dışına - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

dışına



Sens de "dışına" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 5 résultat(s)

Turc Anglais
General
dışına outside prep.
dışına out of prep.
dışına but [scotland] prep.
dışına outgate [dialect] prep.
dışına outside prep.

Sens de "dışına" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 462 résultat(s)

Turc Anglais
General
içini dışına çevirme everting n.
konu dışına çıkma excursus n.
içini dışına çevirme eversion n.
şehir dışına yerleşen insanlar overspill n.
memleket dışına sürme expatriating n.
toplum dışına itme ostracism n.
içini dışına çeviren evertor n.
memleket dışına çıkma expatriating n.
toplum dışına itilmiş kimse outcast n.
görgü kurallarının dışına çıkma violation of etiquette n.
genel kuralın dışına çıkabilme izni dispensation n.
eski zamanlarda evin dışına inşa edilen tuvalet outhouse n.
eski zamanlarda evin dışına inşa edilen tuvalet privy n.
eski zamanlarda evin dışına inşa edilen tuvalet jakes n.
eski zamanlarda evin dışına inşa edilen tuvalet earth-closet n.
genelde şehir dışına kurulmuş olan özel klüp country club n.
yurt dışına gönderme ablegation n.
evin dışına inşa edilmiş tuvalet netty [dialect] n.
tercümanın anadili dışına yaptığı çeviri retour interpretation n.
bir şeyi başka bir şeyin dışına yerleştirme extraposition n.
insanları ülke dışına kaçırarak ölüm tehlikesinden kurtaran kimse scarlet pimpernel n.
bir toplumdaki ana sosyal grubun dışında kalan veya dışına itilen insanlardan meydana gelen topluluğun veya kültürün bir parçası margin n.
yurt dışına göç ettikten sonra ülkesine dönen kimse repat n.
oyuncuların birbirlerinin bilyelerini halkanın dışına çıkarmaya çalıştıkları eski bir oyun ring taw n.
oyuncuların bilyeleri halkanın dışına çıkarmaya çalıştıkları bir oyun ringer n.
oyuncuların birbirlerinin bilyelerini halkanın dışına çıkarmaya çalıştıkları eski bir oyun ringtaw n.
standardın dışına çıkma dereliction n.
toplum dışına itilmiş kimse offscouring n.
toplum dışına itilmiş kimse offscourings n.
yangın sırasında dışına çıkılamayan yer fire trap n.
tahkimli bölgenin dışına inşa edilmiş küçük savunma alanı outwork n.
(hedef tahtasında) beyaz halka dışına yapılan atış petticoat n.
insanların ve sanayilerin kentin dışına taşınması scatteration n.
toplum dışına itilenler scurf n.
alışılmışın dışına çıkma freshness n.
normalin dışına çıkma solecism n.
kitap kapağının sayfa dışına taşan bölümü square n.
kalıpların dışına çıkan kimse standout n.
dışına yazma superscription n.
dışına sızmak leak out v.
içini dışına çevirmek evert v.
çizginin dışına çıkmak step out of line v.
içini dışına çevirmek turn inside out v.
konu dışına çıkmak wander off v.
ev dışına çıkmış olmak be abroad v.
konu dışına çıkmak digress v.
içini dışına çıkarmak turn inside out v.
prensiplerinin dışına çıkmak go against one's principles v.
dışına dönmek turn out v.
toplum dışına itmek ostracize v.
dışına çıkmak go out of v.
prensiplerinin dışına çıkmak deviate from one's principles v.
dışına taşmak overflow v.
prensiplerinin dışına çıkmak act against one's principles v.
konu dışına çıkmak stray from the point v.
makul sınırların dışına çıkmak go beyond reason v.
dışına çıkmak digress v.
yurt dışına çıkmak go abroad v.
