across - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

across

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"across" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 32 sonuç

İngilizce Türkçe
General
across zf. karşıya
across zf. (deniz/okyanus) aşırı
across zf. karşı karşıya
across zf. karşı tarafta
across zf. karşıda
across ed. bir yandan bir yana
across ed. öbür yanında
across ed. bir tarafından öbür tarafına
across ed. üstünden
across ed. genişliğinde
across ed. karşısında
across ed. boyunca
across ed. üzerinde
across ed. ortasından
across ed. üstünde
across ed. karşıdan karşıya
across ed. yakasında
across ed. çaprazlama
across ed. içinden
across ed. çaprazında
across ed. çapraz
across ed. bir yanından öteki yanına
across ed. bir ucundan bir ucuna
across ed. öbür tarafında
Trade/Economic
across i. karşıdan karşıya
across s. çapraz
across s. çaprazlama
across zf. karşıda
Technical
across zf. bir yanından öteki yanına
across zf. bir kenardan diğerine
Computer
across zf. çapraz
across zf. yatay

"across" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
run across f. rastlamak
come across f. karşılaşmak
get across f. karşıya geçmek
get across f. karşıdan karşıya geçmek
get across f. karşıya geçirmek
General
neighbor across i. karşıdaki komşu
neighbor across i. karşı komşu
the school across the road i. yolun karşısındaki okul
the road across the mountain i. dağın karşısındaki yol
read-across i. iki farklı şeyin bağlantısı veya ilişkisi
stumble across f. tesadüfen bulmak
get across f. açıklamak
whip across f. çabucak gitmek
spring across f. bir sıçrayışta (bir şeyin) üstünden geçmek
come across f. denk gelmek
come across with f. ödemek
spring across f. sıçrayarak aşmak (bir engeli)
run across f. rast gelmek
look across to sea f. denizi görmek (ev vb)
happen across f. tesadüf etmek
run across f. tesadüf etmek
put across f. taşımak
put across f. kandırmak
put across f. kabul ettirmek
come across f. karşı karşıya gelmek
get across f. anlatmak
get the message across to somebody f. mesaj vermek
run across f. karşılaşmak
come across f. rast gelmek
skim across f. üstünde seke seke gitmek (taş suyun)
put across f. götürmek
cut across f. ötesine geçmek
put oneself across f. meramını anlatmak
stumble across f. rastgele bulmak
look across f. belirli bir yöne bakmak
whip across f. bir koşu gitmek
put across f. yutturmak
come across f. rastlamak
run across f. tesadüfen karşılaşmak
stumble across f. rastlamak
come across f. karşılaşmak
whip across f. şiddetle esmek (rüzgar)
come across f. tesadüf etmek
go across f. boydan boya geçmek
put something across f. anlatmak
happen across f. rastlamak
drop across f. karşılaşmak
run across f. rastlamak
run across f. koşarak geçmek
cut across all boundaries f. sınır tanımamak
slash across f. kuvvetle vurmak (yağmur)
get across f. kızdırmak
put across f. anlaşılmasını sağlamak
put across f. anlatmak
put across f. başarı ile tamamlamak
put across f. etkili bir şekilde anlatmak
put across f. iletmek
put across f. açıklamak
put across f. kabul ettirmek (fikrini)
come across f. izlenim bırakmak
come across f. istenileni yapmak
come across f. iyi etki yapmak
come across f. etkileyici olmak
come across f. ile karşılaşmak
cut across f. geçmek
cut across f. karşı gelmek
cut across f. sınırlarını aşmak
cut across f. ötesine gitmek
cut across f. geniş kapsamlı olmak
cut across f. üstün olmak
cut across f. kestirmeden gitmek
come across with f. vermek
get across f. beğenilmek
get across f. anlaşılmak
get across f. anlaşılmasına neden olmak
put across f. fikrin anlaşılmasını sağlamak
drive across the border f. (araçla) sınırı geçmek
go across f. karşıya geçmek
walk across the street f. karşıya geçmek
drive across the border f. araçla sınır dışına çıkmak/sınırı geçmek
slip across the border f. yurt dışına çıkış yapmak
