|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
bütün engellere rağmen |
a slim chance n.
|
|
|
2 |
General |
muhalif olmalarına rağmen birlikte çalışmak zorunda olan kişiler |
frenemy n.
|
|
3 |
General |
olunan zaman veya mekandan farklı bir zamanı ve mekanı işleyen bir eser karşısında anlatılan yerde veya zamanda olunmadığının bilinmesine rağmen okurun istemli bir şekilde kendisini orada ve o anda imiş gibi hissederek eseri anlamaya çalışması |
the willing suspension of disbelief n.
|
|
4 |
General |
emeklilik yaşı gelmesine rağmen çalışmaya devam eden kişi |
nevertiree n.
|
|
5 |
General |
yanlış olmasına rağmen genel anlamda kabul gören şey |
factoid n.
|
|
6 |
General |
(yasağa rağmen) sigara içilmesine müsaade edilen yer |
smoke-easy n.
|
|
7 |
General |
(yasağa rağmen) sigara içilmesine müsaade edilen yer |
smokeasy n.
|
|
8 |
General |
(yasağa rağmen) sigara içilmesine müsaade edilen yer |
smokeeasy n.
|
|
9 |
General |
başkalarına rağmen bir şeyi destekleyen kimse |
bastion n.
|
|
10 |
General |
zorluklara rağmen bir amaç uğruna mücadele eden kimse |
dead ender n.
|
|
11 |
General |
imkansız gibi görülmesine rağmen meydana gelen bir olay |
black swan n.
|
|
12 |
General |
açık kanıtlara rağmen gerçeği reddeden kimse |
flat-earther n.
|
|
13 |
General |
düşük ihtimale rağmen kazanılan bahis |
skinner n.
|
|
14 |
General |
zorluklara rağmen gayret etmek |
slug on v.
|
|
15 |
General |
-e rağmen çok zarar görmemek |
be none the worse v.
|
|
16 |
General |
zorluklara rağmen başarmak |
live through v.
|
|
17 |
General |
zorluklara rağmen başarmak |
bring off v.
|
|
18 |
General |
her şeye rağmen ümitli olmak |
hope against hope v.
|
|
19 |
General |
araçta ön koltuk boş olmasına rağmen arka koltukta seyahat etmek |
vip v.
|
|
20 |
General |
ehliyetine geçici olarak el konulmuş olmasına rağmen araç kullanmak |
be driving on a suspended driving licence v.
|
|
21 |
General |
zorluklara rağmen tamamlamak |
see through v.
|
|
22 |
General |
yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamak |
could not be saved despite all the efforts deployed by v.
|
|
23 |
General |
yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamak |
could not be saved despite all medical efforts v.
|
|
24 |
General |
tüm çabalara rağmen kurtarılamamak |
despite all efforts can not be saved v.
|
|
25 |
General |
karşı çıkanlara rağmen muvaffak olmak |
weather a point v.
|
|
26 |
General |
tehlike veya risklere rağmen açıklamak |
venture v.
|
|
27 |
General |
kararmaya veya kısmi silinmeye rağmen okumak veya yorumlamak |
decipher v.
|
|
28 |
General |
engellere rağmen sonuca varmak |
drive v.
|
|
29 |
General |
(bir şeyi) engellere rağmen tamamlamak |
drive v.
|
|
30 |
General |
zorluklara rağmen başarmak |
outlive v.
|
|
31 |
General |
zorluklara rağmen yolunda ilerlemek |
press v.
|
|
32 |
General |
engellere rağmen yapmak |
push v.
|
|
33 |
General |
engellere rağmen ilerlemek |
push v.
|
|
34 |
General |
her şeye rağmen başarmak |
stagger v.
|
|
35 |
General |
(tam zamanlı çalışmak istemesine rağmen) yarı zamanlı çalışan |
underemployed adj.
|
|
36 |
General |
(olgun olmasına rağmen) kibar olmayan |
unmellow adj.
|
|
37 |
General |
(olgun olmasına rağmen) kaba |
unmellow adj.
|
|
38 |
General |
resmi olarak doğrulanmamasına rağmen tanınmış |
conceded adj.
|
|
39 |
General |
olmasına rağmen |
nevertheless adv.
|
|
40 |
General |
bütün zorluklara rağmen |
come hell or high water adv.
|
|
41 |
General |
buna rağmen |
after all adv.
|
|
|
42 |
General |
her şeye rağmen |
after all adv.
|
|
43 |
General |
her şeye rağmen |
for all that adv.
|
|
44 |
General |
buna rağmen |
still adv.
|
|
45 |
General |
buna rağmen |
nevertheless adv.
|
|
46 |
General |
buna rağmen |
just the same adv.
|
|
47 |
General |
ona rağmen |
anyhow adv.
|
|
48 |
General |
her şeye rağmen |
nonetheless adv.
|
|
49 |
General |
öyle olmasına rağmen |
even so adv.
|
|
50 |
General |
teessürüne rağmen |
to one's regret adv.
|
|
51 |
General |
her şeye rağmen |
regardless adv.
