rağmen - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

rağmen



Sens de "rağmen" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 39 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
rağmen despite prep.
rağmen although conj.
General
rağmen to the contrary adv.
rağmen e'en adv.
rağmen ever so adv.
rağmen even adv.
rağmen much as/though adv.
rağmen in face of prep.
rağmen in the face of prep.
rağmen in contravention of prep.
rağmen in spite of prep.
rağmen counter to prep.
rağmen despite prep.
rağmen in defiance of prep.
rağmen in contrast to prep.
rağmen notwithstanding prep.
rağmen as prep.
rağmen considering prep.
rağmen after prep.
rağmen malgrado prep.
rağmen by [scotland] prep.
rağmen over prep.
rağmen though conj.
rağmen but what conj.
rağmen if conj.
rağmen even though conj.
rağmen albeit conj.
rağmen although conj.
rağmen altho conj.
rağmen but yet conj.
rağmen albe conj.
Phrases
rağmen when in fact expr.
rağmen in the face expr.
Colloquial
rağmen still and all adv.
Idioms
rağmen in the teeth of expr.
Technical
rağmen although conj.
Archaic
rağmen maugre prep.
rağmen mauger prep.
rağmen maugre prep.

Sens de "rağmen" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 361 résultat(s)

Turc Anglais
General
bütün engellere rağmen a slim chance n.
muhalif olmalarına rağmen birlikte çalışmak zorunda olan kişiler frenemy n.
olunan zaman veya mekandan farklı bir zamanı ve mekanı işleyen bir eser karşısında anlatılan yerde veya zamanda olunmadığının bilinmesine rağmen okurun istemli bir şekilde kendisini orada ve o anda imiş gibi hissederek eseri anlamaya çalışması the willing suspension of disbelief n.
emeklilik yaşı gelmesine rağmen çalışmaya devam eden kişi nevertiree n.
yanlış olmasına rağmen genel anlamda kabul gören şey factoid n.
(yasağa rağmen) sigara içilmesine müsaade edilen yer smoke-easy n.
(yasağa rağmen) sigara içilmesine müsaade edilen yer smokeasy n.
(yasağa rağmen) sigara içilmesine müsaade edilen yer smokeeasy n.
başkalarına rağmen bir şeyi destekleyen kimse bastion n.
zorluklara rağmen bir amaç uğruna mücadele eden kimse dead ender n.
imkansız gibi görülmesine rağmen meydana gelen bir olay black swan n.
açık kanıtlara rağmen gerçeği reddeden kimse flat-earther n.
düşük ihtimale rağmen kazanılan bahis skinner n.
zorluklara rağmen gayret etmek slug on v.
-e rağmen çok zarar görmemek be none the worse v.
zorluklara rağmen başarmak live through v.
zorluklara rağmen başarmak bring off v.
her şeye rağmen ümitli olmak hope against hope v.
araçta ön koltuk boş olmasına rağmen arka koltukta seyahat etmek vip v.
ehliyetine geçici olarak el konulmuş olmasına rağmen araç kullanmak be driving on a suspended driving licence v.
zorluklara rağmen tamamlamak see through v.
yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamak could not be saved despite all the efforts deployed by v.
yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamak could not be saved despite all medical efforts v.
tüm çabalara rağmen kurtarılamamak despite all efforts can not be saved v.
karşı çıkanlara rağmen muvaffak olmak weather a point v.
tehlike veya risklere rağmen açıklamak venture v.
kararmaya veya kısmi silinmeye rağmen okumak veya yorumlamak decipher v.
engellere rağmen sonuca varmak drive v.
(bir şeyi) engellere rağmen tamamlamak drive v.
zorluklara rağmen başarmak outlive v.
zorluklara rağmen yolunda ilerlemek press v.
engellere rağmen yapmak push v.
engellere rağmen ilerlemek push v.
her şeye rağmen başarmak stagger v.
