|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
field i.
|
tarla |
|
Almost nothing has come of earlier promises to destroy poppy fields and opiates.
Daha önce haşhaş tarlalarını ve afyonu yok etme vaatlerinden neredeyse hiçbir şey çıkmadı.
More Sentences
|
2 |
Yaygın Kullanım |
field i.
|
alan |
|
Please fill in all fields with capital letters.
Lütfen tüm alanları büyük harflerle doldurun.
More Sentences
|
3 |
Yaygın Kullanım |
field i.
|
saha |
|
The last stage of research must be conducted in the field.
Araştırmanın son aşaması sahada yapılmalıdır.
More Sentences
|
General |
|
4 |
Genel |
field i.
|
saha |
|
Our field experts and ECHO staff are evidence of our presence there.
Saha uzmanlarımız ve Avrupa Topluluğu İnsani Yardım Bürosu personelimiz buradaki varlığımızın kanıtıdır.
More Sentences
|
5 |
Genel |
field i.
|
çalışma alanı |
|
We are well aware, though, of the substantial personnel shortage that exists in this field of work.
Yine de, bu çalışma alanında var olan önemli personel açığının farkındayız.
More Sentences
|
6 |
Genel |
field i.
|
otlak |
|
Each morning I take the cows down to the green fields.
Her sabah inekleri yeşil otlaklara götürüyorum.
More Sentences
|
7 |
Genel |
field i.
|
savaş alanı |
|
The wounded soldiers were left in the field.
Yaralı askerler savaş alanında bırakıldı.
More Sentences
|
8 |
Genel |
field i.
|
alan |
|
These patents highlight a technical question deriving from the field of patent law.
Bu patentler, patent hukuku alanından kaynaklanan teknik bir soruyu vurgulamaktadır.
More Sentences
|
9 |
Genel |
field i.
|
arazi |
|
The field is covered in nice green grass.
Arazi güzel yeşil çimlerle kaplıdır.
More Sentences
|
10 |
Genel |
field i.
|
(araştırma) alan |
|
At the conference, she met other scholars from her field.
Konferansta kendi çalışma alanından olan diğer akademisyenlerle tanıştı.
More Sentences
|
11 |
Genel |
field i.
|
(spor) saha |
|
The crowd roared as the ball flew out of the field.
Top sahanın dışına çıkarken kalabalık kükredi.
More Sentences
|
12 |
Genel |
field f.
|
seçmek |
|
The church fielded 56 members for the choir.
Kilise, koro için 56 üye seçti.
More Sentences
|
13 |
Genel |
field f.
|
cevaplamak |
|
The chairperson fielded all questions with ease.
Başkan tüm soruları kolaylıkla cevapladı.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
14 |
Ticaret/Ekonomi |
field i.
|
alan |
|
The technology is controversial and our knowledge of the field is growing rapidly.
Teknoloji tartışmalı ve bu alandaki bilgilerimiz hızla artıyor.
More Sentences
|
Construction |
|
15 |
İnşaat |
field i.
|
tarla |
|
The traceability of foods from the field to the supermarket shelf is a must.
Gıdaların tarladan süpermarket rafına kadar izlenebilirliği bir zorunluluktur.
More Sentences
|
Automotive |
|
16 |
Otomotiv |
field i.
|
alan |
|
There is a very effective safety net in the field of pharmacovigilance.
Farmakovijilans alanında çok etkili bir güvenlik ağı bulunmaktadır.
More Sentences
|
17 |
Otomotiv |
field i.
|
manyetik alan |
|
Actually, any electrical device generates a magnetic field, just not a big one.
Aslında herhangi bir elektrikli aygıt, çok büyük olmayan bir manyetik alan üretir.
More Sentences
|
Linguistics |
|
18 |
Dilbilim |
field i.
|
alan |
|
It is, therefore, in these fields that the Commission and Parliament must focus their main concerns.
Dolayısıyla Komisyon ve Parlamentonun temel kaygılarını bu alanlara odaklaması gerekmektedir.
More Sentences
|
Meteorology |
|
19 |
Meteoroloji |
field i.
|
alan |
|
SMEs in the field of culture are clearly more vulnerable compared with similar sized companies in other spheres.
Kültür alanındaki KOBİ'ler, diğer alanlardaki benzer büyüklükteki şirketlere kıyasla açıkça daha savunmasızdır.
More Sentences
|
Geology |
|
20 |
Jeoloji |
field i.
|
arazi |
|
Tom's class went on a field trip last Monday.
Tom'un sınıfı geçen pazartesi bir arazi gezisine çıktı.
More Sentences
|
|
General |
|
21 |
Genel |
field i.
|
bilim dalı |
|
22 |
Genel |
field i.
|
çayır |
|
23 |
Genel |
field i.
|
fırsat |
|
24 |
Genel |
field i.
|
bilgi alanı |
|
25 |
Genel |
field i.
|
kır |
|
26 |
Genel |
field i.
|
mera |
|
27 |
Genel |
field i.
|
kırlık |
|
28 |
Genel |
field i.
|
açık arazi |
|
29 |
Genel |
field i.
|
pist |
|
30 |
Genel |
field i.
|
mevcut olanlar |
|
31 |
Genel |
field i.
|
piyasadakiler |
|
32 |
Genel |
field f.
|
cevabı yapıştırmak |
|
33 |
Genel |
field f.
|
cevaplandırmak |
|
34 |
Genel |
field f.
|
sahaya çıkarmak (bir spor takımını) |
|
35 |
Genel |
field f.
|
sahaya çıkarmak |
|
36 |
Genel |
field f.
|
(tahıl, malt ve elyaf gibi ürünleri) arazide hava ve güneşe maruz bırakmak |
|
37 |
Genel |
field f.
|
(vurulan topa) sahadayken elle dokunmak |
|
38 |
Genel |
field f.
|
(takım veya oyuncuları) müsabaka için sahaya çıkarmak |
|
39 |
Genel |
field f.
|
savaş meydanına çıkarmak |
|
40 |
Genel |
field f.
|
(telefon araması, rica ile) ilgilenmek |
|
|
41 |
Genel |
field f.
|
(telefon araması, rica) halletmek |
|
42 |
Genel |
field f.
|
doğaçlama yanıt vermek |
|
43 |
Genel |
field f.
|
doğaçlama çözüm sunmak |
|
44 |
Genel |
field s.
|
araziye ait |
|
45 |
Genel |
field s.
|
arazi ile ilişkili |
|
46 |
Genel |
field s.
|
tarlalarda veya kırlarda yetişen |
|
47 |
Genel |
field s.
|
tarlalarda veya kırlarda yaşayan |
|
48 |
Genel |
field s.
|
arazide üretilen |
|
49 |
Genel |
field s.