ülke dışına çıkarmak take something out of the country v.
yasadışı yoldan yurt dışına çıkarmak take it out of the country illegally v.
yasadışı yoldan yurt dışına çıkarmak smuggle out of the country v.
yurt dışına çıkarmak take something/someone out of the country v.
yurt dışına çıkarmak get something/someone out of the country v.
dışına çıkarmak take something out of v.
dışına taşırmak overflow v.
çerçeve dışına çıkmak go out of the frame v.
yurt dışına göç etmek emigrate v.
araçla sınır dışına çıkmak/sınırı geçmek drive across the border v.
yurt dışına çıkış yapmak drive over the border v.
yurt dışına çıkış yapmak slip across the border v.
yurt dışına çıkış yapmak cross the border v.
yurt dışına çıkış yapmak slip over the border v.
yurt dışına çıkış yapmak go abroad v.
kontrol dışına çıkmak go out of control v.
kontrol dışına çıkmak get out of control v.
alışılmışın dışına çıkmak go beyond the ordinary v.
yurt dışına açılmak expand abroad v.
yurt dışına açılmak expand overseas v.
erim dışına çıkmak get out of range v.
menzil dışına çıkmak get out of range v.
duyulabilir uzaklığın dışına çıkmak get out of earshot v.
ses eriminin dışına çıkmak get out of earshot v.
konu dışına çıkmak branch off into v.
kapsamı dışına çıkmak go beyond the scope of v.
şehir dışına çıkmak go out of town v.
şehir dışına gitmek go out of town v.
pist dışına çıkmak slide off the track v.
pist dışına çıkmak get off the track v.
pist dışına çıkmak drive off the track v.
rutin dışına çıkmak get out of the routine v.
şehir dışına taşınmayı düşünmek consider moving out of the city v.
toplumun dışına itilmek be excluded from the society v.
kampüsün dışına taşınmak move off campus v.
kampüs dışına taşınmak move off campus v.
rutinin dışına çıkmak break out of the routine v.
konu dışına çıkmak go off the subject v.
politika dışına çıkarmak depoliticize v.
politika dışına çıkarmak depoliticise v.
toplum dışına itmek ostracise v.
toplum dışına itmek taboo v.
toplum dışına itmek tabu v.
yeniden konu dışına çıkmak redigress v.
yurt dışına çıkmak take the air v.
normalin dışına çıkarmak overproportion v.
dışına akmak overspill v.
dışına taşmak overspill v.
dışına akmak overwash v.
dışına taşmak overwash v.
dışına taşırmak overwell v.
dışına taşmak overwell v.
kapsama alanı dışına gitmek roam v.
konu dışına çıkmak deviate v.
(topu) kroket sahasının dışına çıkarmak peg out v.
saha dışına atış yapmak peg out v.
saha dışına göndermek peg out v.
(öğrencinin) kolej ve çevresindeki arazinin dışına çıkmasını yasaklamak gate v.
(dışına, kapağına) yazı yazmak superscribe v.
sınırların dışına çıkarmak surpass v.
zaman zaman konu dışına çıkarak meseleyi uzun uzadıya anlatan diffuse adj.
içi dışına çevrilmiş everted adj.
toplum dışına itilmiş outcast adj.
memleket dışına sürülmüş expatriated adj.
içi dışına dönmüş inside out adj.
ülke dışına çıkmayla ilgili transmigratory adj.
dışına çıkmış away [scottish] adj.
sezon dışına ait off-season adj.
içi dışına çıkmış inside-out adj.
şehir merkezinin dışına ait veya ilgili outstate adj.
alışılmışın dışına çıkan fresh adj.
bağlamın dışına çıkarılmış out of context adj.
kalıpların dışına çıkmayan square adj.
(kilise müziğinde) oktavın dışına çıkan superfluous adj.
şehir dışına downstate adv.
londra'nın dışına down adv.
yurt dışına abroad adv.
şehir dışına upstate adv.
şehir dışına uptown adv.
yurt dışına offshore [new zealand] adv.
içi dışına çıkarak inside out adv.
içi dışına çıkacak şekilde inside out adv.
sınırların dışına outside adv.
dışına çıkmış gone out of prep.