(tam zamanlı çalışmak istemesine rağmen) yarı zamanlı çalışan underemployed adj.
(olgun olmasına rağmen) kibar olmayan unmellow adj.
(olgun olmasına rağmen) kaba unmellow adj.
resmi olarak doğrulanmamasına rağmen tanınmış conceded adj.
olmasına rağmen nevertheless adv.
bütün zorluklara rağmen come hell or high water adv.
buna rağmen after all adv.
her şeye rağmen after all adv.
her şeye rağmen for all that adv.
buna rağmen still adv.
buna rağmen nevertheless adv.
buna rağmen just the same adv.
ona rağmen anyhow adv.
her şeye rağmen nonetheless adv.
öyle olmasına rağmen even so adv.
teessürüne rağmen to one's regret adv.
her şeye rağmen regardless adv.
buna rağmen notwithstanding adv.
bütün tehlikelere rağmen at all hazards adv.
her şeye rağmen in spite of the low chances adv.
her şeye rağmen altogether adv.
her şeye rağmen despite everything adv.
bütün bunlara rağmen notwithstanding adv.
bütün bunlara rağmen for all that adv.
bütün bunlara rağmen nevertheless adv.
bütün bunlara rağmen despite all adv.
bütün bunlara rağmen even so adv.
bütün bunlara rağmen even then adv.
bütün bunlara rağmen still adv.
herşeye rağmen irregardless adv.
herşeye rağmen disregarding adv.
herşeye rağmen disregardless adv.
her şeye rağmen anyhow adv.
-e rağmen for all that adv.
-e rağmen no matter adv.
-e rağmen to the contrary adv.
-e karşı yoğun engellere rağmen despite overwhelming odds against adv.
ilerleyen yaşına rağmen despite his/her advancing age adv.
buna rağmen however adv.
benzerliğe rağmen despite similarity adv.
tüm bunlara rağmen despite all adv.
buna rağmen nonetheless adv.
buna rağmen nevertheless adv.
buna rağmen ne’ertheless adv.
olmasına rağmen ne’ertheless adv.
kendisine rağmen malgré lui adv.
her şeye rağmen no matter adv.
her şeye rağmen irrespective adv.
her şeye rağmen dışarı çıktık. regardless adv.
zorluklara rağmen in defiance of prep.
rağmen (bir gürültüye) through prep.
-e rağmen despite prep.
her şeye rağmen regardless of prep.
-e rağmen in despite of prep.
-e rağmen in contrast with prep.
-e rağmen in defiance of prep.
-e rağmen with prep.
-e rağmen notwithstanding prep.
-e rağmen for prep.
-e rağmen in spite of prep.
-e rağmen as prep.
kanuna rağmen in defiance of the law pron.
olmasına rağmen although conj.
-e rağmen though conj.
olmasına rağmen even though conj.
sına rağmen even though conj.
buna rağmen yet conj.
bütün bunlara rağmen howbeit conj.
-e rağmen albeit conj.
-e rağmen despite the fact that conj.
-e rağmen even though conj.
-e rağmen no matter that conj.
-e rağmen while conj.
-e rağmen if conj.
gerçeğine rağmen in spite of the fact that conj.
-e rağmen albe conj.
olmasına rağmen neverthelater [obsolete] conj.
buna rağmen yet conj.
buna rağmen yit [dialect] conj.
olmasına rağmen while conj.
(başkasının) gücüne rağmen in despite expr.
(başkasının) isteğine rağmen in despite expr.
sana rağmen in your despite expr.
Phrasals
zorluklara rağmen yürütmek pull off v.
engellere rağmen devam etmek carry on v.
zorluklara rağmen elde etmek muster up v.
