eş - Türkçe İngilizce Sözlük

"eş" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 3 sonuç

İngilizce Türkçe
Medikal
es es
Kimya
es aynştayniyum'un kimyasal simgesi
es aynştanyumun simgesi

"eş" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 92 sonuç

Türkçe İngilizce
Yaygın Kullanım
husband i.
I think that you and your husband are faced with a very difficult decision.
Bence siz ve eşiniz oldukça zorlu bir kararla karşı karşıyasınız.

More Sentences
partner i.
Thirdly, there must no blood relationship in the first or second line between partners.
Üçüncü olarak, eşler arasında birinci ya da ikinci dereceden kan bağı bulunmamalıdır.

More Sentences
match i.
Tom and Mary are a good match.
Tom ve Mary iyi bir eştirler.

More Sentences
spouse i.
The bank needs the signatures of both spouses.
Banka her iki eşin de imzasına ihtiyaç duyar.

More Sentences
wife i.
His wife instead collected it here in this House in November.
Onun yerine eşi, Kasım ayında bu Meclis'te bu parayı topladı.

More Sentences
mate i.
The medicine man lived alone, even without a mate, on the edge of the village.
Büyücü doktor, köyün kenarında eşi olmadan bile tek başına yaşardı.

More Sentences
Genel
spouse i.
Reversion pensions provide for surviving spouses.
Dönüşüm aylıkları hayatta kalan eşler için sağlanır.

More Sentences
better half i.
Where's your better half?
Eşin nerede?

More Sentences
wife i.
My own wife and family have also been subject to three attacks, which cost the life of a policeman.
Kendi eşim ve ailem de bir polisin hayatına mal olan üç saldırıya maruz kaldı.

More Sentences
pair i.
A pair of doves is considered a symbol of deep love.
güvercinler derin aşkın sembolü olarak kabul edilir.

More Sentences
Konuşma Dili
woman i.
Dwyer has high respect for his woman.
Dwyer, eşine karşı çok saygılıdır.

More Sentences
Yaygın Kullanım
peer i.
Genel
lady i.
the missis i.
counterpart i.
one of a pair i.
missis i.
doublet i.
correspondent i.
screw i.
dutch i.
comate i.
duo i.
helpmate i.
helpmeet i.
consort i.
old lady i.
double i.
domina i.
ux i.
twin i.
equal i.
companion i.
compeer i.
fellow i.
old man i.
couple i.
like i.
image i.
vis–à–vis i.
example i.
make [dialect] [uk] i.
vrou [south africa] i.
marrow [scotland] i.
buddie i.
compare i.
couplet i.
peel [scotland] i.
spousess i.
half i.
identic s.
similar s.
coequal s.
corresponding s.
equipollent s.
semblable s.
spousal s.
equal to s.
hubby s.
identical s.
duplicate s.
matching s.
matched s.
similary s.
respondent [obsolete] s.
so (significant other) kısalt.
Konuşma Dili
the old woman i.
wifey i.
wifie [us] i.
boo i.
rib i.
offsider [australia/new zealand] i.
Deyim
cheese and kisses i.
other half i.
someone's better half i.
Hukuk
consort i.
Biyokimya
cosubstrate i.
Deniz Biyolojisi
alleles i.
Gökbilim
companion i.
Dilbilim
iso i.
Eski Kullanım
pheer i.
feere i.
Argo
old lady i.
pookie i.
pooky i.
pookie i.
momma i.
papa i.
squaw i.
İngiliz Argosu
swimbo i.
old lady i.
trouble and strife (cockney rhyming slang) i.

"eş" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Genel
eski eş ex-wife i.
Almost all of Tom's ex-wives still talk to him.
Tom'un eski eşlerinin neredeyse hepsi hala onunla konuşuyor.

More Sentences
eş anlamlı synonym i.
Everyone knows a synonym for 'receiving' is 'taking'.
Almak' kelimesinin eş anlamlısının 'edinmek' olduğunu herkes bilir.

More Sentences
eş asıllı cognate i.
The name 'David' is a cognate of 'Davut'.
"David" ismi, "Davut" isminin bir eş asıllısıdır.

More Sentences
eş zamanlı simultaneous s.
It also ensures coherent and simultaneous actions by all Member States.
Ayrıca tüm Üye Devletler tarafından tutarlı ve eş zamanlı eylemler gerçekleştirilmesini sağlar.