|
|
52 |
General |
buna rağmen |
notwithstanding adv.
|
|
53 |
General |
bütün tehlikelere rağmen |
at all hazards adv.
|
|
54 |
General |
her şeye rağmen |
in spite of the low chances adv.
|
|
55 |
General |
her şeye rağmen |
altogether adv.
|
|
56 |
General |
her şeye rağmen |
despite everything adv.
|
|
57 |
General |
bütün bunlara rağmen |
notwithstanding adv.
|
|
58 |
General |
bütün bunlara rağmen |
for all that adv.
|
|
59 |
General |
bütün bunlara rağmen |
nevertheless adv.
|
|
60 |
General |
bütün bunlara rağmen |
despite all adv.
|
|
61 |
General |
bütün bunlara rağmen |
even so adv.
|
|
62 |
General |
bütün bunlara rağmen |
even then adv.
|
|
63 |
General |
bütün bunlara rağmen |
still adv.
|
|
64 |
General |
herşeye rağmen |
irregardless adv.
|
|
65 |
General |
herşeye rağmen |
disregarding adv.
|
|
66 |
General |
herşeye rağmen |
disregardless adv.
|
|
67 |
General |
her şeye rağmen |
anyhow adv.
|
|
68 |
General |
-e rağmen |
for all that adv.
|
|
69 |
General |
-e rağmen |
no matter adv.
|
|
70 |
General |
-e rağmen |
to the contrary adv.
|
|
71 |
General |
-e karşı yoğun engellere rağmen |
despite overwhelming odds against adv.
|
|
72 |
General |
ilerleyen yaşına rağmen |
despite his/her advancing age adv.
|
|
73 |
General |
buna rağmen |
however adv.
|
|
74 |
General |
benzerliğe rağmen |
despite similarity adv.
|
|
75 |
General |
tüm bunlara rağmen |
despite all adv.
|
|
76 |
General |
buna rağmen |
nonetheless adv.
|
|
77 |
General |
buna rağmen |
nevertheless adv.
|
|
78 |
General |
buna rağmen |
ne’ertheless adv.
|
|
79 |
General |
olmasına rağmen |
ne’ertheless adv.
|
|
80 |
General |
kendisine rağmen |
malgré lui adv.
|
|
81 |
General |
her şeye rağmen |
no matter adv.
|
|
82 |
General |
her şeye rağmen |
irrespective adv.
|
|
83 |
General |
her şeye rağmen dışarı çıktık. |
regardless adv.
|
|
84 |
General |
zorluklara rağmen |
in defiance of prep.
|
|
85 |
General |
rağmen (bir gürültüye) |
through prep.
|
|
86 |
General |
-e rağmen |
despite prep.
|
|
87 |
General |
her şeye rağmen |
regardless of prep.
|
|
88 |
General |
-e rağmen |
in despite of prep.
|
|
89 |
General |
-e rağmen |
in contrast with prep.
|
|
90 |
General |
-e rağmen |
in defiance of prep.
|
|
91 |
General |
-e rağmen |
with prep.
|
|
92 |
General |
-e rağmen |
notwithstanding prep.
|
|
93 |
General |
-e rağmen |
for prep.
|
|
94 |
General |
-e rağmen |
in spite of prep.
|
|
95 |
General |
-e rağmen |
as prep.
|
|
96 |
General |
kanuna rağmen |
in defiance of the law pron.
|
|
97 |
General |
olmasına rağmen |
although conj.
|
|
98 |
General |
-e rağmen |
though conj.
|
|
99 |
General |
olmasına rağmen |
even though conj.
|
|
100 |
General |
sına rağmen |
even though conj.
|
|
101 |
General |
buna rağmen |
yet conj.
|
|
102 |
General |
bütün bunlara rağmen |
howbeit conj.
|
|
103 |
General |
-e rağmen |
albeit conj.
|
|
104 |
General |
-e rağmen |
despite the fact that conj.
|
|
105 |
General |
-e rağmen |
even though conj.
|
|
106 |
General |
-e rağmen |
no matter that conj.
|
|
107 |
General |
-e rağmen |
while conj.
|
|
108 |
General |
-e rağmen |
if conj.
|
|
109 |
General |
gerçeğine rağmen |
in spite of the fact that conj.
|
|
110 |
General |
-e rağmen |
albe conj.
|
|
111 |
General |
olmasına rağmen |
neverthelater [obsolete] conj.
|
|
112 |
General |
buna rağmen |
yet conj.
|
|
113 |
General |
buna rağmen |
yit [dialect] conj.
|
|
114 |
General |
olmasına rağmen |
while conj.
|
|
115 |
General |
(başkasının) gücüne rağmen |
in despite expr.
|
|
116 |
General |
(başkasının) isteğine rağmen |
in despite expr.
|
|
117 |
General |
sana rağmen |
in your despite expr.
|
|
Phrasals |
|
118 |
Phrasals |
zorluklara rağmen yürütmek |
pull off v.