(bir işi) bütün aksiliklere rağmen başarmak bring off v.
zorluklara rağmen yürümek worry along v.
zorluklara rağmen yürümek worry through v.
her şeye rağmen devam etmek go through v.
her şeye rağmen sürdürmek go through v.
her şeye rağmen devam etmek go forward v.
tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek go forward v.
fiziksel bir engele rağmen ilerlemek press forward v.
her şeye rağmen devam etmek press forward v.
tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek press forward v.
zorluklara rağmen gelişme göstermek press forward v.
zorluklara, güçlüklere rağmen ilerlemek push forward v.
her şeye rağmen devam etmek push forward v.
tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek push forward v.
zorluklara rağmen gelişme göstermek push forward v.
zorluklara, engellere rağmen ilerlemek push forward v.
zorluklara, engellere rağmen devam etmek push forward v.
zorluklara, güçlüklere rağmen ilerlemek push forward v.
her şeye rağmen devam etmek push forward v.
tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek push forward v.
zorluklara rağmen gelişme göstermek push forward v.
her şeye rağmen dediğini yapmak go through v.
her şeye rağmen sözünden/planından dönmemek go through v.
yaralanmasına rağmen oynamaya devam etmek play through v.
yaralanmasına rağmen rekabeti bırakmamak play through v.
her şeye rağmen devam etmek/ettirmek press onward v.
şanssızlığa rağmen güçlü durmak rise above v.
zorluklara rağmen devam etmek rub along v.
her şeye rağmen (bir şeye) devam etmek go forward with v.
(bir şeyi) her şeye rağmen sürdürmek/tamamlamak/yürütmek go through with (something) v.
zorluklara/engellere rağmen bir şeyi devam ettirmek/sürdürmek tough something out v.
engellere veya zorluklara rağmen bir şeyi yapmaya devam etmek plough ahead v.
Phrases
aksini düşünmesine rağmen against one's better judgement n.
her şeye rağmen gülümse smile whatever happens n.
bütün zorluklara rağmen/karşın by hell or high water expr.
bütün zorluklara rağmen/karşın hell or high water expr.
belli (olumsuz) özelliklerine ya da sorunlarına rağmen … for all (one's) (something) expr.
(bir şeyin) tüm …larına rağmen for all (one's) (something) expr.
bütün engellere rağmen in spite of the low chances expr.
bütün bunlara rağmen in spite of all these things expr.
buna rağmen despite this expr.
çok uğraşmasına rağmen try as he may expr.
çok uğraşmasına rağmen no matter how hard he tries expr.
hiç bir anlamı/değeri olmamasına rağmen such as it is expr.
her şeye rağmen in spite of everything expr.
ilerleyen yaşına rağmen despite his/her advanced age expr.
istememe rağmen much as i would like to expr.
ilerlemiş yaşına rağmen despite his/her advanced age expr.
polisin dur ihtarına rağmen despite the officer's warning to stop expr.
savaşa rağmen despite the war expr.
uyarıya rağmen despite the warning expr.
gecikmesine rağmen though delayed expr.
aksini düşünmene rağmen against your better judgement [uk] expr.
aksini düşünmene rağmen against your better judgment [us] expr.
aksini düşünmene rağmen against your better judgement [uk] expr.
aksini düşünmene rağmen against your better judgment [us] expr.
(bir şeye) rağmen in defiance of (something) expr.
(bir şeye) rağmen in spite of (something) expr.
(bir şeye) rağmen in the face of (something) expr.
tüm zorluklara rağmen in spite of all odds expr.
Colloquial
biyolojik olarak kadın olmasına rağmen drag queen gibi giyinen kadın bio queen n.
çevredeki insanların rahatsız olmasına rağmen sürekli cep telefonu ile konuşan kişi cellfish n.
hiçbir şeyi umursamadan herhangi bir durumda tüm zorluklara rağmen istediğini elde etmek anlamına gelen bir ifade thug life n.
sağlam/özgüvenli görünmeye çalışmasına rağmen çaresiz kimse hog on ice n.
tutsak olmamasına rağmen içinde bulunduğu durumdan dolayı eli kolu bağlı kimse hog on ice n.
aile işletmesinden yüksek gelir elde etmesine rağmen kar amacı güden bir kurumda çalışan kimse lota [philippines] n.
imkansız veya mantıksız görünmesine rağmen bel bağlanan şey skyhook n.
karşılığında para alınmasına rağmen samimiymiş gibi görünüp bir ürünü destekleyerek ve tanıtarak ürün hakkında ses getirmeye çalışma shilling n.