More Sentences
eş zamanlı concurrently zf.
A different proposal on financial aid to Greenland should be tabled concurrently.
Grönland'a mali yardım yapılmasına ilişkin farklı bir teklif de eş zamanlı olarak masaya yatırılmalıdır.

More Sentences
eş zamanlı simultaneously zf.
Simultaneously, a risk reduction strategy will be developed.
Eş zamanlı olarak bir risk azaltma stratejisi geliştirilecektir.

More Sentences
eş anlamlı olarak synonymously zf.
Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
Kibir ve gurur farklı şeylerdir, ancak bu kelimeler genellikle eş anlamlı olarak kullanılır.

More Sentences
eş zamanlı olarak simultaneously zf.
The performance will be broadcasted simultaneously on television and YouTube.
Performans eş zamanlı olarak televizyonda ve YouTube'da yayınlanacaktır.

More Sentences
Konuşma Dili
eski sevgili/eş ex i.
She's my ex's ex.
O benim eski sevgilimin eski sevgilisi.

More Sentences
Ticaret/Ekonomi
eş finansman cofinancing i.
This cofinancing is entered in the countries' budgets in annual tranches and the corresponding funds are then earmarked.
Bu eş finansman ülkelerin bütçelerine yıllık dilimler halinde girilir ve ilgili fonlar daha sonra ayrılır.

