parçalar - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

parçalar



Sens de "parçalar" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 6 résultat(s)

Turc Anglais
General
parçalar flinders n.
Technical
parçalar components n.
parçalar constituent components n.
Computer
parçalar parts n.
parçalar tracks n.
Aeronautic
parçalar bits n.

Sens de "parçalar" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 259 résultat(s)

Turc Anglais
General
kazadan geri kalan parçalar wreckage n.
aşınma sonucu kopan parçalar abrasion n.
seçme parçalar selection n.
ana parçalar main components n.
satılık parçalar items for sale n.
oluşturan parçalar constituent parts n.
küçük parçalar smithereens n.
takı montajında ​​kullanılan küçük parçalar jewellery findings n.
kayıp parçalar missing pieces n.
eksik parçalar missing pieces n.
küçük parçalar halinde kırılmış buz ice chips n.
erkek kızıl geyik boynuzundan tıraşlanan parçalar hartshorn shavings n.
eyerin önünü oluşturan parçalar bow n.
büyük parçalar hunks n.
iyi parçalar hunks n.
kalın parçalar hunks n.
bilgisayar veya internet oyunlarında yenilen düşmanlardan elde edilen işe yarar parçalar loot n.
temel iç parçalar guts n.
makine veya cihazın içindeki parçalar guts n.
(piramit şekilli parçalar ile oynanan) bir strateji oyunu icehouse n.
fluorspattan yapılan ve renkli metal parçalar ile süslenen, doğu'ya özgü bir cam eşya türü murrhine glass n.
iç içe geçmiş karmaşık parçalar bütünü complexus n.
pinner tipi kadın başlığında sarkık parçalar pinner n.
birbirinin devamı olan parçalar halinde çıkarılan yayın continuation n.
(edebi parçalar) derleme gathering n.
parçalar veya yüzeyler arasındaki kesin ve doğru temas seat n.
küçük parçalar crumblings n.
küçük parçalar smithers n.
esas parçalar substantials n.
biçimsiz parçalar halinde bir araya getirmek lump v.
küçük parçalar halinde paylaştırmak morsel v.
küçük parçalar halinde bölüştürmek morsel v.
(pirinç boyutunda) parçalar haline getirmek rice v.
küçük parçalar halinde vermek dole v.
eşit parçalar halinde vermek dole v.
sert maddeye ait gevşek parçalar ile doldurmak pack v.
(ufak bıçakla, kesme makinesiyle) parçalar kesmek click v.
(çimenlikten) ufak parçalar almak core v.
parçalar halinde kabuk dökmek shard v.
ince parçalar halinde kopmak shell v.
küçük parçalar içeren sabulose adj.
parçalar halinde pieced adj.
içinde katı parçalar bulunmayan (sıvı) smooth adj.
parçalar halinde fragmental adj.
parçalar halinde fragmentary adj.
küçük parçalar haline getirilmiş chunked adj.
diğer parçalar ortadan kaybolduktan sonra kalan relict adj.
diğer parçalar ortadan kaybolduktan sonra kalan relicted adj.
kendi içinde karmaşık parçalar içeren decomplex adj.
ince ve gevrek parçalar oluşturan flaky adj.
parçalar halinde asunder adv.
parçalar halinde in pieces adv.
parçalar halinde up adv.
parçalar halinde gobbetly adv.
parçalar halinde piecely adv.
küçük parçalar halinde small adv.
sahne dekorunun en önündeki parçalar arasında sahne önünde gerçekleştirilen in one prep.
Phrasals
parçalar ekleyerek tamamlamak piece out v.
(bir şeyden) küçük parçalar halinde dökülmek flake away from (something) v.
parçalar haline getirmek hack up v.
parçalar keserek azaltmak hack away v.
parçalar keserek azaltmak hack away at v.
bir şeyi (küçük parçalar halinde) kırmak break something up (into something) v.
küçük parçalar halinde kopmak/dökülmek/düşmek chip away v.
(bir şeyden) küçük parçalar kırmak/koparmak chip something away (from something) v.
küçük parçalar halinde kopmak/dökülmek/düşmek chip off v.
(bir şeyi) küçük parçalar halinde dökmek flake something off of something v.
(bir şeyi) küçük parçalar halinde dökmek flake something off v.
bir şeyi parçalar haline getirmek hack something up v.