get across f. kabul edilmek
get across f. benimsenmek
get across f. anlaşılmasını sağlamak
come across f. -e rastlamak
come across f. -e rast gelmek
run across f. -in bir kenarından öbür kenarına koşmak
get across f. birbirinin karşıtı olmak
get across f. zıtlaşmak
get across f. kılpayı geçmek
get across f. (bilgi vb) yaymak
get across f. açıklık kazandırmak
get across f. aktarmak
get across f. zorlukla sıyrılmak
run across f. -e rastlamak
run across f. ile karşılaşmak
come across f. izlenim yaratmak
come across f. tesadüfen rastlamak
come across f. tesadüfen bulmak
run across f. rastlaşmak
come across f. rastlaşmak
come across f. yolları kesişmek
prevent weapons from being illegally smuggled across the border f. silahların sınırdan yasa dışı yollarla kaçırılmasını engellemek
guide someone across f. birini karşıdan karşıya geçirmek
run across an old friend f. eski bir dosta rastlamak
go across the street f. sokağın karşısına geçmek
live across the street from each other f. aynı sokakta karşılıklı evlerde oturmak
vary across age groups f. yaş grupları arasında farklılık göstermek
drive across the bridge f. köprüden geçmek
walk across the bridge f. köprüden geçmek
go across the bridge f. köprüden geçmek
come across f. yolukmak
across the nation zf. tüm ulus çapında
across the street zf. yolun karşısında
across the street zf. karşıdan karşıya
all across zf. dört bir tarafında/yanında
all across zf. genelinde
all across zf. çapında
across the region zf. bölge çapında
right across zf. tam karşısı
right across zf. tam karşısında
across the world zf. dünya çapında
across the world zf. dünya genelinde
across the world zf. tüm dünyada
across the nation zf. tüm ülke çapında
across the country zf. yurt çapında
across the nation zf. ülke genelinde
across the country zf. yurt genelinde
across the nation zf. ülke çapında
across the nation zf. ülkenin genelinde
across the nation zf. yurt çapında
across the nation zf. yurt genelinde
across the tracks zf. derme çatma bir bölgede
across the tracks zf. gecekondu mahallesinde
Phrasals
cut across f. çevresini dolanmadan boydan boya geçmek
come across f. tedarik etmek
cut across f. etki alanına sokmak
cut across f. ilgilendirmek
come across f. para ödemesi yapmak
come across f. katkıda bulunmak
come across f. etki bırakmak
come across f. beklenen tesiri yaratmak
come across f. iletişim kurmak
come across f. bağlantı hissi vermek
come across like (someone or something) f. gibi görünmek
come across like (someone or something) f. gibi gelmek
come across like (someone or something) f. gibi bir izlenim bırakmak
come across like someone or something (to someone) f. gibi görünmek
come across like someone or something (to someone) f. gibi gelmek
come across like someone or something (to someone) f. gibi bir izlenim bırakmak
come across as someone or something (to someone) f. gibi görünmek
come across as someone or something (to someone) f. gibi gelmek
come across as someone or something (to someone) f. gibi bir izlenim bırakmak
streak across something f. bir uçtan diğerine hızla geçmek
extend across f. boyunca uzanmak
take someone across something f. birini bir şeyin karşısına geçirmek
send someone across something f. birini bir şeyin karşısına göndermek/yollamak
push someone across something f. birini bir şeyin karşısına itmek
stretch across (something) f. boyunca uzanmak
travel across f. boydan boya/bir uçtan bir uca seyahat etmek
come across as f. gibi gelmek
come across as f. gibi görünmek
pop across f. geçerken uğramak
move across f. ilerlemek (bir alan vb. boyunca)
extend across f. ötesine geçmek
come across with f. karşılaşmak
see someone across something f. karşısına kadar refakat etmek
come across f. karşılaşmak
walk across something f. karşısına geçmek/yürümek
jump across f. karşısına atlamak
scuttle across f. kaçmak