More Sentences
Yaygın Kullanım
aldatan (eş) cheater i.
(bir şeye) eş corresponding s.
Genel
eş zamanlılık concurrence i.
eş suistimali spousal abuse i.
(bebek) eş placenta i.
eş uzaklık equidistance i.
sadakatsiz eş bedswerver i.
kocasına sadık vefalı eş penelope i.
nikahsız eş common wife i.
eş olma equipollence i.
harita üzerinde eş yükseklikte bulunan noktaları birleştiren eğriler contour lines i.
eş aralıklı yazıtipi monospaced font i.
türbanlı eş turbaned wife i.
eş yapan coactor i.
eş olma equipollency i.
eş dost kith and kin i.
eş ağırlık counterbalance i.
uygun eş match i.
eş dost acquaintance i.
eş kanatlılar homoptera i.
nikahsız eş concubine i.
eş (sevgili) significant other i.
eş dost acquaintances i.
eş yazar joint author i.
evlilik dışı ilişkilerin her iki eş tarafından da karşılıklı olarak kabul edildiği evlilik open marriage i.
iki eş arasındaki mükemmel uyum perfect match i.
eş katili koca bluebeard i.
eş katili erkek bluebeard i.
eş ağızlı te equal tee i.
eş yazar co-author i.
eski eş ex-husband i.
eski eş ex-spouse i.
eş gelişim co-development i.
eş güdüm coordination i.
eş parça module i.
eş dayağı spousal violence i.
eş zulmü spousal violence i.
eş şiddeti spousal violence i.
eş dayağı spouse abuse i.
eş şiddeti spouse beating i.
eş zulmü spouse abuse i.
eş zulmü spousal abuse i.
eş şiddeti spouse abuse i.
eş zulmü spouse beating i.
eş şiddeti spousal abuse i.
eş dayağı spouse beating i.
eş dayağı spousal abuse i.
(karı veya koca) eş olma consortship i.
eş çalışma coactivation i.
eş ilişkileri spousal relations i.
müstakbel eş prospective partner i.
eş yaratıcı co-creator i.
(eş tarafından) boynuzlanma cuckoldry i.
(eş tarafından) aldatılma cuckoldry i.
eş yazarlık co-authorship i.
eş yazarlık coauthorship i.
eş adı name of spouse i.
eş yöneticilik/başkanlık duumvirate i.
eş seçimi mate selection i.
eş eleştirmen co-critic i.
eş moderatör co-moderator i.
sadık eş devoted wife i.
sadık eş loyal husband i.
sadık eş loyal wife i.
sadık eş devoted husband i.
eski/önceki eş ex husband i.
ideal eş ideal partner i.
hayal edilen eş/ideal hayat arkadaşı dream partner i.
eş anlamlı kelimeler sözlüğü synonymicon i.
eş anlamlılar sözlüğü dictionary of synonyms i.
eş anlamlılar sözlüğü synonymicon i.
eş anlamlı kelimeler sözlüğü dictionary of synonyms i.
eş ağırlık counterpoise i.
rahmetli (ölmüş) eş late wife i.
rahmetli (ölmüş) eş late husband i.
eş yazar coauthor i.
eş cinsel erkek homosexual male i.
eş zamanlı değişim simultaneous change i.
eş zamanlı değişim contemporaneous change i.
müstakbel eş husband-to-be i.
eş başkan co-head i.
iyi bir eş a good spouse i.
eski eş former spouse i.
eş-vokalist co-vocalist i.
eş eğitim co-training i.
eş zamanlı olmama nonsynchronization i.
eş zamanlılık contemporaneousness i.
eş koşul co-requisite i.
eş anlamlılar ve zıt anlamlılar sözlüğü thesaurus i.
eş güdümlü evrensel zaman coordinated universal time i.
ebeveyn, kardeş, çocuk, eş veya nişanlı immediate family i.
eş (kadın) wife i.
eş dost acquaintant i.
briç oyununda ortağının bahsini artıran eş oyuncu raiser i.
eş dövmesi couple tattoo i.
eş yaratıcı cocreator i.
eş başvuru co-application i.
eş (kadın) beebee [india] i.
eş (kadın) bibi [india] i.
dırdırcı eş xantippe i.
huysuz eş xantippe i.
münasip eş match i.
eş anlam synonym i.
eş anlamlı sözcük synonym i.
iki eş parçaya ayırma bipartition i.
iki eş parçaya ayrılma bipartition i.
eş arayan bekarları tanıştıran kuruluş marriage bureau i.
eş olma wifedom i.
eş olma wifehood i.
iyi eş olma wifehood i.
evli çiftlerin seks için geçici olarak eş değiştirmesi wife-swapping i.
eş değiştirme wife-swapping i.
aynı anda hem iyi bir eş olan hem de profesyonel bir kariyere sahip olabilen bir kadın wonder woman i.
kılıbık eş henpeck i.
kılıbık eş hen-peck i.
kadın eş mrs i.
kadın eş mrs. i.
katı eş zamanlılık lockstep i.
eş anlamlısı olan şey byword i.
terk edilmiş resmi nikahsız eş (kadın) grass widow [dialect] i.
eş denklem identical equation i.
yüz eş parçadan biri one percent i.