Colloquial
giyimde aksesuar ve ilave parçalar dress-ups n.
bir şeyi küçük parçalar halinde kesmek/doğramak hash up v.
ek parçalar takılmış beefed out adj.
küçük parçalar halinde in bits and pieces expr.
Idioms
(bir şeyi) küçük parçalar halinde kesmek cut (something) to pieces v.
Trade/Economic
bekleyen parçalar non-standing parts n.
hızlı giden parçalar fast moving items n.
mevcut parçalar current parts n.
mevcut olmayan parçalar non-current parts n.
orijinal parçalar genuine parts n.
parçalar ve aksesuarlar parts and accessories n.
talep edilmeyen parçalar obsoleted parts n.
yedek parçalar replacement parts n.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen mobilya, ekipman, yapı parçası flat pack [uk] n.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen (mobilya, ekipman, yapı parçası) flat-packed [uk] adj.
Industry
asbest parçalar ile cam tuğlaların birleşim yerlerindeki fazla alüminyumu silen işçi wiper n.
birbirine monte edilen parçalar component (materiel) n.
Technical
müstesna parçalar rariora [plural] n.
ağır parçalar heavy units n.
aksesuar parçalar accessory parts n.
asbest parçalar pad n.
aşınmış ve uygun olmayan parçalar worn and non-conforming parts n.
basınç içerikli parçalar pressure containing parts n.
basınç uygulanan durumlarda kullanılan boru ve ekleme parçalar pipes and fittings for pressure applications n.
boyuna parçalar longitudinal members n.
bir makinedeki hareketli parçalar için yapılan kanal race n.
çalışan parçalar working parts n.
çalışan parçalar working elements n.
değiştirilebilen parçalar interchangeable parts n.
değiştirilebilir parçalar interchangeable parts n.
dönen parçalar rotating frame n.
döner parçalar rotating components n.
dökme parçalar cast parts n.
elektronik parçalar electronic parts n.
eşısıl biçimlenmiş parçalar isothermally-formed components n.
elastometrik parçalar elastomeric parts n.
fırça monteli döner mil ile çalışan elektronik parçalar bush-mounted spindle-operated electronic components n.
gerekli parçalar requisites n.
gerilim altındaki parçalar live parts n.
hareketsiz parçalar (makine) fixed parts n.
hareketli parçalar moving parts n.
hava ile birlikte taşman parçalar airborne particles n.
hava ile birlikte taşınan parçalar airborne particles n.
iri parçalar halinde kopma chunking n.
işlevsel bileşenler/parçalar functional components n.
içe yerleştirilmiş vida dişi açılmış ara parçalar screw threaded inserts n.
kalıplanmış parçalar molded parts n.
kısmi dönüşlü hareketlendirci parçalar partial-turn actuator attachments n.
kusurlu parçalar defective parts n.
kuma dökülmüş parçalar sand-cast pieces n.
kullanılmış parçalar used parts n.
küçük parçalar halinde yontulma chipping n.
küçük parçalar kiti small parts kit n.
mekanik parçalar mechanical parts n.
küresel parçalar yapmaya yarayan alet spheronizer n.
oluk biçimli parçalar channel-shape parts n.
onarılabilir parçalar için çok kademeli kontrol tekniği multi echelon technique for recoverable item control n.
prefabrike parçalar prefabricated parts n.
parçalar üzerindeki bağlantıların tanıtımı identifications of connections on units n.
plastik parçalar plastic components n.
polimer malzemelerden yapılmış parçalar parts made of polymer materials n.
rijit olmayan parçalar non-rigid parts n.
sertleştirilebilir paslanmaz çelik parçalar hardenable stainless steel parts n.
şimdiye kadar yapılmış parçalar parts made so far n.
standart parçalar standard parts n.
tekrar kullanabilen parçalar/bileşenler reusable components n.
tehlikeli canlı parçalar hazardous-live-parts n.
tehlike oluşturacak parçalar hazardous-live-parts n.
vida dişleri ve vida dişi açılmış parçalar screw threads and threaded parts n.
yardımcı parçalar accessory parts n.
yedek parçalar spare parts n.
yedek parçalar repair parts n.
yardımcı parçalar standardı utility parts standard n.
yedek parçalar replacement parts n.
cila ile parlatılmış metal parçalar brightwork n.
işlenmekte olan hayvan derisinden elde edilen parçalar moslings n.
bir makineyi, motoru oluşturan farklı parçalar componentry n.
makineyi hareketlendiren parçalar drive n.
kısa parçalar halinde kesilmiş semente çeliğin yüksek ısı altında lehimlenip çekiçle dövülmesiyle üretilen çelik shear steel n.
kısa parçalar halinde kesilmiş semente çeliğin yüksek ısı altında lehimlenip çekiçle dövülmesiyle üretilen çelik single-shear steel n.
kerestecilik ürünlerini uygun parçalar halinde kesen, döner testere ile teçhiz edilmiş bir makine slasher n.
lehimlenmiş parçalar solderings n.
parçalar saçmak scab v.
