olağanüstü! - Turc Anglais Dictionnaire

olağanüstü!

Sens de "olağanüstü!" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)

Turc Anglais
Slang
olağanüstü! awesome! exclam.
British Slang
olağanüstü! fannytastic! interj.

Sens de "olağanüstü!" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
olağanüstü hal state of emergency n.
As long ago as 1967 a state of emergency was declared and has never been revoked.
1967 gibi uzun bir süre önce olağanüstü hal ilan edilmiş ve hiçbir zaman kaldırılmamıştır.

More Sentences
olağanüstü extraordinary adj.
It takes an extraordinary amount of heat to melt sand into glass.
Kumu eritip cama dönüştürmek için olağanüstü miktarda ısı gerekir.

More Sentences
olağanüstü çaba spurt n.
olağanüstü splendid adj.
General
olağanüstü toplantı extraordinary meeting n.
These proposals were firmly supported by the European Council at its extraordinary meeting on 21 September.
Bu teklifler, 21 Eylül'deki olağanüstü toplantısında Avrupa Konseyi tarafından güçlü bir şekilde desteklenmiştir.

More Sentences
olağanüstü şeyler yapmak do extraordinary things v.
This key event in the Star Wars timeline brings together ordinary people who choose to do extraordinary things.
Star Wars zaman çizelgesindeki bu önemli olay, olağanüstü şeyler yapmayı seçen sıradan insanları bir araya getiriyor.

More Sentences
olağanüstü spectacular adj.
Sabena is, of course, a spectacular case, but social tragedies are also unfolding in other airline companies.
Sabena elbette olağanüstü bir vaka, ancak diğer havayolu şirketlerinde de sosyal trajediler yaşanıyor.

More Sentences
olağanüstü incredible adj.
Her singing was incredible.
Şarkı söyleyişi olağanüstüydü.

More Sentences
olağanüstü sublime adj.
The atmosphere at the party was sublime.
Partideki atmosfer olağanüstüydü.

More Sentences
olağanüstü raving adj.
His latest novel is already a raving success.
Son romanı şimdiden olağanüstü başarı kazandı.

More Sentences
olağanüstü phenomenal adj.
When you consider the full implications, what he has achieved has been quite phenomenal.
Tüm sonuçları düşünüldüğünde, başardığı şey oldukça olağanüstüdür.

More Sentences
olağanüstü extraordinary adj.
We have already seen extraordinary progress along the road to accession.
Katılım yolunda olağanüstü bir ilerleme kaydedildiğini gördük.

More Sentences
olağanüstü glorious adj.
The President's glorious success is always remembered.
Başkanın olağanüstü başarısı her zaman hatırlanır.

More Sentences
olağanüstü extreme adj.
We cannot continue to sit by passively observing the extreme situation in Argentina.
Arjantin'deki olağanüstü durumu pasif bir şekilde izlemeye devam edemeyiz.

More Sentences
olağanüstü remarkable adj.
To participate in peacefully reuniting a once fractured Europe is a remarkable privilege.
Bir zamanlar parçalanmış olan Avrupa'nın barışçıl bir şekilde yeniden birleşmesine katılmak olağanüstü bir ayrıcalıktır.

More Sentences
olağanüstü supernormal adj.
Different supernormal abilities will all come forth.
Farklı olağanüstü yeteneklerin hepsi ortaya çıkacak.

More Sentences
olağanüstü fantastic adj.
The Danish Presidency has made fantastic efforts, as have the candidate countries.
Danimarka Dönem Başkanlığı, aday ülkeler gibi olağanüstü çaba sarf etmiştir.

More Sentences
olağanüstü exceptional adj.
She is a singer of exceptional talent.
Olağanüstü yetenekli bir şarkıcı.

More Sentences
olağanüstü outstanding adj.
Everyone in the fire department showed outstanding courage.
İtfaiyedeki herkes olağanüstü cesaret gösterdi.

More Sentences
olağanüstü extraordinarily adv.
The bear was extraordinarily large.
Ayı olağanüstü bir biçimde büyüktü.

More Sentences
olağanüstü bir şekilde outstandingly adv.
She performed outstandingly in her role.
Kadın, rolünü olağanüstü bir şekilde sergiledi.

More Sentences
Trade/Economic
olağanüstü hal state of emergency n.
A state of emergency was declared there a few minutes ago following the assassination of Prime Minister Djindjic.
Başbakan Djindjic'in öldürülmesinin ardından birkaç dakika önce burada olağanüstü hal ilan edildi.