see someone across something f. öte tarafa/karşıya geçirmek
jump across f. karşıya atlamak
look across f. karşıya bakmak
come across with f. rastlamak
pop across f. şöyle bir uğramak
come across f. rastlamak
come across f. rast gelmek
crawl across f. sürünerek ilerlemek
steam across (a room) f. (bir yeri/yerden) hızla/çabucak/hışımla geçmek
throw across f. (nehrin vb) karşısına atmak
smuggle something/someone across something f. (sınırdan vb) (mal/insan) kaçırmak
steam across something f. (tekne/gemi gibi deniz taşıtı) bir nehir/deniz veya okyanusu geçmek
skid across something f. (yolda karşı yöne vb) kaymak
drive across f. (arabayla) bir uçtan diğer uca geçmek
drive across f. (arabayla) boydan boya geçmek
drive across f. (arabayla) (köprüden vb) karşıya geçmek
creep across something f. sürünerek ilerlemek
creep across something f. sessizce hareket etmek
creep across something f. yavaşça sokulmak
creep across something f. gizli gizli hareket etmek
creep across something f. dikkat çekmeden ilerlemek
creep across something f. çaktırmadan ilerlemek
creep across something f. (ışık, sis) yavaşça yayılmak
creep across something f. (ışık, sis) yavaşça kaplamak
creep across something f. (ışık, sis) bürümek
dart across f. bir yerden hızla geçmek
dart across f. bir uçtan bir uca çabucak hareket etmek
dart across f. koşturmak
dart across f. uçarcasına geçmek
fall across f. şans eseri bir bir araya gelmek
creep across (something) f. sürünerek ilerlemek
creep across (something) f. sessizce hareket etmek
creep across (something) f. yavaşça sokulmak
creep across (something) f. gizli gizli hareket etme
creep across (something) f. dikkat çekmeden ilerleme
creep across (something) f. çaktırmadan ilerleme
creep across something f. sürünerek ilerlemek
creep across something f. sessizce hareket etmek
creep across something f. yavaşça sokulmak
creep across something f. gizli gizli hareket etme
creep across something f. dikkat çekmeden ilerleme
creep across something f. çaktırmadan ilerleme
creep across something f. (ışık, sis) yavaşça yayılmak
creep across something f. (ışık, sis) yavaşça kaplamak
creep across something f. bürümek
dart across f. bir yerden hızla geçmek
dart across f. bir uçtan bir uca çabucak hareket etmek
dart across f. koşturmak
dart across f. uçarcasına geçmek
dart across something f. bir yerden hızla geçmek
dart across something f. bir uçtan bir uca çabucak hareket etmek
dart across something f. koşturmak
dart across something f. uçarcasına geçmek
drop across (someone or something) f. düşüp yayılmak
drop across (someone or something) f. düşüp dağılmak
drop across (someone or something) f. düşüp kaplamak
drop across (someone or something) f. boylu boyunca düşmek
drop across (someone or something) f. üstüne yerleştirmek
drop across (someone or something) f. üstünü kaplayacak şekilde bırakmak
drop across (someone or something) f. yıkılıp (bir şeyi) tıkamak
drop across (someone or something) f. boylu boyunca yerleştirmek
drop something across something f. boylu boyunca sermek
drop something across something f. üstüne yerleştirmek
drop something across something f. üstünü kaplayacak şekilde bırakmak
drop something across something f. boylu boyunca yerleştirmek
drop across someone or something f. düşüp kaplamak
drop across someone or something f. boylu boyunca düşmek
drop across someone or something f. üstüne yerleştirmek
drop across someone or something f. üstünü kaplayacak şekilde bırakmak
drop across someone or something f. yıkılıp (bir şeyi) tıkamak
drop across someone or something f. boylu boyunca yerleştirmek
ferry across f. nehirde, denizde taşımak
ferry across f. feribotla taşınmak
ferry across f. feribotla taşımak
ferry across f. feribotla karşıya geçmek
ferry someone or something across something f. birini ya da bir şeyi nehir, denizde taşımak