|
|
119 |
Phrasals |
engellere rağmen devam etmek |
carry on v.
|
|
120 |
Phrasals |
zorluklara rağmen elde etmek |
muster up v.
|
|
121 |
Phrasals |
(bir işi) bütün aksiliklere rağmen başarmak |
bring off v.
|
|
122 |
Phrasals |
zorluklara rağmen yürümek |
worry along v.
|
|
123 |
Phrasals |
zorluklara rağmen yürümek |
worry through v.
|
|
124 |
Phrasals |
her şeye rağmen devam etmek |
go through v.
|
|
125 |
Phrasals |
her şeye rağmen sürdürmek |
go through v.
|
|
126 |
Phrasals |
her şeye rağmen devam etmek |
go forward v.
|
|
127 |
Phrasals |
tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek |
go forward v.
|
|
128 |
Phrasals |
fiziksel bir engele rağmen ilerlemek |
press forward v.
|
|
129 |
Phrasals |
her şeye rağmen devam etmek |
press forward v.
|
|
130 |
Phrasals |
tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek |
press forward v.
|
|
131 |
Phrasals |
zorluklara rağmen gelişme göstermek |
press forward v.
|
|
132 |
Phrasals |
zorluklara, güçlüklere rağmen ilerlemek |
push forward v.
|
|
133 |
Phrasals |
her şeye rağmen devam etmek |
push forward v.
|
|
134 |
Phrasals |
tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek |
push forward v.
|
|
135 |
Phrasals |
zorluklara rağmen gelişme göstermek |
push forward v.
|
|
136 |
Phrasals |
zorluklara, engellere rağmen ilerlemek |
push forward v.
|
|
137 |
Phrasals |
zorluklara, engellere rağmen devam etmek |
push forward v.
|
|
138 |
Phrasals |
zorluklara, güçlüklere rağmen ilerlemek |
push forward v.
|
|
139 |
Phrasals |
her şeye rağmen devam etmek |
push forward v.
|
|
140 |
Phrasals |
tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek |
push forward v.
|
|
141 |
Phrasals |
zorluklara rağmen gelişme göstermek |
push forward v.
|
|
142 |
Phrasals |
her şeye rağmen dediğini yapmak |
go through v.
|
|
143 |
Phrasals |
her şeye rağmen sözünden/planından dönmemek |
go through v.
|
|
144 |
Phrasals |
yaralanmasına rağmen oynamaya devam etmek |
play through v.
|
|
145 |
Phrasals |
yaralanmasına rağmen rekabeti bırakmamak |
play through v.
|
|
146 |
Phrasals |
her şeye rağmen devam etmek/ettirmek |
press onward v.
|
|
147 |
Phrasals |
şanssızlığa rağmen güçlü durmak |
rise above v.
|
|
148 |
Phrasals |
zorluklara rağmen devam etmek |
rub along v.
|
|
149 |
Phrasals |
her şeye rağmen (bir şeye) devam etmek |
go forward with v.
|
|
150 |
Phrasals |
(bir şeyi) her şeye rağmen sürdürmek/tamamlamak/yürütmek |
go through with (something) v.
|
|
151 |
Phrasals |
zorluklara/engellere rağmen bir şeyi devam ettirmek/sürdürmek |
tough something out v.
|
|
152 |
Phrasals |
engellere veya zorluklara rağmen bir şeyi yapmaya devam etmek |
plough ahead v.
|
|
Phrases |
|
153 |
Phrases |
aksini düşünmesine rağmen |
against one's better judgement n.
|
|
154 |
Phrases |
her şeye rağmen gülümse |
smile whatever happens n.
|
|
155 |
Phrases |
bütün zorluklara rağmen/karşın |
by hell or high water expr.
|
|
156 |
Phrases |
bütün zorluklara rağmen/karşın |
hell or high water expr.
|
|
157 |
Phrases |
belli (olumsuz) özelliklerine ya da sorunlarına rağmen … |
for all (one's) (something) expr.
|
|
158 |
Phrases |
(bir şeyin) tüm …larına rağmen |
for all (one's) (something) expr.
|
|
159 |
Phrases |
bütün engellere rağmen |
in spite of the low chances expr.
|
|
160 |
Phrases |
bütün bunlara rağmen |
in spite of all these things expr.
|
|
161 |
Phrases |
buna rağmen |
despite this expr.
|
|
162 |
Phrases |
çok uğraşmasına rağmen |
try as he may expr.
|
|
163 |
Phrases |
çok uğraşmasına rağmen |
no matter how hard he tries expr.
|
|
164 |
Phrases |
hiç bir anlamı/değeri olmamasına rağmen |
such as it is expr.
|
|
165 |
Phrases |
her şeye rağmen |
in spite of everything expr.
|
|
166 |
Phrases |
ilerleyen yaşına rağmen |
despite his/her advanced age expr.
|
|
167 |
Phrases |
istememe rağmen |
much as i would like to expr.
|
|
168 |
Phrases |
ilerlemiş yaşına rağmen |
despite his/her advanced age expr.
