bağlayan - Turco Inglés Diccionario
Historia

bağlayan



Significados de "bağlayan" en diccionario inglés turco : 13 resultado(s)

Turco Inglés
General
bağlayan attacher n.
bağlayan inceptive adj.
bağlayan coupling adj.
bağlayan fastening adj.
bağlayan binding adj.
bağlayan connecting adj.
bağlayan conjunctive adj.
bağlayan connective adj.
bağlayan copulatory adj.
bağlayan connexive [obsolete] adj.
Technical
bağlayan connective adj.
bağlayan bonding adj.
Zoology
bağlayan annectent adj.

Significados de "bağlayan" con otros términos en diccionario inglés turco: 314 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
bel bağlayan reliant adj.
General
iki kara parçasını birbirine bağlayan ve deniz kabardığında suyla kaplanan beton yol causeway n.
evin garajını sokağa bağlayan yol driveway n.
merdiven (iki katı birbirine bağlayan) stairway n.
merdiven (iki katı birbirine bağlayan) staircase n.
kuzey ve güney manyetik kutuplarını bağlayan çizgi agonic line n.
bağlayan şey bind n.
fransa ve ingiltere'yi denizden birbirine bağlayan, iki ülkenin ortak yapımı olan demir yolu tüneli la manche n.
kitap cildi, futbol topu, ayakkabı vb. bağlayan işçi lacer n.
bel bağlayan kimse relier n.
bağlayan kimse tier n.
bağlayan kimse tyer n.
adayı anakaraya veya başka bir adaya bağlayan kumul tombolo n.
çitleri birbirine bağlayan şey urith [obsolete] n.
iletişim aygıtını ana hatta bağlayan yanal devre kolu leg n.
iletişim ağında birkaç istasyonu bağlayan nokta leg n.
koşum kayışını eğri çubuğa bağlayan kayış ilmeği hame tug n.
bağlayan kuvvet hold n.
bağlayan şey clasper n.
hançerin bıçak ile sapını birbirine bağlayan kısmı dagger n.
ip ile bağlayan veya yakalayan kimse hitcher n.
kolları bağlayan şey hobble n.
giyim ürünlerini ambalajlarına bağlayan plastik tutturucu barb n.
barakanın iki ucunu birbirine bağlayan geçit dogtrot [dialect] n.
(atı ok ağacına bağlayan) semer kayışı pole piece n.
burçlu cephede komşu iki burcu birbirine bağlayan parçası curtain n.
düz duvar cephesinde komşu iki duvarı birbirine bağlayan bölüm curtain n.
gemi inşaatında yapı elemanlarını birbirine bağlayan işçi fastener n.
yağ bağlayan kimse fatner n.
iki büyük yapıyı veya boşluğu birbirine bağlayan dar kısım isthmus n.
hükme bağlayan kimse sentencer n.
kol veya millere gerekli kısımları bağlayan kimse shanker n.
at arabası gövdesini destek çubuğuna bağlayan cıvata snipebill n.
(ülkeleri bağlayan) koridor corridor n.
(attan) koşum takımını faytona bağlayan yan kayışları çıkarmak untrace v.
kurala bağlayan regulative adj.
her iki tarafı da bağlayan two-way adj.
aşırı bel bağlayan overreliant adj.
birden fazla şehri birbirine bağlayan interurban adj.
Colloquial
eli kolu bağlayan durum chopping block n.
sarhoş olup/içip duygusala bağlayan crying drunk adj.
Idioms
elini ayağını bağlayan (kişi) the old ball and chain n.
insanın elini kolunu bağlayan ekonomik koşullar/getiriler golden handcuffs n.
Trade/Economic
tarafları bağlayan anlaşma binding agreement n.
Law
bağlayan anlaşma binding agreement n.
her iki tarafı da bağlayan sözleşme mutual contract n.
Politics
bağlayan ve geçerli binding and valid adj.
Industry
belirli sayıda eşyayı birbirine bağlayan işçi bander n.
pres işlemi uygulanırken balya altında yer alan uçların döndürülmesi ile pamuk balyalarını saran metal bantları birbirine bağlayan parça returner n.
hangarda kurutmak için tütünleri çubuklara asan veya bağlayan kimse looper n.
