|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
ardından gelmek |
follow v.
|
|
We must therefore roundly condemn the repression and arrests which followed the death of the king.
Bu nedenle kralın ölümünün ardından gelen baskı ve tutuklamaları şiddetle kınamalıyız.
More Sentences
|
2 |
General |
ardından gelen |
next adj.
|
|
What happened next was a mystery.
Ardından gelen şey bir gizemdi.
More Sentences
|
3 |
General |
ardından gelen |
ensuing adj.
|
|
I denounce this war and the ensuing split between victors and vanquished.
Bu savaşı ve ardından gelen galipler ve mağluplar arasındaki bölünmeyi kınıyorum.
More Sentences
|
4 |
General |
ardından |
subsequently adv.
|
|
He was arrested and subsequently sentenced to 10 years in prison.
Tutuklandı ve ardından 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
More Sentences
|
5 |
General |
ardından |
then adv.
|
|
In the forum all stakeholders will come together and reach conclusions and then we will make an assessment.
Forum kapsamında tüm paydaşlar bir araya gelerek bir sonuca varacak ve ardından bir değerlendirme yapacağız.
More Sentences
|
Idioms |
|
6 |
Idioms |
(birinin veya bir şeyin) ardından gitmek |
after (someone or something) v.
|
|
I should've gone after her.
Onun ardından gitmeliydim.
More Sentences
|
Common Usage |
|
7 |
Common Usage |
birbiri ardından gelme |
sequence n.
|
|
General |
|
8 |
General |
özellikle ölmüş birinin ardından övgü konuşması ya da yazısı |
eulogia n.
|
|
9 |
General |
birbiri ardından gelme |
sequence n.
|
|
10 |
General |
kaza vb bir olayın ardından gemiden kurtarılan eşya ve yükler |
salvage n.
|
|
11 |
General |
kayak yapılan bir günün ardından gerçekleştirilen sosyal etkinlikler |
apres ski n.
|
|
12 |
General |
yahudilikte ölen yakınların ardından tutulan yedi günlük yas dönemi |
shivah n.
|
|
13 |
General |
kitleleri ardından sürükleyen kimse |
pied piper n.
|
|
14 |
General |
anma konuşması (bir kişinin ardından) |
eulogy n.
|
|
15 |
General |
anma konuşması (bir kişinin ardından) |
encomium n.
|
|
16 |
General |
1945 yılında japonya'daki atom bombalarının patlamasının ardından hayatta kalan insanlar |
hibakusha n.
|
|
17 |
General |
ölen kişinin ardından yapılan konuşma |
eloge n.
|
|
18 |
General |
uzun süre ardından geri dönen kimse |
revenant n.
|
|
19 |
General |
oyuncuların bir dizi eşyayı kısa süre inceleyip ardından hatırlayabildikleri kadarını kağıda yazdıkları bir oyun |
observation n.
|
|
|
20 |
General |
birbiri ardından gelme |
consequence [obsolete] n.
|
|
21 |
General |
sürünün ardından giden köpek |
skirter n.
|
|
22 |
General |
ardından gelmek |
ensue v.
|
|
23 |
General |
birinin ardından gitmek |
follow the lead of someone v.
|
|
24 |
General |
ardından gelmek |
accompany v.
|
|
25 |
General |
ardından gelmek |
supervene upon v.
|
|
26 |
General |
ardından gelmek |
supervene on v.
|
|
27 |
General |
-in hemen ardından gelmek |
be hard on the heels of v.
|
|
28 |
General |
ardından kuyu kazmak |
lay a snare under someone v.
|
|
29 |
General |
bir araba kazasının ardından acile getirilmek |
be brought to the er following a car accident v.
|
|
30 |
General |
ardından ortaya çıkmak |
insue v.
|
|
31 |
General |
ardından gelmek |
second [obsolete] v.
|
|
32 |
General |
ardından gelen |
following adj.
|
|
33 |
General |
hemen ardından gelen |
immediate adj.
|
|
34 |
General |
ardından gelmiş |
ensued adj.
|
|
35 |
General |
ardından ağlanmayan |
unwept adj.
|
|
36 |
General |
birbiri ardından gelen |
alternate adj.