ferry someone or something across something f. feribotla taşınmak
ferry someone or something across something f. feribotla taşımak
ferry someone or something across something f. birini ya da bir şeyi feribotla karşıya geçirmek
ferry someone or something across f. birini ya da bir şeyi nehir, denizde taşımak
ferry someone or something across f. feribotla taşınmak
ferry someone or something across f. feribotla taşımak
ferry someone or something across f. birini ya da bir şeyi feribotla karşıya geçirmek
flash across (something) f. hızla geçmek
flash across (something) f. aniden belirmek
flash across (something) f. hızla hareket etmek
flash across (something) f. aniden aklında belirmek
flash across (something) f. birden aklına gelmek
flash across something f. hızla geçmek
flash across something f. aniden belirmek
flash across something f. hızla hareket etmek
flash across something f. aniden aklında belirmek
flash across something f. birden aklına gelmek
flow across (something) f. akıp gitmek
flow across (something) f. boylu boyunca akmak
flow across (something) f. süzülüp gitmek
flow across something f. akıp gitmek
flow across something f. boylu boyunca akmak
flow across something f. süzülüp gitmek
fly across (something) f. bir yerden ya da bir bölgeden uçakla geçmek
fly across (something) f. uçakla geçmek
fly across (something) f. (kuş, sinek, uçak) uçmak
fly across (something) f. (kuş, sinek, uçak) uçup geçmek
fly across something f. bir yerden ya da bir bölgeden uçakla geçmek
fly across something f. uçakla geçmek
fly across something f. (kuş, sinek, uçak) uçmak
fly across something f. (kuş, sinek, uçak) uçup geçmek
glide across (something) f. (bir yüzeyde ya da bir yerde) süzülmek
glide across (something) f. akıp gitmek
glide across (something) f. kaymak
glide across something f. (bir yüzeyde ya da bir yerde) süzülmek
glide across something f. akıp gitmek
glide across something f. kaymak
jump across something f. bir şeyin üstünden zıplamak
jump across something f. bir şeyin üstünden atlamak
lean across (someone or something) f. öne doğru eğilmek
lean across (someone or something) f. (bir şeyin) üstüne eğilmek
lean across (someone or something) f. eğilerek uzanmak
lean across someone or something f. öne doğru eğilmek
lean across someone or something f. bir şeyin üstüne eğilmek
lean across someone or something f. eğilerek uzanmak
see (one) across (something or some place) f. (birine bir yerden bir yere) geçerken eşlik etmek
see someone across something f. birine tehlikeli bir yerden geçerken eşlik etmek
sled across (something) f. (bir şey üzerinden) kızakla geçmek
sled across (something) f. (bir yerden) kızakla geçmek
sled across (something) f. (bir yerden) kızakla kaymak
spread across (something or some place) f. (bir şeyi bir şeye ya da bir yere) yaymak
spread across (something or some place) f. (bir şeyi bir şeye ya da bir yere) boylu boyunca serpmek
spread across (something or some place) f. (bir yere) tümüyle yayılmak
spread across (something or some place) f. (bir yerin) tamamına dağılmak
spread across (something or some place) f. (bilgi, haber bir yere) tümüyle yayılmak
spread across (something or some place) f. (bilgi, haber bir yerin) tamamına yaymak
tear across (something or some place) f. (bir şeyden ya da bir yerden) son sürat geçmek
tear across (something or some place) f. (bir şeyden ya da bir yerden) dörtnala geçmek
tear across something f. bir şeyden ya da bir yerden son sürat geçmek
tear across something f. bir şeyden ya da bir yerden dörtnala geçmek
thunder across something f. bir şeyden büyük bir gürültü kopararak geçmek
thunder across something f. bir yerden kıyametler kopararak geçmek
tramp across something f. bir şeyden ezerek geçmek
tramp across something f. (bahçe, çim) ezip geçmek
trek across something f. bir şeyden yürüyerek geçmek