(döküm modeline) gerekli kanalları açmak için parçalar ilave etmek gate v.
(elektrik düğmesi) gerekli parçalar birbirine temas ettikten sonra hareketini tamamlamak seal v.
yedek parçalar ile gres, soğutma suyu gibi sıvıların haricinde ölçülen (makine ağırlığı) dry adj.
küçük parçalar halinde kesilmiş sectile adj.
Computer
değişen parçalar parts replaced n.
toplam parçalar total parts n.
ufak parçalar koparmak nibble n.
Informatics
weblogda parçalar halinde yayımlanan kitap blook n.
Mechanic
hareketsiz parçalar fixed parts n.
rotor çevresine monte edilen parçalar blade n.
kullanılan tüm parçalar üç sıra halinde olacak şekilde perçinlemek triple-rivet v.
Textile
daha kaliteli yünlere eklenmek için seçilen eteklik kumaş parçalar pieces n.
giyimde çeşitli kombinasyonlar elde etmek için birbiri yerine giyilebilen parçalar separates n.
Construction
ankastre parçalar embedded parts n.
eş parçalar mating parts n.
geçme parçalar mating parts n.
gömük parçalar embedded parts n.
tamamlayıcı parçalar complementary fittings n.
yapısal parçalar structural parts n.
takoz haline getirilecek uzun ve ince parçalar doweling n.
takoz haline getirilecek uzun ve ince parçalar dowelling n.
ahşap yapının dış cephesini tamamlamak için gerekli ufak parçalar outside finish [rare] n.
Woodworking
parçalar halinde satılıp sonradan birleştirilen mobilya flatpack n.
parçalar halinde satılıp sonradan birleştirilen mobilya flat pack furniture n.
parçalar halinde satılıp sonradan birleştirilen mobilya flat-pack n.
Furniture
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen mobilya flat pack [uk] n.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen (mobilya) flat-pack adj.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen (mobilya) flat-packed [uk] adj.
Automotive
aktüatörler ve diğer kilitleme önleyici parçalar actuators and other anti-lock control components n.
ana parçalar guts n.
arka koltuk konsolu/tatbiki parçalar rear seat console/applied parts n.
döşeme konsolu/parçalar floor console/applied parts n.
eşleşen parçalar mating parts n.
elektrikli parçalar electrical components n.
hareketli parçalar crankshaft drive n.
hareket etmeyen parçalar fixed parts n.
hareketli ana parçalar main running gear n.
iç parçalar innards n.
kromajlı parçalar chrome work n.
yedek parçalar spare parts n.
Aeronautic
kusurlu parçalar faulty parts n.
yapısal parçalar structural parts n.
Marine
gemi üzerindeki yedek parçalar on board spares n.
gurcatayı desteklemek için gemi direğinin bazı yerlerine sabitlenmiş ahşap parçalar bibbs n.
halatın dış kısmında yer alan parçalar arasındaki boşluk contline n.
halatın dış kısmında yer alan parçalar arasındaki boşluk cantline n.
halatın dış kısmında yer alan parçalar arasındaki boşluk cuntline n.
gemi donanımını güçlendiren veya gevşeten halatlara bağlı olup diğer teçhizatı güçlendiren parçalar preventer bolts n.
Medical
böbrek şeklinde parçalar reniform pieces n.
derinin epitelyal elemanlarının iri ve ufak parçalar halinde dökülmesi desquamation n.
Anatomy
küçük kavite veya parçalar arasındaki bölme septulum n.
Food Engineering
gıdalarla temas eden malzemeler ve parçalar materials and articles in contact with foodstuffs n.
Gastronomy
dikdörtgen parçalar halinde kesilen şekerleme bar n.
genellikle sirke aromalı pirinç ile çiğ veya pişmiş balıktan oluşan, bir tür su yosununa sarılmış ve tek ısırımlık parçalar halinde servis edilen bir suşi maki n.
yahnisini pişirmek için genellikle küçük parçalar halinde kesilen sığır inciği shin n.