|
|
169 |
Phrases |
polisin dur ihtarına rağmen |
despite the officer's warning to stop expr.
|
|
170 |
Phrases |
savaşa rağmen |
despite the war expr.
|
|
171 |
Phrases |
uyarıya rağmen |
despite the warning expr.
|
|
172 |
Phrases |
gecikmesine rağmen |
though delayed expr.
|
|
173 |
Phrases |
aksini düşünmene rağmen |
against your better judgement [uk] expr.
|
|
174 |
Phrases |
aksini düşünmene rağmen |
against your better judgment [us] expr.
|
|
175 |
Phrases |
aksini düşünmene rağmen |
against your better judgement [uk] expr.
|
|
176 |
Phrases |
aksini düşünmene rağmen |
against your better judgment [us] expr.
|
|
177 |
Phrases |
(bir şeye) rağmen |
in defiance of (something) expr.
|
|
178 |
Phrases |
(bir şeye) rağmen |
in spite of (something) expr.
|
|
179 |
Phrases |
(bir şeye) rağmen |
in the face of (something) expr.
|
|
180 |
Phrases |
tüm zorluklara rağmen |
in spite of all odds expr.
|
|
Colloquial |
|
181 |
Colloquial |
biyolojik olarak kadın olmasına rağmen drag queen gibi giyinen kadın |
bio queen n.
|
|
182 |
Colloquial |
çevredeki insanların rahatsız olmasına rağmen sürekli cep telefonu ile konuşan kişi |
cellfish n.
|
|
183 |
Colloquial |
hiçbir şeyi umursamadan herhangi bir durumda tüm zorluklara rağmen istediğini elde etmek anlamına gelen bir ifade |
thug life n.
|
|
184 |
Colloquial |
sağlam/özgüvenli görünmeye çalışmasına rağmen çaresiz kimse |
hog on ice n.
|
|
185 |
Colloquial |
tutsak olmamasına rağmen içinde bulunduğu durumdan dolayı eli kolu bağlı kimse |
hog on ice n.
|
|
186 |
Colloquial |
aile işletmesinden yüksek gelir elde etmesine rağmen kar amacı güden bir kurumda çalışan kimse |
lota [philippines] n.
|
|
187 |
Colloquial |
imkansız veya mantıksız görünmesine rağmen bel bağlanan şey |
skyhook n.
|
|
188 |
Colloquial |
karşılığında para alınmasına rağmen samimiymiş gibi görünüp bir ürünü destekleyerek ve tanıtarak ürün hakkında ses getirmeye çalışma |
shilling n.
|
|
189 |
Colloquial |
(uygunsuz bir duruma rağmen) kasıla kasıla/kurum kurum kurumlanarak yapmaya devam etmek |
brave it out v.
|
|
190 |
Colloquial |
(uygunsuz bir duruma rağmen) kasıla kasıla/kurum kurum kurumlanarak yapmaya devam etmek |
brazen it out v.
|
|
191 |
Colloquial |
uzun zamandır kullanılmasına rağmen iyi durumda olmak |
wear well v.
|
|
192 |
Colloquial |
her şeye rağmen katlanmak |
wear (it) v.
|
|
193 |
Colloquial |
çok uğraşmasına rağmen |
try as (one) may v.
|
|
194 |
Colloquial |
bütün engellere rağmen |
against the chances expr.
|
|
195 |
Colloquial |
bütün bunlara rağmen |
despite all expr.
|
|
196 |
Colloquial |
buna rağmen |
for all that expr.
|
|
197 |
Colloquial |
bütün bunlara rağmen |
in spite of all expr.
|
|
198 |
Colloquial |
her şeye rağmen |
(but) still and all expr.
|
|
199 |
Colloquial |
her şeye rağmen |
against the chances expr.
|
|
200 |
Colloquial |
o kadar uğraşmama rağmen |
for the life of one expr.
|
|
201 |
Colloquial |
tüm sorunlarına rağmen |
for all someone's problems expr.
|
|
202 |
Colloquial |
tüm çabalara rağmen |
despite all efforts expr.
|
|
203 |
Colloquial |
tüm uğraşlara rağmen |
despite all efforts expr.
|
|
204 |
Colloquial |
yaşına rağmen genç görünüyor |
looking young despite his age expr.
|
|
205 |
Colloquial |
(fakat) buna rağmen |
(but) still and all expr.
|
|
206 |
Colloquial |
(biri) tüm çabalarına rağmen hep başarısız oluyor |
(one) can't win for losing expr.
|
|
207 |
Colloquial |
(biri) tüm çabalarına rağmen hep başarısız oluyor |
(one) can't win for trying expr.
|
|
208 |
Colloquial |
buna rağmen |
all the same expr.
|
|
209 |
Colloquial |
buna rağmen |
just the same expr.
|
|
210 |
Colloquial |
buna rağmen |
all the same expr.
|
|
211 |
Colloquial |
buna rağmen |
just the same expr.
|
|
212 |
Colloquial |
'-e rağmen/karşın |
as much as expr.