sekiz eş parçadan biri one-eighth i.
yüz milyon eş parçadan biri one-hundred-millionth i.
yüz eş parçadan biri one-hundredth i.
yüz bin eş parçadan biri one-hundred-thousandth i.
milyon tane eş parçadan biri one-millionth i.
dokuz eş parçadan her biri one-ninth i.
katrilyon tane eş parçadan biri one-quadrillionth i.
on altı eş parçadan her biri one-sixteenth i.
altmış eş parçadan biri one-sixtieth i.
altmış dört eş parçadan biri one-sixty-fourth i.
on eş parçadan her biri one-tenth i.
on bin eş parçadan her biri one-ten-thousandth i.
üç eş parçadan biri one-third i.
otuz iki eş parçadan her biri one-thirty-second i.
on iki eş parçadan biri one-twelfth i.
eş zamanlı konuşma overtalk i.
nikahsız eş concupy i.
eş zamanlı eylem concurrent i.
eş zamanlı süreç concurrent i.
eş zamanlı çaba concurrent i.
eş zamanlılık concurrentness i.
eş hükümdar cosovereign i.
eş egemen cosovereign i.
eş sponsor cosponsor i.
eş hükümdar cosupreme i.
eş egemen cosupreme i.
birden fazla görev veya işlemin eş zamanlı gerçekleştirildiği durum parallel i.
eş anlam consignification i.
eş imparator co-emperor i.
eş küratör cocurator i.
eş geliştirici codeveloper i.
eş yönetici codirector i.
eş etki coefficacy i.
eş verimlilik coefficiency i.
eş rütbeli olma coequality i.
eş zamanlılık coextension i.
eş sürelilik coextension i.
eş derecede olma coextension i.
eş kapsamlılık coextension i.
eş lider cohead i.
eş haberci coherald i.
eş hanedan armacısı coherald i.
aynı unvan, hak veya mülkiyete eş zamanlı sahip olanların her biri coholder i.
eş zamanlılık coinstantaneity i.
eş mucit coinventor i.
eş araştırmacı coinvestigator i.
eş kararname coordinance i.
eş yetkili kimse coordinate i.
on beş eş parçaya bölünmüş bir birimin her bir parçası fifteenth i.
bütünü oluşturan eş bölüm part i.
iyi eş adayı parti i.
gözde eş adayı parti i.
eş zamanlı operasyon evresi phase i.
septilyon eş parçadan biri septillionth i.
bekarların eş bulmasına aracı olan yahudi kimse shadchen i.
eş zamanlı yapılan yayın simulcast i.
eş-direktör co-director i.
eş yönetmen co-director i.
yalancı eş değer false friend i.
(bir birime ait) kırk sekiz eş parça forty-eighth i.
bir şeye ait kırk sekiz eş parçadan biri forty-eighth i.
(bir birime ait) kırk beş eş parça forty-fifth i.
bir şeye ait kırk beş eş parçadan biri forty-fifth i.
(bir birime ait) kırk bir eş parça forty-first i.
bir şeye ait kırk bir eş parçadan biri forty-first i.
(bir birime ait) kırk dört eş parça forty-fourth i.
bir şeye ait kırk dört eş parçadan biri forty-fourth i.
(bir birime ait) kırk dokuz eş parça forty-ninth i.
bir şeye ait kırk dokuz eş parçadan biri forty-ninth i.
(bir birime ait) kırk iki eş parça forty-second i.
bir şeye ait kırk iki eş parçadan biri forty-second i.
(bir birime ait) kırk yedi eş parça forty-seventh i.
bir şeye ait kırk yedi eş parçadan biri forty-seventh i.
(bir birime ait) kırk altı eş parça forty-sixth i.
bir şeye ait kırk altı eş parçadan biri forty-sixth i.
(bir birime ait) kırk üç eş parça forty-third i.
bir şeye ait kırk üç eş parçadan biri forty-third i.
on dört eş parçadan biri fourteenth i.
eski ingilizce'de kadın veya eş wif i.
eş zamanlı izleyiciler concurrent viewers i.
bir şey için aynı anda birden fazla isim/eş anlamlı sözcük kullanılması poecilonymy i.
eş adayı kadın suitress i.
eş zamanlılık synch i.
eş zamanlılık synchroneity i.
eş anlılık synchronism i.
eş süremlilik synchronism i.
farklı zamanlarda meydana gelen olayların eş zamanlı gösterimi synchronism i.
eş zamanlı koordinasyon synchronizing i.
eş zamanlılık synchronizing i.
eş süremlilik synchronizing i.
anlamı karıştırılan sözcüklerin eş zamanlı kullanımı synchysis i.
eş anlamlı taksonomi kelimesi synonym i.
eş anlamlılar synonyma [obsolete] i.
eş anlamlılık synonyme [obsolete] i.
eş anlamlı sözcükler üzerine yürütülen çalışma synonymy i.
eş anlamlı sözcükler sözlüğü synonymy i.
eş anlamlı sözcükler derlemesi synonymy i.
eş anlamlı taksonomi kelimeleri synonymy i.
eş zamanlılık lockstep i.