More Sentences
Law
olağanüstü hal state of emergency n.
The state of emergency has been replaced by a permanent state of absolute power with no real hope of improvement.
Olağanüstü halin yerini, gerçek bir iyileşme umudu olmayan kalıcı bir mutlak güç durumu almıştır.

More Sentences
olağanüstü hal state of emergency n.
The state of emergency could then be lifted relatively quickly in the provinces in which it is still in force.
Olağanüstü hal, halen yürürlükte olduğu illerde nispeten hızlı bir şekilde kaldırılabilir.

More Sentences
olağanüstü toplantı extraordinary meeting n.
An extraordinary meeting of the Commission took place this morning.
Komisyon'un olağanüstü toplantısı bu sabah gerçekleşti.

More Sentences
Politics
olağanüstü oturum extraordinary session n.
At the same time however, it is unbelievable that the number of extraordinary sessions remains unchanged.
Ancak aynı zamanda olağanüstü oturumların sayısının değişmemesi de inanılmazdır.

More Sentences
olağanüstü hal state of emergency n.
Today, Aceh is in a state of emergency.
Bugün Açe'de olağanüstü hal uygulanıyor.

More Sentences
General
olağanüstü hal bölge valisi emergency rule governor n.
olağanüstü şey phenomenon n.
olağanüstü lulu n.
olağanüstü şey prodigy n.
olağanüstü kızarma erythrism n.
savaş ve olağanüstü hal mevzuatı war and emergency legislation n.
olağanüstü durum emergency n.
olağanüstü şey/kimse humdinger n.
olağanüstü şey humdinger n.
olağanüstü olma marvelousness n.
olağanüstü olma fantasticalness n.
olağanüstü durum yönetimi emergency management n.
olağanüstü bir örnek extreme case n.
olağanüstü manzara spectacular n.
olağanüstü hal bölgesi emergency region n.
olağanüstü büyüklükte şey whapper n.
olağanüstü bölgeyi tahliye eden kimse evacuee n.
olağanüstü şey lulu n.
olağanüstü şey marvel n.
olağanüstü derinlikte bir yerkabuğu yarığı abyss n.
olağanüstü iş wonderwork n.
olağanüstü şey corker n.
olağanüstü doozy n.
olağanüstü durum disaster n.
olağanüstü su seviyesi exceptional water level n.
olağanüstü başarı exploit n.
olağanüstü büyüme phenomenal growth n.
olağanüstü önlemler extraordinary remedies n.
olağanüstü ihtimam extraordinary diligence n.
olağanüstü dikkat extraordinary diligence n.
olağanüstü başarı extraordinary success n.
olağanüstü yazar author extraordinaire n.
olağanüstü yetenekleri olan insanlar people with extraordinary abilities n.
olağanüstü yetenekler extraordinary abilities n.
olağanüstü deneyim extraordinary experience n.
olağanüstü olma marvellousness n.
olağanüstü uğraşlar extraordinary exertions n.
olağanüstü uğraşlar extraordinary efforts n.
olağanüstü şey admiration [obsolete] n.
olağanüstü veya sıradışı şey lalapalooza n.
olağanüstü durum the marvelous n.
olağanüstü kimse all-timer [us] n.
annelik konusunda olağanüstü kadın alpha mummy n.
olağanüstü performans éclat n.
olağanüstü eşitsizlik prodigious inequality n.
olağanüstü bölgeden tahliye edilen kimseler evacuees n.
olağanüstü şey eye opener n.
olağanüstü şey eyeopener n.
olağanüstü şey eye-opener n.
olağanüstü etki magic n.
olağanüstü güç magic n.
olağanüstü müzik yeteneği olan kadın virtuosa n.
olağanüstü öneme veya güce sahip kimse big n.
olağanüstü öneme veya güce sahip kurum big n.
olağanüstü şey marl [dialect] n.
olağanüstü arzu veya hevese sahip kimse whale n.
olağanüstü başarı whow n.
olağanüstü olma wonderment n.
olağanüstü güçleri olan kadın wonder woman n.
olağanüstü başarı wow n.
olağanüstü yetenek brilliancy n.
olağanüstü yetenek brilliance n.
olağanüstü şey broth n.
olağanüstü kimse broth n.
olağanüstü asker hero n.
olağanüstü savaşçı hero n.
olağanüstü yetenekli kadın binici horsewoman n.
olağanüstü yetenekli binici horseman n.
olağanüstü şey hummer n.
olağanüstü şey monster n.