|
arazide yürütülen |
|
50 |
Genel |
field s.
|
arazide kullanılan |
|
51 |
Genel |
field s.
|
arazide çalışan |
|
52 |
Genel |
field s.
|
arazide faal olan |
|
53 |
Genel |
field s.
|
araziye tahsis edilen |
|
54 |
Genel |
field s.
|
yol yerine araziye ait olan |
|
55 |
Genel |
field s.
|
yol yerine arazi ile ilişkili |
|
56 |
Genel |
field s.
|
yol yerine arazide rekabet edilen |
|
Technical |
|
57 |
Teknik |
field i.
|
hava meydanı |
|
58 |
Teknik |
field i.
|
inşaat sahası |
|
59 |
Teknik |
field i.
|
meydan |
|
Automotive |
|
60 |
Otomotiv |
field i.
|
manyetik kuvvetle kaplanmış alan |
|
Math |
|
61 |
Matematik |
field i.
|
cisim |
|
Military |
|
62 |
Askeri |
field i.
|
sahra |
|
Sport |
|
63 |
Spor |
field i.
|
atletizm sahası |
|
Baseball |
|
64 |
Beysbol |
field f.
|
dış sahada oynamak |
|
Archaic |
|
65 |
Eski Kullanım |
field i.
|
savaş |
|
66 |
Eski Kullanım |
field i.
|
muharebe |
|
67 |
Eski Kullanım |
field i.
|
ofis, okul, fabrika veya laboratuvar dışındaki pratik uygulamaya ayrılmış alan |
|
|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
field of interest i.
|
ilgi alanı |
|
History is not really my field of interest.
Tarih pek ilgi alanım değil.
More Sentences
|
2 |
Genel |
oil field i.
|
petrol yatağı |
|
He risked his whole fortune to discover new oil fields.
Yeni petrol yatakları keşfetmek için tüm servetini riske attı.
More Sentences
|
3 |
Genel |
field hockey i.
|
çim hokeyi |
|
Field hockey is not very popular in China.
Çim hokeyi, Çin'de çok popüler değildir.
More Sentences
|
4 |
Genel |
cotton field i.
|
pamuk tarlası |
|
Black people were compelled to work in cotton fields.
Siyahlar pamuk tarlalarında çalışmak zorundaydı.
More Sentences
|
5 |
Genel |
green field i.
|
yeşil alan |
|
There used to be a green field here; now there's a supermarket.
Burada bir yeşil alan vardı; şimdi bir süpermarket var.
More Sentences
|
6 |
Genel |
field hospital i.
|
sahra hastanesi |
|
They have been evacuated to an American field hospital.
Onlar bir Amerikan sahra hastanesine tahliye edildiler.
More Sentences
|
7 |
Genel |
oil field i.
|
petrol sahası |
|
He risked his whole fortune to discover new oil fields.
Yeni petrol sahalarını keşfetmek için tüm servetini riske attı.
More Sentences
|
8 |
Genel |
wheat field i.
|
buğday tarlası |
|
Tom and his dog ran across a wheat field.
Tom ve köpeği bir buğday tarlasında koştular.
More Sentences
|
9 |
Genel |
field of application i.
|
uygulama alanı |
|
Its classical field of application is chemical plants and storage facilities.
Klasik uygulama alanı kimyasal tesisler ve depolama tesisleridir.
More Sentences
|
10 |
Genel |
field of study i.
|
çalışma alanı |
|
Philosophy is an interesting field of study.
Felsefe ilginç bir çalışma alanıdır.
More Sentences
|
11 |
Genel |
scientific field i.
|
bilimsel alan |
|
So what exactly does meritocracy mean in an agency that should be composed of experts in the relevant scientific fields?
Peki, ilgili bilimsel alanlardaki uzmanlardan oluşması gereken bir kurumda meritokrasi tam olarak ne anlama geliyor?
More Sentences
|
12 |
Genel |
field of law i.
|
hukuk alanı |
|
Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
Su hukuku, bir kaynak olarak suyun mülkiyeti, kontrolü ve kullanımı ile ilgilenen hukuk alanıdır.
More Sentences
|
13 |
Genel |
field of vision i.
|
görüş alanı |
|
It seems my field of vision is not as wide as it used to be.
Görünüşe göre görüş alanım eskisi kadar geniş değil.
More Sentences
|
|
14 |
Genel |
field experience i.
|
saha tecrübesi |
|
How much field experience do you have?
Ne kadar saha tecrüben var?
More Sentences
|
15 |
Genel |
in this field zf.
|
bu alanda |
|
There was already a wide range of measures for guaranteeing better protection in this field.
Bu alanda daha iyi korumayı garanti altına almak için halihazırda çok çeşitli tedbirler mevcuttu.
More Sentences
|
16 |
Genel |
in the field zf.
|
arazide |
|
Cattle were grazing in the field.
Sığırlar arazide otluyordu.
More Sentences
|
Common Usage |
|
17 |
Yaygın Kullanım |
barley field i.
|
arpalık |
|
General |
|
18 |
Genel |
reedy field i.
|
kamışlık |
|
19 |
Genel |
playing field i.
|
oyun alanı |
|
20 |
Genel |
field mission i.
|
alan çalışması |
|
21 |
Genel |
ice field i.
|
isfilt |
|
22 |
Genel |
field events i.
|
alan yarışları |
|
23 |
Genel |
landing field i.
|
uçak pisti |
|
24 |
Genel |
landing field i.
|
pist |
|
25 |
Genel |
field mission i.
|
çalışma |
|
26 |
Genel |
field trip i.
|
öğretimde gezi |
|
27 |
Genel |
field study i.
|
alan araştırması |
|
28 |
Genel |
expertise field i.
|
ihtisas konusu |
|
29 |
Genel |
curvature of the field i.
|
alan eğriliği |
|
30 |
Genel |
field marshal i.
|
feldmareşal |
|
31 |
Genel |
field glasses i.
|
dürbün |
|
32 |
Genel |
field bean i.
|
bakla |
|
33 |
Genel |
quantum field theory i.
|
kuantum alan teorisi |
|
34 |
Genel |
field assessment team i.
|
arazi değerlendirme ekibi |
|
35 |
Genel |
field service i.
|
alan hizmeti |
|
36 |
Genel |
conservative field i.
|
konservatif alan |
|
37 |
Genel |
drill field i.
|
talim meydanı |
|
38 |
Genel |
field pack i.
|
sırt çantası |
|
39 |
Genel |
field of activity i.
|
faaliyet alanı |
|
40 |
Genel |
free field i.
|
boş alan |
|
41 |
Genel |
field theory i.
|
alan teorisi |
|
42 |
Genel |
field day i.
|
manevra günü |
|
43 |
Genel |
tomato field i.
|
domates tarlası |
|
44 |
Genel |
arable field i.