Phrasals
(tavla pulunu) tahta dışına almak throw off v.
yaşadığı yerin dışına çıkmak come out v.
birini bir yerden uzaklaştırmak/ bir yerin dışına çıkarmak lead someone off v.
bir şeyi bir şeyin dışına doğru uzatmak/çıkarmak poke something out of something v.
bir şeyin dışına damlamak trickle out (of something) v.
bir şeyi bir şeyin dışına doğru uzatmak/çıkarmak poke something out v.
bir şeyin dışına çıkmak jump out of v.
birini bir yerden uzaklaştırmak/ bir yerin dışına çıkarmak guide someone away v.
dışına dökülüp saçılmak slop out (of something) v.
konu dışına çıkmak digress from something v.
toplum dışına itmek alienate from v.
tekmeleyerek/ayağıyla vurarak bir şeyin dışına atmak kick something out v.
tekmeleyerek/ayağıyla vurarak bir şeyin dışına atmak kick something out of something v.
(birisini ülke dışına) çıkarmak deport (someone) from (some place) v.
birinin bir özelliği dışına taşmak ooze from v.
saha sınırlarının dışına çıkmak/gitmek go out v.
dışına çıkarmak bring out v.
yumrukla (bir şeyin) dışına atmak/çıkarmak punch out of (something) v.
yumrukla (bir şeyin) dışına göndermek punch out of (something) v.
tekerlekli bir araçla iterek bir yerin dışına çıkarmak wheel out v.
(bir şeyin/yerin) dışına süpürmek sweep out of (something or some place) v.
(bir şeyin/yerin) dışına itmek sweep out of (something or some place) v.
(bir şeyin/yerin) dışına çekmek sweep out of (something or some place) v.
(bir şeyin/yerin) dışına sürüklemek sweep out of (something or some place) v.
birini/bir şeyi bir şeyin dışına atmak sweep someone or something out of something v.
birini/bir şeyi bir şeyin dışına sürüklemek sweep someone or something out of something v.
birini/bir şeyi bir şeyin dışına atmak sweep someone or something out v.
birini/bir şeyi bir şeyin dışına sürüklemek sweep someone or something out v.
bir şeyi bir şeyin dışına süpürmek sweep something out of something v.
(bir şeyin/yerin) dışına çıkmamak keep within (something or some place) v.
(bir şeyin/yerin) dışına çıkarmamak keep within (something or some place) v.
(bir şeyin/yerin) sınırları dışına çıkarmamak keep within (something or some place) v.
(bir şeyin/yerin) dışına çıkmamak keep within (something or some place) v.
tekerlekli bir araçla iterek (bir şeyin/yerin) dışına çıkarmak wheel out of (something or some place) v.
birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla iterek bir şeyin dışına çıkarmak wheel someone or something out of something v.
birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla iterek bir şeyin dışına çıkarmak wheel someone or something out v.
tekerlekli bir araç ilerleyip bir şeyin dışına çıkmak wheel off v.
tekerlekli bir aracı bir yerin dışına sürmek wheel off v.
tekerlekli bir aracı bir şeyin dışına itmek wheel off v.
sınırlarının dışına çıkmak spill over on (something) v.
sınırlarının dışına çıkmak spill over onto (something) v.
(bir şeyin/yerin) dışına gitmek lead out of (something or some place) v.
(bir şeyin/yerin) dışına götürmek lead out of (something or some place) v.
(bir şeyin/yerin) dışına doğru götürmek lead out of (something or some place) v.
(bir şeyin/yerin) dışına doğru devam etmek lead out of (something or some place) v.
(birini bir şeyin/yerin) dışına atmak put (one) out of (something or some place) v.
(kapsamın) dışına çıkarmak bulk out v.
(birini) ülke dışına çıkarmak deport (someone) v.