olağanüstü kimse buster [dialect] n.
olağanüstü şey buster [dialect] n.
(cüsse, enerji veya yetenek bakımından) olağanüstü kimse buster n.
olağanüstü başarılı genç kadın girl wonder n.
olağanüstü şey darb n.
olağanüstü güçleri olan kimse giant n.
önemli veya olağanüstü bir deneyimden geçen kimse graduate n.
olağanüstü şey one for the book n.
olağanüstü yeteneklere sahip kimse roarer n.
olağanüstü şey rouser n.
olağanüstü gücü olan kimse dynamo n.
olağanüstü hale getirme fantastication n.
olağanüstü kimse piece of work n.
olağanüstü becerileri olduğu söylenen kimse sensitive n.
olağanüstü becerileri olan kimse sensitive n.
olağanüstü, şaşalı parıldama glossy shine n.
olağanüstü olma preternaturalism n.
olağanüstü şey preternaturalism n.
kendi türünde olağanüstü olan şey smasher n.
olağanüstü örnek beauty n.
olağanüstü snorter n.
olağanüstü şey snorter n.
olağanüstü kimse stickout [us] n.
olağanüstü hünerli kadın superheroine n.
olağanüstü zihin supermind n.
olağanüstü edinim superlucration [obsolete] n.
olağanüstü akla sahip kimse supermind n.
olağanüstü güvenlik supersafety n.
olağanüstü şey superspectacle n.
olağanüstü koşullarda hayatta kalacak şekilde önlemler alan kimse survivalist n.
olağanüstü çaba strain n.
olağanüstü güzellikte kimse swan n.
olağanüstü çaba göstermek spurt v.
olağanüstü bir şey olmak be quite something v.
olağanüstü hal ilan etmek declare a state of emergency v.
olağanüstü yetkiler verilmek be given exceptional powers v.
olağanüstü yetkilerle görevlendirilmek be given exceptional powers v.
olağanüstü görünmek monster v.
olağanüstü hale getirmek fantasticate v.
olağanüstü hale getirmek stew v.
olağanüstü dreamy adj.
olağanüstü uncanny adj.
olağanüstü rare adj.
olağanüstü preternatural adj.
olağanüstü magnificent adj.
olağanüstü marvelous adj.
olağanüstü necromantic adj.
olağanüstü supernatural adj.
olağanüstü terrific adj.
olağanüstü unaccountable adj.
olağanüstü fantastical adj.
olağanüstü fabulous adj.
olağanüstü above the ordinary adj.
olağanüstü special adj.
olağanüstü breathtaking adj.
olağanüstü huge adj.
olağanüstü kızarma özelliğine sahip olan erythristic adj.
olağanüstü exceeding adj.
olağanüstü extra adj.
olağanüstü marvellous adj.
olağanüstü portentous adj.
olağanüstü unusual adj.
olağanüstü prodigious adj.
olağanüstü out of the ordinary adj.
olağanüstü shining adj.
olağanüstü algılama olan extrasensory adj.
olağanüstü classical adj.
olağanüstü superior adj.
olağanüstü miraculous adj.
olağanüstü paramount adj.
olağanüstü abnormal adj.
olağanüstü unearthly adj.
olağanüstü smashing adj.
olağanüstü uncommon adj.
olağanüstü sheenful adj.
olağanüstü wonderful adj.
olağanüstü teratical [obsolete] adj.
olağanüstü transphenomenal adj.
olağanüstü uncouth [obsolete] adj.
olağanüstü eminent adj.
olağanüstü unearthly adj.
olağanüstü olmayan unmiraculous adj.
olağanüstü larger than life adj.
olağanüstü larger-than-life adj.
olağanüstü lash [ireland] adj.
olağanüstü büyük gigundous adj.
olağanüstü wild adj.
olağanüstü wizardly adj.
olağanüstü wondered [obsolete] adj.
olağanüstü wonder adj.
olağanüstü meridian [obsolete] adj.
olağanüstü hella adj.
olağanüstü high adj.
olağanüstü derecede canlı hyperreal adj.
olağanüstü mirific adj.
olağanüstü mirifical adj.
olağanüstü mythologic adj.
olağanüstü mythological adj.
olağanüstü entelektüel olan gigantic adj.
olağanüstü kalitede gold adj.
olağanüstü değerde gold adj.
olağanüstü mükemmellikte gold adj.
olağanüstü dehası olan daemonic adj.
olağanüstü dehası olan demonic adj.
olağanüstü deuced adj.
olağanüstü devilish adj.
ilahi etkiyi düşündürecek kadar olağanüstü inspired adj.
olağanüstü famous adj.
olağanüstü doggone adj.
olağanüstü first-class adj.
olağanüstü gaudish [obsolete] adj.