|
tarla |
|
45 |
Genel |
field cress i.
|
horozcuk |
|
46 |
Genel |
field of training i.
|
eğitim alanı |
|
47 |
Genel |
field lighting i.
|
pist aydınlatması |
|
48 |
Genel |
field officer i.
|
yüksek rütbeli subay |
|
49 |
Genel |
field tuning i.
|
alan ayarlama |
|
50 |
Genel |
magnetostatic field i.
|
manyetostatik alan |
|
51 |
Genel |
field observations i.
|
arazi gözlemleri |
|
52 |
Genel |
football field i.
|
futbol alanı |
|
53 |
Genel |
field goal i.
|
meydandan yapılan gol |
|
54 |
Genel |
landing field i.
|
havaalanı |
|
55 |
Genel |
field study i.
|
katılımcı gözlem |
|
56 |
Genel |
field operations i.
|
alan çalışması |
|
57 |
Genel |
magnetic field intensity i.
|
manyetik alan yoğunluğu |
|
58 |
Genel |
field control i.
|
alan kontrolü |
|
59 |
Genel |
field coil i.
|
indüktör sargısı |
|
60 |
Genel |
field team coordinator i.
|
arazi ekibi koordinatörü |
|
61 |
Genel |
field theory i.
|
alan kuramı |
|
62 |
Genel |
field observation i.
|
alan gözlemi |
|
63 |
Genel |
field training i.
|
arazi eğitimi |
|
64 |
Genel |
sound field i.
|
ses alanı |
|
65 |
Genel |
field house i.
|
duşlu soyunma yeri |
|
66 |
Genel |
ice field i.
|
buzla |
|
67 |
Genel |
track and field i.
|
atletizm |
|
68 |
Genel |
field management i.
|
alan yönetimi |
|
69 |
Genel |
field controlling i.
|
alan denetimi |
|
70 |
Genel |
meson field i.
|
mezon alanı |
|
71 |
Genel |
field mouse i.
|
kırsıçanı |
|
72 |
Genel |
disaster field office i.
|
afet koordinasyon bürosu |
|
73 |
Genel |
class field theory i.
|
sınıflandırılmış alan teorisi |
|
74 |
Genel |
field enginering i.
|
teknik uzmanlık |
|
75 |
Genel |
field survey i.
|
alan çalışması |
|
76 |
Genel |
field scabious i.
|
miskçiçeği |
|
77 |
Genel |
field reconnaissance i.
|
arazi keşfi |
|
78 |
Genel |
football field i.
|
futbol sahası |
|
79 |
Genel |
field of view i.
|
görüş alanı |
|
80 |
Genel |
free field overpressure i.
|
serbest alan |
|
81 |
Genel |
field mouse i.
|
tarla faresi |
|
82 |
Genel |
baseball field i.
|
beysbol sahası |
|
83 |
Genel |
field standards i.
|
çalışma standartları |
|
84 |
Genel |
magnetic field strength i.
|
manyetik alan şiddeti |
|
85 |
Genel |
field survey i.
|
arazi çalışması |
|
86 |
Genel |
field corn i.
|
hayvan yemi için yetiştirilen mısır |
|
87 |
Genel |
field gun i.
|
sahra topu |
|
88 |
Genel |
field officer i.
|
alay komutanı |
|
89 |
Genel |
oil field i.
|
petrol alanı |
|
90 |
Genel |
landing field i.
|
iniş alanı |
|
91 |
Genel |
oil field discovery i.
|
petrol keşfi |
|
92 |
Genel |
field of contest i.
|
er meydanı |
|
93 |
Genel |
field marshall i.
|
feldmareşal |
|
94 |
Genel |
field programmable gate arrays i.
|
programlanabilir sıralı giriş alanları |
|
95 |
Genel |
noise field i.
|
gürültü alanı |
|
96 |
Genel |
field glasses i.
|
çifte dürbün |
|
97 |
Genel |
input field i.
|
veri giriş alanı |
|
98 |
Genel |
field service i.
|
sahra hizmeti |
|
99 |
Genel |
football field carpet i.
|
halı saha |
|
100 |
Genel |
sub field i.
|
alt alan |
|
101 |
Genel |
electromagnetic field i.
|
elektromanyetik alan |
|
102 |
Genel |
crystal field theory i.
|
kristal alan teorisi |
|
103 |
Genel |
field measurement i.
|
alan hesaplaması |
|
104 |
Genel |
a specialist in one's field i.
|
alanında uzman |
|
105 |
Genel |
field control i.
|
saha kontrolü |
|
106 |
Genel |
specialized field topics i.
|
uzmanlık alan dersi |
|
107 |
Genel |
field crops i.
|
tarla ürünleri |
|
108 |
Genel |
open field i.
|
açık arazi |
|
109 |
Genel |
open field i.
|
açık alan |
|
110 |
Genel |
technical field i.
|
teknik alan |
|
111 |
Genel |
scientific study field i.
|
bilimsel çalışma alanı |
|
112 |
Genel |
scientific study field i.
|
bilimsel çalışma dalı |
|
113 |
Genel |
main field i.
|
ana branş |
|
114 |
Genel |
field suppression i.
|
doneler |
|
115 |
Genel |
specialists in their field i.
|
alanında uzman kişiler |
|
116 |
Genel |
experts in one's field i.
|
alanında uzman kişiler |
|
117 |
Genel |
destination field i.
|
varış noktası alanı |
|
118 |
Genel |
destination field i.
|
erek alanı |
|
119 |
Genel |
basketball field i.
|
basket sahası |
|
120 |
Genel |
wide field of view i.
|
geniş görüş alanı |
|
121 |
Genel |
field of vision i.
|
görüş açısı |
|
122 |
Genel |
far field i.
|
uzak alan |
|
123 |
Genel |
field-hand i.
|
tarla işçisi |
|
124 |
Genel |
dark-field microscope i.
|
karanlık saha mikroskobu |
|
125 |
Genel |
green-field i.
|
yeşil alan |
|
126 |
Genel |
water-melon field i.
|
bostan |
|
127 |
Genel |
field fire system i.
|
saha yangın sistemi |
|
128 |
Genel |
range over a wide field i.
|
geniş alana yayılma |
|
129 |
Genel |
territorial field i.
|
kara sahası |
|
130 |
Genel |
field hospital i.
|
seyyar sahra hastanesi |
|
131 |
Genel |
mobile field hospital i.
|
seyyar sahra hastanesi |
|
132 |
Genel |
poppy field i.
|
gelincik tarlası |
|
133 |
Genel |
field coordinator i.
|
saha koordinatörü |
|
134 |
Genel |
field coordinator i.
|
alan koordinatörü |
|
135 |
Genel |
field of art i.
