way-out - Türkçe İngilizce Sözlük

way-out

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"way-out" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 11 sonuç

İngilizce Türkçe
Genel
way-out s. sıradışı
way-out s. değişik
way-out s. alışılmadık
way-out s. tuhaf
way-out s. sıra dışı
way-out s. garip
way-out s. mükemmel
way-out s. harika
Konuşma Dili
way-out s. çok eksantrik
way-out s. çok garip
way-out expr. aşırı bir uçta

"way-out" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 257 sonuç

İngilizce Türkçe
Yaygın Kullanım
way out i. çıkar yol
It is imperative that we find another way out of this situation.
Bu duruma başka bir çıkar yol bulmamız şart.

More Sentences
Genel
way out i. çıkış yolu
This is good because it was just going to leave the door open for multinational companies to use this as a way out.
Bu iyi bir şey çünkü çok uluslu şirketlerin bunu bir çıkış yolu olarak kullanması için kapıyı açık bırakacaktı.

More Sentences
way out i. çıkış
There is no way out of this room.
Bu odadan çıkış yok.

More Sentences
(on your) way out zf. çıkarken
Tom slammed the door on his way out.
Tom çıkarken kapıyı çarptı.

More Sentences
İfadeler
no way out expr. kaçış yok
There is no way out of this.
Bundan kaçış yok.