olağanüstü phantastic adj.
olağanüstü phantastical adj.
olağanüstü precellent [obsolete] adj.
olağanüstü sick-dog adj.
olağanüstü smacking adj.
olağanüstü smash adj.
olağanüstü standout adj.
olağanüstü star adj.
olağanüstü super adj.
olağanüstü superbad adj.
olağanüstü superordinary adj.
olağanüstü supersonic adj.
olağanüstü güvenli supersafe adj.
olağanüstü sterling adj.
olağanüstü splendidous adj.
olağanüstü staving adj.
olağanüstü stellar adj.
olağanüstü bir biçimde breathtakingly adv.
olağanüstü bir şekilde superiorily adv.
olağanüstü bir şekilde portentously adv.
olağanüstü şekilde iyi wondrously adv.
olağanüstü bir şekilde shiningly adv.
olağanüstü olarak fantastically adv.
olağanüstü düzeyde tremendously adv.
olağanüstü bir şekilde uncommonly adv.
olağanüstü exceptionally adv.
olağanüstü bir biçimde phenomenally adv.
olağanüstü prodigiously adv.
olağanüstü bir biçimde extraordinarily adv.
olağanüstü bir durumda in cases of emergency adv.
olağanüstü biçimde rarely [obsolete] adv.
olağanüstü bir biçimde exceedingly adv.
olağanüstü biçimde mirifically adv.
olağanüstü olarak fantasticly [obsolete] adv.
olağanüstü biçimde inordinately adv.
olağanüstü halde first-rate adv.
olağanüstü biçimde preternaturally adv.
olağanüstü derecede strikingly adv.
olağanüstü bir şekilde sterlingly adv.
olağanüstü güçlü anlamını veren bir ön ek din- pref.
olağanüstü güçlü anlamını veren bir ön ek dino- pref.
dikkat çekici ve olağanüstü olay anlamı veren son ek -o'-rama suf.
dikkat çekici ve olağanüstü olay anlamı veren son ek -a'-rama suf.
olağanüstü durum anlamı veren son ek -o-rama suf.
Phrasals
(bir şeyde) olağanüstü başarılı olmak excel at (something) v.
(bir şeyde) olağanüstü başarılı olmak excel in (something) v.
Phrases
olağanüstü something else expr.
olağanüstü the berries expr.
olağanüstü it's the berries expr.
olağanüstü bir şey/biri he/she/it is something else expr.
Colloquial
olağanüstü zeki davranış wise move n.
olağanüstü zeki davranış masterly move n.
olağanüstü yetenekler extraordinary skills n.
olağanüstü biri a piece of work [us] n.
olağanüstü biri/bir şey a real dilly n.
bir şeyin en olağanüstü olanı honey of a something n.
olağanüstü sonuçlar elde eden kimse zinger n.
olağanüstü/sıra dışı şey lollapalooza n.
olağanüstü bir şey a doozy n.
olağanüstü örnek hell n.
bir amaç veya organizasyon için olağanüstü heyecan gösteren kimse moonie n.
olağanüstü biri/bir şey helluva someone/something n.
olağanüstü (bir şey) helluva (something) n.
olağanüstü kimse stand-out n.
olağanüstü fandabidozi n.
olağanüstü güçlü erkek iron man n.
olağanüstü hızda ilerleyen durum fast lane n.
çok büyük ya da olağanüstü başarı yakalamak hit big v.
çok büyük ya da olağanüstü başarı yakalamak hit it big v.
çok iyi/olağanüstü oynamak be on v.
çok iyi/olağanüstü bir performans sergilemek be on v.
olağanüstü başarı göstermek come up aces [us] v.
olağanüstü far-out adj.
olağanüstü zeki davranış master-stroke adj.
olağanüstü uber adj.
olağanüstü rattling adj.
olağanüstü far out adj.
olağanüstü narly adj.
olağanüstü zevkli high old time [old-fashioned] adj.
olağanüstü boyutta magnum adj.
olağanüstü güçte magnum adj.
olağanüstü primo adj.
olağanüstü helluva adj.
olağanüstü bold adj.
olağanüstü chill adj.
olağanüstü goddam adj.
olağanüstü heckuva adj.
olağanüstü stand-out adj.
olağanüstü pearler [australia] adj.
olağanüstü gaudy adj.
olağanüstü snazzy adj.
olağanüstü superterrific adj.
olağanüstü outasite [us] adj.
olağanüstü (bir şey veya kişi) a helluva someone or something adv.
olağanüstü (bir şey veya kişi) a hell of a someone or something adv.
olağanüstü hal extraordinary situation expr.
olağanüstü way-cool expr.
olağanüstü the glassy [australia] expr.