Advertising
bir markayı veya ürünü diğerine bağlayan reklam veya tanıtım tie-in n.
Technical
bağlayan şey fastener n.
iki parçayı birbirine bağlayan pin dowel n.
kaportayı şasiye bağlayan tespit cıvataları body hold-down bolts n.
kenarlardan demiryolu raylarını bağlayan bir bağlantı fish joint n.
koşum ile dizgini birbirine bağlayan parça facepiece n.
kolunu krank pine bağlayan yatak big end bearing n.
koşum ile dizgini birbirine bağlayan uç facepiece n.
motor kapağını karosere bağlayan parça scuttle n.
motorların alt karterlerini döşeğe bağlayan cıvatalar foundation bolts n.
uzun mesafe görüşmesi bağlayan telefon santralı long distance n.
astronot veya dalgıcı gerekli ekipmana bağlayan hortum umbilical n.
astronot veya dalgıcı gerekli ekipmana bağlayan hortum umbilical cord n.
astronot veya dalgıcı gerekli ekipmana bağlayan hortum umbilical cable n.
iki kutbu bağlayan demir parçası keeper of a magnet n.
kütükleri birbirine bağlayan zinciri sıkıştırmak için kullanılan yaylı direk binder n.
bir kafes kirişinin, direğin flanşlarını bağlayan destekler sistemi web system n.
golf sopasının ucu ile gövdesini birbirine bağlayan sicim whipping n.
çatı kirişlerini birbirine bağlayan yatay kiriş ridgepiece n.
vagonların yan duvarlarını tabanlarına bağlayan çubuk wagon box strap n.
sereni direğe bağlayan demir kanca goose neck n.
boruyu/kanalı iki yönlü bağlayan (valf) two-way adj.
telle bağlayan wiring adj.
Computer
küçük yerel ağları birbirine bağlayan yüksek hızlı iletişim hattı backbone n.
bilgisayarın ana bileşenlerini birbirine bağlayan paralel devre channel n.
birden fazla bilgisayarı tek bir ağ üzerinden birbirine bağlayan merkezi aygıt hub n.
dünya çapındaki daha küçük bilgisayar ağlarını bağlayan geniş bilgisayar ağı the internet n.
birden çok bilgisayarı internet erişimi için bir kabloya veya dsl'ye bağlayan cihaz rg (residential gateway) abrev.
Telecom
iki veya daha fazla özel şubeyi doğrudan bağlayan telefon hattı tie-line n.
birden fazla ağı birbirine bağlayan cihaz router n.
Electric
iki elektrik devresi elemanını bağlayan cihaz balun n.
mıknatısın kutuplarını bağlayan yumuşak demirden imal edilmiş bir parça keeper n.
kutuplarını bağlayan yumuşak demirden parçaya sahip mıknatıs armed magnet n.
binanın elektrik kablosu sisteminde iki katı birbirine bağlayan dikey tel riser n.
baskı devre tahtasının zıt kenarlarında yer alan iki devreyi birbirine bağlayan iletken feedthrough n.
Mechanic
krankın krank pimini krank miline bağlayan radyal kısmı web n.
motor uçlarını birbirine bağlayan çubuk cross-tail n.
(iki şaftı birbirine bağlayan) dişli tertibatı skew gearing n.
Television
dinleyicileri veya izleyicileri telefonla canlı yayına bağlayan open-line adj.
Textile
yeni çözgü ipliklerini bağlayan tekstil işçisi tier-in n.
koşum takımının uçlarına yeni çözgü ipliklerini bağlayan tekstil işçisi twister n.
pigmenti başka bir şeye bağlayan akrilik bileşen türü binder n.
yün yapağı oluşturmak için elyafları birbirine bağlayan lifler binder n.
(dantel, nakış) modelin parçalarını birbirine bağlayan ilmek veya düğüm bride n.
(taramada) tarak dişinin uçlarını birbirine bağlayan enine çubuk crown n.
Architecture
iki binayı birbirine bağlayan üstü kapalı köprü bridge of sighs n.
iki binayı birbirine bağlayan üstü kapalı bir köprü bridgeway n.
iki mimari elemanı birbirine bağlayan parça yoke n.
uçan payandayı desteklediği yapıya bağlayan kemer flyer n.
iki binayı birbirine bağlayan ve üzerinden yayaların geçtiği köprü benzeri yapı skybridge n.