eş (kadın) howdy [scotland] i.
eş değerli oyun kartı çifti pair i.
eş olmak be a match for f.
eş değerde olmak equal f.
eş olmak mate f.
eş değiştirmek swing f.
arkasında acılı bir eş bırakmak leave behind a sorrowful spouse f.
eş olmak pair f.
eş zamanlı operasyon düzenlemek organize simultaneous operations f.
(kocasına) harika bir eş olmak make a great wife f.
eş değiştirmek change partner f.
bir şeyle eş anlamlı olmak be synonymous with f.
eş tutmak choose a play partner f.
eş tutmak equal to f.
eş tutmak consider equal f.
eş tutmak choose a team mate f.
eş olarak almak affy f.
eş olmak amate [obsolete] f.
tekrar eş olmak repair f.
(kendini) birine eş olarak sunmak offer f.
birine eş olmaya gönüllü olmak offer f.
eş olarak nitelendirmek companion [obsolete] f.
nikahsız eş olarak almak concubine [obsolete] f.
eş bulmaya yönelik sosyal aktivitelere katılmak court f.
eş değer tutmak par f.
programı birden fazla dağıtım kanalında eş zamanlı yayınlamak simulcast f.
(hayvanı) eş bulup çiftleştirmek put f.
eş anlamlılarını incelemek synonymize f.
(sözlüğe) eş anlamlı sözcükleri eklemek synonymize f.
(taksonomi kelimesinin) eş anlamlı olduğunu öne sürmek synonymize f.
eş anlamlılar arasına dahil etmek synonymize f.
eş anlamlı sözcükler kullanmak synonymize f.
eş anlamlı sözcüklerle ifade etmek synonymize f.
eş tutmak equate f.
eş süreli coextensive s.
eş zamanlı synchronous s.
eş açılı pentangular s.
eş zamanlı olan concurrent s.
boşanmış (eş) estranged s.
eş merkezli homocentric s.
eş güdümsel endocentric s.
ebeveynine benzeyen eş seçme ile ilgili anaclitic s.
ayrılmış (eş) estranged s.
eş zamanlı şey contemporary s.
eş zamanlı concurrent s.
eş niteliği taşımayan nonspouse s.
eş olmayan nonspouse s.
aldatılmış (eş) cuckolded s.
nadiren eş değer olan seldom equaled s.
eş zamanlı meydana gelen equitemporaneous s.
eş zamanlı olan equitemporaneous s.
eş düzlemli coplanar s.
eş yüzlü coplanar s.
eş-güdümlü coordinated s.
eş fazlı inphase s.
eş durumu spouse-related s.
aldatan eş cheating s.
eşini aldatan eş adulterous s.
aldatan eş two-timing s.
aldatan eş adulterous s.
eş olmayan unequal s.
eşini aldatan eş cheating s.
eşini aldatan eş two-timing s.
eş sesli heteronym s.
eş zamanlı real time s.
eş anlamlı olmayan non-synonymous s.
üç eş parça halinde olan tergeminous s.
eş zamanlı together s.
eş sayılı equinumerant [obsolete] s.
eş güçlü equipotent s.
eş etkili equipotent s.
eş parçaları olan equivalent s.
kadın eş gibi olmayan unwifely s.
kadın eş gibi olmayan unwifelike s.
(bir şeyle) eş parçalara sahip olan homoeomerous s.
karşılıklı eş açılı mutually equiangular s.
karşılıklı eş açılı mutually equilateral s.
eş değer numerically identical s.
eş değer quantitatively identical s.
sekiz eş parça içeren octuplicate s.
sekiz eş parçadan oluşan octuplicate s.
eş zamanlı conjugate s.
başka birine eş olarak verilmiş combinate [obsolete] s.
eş anlamlı consignificant s.
eş anlamlı consignificative s.
eş taneli isometric s.
eş taneli isometrical s.
eş süreli co-extensive s.
eş zamanlı coinstantaneous s.
eş zamanlı gerçekleşen corollary s.
eş merkezli concentric s.
kırk sekiz eş parçaya denk gelen forty-eighth s.
kırk sekiz eş parçadan biri olan forty-eighth s.
kırk beş eş parçaya denk gelen forty-fifth s.
kırk beş eş parçadan biri olan forty-fifth s.
kırk bir eş parçaya denk gelen forty-first s.
kırk bir eş parçadan biri olan forty-first s.
kırk dört eş parçaya denk gelen forty-fourth s.
kırk dört eş parçadan biri olan forty-fourth s.
kırk dokuz eş parçaya denk gelen forty-ninth s.
kırk dokuz eş parçadan biri olan forty-ninth s.
kırk iki eş parçaya denk gelen forty-second s.
kırk iki eş parçadan biri olan forty-second s.
kırk yedi eş parçaya denk gelen forty-seventh s.
kırk yedi eş parçadan biri olan forty-seventh s.
kırk altı eş parçaya denk gelen forty-sixth s.
kırk altı eş parçadan biri olan forty-sixth s.
kırk üç eş parçaya denk gelen forty-third s.
kırk üç eş parçadan biri olan forty-third s.
