açıkta - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

açıkta



"açıkta" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 22 sonuç

Türkçe İngilizce
General
açıkta unemployed s.
açıkta exposed s.
açıkta bare s.
açıkta outdoors zf.
açıkta in the open zf.
açıkta out zf.
açıkta in the open air zf.
açıkta in the offing zf.
açıkta off-shore zf.
açıkta off zf.
açıkta aff zf.
açıkta wide zf.
açıkta offshore ed.
Phrases
açıkta on half pay expr.
Colloquial
açıkta open and shut expr.
Idioms
açıkta out into the open expr.
açıkta out in the open expr.
Trade/Economic
açıkta outdoor s.
Technical
açıkta exposed s.
Marine
açıkta off shore s.
Marine Biology
açıkta offshore s.
Cinema
açıkta on location expr.

"açıkta" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 109 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
açıkta bırakma exposure i.
General
açıkta kalma exposure i.
açıkta bırakan decolletee i.
açıkta bırakma exposure i.
açıkta yakılan ateş bonfire i.
göbeği açıkta bırakan kıyafet bare-midriff i.
kuzey afrika'da erkeklerin başlarına sardıkları ve yalnızca gözlerini açıkta bırakan sargı cheche i.
kuzey afrika'da erkeklerin başlarına sardıkları ve yalnızca gözlerini açıkta bırakan sargı cheich i.
kuzey afrika'da erkeklerin başlarına sardıkları ve yalnızca gözlerini açıkta bırakan sargı tagelmust i.
açıkta kalmış yer discovert [obsolete] i.
ortada/açıkta yakılan ateş open fire i.
tavlada açıkta kalan taş blot i.
açıkta olan ve ele geçirilebilecek parça blot i.
kadınların abiye kıyafetlerle giydiği, parmakları açıkta bırakan ve genellikle dirsek ve üstüne kadar uzanan eldiven mit i.
açıkta bırakma revealment i.
açıkta bırakma denudation i.
açıkta kalmak be jobless f.
açıkta bırakmak leave something outdoors f.
açıkta kalmak be out in the cold f.
açıkta kalmak be homeless f.
açıkta yatmak camp out f.
açıkta bırakmak leave somebody without a home or a job f.
açıkta bırakmak expose f.
açıkta kalan taşı vurmak hit f.
açıkta yatmak outlie f.
kıyıdan (deniz yönünde) açıkta bulunan offshore s.
açıkta bırakılmış out in the cold s.
açıkta kalmış out in the cold s.
açıkta olan unconcealed s.
omuzları açıkta bırakan giysi strapless s.
çarşaf vb) sokulmamış/açıkta/ dışarıda/dışarı çıkkmış untucked s.
çarşaf vb) sokulmamış/açıkta/ dışarıda/dışarı çıkkmış untuck s.
açıkta kalan (arazi vb.) relicted s.
(ayakkabı) bileği açıkta bırakan low-cut s.
(diğerleri eşleştirildikten sonra) açıkta kalan odd s.
(diğerleri gruplandıktan sonra) açıkta kalan odd s.
açıkta kalmış halde at discovert [obsolete] zf.
Phrasals
açıkta bırakmak leave out f.
az/küçük bir kısmı açıkta kalmak peek out (from something) f.
saklandığı yerden az/küçük bir kısmı açıkta kalmak peek out f.
bir şeyin altından az/küçük bir kısmı açıkta kalmak peek out f.
açıkta bırakılmak lay about f.
bir şeyin altından küçük bir kısmı açıkta kalmak peek out of something f.
açıkta bırakılmak lay about f.
(bir şeyi) ortalarda/açıkta bırakmak leave (something) about f.
açıkta bırakılmak lie out f.
'-in altından küçük bir kısmı açıkta kalmak peek out of f.
'-den bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak peek through f.
(bir şeyin) altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak peek under (something) f.
(bir şeyin) altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak peek underneath (something) f.
altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak peep under f.
(bir şeyin) altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak peep under (something) f.
