İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | image i. | imaj | ||
This reinforces the patronising image that the European Union already has. Bu durum Avrupa Birliği'nin halihazırda sahip olduğu tepeden bakan imajını pekiştirmektedir. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | image i. | imge | ||
Good, enough poetic images. Güzel, bu kadar şiirsel imge yeter. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | image i. | görüntü | ||
I do not think we could have imagined a more beautiful spot and a more beautiful image. Daha güzel bir yer ve daha güzel bir görüntü hayal edebileceğimizi sanmıyorum. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | image i. | suret | ||
In the Bible, it says that we are the image of God. İncil'de, bizim Tanrı'nın sureti olduğumuz yazıyor. More Sentences |
||||
Genel | image i. | kopya | ||
It's the living image of your grandfather. O senin büyükbabanın kopyası adeta. More Sentences |
||||
Genel | image i. | resim | ||
Behind each image is a real child traumatised by their experiences. Her bir resmin arkasında yaşadıkları nedeniyle travma geçirmiş gerçek bir çocuk var. More Sentences |
||||
Genel | image i. | görünüş | ||
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century. Dünya'nın Ay'dan görünüşü 20. yüzyılın ikonik görüntülerinden biridir. More Sentences |
||||
Genel | image i. | görüntü | ||
The image of Srebrenica symbolises our failure to act. Srebrenitsa'nın görüntüsü harekete geçmedeki başarısızlığımızı simgeliyor. More Sentences |
||||
Genel | image f. | hayal etmek | ||
I could not image how cruel he was at that time. Ben onun o zaman ne kadar acımasız olduğunu hayal edemiyordum. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | image i. | imaj | ||
Many want a statute in order to improve an image tarnished by the abuses of a few. Pek çok kişi, birkaç kişinin suiistimalleri nedeniyle zedelenen imajı düzeltmek için bir tüzük istiyor. More Sentences |
||||
Law | ||||
Hukuk | image i. | görüntü | ||
Behind each image is a real child traumatised by their experiences. Her görüntünün arkasında, yaşadıkları nedeniyle travma geçiren gerçek bir çocuk var. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | image i. | görüntü | ||
Play with your pictures and see how repositioning the camera slightly can alter the image. Fotoğraflarınızla oynayın ve kameranın konumunu biraz değiştirmenin görüntüyü nasıl değiştirebileceğini görün. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Bilgisayar | image i. | görüntü | ||
Really nice image of a place I was always enjoyed visiting. Ziyaret etmekten her zaman zevk aldığım bir yerin gerçekten güzel bir görüntüsü. More Sentences |
||||
Informatics | ||||
Bilişim | image i. | görüntü | ||
Really nice image of a place I was always enjoyed visiting. Her zaman ziyaret etmekten keyif aldığım bir yerin gerçekten güzel bir görüntüsü. More Sentences |
||||
Linguistics | ||||
Dilbilim | image i. | imaj | ||
Regrettably, the companies that have been victims of these activities remain silent for fear of tarnishing their image. Ne yazık ki bu faaliyetlerin kurbanı olan şirketler, imajlarının zedelenmesinden korktukları için sessiz kalmaktadırlar. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | image i. | şekil | ||
General | ||||
Genel | image i. | heykel | ||
Genel | image i. | sanem | ||
Genel | image i. | simge | ||
Genel | image i. | put | ||
Genel | image i. | tasvir | ||
Genel | image i. | benzer | ||
Genel | image i. | hayal | ||
Genel | image i. | timsal | ||
Genel | image i. | kanı | ||
Genel | image i. | benzetme | ||
Genel | image i. | fikir | ||
Genel | image i. | eş | ||
Genel | image i. | tılsım | ||
Genel | image i. | muska | ||
Genel | image i. | idol | ||
Genel | image i. | sembolik değeri olan nesne | ||
Genel | image i. | ikon | ||
Genel | image i. | vücut bulma | ||
Genel | image i. | maddi veya görsel temsil | ||
Genel | image i. | bir grubun belirli bir şeye veya kimseye yönelik ortak görüşü | ||
Genel | image i. | mecaz | ||
Genel | image i. | kinaye | ||
Genel | image i. | bir kimsenin kopyası | ||
Genel | image f. | yansıtmak | ||
Genel | image f. | şekillendirmek | ||
Genel | image f. | imgeleştirmek | ||
Genel | image f. | betimlemek | ||
Genel | image f. | tasvir etmek | ||
Genel | image f. | resmetmek | ||
Genel | image f. | sergilemek | ||
Genel | image f. | sezdirmek | ||
Genel | image f. | belirtisi olmak | ||
Genel | image f. | habercisi olmak | ||
Genel | image f. | sembolize etmek | ||
Genel | image f. | görüntüsünü çıkarmak | ||
Genel | image f. | heykel, resim olarak tasvir etmek | ||
Genel | image f. | konuşmaya veya yazıya dökmek | ||
Genel | image f. | betimlemek | ||
Genel | image f. | benzemek | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | image f. | (şirket, ünlü biri için) imaj yaratmak | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | image i. | tüketicilerin bir firmayı ve onun ürünlerini nasıl gördükleri | ||
Technical | ||||
Teknik | image i. | başlangıç sinyali | ||
Computer | ||||
Bilgisayar | image i. | görüntü görüntü | ||
Bilgisayar | image i. | imge | ||
Bilgisayar | image i. | yansıma | ||
Bilgisayar | image f. | (dosya sistemini) tamamen yedeklemek | ||
Informatics | ||||
Bilişim | image i. | imge | ||
Bilişim | image f. | (verileri) farklı formatta aynen kopyalamak | ||
Psychology | ||||
Psikoloji | image i. | imge | ||
Psikoloji | image i. | kişinin zihinde idealize edilmiş hali | ||
Optics | ||||
Optik | image i. | göz retinasına odaklanan ışık modeli | ||
Math | ||||
Matematik | image i. | fonksiyonun x noktasındaki değeri | ||
Matematik | image i. | fonksiyon aralığı | ||
Linguistics | ||||
Dilbilim | image i. | hayal | ||
Dilbilim | image i. | imge | ||
Painting | ||||
Resim | image i. | betim |