|
sanat dalı |
|
136 |
Genel |
oil field i.
|
petrol yönünden zengin bölge |
|
137 |
Genel |
field supervisor i.
|
saha sorumlusu |
|
138 |
Genel |
field manager i.
|
saha sorumlusu |
|
139 |
Genel |
field of ice i.
|
buz kütlesi |
|
140 |
Genel |
field glasses i.
|
el dürbünü |
|
141 |
Genel |
field of social responsibility i.
|
sosyal sorumluluk alanı |
|
142 |
Genel |
professional field i.
|
mesleki alan |
|
143 |
Genel |
professional field i.
|
uzmanlık alanı |
|
144 |
Genel |
paddy field i.
|
çeltik tarlası |
|
145 |
Genel |
field controller i.
|
saha kontrolörü |
|
146 |
Genel |
field controller i.
|
alan denetçisi |
|
147 |
Genel |
field application i.
|
saha uygulaması |
|
148 |
Genel |
strawberry field i.
|
çilek tarlası |
|
149 |
Genel |
flower field i.
|
çiçek tarlası |
|
150 |
Genel |
arable field i.
|
mezra |
|
151 |
Genel |
field day i.
|
spor günü |
|
152 |
Genel |
field day i.
|
tatbikat günü |
|
153 |
Genel |
barley field i.
|
arpa tarlası |
|
154 |
Genel |
melon field i.
|
kavun tarlası |
|
155 |
Genel |
melon field i.
|
bostan |
|
156 |
Genel |
educational field i.
|
eğitim alanı |
|
157 |
Genel |
scientific field i.
|
bilim alanı |
|
158 |
Genel |
medical field i.
|
tıp alanı |
|
159 |
Genel |
field of medicine i.
|
tıp alanı |
|
160 |
Genel |
potter's field i.
|
kimsesizler/evsizler mezarlığı |
|
161 |
Genel |
potter's field i.
|
kimsesizler mezarlığı |
|
162 |
Genel |
field director i.
|
saha yöneticisi |
|
163 |
Genel |
field of science i.
|
bilim alanı |
|
164 |
Genel |
science field i.
|
bilim alanı |
|
165 |
Genel |
field job i.
|
saha işi |
|
166 |
Genel |
field work i.
|
saha işi |
|
167 |
Genel |
pepper field i.
|
biber tarlası |
|
168 |
Genel |
running field i.
|
koşu sahası |
|
169 |
Genel |
field of education i.
|
eğitim alanı |
|
170 |
Genel |
mulberry field i.
|
dutluk |
|
171 |
Genel |
field of specialization i.
|
uzmanlık alanı |
|
172 |
Genel |
field dressing i.
|
tarlaya serpilmiş ve sürülmüş gübre |
|
173 |
Genel |
field dressing i.
|
yaraya cephede yapılan sargı |
|
174 |
Genel |
field dressing i.
|
cephe sargısı |
|
175 |
Genel |
field dressing i.
|
avlandıktan sonran hayvanın iç organlarının çıkarılması |
|
176 |
Genel |
field service i.
|
saha hizmeti |
|
177 |
Genel |
backing field i.
|
destek alanı |
|
178 |
Genel |
connoisseur in one's field i.
|
alanında uzman |
|
179 |
Genel |
debris field i.
|
enkaz alanı |
|
180 |
Genel |
field equipment i.
|
saha ekipmanları |
|
181 |
Genel |
microscopic field i.
|
mikroskop yardımı ile görülebilen alan |
|
182 |
Genel |
corn field i.
|
mısır tarlası |
|
183 |
Genel |
mine field i.
|
mayın tarlasına benzer şey |
|
184 |
Genel |
mine field i.
|
tehlike içeren durum |
|
185 |
Genel |
mine field i.
|
aşırı dikkat gerektiren alan |
|
186 |
Genel |
grain field i.
|
tahıl tarlası |
|
187 |
Genel |
ice field i.
|
buz alanı |
|
188 |
Genel |
ice field i.
|
buzlu bölge |
|
189 |
Genel |
ice field i.
|
buzul kütlesi |
|
190 |
Genel |
ice field i.
|
buz örtüsü |
|
191 |
Genel |
ice field i.
|
buz tabakası |
|
192 |
Genel |
field control i.
|
göreceli konumları ve yükseklikleri bilinen nokta dizisi |
|
193 |
Genel |
field day i.
|
açık alanda yapılan sosyal etkinlik |
|
194 |
Genel |
field day i.
|
keyif yapılan zaman |
|
195 |
Genel |
field day i.
|
etkinlik zamanı |
|
196 |
Genel |
field guide i.
|
sıkça karşılaşılan canlı veya nesneleri tespit etmeye yarayan betimlemelerin bulunduğu resimli kitap |
|
197 |
Genel |
field of ice i.
|
su üzerinde yüzen büyük buz kütlesi |
|
198 |
Genel |
field of ice i.
|
buz örtüsü |
|
199 |
Genel |
field of operation i.
|
bir tür ticari girişim |
|
200 |
Genel |
field of regard i.
|
sabit gözle algılanabilen tüm fiziki çevre |
|
201 |
Genel |
field of regard i.
|
görüş alanı |
|
202 |
Genel |
field of study i.
|
disiplin |
|
203 |
Genel |
field of study i.
|
bilim dalı |
|
204 |
Genel |
field of view i.
|
sabit gözle algılanabilen tüm fiziki çevre |
|
205 |
Genel |
field of vision i.
|
sabit gözle algılanabilen tüm fiziki çevre |
|
206 |
Genel |
field study i.
|
sahada yürütülen araştırma projesi |
|
207 |
Genel |
field tent i.
|
branda bezinden yapılmış arazi çadırı |
|
208 |
Genel |
field test i.
|
yeni bir ürünün kullanım koşullarındaki performansını ölçen test |
|
209 |
Genel |
field trial i.
|
yeni bir ürünün kullanım koşullarındaki performansını ölçen test |
|
210 |
Genel |
field work i.
|
sınıf, laboratuvar ve idare merkezi yerine sahaya inilerek yapılan araştırma |
|
211 |
Genel |
flame field expedients i.
|
basit ve el yapımı alev çıkaran veya aydınlatıcı cihazlar |
|
212 |
Genel |
fld (field) i.
|
alan |
|
213 |
Genel |
fld (field) i.
|
saha |
|
214 |
Genel |
subject field i.
|
başlık |
|
215 |
Genel |
subject field i.
|
serlevha |
|
216 |
Genel |
be way out in left field f.
|
fena halde yanılmak |
|
217 |
Genel |
be good in field of f.
|
alanında iyi olmak |
|
218 |
Genel |
have a field day f.
|
bayram etmek |
|
219 |
Genel |
have a field day with f.
