vazife - Turco Inglés Diccionario
Historia

vazife



Significados de "vazife" en diccionario inglés turco : 43 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
vazife mission n.
vazife duty n.
vazife task n.
vazife job n.
General
vazife place n.
vazife incumbency n.
vazife billet n.
vazife function n.
vazife duty n.
vazife portfolio n.
vazife employment n.
vazife berth n.
vazife commission n.
vazife situation n.
vazife service n.
vazife trust n.
vazife office n.
vazife business n.
vazife post n.
vazife charge n.
vazife work n.
vazife position n.
vazife turn [scottish] n.
vazife message n.
vazife right [ireland] n.
vazife guardianship n.
vazife devotion [obsolete] n.
Trade/Economic
vazife appointment n.
vazife task n.
vazife duty n.
vazife assignment n.
vazife office n.
vazife jobbie n.
Law
vazife competence n.
vazife charge n.
vazife jurisdiction n.
Politics
vazife mission n.
Technical
vazife task n.
Military
vazife function n.
vazife line of duty n.
Abbreviation
vazife dy. (duty) n.
Latin
vazife munus n.
Archaic
vazife cue n.

Significados de "vazife" con otros términos en diccionario inglés turco: 73 resultado(s)

Turco Inglés
General
vazife malullüğü invalidity of official n.
vazife rolleri task roles n.
vazife şuuru sense of duty n.
vazife görmek officiate v.
üzerine vazife edinmek make (a thing) one's business v.
(öğreti, vazife) en geniş anlamıyla yorumlamak maximise v.
üstüne vazife olmadığı halde sorgulamak intrude v.
vazife başında on duty adj.
vazife icabı exofficio adv.
vazife icabı from a sense of duty adv.
Phrasals
vazife olarak almak take upon v.
birinin üstüne vazife olmak fall upon someone v.
birinin üstüne vazife olmak fall on someone v.
birinin üstüne vazife olmak fall onto (someone) v.
birinin üstüne vazife olmak fall on (someone) v.
birinin üstüne vazife olmak fall to someone v.
birinin üstüne vazife olmak fall to (one) v.
Phrases
vazife ile on commission expr.
vazife ile vekaleten on commission expr.
… benim üstüme vazife değil far be it for me to... expr.
… benim üstüme vazife değil far be it from me to... expr.
üstüne vazife değil far be it from expr.
(birinin) üstüne vazife değil far be it from (someone) expr.
(bir şey yapmak birinin) üstüne vazife değil far be it from (one) to (do something) expr.
… benim üstüme vazife değil far be it from me to expr.
bir şey yapmak benim üstüme vazife değil, fakat … far be it from me to do something, but... expr.
... yapmak birinin üstüne vazife değil far be it from one to expr.
Proverb
üzerine vazife olmayan işlere burnunu sokma the cobbler should stick to his last
Colloquial
yüksek vazife upper n.
üzerine vazife beeswax n.
üstüne vazife olmayan işlere karışmak poke (one's) bib in [australia] v.
üstüne vazife olmayan işlere karışmak stick (one's) bib in [australia] v.
vazife aşkı beyond the call of duty expr.
Idioms
üzerine vazife olmadığı halde gereksiz tavsiye verip akıl öğreten kimse back-seat driver n.
üzerine vazife olmadığı halde gereksiz tavsiye verip akıl öğreten kimse a back-seat driver n.
durumdan vazife çıkarmak take it upon yourself to do something v.
kendine vazife edinmek take it upon oneself to do something v.
kendine vazife edinmek make it one's business to do something v.
üstüne vazife olmayan bir yerde konuşmak speak/talk out of turn v.
üstüne vazife olmamak have no business v.
üstüne vazife olmayan bir yerde konuşmak speak out of turn v.
-i kendine vazife edinmek make it business to v.
kendine vazife edinmek make it one's business v.
üstüne vazife olmayan işlere karışmak stick (one's) oar into (something) [uk] v.
üstüne vazife olmayan işlere karışmak stick (one's) oar in (something) [uk] v.
üstüne vazife olmayan işlere karışmak stick in (one's) two penn'orth v.
üstüne vazife olmayan işlere karışmak stick your bib in [australia] v.
üstüne vazife olmayan işlere karışmak poke your bib in [australia] v.
kendine vazife edinmek take it upon oneself v.
kendine vazife edinmek take on oneself v.
biri görev/vazife başında iken on someone's watch expr.
benim üstüme vazife değil ama far be it from me to do something expr.
Trade/Economic
fiilen vazife gören acting adj.
Law
ahlaki vazife moral obligation n.
ahlaki vazife moral duty n.
resmi vazife official duty n.
vazife uyuşmazlığı conflict of jurisdiction n.
vazife yapmak discharge v.
vazife sebebiyle by virtue of duty expr.
Politics
polis vazife ve salahiyetleri kanunu law of police powers n.
vazife icrası ministration n.
Philosophy
(öğreti, vazife) en geniş anlamıyla yorumlamak maximize v.
Military
esas vazife primary mission n.
günlük vazife istek mesajı daily mission request message n.
önceden planlı vazife talebi preplanned mission request n.
özel vazife teçhizatı role equipment n.
önceden hazırlanmış vazife preplanned mission n.
vazife düşman arazi ve mevcut kuvvetler ve zaman mission enemy terrain troops and time available n.
vazife malulü disabled on active duty n.
önceden planlı vazife talebi (keşif) preplanned mission request (reconnaissance) n.
vazife malulü service-disabled adj.
Archaic
durumdan vazife çıkaran kimse pragmatic n.
Slang
üstüne vazife olmadığı halde akıl öğreten tip backseat driver n.