|
|
213 |
Colloquial |
tüm sorunlara rağmen |
for all problems expr.
|
|
214 |
Colloquial |
'-e rağmen |
for all... expr.
|
|
215 |
Colloquial |
'-e rağmen |
no thanks to expr.
|
|
216 |
Colloquial |
buna rağmen |
still and all expr.
|
|
217 |
Colloquial |
öyle olmasına rağmen |
that having been said expr.
|
|
218 |
Colloquial |
bütün bunlara rağmen |
that having been said expr.
|
|
219 |
Colloquial |
buna rağmen |
that having been said expr.
|
|
Idioms |
|
220 |
Idioms |
düşük fiyatına rağmen kaliteli olan şey |
a good value n.
|
|
221 |
Idioms |
sabah kesilmesine rağmen günün sonuna doğru yeniden uzayan sakal |
five o'clock shadow n.
|
|
222 |
Idioms |
kaçınılmaz olmasına rağmen inatla değişim ve reformlara direnen kişi |
dame partington and her mop n.
|
|
223 |
Idioms |
kilit oyunculardan biri olmamasına rağmen devam eden etkinlik |
hamlet without the prince n.
|
|
224 |
Idioms |
genç yaşına rağmen olgun kimse |
an old head on young shoulders n.
|
|
225 |
Idioms |
genç yaşına rağmen olgun kimse |
an old head on young shoulders n.
|
|
226 |
Idioms |
(birlikte yaşamalarına rağmen) pek karşılaşmayan kişiler |
ships in the night n.
|
|
227 |
Idioms |
(birlikte yaşamalarına rağmen) birbirinin yüzünü pek görmeyen kişiler |
ships in the night n.
|
|
228 |
Idioms |
(birlikte yaşamalarına rağmen) pek denk gelmeyen kişiler |
ships in the night n.
|
|
229 |
Idioms |
(birlikte yaşamalarına rağmen) pek karşılaşmayan kişiler |
ships that pass in the night n.
|
|
230 |
Idioms |
(birlikte yaşamalarına rağmen) birbirinin yüzünü pek görmeyen kişiler |
ships that pass in the night n.
|
|
231 |
Idioms |
(birlikte yaşamalarına rağmen) pek denk gelmeyen kişiler |
ships that pass in the night n.
|
|
232 |
Idioms |
ciddi zorluklara rağmen devam etmek |
walk through the fire v.
|
|
233 |
Idioms |
yarasına rağmen çalışmaya devam etmek |
take a licking but keep on ticking v.
|
|
234 |
Idioms |
aksiliklere rağmen çalışmaya devam etmek |
take a licking but keep on ticking v.
|
|
235 |
Idioms |
her şeye rağmen ümitli olmak |
hope against all hope v.
|
|
236 |
Idioms |
her şeye rağmen ümitli olmak |
hope against hope v.
|
|
237 |
Idioms |
genç yaşına rağmen yılların birikimine sahip olmak |
have an old head on young shoulders v.
|
|
238 |
Idioms |
genç yaşına rağmen yılların birikimine sahip olmak |
have a wise head on young shoulders v.
|
|
239 |
Idioms |
otuz yaşında olmasına rağmen yaşlı görünmek |
seem over-the-hill at thirty v.
|
|
240 |
Idioms |
göz önünde olup/olmasına rağmen görülmemek |
hide in plain view v.
|
|
241 |
Idioms |
apaçık ortada olup/olmasına rağmen fark edilmemek |
hide in plain view v.
|
|
242 |
Idioms |
herkesin görebileceği bir yerde olup/olmasına rağmen görülmemek |
hide in plain view v.
|
|
243 |
Idioms |
apaçık ortada olmasına rağmen tepki çekmeden ve değişmeden kalmak |
hide in plain view v.
|
|
244 |
Idioms |
apaçık ortada olmasına rağmen alışıldığı için görünmez olmak |
hide in plain view v.
|
|
245 |
Idioms |
uykusuz/yorgun olmasına rağmen ayakta durmaya çalışmak |
be out on (one's) feet v.
|
|
246 |
Idioms |
engellere/zorluklara rağmen mücadeleye devam etmek |
be still in the game v.
|
|
247 |
Idioms |
sorunlara/strese rağmen devam etmek |
praise the lord, and pass the ammunition v.
|
|
248 |
Idioms |
sorunlara/strese rağmen pes etmemek |
praise the lord, and pass the ammunition v.
|
|
249 |
Idioms |
her şeye rağmen devam etmek |
take a licking and keep on ticking v.
|
|
250 |
Idioms |
yenilgiye rağmen yılmamak |
take a licking and keep on ticking v.
|
|
251 |
Idioms |
suçunu bilmesine rağmen ukala/umursamaz bir tavrın arkasına gizlenmek |
look like the cat that ate the canary v.
|
|
252 |
Idioms |
göz önünde olup/olmasına rağmen görülmeyen |
hidden in plain view adj.
|
|
253 |
Idioms |
apaçık ortada olup/olmasına rağmen fark edilmeyen |
hidden in plain view adj.