|
|
37 |
General |
ardından gelen |
acolouthic adj.
|
|
38 |
General |
ardından gelen |
acoluthic adj.
|
|
39 |
General |
ardından matem tutulmayan |
unlamented adj.
|
|
|
40 |
General |
ardından üzülünmeyen |
unlamented adj.
|
|
41 |
General |
ardından matem tutulmayan |
unmourned adj.
|
|
42 |
General |
ardından üzülünmeyen |
unmourned adj.
|
|
43 |
General |
birbiri ardından |
one after the other adv.
|
|
44 |
General |
hemen ardından |
with this adv.
|
|
45 |
General |
birbiri ardından |
one after another adv.
|
|
46 |
General |
ardından |
after adv.
|
|
47 |
General |
hemen ardından |
right after adv.
|
|
48 |
General |
pencerenin ardından |
behind the window adv.
|
|
49 |
General |
camın ardından |
behind the window adv.
|
|
50 |
General |
camın ardından |
behind the glass adv.
|
|
51 |
General |
ardından |
afterward adv.
|
|
52 |
General |
dokuzuncunun ardından gelerek |
tenth adv.
|
|
53 |
General |
ardından |
behindhand adv.
|
|
54 |
General |
(başkasının) hemen ardından |
on the coattails adv.
|
|
55 |
General |
ardından |
second adv.
|
|
56 |
General |
iki haftanın ardından |
fortnight adv.
|
|
57 |
General |
ardından |
so adv.
|
|
58 |
General |
in ardından |
after prep.
|
|
59 |
General |
ardından |
in the wake of prep.
|
|
60 |
General |
ardından |
in pursuit of prep.
|
|
61 |
General |
ardından ikinci |
second to prep.
|
|
62 |
General |
ardından |
subsequent to prep.
|
|
63 |
General |
ardından |
behind prep.
|
|
64 |
General |
ardından |
after prep.
|
|
65 |
General |
ardından |
ahind prep.
|
|
66 |
General |
ardından |
with prep.
|
|
67 |
General |
-ın ardından |
once after conj.
|
|
Phrasals |
|
68 |
Phrasals |
ardından bakmak |
look after v.
|
|
69 |
Phrasals |
(ameliyatın ardından) dikiş atmak |
close up v.
|
|
70 |
Phrasals |
ardından gözyaşı dökmek/ağlamak |
weep about someone v.
|
|
71 |
Phrasals |
ardından gözyaşı dökmek/ağlamak |
cry about someone v.
|
|
72 |
Phrasals |
ardından gözyaşı dökmek/ağlamak |
weep over someone v.
|
|
73 |
Phrasals |
birinin ardından üzülmek/yasını tutmak |
moon about someone v.
|
|
74 |
Phrasals |
birinin ardından üzülmek/yasını tutmak |
moon over someone v.
|
|
75 |
Phrasals |
birinin ardından temizlik yapmak |
sweep up after someone v.
|
|
76 |
Phrasals |
birini, birinin ardından/arkasından göndermek |
send someone after someone v.
|
|
77 |
Phrasals |
ardından gitmek |
follow on after (someone or something) v.
|
|
78 |
Phrasals |
ardından gitmek |
follow on after (someone or something) v.
|
|
79 |
Phrasals |
ölen birisinin ardından ölmek |
follow on after (someone or something) v.
|
|
|
80 |
Phrasals |
(bir felaketin/yıkımın ardından) tekrar doğmak |
rise out of (something) v.
|
|
81 |
Phrasals |
(bir felaketin/yıkımın ardından) yeniden canlanmak |
rise out of (something) v.
|
|
82 |
Phrasals |
(bir yıkımın/felaketin ardından) tekrar dünyaya gelmek |
rise out of (something) v.
|
|
83 |
Phrasals |
(bir yıkımın/felaketin ardından) yenilenmiş şekilde tekrar ortaya çıkmak |
rise out of (something) v.
|
|
84 |
Phrasals |
dönüşümlü olarak birbiri ardından gelmek |
alternate with v.
|
|
85 |
Phrasals |
dönüşümlü olarak bir şeyin ardından gelmek |
alternate with something v.