Construction
iki binayı birbirine bağlayan köprü air walk n.
farklı çaplardaki iki boruyu birbirine bağlayan boru takımı reducer n.
farklı çaplardaki iki boruyu birbirine bağlayan boru takımı reducing pipe fitting n.
binaları bağlayan geçit alleyway n.
iki binayı birbirine bağlayan köprü skywalk n.
iki binayı birbirine bağlayan köprü catwalk n.
iki binayı birbirine bağlayan köprü sky bridge n.
iki binayı birbirine bağlayan köprü skyway n.
mülkün ayrı kısımlarını birbirine bağlayan köprü occupation bridge n.
Automotive
aracın arka dingilini ön ile bağlayan yatak mili veya bağlantı direği reach n.
birden fazla tahrik tekerleğinin krank pimini bağlayan metal çubuk parallel rod n.
birden fazla tahrik tekerleğinin krank pimini bağlayan metal çubuk couping rod n.
Transportation
atın koşum takımını faytona bağlayan yan kayışlar trace n.
atın koşum takımını faytona bağlayan zincir trace chain n.
Traffic
ayrı seviyelerden geçen yolları bağlayan parkur transfer n.
Railway
vagonları birbirine bağlayan zincir veya benzer araç car coupling n.
demiryolları döşenirken raylara demir yolu bağlayan işçi nipper n.
demiryollarında ana hatları birbirine bağlayan ray throat track n.
manş tüneli'ni kullanarak londra ve avrupa ülkelerini birbirine bağlayan hızlı yolcu treni hizmeti eurostar n.
tren vagonlarını birbirine bağlayan bir alet draw gear [uk] n.
rayları birbirine bağlayan demir veya ahşap çubuk fishplate n.
Aeronautic
uçağın kuyruğuyla gövdesini birbirine bağlayan kiriş boom n.
uçağın kuyruğuyla gövdesini birbirine bağlayan kiriş tail boom n.
paraşütçünün kayış takımını paraşüte bağlayan dört kayıştan her biri riser n.
Marine
bumbanın karula yakasını direğe bağlayan pim tack pins n.
dalgıcı su yüzeyinde bir noktaya bağlayan hat lifeline n.
geminin zemin kaburgasını omurgaya bağlayan kereste hattı keelson n.
sereni direğe bağlayan demir çember truss n.
teknenin yelkenini ana gövdeye bağlayan uzun metal kısım chainplate n.
balık ağlarını birbirine bağlayan baş ipi baulk [uk] n.
başı rıhtıma bağlayan halat headline n.
başı rıhtıma bağlayan halat headrope n.
açılı yerleri birbirine bağlayan üçgen parça bracket n.
çift demiri tek zincire bağlayan zincir bridle cable n.
açılı yelkenin iki kumaşını birbirine bağlayan eğik dikiş mitre n.
ahşap teknenin gövdesini veya talimarını omurgaya bağlayan kavisli kereste gripe piece n.
geminin küpeştesi ile güverte kavsini birbirine bağlayan kereste parçası driftpiece n.
baş bodoslamasındaki iki yelpazeyi veya halat babasını birbirine bağlayan parça crosspiece n.
çıpayı geminin yan kısmına bağlayan kısa halat veya zincir shank painter n.
kıç aynaları omuzluğa bağlayan praçollardan her biri sleeper n.
ahşap geminin arka gövdesi ile kıç bodoslamasını birbirine bağlayan çapraz kereste pointer n.
(kare yelkenli teknelerde) alt örtüleri üst örtülere bağlayan kısa örtü puttock [obsolete] n.
Mining
maden odasını galeriye bağlayan ateşleme borusu auget n.
iki maden çalışmasını birbirine bağlayan kısa geçit breakthrough n.