Geometry
parçalar eşit olacak şekilde art arda temas ettirmek roll v.
Chemistry
itriyum dallantılı parçalar yttrium dendritic pieces n.
küçük parçalar halinde oluşan bir tür alum roche alum n.
küçük parçalar halinde oluşan bir tür alum rock alum n.
(cıvayı) ince parçalar haline getirmek flour v.
Biology
salgılama sırasında hücrelerinden bazı parçalar kopararak salgı üreten bez apocrine gland n.
salgılama sırasında hücrelerinden bazı parçalar kopararak salgı üreten bezler apocrine glands n.
parçalar veya organlar arasında evrimsel yakınsaklıktan kaynaklanan benzeşmeler homoplasy n.
salgılama sırasında hücrelerinden bazı parçalar kopararak salgı üreten apocrine adj.
diziler halinde düzenlenmiş olup benzer şekil ve yapıya sahip (parçalar) homonomous adj.
Zoology
kanatsı parçalar alae n.
Botanic
(yaprak) birbirinden tamamen ayrı olmayan bölünmüş parçalar lobe n.
ebeveyn bitkiden doğal olarak düşen veya kolayca alınan parçalar ile üreme separation n.
Fishery
(olta sapına) tüy gibi parçalar ekleyerek yapay sinek yapmak tie v.
Literature
hikayede bir karakterin anlatıcı rolünde olması veya anlatımın içine parçalar halinde açıklama eklenmesi tekniği narratage n.
edebi eserden alınan parçalar analecta n.
edebi eserden alınan parçalar analects n.
birbirine bağlanan parçalar rhapsody n.
Linguistics
parçalar üstü sesbirim suprasegmental phoneme n.
(konuşma üzerinde var olan) parçalar üstü etki suprasegmental n.
History
antik roma kalıntıları arasında kırık parçalar halinde bulunan ve genellikle eski laconia'dan geldiği düşünülen güzel ve siyah mermer nero-antico n.
Environment
yongalar ya da parçalar haline getirme spalling n.
Geology
kayaçtan ayrılmış kabuksu ince parçalar dislodged slices n.
Military
demirbaş parçalar insurance type parts n.
gövdeye takılı parçalar build in parts n.
geriye dağılan parçalar base spray n.
müşterek parçalar common parts n.
müşterek madeni parçalar common hardware n.
müşterek parçalar parts common n.
nato elektronik parçalar tavsiyesi nato electronic parts recommendation n.
özel parçalar parts peculiar n.
uzun ömürlü parçalar insurance type parts n.
(belirli ekipmanlara ait) büyük parçalar oversized cargo n.
imalatı ve malzemesi benzer olup iki veya daha fazla askeri hizmet tarafından farklı renk ve modelleri kullanılabilen parçalar common item [us] n.
Art
(yazılı yapıtlar) dağılmış kalıntılar ve parçalar disjecta membra n.
Music
soprano ve tenor arasında bestelenmiş parçalar alti n.
soprano ve tenor arasında bestelenmiş parçalar altus n.
parçalar halinde şarkı söylemek organize v.
parçalar halinde şarkı söylemek organise v.
Librarianship
metinlere ait dağınık parçalar disjecta membra n.
Archaic
parçalar arasındaki uyum consent n.
iç parçalar daylights n.
parçalar halinde in sunder adv.
Ornithology
göz çevresinde ibiğe benzer etimsi parçalar olan güvercin barb n.
Entomology
yapraklardan parçalar kesen böcek leaf cutter n.
yuvasını kaplamak için yapraklar ve çiçeklerden yuvarlak parçalar koparan arı leafcutter bee n.
Slang
rapçilerin birbirlerini eleştirmek ve yermek için yazdıkları parçalar diss n.
kayganlaştırıcı madde (mekanik parçalar arasında veya cinsel kullanım için) motion lotion n.
yağlayıcı madde (mekanik parçalar arasında veya cinsel kullanım için) motion lotion n.
kaydırıcı madde (mekanik parçalar arasında veya cinsel kullanım için) motion lotion n.
Modern Slang
sunuculuğunu armin van buuren'in yaptığı trance ve progressive parçalar çalan bir radyo programı a state of trance n.
Star Wars
evcil hayvanlar' "v" parçalar pets' "n" pieces n.