|
sarakaya almak |
|
220 |
Genel |
hold the field f.
|
üstünlüğünü korumak |
|
221 |
Genel |
have a field day with f.
|
makaraya almak |
|
222 |
Genel |
be way out in left field f.
|
ıskalamak |
|
223 |
Genel |
have a say in a field f.
|
alanında söz sahibi olmak |
|
224 |
Genel |
work in the field f.
|
dışarıda çalışmak |
|
225 |
Genel |
be an expert on one's field f.
|
alanında söz sahibi olmak |
|
226 |
Genel |
improve oneself in a certain field f.
|
bir konuda kendini geliştirmek |
|
227 |
Genel |
field candidate f.
|
aday çıkarmak |
|
228 |
Genel |
field stone f.
|
cüret etmek |
|
229 |
Genel |
enter the gravitational field of f.
|
çekim alanına girmek |
|
230 |
Genel |
enter into the magnetic field of f.
|
çekim alanına girmek |
|
231 |
Genel |
do a field study f.
|
saha çalışması yapmak |
|
232 |
Genel |
level playing field f.
|
eşit şartlar sağlamak |
|
233 |
Genel |
level playing field f.
|
eşit şartlar oluşturmak |
|
234 |
Genel |
lead the field f.
|
lider konumda olmak |
|
235 |
Genel |
get to the top of one's field in a very short time f.
|
çok kısa zamanda alanında en üste/tepeye çıkmak/ulaşmak |
|
236 |
Genel |
die in the war field with honour f.
|
savaş alanında onurlu bir şekilde ölmek |
|
237 |
Genel |
work in the field of treatment f.
|
...tedavisi alanında çalışmak |
|
238 |
Genel |
work in the field f.
|
tarlada çalışmak |
|
239 |
Genel |
work in the field f.
|
sahada çalışmak |
|
240 |
Genel |
be an expert on a field f.
|
bir alanda uzman olmak |
|
241 |
Genel |
be an expert on a field f.
|
bir şeyde uzman olmak |
|
242 |
Genel |
be in/within one's field of interest f.
|
ilgi alanına girmek |
|
243 |
Genel |
plough the field f.
|
tarlayı sürmek |
|
244 |
Genel |
plow the field f.
|
tarlayı sürmek |
|
245 |
Genel |
lay against the field f.
|
tüm yarışmacılara karşı (at, vb. üzerine) bahse girmek |
|
246 |
Genel |
water the field f.
|
tarlayı sulamak |
|
247 |
Genel |
wipe one's opponent off the field f.
|
rakibini sahadan silmek |
|
248 |
Genel |
field [obsolete] f.
|
savaş meydanına gitmek |
|
249 |
Genel |
field [obsolete] f.
|
savaşmak |
|
250 |
Genel |
field-test f.
|
(tekniği veya ürünü) kullanım koşullarında test etmek |
|
251 |
Genel |
field verified s.
|
yerde doğrulanmış |
|
252 |
Genel |
field verified s.
|
doğrulanmış |
|
253 |
Genel |
field surveyed s.
|
yerde alınmış |
|
254 |
Genel |
field surveyed s.
|
arazide ölçülmüş |
|
255 |
Genel |
expert in one's field s.
|
alanında uzman |
|
256 |
Genel |
connoisseur in the field of s.
|
alanında uzman |
|
257 |
Genel |
expert in the field of s.
|
alanında uzman |
|
258 |
Genel |
specialist in the field of s.
|
alanında uzman |
|
259 |
Genel |
specialist in one's field s.
|
alanında uzman |
|
260 |
Genel |
field-free s.
|
alansız |
|
261 |
Genel |
expert in his/her field s.
|
alanında uzman |
|
262 |
Genel |
expert in his/her field s.
|
alanında uzmanlaşmış |
|
263 |
Genel |
dead in the field s.
|
hastaneye yetiştirilemeden yolda ölen veya hastaneye ölü gelen |
|
264 |
Genel |
dead in the field s.
|
hastaneye giderken yolda hayatını kaybeden |
|
265 |
Genel |
field-loading s.
|
sahada yüklenen |
|
266 |
Genel |
field-proven s.
|
sahada kanıtlanmış |
|
267 |
Genel |
field-proven s.
|
kendini sahada ispat etmiş |
|
268 |
Genel |
in the field of zf.
|
alanında |
|
269 |
Genel |
in the field zf.
|
şantiyede |
|
270 |
Genel |
by field of activity zf.
|
faaliyet alanı itibarıyla |
|
271 |
Genel |
in the academic field zf.
|
akademik alanda |
|
272 |
Genel |
in the field of design zf.
|
tasarım alanında |
|
273 |
Genel |
in the design field/area zf.
|
tasarım alanında |
|
274 |
Genel |
in veterinary field zf.
|
veterinerlik alanında |
|
275 |
Genel |
in the field of ed.
|
sahasında |
|
Phrases |
|
276 |
İfadeler |
from field to fork zf.
|
tarladan sofraya |
|
277 |
İfadeler |
in the field of medicine expr.
|
tıp alanında |
|
Colloquial |
|
278 |
Konuşma Dili |
field a grounder f.
|
beyzbolda yerden giden topu eldivenle yakalamak/durdurmak |
|
279 |
Konuşma Dili |
field a grounder f.
|
beyzbolda yerden giden topu eldivenle tutmak/kurtarmak |
|
280 |
Konuşma Dili |
field grounders f.
|
yerlerde sigara veya izmarit aramak |
|
281 |
Konuşma Dili |
field grounders f.
|
sigara veya izmarit aramak için yerlere bakmak |
|
282 |
Konuşma Dili |
left-field s.
|
acayip |
|
283 |
Konuşma Dili |
left-field s.
|
tuhaf |
|
284 |
Konuşma Dili |
left-field s.
|
olağan dışı |
|
Idioms |
|
285 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
eşit şartlarda yarışma |
|
286 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
adil koşullarda mücadele etme |
|
287 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
adil şartlarda mücadele |
|
288 |
Deyim |
oil field trash i.
|
akaryakıt sektöründe çalışan işçi |
|
289 |
Deyim |
oil field trash i.
|
petrol ayrıştırma ve üretim işini yapan işçi |
|
290 |
Deyim |
oil field trash i.
|
petrol işçisi |
|
291 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
herkesin eşit şartlara/fırsatlara sahip olduğu ortam |
|
292 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
kimsenin kimseye karşı bir üstünlüğünün/avantajının olmadığı ortam |
|
293 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
herkesin eşit olduğu ortam |
|
294 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
adil bir ortam |
|
295 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
bir yarıştaki/mücadeledeki eşit şartlar |
|
296 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
bir yarıştaki/mücadeledeki adil koşullar |
|
297 |
Deyim |
a field day i.
