İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | search i. | araştırma | ||
Despite searching, I have been unable to obtain access to your decision. Araştırmama rağmen kararınıza erişim sağlayamadım. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | search i. | arama | ||
They are organizing a search for the lost children. Kayıp çocuklar için bir arama çalışması düzenliyorlar. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | search f. | araştırmak | ||
We must, however, search our own conscience. Bununla birlikte, kendi vicdanımızı araştırmalıyız. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | search f. | aramak | ||
We searched through the forest but couldn't find them. Ormanın içinde aradık ama bulamadık. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | search i. | arayış | ||
Our search for an explanation was in vain. Bir açıklama arayışımız boşunaydı. More Sentences |
||||
Genel | search f. | yoklamak | ||
We also need to search our own hearts regarding public tenders. Kamu ihaleleri konusunda kendi kalplerimizi de yoklamamız gerekiyor. More Sentences |
||||
Genel | search f. | aramak | ||
All of us were searched by the guards. Hepimiz korumalar tarafından arandık. More Sentences |
||||
Genel | search f. | karıştırmak | ||
The boy I saw searching through the garbage can said that he had not eaten anything for four days. Çöp kutusunu karıştırırken gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediğini söyledi. More Sentences |
||||
Genel | search f. | incelemek | ||
The doctor carefully searched the burnt marks on the body. Doktor ceset üzerindeki yanık izlerini dikkatle inceledi. More Sentences |
||||
Genel | search f. | üstünü aramak | ||
Customs officials carried out a full body search on Tom. Gümrük memurları Tom'un tüm üstünü aradı. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | search f. | aramak | ||
The police are still searching for an explanation for the blast. Polis halen patlamaya ilişkin bir açıklama aramakta. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | search f. | araştırmak | ||
The police are searching. Polis araştırıyor. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Bilgisayar | search f. | taramak | ||
The next morning the White Duck wandered round the pond, looking for her little ones; she called and she searched, but could find no trace of them. Ertesi sabah Beyaz Ördek, yavrularını arayarak göletin etrafında dolandı durdu; isimleriyle seslendi, aradı taradı ama onlara dair hiçbir ize rastlayamadı. More Sentences |
||||
Bilgisayar | search expr. | ara | ||
I never for a moment imagined that I'd be singled out for a full body search. Bir an bile tüm vücudumun aranacağını hayal etmemiştim. More Sentences |
||||
Chemistry | ||||
Kimya | search i. | arama | ||
I reached many different articles when I did a search on the internet. İnternette arama yaptığımda birçok farklı makaleye ulaştım. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | search i. | bakma | ||
Genel | search i. | soruşturma | ||
Genel | search i. | yoklama | ||
Genel | search i. | muayene | ||
Genel | search i. | teftiş | ||
Genel | search i. | arama yapan kimse | ||
Genel | search i. | arama ekibi | ||
Genel | search i. | araştırma menzili | ||
Genel | search i. | nüfuz etme gücü | ||
Genel | search i. | aratmak | ||
Genel | search f. | gözlemek | ||
Genel | search f. | bakmak | ||
Genel | search f. | kollamak | ||
Genel | search f. | görünenin ardındakini keşfetmek için uzun uzun bakmak | ||
Genel | search f. | (doğal elementler) delmek | ||
Genel | search f. | (doğal elementler) işlemek | ||
Genel | search f. | (doğal elementler) nüfuz etmek | ||
Genel | search f. | aratmak | ||
Technical | ||||
Teknik | search f. | etüt yapmak | ||
Computer | ||||
Bilgisayar | search f. | bul | ||
Medical | ||||
Medikal | search f. | sondalamak | ||
Medikal | search f. | cerrahi aletle incelemek | ||
Military | ||||
Askeri | search f. | (top ateşini) alan üzerine yaymak | ||
Askeri | search f. | (ateşi) otomatik silahların yüksekliğini değiştirerek alana eşit şekilde saçmak | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | search i. | ince elek | ||
Eski Kullanım | search i. | süzgeç |