|
|
86 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından göz yaşı dökmek |
cry for (someone or something) v.
|
|
87 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından göz yaşı dökmek |
cry over (someone or something) v.
|
|
88 |
Phrasals |
ardından gelmek/gitmek |
follow on v.
|
|
89 |
Phrasals |
ardından ölmek |
follow on v.
|
|
90 |
Phrasals |
ardından çıkmak |
follow out v.
|
|
91 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından çıkmak |
follow someone or something out v.
|
|
92 |
Phrasals |
(birinin) ölümünün ardından hayatta kalmak |
linger on after (someone) v.
|
|
93 |
Phrasals |
ardından/arkasından göndermek |
send after v.
|
|
94 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından gözyaşı dökmek/ağlamak |
weep about (someone or something) v.
|
|
95 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından üzüntülerini belirtmek |
weep about (someone or something) v.
|
|
96 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından kederlerini ifade etmek |
weep about (someone or something) v.
|
|
97 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından yas tutmak |
weep about (someone or something) v.
|
|
98 |
Phrasals |
ardından gözyaşı dökmek/ağlamak |
weep over v.
|
|
99 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından gözyaşı dökmek/ağlamak |
weep over (someone or something) v.
|
|
100 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından üzüntülerini belirtmek |
weep over (someone or something) v.
|
|
101 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından kederlerini ifade etmek |
weep over (someone or something) v.
|
|
102 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından yas tutmak |
weep over (someone or something) v.
|
|
Phrases |
|
103 |
Phrases |
ardından |
in the sequel expr.
|
|
104 |
Phrases |
uykusuz geçen bir gecenin ardından |
after a sleepless night expr.
|
|
105 |
Phrases |
(bir şeyin) ardından |
in the wake of (something) expr.
|
|
106 |
Phrases |
(bir şeyin) hemen arkasından/ardından |
in the wake of (something) expr.
|
|
Proverb |
|
107 |
Proverb |
gururun ardından yıkım gelir |
pride goeth before destruction
|
|
108 |
Proverb |
gururun ardından yıkım, kibirli ruhun ardından da düşüş gelir |
pride goes before destruction, a haughty spirit before a fall
|
|
109 |
Proverb |
her fırtınanın ardından bir güneş doğar |
after a storm comes a calm
|
|
110 |
Proverb |
her fırtınanın ardından bir güneş doğar |
after the storm comes a calm
|
|
111 |
Proverb |
her fırtınanın ardından bir güneş doğar |
after a storm comes a calm
|
|
112 |
Proverb |
her fırtınanın ardından bir güneş doğar |
after the storm comes a calm
|
|
113 |
Proverb |
fırtınanın ardından bir güneş doğar |
april showers bring may flowers
|
|
Colloquial |
|
114 |
Colloquial |
hemen ardından tekrar oynatma |
instant replay n.
|
|
115 |
Colloquial |
hemen ardından gelen |
next in line adj.
|
|
116 |
Colloquial |
başarıl bir mali işlemin ya da satışın ardından çıkarılan ses |
ching expr.
|
|
117 |
Colloquial |
hemen ardından |
on the heels of expr.
|
|
118 |
Colloquial |
ölenin ardından konuşulmaz |
don't speak ill of the dead expr.
|
|
119 |
Colloquial |
ölenin ardından konuşma |
don't speak ill of the dead expr.
|
|
120 |
Colloquial |
ben de ("me too" ifadesinin ardından) |
me three expr.
|
|
121 |
Colloquial |
hatta ben de ("me too" ifadesinin ardından) |
me three expr.
|
|
122 |
Colloquial |
artı bir olarak ben de ("me too" ifadesinin ardından) |
me three expr.
|
|
123 |
Colloquial |
birbiri ardından |
one (thing) after the other expr.
|
|
Idioms |
|
124 |
Idioms |
büyük bir düşüşün ardından söz konusu hisse senedinin az da olsa değer kazanması |
deadcat bounce n.
|
|
125 |
Idioms |
ardından gitmek |
keep in step v.
|
|
126 |
Idioms |
ardından göz yaşı dökmek |
cry over v.