trek across something f. bir yeri boylu boyunca yürümek
troop across someone or something f. bir şeyin ya da bir yerin üzerinden topluca geçmek
troop across someone or something f. bir yerden sürü halinde geçmek
tumble across (something) f. tek ayak üstünde (bir şeyden) geçmek
tumble across (something) f. kazara ya da şans eseri (bir şey) bulmak
tumble across (something) f. (bir şeye) denk gelmek
tumble across (something) f. şans eseri (bir şeyi) keşfetmek
wade across something f. (sığ su, çamur) yürüyerek geçmek
zoom across (something) f. (bir şeyden) hızla geçmek
zoom across (something) f. (bir şeyden) son sürat geçmek
zoom across (something) f. (bir şeyden) vın diye geçmek
come across f. (bir yolu, köprüyü) geçmek
come across f. teslim olmak
come across f. yelkenleri suya indirmek
come across f. uzlaşmak
come across someone or something f. birini/bir şeyi bulmak
come across someone or something f. birine/bir şeye rastlamak
come across someone or something f. birine/bir şeye rast gelmek
come across someone or something f. biriyle/bir şeyle karşılaşmak
run across someone or something f. birini/bir şeyi bulmak
run across someone or something f. birine/bir şeye rastlamak
run across someone or something f. birine/bir şeye rast gelmek
run across someone or something f. biriyle/bir şeyle karşılaşmak
come across as (someone or something) f. (biri/bir şey) gibi görünmek
come across as (someone or something) f. (biri/bir şey) gibi bir izlenim bırakmak
come across as (someone or something) f. (biri/bir şey) gibi bir etki bırakmak
come across as (someone or something) f. (biri/bir şey) gibi gelmek
come across as (something) to (one) f. (birine bir şey) gibi görünmek
come across as (something) to (one) f. (birinde bir şey) gibi bir izlenim bırakmak
come across as (something) to (one) f. (birinde bir şey) gibi bir etki bırakmak
come across as (something) to (one) f. (birine bir şey) gibi gelmek
come across like f. gibi görünmek
come across like f. gibi gelmek
come across like f. gibi bir izlenim/etki bırakmak
come across with (something) f. (bir şeyi) karşılamak
come across with (something) f. (bir şeyi) yerine getirmek
come across with (something) f. (bir şeyi) gerçekleştirmek
come across with (something) f. (bir şeyi) yapmak
come across (with something) f. (bir şeyi) vermek
come across (with something) f. (bir şeyi) söylemek
come across (with something) f. (bir bilgiyi) vermek
crawl across (something) f. (bir şeyin) bir tarafından bir tarafına emekleyerek ilerlemek
crawl across (something) f. (bir şeyin) bir tarafından bir tarafına emeklemek
crawl across (something) f. (bir şeyin) bir tarafından bir tarafına sürünerek/yürüyerek ilerlemek
crawl across (something) f. (bir şeyin) bir ucundan bir ucuna sürünmek/yürümek
crawl across (something) f. (bir şey) boyunca sürünerek ilerlemek/yürümek
crawl across (something) f. (bir şey) üzerinde sürünerek ilerlemek/yürümek
creep across f. yavaşça kaplamak
creep across f. bürümek
creep across f. sessizce hareket etmek
creep across f. çaktırmadan ilerlemek
creep across f. yavaşça yayılmak
creep across f. yavaşça sokulmak
creep across f. gizli gizli hareket etmek
creep across f. dikkat çekmeden ilerlemek
cut across (something) f. (bir şeyi/yeri) kestirme olarak kullanmak
cut across (something) f. (bir şey) sınırlarını aşmak
cut across (something) f. (bir şeye) karşı gelmek
cut across (something) f. (bir şeyin) ötesine geçmek
cut across (something) f. (bir şeyi/yeri) kesmek
cut across (something) f. (bir şeyin/yerin) ortasından geçmek
cut across (something) f. (bir şeyi/yeri) boylu boyunca kesmek
dash across f. sağa sola koşmak
dash across f. hızla oradan oraya koşmak
dash across f. oradan oraya sıçramak
dash across f. oradan oraya atlamak
dash across f. bir yandan bir yana zıplamak
dash across f. bir oraya bir buraya zıplamak