(bir şeyin) dışına çıkmak deviate from (something) v.
konu dışına çıkmak digress from v.
golf topunu yuvanın dışına vurmak drive off v.
içini dışına çıkarmak dump out v.
dışında kalmak/dışına düşmek fall outside v.
'-in dışına çıkarmak guide away v.
dışına çıkmamak keep within v.
'-in dışına doğru devam etmek lead out of v.
'-in dışına gitmek lead out of v.
'-in dışına doğru götürmek lead out of v.
aşmadan/dışına çıkmadan yaşamak live within v.
(aracı) yavaşça bir yerin dışına doğru sürmek nudge out v.
'-in dışına sürmek/çıkarmak nudge out v.
yumrukla (bir şeyin) dışına atmak/çıkarmak punch out of v.
yumrukla (bir şeyin) dışına göndermek punch out of v.
(bir şeyin) dışına itmek push out of (something) v.
(bir şeyin) dışına itmek/sürüklemek sweep off of (something) v.
(bir şeyi birinin/bir şeyin) dışına çıkarmak take (something) out of (someone or something) v.
içi dışına çıkmak sick up v.
Phrases
bir şeyin uzağına/dışına out from something expr.
konu dışına çıktığım için bağışla forgive my digression expr.
Proverb
bir kızı ülkesinin dışına çıkarabilirsin ama kızın içinden ülkesini çıkaramazsın you can take the girl out of the country, but you can't take the country out of a girl
Colloquial
beyzbolda topu iç sahanın hemen dışına gönderen hafif vuruş blooper n.
(beyzbol) atış bölgesinin dışına çıkan dört atıştan sonra vurucunun ilk kaleye gelmesi/yürümesi base on balls n.
(beysbolda) tam kale koşusu gerektirip topu saha dışına çıkaran vuruş dinger [us] n.
at arabasının dışına binen yolcu outside [dated] [uk] n.
içi dışına çıkmak dummy up v.
içi dışına çıkmak dump v.
beysbol veya softbolda topu, dört kaleyi de alıp sayı yapmaya izin verecek şekilde iç sahanın dışına vurmak hit a home run v.
belli bir sınırın dışına göndermek knock out v.
konunun dışına çıkmış off subject adj.
içi dışına çıkana kadar (one's) heart out expr.
(beyzbolda) vurucunun topu saha dışına göndermesi it's outta here expr.
'-in dışına out from expr.
Idioms
birden alışılanın dışına çıkılması the end of civilization as we know it n.
birden alışılanın dışına çıkılması the end of the world as we know it n.
kuralların dışına çıkmayan kimse a goody two-shoes n.
kuralların dışına çıkmayan kimse a ˈgoody-goody n.
sanatsal bir etki yaratmak için kasten geleneksel formların dışına çıkma artistic license n.
genel olarak kabul görenin dışına çıkmayan bir konum/duruş center field n.
genel anlayışın dışına çıkmayan bir konum/duruş center field n.
kuralların dışına çıkmayan kimse goody two-shoes n.
rota dışına çıkmak be blown off course v.
iyice (bir şey) dışına çıkmak/dışında olmak be well out of (something) v.
iyice (bir şey) dışına çıkmak/dışında olmak be well out of v.
sınırların dışına çıkmak color outside the lines v.
kuralların dışına çıkmak color outside the lines v.
alışılagelmişin dışına çıkmak break with tradition v.
alışılmışın dışına çıkmak think out of the box v.
alışılmışın dışına çıkmak think outside the box v.
alışılmışın dışına çıkmak take liberties v.
alışılmışın dışına çıkmak go/get/stray off the beaten path v.
alışılmışın dışına çıkmak break the routine v.
alışılmışın dışına çıkmak go beyond a routine v.
bir şeyin dışında kalmak/dışına düşmek fall outside something v.
bağlam dışına çıkarmak lift something out of context v.
bağlam dışına çıkarmak take something out of context v.
görüş açısının dışına çıkmak go out of view v.
görüş açısının dışına çıkmak go out of sight v.
içi dışına çıkmak puke one's guts out v.
konunun dışına çıkmak get off the point v.
oyun alanının dışına atmak go out of play v.
konu dışına sapmak/saptırmak get off the track v.