(uygunsuz bir duruma rağmen) kasıla kasıla/kurum kurum kurumlanarak yapmaya devam etmek brave it out v.
(uygunsuz bir duruma rağmen) kasıla kasıla/kurum kurum kurumlanarak yapmaya devam etmek brazen it out v.
uzun zamandır kullanılmasına rağmen iyi durumda olmak wear well v.
her şeye rağmen katlanmak wear (it) v.
çok uğraşmasına rağmen try as (one) may v.
bütün engellere rağmen against the chances expr.
bütün bunlara rağmen despite all expr.
buna rağmen for all that expr.
bütün bunlara rağmen in spite of all expr.
her şeye rağmen (but) still and all expr.
her şeye rağmen against the chances expr.
o kadar uğraşmama rağmen for the life of one expr.
tüm sorunlarına rağmen for all someone's problems expr.
tüm çabalara rağmen despite all efforts expr.
tüm uğraşlara rağmen despite all efforts expr.
yaşına rağmen genç görünüyor looking young despite his age expr.
(fakat) buna rağmen (but) still and all expr.
(biri) tüm çabalarına rağmen hep başarısız oluyor (one) can't win for losing expr.
(biri) tüm çabalarına rağmen hep başarısız oluyor (one) can't win for trying expr.
buna rağmen all the same expr.
buna rağmen just the same expr.
buna rağmen all the same expr.
buna rağmen just the same expr.
'-e rağmen/karşın as much as expr.
tüm sorunlara rağmen for all problems expr.
'-e rağmen for all... expr.
'-e rağmen no thanks to expr.
buna rağmen still and all expr.
öyle olmasına rağmen that having been said expr.
bütün bunlara rağmen that having been said expr.
buna rağmen that having been said expr.
Idioms
düşük fiyatına rağmen kaliteli olan şey a good value n.
sabah kesilmesine rağmen günün sonuna doğru yeniden uzayan sakal five o'clock shadow n.
kaçınılmaz olmasına rağmen inatla değişim ve reformlara direnen kişi dame partington and her mop n.
kilit oyunculardan biri olmamasına rağmen devam eden etkinlik hamlet without the prince n.
genç yaşına rağmen olgun kimse an old head on young shoulders n.
genç yaşına rağmen olgun kimse an old head on young shoulders n.
(birlikte yaşamalarına rağmen) pek karşılaşmayan kişiler ships in the night n.
(birlikte yaşamalarına rağmen) birbirinin yüzünü pek görmeyen kişiler ships in the night n.
(birlikte yaşamalarına rağmen) pek denk gelmeyen kişiler ships in the night n.
(birlikte yaşamalarına rağmen) pek karşılaşmayan kişiler ships that pass in the night n.
(birlikte yaşamalarına rağmen) birbirinin yüzünü pek görmeyen kişiler ships that pass in the night n.
(birlikte yaşamalarına rağmen) pek denk gelmeyen kişiler ships that pass in the night n.
ciddi zorluklara rağmen devam etmek walk through the fire v.
yarasına rağmen çalışmaya devam etmek take a licking but keep on ticking v.
aksiliklere rağmen çalışmaya devam etmek take a licking but keep on ticking v.
her şeye rağmen ümitli olmak hope against all hope v.
her şeye rağmen ümitli olmak hope against hope v.
genç yaşına rağmen yılların birikimine sahip olmak have an old head on young shoulders v.
genç yaşına rağmen yılların birikimine sahip olmak have a wise head on young shoulders v.
otuz yaşında olmasına rağmen yaşlı görünmek seem over-the-hill at thirty v.