More Sentences
Genel
way out i. çözüm
a way out i. çözüm yolu
way out i. yol çıkışı
way-out [uk] i. çıkış
be on one's way out f. çıkmak
find no way out f. çaresiz kalmak
find a way out f. çözüm bulmak
find a way out f. yolunu bulmak
be way out in left field f. ıskalamak
lie one's way out of something f. yalan söyleyerek bir işten sıyrılıvermek
be on its way out f. devri kapanmak üzere olmak
be way out in left field f. fena halde yanılmak
take the easy way out f. zahmete girmemek
take the easy way out f. kolay yolu tercih etmek
take the easy way out f. kolaya kaçmak
find a way (out) f. çözüm üretmek
find a way out f. bir yolunu bulmak
argue one's way out of something f. sorunu tartışarak çözmek
argue one's way out of something f. tartışarak kendini aklamak
argue one's way out f. sorunu tartışarak çözmek
argue one's way out f. tartışarak kendini aklamak
be photographed on their way out of a movie f. sinema çıkışı görüntülenmek
take the easy way out f. kolay yolu seçmek
find a way out f. çıkış yolu bulmak
on one's way out zf. yolda
on the way out zf. çıkarken
on the way out zf. çıkışta
Öbek Fiiller
wiggle (one's) way out (of something) f. bir yolunu bulup (bir şeyden) kaçmak/sıvışmak
wiggle (one's) way out (of something) f. (bir işten, görevden, durumdan) sıvışmak
wiggle (one's) way out (of something) f. (bir şeyden) sıyrılarak çıkmak/kurtulmak
wiggle (one's) way out (of something) f. (bir şeyden) zar zor çıkmak/kurtulmak
wiggle (one's) way out (of something) f. eğilip bükülerek dar bir yerden kurtulmak
wiggle (one's) way out (of something) f. kıvrılarak (bir şeyden) çıkmak
wiggle (one's) way out (of something) f. (bir işi, görevi, durumu) savuşturmak
wiggle (one's) way out (of something) f. (bir işten, görevden, durumdan) kurtulmak
wiggle (one's) way out (of something) f. dar bir yerden kıvrılarak/bükülerek çıkmak
wiggle (one's) way out (of something) f. (bir işten, görevden, durumdan) kaçmak
bluff way out f. blöf yaparak işin içinden çıkmak/sıyrılmak
buy way out f. para vererek kurtulmak
buy way out f. parayla/para vererek sıyrılmak
fib (one's) way out of (something) f. yalan söyleyerek beladan/zor durumdan kurtulmak
fib (one's) way out of (something) f. yalan söyleyerek (bir şeyden) paçayı sıyırmak
fib (one's) way out of (something) f. yalanla (bir şeyden) sıyrılmak
fib (one's) way out of (something) f. yalan söyleyerek (kendini bir şeyden) kurtarmak
talk way out of f. dil dökerek/konuşarak kurtulmak
worm (one's) way out (of something) f. (bir şeyden) kıvrılarak çıkmak
worm (one's) way out (of something) f. (bir şeyden) kurnazlıkla sıvışmak
worm (one's) way out (of something) f. (bir şeyden) sinsice sıyrılmak
worm (one's) way out (of something) f. (bir şeyden) sürünerek çıkmak
worm (one's) way out (of something) f. (bir şeyden) sinsice kaçmak
worm (one's) way out (of something) f. sıkışık (bir şeyden) zar zor çıkmak
İfadeler
in no way out of the way expr. yol üstü olmayan
in no way out of the way expr. sapa
in no way out of the way expr. alışılmışın dışında
on the way out expr. modası geçmiş
Konuşma Dili
look for a way out f. bir çıkış yolu aramak
leave someone without a solution\way out f. birini çaresiz bırakmak
close the door on your way out expr. çıkarken kapıyı kapat
don’t let the door hit you on the way out expr. hiç durma! ne bekliyorsun?
he/she couldn’t punch his/her way out of a paper bag expr. onun kendine hayrı/faydası yok
on the way out expr. bir ayağı çukurda
on the way out expr. demode olma yolunda
on the way out expr. modası geçmek üzere
on the way out expr. ölüm döşeğinde
on the way out expr. bir yerden çıkıyorken/çıkmak üzereyken
on the way out expr. çıkmak üzere
on the way out expr. ölmek üzere
on the way out expr. gözden düşmek üzere
on the way out expr. popülaritesini/popülerliğini kaybetme yolunda
on the way out expr. gözden düşmek üzere
on the way out expr. popülaritesini/popülerliğini kaybetme yolunda
on the way out expr. demode olma yolunda
on the way out expr. ölüm döşeğinde
on the way out expr. ölmek üzere
on one's way out expr. ölüm döşeğinde
on one's way out expr. demode olma yolunda
on one's way out expr. modası geçmek üzere
on one's way out expr. demode olma yolunda
on one's way out expr. gözden düşmek üzere
on one's way out expr. gözden düşmek üzere
on one's way out expr. bir ayağı çukurda
on the way out expr. modası geçmek üzere
on the way out expr. bir ayağı çukurda
on the way out expr. değeri, itibarı, popülerliği düşüşte
on one's way out expr. popülaritesini/popülerliğini kaybetme yolunda
on one's way out expr. modası geçmek üzere
on one's way out expr. ölmek üzere
on one's way out expr. popülaritesini/popülerliğini kaybetme yolunda
Deyim
thinking way out of the box i. sorunu çözmek için yaratıcı düşünme
thinking way out of the box i. çözüm için sınırların ötesinde düşünme
thinking way out of the box i. çözüm yolu için yaratıcı düşünme
the easy way out i. zahmetsiz yol
the easy way out i. kolay yol
couldn't fight one's way out of a paper bag f. kendine hayrı dokunmamak
couldn't fight one's way out of a paper bag f. kendine hayrı olmamak
couldn't act one's way out of a paper bag f. kendine hayrı olmamak