altmış beş eş parçaya denk gelen sixty-fifth s.
altmış beş eş parçadan biri olan sixty-fifth s.
altmış dört eş parçaya denk gelen sixty-fourth s.
altmış dört eş parçadan biri olan sixty-fourth s.
eş ölçekli symmetral [obsolete] s.
eş zamanlı synchronal s.
eş zamanlı synchronistic s.
eş zamanlı yörüngede dolaşan uydu ile ilgili synchronous s.
(uydu) eş zamanlı yörüngede dolaşan synchronous s.
eş anlamlı synonymal [obsolete] s.
eş anlamlılar ile ilgili synonymic s.
eş anlamlılardan oluşan synonymic s.
eş anlamlılara özgü synonymic s.
eş anlamlılar ile öne çıkan synonymic s.
eş anlamlılar ile ilgili synonymical s.
eş anlamlılardan oluşan synonymical s.
eş anlamlılara özgü synonymical s.
eş anlamlılar ile öne çıkan synonymical s.
eş ısıda olan synthermal s.
eş zamanlı in step s.
eş adımlı in step s.
eş evreli in step s.
eş zamanlı olarak synchronously zf.
eş taraflı bir biçimde ipsilaterally zf.
eş merkezli olarak concentrically zf.
eş ölçüde equally zf.
eş anlamlı bir şekilde synonymally zf.
eş anlamlı olarak synonymally zf.
eş zamanlı together zf.
eş evreli olarak in step zf.
eş anlamlılık belirten bir bağlaç or bağ.
eş kalıtsal anlamını veren bir ön ek diplo- ök.
beş eş değerlikli anlamına gelen ön ek pen- ök.
(özellikle farklı iki element ile kombinlenen) eş değer element anlamına gelen ön ek sesqui- ök.
(özellikle farklı iki radikal ile kombinlenen) eş değer radikal anlamına gelen ön ek sesqui- ök.
eş zamanlı anlamına gelen bir ön ek sym- ök.
eş yanlı anlamına gelen bir ön ek sym- ök.
eş zamanlı anlamına gelen bir ön ek syn- ök.
eş yanlı anlamına gelen bir ön ek syn- ök.
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) eş olmak partner up (with someone or something) f.
eş yapmak partner up (with someone or something) f.
eş yapmak partner up f.
eş olmak partner up f.
bir şey ile eş anlamlı olmak amount to something f.
bir şeyle eş değer olmak amount to something f.
bir şey ile eş anlamlı olmak amount to something f.
bir şeyle eş değer olmak amount to something f.
farklı şeyleri eş tutmak lump together f.
bir şeyi bir şeyle eş zamanlı olarak ayarlamak coordinate something with something f.
birini biriyle eş yapmak couple someone with someone f.
(biriyle) eş olmak couple up (with someone) f.
(biriyle) eş olmak double up with (someone) f.
(biriyle) ikili eş olmak double up with (someone) f.
(biriyle) eş yapmak double up with (someone) f.
(biriyle) ikili eş yapmak double up with (someone) f.
eş aramak run after f.
eş peşinde koşmak run after f.
(biriyle) eş olmak pair off with (someone) f.
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı olarak okumak read along (with someone or something) f.
(bilgisayarda) bir değeri eş değer bir değişkenle değiştirmek swap in (for something) f.
İfadeler
müstakbel (eş, anne) adayı (something)-to-be expr.
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı in phase (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı/koordineli biçimde in sync (with someone or something) expr.
Atasözü
neşeli bir eş hayatın mutluluğudur a cheerful wife is the joy of life
eş değer şeyleri takas etmek dürüstçe/adilce bir alışveriştir a fair exchange is no robbery
Konuşma Dili
(oyun veya sporda) eş good buddy i.
eş dost kith and kin i.
ilk eş (özellikle zengin olmadan önce birlikte fedakarlıklara katlanan ve koca zengin olup gözü dışarıda olmaya başlayınca baştan savılan eş) starter wife i.
önceki eş/sevgili ex i.
'-in eş değeri answer to i.
ideal eş catch i.
müstakbel eş catch i.
(kadın eş anlamında) patron boss i.
eş (kadın) old woman i.
yaşlı kadın eş old woman i.
süper eş superwife i.
çok meziyetli eş superwife i.
eş adayı catch i.
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı değil out of phase (with someone or something) [uk] s.
çok uygun bir eş quite a catch expr.
müstakbel (eş, anne) -to-be expr.
Deyim
evlilik dışı ilişkilerin her iki eş tarafından da karşılıklı olarak kabul edildiği evlilik an open marriage i.
'-e eş match for i.
eş/anne tarafından gereğinden fazla kontrol edilmek be tied to a wife's apron strings f.