|
|
127 |
Idioms |
birinin (ya da bir sorunun/engelin) etrafından/ardından dolanmak |
find a way around someone or something v.
|
|
128 |
Idioms |
birinin ardından yas/matem tutmak/üzülmek |
grieve over someone v.
|
|
129 |
Idioms |
hemen ardından gitmek |
come on the heels of v.
|
|
130 |
Idioms |
(dünyayı) pembe gözlüklerin ardından görmek |
(look at something through) rose-tinted spectacles v.
|
|
131 |
Idioms |
(dünyayı) pembe gözlüklerin ardından görmek |
(look at something through) rose-tinted glasses v.
|
|
132 |
Idioms |
(dünyayı) pembe gözlüklerin ardından görmek |
look at something through rose-tinted glasses v.
|
|
133 |
Idioms |
etrafından/ardından dolanmak |
find a way around v.
|
|
134 |
Idioms |
etrafından/ardından dolanmak |
find way around v.
|
|
135 |
Idioms |
ardından gitmek |
follow lead v.
|
|
136 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) ardından gitmek |
keep in step (with someone or something) v.
|
|
137 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) hemen ardında/ardından |
hot on the heels of (someone or something) adj.
|
|
138 |
Idioms |
'-in hemen ardında/ardından |
hot on the heels of adj.
|
|
139 |
Idioms |
hemen ardından |
in the next breath adv.
|
|
140 |
Idioms |
ardından |
on the back of expr.
|
|
141 |
Idioms |
hemen ardından/peşi sıra |
hot on someone's heels expr.
|
|
142 |
Idioms |
hemen ardından/peşi sıra |
hard on someone's heels expr.
|
|
143 |
Idioms |
hemen ardından/peşi sıra |
right on someone's heels expr.
|
|
144 |
Idioms |
(bir sorunun ardından) durgun |
on an even keel expr.
|
|
145 |
Idioms |
(bir sorunun ardından) dingin |
on an even keel expr.
|
|
146 |
Idioms |
hemen ardından gelen |
at (one's) heels expr.
|
|
147 |
Idioms |
hemen ardından gelen |
at someone's heels expr.
|
|
148 |
Idioms |
önce (bir yer), ardından dünya |
first (some place), then the world expr.
|
|
149 |
Idioms |
önce (bir yer) fethedilecek, ardından da dünya |
first (some place), then the world expr.
|
|
150 |
Idioms |
(birinin) hemen arkasından/ardından |
in (one's) train expr.
|
|
151 |
Idioms |
birinin hemen ardından |
in somebody’s train expr.
|
|
152 |
Idioms |
hemen ardından/arkasından |
on the coattails of expr.
|
|
153 |
Idioms |
hemen ardından/peşi sıra |
hard on the heels expr.
|
|
154 |
Idioms |
(birinin) hemen ardından/peşi sıra |
hard on (one's) the heels expr.
|
|
155 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) hemen ardından |
hard on the heels of (someone or something) expr.
|
|
156 |
Idioms |
birinin/bir şeyin hemen ardından |
hard on the heels of something expr.
|
|
157 |
Idioms |
birinin/bir şeyin hemen ardından |
hot on the heels of something expr.
|
|
158 |
Idioms |
(birinin) hemen ardından/peşi sıra |
on (one's) heels expr.
|
|
159 |
Idioms |
(bir şeyin) ardından |
on the back of (something) expr.
|
|
160 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) hemen ardında/ardından |
on the heels of (someone or something) expr.
|
|
161 |
Idioms |
ardından gelen şey ... |
the next thing... expr.
|
|
Formal |
|
162 |
Formal |
(akan suyun ardından kalan) toprak birikintisi |
depositation n.
|
|
Speaking |
|
163 |
Speaking |
dökülen sütün ardından ağlamayın |
don't cry over spilled milk expr.
|
|
164 |
Speaking |
dökülen sütün ardından ağlamayın |
it's no use crying over spilled milk expr.
|
|
165 |
Speaking |
yaşadıkları onca mutsuz ilişkinin ardından |
after all their unhappy relationships expr.
|
|
166 |
Speaking |
(duygusal bir konuşmanın ardından) üzüldün mü/duygulandın mı sen? |
are you getting choked up? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
167 |
Trade/Economic |
büyük bir düşüşün ardından söz konusu hisse senedinin az da olsa değer kazanması |
dead cat bounce n.