öksürmekten içi dışına çıkmak cough one's head off v.
sahayı sınırlayan çizgilerin dışına çıkmak go out-of-bounds v.
sahayı sınırlayan çizgilerin dışına çıkmak get out-of-bounds v.
(konunun vb) dışına sapmak go off-piste v.
rota dışına çıkmak be blown off course v.
beklenin/istenenin dışına çıkmak throw (something) out of gear v.
temponun/ritmin dışına çıkmak get out of time (with someone or something) v.
senkronun dışına çıkmak get out of time v.
zamanlamanın dışına çıkmak get out of time v.
konunun dışına çıkmak go off on a tangent v.
sistemin dışına çıkmak/dışında yaşamak live off the grid v.
ağlamaktan içi dışına çıkmak weep (one's) heart out v.
(görev, sorumluluk) sınırları dışına çıkmak go above and beyond v.
konunun dışına çıkıp umulmadık bir yere varmak jump the rails v.
midesi/içi dışına çıkmak toss one’s lunch v.
(birinin/bir şeyin) ritminin dışına çıkmak march out of step (with someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) ritminin dışına çıkmak march out of time (with someone or something) v.
ritminin dışına çıkmak march out of time v.
bildiği/tanıdığı yerin dışına çıkmış olmak be not in kansas anymore v.
sistemin dışına çıkmak be off the grid v.
grubun dışında bırakılmak/dışına atılmak be sent to coventry [old-fashioned] [uk] v.
sistemin/kuralların dışına çıkmak beat the system v.
kalıpların dışına çıkmak break the mold v.
kalıpların dışına çıkmak break the mould v.
belli bir grubun/zümrenin dışına çıkmamak circle the wagons v.
öksürmekten içi dışına çıkmak cough head off v.
genel kuralların dışına çıkmamak fall into line v.
genel kuralların dışına çıkmamak fall in line v.
konunun dışına çıkmış (off) on a sidetrack adj.
konunun dışına çıkmış (off) on a tangent adj.
konunun dışına çıkmış off the subject adj.
kiriş dışına taşan off beat adv.
kiriş dışına taşan off the beat adv.
20. yy'ın başlarındaki üç efsanevi beyzbol oyuncusunun rakip iki oyuncuyu oyun dışına atmak üzere yaptıkları bir senaryo tinker to evers to chance expr.
(birinin) yolunun dışına/kenarına out of (one's) road expr.
(birinin) konfor alanının dışında/dışına outside (of) (someone's) wheelhouse expr.
(birinin) konfor alanının dışında/dışına out (of) (someone's) wheelhouse expr.
dışına itilmiş on the outside looking in expr.
konunun dışına çıkmış on a tangent expr.
ritmin dışına çıkan out of step expr.
birden alışılanın dışına çıkılması teotwawki (the end of the world as we know it) expr.
Speaking
kitapları izinsiz kütüphane dışına çıkarmayın do not take the books outside the library without permission expr.
şehir dışına çık bir süreliğine get out of town for a while expr.
şehir dışına çıkmak go out of town expr.
ezberin dışına çıkmak iyidir there's a first time for everything expr.
alışılmışın dışına çıkmak iyidir there's a first time for everything expr.
Trade/Economic
bina dışına konulmuş reklam panosu blue print board n.
sermayenin ülke dışına kaçması flight of capital n.
ülke dışına akma outflow n.
ülke dışına akanlar-ülkeye gelenler outflows-inflows n.
ülke dışına akan ödemeler outflow of payments n.
ülke dışına çıkarma expulsion n.
ülkeden yurt dışına sermaye çıkışı outflow of capital n.