|
|
254 |
Idioms |
herkesin görebileceği bir yerde olup/olmasına rağmen görülmeyen |
hidden in plain view adj.
|
|
255 |
Idioms |
her şeye rağmen yıkılmamış/vazgeçmemiş/boyun eğmemiş |
bloody but unbowed adj.
|
|
256 |
Idioms |
göz önünde olup/olmasına rağmen görülmeyen |
hidden in plain sight adj.
|
|
257 |
Idioms |
onca şeye rağmen |
of all things adv.
|
|
258 |
Idioms |
buna rağmen |
even so expr.
|
|
259 |
Idioms |
bütün engellere rağmen |
against all odds expr.
|
|
260 |
Idioms |
bütün engellere rağmen |
against the clock expr.
|
|
261 |
Idioms |
bütün olanaksızlıklara rağmen |
against the odds expr.
|
|
262 |
Idioms |
bütün engellere rağmen |
against all the odds expr.
|
|
263 |
Idioms |
bütün çabalarına rağmen |
for all one's trouble expr.
|
|
264 |
Idioms |
her şeye rağmen |
against all the odds expr.
|
|
265 |
Idioms |
her şeye rağmen |
against all odds expr.
|
|
266 |
Idioms |
ona rağmen |
in the teeth of expr.
|
|
267 |
Idioms |
tüm tuhaflıklara rağmen |
against all odds expr.
|
|
268 |
Idioms |
tüm zahmetlerine rağmen |
for all one's trouble expr.
|
|
269 |
Idioms |
tüm zorluklara rağmen |
against all the odds expr.
|
|
270 |
Idioms |
tüm zorluklara rağmen |
against all odds expr.
|
|
271 |
Idioms |
tüm olanaksızlıklara rağmen |
against all odds expr.
|
|
272 |
Idioms |
tüm olanaksızlıklara rağmen |
against all the odds expr.
|
|
273 |
Idioms |
tüm tuhaflıklara rağmen |
against all the odds expr.
|
|
274 |
Idioms |
-e rağmen |
in the teeth of expr.
|
|
275 |
Idioms |
tehlikeye rağmen (bir şey yapmak) |
(do something) in the teeth of danger expr.
|
|
276 |
Idioms |
her şeye rağmen taviz verilmeyecek şey |
hill to die on expr.
|
|
277 |
Idioms |
zorluklara rağmen sıkı sıkıya bağlı kalınacak şey |
hill to die on expr.
|
|
278 |
Idioms |
o (kadın) buna rağmen vazgeçmedi |
nevertheless, she persisted expr.
|
|
279 |
Idioms |
(biri) tüm çabalarına rağmen hep başarısız oluyor |
(one) can't do right for doing wrong [uk] expr.
|
|
280 |
Idioms |
reçetesiz satılmasına rağmen eczacı tarafından hazırlanan/yalnızca yetkili kişinin erişebileceği alanda bulunan (ilaçlar) |
behind the counter expr.
|
|
281 |
Idioms |
reçetesiz satılmasına rağmen direkt hastanın erişimine açık olmayan (ilaçlar) |
behind the counter expr.
|
|
282 |
Idioms |
reçetesiz satılmasına rağmen eczacı tarafından tedarik edilen (ilaçlar) |
behind the counter expr.
|
|
283 |
Idioms |
bütün zorluklara rağmen |
come hell and high water expr.
|
|
284 |
Idioms |
birinin çabalarına rağmen |
for one's trouble expr.
|
|
285 |
Idioms |
birinin çabalarına rağmen |
for one's pains expr.
|
|
286 |
Idioms |
(bir şeye) rağmen |
in the teeth of (something) expr.
|
|
287 |
Idioms |
(bir şeye) rağmen çok zarar görmemiş/iyi durumda |
none the worse (for something) expr.
|
|
288 |
Idioms |
'-e rağmen çok zarar görmemiş/iyi durumda |
none the worse for expr.
|
|
289 |
Idioms |
o kadar çabaya rağmen |
not for (a) lack of trying expr.
|
|
290 |
Idioms |
o kadar uğraşmasına rağmen |
not for (a) lack of trying expr.
|
|
291 |
Idioms |
o kadar çabaya rağmen |
not for (a) want of trying expr.
|
|
292 |
Idioms |
o kadar uğraşmasına rağmen |
not for (a) want of trying expr.
|
|
293 |
Idioms |
uykusuz/yorgun olmasına rağmen ayakta durmaya çalışan |
out on (one's) feet expr.
|
|
Speaking |
|
294 |
Speaking |
aç olmasına rağmen |
although she was hungry expr.
|
|
295 |
Speaking |
aç olmasına rağmen |
although he was hungry expr.
|
|
296 |
Speaking |
anne babasının karşı çıkmasına rağmen evi terk etti |
she left home in the face of strong opposition from her parents expr.
|
|
297 |
Speaking |
her şeye rağmen |
for all that I know expr.