|
|
168 |
Trade/Economic |
fransızca konuşulan ülkelerde, bazı türdeki limited şirket isimlerinin ardından kullanılan unvan |
sarl n.
|
|
169 |
Trade/Economic |
tasfiye halinde daha öncelikli alacaklı grupların ardından gelen borçlar |
subordinated debt n.
|
|
170 |
Trade/Economic |
yeni bir teknolojinin önce tüketici pazarına ardından iş dünyasına sunulması/uyarlanması |
consumerization n.
|
|
171 |
Trade/Economic |
alıcının önce depozito verip ardından taksitler halinde ödeme yaptığı ve satıcının son ödeme yapılana kadar malın sahibi olduğu bir satın alım sistemi |
instalment plan [us/canada] n.
|
|
172 |
Trade/Economic |
kısa süreli iyileşme ardından düşük talep nedeniyle ikinci bir düşüş dalgasının yaşandığı durgunluk |
double dip n.
|
|
Law |
|
173 |
Law |
görüşmelerin ardından davacı tarafından mahkemeye sunulan talimat alma dilekçesi |
summons for direction n.
|
|
174 |
Law |
(ceza) başka bir cezanın tamamlanması ardından yürürlüğe giren |
cumulative adj.
|
|
Technical |
|
175 |
Technical |
birinin ardından öbürü |
one after the other n.
|
|
176 |
Technical |
kaçmış gibi manevra yapıp ardından takip eden rakibine saldırmak için dönen dövüş horozu |
wheeler n.
|
|
177 |
Technical |
eski lastik dişlerinin perdahlanmasının ardından yeni kauçuk kaplamayı yıpranmış açık pnömatik lastik yüzeyi ile birleştirmek |
retread v.
|
|
Computer |
|
178 |
Computer |
ardından eklenen |
recursive adj.
|
|
179 |
Computer |
yazdırmanın ardından |
after printing expr.
|
|
Electric |
|
180 |
Electric |
elektriksel uyarının hemen ardından cihazda oluşan kısa süreli duyarsızlık aralığı |
dead time n.
|
|
Textile |
|
181 |
Textile |
kumaşı büyük bir makine iğnesiyle delip ardından deliklerin çevresini dikerek elle yapılan sürfile dikişi taklit etmek |
hemstitch v.
|
|
Aeronautic |
|
182 |
Aeronautic |
yolculuğun başlamasının hemen ardından mürettebat tarafından yapılan tanıtım ve kullanımı ile ilgili güvenlik anonsu |
safety announcement n.
|
|
183 |
Aeronautic |
yarım yatışın ardından yapılan yarım luptan oluşan bir uçak manevrası |
renversement n.
|
|
Marine |
|
184 |
Marine |
bir dalgıcı vurgunun ardından yeniden basınca maruz bırakma |
recompression n.
|
|
185 |
Marine |
geminin inşa veya tamir edilmesinin ardından yaptığı ilk sefer |
shakedown cruise n.
|
|
Medical |
|
186 |
Medical |
opak madde enjeksiyonunun ardından uterus ve fallop tüplerinin radyografi ile incelenmesi |
hysterosalpingography n.
|
|
Psychology |
|
187 |
Psychology |
yapılan tıbbi müdahalenin ardından eski hale geri dönme |
detransition n.
|
|
Pathology |
|
188 |
Pathology |
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi |
generalized epilepsy n.
|
|
189 |
Pathology |
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi |
grand mal epilepsy n.
|
|
190 |
Pathology |
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi |
grand mal n.
|
|
191 |
Pathology |
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi |
epilepsia major n.
|
|
192 |
Pathology |
asfiksiye neden olabilecek şekilde, uzun süreli zor soluma ve ardından kısa verimsiz nefes verme |
apneusis n.
|
|
Food Engineering |
|
193 |
Food Engineering |
tek bir öğütme ardından eleme yöntemi ile un elde etme işlemi |
low milling n.
|
|
Gastronomy |
|
194 |
Gastronomy |
kızartılıp ardından zeytinyağı, sirke ve baharatlarla marine edilen beyaz et |
escabeche n.