Medical
sağ beyni sol beyne bağlayan sinir köprüsü corpus callosum n.
beynin iki hemisferini birbirine bağlayan korpus kallosumun tedavi amaçlı kesilmesi callosectomy n.
beynin iki hemisferini birbirine bağlayan korpus kallosumun tedavi amaçlı kesilmesi callosotomy n.
antijen bağlayan kısım fragment antigen binding n.
antijen bağlayan kısım antigen binding fragment n.
beyin bölgelerini birbirine bağlayan yolları inceleyen sinirbilim dalı hodology n.
iki organı birbirine bağlayan bağ pons n.
karbonhidratı bağlayan proteinler carbohydrate-binding proteins n.
mannoz bağlayan lektin yolu lectin pathway n.
mannoz bağlayan lektin yolu mannan-binding lectin pathway n.
mannoz bağlayan lektin mannose-binding lectin n.
seks hormonu bağlayan protein sex hormone bindglobuline n.
kasları kemiklere bağlayan beyazımsı zarın ameliyatla kesilmesi aponeurotomy n.
(antropozofik tıpta) fiziksel, eterik ve astral vücut ile egoyu birbirine bağlayan üç sistemden biri rhythmic system n.
yara dokusunu vücut yüzeyine bağlayan kanal fistula n.
yara dokusunu vücut yüzeyine bağlayan kanal fistule n.
bir organı diğerine bağlayan anastomosing adj.
bir korteksi diğeriyle bağlayan corticocortical adj.
sinir liflerini bağlayan internuncial adj.
yatağa bağlayan (hastalık) lectual adj.
kasları saran, destekleyen veya bağlayan fasyalara ait veya ilişkin myofascial adj.
Anatomy
beynin iki yarısını birbirine bağlayan bağ doku callosum n.
üçüncü ve dördüncü beyin ventriküllerini birbirine bağlayan kanal cerebral aqueduct n.
sağ beyni sol beyne bağlayan sinir köprüsünde yer alan, beynin lateral ventrikülünün bir bölümünün çatısını oluşturan lif tabakası tapetum n.
gözün ön orta kısmında yer alan ve süperiyor oftalmik ven ile açısal veni bağlayan bir damar nasofrontal vein n.
antroposofik tıpta sinir sistemi birlikte fiziksel beden, eterik beden, astral beden ve egoyu birbirine bağlayan üç sistemden biri nerve system n.
beyincik ve soğan iliğini asıl beyine bağlayan sinir lifleri pons n.
kalkaneus ve tarsal kemikleri birbirine bağlayan ve plantar fasyasının ayak kemerini desteklemesine yardımcı olan bağ calcaneocuboid ligament n.
topuk kemiği ile küboidi birbirine bağlayan bağ calcaneocuboid ligament n.
belirli kasları kemiklere bağlayan beyazımsı zar aponeurosis n.
üçüncü ve dördüncü beyin ventriküllerini birbirine bağlayan kanal aqueductus cerebri n.
üçüncü ve dördüncü beyin ventriküllerini birbirine bağlayan kanal sylvian aqueduct n.
insan bacağında kaval kemiği ve baldır kemiğini uyluk kemiği ile bağlayan eklem articulatio genus n.
insan bacağında kaval kemiği ve baldır kemiğini uyluk kemiği ile bağlayan eklem human knee n.
insan bacağında kaval kemiği ve baldır kemiğini uyluk kemiği ile bağlayan eklem genu n.
merkezi sinir sisteminde duyusal ve motor nöronları birbirine bağlayan sinir hücresi associative neuron n.
hücre zarlarının bitişmesiyle hücreleri birbirine bağlayan yüzeyler zona adherens n.
h şeklindeki beyin fissürünün iki bölümünü birbirine bağlayan kök zygon n.
iki yapıyı bağlayan kabartı jugum n.
üst ve alt el ve ayak damarlarını bağlayan toplardamarlar vena intercapitalis n.
üst ve alt el ve ayak damarlarını bağlayan toplardamarlar intercapitular vein n.
(bazı amfibiler, kuşlar ve memelilerde) ayak parmaklarını birbirine bağlayan deri zar veya kıvrım webeye n.
parankima hücrelerinin ışın halinde yayılan şeritlerinden oluşup öz ile kabuğu birbirine bağlayan primer doku medullary ray n.
omurları kürek kemiklerine bağlayan iki kastan her biri rhomboid n.
omurları kürek kemiklerine bağlayan iki kastan her biri rhomboideus n.
yumurta kesesini embriyonun sindirim borusuna bağlayan dar kanal benzeri parça yolk stalk n.
dilin kenarını kafa tası ile bağlayan kıkırdaklı veya kemikli bölümde yer alan kemer hyoid arch n.
sarı elastik dokuda bulunup bitişiğindeki omurun zarını merkez noktadan sakruma bağlayan bir dizi bağ doku ligamentum flavum n.
iki yapıyı bağlayan bölüm communication n.