|
istediğini yapabilme özgürlüğü/fırsatı |
|
298 |
Deyim |
a field day i.
|
özgürce hareket edilebilme fırsatı |
|
299 |
Deyim |
a field day i.
|
istediği gibi davranma fırsatı/özgürlüğü |
|
300 |
Deyim |
a field day i.
|
meydanı boş bulma |
|
301 |
Deyim |
a field day i.
|
istediği gibi at oynatma |
|
302 |
Deyim |
a level playing field i.
|
adil şartların olduğu bir durum/ortam |
|
303 |
Deyim |
a level playing field i.
|
eşit şartların sağlandığı bir durum/ortam |
|
304 |
Deyim |
a level playing field i.
|
kimsenin kimseye karşı bir avantajının/üstünlüğünün olmadığı bir ortam |
|
305 |
Deyim |
center field i.
|
etliye sütlüye karışmadığı bir konum/duruş |
|
306 |
Deyim |
center field i.
|
çekimser bir konum/duruş |
|
307 |
Deyim |
center field i.
|
genel olarak kabul görenin dışına çıkmayan bir konum/duruş |
|
308 |
Deyim |
center field i.
|
aşırı uçlara dokunmayan bir konum/duruş |
|
309 |
Deyim |
center field i.
|
genel anlayışın dışına çıkmayan bir konum/duruş |
|
310 |
Deyim |
come from left field [us] f.
|
(öneri, soru, olay) beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmak |
|
311 |
Deyim |
come from left field [us] f.
|
şaşırtıcı bir öneri, soru, olay olmak |
|
312 |
Deyim |
come out of left field [us] f.
|
(öneri, soru, olay) beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmak |
|
313 |
Deyim |
come out of left field [us] f.
|
şaşırtıcı bir öneri, soru, olay olmak |
|
314 |
Deyim |
lead the field f.
|
alanında lider/önde olmak |
|
315 |
Deyim |
lead the field f.
|
alanında öncü olmak veya liderlik/önderlik yapmak |
|
316 |
Deyim |
lead the field f.
|
başı çekmek |
|
317 |
Deyim |
leave the field clear for somebody f.
|
birisinin yoluna çıkmamak |
|
318 |
Deyim |
play the field f.
|
birden fazla kişiyle düşüp kalkmak |
|
319 |
Deyim |
leave the field clear for somebody f.
|
birisine ayak bağı olmamak |
|
320 |
Deyim |
have a field day f.
|
bir şeyi kutlamak |
|
321 |
Deyim |
leave the field clear for somebody f.
|
birisinin önünü açmak |
|
322 |
Deyim |
have a field day f.
|
bayram etmek |
|
323 |
Deyim |
have a field day f.
|
çok eğlenmek |
|
324 |
Deyim |
have a field day f.
|
çok iyi zaman geçirmek |
|
325 |
Deyim |
have a field day f.
|
hoşça vakit geçirmek |
|
326 |
Deyim |
level the playing field f.
|
herkes için fırsat eşitliği sağlamak |
|
327 |
Deyim |
play the field f.
|
gönül eğlendirmek |
|
328 |
Deyim |
level the playing field f.
|
herkese eşit fırsat vermek |
|
329 |
Deyim |
compete on a level playing field f.
|
eşit şartlarda rekabet etmek |
|
330 |
Deyim |
level the playing field f.
|
herkese aynı fırsatı vermek |
|
331 |
Deyim |
have a field day f.
|
felekten bir gün çalmak |
|
332 |
Deyim |
lead the field f.
|
liderlik bayrağı elinde olmak |
|
333 |
Deyim |
play the field f.
|
karşı cinsten bir sürü arkadaşı olmak |
|
334 |
Deyim |
lead the field f.
|
önde olmak |
|
335 |
Deyim |
play the field f.
|
kafasına göre takılmak |
|
336 |
Deyim |
play the field f.
|
kimseye bağlanmadan gönlünce yaşamak |
|
337 |
Deyim |
play the field f.
|
onunla bununla sürtmek |
|
338 |
Deyim |
lead the field f.
|
önde/lider olmak |
|
339 |
Deyim |
field a question f.
|
yöneltilen soruya cevap vermek |
|
340 |
Deyim |
come out of left field f.
|
(sorun) beklenmedik bir yerden çıkmak |
|
341 |
Deyim |
field a question f.
|
yöneltilen soruyu cevaplamak |
|
342 |
Deyim |
come out of left field f.
|
(sorun) hiç yoktan çıkmak |
|
343 |
Deyim |
field questions f.
|
(gazatecilerin vb. yönelttiği) soruları cevaplandırmak |
|
344 |
Deyim |
order someone off the field f.
|
(bir oyuncuyu) oyundan atmak |
|
345 |
Deyim |
cover the field f.
|
alanı kapsamlı olarak ele almak |
|
346 |
Deyim |
cover the field f.
|
alanı baştan sona ele almak |
|
347 |
Deyim |
reverse (one's) field f.
|
ters yöne gitmek |
|
348 |
Deyim |
reverse (one's) field f.
|
durup ters yöne doğru devam etmek |
|
349 |
Deyim |
reverse (one's) field f.
|
sahada yön değiştirmek |
|
350 |
Deyim |
reverse (one's) field f.
|
durup geriye doğru gitmek |
|
351 |
Deyim |
reverse (one's) field f.
|
daha önce savunduğu şeyin tersini savunmaya başlamak |
|
352 |
Deyim |
reverse (one's) field f.
|
önceki fikrinin tam tersini ileri sürmek |
|
353 |
Deyim |
reverse (one's) field f.
|
daha önce savunduğunun aksini savunmak |
|
354 |
Deyim |
reverse (one's) field f.
|
birden 180 derece dönmek |
|
355 |
Deyim |
reverse (one's) field f.
|
birden savunduğu fikirden dönmek |
|
356 |
Deyim |
reverse (one's) field f.
|
savunduğu fikirden bir anda çark etmek |
|
357 |
Deyim |
reverse (one's) field f.
|
fikrinden caymak |
|
358 |
Deyim |
reverse (one's) field f.
|
savunduğu/inandığı şeyden caymak |
|
359 |
Deyim |
be (way out/over) in left field [us] f.
|
fena halde yanılmak |
|
360 |
Deyim |
be (way out/over) in left field [us] f.
|
hiçbir şeyden haberi olmamak |
|
361 |
Deyim |
be (way out/over) in left field [us] f.
|
olan bitenden bihaber olmak |
|
362 |
Deyim |
leave the field open for (one) f.
|
(birinin) yolunu açmak |
|
363 |
Deyim |
leave the field open for (one) f.
|
(birinin) yolundan çekilmek |
|
364 |
Deyim |
leave the field open for (one) f.
|
meydanı (birine) bırakmak |
|
365 |
Deyim |
leave the field open for (one) f.