(bir şeyin) altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak peep underneath (something) f.
Colloquial
açıkta bırakmak leave open f.
ayak bileğini/bileğinin bir kısmını açıkta bırakmak show (some/a little) ankle f.
Idioms
ortalarda/açıkta bırakmak leave something (lying) around f.
ortalarda/açıkta bırakmak leave something (lying) about f.
ortalarda/açıkta bırakmak leave (something) lying around f.
(bir şeyi) ortalarda/açıkta bırakmak leave (something) around f.
birini/bir şeyi açıkta bırakmak leave someone/something out in the cold f.
açıkta bırakılmış/kalmış left out in the cold s.
aç açıkta below the breadline zf.
açıkta bırakılmış out in the open expr.
açıkta kalmış on the panel [old-fashioned] expr.
Trade/Economic
açıkta kalmak remain uncovered f.
Law
mal bölümünden sonra açıkta kalan mülk residuary estate i.
Technical
ana iniş takımı açıkta kilitleme mekanizması main gear ground lock assembly i.
açıkta güç merkezi outdoor powerhouse i.
açıkta kalan yüzey exposed finish i.
açıkta olmayan kullanım yüzeyli u-finish i.
açıkta olmayan kullanım yüzeyli unexposed finish i.
belirli bir şablona göre kesilip açıkta kalan kısımlarının üzerine çip yapılabilmesi için yarı iletken bir parçanın üzerine yerleştirilen ince bir levha mask i.
açıkta kalmış exposed s.
Textile
koyun yününün açıkta kalan yıpranmış ucu tip [aus] i.
omuzların hemen alt arkasını açıkta bırakan askılı tişört/üst racer-back tank i.
omuzların hemen alt arkasını açıkta bırakan askılı tişört/üst racerback tank i.
ipliklerin paralel olarak çekildiği ve açıkta kalan ipliklerin gruplar halinde bir araya getirildiği bir dikiş türü hemstitching i.
paralel iplikleri çekip açıkta kalan iplikleri çeşitli desenler oluşturacak şekilde dikerek nakış işlemek hemstitch f.
omzu açıkta bırakan (bluz veya elbise) off-the-shoulder s.
omuzu açıkta bırakan (bluz veya elbise) off-the-shoulder s.
Construction
odada duvarlar ve halı arasında açıkta kalan kısım surround [uk] i.
Dyeing
yüzeyin boyanacak yerlerini açıkta bırakıp geri kalan kısımlarını kapatan kağıt masking paper i.
kaplanmış veya boyanmış yüzeyde kazara açıkta bırakılan nokta holiday i.
Marine
geminin açıkta demirlemek zorunda kaldığı durumlarda yolcuları limana taşıyan gemi tender i.
açıkta kalan tuğla ucu rowlock i.
açıkta mayna etmek to clear the land f.
kıyıdan açıkta yüzen pelagic s.
Mining
açıkta kaldığında hızla eriyen ve sarımsı kütleler halinde bulunan bir çeşit kalsiyum ve magnezyum klorür tachhydrite i.
Medical
açıkta kalmış kemik denuded bone i.
Biology
(özellikle gün ışığında) açıkta yaşayan phanerozoic s.
Marine Biology
açıkta balıkçılık offshore fishery i.
açıkta eğlenmek put about f.
Astronomy
üst atmosferini kaybetmiş ve sadece çekirdeği açıkta kalmış varsayımsal gaz devi gezegenler chthonian planet i.
Botanic
açıkta büyüyen aerial s.
açıkta yetişen aerial s.
Agriculture
açıkta depolama open yard storage i.
açıkta tozlanan ve bir bölgeye adapte olmuş, yerel halkın elinde bulundurduğu tohum heirloom i.
açıkta ve örtü altında sebzecilik under cover and open area vegetable growing i.
Breeding
açıkta besi yeri feed-lot i.
açıkta hayvan besleme open cattle rearing i.
Apiculture
açıkta petek inşa etmek built combs in the open f.
Geology
(kaya) açıkta kalan yüz face i.
Military
ikaz edilmiş açıkta warned exposed i.
ikaz edilmemiş ve açıkta unwarned exposed s.
Card
stud poker oyununda tüm oyuncuların açıkta kalan elleri board i.
briçte açıkta kalan sahte el board i.
Slang
açıkta uyuma skippering i.
götü açıkta bare-ass s.
götü açıkta bare-assed s.