|
|
298 |
Speaking |
hakkımda düşündüğün şeylere rağmen |
despite what you think of me expr.
|
|
299 |
Speaking |
hepsine rağmen |
for all that I know expr.
|
|
300 |
Speaking |
sana yaptıklarıma rağmen |
after all I've done to you expr.
|
|
301 |
Speaking |
zengin olmasına rağmen mutsuzdu |
although he was rich he was unhappy expr.
|
|
302 |
Speaking |
yaşadığımız onca şeye rağmen |
after all we've been through expr.
|
|
Trade/Economic |
|
303 |
Trade/Economic |
sergilediği ürünler kendisine ait olmasına rağmen başka bir perakendecinin mağazasından yer kiralayarak o perakendeci adına satış yapan perakendeci |
leased department n.
|
|
304 |
Trade/Economic |
özsermayesi sıfırın altında olmasına rağmen hükümetin açıktan veya örtülü olarak desteğiyle ayakta duran finansal kurum |
zombie bank n.
|
|
305 |
Trade/Economic |
süre dolmasına rağmen görevine devam etmek |
hold over v.
|
|
306 |
Trade/Economic |
satıcının vergiyi geri talep edebilmesine rağmen alıcının kdv ödemediği (ürün) |
zero-rated adj.
|
|
Law |
|
307 |
Law |
kira süresinin bitmesine rağmen mülkte ikamet etmeye devam eden kiracı |
tenant at sufferance n.
|
|
308 |
Law |
sürenin dolmasına rağmen kiracının meskende oturmaya devam etmesi |
holdover tenancy n.
|
|
309 |
Law |
yetkisi olmamasına rağmen vasiyeti infaz memuru gibi hareket eden kimse |
executor de son tort n.
|
|
310 |
Law |
yetkisi olmamasına rağmen vasiyeti infaz memuru gibi hareket eden kimse |
executor of his own wrong n.
|
|
311 |
Law |
kira süresi bitmesine rağmen kiracının ikamete devam ettiği mülk |
estate of sufferance n.
|
|
312 |
Law |
ikaza rağmen çıkmayan kiracı yüzünden elde edilemeyen kira getirileri |
violent profits [scotland] n.
|
|
313 |
Law |
hükme rağmen |
non obstante veredicto prep.
|
|
Politics |
|
314 |
Politics |
merkezi hükümetin bölgesel hükümete en yüksek miktarda yetki devretmesine rağmen onun üzerindeki egemenliğini koruduğu bir düzenleme |
devo max n.
|
|
Technical |
|
315 |
Technical |
her şeye rağmen |
altogether expr.
|
|
Mechanic |
|
316 |
Mechanic |
ingiltere'de standart ölçü birimi olmamasına rağmen belirli silindir oranlarını ifade etmek için kullanılan terim |
nominal horse power n.
|
|
Automotive |
|
317 |
Automotive |
arızaya rağmen işletim fonksiyonu |
fail-operational function n.
|
|
Medical |
|
318 |
Medical |
yaşlı olmasına rağmen genç görünme |
agerasia n.
|
|
Psychology |
|
319 |
Psychology |
nesne özelliklerinin farklı gösterimlere rağmen aynı görünmesi |
constancy n.
|
|
Pathology |
|
320 |
Pathology |
sağlıklı işitip okuyabilmeye ve akıcı konuşabilmeye rağmen anlamlandırmanın bozulduğu afazi türü |
receptive aphasia n.
|
|
321 |
Pathology |
göz içi basıncı normal olmasına rağmen optik sinire zarar gelmesinden kaynaklı glokom hastalığı |
normal tension glaucoma n.
|
|
322 |
Pathology |
böbreklerde idrar oluşmasına rağmen idrara çıkamama |
anuresis n.
|
|
Physics |
|
323 |
Physics |
cismin kazandığı ivmenin güçlü bir yerçekim kuvvetine rağmen yerçekimsiz görünmesine sebep olması |
microgravity n.
|
|
324 |
Physics |
iki partikülün aralarındaki çekime rağmen özel koşullarda birbirinden ayrılabilmesi durumu |
donut n.
|
|
Chemistry |
|
325 |
Chemistry |
bileşik oluşturma kapasitesinin farklı ağırlıklara rağmen eşit olması |
equivalence n.
|
|
326 |
Chemistry |
(kimyasal bileşiklerde) aynı kristal yapısına rağmen farklı kimyasal bileşimde olma |
homeomorphism n.
|
|
Biology |
|
327 |
Biology |
bir genin canlının hayatta kalma şansını azaltmasına rağmen akrabalarına fayda getiriyorsa gelecek nesillere aktarılacağını ifade eden bir teori |
kin selection n.
|
|
328 |
Biology |
yapısal olarak eksik olmasına rağmen tam dişi görevi gören canlı birey |
gynecoid n.
|
|
Astronomy |
|
329 |
Astronomy |
parlak olmasına rağmen görünmeyen yıldız |
dark star n.