(vücudun aynı tarafında) iki sinir düğümünü birbirine bağlayan sinir connective n.
(kuş, sürüngen ve amfibilerde) kulak zarını iç kulağa bağlayan kemiksi veya kıkırdaklı yapı columella n.
(kuş, sürüngen ve amfibilerde) kulak zarını iç kulağa bağlayan kemiksi veya kıkırdaklı yapı columella auris n.
kasları kemiklere bağlayan beyazımsı zara ait veya ilgili aponeurotic adj.
dördül kemikler ve elmacık kemiklerini bağlayan quadratojugal adj.
balığın şakak kemiği ile köprücük kemiğini birbirine bağlayan (kemik) supraclavicular adj.
Dentistry
yapay diştacını diş köküne bağlayan metal çivi pin n.
Pathology
kaburgaları göğüs kemiğine bağlayan kıkırdakta iltihaplanma costochondritis n.
Logic
(bazı, tümü veya hiçbiri gibi) önermeler mantığında değişkenleri bağlayan sözcük logical quantifier n.
(bazı, tümü veya hiçbiri gibi) önermeler mantığında değişkenleri bağlayan sözcük quantifier n.
veya anlamını vererek iki cümleyi bağlayan mantıksal işleç disjunction n.
kendi alanındaki her iki farklı üyeyi birbirine bağlayan (diyadik ilişki) connex adj.
Physics
mıknatısın kutuplarını bağlayan yumuşak demirden imal edilmiş bir parça armature n.
Chemistry
metal iyonlarını bağlayan moleküller chelators n.
molekülün iki parçasını birbirine bağlayan değerlik bağı bridge n.
Biology
yumurtanın sarısını kabuğa bağlayan iki bağcıktan her biri chalaze n.
tohumu kabuğa bağlayan bağcıkların her biri chalaze n.
canlı organizmanın yüzeyini örten veya bölümlerini, yapılarını ve organlarını birbirinden ayıran veya birbirine bağlayan ince ve esnek tabaka membrane n.
konjugasyon sırasında iki canlıyı bağlayan ve bazı bakteri ve alglerde bulunan ince bir tüp conjugation tube n.
bir dizi ara tipi aşırı uçlara bağlayan varyasyon continuous variation n.
Biochemistry
mannoz bağlayan protein mannose binding protein n.
Marine Biology
ağız ile mideyi birbirne bağlayan tüp esophagus n.
ağız ile mideyi birbirne bağlayan tüp oesophagus n.
yemek borusunu balığın suda kalmasını sağlayan hava dolu organa bağlayan tüp dustus pneumaticus n.
denizanasının şemsiye kısmının kenarında ışınsal kanalları birbirine bağlayan dairesel kanal ring canal n.
dallı bacaklıları birbirine bağlayan et yapıda uzantı pedicle n.
Astronomy
avrupa ile amerika'yı birbirine bağlayan çok sayıda ticari iletişim uydusundan her biri early bird n.
karşıt konumda olan ay veya gezegeni dünya ve güneşle bağlayan düz çizgi line of syzygies n.
Zoology
kaplumbağalarda üst kabuk ve alt kabuğu birbirine bağlayan yanal kemikli plakalardan biri bridge n.
sölenter kolonisindeki zooitleri birbirine bağlayan tübüler bir yapı coenosarc n.
ön ayak ile gövdeyi birbirine bağlayan yapı shoulder n.
Botanic
komşu hücreleri birbirine bağlayan pektin tabakası lamella n.
yaprakların tabanlarını bağlayan sarmal farazi hat parastichy n.
yaprağın damar dokusunu sapınkine bağlayan iletim demetinin çevresinde yer alan boşluk foliar gap n.
yaprağın damar dokusunu sapınkine bağlayan iletim demeti foliar trace n.
gövdedeki bir sıra yaprağı birbirine bağlayan varsayımsal dikey çizgi orthostichy n.
Agriculture
buğday demetlerini bağlayan kimse bandster n.
eski tip sabanlarda öndeki kulağı sapa bağlayan çubuk sheath n.