göz önünde olup/olmasına rağmen görülmemek hide in plain view v.
apaçık ortada olup/olmasına rağmen fark edilmemek hide in plain view v.
herkesin görebileceği bir yerde olup/olmasına rağmen görülmemek hide in plain view v.
apaçık ortada olmasına rağmen tepki çekmeden ve değişmeden kalmak hide in plain view v.
apaçık ortada olmasına rağmen alışıldığı için görünmez olmak hide in plain view v.
uykusuz/yorgun olmasına rağmen ayakta durmaya çalışmak be out on (one's) feet v.
engellere/zorluklara rağmen mücadeleye devam etmek be still in the game v.
sorunlara/strese rağmen devam etmek praise the lord, and pass the ammunition v.
sorunlara/strese rağmen pes etmemek praise the lord, and pass the ammunition v.
her şeye rağmen devam etmek take a licking and keep on ticking v.
yenilgiye rağmen yılmamak take a licking and keep on ticking v.
suçunu bilmesine rağmen ukala/umursamaz bir tavrın arkasına gizlenmek look like the cat that ate the canary v.
göz önünde olup/olmasına rağmen görülmeyen hidden in plain view adj.
apaçık ortada olup/olmasına rağmen fark edilmeyen hidden in plain view adj.
herkesin görebileceği bir yerde olup/olmasına rağmen görülmeyen hidden in plain view adj.
her şeye rağmen yıkılmamış/vazgeçmemiş/boyun eğmemiş bloody but unbowed adj.
göz önünde olup/olmasına rağmen görülmeyen hidden in plain sight adj.
onca şeye rağmen of all things adv.
buna rağmen even so expr.
bütün engellere rağmen against all odds expr.
bütün engellere rağmen against the clock expr.
bütün olanaksızlıklara rağmen against the odds expr.
bütün engellere rağmen against all the odds expr.
bütün çabalarına rağmen for all one's trouble expr.
her şeye rağmen against all the odds expr.
her şeye rağmen against all odds expr.
ona rağmen in the teeth of expr.
tüm tuhaflıklara rağmen against all odds expr.
tüm zahmetlerine rağmen for all one's trouble expr.
tüm zorluklara rağmen against all the odds expr.
tüm zorluklara rağmen against all odds expr.
tüm olanaksızlıklara rağmen against all odds expr.
tüm olanaksızlıklara rağmen against all the odds expr.
tüm tuhaflıklara rağmen against all the odds expr.
-e rağmen in the teeth of expr.
tehlikeye rağmen (bir şey yapmak) (do something) in the teeth of danger expr.
her şeye rağmen taviz verilmeyecek şey hill to die on expr.
zorluklara rağmen sıkı sıkıya bağlı kalınacak şey hill to die on expr.
o (kadın) buna rağmen vazgeçmedi nevertheless, she persisted expr.
(biri) tüm çabalarına rağmen hep başarısız oluyor (one) can't do right for doing wrong [uk] expr.
reçetesiz satılmasına rağmen eczacı tarafından hazırlanan/yalnızca yetkili kişinin erişebileceği alanda bulunan (ilaçlar) behind the counter expr.
reçetesiz satılmasına rağmen direkt hastanın erişimine açık olmayan (ilaçlar) behind the counter expr.
reçetesiz satılmasına rağmen eczacı tarafından tedarik edilen (ilaçlar) behind the counter expr.
bütün zorluklara rağmen come hell and high water expr.
birinin çabalarına rağmen for one's trouble expr.
birinin çabalarına rağmen for one's pains expr.
(bir şeye) rağmen in the teeth of (something) expr.
(bir şeye) rağmen çok zarar görmemiş/iyi durumda none the worse (for something) expr.