olağanüstü just the glassy expr.
olağanüstü bir şey/biri he/she/it is something else expr.
olağanüstü the glassy [australia] expr.
Idioms
olağanüstü nüfuzlu kişi hot shot n.
olağanüstü/fevkalade/kayda değer bir şey something to shout about n.
olağanüstü güzel kadın (ironik kullanımda hiç güzel olmayan kadın) the face that launched a thousand ships n.
olağanüstü çok miktarda para silly money n.
olağanüstü kabiliyetli kimse a whole team and the dog under the wagon n.
olağanüstü bir görüntü/manzara a marvel to behold n.
olağanüstü bir şey a real doozy n.
olağanüstü kimse broth of a man n.
olağanüstü şey one for the books n.
sağlık için olağanüstü derecede faydalı bir sıvı wonder water n.
işini olağanüstü yapmak excel at v.
(sporda vb) olağanüstü başarılı olmak excel at v.
olağanüstü bir şey becerememek not set the world on fire v.
harika/olağanüstü olmak be (the) bomb v.
harika/olağanüstü olmak be the bomb [us] v.
inanılmayacak kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak beggar description v.
inanılmayacak kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak beggar belief v.
tarif edilemeyecek kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak beggar description v.
anlatılamayacak kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak beggar description v.
tarif edilemeyecek kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak beggar belief v.
anlatılamayacak kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak beggar belief v.
olağanüstü olmak come as a revelation (to somebody) v.
olağanüstü olmak be a revelation v.
fevkalade/olağanüstü/istisnai bulmak write home about v.
olağanüstü başarı kazanmak curl the mo [australia] v.
çok/olağanüstü çaba sarf etmek bend (one's) efforts v.
olağanüstü bir matematik zekasına sahip olmak have a head for figures v.
olağanüstü olmak be out of this world v.
olağanüstü bir başarı elde etmek knock (something) out of the ballpark v.
olağanüstü bir başarı elde etmek knock (something) out of the park v.
olağanüstü bir olay yaratmak walk on water v.
olağanüstü bir şey becerememek not set the world alight v.
olağanüstü bir şey becerememek not set the world on fire v.
olağanüstü bir şey becerememek not set the world alight v.
olağanüstü bir şey becerememek not set the world on fire v.
olağanüstü olmak be a revelation (to somebody) v.
olağanüstü olmak come as a revelation (to somebody) v.
olağanüstü olmak be larger than life v.
sıra dışı/olağanüstü bir başarı elde etmek hit (something) out of the ballpark v.
sıra dışı/olağanüstü bir başarı elde etmek hit (something) out of the park v.
olağanüstü bir şey becerememek not set the world on fire v.
olağanüstü bir şey becerememek never set the world on fire v.
olağanüstü bir şey olmamak not set the thames on fire v.
olağanüstü/harika bir performans sergilemek stop the show v.
olağanüstü out of this world adj.
olağanüstü far out adj.
olağanüstü bir a peach of a (something) adj.
olağanüstü soğuk (as) cold as any stone adj.
olağanüstü bir … a peach of a … expr.
saçma bir şeyden olağanüstü bir şeye from the ridiculous to the sublime expr.
olağanüstü it's boss expr.
olağanüstü that's boss expr.
olağanüstü bir şeyden saçma bir şeye sublime to the ridiculous expr.
Speaking
olağanüstü it is incredible expr.
Trade/Economic
olağanüstü kardan sağlanan kaynak sources from extraordinary operations n.
olağanüstü yedek excess reserve n.
olağanüstü yedekler extra reserve n.
olağanüstü giderler extraordinary expense n.
olağanüstü olan şey phenomenon n.
olağanüstü kazanç ve kayıplar extraordinary gains and losses n.
olağanüstü yedekleri extraordinary reserves n.
olağanüstü zarar casualty losses n.
olağanüstü giderler extraordinary expenses n.
olağanüstü zarar extraordinary loss n.