Apiculture
bağırsakları karın duvarına bağlayan ince zar mesenteron n.
göğüs ile karnı bağlayan ince boyun peduncle n.
petekleri birbirine bağlayan mum brace-comb n.
Forestry
kütükleri birbirine bağlayan metal bağlantı elemanı timber connector n.
kütükleri birbirine bağlayan metal bağlantı elemanı connector n.
Fishery
balık ağlarını birbirine bağlayan baş ipi balk n.
balık ağlarını birbirine bağlayan baş ipi bauk [dialect] n.
oltayı kancaya bağlayan kısa parça stretcher n.
Literature
bir cümle veya paragrafı takip eden cümle veya paragrafa bağlayan bölüm transition n.
Linguistics
nitelikleri, özellikleri nesneye veya özneye bağlayan fiil linking verb n.
iki harfi bağlayan çizgi ligature n.
(cümleleri) bağlayan adding adj.
(sami dilinde) hikaye bileşik zaman ile bitmişlik çekimini bağlayan consecutive adj.
aynı yapıdaki iki gramatik bileşeni bağlayan coordinating adj.
yan cümleyi bağlayan subordinating adj.
yan cümleciği bağlayan subordinative adj.
History
antik roma'da yalnızca özgür avam tabakasını bağlayan oy veya karar plebiscite n.
antik roma'da yalnızca özgür avam tabakasını bağlayan oy veya karar plebiscitum n.
Archaeology
arazide iki belirgin lokasyonu birbirine bağlayan ve tarih öncesinden kaldığı düşünülen hat ley n.
Religious
papa tarafından çıkarılan ve katolik kilisesi'ni bağlayan ferman motu proprio n.
Geography
doğu çin denizi ile güney çin denizi'ni bir birine bağlayan boğaz formosa strait n.
florida'nın güneyinde Okeechobee gölünü caloosahatchee nehrine bağlayan kanal caloosahatchee canal n.
fransa'nın güneyinde atlantik ve akdenizi birbirine bağlayan kanal canal du midi n.
cape cod körfezi ile buzzards körfezini birbirine bağlayan yapay su yolu cape cod canal n.
şili'de and dağları'nda yer alan, mendoza, arjantin ve santiago'yu bağlayan dağ geçidi la cumbre n.
şili'de and dağları'nda yer alan, mendoza, arjantin ve santiago'yu bağlayan dağ geçidi uspallata pass n.
dere, göl veya denizde iki su kütlesini birbirine bağlayan boğaz narrow n.
kuzey almanya'da yer alan ve kuzey denizi'ni baltık denizi'ne bağlayan kanal nord-ostsee kanal n.
kuzey atlantik'i irlanda denizi'ne bağlayan boğaz north channel n.
japon denizi ile doğu çin denizi'ni birbirine bağlayan, tsushima adaları ve kyushu adası arasındaki kanal tsushima strait n.
kızıldeniz'i aden körfezi'ne bağlayan, arap yarımadası ve doğu afrika arasındaki strajik öneme sahip boğaz bab el mandeb n.
abd'nin new york kentinden geçip long island boğazı'nı güneydeki yukarı new york körfezi'ne bağlayan bir haliç east river n.
almanya'nın kuzeyinde kuzey ve baltık denizlerini birbirine bağlayan bir kanal kiel canal n.
azak denizi ile karadeniz'i birbirine bağlayan köprü kerch n.
atlantik'i kuzey denizi'ne bağlayan kanal caladonian canal n.
japon denizi ile doğu çin denizi'ni bağlayan boğaz korea strait n.
güney kore ile güneybatı japonya arasında bulunan, japon denizi ile doğu çin denizi'ni bağlayan boğaz korean strait n.
malakka yarımadası'nı asya kıtasına bağlayan bir kıstak kra n.
malakka yarımadası'nı asya kıtasına bağlayan bir kıstak kra isthmus of n.
borneo ve sulawesi adaları arasında yer alan, cava ve selebes denizlerini birbirine bağlayan bir boğaz makassar strait n.
sumatra adası ile malakka yarımadası arasında yer alan ve andaman denizi ile güney çin denizi'ni birbirine bağlayan boğaz melaka n.
sumatra adası ile malakka yarımadası arasında yer alan ve andaman denizi ile güney çin denizi'ni birbirine bağlayan boğaz strait of malacca n.