ülke dışına çıkarılma renvoy n.
yurt dışına seyahat foreign travel n.
yurt dışına borçlar payables to foreign countries n.
yurt dışına göç edenlerin ana yurda gönderdikleri paralar immigrant remittances n.
yurt dışına yolculuk foreign travel n.
yurt dışına yapılan yolculuk overseas journey n.
yurt dışına akan para money flowing abroad n.
yurt dışına kaçırılan sermaye flight capital n.
Law
kanun dışına çıkarma outlawry n.
ülkedeki insanların sahip olduğu hakları korumak amacıyla mahkeme tarafından memurlara verilen ve onların yasal yetkileri dışına çıkmalarını engelleyen emriler prerogative writs n.
yurt dışına çıkış yasağı international travel ban n.
sanığın varlıklarını yurt dışına kaçırmaması için bloke eden mahkeme kararı freezing injunction n.
Politics
hükumet tarafından ülke içine ve dışına para akışına getirilen kısıtlamalar currency restrictions n.
siyasetin dışına çıkma depoliticising n.
siyasetin dışına çıkma depoliticizing n.
ülke dışına çıkarma expulsion n.
babil sürgünü'nden sonra dağılan yahudi kolonilerinin antik filistin'in dışına yerleşmesi diaspora n.
ülke dışına kaçmış suçluları iade etmek extradite v.
Advertising
bir toplu taşıma aracının dışına asılan reklam afişi travelling display n.
bir toplu taşıma aracının dışına asılan reklam afişi traveling display n.
Technical
deponun dışına yerleştirilmiş sıvı seviye göstergesi sight glass n.
kalıp dışına taşan metal fazlası feed head n.
kalıp dışına taşan metal fazlası riser n.
kalıp dışına taşan metal fazlası shrinking head n.
kalıp dışına taşan metal fazlası shrinkhead n.
merkez dışına çıkarmak decenner v.
rayların dışına çıkmak (tren) derail v.
pist dışına çıkarmak overshoot v.
dışına çizilen circumscribed adj.
Informatics
kod dışına geçiş karakteri shift-out character n.
Telecom
kuyruk dışına atma flushing out the queue n.
stüdyo dışına yayın outside broadcast n.
yurt dışına gönderilen telgraf overseas telegram n.
yurt dışına gönderilen telgraf international telegram n.
hattını yurt dışına açmak roam v.
Mechanic
çark dişlisinin eğim yüzeyi dışına taşan hareketli yüzey bölümü face n.
Architecture
çatının duvar dışına sarkan kısmı eaves n.
Construction
gemi inşasında gövdenin dışına doğru, çıkıntılı baş kısmını desteklemesi için eklenen ana ahşap parça lace piece n.
Automotive
dönüşlerde aks şanzıman dışına kaçıyor axle slips out of transmission on turns expr.
Transportation
yurt dışına gönderilen kargo paketinin/kolisinin üzerinde yer alan, paket/koli içeriğini ve içindekilerin değerini gösteren form customs slip n.
havalimanında yurt dışına direkt uçuşlar bulunan şehir gateway n.
Aeronautic
hava aracının atc müsaadesi dışına çıkması aircraft out of atc permission n.
kaplamalı alanların dışına çıkma riski run-off risk n.
meydan dışına iniş off-field landing n.
meydan dışına iniş outside landing n.
yurt dışına çıkış vergisi departure tax n.
yurt dışına çıkış harcı departure fee n.
pistin dışına sarkma overshoot n.
pist dışına çıkarmak overshoot v.
pistin dışına kaymak skid off the runway v.
yol dışına vektör off-route vector
Marine
ağır nesneleri geminin içine veya dışına taşımak için kullanılan makaralı halat takımı winding tackle n.
geminin kıçındaki balkon kapısının dışına takılan bir tür fırtına panjuru dead door n.
gemi gövdesinin dışına takılan motora ait portable adj.
Medical
amnion dışına uygulama extra-amniotic use n.
kemoterapötik ajanların damar dışına kaçması extravasation of chemotherapeutic agents n.
konsepsiyon ürününün kavite dışına alınması exteriorization of conceptional product n.
uyarıları beynin veya omurganın dışına ileten nöron efferent neuron n.