dash across something f. bir yerde sağa sola koşmak
dash across something f. bir yerde hızla oradan oraya koşmak
dash across something f. bir yerde oradan oraya sıçramak
dash across something f. bir yerde oradan oraya atlamak
dash across something f. bir yerde bir yandan bir yana zıplamak
dash across something f. bir yerde bir oraya bir buraya gidip gelmek
extend across (something) f. (bir şey) boyunca uzanmak
extend across (something) f. (bir şeye) yayılmak
extend across (something) f. (bir şeyi) kaplamak
flow across f. akıp gitmek
flow across f. boylu boyunca akmak
flow across f. süzülüp gitmek
fly across f. uçakla geçmek
fly across f. uçmak
fly across f. uçup geçmek
get (oneself) across f. meramını anlatmak
get (oneself) across f. (kendini) ifade etmek
get (oneself) across f. düşüncelerini aktarmak
get someone or something across something f. birini/bir şeyi bir şeyden karşıya geçirmek
get someone or something across something f. birini/bir şeyi bir şeyin karşı tarafına nakletmek
get someone or something across something f. birini/bir şeyi bir şeyden geçirmek
get someone or something across f. birini/bir şeyi bir şeyden karşıya geçirmek
get someone or something across f. birini/bir şeyi bir şeyin karşı tarafına nakletmek
get someone or something across f. birini/bir şeyi bir şeyden geçirmek
get something across f. bir şeyi anlatmak
get something across f. bir şeyi ifade etmek
get something across f. bir şeyi aktarmak
put something across (to someone) f. bir şeyi anlatmak
put something across (to someone) f. bir şeyi ifade etmek
put something across (to someone) f. bir şeyi aktarmak
get across (something) f. (bir şeyi) geçmek
get across (something) f. (bir şeyden) geçmek
get across (something) f. (bir şeyin) karşısına geçmek
get across (something) f. (bir şeyden) karşıya geçmek
get (something) across to (one) f. (bir şeyi birine) ifade etmek
get (something) across to (one) f. (bir şeyi birine) aktarmak
get (something) across to (one) f. (bir şeyi birine) anlatmak/açıklamak
glide across f. -de süzülmek
glide across f. akıp gitmek
glide across f. kaymak
go across (something) f. (bir şeyi) boydan boya geçmek
go across (something) f. (bir şeyden) karşıya geçmek
go across (something) f. (bir şeyin) karşısına geçmek
go across (something) f. (bir şeyi) baştan başa gitmek
go across (something) to (someone or something) f. (bir şeyi) geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across (something) to (someone or something) f. (bir şeyi) boydan boya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across (something) to (someone or something) f. (bir şeyden) karşıya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across (something) to (someone or something) f. (bir şeyin) karşısına geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across (something) to (someone or something) f. (bir şeyi) baştan başa geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across to f. geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across to f. boydan boya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across to f. (karşıya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across to f. karşısına geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across to f. baştan başa geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
guide someone or something across (something) f. birine/bir şeye (bir şey/yer) boyunca eşlik etmek
guide someone or something across (something) f. birine/bir şeye (bir şey/yer) boyunca yol göstermek
guide someone or something across (something) f. birine/bir şeye (bir şey/yer) boyunca rehberlik etmek
guide someone or something across (something) f. birine/bir şeye (bir şeyden) geçene kadar eşlik etmek/yol göstermek
guide someone or something across (something) f. birini/bir şeyi (bir şeyden) karşıya geçirmek