doğu çin denizi ile güney çin denizi'ni bir birine bağlayan boğaz taiwan strait n.
türkiye'nin kuzeybatı kısmında, avrupa ve asya arasında yer alan ve karadeniz'i istanbul boğazı ile ege denizi'ne bağlayan bir iç deniz marmara n.
türkiye'nin kuzeybatı kısmında, avrupa ve asya arasında yer alan ve karadeniz'i istanbul boğazı ile ege denizi'ne bağlayan bir iç deniz sea of marmara n.
küba ile haiti arasında bulunup atlantik okyanusu ile karayip denizi'ni birbirine bağlayan bir kanal windward passage n.
hudson körfezi'ni atlas okyanusu'na bağlayan boğaz hudson strait n.
polonya ve moravya'yı birbirine bağlayan alçak bir dağ geçidi moravian gate n.
arazide iki belirgin lokasyonu birbirine bağlayan ve tarihöncesinden kalma bir yol olduğu düşünülen hat ley line n.
eşit sıcaklık noktalarını birbirine bağlayan çizgi veya yüzey geotherm n.
eşit sıcaklık noktalarını bağlayan çizgi veya yüzeyin harita veya grafik üzerindeki temsili geotherm n.
kattegat denizi'ni baltık denizi'ne bağlayan bir boğaz great belt n.
kattegat denizi'ni baltık denizi'ne bağlayan bir boğaz store bælt n.
kattegat denizi'ni baltık denizi'ne bağlayan bir boğaz great strait n.
java denizi'ni hint okyanusu'na bağlayan boğaz sunda strait n.
Meteorology
gökyüzündeki zıt iki noktayı birbirine bağlayan bulutlar ark n.
Geology
graptolitin bağlanma diskini birincil mahfazaya bağlayan tübüler bir filaman nema n.
Military
muyluyu topa bağlayan kısa silindir rimbase n.
muyluyu muylu bandına bağlayan metal yığını rimbase n.
muyluyu top gövdesine bağlayan metal yığını rimbase n.
kıta abd'sindeki hareket alanlarını diğer hareket alanlarına bağlayan havadan taşıma bağlantısı intertheater airlift n.
Hunting
silahın kabzasını namlunun arka ucuna bağlayan kısım neck of a cascabel n.
silahın kabzasını namlunun arka ucuna bağlayan kısım neck of a gun n.
namluyu destekleyen kısımları birbirine bağlayan geniş ve düz bir metal parça transom n.
namluyu destekleyen kısımları birbirine bağlayan geniş ve düz bir metal parça transome n.
Sport
raketin üstündeki ve boynundaki ana ipleri bağlayan küçük teller trim n.
iki dağcıyı birbirine bağlayan halat active rope n.
Music
iki notayı bağlayan barok müzikal süsleme tirade n.
ikisine de aynı anda basılabilmesi için orgda iki pedalı bağlayan mekanizma tirasse n.
birbirini takip eden sekiz notanın gövdesini birbirine bağlayan kalın yatay çizgi beam n.
(tuşlu çalgılarda) tuşları birbirine bağlayan parça couple n.
bölüm veya fügdeki girişleri birbirine bağlayan müzikal geçiş codetta n.
Printery
yazıcıda başı omuza bağlayan kısım neck n.
basılı harfle daha kalın çizgileri bağlayan ince çizgi thin stroke n.
iki harfi bağlayan darbe ligature n.
Archaic
omurları kürek kemiklerine bağlayan iki kastan her biri rhomboides n.
Engineering
(tekerlek, manivela) iki merkezi veya dayanma noktasını bağlayan hat line of centers n.
iki elektronik devreyi birbirine bağlayan telsiz cihaz coupler n.
bellek çiplerini ana karttaki çift sıralı bellek modülü soketine bağlayan baskılı devre kartı dimm (dual in-line memory module) abrev.
Ornithology
kuş tüyündeki barbülleri birbirine bağlayan ufak çengeller barbicel n.
Reptiles
bazı sürüngenlerde omurga bölümlerini birbirine bağlayan kısım zygantrum n.
Entomology
bazı böceklerde vitellüs bezini yumurta odalarına bağlayan ince kanal yolk cord n.
(böcek kanadında damar) radyal damarları birbirine bağlayan sectorial adj.