couldn't argue one's way out of a paper bag f. kendine hayrı olmamak
couldn't argue one's way out of a paper bag f. kendine hayrı dokunmamak
couldn't act one's way out of a paper bag f. kendine hayrı dokunmamak
talk his way out of trouble f. dil dökerek başını beladan kurtarmak
bluff one's way out f. blöf yaparak işin içinden çıkmak
buy one's way out (of something) f. (bir dertten/sıkıntıdan) para vererek kurtulmak
take the coward's way out f. kendini öldürmek
take the coward's way out f. intihar etmek
fight one's way out f. kalabalığı vs yararak ilerlemek
fight one's way out of something f. kalabalığı vs yararak ilerlemek
be way out of line with what others get f. diğerlerinden çok çok fazla/az almak
marry one's way out of something f. kendi ait olmadığı bir sosyal sınıfa/statüye evlilik yolu ile girmek
marry one's way out of poverty f. (zengin biri ile) evlenerek yoksulluktan kurtulmak
claw one's way out of something f. -den dişiyle tırnağıyla bir yerlere gelmek
worm one's way out of f. bir durumdan sıyrılmak
talk one's way out of something f. konuşarak/diliyle bir şeyden kurtulmak
can't punch one's way out of a paper bag f. en basit işi bile becerememek
can't punch one's way out of a paper bag f. çok basit bir işi bile yapamayacak kadar beceriksiz/güçsüz olmak
can't punch one's way out of a paper bag f. kendine hayrı olmamak
couldn't punch (one's) way out of a paper bag f. kendine bile hayrı dokunmamak
can't punch one's way out of a paper bag f. kendine bile hayrı dokunmamak
couldn't punch (one's) way out of a paper bag f. kendine bile hayrı olmamak
can't punch one's way out of a paper bag f. kendine bile hayrı olmamak
couldn't punch (one's) way out of a paper bag f. kendine hayrı olmamak
couldn't punch (one's) way out of a paper bag f. çok güçsüz/kof olmak
couldn't punch (one's) way out of a paper bag f. kendine hayrı dokunmamak/olmamak
be (way out/over) in left field [us] f. fena halde yanılmak
be (way out/over) in left field [us] f. olan bitenden bihaber olmak
be (way out/over) in left field [us] f. hiçbir şeyden haberi olmamak
couldn't act (one's) way out of a paper bag f. kötü oyun çıkarmak
couldn't act (one's) way out of a paper bag f. kötü oyuncu olmak
couldn't act (one's) way out of a paper bag f. kötü rol yapmak
wriggle (one's) way out (of something) f. (bir şeyden) sıyrılıp çıkmak
wriggle (one's) way out (of something) f. (bir işi, görevi, durumu) savuşturmak
wriggle (one's) way out (of something) f. (bir işten, görevden, durumdan) kaçmak
wriggle (one's) way out (of something) f. (bir şeyden) sıyrılıp kurtulmak
wriggle (one's) way out (of something) f. (bir şeyden) sıyrılıp kaçmak
wriggle (one's) way out (of something) f. (bir işten, görevden, durumdan) kurtulmak
wriggle (one's) way out (of something) f. (bir işten, görevden, durumdan) sıvışmak
wriggle (one's) way out (of something) f. (bir şeyden) zar zor çıkmayı başarmak
wriggle (one's) way out (of something) f. (bir şeyden) eğilip bükülerek kurtulmak/çıkmak
wriggle (one's) way out (of something) f. bir yolunu bulup (bir şeyden) kaçmak/sıvışmak
lie your way out of something f. yalan söyleyerek kendini bir durumdan sıyırmak
lie your way out of something f. yalan söyleyerek kendini bir durumdan çıkarmak
be on the way out f. kullanımı azalmak
be on the way out f. popülerliğini kaybetmeye başlamak
be on the way out f. popülerliği azalmak
be on the way out f. demode olmaya başlamak
argue way out of f. tartışarak çözmek
argue way out of f. konuşarak çözmek
argue way out of f. müzakere ederek çözmek
be on the way out f. bir yerden ayrılmak üzere olmak
be on the way out f. çıkmak üzere olmak
be on the way out f. demode olmak
be on the way out f. gitmek üzere olmak
be on the way out f. dışarı çıkmak üzere olmak
bluff (one's) way out of (something) f. numarayla/hileyle işin içinden sıyrılmak
bluff (one's) way out of (something) f. blöf yaparak (bir şeyden) çıkmak
bluff (one's) way out of (something) f. numara/hile yaparak (bir şeyden) çıkmak
bluff (one's) way out of (something) f. blöfle işin içinden sıyrılmak
bluff (one's) way out of (something) f. blöfle (bir şeyden) paçayı kurtarmak
bluff (one's) way out of (something) f. numarayla/hileyle (bir şeyden) paçayı kurtarmak
bluff (one's) way out of (something) f. numara/hile yaparak (bir şeyden) sıyrılmak
bluff (one's) way out of (something) f. blöf yaparak (bir şeyden) sıyrılmak
buy one's way out (of something) f. (bir şeyden/beladan/işten) parayla sıyrılmak
buy (one's) way out (of something) f. (bir şeyden) parası neyse verip kurtulmak
buy (one's) way out (of something) f. (bir şeyin) bedelini ödeyip kurtulmak
claw your way out of something f. tırnaklarıyla kazıyarak bir şeyden kurtulmak/çıkmak
claw your way out of something f. tırnaklarıyla kazıyarak bir şeyden kurtulmak/çıkmak
he, she, couldn't punch his, her way out of a paper bag f. kendine bile hayrı olmamak
he, she, couldn't punch his, her way out of a paper bag f. kendine hayrı dokunmamak
couldn't fight your way out of a paper bag f. kendine bile hayrı olmamak
couldn't act (one's) way out of a wet paper bag f. kötü oyun çıkarmak
couldn't find (one's) way out of a paper bag f. kendine hayrı dokunmamak