(organları) ameliyat için vücudun dışına çıkarmak exteriorize v.
(organları) ameliyat için vücudun dışına çıkarmak bring outside v.
damar dışına çıkmış (kan elemanları) extravasated adj.
Anatomy
nöral kanalın dışına doğru olan embriyonik açıklık neuropore n.
vücudun dışına yakın external adj.
Psychology
(acı veya rahatsızlık veren anıları) otomatik olarak veya farkında olmadan bilinçli zihnin dışına itmek repress v.
Physiology
vücut dışına gerçekleşmeyen boşalma retrograde ejaculation n.
belirli iyonların hücre dışına çıkmasını sağlayan iyon kanalları açarak çalışan reseptör ionotropic receptor n.
Math
bir geometrik şeklin dışına çizilen daire escribed circle n.
dışına çizilen circumscribed adj.
Geometry
üçgenin dışına daire çizmek escribe v.
dışına çizilmiş escribed adj.
Biology
proteinlerin hücre içine ve dışına geçişini düzenleyen yol protein channel n.
(erkek veya dişi organı) taçyaprağın ağzının dışına taşmayan included adj.
Marine Biology
su dışına sıçrayabilen siyah-beyaz bir yunus common dolphin n.
okyanuslarda yaşayan ve suyun dışına zıplayabilen bir mürekkep balığı flying squid n.
okyanuslarda yaşayan ve suyun dışına zıplayabilen bir mürekkep balığı neon flying squid n.
okyanuslarda yaşayan ve suyun dışına zıplayabilen bir mürekkep balığı ommastrephes bartramii n.
okyanuslarda yaşayan ve suyun dışına zıplayabilen bir mürekkep balığı sthenoteuthis bartramii n.
suyun dışına sıçrayabilen mürekkep balığı sea arrow n.
Astronomy
asteroit kuşağının dışına yolculuk yapmış ilk uzay sondası pioneer 10 n.
yüksek bir hızla galaksinin dışına doğru ilerleyen yıldız runaway star n.
(asteroit veya kuyruklu yıldızı) yörüngesinin dışına fırlatmak disorb v.
yörüngenin dışına fırlatılmış disorbed adj.
Botanic
yaprağın dışına uzanan (damarlar) excurrent adj.
(yaprak) aya dışına taşmış dişleri olan squarroso-dentate adj.
Forestry
taşınan keresteleri orman dışına kadar gözleyip gerektiğinde çarpışma olmaması için sinyal göndermekle görevli kimse chaser n.
Social Sciences
yurt dışına göç ettikten sonra ülkesine dönen kimse repatriator n.
Linguistics
cümlenin doğal sırasının dışına çıkılıp, doğal cümle yapısının bozularak kullanılması hyperbaton n.
History
babil sürgünü'nden sonra filistin'in dışına dağılan yahudi kolonilerinin yerleşimi dispersion n.
Religious
kilisenin dışına doğru forward adv.
Military
sağ veya sol kanadın safın dışına taşan bölümlerine verilen ad flank en potence n.
Sport
topun oyun alanının dışına çıkması long out n.
(koşu veya yüzme yarışmasında) sporcunun dışına çıkmaması gereken şerit lane n.
(kriket) topu saha sınırı dışına çıkaran bir atış boundary n.
(kriket) topu saha sınırı dışına çıkaran bir atışla yapılan dört veya altı koşu boundary n.
(pata alanı dışına çıkacak şekilde) golf topuna vurmak overplay n.
yere değmeden saha dışına giden top skoru innings n.
(körling) rakibin taşını oyun dışına itmek için yapılan atış peel n.
faul çizgisi dışına giden top foul ball n.
minder dışına kaçmak mat escape v.
(yarış atı) alan dışına çıkmak lug v.
(bowling topunu) faul çizgisinin dışına düşecek şekilde atmak loft v.
saha dışına çıkarak oyun dışı kalmak run out v.