'-e rağmen çok zarar görmemiş/iyi durumda none the worse for expr.
o kadar çabaya rağmen not for (a) lack of trying expr.
o kadar uğraşmasına rağmen not for (a) lack of trying expr.
o kadar çabaya rağmen not for (a) want of trying expr.
o kadar uğraşmasına rağmen not for (a) want of trying expr.
uykusuz/yorgun olmasına rağmen ayakta durmaya çalışan out on (one's) feet expr.
Speaking
aç olmasına rağmen although she was hungry expr.
aç olmasına rağmen although he was hungry expr.
anne babasının karşı çıkmasına rağmen evi terk etti she left home in the face of strong opposition from her parents expr.
her şeye rağmen for all that I know expr.
hakkımda düşündüğün şeylere rağmen despite what you think of me expr.
hepsine rağmen for all that I know expr.
sana yaptıklarıma rağmen after all I've done to you expr.
zengin olmasına rağmen mutsuzdu although he was rich he was unhappy expr.
yaşadığımız onca şeye rağmen after all we've been through expr.
Trade/Economic
sergilediği ürünler kendisine ait olmasına rağmen başka bir perakendecinin mağazasından yer kiralayarak o perakendeci adına satış yapan perakendeci leased department n.
özsermayesi sıfırın altında olmasına rağmen hükümetin açıktan veya örtülü olarak desteğiyle ayakta duran finansal kurum zombie bank n.
süre dolmasına rağmen görevine devam etmek hold over v.
satıcının vergiyi geri talep edebilmesine rağmen alıcının kdv ödemediği (ürün) zero-rated adj.
Law
kira süresinin bitmesine rağmen mülkte ikamet etmeye devam eden kiracı tenant at sufferance n.
sürenin dolmasına rağmen kiracının meskende oturmaya devam etmesi holdover tenancy n.
yetkisi olmamasına rağmen vasiyeti infaz memuru gibi hareket eden kimse executor de son tort n.
yetkisi olmamasına rağmen vasiyeti infaz memuru gibi hareket eden kimse executor of his own wrong n.
kira süresi bitmesine rağmen kiracının ikamete devam ettiği mülk estate of sufferance n.
ikaza rağmen çıkmayan kiracı yüzünden elde edilemeyen kira getirileri violent profits [scotland] n.
hükme rağmen non obstante veredicto prep.
Politics
merkezi hükümetin bölgesel hükümete en yüksek miktarda yetki devretmesine rağmen onun üzerindeki egemenliğini koruduğu bir düzenleme devo max n.
Technical
her şeye rağmen altogether expr.
Mechanic
ingiltere'de standart ölçü birimi olmamasına rağmen belirli silindir oranlarını ifade etmek için kullanılan terim nominal horse power n.
Automotive
arızaya rağmen işletim fonksiyonu fail-operational function n.
Medical
yaşlı olmasına rağmen genç görünme agerasia n.
Psychology
nesne özelliklerinin farklı gösterimlere rağmen aynı görünmesi constancy n.
Pathology
sağlıklı işitip okuyabilmeye ve akıcı konuşabilmeye rağmen anlamlandırmanın bozulduğu afazi türü receptive aphasia n.
göz içi basıncı normal olmasına rağmen optik sinire zarar gelmesinden kaynaklı glokom hastalığı normal tension glaucoma n.
böbreklerde idrar oluşmasına rağmen idrara çıkamama anuresis n.
Physics
cismin kazandığı ivmenin güçlü bir yerçekim kuvvetine rağmen yerçekimsiz görünmesine sebep olması microgravity n.
iki partikülün aralarındaki çekime rağmen özel koşullarda birbirinden ayrılabilmesi durumu donut n.
Chemistry
bileşik oluşturma kapasitesinin farklı ağırlıklara rağmen eşit olması equivalence n.
(kimyasal bileşiklerde) aynı kristal yapısına rağmen farklı kimyasal bileşimde olma homeomorphism n.
Biology
bir genin canlının hayatta kalma şansını azaltmasına rağmen akrabalarına fayda getiriyorsa gelecek nesillere aktarılacağını ifade eden bir teori kin selection n.
yapısal olarak eksik olmasına rağmen tam dişi görevi gören canlı birey gynecoid n.