couldn't fight your way out of a paper bag f. kendine hayrı dokunmamak
he, she, couldn't punch his, her way out of a paper bag f. en kolay şeyi bile becerememek
couldn't act (one's) way out of a wet paper bag f. kötü rol yapmak
couldn't find (one's) way out of a paper bag f. kendine bile hayrı olmamak
couldn't fight (one's) way out of a wet paper bag f. kendine hayrı dokunmamak
couldn't act (one's) way out of a wet paper bag f. kötü oyuncu olmak
couldn't fight (one's) way out of a wet paper bag f. kendine bile hayrı olmamak
he, she, couldn't punch his, her way out of a paper bag f. beceriksiz olmak
fight (one's) way out f. (kalabalığı) yararak çıkmak
fight way out f. zar zor çıkmak
fight (one's) way out f. itiş kakış çıkmak
fight way out f. kalabalığı vs yararak ilerlemek
fight (one's) way out f. zorlukla çıkmak
fight (one's) way out f. çıkmaya uğraşmak
fight (one's) way out f. çıkmaya çalışmak
marry way out of f. kendi ait olmadığı bir sosyal sınıfa/statüye evlilik yolu ile girmek
marry way out of f. evlilik yoluyla (bir sınıfa) girmek
marry way out of f. evlenip (bir şeye) sahip olmak
talk your way out of something/out of doing something f. bahaneyle paçayı kurtarmak
talk your way out of something/out of doing something f. bahaneler sunarak sıyrılmak/kurtulmak
talk your way out of something/out of doing something f. konuşarak/diliyle bir şeyden kurtulmak
wangle (one's) way out of (something) f. (kendini bir şeyden/durumdan) çaktırmadan çıkarmak/kurtarmak
wangle (one's) way out of (something) f. (bir şeyden/bir durumdan) bir şekilde kurtulmayı başarmak
wangle (one's) way out of (something) f. (bir şeyden/bir durumdan) sıvışmak/sıvışıp kurtulmak
wangle (one's) way out of (something) f. (bir şeyden/bir durumdan) hileyle kurtulmak
way out zf. aşırı
way out in left field expr. yararsız
way out in left field expr. gereksiz
way out in left field expr. modası geçmiş
way out expr. zil zurna sarhoş
way out expr. esrarengiz
that's way out of your league expr. bu senin kalemin değil
that's way out of your league expr. bu işler senin harcın değil
that's way out of your league expr. bu işler seni aşar
that's way out of your league expr. bu senin harcın değil
(one's) way out of a paper bag expr. (biri) beyinsiz
someone couldn't ... their way out of a paper bag expr. biri beyinsiz
(one's) way out of a wet paper bag expr. (birinin) kendine hayrı yok
someone couldn't ... their way out of a paper bag expr. biri en basit işi bile beceremez
(one's) way out of a paper bag expr. (biri) en basit işi bile beceremez
(one's) way out of a wet paper bag expr. (biri) beceriksiz
(one's) way out of a wet paper bag expr. (biri) en basit işi bile beceremez
someone couldn't ... their way out of a paper bag expr. birinin kendine hayrı yok
(one's) way out of a paper bag expr. (birinin) kendine hayrı yok
(one's) way out of a paper bag expr. (biri) beceriksiz
(one's) way out of a wet paper bag expr. (biri) beyinsiz
someone couldn't ... their way out of a paper bag expr. biri beceriksiz
can't punch (one's) way out of a wet paper bag expr. zayıf
can't punch (one's) way out of a wet paper bag expr. kendine bile hayrı yok
can't punch (one's) way out of a wet paper bag expr. kendine hayrı yok
can't punch (one's) way out of a wet paper bag expr. beceriksiz
can't punch (one's) way out of a wet paper bag expr. en basit işi bile beceremez
he/she couldn't punch his/her way out of a paper bag expr. birinin kendine bile hayrı yok
he/she couldn't punch his/her way out of a paper bag expr. birinin kendine hayrı yok
you're way out of line expr. haddini aşdın
you're way out of line expr. sınırı aştın
Konuşma
the best way out i. en iyi çözüm yolu
no way out expr. olmaz
no way out expr. olmaz ki
the only way out expr. tek çıkar yol
he lives way out there somewhere expr. orada bir yerde yaşıyor
the best way out expr. (bir sorundan) en iyi çıkış yolu
I am way out of your league expr. ben sana fazla gelirim
is there another way out? expr. başka bir çıkış yolu var mı?
no way out expr. kaçmak olanaksız
no way out expr. çıkış yok
no way out expr. çıkar yol yok
there's no way out that he's still there expr. onun hala orada olmasına imkan yok
there's a way out of this expr. bu işten sıyrılmanın bir yolu var
close the door on the way out? expr. çıkarken kapıyı kapatır mısın?
you're not gonna joke your way out of this expr. espri yaparak sıyrılamazsın bu işten
Argo
way out of bounds i. girilmesi yasak yol
way-out [us] s. toplumdan dışlanan
don't let the door hit your ass on the way out expr. ne bekliyorsun?
don't let the door hit your ass on the way out expr. derhal burayı terk et!
don't let the door hit your ass on the way out expr. burada işin yok!
don't let the door hit your ass on the way out expr. gitmesi/gitmen isabet olur!
don't let the door hit your ass on the way out expr. derhal çık git!
don't let the door hit your ass on the way out expr. durduğun kabahat!
don't let the door hit your ass on the way out expr. hiç durma!
don't let the door hit your ass on the way out expr. arkana bile bakmadan çık git!
don't let the door hit your ass on the way out expr. oyalanmadan çık git!