(lakros, hokey) topu savunma bölgesinin dışına atmak clear v.
(topu) gol çizgisinin dışına göndermek pull back v.
oyun alanının dışına doğru afield adv.
topa kale direğinden sahanın dışına doğru vurarak inside out adv.
oyun dışına out of play expr.
Baseball
beysbolda bir dış meydanı oyuncusunun ikinci kaleye dokunmadan sadece yaklaşarak koşucuyu saha dışına/auta çıkmak zorunda bıraktığı oyun neighborhood play n.
iç sahanın hemen dışına gönderecek şekilde vurulan bir top bloop n.
tam kale koşusu gerektirip topu saha dışına çıkaran vuruş home run n.
iç alanın ortasından atıcı tümseğinin üzerinden saha dışına atılan top diamond-cutter n.
saha dışına düşecek şekilde yüksekten atılan top fly n.
topu faul çizgisi dışına gönderme foul out n.
faul çizgisi dışına yapılan atış foul out n.
topu iç sahanın hemen dışına gönderecek şekilde vurmak bloop v.
beyzbol topunu kalenin dışına fırlatmak overthrow v.
(saha dışına düşen topa) sopayla güçlü bir şekilde vurmak pole v.
topu saha dışına düşeceği şekilde yüksekten atmak fly v.
(topu) saha dışına düşmesine sebep olacak şekilde yüksekten atmak fly v.
tam kale koşusu yapıp topu saha dışına çıkarmak park v.
(defans oyuncusu) normal savunma pozisyonunun dışına kaymak shade v.
(topu) faul çizgisi dışına göndermek foul v.
topu faul çizgisi dışına atmak foul v.
topu faul çizgisi dışına göndermek foul out v.
topu iç sahanın hemen dışına gönderecek şekilde vuran bloop adj.
faul çizgisi dışına doğru foul adv.
Music
(kilise müziği makamında) bir oktavın dışına çıkan pluperfect adj.
(kilise müziği makamında) bir oktavın dışına çıkan superfluous adj.
Archaic
kabın dışına çıkarılamayan incoercible adj.
Slang
beysbol veya softbolda topu, dört kaleyi de alıp sayı yapmaya izin verecek şekilde iç sahanın dışına vurma homer n.
toplumun dışına itilmiş tip quimp n.
içi dışına çıkmak blow beets v.
içi dışına çıkmak buick v.
içi dışına çıkmak sell buicks v.
midesi dışına çıkmak duke v.
içi dışına çıkmak drain the bilge v.
içi dışına çıkmak drain the bilge v.
içi dışına çıkmak drop one’s cookies v.
içi dışına çıkmak talk to earl v.
içi dışına çıkmak earp v.
içi dışına çıkmak urp v.
içi dışına çıkmak fetch up v.
içi dışına çıkmak barf v.
içi dışına çıkmak toss (one's) tacos v.
geleneksel kuralların dışına çıkmak fly (one's) freak flag v.
alışılmışın dışına çıkmak fly (one's) freak flag v.
(doğum kontrolü amacıyla) vajinanın dışına boşalmak get off at [euphemistic] v.
British Slang
iç çamaşırının dışına çıkmış tüyler spider's legs n.
iç çamaşırının dışına çıkmış tüyler pant moustache n.
(doğum kontrolü amacıyla) vajinanın dışına boşalmak jump off at edge hill v.
(doğum kontrolü amacıyla) vajinanın dışına boşalmak get off at haymarket (edinburgh) v.
(doğum kontrolü amacıyla) vajinanın dışına boşalmak get off at gateshead (glasgow) v.
(doğum kontrolü amacıyla) vajinanın dışına boşalmak get off at paisley v.
(doğum kontrolü amacıyla) vajinanın dışına boşalmak upon-tyne (newcastle) v.
(doğum kontrolü amacıyla) vajinanın dışına boşalmak get off at edge hill v.
Modern Slang
toplumsal sınırların dışına çıkmaktan korkmayan kimse a different breed n.