eş (kadın) aramak go gathering orange blossoms f.
eş değerde olmamak be not in the same class f.
eş değerde olmamak not be in the same league f.
eş değerde olmamak not be in the same class f.
eş değerde olmamak not be in the same street f.
çıtır eş bulmak rob the cradle f.
eş olmak correspond with f.
eş olmak correspond to f.
(ayrılmış eş) dönmesine izin vermek have back f.
eş cinsel olmak bat for the other side f.
eş cinsel olmak bat for the other team f.
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı hareket etmemek be out of sync (with someone or something) f.
(bir şey) olarak iki işi/görevi eş zamanlı olarak yürütmek do double duty as (something) f.
(eş adayını) talibinin elinden almak beat the time of f.
sana göre eş mi yok there are plenty more fish in the sea expr.
sana göre eş mi yok there are plenty of other fish in the sea expr.
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı hareket eden in lockstep (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı hareket etmeyen out of sync (with someone or something) expr.
(birine) göre iş, eş mi yok there are other (good) fish in the sea expr.
(birine) göre iş, eş mi yok there are plenty/lots more fish in the sea expr.
Resmi
(ölene ağıt yakarken) çok sayıda insanın eş zamanlı bağırmasıyla oluşan yüksek sesli feryat conclamation i.
Konuşma
onun içi doğru bir biri/eş değil she's not right for him expr.
sana göre eş mi yok there are plenty of fish in the sea expr.
Ticaret/Ekonomi
eş ve çocuk yardımı spouse and child support/allowance i.
eş emekli maaşı wife pension i.
eş projeler twinning projects i.
eş ürün eğrisi isoquant curve i.
eş değerli vergi charges having an effect equivalent to customs duties i.
eş-raportörler co-rapporteurs i.
eş kurucu co-founder i.
eş etkili vergi charges having equivalent effect i.
eş icra kurulu başkanı co-ceo i.
eş ceo co-ceo i.
eş ceo co-chief executive officer i.
eş icra kurulu başkanı co-chief executive officer i.
eş maliyet eğrisi isocost curve i.
eş yönetici comanager i.
eş finansman co-finance i.
eş yatırım co-investment i.
eş-dost kapitalizmi crony capitalism i.
eş maliyet doğrusu isocost line i.
eş değerlik equivalence value i.
eş etkili vergiler equivalent effect taxes i.
eş ve çocuk zammı spouse and child allowance i.
eş-bütünleşim co-integration i.
eş ağırlık counter balance i.
eş kar eğrisi iso-profit curve i.
eş marjinal ilkesi equal marginal principle i.
eş etkili vergiler taxes with equivalent effect i.
eş değer yıllık nakit akımı equivalent annual cash flow i.
eş değerli vergi veya resimlerin kaldırılması elimination of a charge having effect equivalent to customs duty i.
eş etkili vergiler charges having an effect equivalent to customs duties i.
ölenin eş ve çocuklarına ödenen para death benefits i.
paralel/eş zamanlı toplantı simultaneous meeting i.
paralel/eş zamanlı toplantı parallel meeting i.
yönetim kurulu eş başkanı cochairman i.
yönetim kurulu eş başkanı co-chairman i.
borsa veya mal piyasasında farklı alım opsiyonlarının eş zamanlı alım satımı butterfly i.
belirli bir zamanda kullanılabilen birbirine eş finansal ürün sayısı issue i.
eş etkili equivalent-effect s.
Hukuk
eş katili uxoricide i.
eş için ödenen nafaka spousal support (us) i.
eş ziyareti conjugal visit i.
eş zamanlı iletim simultaneous transmission i.
sağ kalan eş surviving spouse i.
evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan eş davranışı unreasonable behaviour i.
eş katli uxoricidal i.
eş katili uxoricidal i.
doğuran eş venter i.
mahkumun eşi ile ilişkiye girebilmesini sağlayan eş görüşmesi conjugal visitation i.
mahkumun eşi ile ilişkiye girebilmesini sağlayan eş görüşmesi conjugal visitation right i.
kadın eş feme i.
eş vasiyet hükümlerini uygulayan kadın icra memuru coexecutrix i.
nikahsız kadın eş de facto i.
nikahsız kadın eş de facto i.
(iskoç medeni hukukunda) dahil olunan dava hakkında bilgi edinmiş eş yetkili ilk yargıcın dava üzerinde yetki üstünlüğü prevention [scotland] i.