olağanüstü yedek reserve for contingencies n.
olağanüstü gelirler extraordinary income n.
olağanüstü yedekler general reserve n.
olağanüstü genel kurul extraordinary general assembly n.
olağanüstü yedek akçeler extraordinary reserves n.
olağanüstü yedekler hxira reserve n.
olağanüstü bütçe extra ordinary budget n.
yasak ve olağanüstü ihtiyatlar reserve fund n.
olağanüstü kar extraordinary profit n.
olağanüstü amortisman exceptional depreciation n.
olağanüstü zarardan dolayı kaynak kullanımı fund usage due to extraordinary operations n.
olağanüstü genel kurul extraordinary general meeting n.
olağanüstü kamu harcamaları extraordinary expenditures n.
olağanüstü ödenek extraordinary appropriation n.
olağanüstü genel kurul toplantısı extraordinary general meeting n.
olağanüstü bütçe gelirleri extraordinary budget receipts n.
olağanüstü kolaylıklar emergency facilities n.
olağanüstü temettü extra dividend n.
olağanüstü amortisman extraordinary depreciation n.
olağanüstü yedek akçe excess reserve n.
olağanüstü durum emergency n.
olağanüstü temettü surplus dividend n.
olağanüstü bütçe gelirleri exceptional budget receipts n.
olağanüstü vergi emergency tax n.
olağanüstü amortisman emergency amortization n.
olağanüstü toplantı emergency meeting n.
olağanüstü kazançlar vergisi excess profits duty n.
olağanüstü hal kanunları emergency laws n.
olağanüstü ihtiyat excess reserve n.
olağanüstü bütçe emergency budget n.
olağanüstü kazançlar vergisi tax on extra revenues n.
olağanüstü kazanç vergisi excess profit duty n.
olağanüstü iyi kalite prime quality n.
olağanüstü işçi ücreti callback pay n.
olağanüstü amortisman accelerated depreciation n.
olağanüstü tehlikeli mal extremely dangerous goods n.
olağanüstü gelir extraordinary income n.
olağanüstü büyük jüri extraordinary grand jury n.
olağanüstü bütçe extraordinary budget n.
olağanüstü tehlike extraordinary danger n.
olağanüstü tahsisat extraordinary appropriation n.
olağanüstü masraflar extraordinary expenses n.
olağanüstü riskler karşılığı reserve for extraordinary risks n.
olağanüstü fon extra fund n.
olağanüstü ihtiyat extra reserve n.
olağanüstü rasyon emergency ration n.
olağanüstü ihtiyat extraordinary reserve n.
olağanüstü tehlikeli durum state of emergency n.
olağanüstü teminatlı senet first class paper n.
olağanüstü ihtiyatlar excess reserves n.
olağanüstü haller exceptional circumstances n.
olağanüstü durumlar exceptional circumstances n.
olağanüstü tamirler extraordinary repairs n.
olağanüstü kar extra dividend n.
olağanüstü karar extraordinary resolution n.
olağanüstü kar ve zarar extraordinary gains and losses n.
olağanüstü toplantı special meeting n.
diğer olağanüstü giderler other extraordinary charges n.
düşülen olağanüstü amortisman ve olağanüstü miktarlar extraordinary depreciation and extraordinary amounts written off n.
diğer olağanüstü gelirler other extraordinary income n.
reorganizasyon maliyetleri olarak sermayeye eklenen olağanüstü giderler extraordinary charges capitalized as reorganization costs n.
olağanüstü giderler extraordinary charges n.
olağanüstü borç ve giderlerin karşılıklarının yeniden girişi write-back of provisions for extraordinary liabilities and charges n.
olağanüstü borçlar ve giderlere ilişkin karşılıklar provisions for extraordinary liabilities and charges n.
olağanüstü gelirler extraordinary incomes n.
olağanüstü genel kurul toplantısı egm (extraordinary general meeting) n.
olağanüstü genel kurul egm (extraordinary general meeting) n.
olağanüstü toplanmak hold an emergency meeting v.
olağanüstü toplanmak hold an extraordinary meeting v.
Law
sivil olağanüstü hal planlama yüksek komitesi the supreme civil emergency planning committee n.
olağanüstü hal public emergency n.