Astronomy
parlak olmasına rağmen görünmeyen yıldız dark star n.
teleskopla bakılınca birbirine yakın görünmesine rağmen aralarında büyük mesafe bulunan iki yıldız optical double star n.
merkezlerinde etkin bir kuasar bulundurmasına rağmen gözlemlenebilen galaksi seyfert galaxy n.
Zoology
kocaman olmasına rağmen sakin ve zararsız olan hayvan gentle giant n.
Social Sciences
yaşamdaki büyük değişikliklere rağmen insanların nispeten istikrarlı bir mutluluk düzeyine hızla geri dönme eğiliminde olması hedonic treadmill n.
yaşamdaki büyük değişikliklere rağmen insanların nispeten istikrarlı bir mutluluk düzeyine hızla geri dönme eğiliminde olması hedonic adaptation n.
yüzleştiği zorluklara rağmen inanılmaz başarılar elde edip diğerlerine ilham kaynağı olan engelli kimse supercrip n.
History
soylu olmamalarına rağmen hanedan arması takmaya yetkili sınıf gentry n.
soylu olmamalarına rağmen hanedanlık arması takmaya yetkili toprak sahipleri gentry n.
1415'te fransızlar ve ingilizler arasında yapılan ve fransız askerlerinin sayıca fazla ve daha fazla güç sahibi olmasına rağmen ingilizlere yenildiği savaş agincourt n.
Environment
avlanmaya rağmen sayısı aşağı yukarı sabit kalan popülasyon balanced population n.
Sport
oynamamasına rağmen sayı toplayan oyuncu utility player n.
hatalı vuruşa rağmen tüm labutların devrildiği bovling oyunu spiller n.
Baseball
vuruş sırası gelmesine rağmen topa vurmadığı için atılmak strike out v.
vuruş sırası gelmesine rağmen topa vurmadığı için atılmak ring up v.
Theatre
(ağır ilerlemesine rağmen) ilgi uyandıran slow-burning adj.
Abbreviation
vuruş sırası gelmesine rağmen topa vurmadığı için atılma s.o. (strike out) n.
buna rağmen non obst. prep.
Latin
istemesine rağmen istemez görünme accismus n.
buna rağmen non obstante prep.
Archaic
her şeye rağmen ümitli olmak wish v.
Entomology
çiçeklere sık dadanmasına rağmen aslında etobur olan, yumuşak uzun gövdeli böcek cantharid n.
Slang
çok çalışmasına rağmen eline fazla para geçmeyen battler n.
herhangi bir hukuk eğitim almamış olmasına rağmen engin hukuk bilgisine sahip olan ve adli konularda arkadaşlarını yönlendiren mahkum jailhouse lawyer n.
pandemiye rağmen maskesiz dolaşan tip maskhole n.
evden gitme çağına gelmiş olmasına rağmen evden gitmeyen çocuklar kids in parents' pockets eroding retirement savings (kippers) n.
herhangi bir hukuk eğitim almamış olmasına rağmen engin hukuk bilgisine sahip olan ve adli konularda arkadaşlarını yönlendiren mahkum jailhouse attorney n.
zorluklarına rağmen gerçeklerle yüzleşmeyi seçme red pill n.
zorluklarına rağmen gerçeklerden haberdar olma tercihi red pill n.
Modern Slang
yaşlanmakta olmasına rağmen gençliğinde sahip olduğu güzelliği korumaya çalışan kadın aging beauty n.
cinsel çekim hissetmesine rağmen karşısındaki kişinin harekete geçmesini/karşılık vermesini istemeyen kimse akoisexual n.
bilgiye erişim olmasına rağmen ısrarla sürdürülen cehalet aggressive ignorance n.
genellikle vegan beslenmesine rağmen bazı hayvansal ürünleri tüketen kimse almost vegan n.