|
(birinin) önünü açmak |
|
366 |
Deyim |
be (out) in left field f.
|
popüler olmamak |
|
367 |
Deyim |
be (out) in left field f.
|
tuhaf olmak |
|
368 |
Deyim |
be (out) in left field f.
|
alışılmışın dışında olmak |
|
369 |
Deyim |
be in left field f.
|
sıra dışı olmak |
|
370 |
Deyim |
be in left field f.
|
tuhaf olmak |
|
371 |
Deyim |
be in left field f.
|
garip olmak |
|
372 |
Deyim |
leave the field clear for (one) f.
|
(birinin) yoluna çıkmamak |
|
373 |
Deyim |
leave the field clear for (one) f.
|
(birine) ayak bağı olmamak |
|
374 |
Deyim |
leave the field clear for (one) f.
|
(birinin) önünü/yolunu açmak |
|
375 |
Deyim |
level the field f.
|
herkese aynı fırsatı vermek |
|
376 |
Deyim |
level the field f.
|
herkes için fırsat eşitliği sağlamak |
|
377 |
Deyim |
level the field f.
|
herkese eşit fırsat vermek |
|
378 |
Deyim |
level the field f.
|
adil bir ortam sağlamak |
|
379 |
Deyim |
level the field f.
|
herkesi eşit konuma getirmek |
|
380 |
Deyim |
order (one) off the field f.
|
(bir oyuncuyu) oyundan/sahadan atmak |
|
381 |
Deyim |
order (one) off the field f.
|
(bir oyuncuyu) oyundan/sahadan çıkarmak |
|
382 |
Deyim |
order off the field f.
|
oyundan/sahadan atmak |
|
383 |
Deyim |
order off the field f.
|
oyundan/sahadan çıkarmak |
|
384 |
Deyim |
reverse field f.
|
ters yöne gitmek |
|
385 |
Deyim |
reverse field f.
|
durup ters yöne doğru devam etmek |
|
386 |
Deyim |
reverse field f.
|
sahada yön değiştirmek |
|
387 |
Deyim |
reverse field f.
|
durup geriye doğru gitmek |
|
388 |
Deyim |
reverse field f.
|
daha önce savunduğu şeyin tersini savunmaya başlamak |
|
389 |
Deyim |
reverse field f.
|
önceki fikrinin tam tersini ileri sürmek |
|
390 |
Deyim |
reverse field f.
|
daha önce savunduğunun aksini savunmak |
|
391 |
Deyim |
reverse field f.
|
birden 180 derece dönmek |
|
392 |
Deyim |
reverse field f.
|
birden savunduğu fikirden dönmek |
|
393 |
Deyim |
reverse field f.
|
savunduğu fikirden bir anda çark etmek |
|
394 |
Deyim |
reverse field f.
|
fikrinden caymak |
|
395 |
Deyim |
reverse field f.
|
savunduğu/inandığı şeyden caymak |
|
396 |
Deyim |
out in left field expr.
|
acayip |
|
397 |
Deyim |
out of left field expr.
|
ansızın |
|
398 |
Deyim |
out of left field expr.
|
beklenmedik bir anda veya şekilde |
|
399 |
Deyim |
out in left field expr.
|
gereksiz |
|
400 |
Deyim |
way out in left field expr.
|
gereksiz |
|
401 |
Deyim |
out in left field expr.
|
garip |
|
402 |
Deyim |
way out in left field expr.
|
modası geçmiş |
|
403 |
Deyim |
out in left field expr.
|
olağan dışı |
|
404 |
Deyim |
out in left field expr.
|
tuhaf |
|
405 |
Deyim |
way out in left field expr.
|
yararsız |
|
406 |
Deyim |
from left field expr.
|
beklenmedik yerden |
|
407 |
Deyim |
from left field expr.
|
ummadık yerden |
|
408 |
Deyim |
from left field expr.
|
tuhaf bir yerden |
|
409 |
Deyim |
from left field expr.
|
ansızın |
|
410 |
Deyim |
from left field expr.
|
şaşırtıcı bir yerden |
|
Speaking |
|
411 |
Konuşma |
out of my field expr.
|
benim alanım dışı |
|
412 |
Konuşma |
this is out of my field expr.
|
bu benim alanımın dışında |
|
413 |
Konuşma |
this is out of my field expr.
|
ben bundan anlamam |
|
414 |
Konuşma |
this is out of my field expr.
|
beni aşar |
|
Trade/Economic |
|
415 |
Ticaret/Ekonomi |
field experiment i.
|
alan deneyi |
|
416 |
Ticaret/Ekonomi |
field research i.
|
alan araştırması |
|
417 |
Ticaret/Ekonomi |
field work standards i.
|
alan çalışması standartları |
|
418 |
Ticaret/Ekonomi |
field bet i.
|
aynı endüstriden blok halinde kar ettirmeyen hisse senetlerinin alınması |
|
419 |
Ticaret/Ekonomi |
field selling i.
|
alan satışı |
|
420 |
Ticaret/Ekonomi |
main business field i.
|
ana işkolu |
|
421 |
Ticaret/Ekonomi |
main field of business i.
|
ana iştigal konusu |
|
422 |
Ticaret/Ekonomi |
banking field i.
|
bankacılık alanı |
|
423 |
Ticaret/Ekonomi |
field force i.
|
belli bir saha da belli bir iş için yetiştirilmiş ve organize olmuş kadro |
|
424 |
Ticaret/Ekonomi |
field hand i.
|
çiftlik işçisi |
|
425 |
Ticaret/Ekonomi |
field hand i.
|
çiftlikte çalışan adam |
|
426 |
Ticaret/Ekonomi |
audit field i.
|
denetim alanı |
|
427 |
Ticaret/Ekonomi |
field warehouse financing i.
|
depo makbuzu karşılığında finansman |
|
428 |
Ticaret/Ekonomi |
field auditor i.
|
denetimi ilgili işletmeye giderek yapan kişi |
|
429 |
Ticaret/Ekonomi |
economic field i.
|
ekonomik alan |
|
430 |
Ticaret/Ekonomi |
field warehousing i.
|
emtia üzerine rehin |
|
431 |
Ticaret/Ekonomi |
economic field i.
|
ekonomik saha |
|
432 |
Ticaret/Ekonomi |
field auditor i.
|
gezici denetçi |
|
433 |
Ticaret/Ekonomi |
field of assignment i.
|
görevlendirme alanı |
|
434 |
Ticaret/Ekonomi |
field examinations i.
|
iş yeri denetimleri |
|
435 |
Ticaret/Ekonomi |
field of activity i.
|
iştigal konusu |
|
436 |
Ticaret/Ekonomi |
field of operation i.