|
|
Physics |
|
195 |
Physics |
sistemin yer değiştirme veya ani değişimin ardından dengeye dönmesi |
relaxation n.
|
|
196 |
Physics |
sistemin yer değiştirme veya ani değişimin ardından dengeye dönmesi |
relaxation behavior n.
|
|
Biology |
|
197 |
Biology |
süt dişlerinin ardından daimi dişlerini çıkaran |
diphyodont adj.
|
|
198 |
Biology |
süt dişlerinin ardından daimi dişlerin çıkmasıyla nitelenen |
diphyodont adj.
|
|
Biochemistry |
|
199 |
Biochemistry |
sinir sinyalinin sinaps üzerinden iletilmesi ardından (nörotransmitterin) geri emilimi |
reuptake n.
|
|
200 |
Biochemistry |
sinir sinyalinin sinaps üzerinden iletilmesi ardından (nörotransmitteri) geri emmek |
reuptake v.
|
|
Marine Biology |
|
201 |
Marine Biology |
fırtınanın ardından kumsallara vuran sarımsı bir yosun hayvanı |
hornwrack n.
|
|
Zoology |
|
202 |
Zoology |
kabuk değiştirmenin ardından yeni kabuk tabakaları oluşumu |
endysis n.
|
|
203 |
Zoology |
tek hücreli canlılarda çekirdeğin birkaç kez bölünmesi ardından sitoplazmanın yavru hücreler oluşturmak üzere bölünmesi şeklinde gerçekleşen eşeysiz üreme |
multiple fission n.
|
|
Botanic |
|
204 |
Botanic |
pembe çiçekleri ve ardından kırmızı meyveleri olan küçük bir brezilya kaktüsü cinsi |
zygocactus n.
|
|
205 |
Botanic |
pembe çiçekleri ve ardından kırmızı meyveleri olan küçük bir brezilya kaktüsü cinsi |
genus zygocactus n.
|
|
206 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
helianthemum canadense n.
|
|
207 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
crocanthemum canadense n.
|
|
208 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
frostwort n.
|
|
209 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
longbranch frostweed n.
|
|
210 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
canada frostweed n.
|
|
211 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
rock frost n.
|
|
212 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
frostplant n.
|
|
213 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
frostwort n.
|
|
Agriculture |
|
214 |
Agriculture |
atların orak çubuğu ve elek kısmının ardından yürüyeceği şekilde tasarlanmış ufak taneli bir öğütücü |
push binder n.
|
|
Education |
|
215 |
Education |
kelimelerin önce bir bütün olarak ardından fonetik ve alfabetik öğelerine göre analiz edildiği bir okumayı öğretme yöntemi |
word method n.
|
|
Linguistics |
|
216 |
Linguistics |
ara sözün ardından ana konuya veya başa dönülmesi |
epanados n.
|
|
History |
|
217 |
History |
(beş yılda bir gerçekleştirilen nüfus sayımı ardından) tüm roma halkının törenlerle arınması |
lustra n.
|
|
218 |
History |
(beş yılda bir gerçekleştirilen nüfus sayımı ardından) tüm roma halkının arınması |
lustrum n.
|
|
219 |
History |
altın çağın ardından gelen daha az parlak döneme ait veya ilişkili |
silver adj.
|
|
Religious |
|
220 |
Religious |
ilahinin ardından kutsal kitaptan okunan kısa bölüm |
chapter n.
|
|
221 |
Religious |
mizpeh zaferinin ardından samuel tarafından dikilen taşa verilen isim |
ebenezer n.
|
|
222 |
Religious |
(yahudilik) çardaklar bayramı'nın ardından kutlanan ve simha tora'yı kapsayan bayram |
shemini atseres n.
|
|
223 |
Religious |
(yahudilik) çardaklar bayramı'nın ardından kutlanan ve simha tora'yı kapsayan bayram |
shemini atzereth n.
|
|
224 |
Religious |
(yahudilik) ölen yakınların ardından tutulan yedi günlük yas dönemi |
shiva n.
|
|
225 |
Religious |
(yahudilik) ölen yakınların ardından tutulan yedi günlük yas dönemi |
shibah n.
