
lie on one's back v.
|
arka üstü yatmak |
|
472 |
General |
choke back v.
|
kontrol etmek |
|
473 |
General |
ring back v.
|
gelen çağrıyı görüp aramak |
|
474 |
General |
back v.
|
sırtına binmek |
|
475 |
General |
pay back v.
|
geri vermek |
|
476 |
General |
put back v.
|
ilerlemesine engel olmak |
|
477 |
General |
rein back v.
|
gem vurmak |
|
478 |
General |
stand back v.
|
kenara çekilmek |
|
479 |
General |
start back v.
|
ürküp gayriihtiyari bir hareket yapmak |
|
480 |
General |
hunch one's back v.
|
kambur durmak |
|
481 |
General |
hang back v.
|
duraksamak |
|
482 |
General |
bounce back v.
|
kendini toplamak |
|
483 |
General |
put back v.
|
geciktirmek |
|
484 |
General |
get one's own back v.
|
öcünü almak |
|
485 |
General |
answer back v.
|
cevabı yapıştırmak |
|
486 |
General |
ring back v.
|
geri aramak |
|
487 |
General |
back v.
|
oynamak |
|
488 |
General |
hold something back v.
|
zapt etmek |
|
489 |
General |
get back v.
|
geri almak |
|
490 |
General |
back v.
|
astarlamak |
|
491 |
General |
be back on amicable terms v.
|
yeniden dostane ilişkiler kurmak |
|
492 |
General |
back on one's word v.
|
su koyvermek |
|
493 |
General |
draw back v.
|
gerilemek |
|
494 |
General |
back v.
|
gerilemek |
|
495 |
General |
be back v.
|
arka olmak |
|
496 |
General |
choke something back v.
|
zapt etmek |
|
497 |
General |
take back v.
|
eskiyi hatırlatmak |
|
498 |
General |
have one's back against the wall v.
|
kuyruğu kapana kısılmak |
|
499 |
General |
pay someone back v.
|
intikam almak (kötülük yapan birinden) |
|
500 |
General |
keep back v.
|
barındırmak |
|