guide someone or something across (something) f. birine/bir şeye (bir şeyden) karşıya kadar eşlik etmek
guide someone or something across (something) f. birine/bir şeye (bir şeyin) karşısına kadar eşlik etmek
guide someone or something across (something) f. birinin/bir şeyin (bir şeyi) geçmesine yardım etmek
guide (someone or something) across f. (birine/bir şeye) (bir şeyden) geçene kadar eşlik etmek/yol göstermek
guide (someone or something) across f. (birini/bir şeyi) (bir şeyden) karşıya geçirmek
guide (someone or something) across f. (birine/bir şeye) (bir şeyden) karşıya kadar eşlik etmek
guide (someone or something) across f. (birine/bir şeye) (bir şeyin) karşısına kadar eşlik etmek
guide (someone or something) across f. (birinin/bir şeyin) karşıya geçmesine yardım etmek
guide across f. karşıdan karşıya geçirmek
happen across (someone or something) f. (birine/bir şeye) tesadüf etmek
happen across (someone or something) f. (birine/bir şeye) rastlamak
happen across (someone or something) f. (birine/bir şeye) rast gelmek
happen across (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) karşılaşmak
keep across (something) f. (bir şeyden) haberdar olmak
keep across (something) f. (bir şeyi) yakından takip etmek
keep across (something) f. (son gelişmeler hakkında) bilgi sahibi olmak
keep across (something) f. (son gelişmelerden) haberdar olmak
keep across (something) f. (gelişmeleri) takip etmek
keep across (something) f. (gelişmeleri) izlemek
keep across (something) f. (bir şey hakkında) güncel kalmak
lean across f. öne doğru eğilmek
lean across f. üstüne eğilmek
lean across f. eğilerek uzanmak
pan across to f. kamerayı (birine) çevirmek/döndürmek
pan across to (someone or something) f. kamerayı (birine/bir şeye) çevirmek/döndürmek
push (someone or something) across (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) karşısına itmek
push across f. karşısına itmek
scuttle across (something) f. aceleyle (bir şeyin) karşısına kaçmak
scuttle across (something) f. hızla (bir şeyin) karşısına kaçmak
scuttle across (something) f. hızla (bir şeyin) karşısına yürümek
scuttle across (something) f. hızla (bir şeyin) karşısına ilerlemek
scuttle across (something) f. koştur koştur (bir şeyin) karşısına geçmek
see across f. karşısına kadar refakat etmek
see across f. öte tarafa/karşıya geçirmek
see across f. tehlikeli bir yerden geçerken eşlik etmek
see across f. bir yerden bir yere) geçerken eşlik etmek
send across f. karşıya göndermek
send across f. karşıya geçirmek/geçmesini sağlamak
skid across (something) f. (bir şey) boyunca kaymak
skid across (something) f. (bir şeyin) yüzeyi boyunca kaymak
skid across (something) f. (bir şey) boyunca kaydırmak
skid across (something) f. (bir şeyin) yüzeyi boyunca kaydırmak
slip across f. çaktırmadan geçmek/sıvışmak
slip across f. gizlice geçmek
slip across f. çaktırmadan/gizlice geçirmek
slip across f. el altından geçirmek
smuggle (someone or something) across f. (sınırdan) (mal/insan) kaçırmak
smuggle (someone or something) across f. (bir yerden/sınırdan) kaçak (insan/mal) geçirmek
smuggle (someone or something) across f. (birini/bir şeyi) kaçak olarak geçirmek
smuggle across f. (sınırdan) (mal/insan) kaçırmak
smuggle across f. (bir yerden/sınırdan) kaçak (insan/mal) geçirmek
smuggle across f. kaçak olarak geçirmek
steam across (something or some place) f. (bir şeyi/bir yeri) buharlı motorla geçmek
steam across (something or some place) f. (bir şeyden/bir yerden) öfkeyle/bir hışımla geçmek
steam across (something or some place) f. (bir şeyde/bir yerde) öfkeyle/bir hışımla oradan oraya yürümek
streak across f. hızla geçmek
streak across f. ışık hızıyla geçmek
streak across f. arkasında kalıntı/iz bırakarak kayıp gitmek
streak across f. etrafta çıplak koşmak
stumble across (someone) f. (biriyle) karşılaşmak
stumble across (someone) f. (birine) rastlamak