|
|
226 |
Religious |
(yahudilik) ölen yakınların ardından tutulan otuz günlük yas dönemi |
shloshim n.
|
|
Geography |
|
227 |
Geography |
yeni ve dolunayın hemen ardından gelen med cezir |
spring tide n.
|
|
Military |
|
228 |
Military |
savaşan tarafların ateşkes ardından kendi sınırlarına çekildiği coğrafi hat |
armistice demarcation line (adl) n.
|
|
229 |
Military |
birinci dünya savaşı'nın ardından ikinci dünya savaşı'nda da orduda görev alan kimse |
retread n.
|
|
Hunting |
|
230 |
Hunting |
vızıldayıp ardından gürültüyle patlayan kestane fişeği |
whizbang n.
|
|
231 |
Hunting |
vızıldayıp ardından gürültüyle patlayan kestane fişeği |
whizzbang n.
|
|
Sport |
|
232 |
Sport |
aşamalı olarak uzayan çalışma aralıklarının ardından aşamalı olarak kısalan aralıkların geldiği spor antrenmanı |
ladder n.
|
|
233 |
Sport |
kaykaycının arka ayağıyla basarak önce kaykayın önünü ardından da arka ayağını kaldırdığı bir kaykay hareketi |
ollie n.
|
|
234 |
Sport |
(kar kayağı) kayakçının önce öndeki ardından arkadaki ayağını havaya kaldırdığı manevra |
ollie n.
|
|
235 |
Sport |
birincinin hemen ardından gelmek |
run a close second to the winner v.
|
|
236 |
Sport |
özellikle oyuncunun atılmasına neden olmak için alçak atış serisinin ardından yüksek bir atış yapmak |
elevate v.
|
|
Basketball |
|
237 |
Basketball |
ribaundun hemen ardından yapılan atış |
follow shot n.
|
|
Football |
|
238 |
Football |
başlama vuruşu, degaj, pas arası veya topun düşürülmesi ardından topa koşma |
return n.
|
|
239 |
Football |
başlama vuruşu, degaj, pas arası veya topun düşürme ardından (top ile) koşmak |
return v.
|
|
Card |
|
240 |
Card |
(briçte) düşük bir kartın ardından koz oynamak için aynı takımdaki yüksek bir kartın oynanması |
down-and-out n.
|
|
Music |
|
241 |
Music |
soul müziğin zirve yaptığı dönemin ardından ortaya çıkan bir müzik türü |
retro-soul n.
|
|
242 |
Music |
çalışan bacağın önce dize kadar çekilip ardından öne, yana veya arkaya doğru açılarak gerilmesi |
développé n.
|
|
Archaic |
|
243 |
Archaic |
ardından ağlamak |
beweep v.
|
|
244 |
Archaic |
ardından getirmek |
survene v.
|
|
Engineering |
|
245 |
Engineering |
buharın önce yüksek basınçlı bir silindirde ve ardından birkaç düşük basınçlı silindirde genleştiği birkaç katlı bir buhar makinesi |
compound engine n.
|
|
Slang |
|
246 |
Slang |
afrika kökenli amerikalı siyahilerin karpuz yetiştirip satmalarına gönderme olarak 1863'teki özgürlük bildirgesi'nin ardından onların özgürlüklerine karşı çıkan beyazlar tarafından kullanılan aşağılayıcı bir klişe |
african grape n.
|
|
247 |
Slang |
afrika kökenli amerikalı siyahilerin karpuz yetiştirip satmalarına gönderme olarak 1863'teki özgürlük bildirgesi'nin ardından onların özgürlüklerine karşı çıkan beyazlar tarafından kullanılan aşağılayıcı bir klişe |
african golf ball n.
|
|
248 |
Slang |
ilk sıradakinin ardından gelen şey |
second banana n.
|
|
British Slang |
|
249 |
British Slang |
bir kadınla veya erkekle başka bir erkeğin beraber olmasının hemen ardından beraber olma |
sloppy seconds n.
|
|
Modern Slang |
|
250 |
Modern Slang |
uzun bir uçuşun ardından kişide gelişen grip |
airplane flu n.
|
|