|
|
330 |
Astronomy |
teleskopla bakılınca birbirine yakın görünmesine rağmen aralarında büyük mesafe bulunan iki yıldız |
optical double star n.
|
|
331 |
Astronomy |
merkezlerinde etkin bir kuasar bulundurmasına rağmen gözlemlenebilen galaksi |
seyfert galaxy n.
|
|
Zoology |
|
332 |
Zoology |
kocaman olmasına rağmen sakin ve zararsız olan hayvan |
gentle giant n.
|
|
Social Sciences |
|
333 |
Social Sciences |
yaşamdaki büyük değişikliklere rağmen insanların nispeten istikrarlı bir mutluluk düzeyine hızla geri dönme eğiliminde olması |
hedonic treadmill n.
|
|
334 |
Social Sciences |
yaşamdaki büyük değişikliklere rağmen insanların nispeten istikrarlı bir mutluluk düzeyine hızla geri dönme eğiliminde olması |
hedonic adaptation n.
|
|
335 |
Social Sciences |
yüzleştiği zorluklara rağmen inanılmaz başarılar elde edip diğerlerine ilham kaynağı olan engelli kimse |
supercrip n.
|
|
History |
|
336 |
History |
soylu olmamalarına rağmen hanedan arması takmaya yetkili sınıf |
gentry n.
|
|
337 |
History |
soylu olmamalarına rağmen hanedanlık arması takmaya yetkili toprak sahipleri |
gentry n.
|
|
338 |
History |
1415'te fransızlar ve ingilizler arasında yapılan ve fransız askerlerinin sayıca fazla ve daha fazla güç sahibi olmasına rağmen ingilizlere yenildiği savaş |
agincourt n.
|
|
Environment |
|
339 |
Environment |
avlanmaya rağmen sayısı aşağı yukarı sabit kalan popülasyon |
balanced population n.
|
|
Sport |
|
340 |
Sport |
oynamamasına rağmen sayı toplayan oyuncu |
utility player n.
|
|
341 |
Sport |
hatalı vuruşa rağmen tüm labutların devrildiği bovling oyunu |
spiller n.
|
|
Baseball |
|
342 |
Baseball |
vuruş sırası gelmesine rağmen topa vurmadığı için atılmak |
strike out v.
|
|
343 |
Baseball |
vuruş sırası gelmesine rağmen topa vurmadığı için atılmak |
ring up v.
|
|
Theatre |
|
344 |
Theatre |
(ağır ilerlemesine rağmen) ilgi uyandıran |
slow-burning adj.
|
|
Abbreviation |
|
345 |
Abbreviation |
vuruş sırası gelmesine rağmen topa vurmadığı için atılma |
s.o. (strike out) n.
|
|
346 |
Abbreviation |
buna rağmen |
non obst. prep.
|
|
Latin |
|
347 |
Latin |
istemesine rağmen istemez görünme |
accismus n.
|
|
348 |
Latin |
buna rağmen |
non obstante prep.
|
|
Archaic |
|
349 |
Archaic |
her şeye rağmen ümitli olmak |
wish v.
|
|
Entomology |
|
350 |
Entomology |
çiçeklere sık dadanmasına rağmen aslında etobur olan, yumuşak uzun gövdeli böcek |
cantharid n.
|
|
Slang |
|
351 |
Slang |
çok çalışmasına rağmen eline fazla para geçmeyen |
battler n.
|
|
352 |
Slang |
herhangi bir hukuk eğitim almamış olmasına rağmen engin hukuk bilgisine sahip olan ve adli konularda arkadaşlarını yönlendiren mahkum |
jailhouse lawyer n.
|
|
353 |
Slang |
pandemiye rağmen maskesiz dolaşan tip |
maskhole n.
|
|
354 |
Slang |
evden gitme çağına gelmiş olmasına rağmen evden gitmeyen çocuklar |
kids in parents' pockets eroding retirement savings (kippers) n.
|
|
355 |
Slang |
herhangi bir hukuk eğitim almamış olmasına rağmen engin hukuk bilgisine sahip olan ve adli konularda arkadaşlarını yönlendiren mahkum |
jailhouse attorney n.
|
|
356 |
Slang |
zorluklarına rağmen gerçeklerle yüzleşmeyi seçme |
red pill n.
|
|
357 |
Slang |
zorluklarına rağmen gerçeklerden haberdar olma tercihi |
red pill n.
|
|
Modern Slang |
|
358 |
Modern Slang |
yaşlanmakta olmasına rağmen gençliğinde sahip olduğu güzelliği korumaya çalışan kadın |
aging beauty n.
|
|
359 |
Modern Slang |
cinsel çekim hissetmesine rağmen karşısındaki kişinin harekete geçmesini/karşılık vermesini istemeyen kimse |
akoisexual n.
|
|
360 |
Modern Slang |
bilgiye erişim olmasına rağmen ısrarla sürdürülen cehalet |
aggressive ignorance n.
|
|
361 |
Modern Slang |
genellikle vegan beslenmesine rağmen bazı hayvansal ürünleri tüketen kimse |
almost vegan n.
|
|