|
iş kolu |
|
437 |
Ticaret/Ekonomi |
operation field i.
|
işlem alanı |
|
438 |
Ticaret/Ekonomi |
field of business i.
|
iştigal konusu |
|
439 |
Ticaret/Ekonomi |
field of operation i.
|
işletme konusu |
|
440 |
Ticaret/Ekonomi |
field of operation i.
|
iş alanı |
|
441 |
Ticaret/Ekonomi |
field of business i.
|
iştigal mevzuu |
|
442 |
Ticaret/Ekonomi |
field warehouse i.
|
kamu antreposu |
|
443 |
Ticaret/Ekonomi |
career field i.
|
meslek sahası |
|
444 |
Ticaret/Ekonomi |
metrological subject field i.
|
metroloji konu alanları |
|
445 |
Ticaret/Ekonomi |
field of occupation i.
|
meslek dalı |
|
446 |
Ticaret/Ekonomi |
field of profession i.
|
meslek dalı |
|
447 |
Ticaret/Ekonomi |
career field i.
|
meslek ihtisas grubu |
|
448 |
Ticaret/Ekonomi |
marketing field i.
|
pazarlama alanı |
|
449 |
Ticaret/Ekonomi |
project field i.
|
proje alanı |
|
450 |
Ticaret/Ekonomi |
oil field i.
|
petrol sahası |
|
451 |
Ticaret/Ekonomi |
field visit i.
|
saha gezisi |
|
452 |
Ticaret/Ekonomi |
field sales manager i.
|
saha satış yöneticisi |
|
453 |
Ticaret/Ekonomi |
field sales manager i.
|
saha satış müdürü |
|
454 |
Ticaret/Ekonomi |
field force i.
|
saha ekibi |
|
455 |
Ticaret/Ekonomi |
healthcare field i.
|
sağlık alanı |
|
456 |
Ticaret/Ekonomi |
field visit i.
|
saha ziyareti |
|
457 |
Ticaret/Ekonomi |
field force i.
|
saha takımı |
|
458 |
Ticaret/Ekonomi |
field administrator i.
|
saha yöneticisi |
|
459 |
Ticaret/Ekonomi |
field auditor i.
|
seyyar müfettiş |
|
460 |
Ticaret/Ekonomi |
field of standardisation i.
|
standardizasyon alanı |
|
461 |
Ticaret/Ekonomi |
field service i.
|
taşraya yönelik hizmet |
|
462 |
Ticaret/Ekonomi |
procedure for the provision of information in the field of technical standards and regulations i.
|
teknik mevzuatın ve standartların türkiye ile avrupa birliği arasında bildirimi |
|
463 |
Ticaret/Ekonomi |
field organization i.
|
taşra örgütü |
|
464 |
Ticaret/Ekonomi |
field service i.
|
taşra teşkilatı |
|
465 |
Ticaret/Ekonomi |
technical field i.
|
teknik alan |
|
466 |
Ticaret/Ekonomi |
field accountant i.
|
taşra saymanı |
|
467 |
Ticaret/Ekonomi |
tax field audit i.
|
vergi denetimi |
|
468 |
Ticaret/Ekonomi |
tax field audit i.
|
yerel vergi denetimi |
|
469 |
Ticaret/Ekonomi |
field-fabricated s.
|
alanda/sahada imal edilmiş/yapılmış |
|
470 |
Ticaret/Ekonomi |
dof (delivery on field) kısalt.
|
sahada teslim |
|
Law |
|
471 |
Hukuk |
application field i.
|
tatbik sahası |
|
472 |
Hukuk |
field service i.
|
taşra teşkilatı |
|
Politics |
|
473 |
Siyasal |
field research i.
|
alan araştırması |
|
474 |
Siyasal |
field application i.
|
alan uygulaması |
|
475 |
Siyasal |
field exercise i.
|
arazi tatbikatı |
|
476 |
Siyasal |
field service administration i.
|
alan hizmet yönetimi |
|
477 |
Siyasal |
advisory committee on standardisation in the field of information technology i.
|
bilgi teknolojisi alanında standartlaşma danışma komitesi |
|
478 |
Siyasal |
unified field theories i.
|
birleştirilmiş alan teorileri |
|
479 |
Siyasal |
level playing field i.
|
eşit şartlı faaliyet alanı |
|
480 |
Siyasal |
committee of the integrated action programme in the field of lifelong learning i.
|
hayat boyu öğrenme alanında entegre eylem programı komitesi |
|
481 |
Siyasal |
committee of the second programme of community action in the field of health i.
|
sağlık alanında ikinci topluluk eylem programı komitesi |
|
482 |
Siyasal |
general provisions in the field of technical barriers to trade i.
|
ticarette teknik engellerin kaldırılmasına ilişkin genel hükümler |
|
Institutes |
|
483 |
Kurum/Kuruluş |
european cooperation in the field of scientific and technical research i.
|
avrupa bilimsel ve teknik araştırma alanında işbirliği |
|
484 |
Kurum/Kuruluş |
multinational programme in the field of data processing i.
|
bilgi işlem alanında çok uluslu program |
|
485 |
Kurum/Kuruluş |
european cooperation in the field of scientific and technical research i.
|
bilimsel ve teknik araştırma alanında avrupa işbirliği |
|
486 |
Kurum/Kuruluş |
department of field and horticultural crops i.
|
tarla ve bahçe bitkileri daire başkanlığı |
|
487 |
Kurum/Kuruluş |
department of field crops research i.
|
tarla bitkileri araştırmaları daire başkanlığı |
|
488 |
Kurum/Kuruluş |
field crops central research institute i.
|
tarla bitkileri merkez araştırına enstitüsü müdürlüğü |
|
489 |
Kurum/Kuruluş |
field crops central research institute i.
|
tarla bitkileri merkez araştırma enstitüsü müdürlüğü |
|
490 |
Kurum/Kuruluş |
central research institude for field crops i.
|
tarla bitkileri merkez araştırma enstitüsü müdürlüğü |
|
Media |
|
491 |
Medya |
field reporting i.
|
saha muhabirliği |
|
Technical |
|
492 |
Teknik |
field number i.
|
alan numarası |
|
493 |
Teknik |
field-emission gun i.
|
alan salım tabancası |
|
494 |
Teknik |
field suppression i.
|
alan silinmesi |
|
495 |
Teknik |
field laboratory i.
|
arazi laboratuvarı |
|
496 |
Teknik |
field theory i.
|
alan kuramı |
|
497 |
Teknik |
field data i.
|
alan verileri |
|
498 |
Teknik |
field suppression period i.
|
alan silme süresi |
|
499 |
Teknik |
field emission source i.
|
alan salım kaynağı |
|
500 |
Teknik |
bright field illumination i.
|
aydınlık alan aydınlatması |
|