savaş ve olağanüstü hal mevzuatı war and emergency legislation n.
olağanüstü hakim emri prerogative writ n.
olağanüstü gelirler abnegation budget receipts n.
olağanüstü zamanaşımı extraordinary prescription n.
sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararname emergency decree having the force of law n.
olağanüstü toplantı special session n.
(birini) olağanüstü iadeye tabi tutmak rendition v.
olağanüstü abnormal adj.
Politics
olağanüstü giderler extraordinary charges n.
olağanüstü durum urgent case n.
olağanüstü hal bölgesi state of emergency region n.
olağanüstü hal mahkemesi emergency court n.
olağanüstü hal yetkileri emergency powers n.
olağanüstü zirve extraordinary summit n.
olağanüstü yetkilerin toplanmış olduğu makam vested with extraordinary powers n.
olağanüstü durum case of emergency n.
olağanüstü savaş tedbirleri exceptional war measures n.
olağanüstü savaş önlemleri exceptional war measures n.
olağanüstü hal bölge valisi regional governor of the state of emergency n.
olağanüstü iç durumlar domestic emergencies n.
olağanüstü toplantı extraordinary session n.
olağanüstü hal ilanı a state of emergency declaration n.
olağanüstü hal ilanı declaration of state of emergency n.
olağanüstü hal/durum state of exception n.
olağanüstü kurultay extraordinary meeting n.
olağanüstü kongre extraordinary congress n.
sivil olağanüstü hal planlaması kıdemli komitesi senior civil emergency planning committee (scepc) n.
nato sivil olağanüstü hal planlaması nato civil emergency planning n.
olağanüstü ve tam yetkili büyükelçi ambassador extraordinary and plenipotentiary n.
seçilmiş olan hükümetin yasaları çiğneyerek kendisine olağanüstü yetkiler vermek suretiyle mevcut anayasal düzenin dışında hareket etmesi autocoup n.
seçilmiş olan hükümetin yasaları çiğneyerek kendisine olağanüstü yetkiler vermek suretiyle mevcut anayasal düzenin dışında hareket etmesi self-coup n.
afet yönetimi ve olağanüstü hallerde müdahale amaçlı uzay kaynaklı bilgi için bm platformu united nations platform for space-based information for disaster management and emergency response n.
olağanüstü hal ilan etmek declare emergency rule v.
Institutes
olağanüstü hal bölge valiliği governorship of the state of emergency of region n.
olağanüstü hal i̇şlemleri i̇nceleme komisyonu commission for the examination of proceedings under the state of emergency n.
kamboçya mahkemeleri olağanüstü duruşmaları extraordinary chambers in the court of cambodia n.
olağanüstü hal inceleme işlemleri komisyonu the commission on examination of the state of emergency procedures n.
olağanüstü ve tartışmalı iddiaları araştıran bir kuruluş csi (committee for skeptical inquiry) n.
Technical
olağanüstü su seviyesi abnormal water level n.
olağanüstü haller aberrations n.
maksimum olağanüstü su seviyesi maximum exceptional level n.
olağanüstü su seviyesi exceptional water level n.
olağanüstü yedekler extraordinary reserves n.
olağanüstü su düzeyi abnormal water level n.
olağanüstü durumlar aberrations n.
olağanüstü su seviyesi level-abnormal water n.
olağanüstü ışın extraordinary ray n.
suverilmiş ve menevişlenmiş olağanüstü uygulama çelikleri quenched-and-tempered ultraservice steels n.
Computer
olağanüstü durum disaster n.
Automotive
olağanüstü otomobil doozie n.
Psychology
denize karşı olağanüstü sevgi thalassomania n.
olağanüstü hafızaya sahip kimse mnemonist n.
olağanüstü hafızaya sahip kimse mnemotechnist n.
Chemistry
olağanüstü beyaz renkli kristalli bir madde ammonium cyanate n.
Biology
olağanüstü çevre koşullarında (sıcak su kaynakları vb) yaşayabilen organizma extremophile n.
Archaeology
hindistan maharashtra'da budist sanatının olağanüstü örneklerinin bulunduğu mağaralar ajanta caves n.